Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Ben korktum

Niye korktum?

O yazıyı okuyunca...

Yazı, Başbakan’ın danışmanlarından birine ait: Yalçın Akdoğan’a... O, uzun süredir Yeni Şafak’ta Yasin Doğan imzasıyla yazıyor.

Niye korktum?

Hani bir söz var:

-Adamın ağzını büzmesinden Ömer diyeceği anlaşılıyor, denir.

O yazı da o cinsten bir yazı.

“Gül olmasın”cıların Başbakan Erdoğan’a atfen verdikleri te’yid edilmemiş yaklaşım, Başbakan’ın danışmanının kaleminden te’yid ediliyor.

Söylem şu:

“-Gerginlik olmasın. 22 Temmuz’da yeni bir dönem başladı. Zaman hizmet zamanı. Bunun için istikrar gerekir. Gül’ün Cumhurbaşkanlığı gerginliğe sebep olur.”

Yasin Doğan’ın yazısının başlığı “Seçimin ana mesajı ‘istikrarı korumak’tır” şeklinde... Bir şey daha söylüyor: “AK Parti’nin aldığı oyların tamamını Cumhurbaşkanlığı sürecindeki olaylara bir tepki olarak görmek haksızlık olur.” Ona göre, Cumhurbaşkanlığı meselesi, ana tabanda “dağılan” yüzde 34’ün pekişmesine sebep oldu ama “yüzde 46’yı belirleyen ana faktör istikrar arayışı ve AK Parti iktidarının gerçekleştirdiği dönüşümdür.”

Akdoğan bu mantık sürecinden sonra noktayı şöyle koyuyor:

“Burada kritik soru şu olmalıdır: Seçimin ana mesajı istikrar ise, seçim sonrasında takınılması gereken tavır da istikrarı korumak olmamalı mıdır? İstikrarı bozacak, hükümetin 5 yılını yeni krizlerle sıkıntıya sokacak bir siyasal atmosfer, seçimde verilen oyların ruhuna ters olmaz mı?

Elbette olur. Başbakan Erdoğan’ın 22 Temmuz gecesi yaptığı konuşmada verdiği mesajlar halkın bu beklentisini karşılayacak bir duyarlılığı yansıtıyordu.

AK Parti’nin önümüzdeki dönemde sergileyeceği tutumun, eylem ve söylemlerin asgari şartı bu istikrar beklentisini gözetmek olmalıdır.

Bunun doğal sonucu ise sorumlu, duyarlı ve uzlaşmacı bir tavır içinde olmaktır.

Yani bağcıyla uğraşmak yerine üzüm yemeye çalışmak…”

Başbakan danışmanının bu ifadelerinden, ya da topu kalenin ağzına getirmesinden sonra Ertuğrul Özkök’ün yazıyı tamamlaması, ya da golü atması gerekiyor:

“Abdullah Gül şövalyelik yapsın, feragat etsin!”

Yazıya “Korktum” başlığını attım, çünkü Yalçın Akdoğan’ın yazısının Başbakan’ın dünyasını yansıttığı kaygısı oluştu içimde. Demek bir kısım medyaya yansıyan sufleler oralardan kaynaklanıyor. Çok yazık.

CHP lideri Baykal’ın “Gerilim ve çatışma çıkar” söylemi, en derin yarayı Başbakan’ın etrafında açabiliyorsa, bunu önemsemek lazım. “Gerilim çıkar” tehdidinin iktidarı tereddüde sevkettiği izlenimi, bu silahın bundan sonra da kullanılması riskini beraberinde getireceği açıktır.

Yalçın Akdoğan’ın son cümlesini okuduktan sonra bir halk deyimini daha hatırladım.

Hani denir?

-Adam eşeğini dövemezse semerini dövermiş.

Semer kim?

Abdullah Gül.

Dövülmek istenen o.

Ne diyor Yasin Doğan ya da Yalçın Akdoğan iktidar mantığı üzerine?

-Bağcı ile uğraşmak yerine üzüm yemeye çalışmak.”

Bağcı kim, üzüm yemek isteyen kim?

Malum bu sözde, üzüm yemek isteyen hırsızdır, bağcı ise bağın sahibi...

Kim Allah aşkına bu ülkede bağcı ve üzüm yeme sevdalısı? Seçimlerden sonra Başbakan’ın en yakınındaki insanların böyle düşünmesi, “demokratik zihniyet” açısından gerçekten problemli değil mi?

Milleti ve onun seçtiği iktidarı hırsız, birilerini de bağın sahibi gibi görmeye başlarsanız, zihniyet dünyanız da böyle kurulur?

Semeri döversiniz. Semer nasıl olsa ses çıkarmaz.

İstikrarı korumanın bedeli, Abdullah Gül’ü seçtirmemek olur. Ya da Abdullah Gül’e, muhtemel istikrarsızlığın sebebi damgası vurulur.

Ama öyle değil.

Bunların hepsi demokratik sistem açısından akla ziyan şeyler.

Bana göre Ak Parti çok hayati bir sınav veriyor.

Demirel’in bir sözü vardır:

-Siyasi hayatımda en büyük hatayı, Demokratik Parti’nin oluşmasına yol açan gerilimi önleyememekle yaptım, der.

Ak Parti liderliği, “istikrarsızlık, gerilim” ihtimalinden tedirgin. Bu yanlış değil. Kurumlar arası ilişkiyi sağlıklı götürmek lazım. Buna da itirazım olamaz.

Ama, Ak Parti bünyesinde meydana gelecek ya da, tabanla ilişkide ortaya çıkacak bir istikrarsızlığı gözardı edenler veya bunun, daha az önemli olduğunu söyleyenler, bence gerçeği görmeyenlerdir.

Hadi o sloganı hatırlayalım:

-Tehlikenin farkında mısınız?

Ve AK Parti liderliğine “Yüzde 34’ün pekişmesinin veya dağılmasının da çok çok önemli olduğunu” ifade edelim.

Ahmettasgetiren.com.tr, 9 Ağustos 2007

Ahmet TAŞGETİREN

10.08.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Ankara-Bağdat: Anlaşamadık, mutabık kalalım...

  Ben korktum

  Seçimin ana mesajı ‘istikrarı korumak’mış

  Köhne düzen, yeni âlem (3) Asker düşmanı!


 Son Dakika Haberleri