Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dünya

 

Roma’dan da kırmızı kart

İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili, “Akdeniz Birliği” projesinin, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine alternatif olarak görülmesi halinde ülkesinin bunu kabul edemeyeceğini söyledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin, Fransa’daki cumhurbaşkanı seçimi öncesinde gündeme getirdiği “Akdeniz Birliği” projesi, Sarkozy’nin bu hafta Cezayir ve Tunus’u kapsayan Kuzey Afrika turunda da ele alınan konuların başında geldi. Sarkozy seçimlerden önce yaptığı açıklamalarda, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkarak, Türkiye’nin “Akdeniz Birliği”ne liderlik yapabileceği görüşünü savunmuştu.

Bu çerçevede, projenin hayata geçirilebilmesi için Akdeniz’in en önemli ülkelerinden İtalya’nın konuyla ilgili tutumu önem taşıyor.

İtalya Başbakanı Romano Prodi, bir Fransız gazetesine verdiği demeçte, “Akdeniz’de işbirliği için düşünülen mekanizma, Türkiye için önerilemez. Türkiye ile müzakereler başlamıştır” ifadesini kullanmıştı.

İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Marsili, AA’ya yaptığı açıklamada, Sarkozy’nin, “Akdeniz Birliği” projesini Türkiye’nin AB’ye üyeliğine alternatif olarak sunup sunmadığına ilişkin bir soruya, şu ceavabı verdi:

“İtalya, Akdeniz Birliği projesinin Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine alternatif olarak görülmesi halinde, bunun kabul edilemeyeceğini belirtti. Bunu, İtalya Dışişleri Bakanı Massimo D’Alema Türkiye’ye Haziran ayında yaptığı ziyarette de açıkça ifade etti.”

Akdeniz bölgesinin istikrarı ve refahını geliştirmeye yönelik girişimlerden hiçbirinin, Türkiye’nin katkısı olmadan yapılamayacağını kaydeden Marsili, “İtalya için, Türkiye’nin AB’ye tam üye olması esastır” dedi.

Büyükelçi Marsili, İtalya’nın AB içindeki Akdeniz boyutunu ve Akdeniz ülkeleri arasındaki ilişkileri güçlendirecek her girişimin memnuniyetle karşılandığını bildirerek, “Bu nedenle, Fransız önerisiyle de ilgileniyoruz. Bildiğim kadarıyla, Akdeniz Birliği girişiminin detayları üzerinde düşünülmeye devam ediliyor. Üyelik, kurumsal çerçeve, faaliyet alanlarının açıkça tanımlanması gerekiyor ve bence Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Tunus ve Cezayir ziyaretleri bu fikirlerin ileriye götürülmesi için fırsat sağlayacaktır” diye konuştu.

Sarkozy’nin önerdiği “Akdeniz Birliği” projesi, 1995 yılında AB girişimiyle başlatılan ancak İsrail-Filistin anlaşmazlığı sebebiyle hayata geçirilemeyen “Barcelona süreciyle” ilgili tartışmaları beraberinde getirdi.

AB uzmanları, Sarkozy’nin önerisi konusunda Barcelona sürecinin varlığına işaret ederek, ikinci bir kurumun gereksiz olacağı görüşünde hemfikir.

Diğer yandan Fransa da, önerinin Barcelona sürecine alternatif olmadığını, süreci güçlendirme amacını taşıdığını savunuyor.

Büyükelçi Marsili, “Barcelona sürecinin başarıları gözardı edilmemelidir” diyerek, bölgedeki siyasî problemlerin sürecin faaliyetlerine sıklıkla gölge düşürdüğünü ve daha etkin olmasını engellediğini ifade etti. Marsili, “Bence Akdeniz Birliğinin amaçlarından biri, Barcelona sürecindeki bu zorlukların üstesinden gelmeye yardım etmek olmalıdır” dedi.

AB Dönem Başkanı Portekiz’in de projenin Türkiye’nin AB üyeliğine alternatif olarak görülmesine sıcak bakmadığı biliniyor. Portekiz’in AB Daimi Temsilcisi E Moura, geçen ay AA’ya yaptığı açıklamada, “Akdeniz ülkeleri arasında her türlü işbirliğine taraftarız. Ama Sarkozy, Türkiye için AB üyeliğine alternatif getiriyorsa dönem başkanı olarak bu bizim pozisyonumuz olamaz. Türkiye ile ilerleyen bir süreç var. AB üyeliği yolunda süren müzakereler var. Müzakerelerin ilerlemesine önem veriyoruz” ifadesini kullanmıştı.

/ ANKARA

15.07.2007


 

Rusya, Akka’yı askıya aldı

Rusya’nın Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşmasına (AKKA) katılımını askıya aldığı bildirildi. Kremlin’den dün yapılan yazılı açıklamada, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya’nın AKKA’ya katılımını askıya alan kararnameyi, Rusya Federasyonu’nun güvenliğini etkileyen ve acil tedbirler alınmasını gerektiren olağanüstü şartyar nedeniyle” imzaladığı kaydedildi.

Kararname, Putin’in imzasıyla yürürlüğe girmiş oldu. Putin, ABD’nin doğu Avrupa ülkelerindeki füze kalkanı projesinin bölgede istikrarsızlık çıkardığını belirterek, AKKA’daki taahhütlerini donduracakları uyarısında bulunmuştu. Rusya ve NATO ülkeleri arasında 1990 yılında imzalanan ve Sovyetlerin dağılması yüzünden 1999 yılında değiştirilen anlaşmada, Rusya’nın eski Sovyet Cumhuriyetleri Moldova ve Gürcistan’daki askerlerini çekmesi öngörülüyor.

Rusya, anlaşmanın 1999 yılında değiştirilen versiyonunu da onaylarken, ABD ve diğer NATO üyeleri, Rusya’nın çekilme işlemini tamamlayana kadar anlaşmayı onaylamayacaklarını açıklamışlardı. Kremlin Sözcü Yardımcısı Dimitriy Piskov da yaptığı açıklamada, Rusya’nın anlaşmayı uygularken, partnerlerinin uygulamadığı bir durumu daha fazla tolere edemeyeceğini söyledi.

Rusya’nın bu adımının, batılı partnerlerinin AKKA’nın değiştirilmiş halini onaylamalarına vesile olmasını umduğunu ifade eden Piskov, Böyle bir durum şu anda Rusya’nın çıkarlarıyla çelişiyor. Rusya, diğer ülkelerin AKKA’yı imzalayarak taahhütlerini yerine getirmesini bekliyor” diye konuştu. Moskova’nın AKKA’dan çekilmesi, Rusya’nın sınırları yakınında askeri güç oluşturmasına imkân sağlayacak.

Ancak askeri uzmanlar, Rusya’nın anlaşmadan sınırlarına asker yığmak için değil, ABD’nin füze kalkanına yönelik tepkisini göstermesi açısından sembolik bir önemi olduğuna dikkati çekiyor.

NATO, karara tepkili

Rusya’nın Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması’nı (AKKA) askıya almasını “yanlış yönde atılmış bir adım” olarak değerlendirdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, AKKA’yı askıya alan kararı imzaladı. Kremlin Sarayı’dan yapılan açıklamada Rus liderin, AKKA’yı askıya alan kararı imzaladığı belirtildi.

NATO Sözcüsü James Appathurai, “Müttefikler, bu anlaşmayı Avrupa’nın istikrarı için bir köşetaşı olarak görüyor.” dedi. Rusya’nın attığı bu adımdan NATO’nun üzüntü duyduğunu belirten Appathurai, “Yanlış yönde bir adım.” değerlendirmesinde bulundu.

/ MOSKOVA

15.07.2007


 

Selam Fayyad gitti, geldi

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 30 günlük süresi biten olağanüstü hal hükümetini, yeniden görevlendirdi.

Abbas’ın yardımcılarının verdiği bilgiye göre, Filistin Anayasası gereği ancak 30 gün sürebilen olağanüstü halin önceki gece sona ermesi sebebiyle, Başbakan Selam Fayyad resmen istifa etti, ardından Abbas tarafından tekrar başbakanlığa atandı.

Eski kabineyi tekrar görevlendiren Abbas ayrıca 3 yeni bakan atadı. Özellikle Hamaslı olmak üzere bazı milletvekilleri, Abbas’ın atadığı yeni hükümetin Meclisten güvenoyu alması gerektiğini savunuyor, ancak Meclis toplanamıyor. Filistin resmi ajansı WAFA, yeniden başbakanlığa atanan Feyyad’ın Meclisten güvenoyu alması gereken kalıcı bir hükümet kurmak için 5 haftası olduğunu belirtti.

Abbas, yeniden atama kararında, Feyyad’ın mevcut hükümetinin, geçici hükümet olarak görevine devam edeceğini belirtti.

/ RAMALLAH

15.07.2007


 

İsrail, El Fetihlilerin peşini bırakıyor

İsrail, Batı Şeria’da, İsrail’e karşı şiddet eylemlerini durdurma kararı vermeleri halinde, aranan El Fetihlilere yönelik operasyonlarını durduracak.

Filistin’in Maan haber ajansı, Filistinli kaynaklara dayanarak verdiği haberde, İsrail’in, Batı Şeria’da aranan El Fetihlilerden 178 kişilik liste oluşturduğunu ve bu isimlerin, İsrail’e yönelik bütün şiddet eylemlerini durdurmaya karar verdiklerini ispatlamaları halinde, bundan sonra İsrail güvenlik kuvvetlerinin hedefinde olmayacaklarını bildirdi. Cenin’deki El Aksa Şehitleri Tugayı lideri Zekeriya Zübeydi’nin de listede yer aldığı belirtildi. Aranan El Fetihliler, Filistin Yönetiminin güvenlik güçlerine ait üslerden birinde bir hafta tutulduktan sonra, Oslo mutabakatında “A toprakları” diye tanımlanan bölgelerde üç ay süreyle ikamete tabi tutulacak. Buna göre aranan isimler, terör bağlantılı eylemlere katılmamaları halinde, Batı Şeria’nın bütününde, yakalanma korkusu olmaksızın serbestçe dolaşım ve aynı zamanda yurtdışına çıkış imkanına kavuşacak.

İsrail radyosu ise birkaç hafta önce bir üst düzey hükümet yetkilisinin, Batı Şeria’daki aranan El Fetihlilerin, bölgede Hamas’a karşı koymaya en kararlı güç olduğunu söylediği belirtti. Aynı yetkilinin, İsrail için fazla cazip görünmese de bunların özgürlüğünü kısıtlamama seçeneğinin, uzun dönemde El Fetih’in istikrara kavuşması ve Hamas’la savaşımını sağlayabileceğini söylediği de aktarıldı. İsrailli ve Filistinli yetkililerin, arananlar listesiyle ilgili olarak pazartesi günü toplantı yapacağı da belirtiliyor.

Bu arada İsrail’in, Batı Şeria’da İslâmî Cihad, Halk Direniş Komiteleri ve Hamas militanlarına karşı operasyonlarını sürdüreceği kaydedildi.

/ KUDÜS

15.07.2007


 

Irak’a dönmemek için kendini vurdurttu

Bir süre önce Irak’tan dönen bir Amerikalı asker, Irak’a geri dönmemek için parayla kendini bacağından vurdurttu.

Irak’ta 8 ay daha görev yapması gereken Jonathan Aporte (20) adlı asker, önce soyulduğunu ve vurulduğunu iddia etti, ancak polis sorgulamasından sonra ifadesini değiştirerek kendisini vurması için bir adama 500 dolar verdiğini itiraf etti. Irak’a geçen pazartesi dönmesi gereken asker, “Her gün vurulma korkusuyla yaşayacağına bir kere vurulmanın daha iyi olacağını düşündüğünü” söyledi. Aponte, komplo kurmak ve bir olayı yanlış aksettirmekle suçlandı. Aponte’nin vurulma konusunda yaptığı şakayı ciddiye alarak, vuracak kişiyi ayarlayan eşinin de suçlandığı kaydedildi.

/ NEW YORK

15.07.2007


 

Barzani kendisini savundu

Irak’ın kuzeyindeki yerel yönetimin Başkanı Mesud Barzani, terör örgütü PKK’ya silah verdikleri yönündeki iddiaları reddetti.

Bölge Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, yerel yönetimin Amerika’dan tek bir silâh bile almadıklarını ve PKK’ya da hiçbir destekte bulunmadıkları savunuldu.

Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy, düzenlediği basın toplantısında terör örgütünün eline geçen Amerikan silahlarıyla ilgili olarak Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimini suçlamıştı. Önceki gün bir açıklama yayımlayan başkanlık, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Şensoy’un öne sürdüğü iddiaların tarafsız çevrelerce araştırılması istedi.

Şensoy’un “Barzani, ABD tarafından kendisine verilen silâhları PKK’ye veriyor” yönündeki açıklamasının tamamen asılsız olduğunu savunan Başkanlık, “Bugüne kadar Amerika Birleşik Devletleri’nden tek bir silah bile almadık. Çünkü buna ihtiyaç duyulmadık” açıklamasını yaptı.

15.07.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004