Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Atatürk’ün hedefi tesettürü kaldırmaktı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Atatürk’ün annesi ve eşini örnek veren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirirken, “Atatürk’ün eşinin türbansız, başı açık resimlerini hiç görmemiş gözüküyorlar” dedi.

Milliyet’teki habere göre Öymen, “Atatürk’ün hedeflerinden birinin tesettürü kaldırmak olduğunu bilmedikleri anlaşılıyor. Yani geçmişten örnek vermeye kalkarlarsa, çok mahçup olurlar” şeklinde konuştu.

17.08.2007


 

YAKINLARINI ARIYORLAR

Marmara depremine Kocaeli’nin Körfez ilçesinde ziyarete geldikleri akrabalarının evinde yakalanan ve enkaz altından 38 saat sonra yaralı olarak çıkarılan Meral Akşit ile kızları Elif ve Esra Akşit, her yıl depremin yıldönümünde ilçeye gelerek kaybettikleri yakınlarını anıyorlar.

17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara'da meydana gelen 7.4 şiddetindeki depremde binlerce insan hayatını kaybetmişti. Bugün depremin 8. yıldönümü ve o günleri bizzat yaşayanlar, deprem bölgesine gelerek kaybettikleri yakınlarını anıyorlar. Böyle âfetlerin bir daha yaşanmamasını dileyen depremzedeler, yetkililerden gerekli tedbirleri almalarını istiyor.

YAKINLARINI UNUTMADILAR

Marmara Depremine Kocaeli’nin Körfez ilçesinde ziyarete geldikleri akrabalarının evinde yakalanan ve enkaz altından 38 saat sonra yaralı olarak çıkarılan Meral Akşit ile kızları Elif ve Esra Akşit, her yıl depremin yıl dönümünde ilçeye gelerek kaybettikleri yakınlarını anıyorlar.

Elif ve Esra Akşit’in dedesi Yaşar Yıldırım ile binada oturan 2 kişinin daha enkazdan cesetleri çıkarıldı. Kurtarılış fotoğrafları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ‘’Kardeş Aile Kampanyası’’ afişlerinde yer alan Akşit ailesi tedâvilerinin ardından Afyonkarahisar’a döndüler. Aile bu kez de Dinar Depremine yakalandı. Ancak bu depremde aileden ölen ya da yaralanan olmadı.

HER YIL GELİYORLAR

Marmara Depreminin üzerinden 8 yıl geçti. Aile Afyonkarahisar’dan Kütahya’ya taşındı. 15 yaşındaki Elif İlköğretim 7. sınıfa, 12 yaşındaki Esra ise ilköğretim 5’e gidiyor. Meral Akşit ile kızları her yıl olduğu gibi bu yıl da depremin yıldönümünde Körfez ilçesine gelerek Körfez Mezarlığı’ndaki dedeleri Yaşar Yıldırım’ın mezarını ziyaret ettiler. O kötü günleri bir daha yaşamak istemediklerini söyleyen Elif ve Esra Akşit, depreme dayanıklı binalar yapılması halinde kimsenin enkaz altında kalmayacağını söylediler.

ENKAZ ALTINDA 96 SAAT KALMIŞTI

Enkaz altından 96 saat sonra çıkarılan, 4 çocuğunu ve iki bacağını kaybeden Sultan Kiraz, depremin şokunu hala yaşadığını söyledi. 7.4 şiddetindeki depremi Gölcük’teki evlerinde yaşadıklarını hatırlatan Kiraz, şöyle konuştu:

‘’O gün oğlumla saat 02.00’ye kadar ayaktaydım, daha sonra yattım. Bel fıtığı ameliyatı olduğum için salonda oğlumla yatıyordum. 2 kızım, diğer oğlum ve eşim odalarında yatıyordu. Sarsıntıyla uyandım. Ayağa kalktım, oda tamamen aydınlıktı. Oğlum ne olduğunu sordu. ‘Deprem oluyor’ dememe fırsat kalmadan bina üzerimize yıkıldı. Sarsıntı beni duvarlara çarptı. Çok sallandık, o an çok acım vardı. Çünkü ayaklarım kolonların altında kalmıştı. Acım çok olduğu için Allah’a beni öldürmesi için yalvarıyordum. Acım büyük olmasına rağmen çocuklarıma, eşime bağırıyordum. Ancak hiç kimseden ses gelmiyordu, sesimi duyan olmadı.

4 gün göçük altında kaldım. Saatler geçmiyordu. ‘Neden gündüz olmuyor, neden hep hava karanlık’ diye kendi kendime söyleniyordum. Zaman zaman uyandığımda ellerimle bir şeyler arıyor, bulduğum parçalarla sesimin duyulması için yerlere vurmaya çalışıyor, bağırıyordum. Ancak sesimi duyan yoktu.’’

Sultan Kiraz, depremde hayatlarını kaybeden çocukları Leyla, İbrahim Çağrı, Merve Asena ve Kazım Selim’i aradan 8 yıl geçmesine rağmen unutamadığını ve çok özlediğini dile getirdi. Göçük altından çıkarıldıktan sonra Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde 5 ay tedavi gördüğünü ifade eden Kiraz, tedavisinin 2.5 ayı dolduğunda doktor kontrolünde çocuklarının öldüğü haberinin kendisine verildiğini belirtti.

O güne kadar kendisine çocuklarının yaşadığının söylendiğini bildiren Kiraz, ‘’Aradan 8 yıl geçti. Çocuklarımı bir saniye görebilmek, onlara sarılabilmek, kucaklayabilmek için canımı seve seve verirdim’’ dedi.

GEÇİCİ ÇÖZÜMLERDEN VAZGEÇİLMELİ

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası (MMO) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde, günübirlikçi yaklaşımların reddedilmesi, köktenci tedbirler bütününün devreye sokulması gerektiğini söyledi.

Koramaz, tabiî afetlere karşı bilimsel ve teknolojik gelişmelere dayalı bilimsel-teknik mühendislik tedbirlerin alınmasına yönelik yeterli çalışmaların yapılmadığını, Deprem Şurası vb. girişimlerin hakkının verilmediğini öne sürdü.

Koramaz, sanayi tesisleri ve binalardaki mekanik tesisat ve doğal gaz tesisatlarına yönelik tedbirlere öncelik verilmesi gerektiğini vurguladı.

DEPREMİN ZAMANI BELİRLENEMİYOR

Marmara Bölgesinde beklenen muhtemel depremin Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın hangi kolunda meydana geleceğine ilişkin çalışmaların devam ettiği bildirildi.

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Yer ve Uzay Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Mithat Fırat Özer, Alman bilim adamlarıyla yaklaşık 2 yıldır Marmara Bölgesi’nde meydana gelebilecek muhtemel depremi araştırdıklarını söyledi. Mithat Fırat Özer, ‘’Uzaydan, yerden, sismolojik ve jeokimyasal olarak çok disiplinli bir çalışma yürütüyoruz. Kuzey Anadolu fay hattının güney kolunda altı ayda 135 küçük deprem tesbit ettik. Ancak, henüz olası depremin yakında olup olmayacağı konusunda bir ipucu elde edemedik’’ diye konuştu.

ANKARA, 7 VE ÜSTÜNÜ HİSSEDER

Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı İsmet Cengiz, Kuzey Anadolu’daki diri faylara, 100-120 kilometre uzaklıkta olan Ankara’nın, ancak 7’nin üzerinde şiddetteki bir depremden etkileneceğini bildirdi. Cengiz, ‘’Deprem Bölgeleri Haritası’’na göre, Türkiye’nin yüzde 92’sinin deprem bölgesi içerisinde olduğunu, nüfusun yüzde 95’inin deprem tehlikesi altında yaşadığını ve büyük sanayi merkezlerinin yüzde 98’inin ve barajların yüzde 93’ünün, deprem bölgesinde yer aldığını’’ belirterek, ‘’Ülke coğrafyamızın büyük bir kesiminin, her an yıkıcı bir deprem tehlikesiyle karşı karşıya olduğu açık bir gerçektir’’ dedi.

ULUSLAR ARASI SEMPOZYUM

Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bolu, İstanbul Avcılar başta olmak üzere geniş bir alanı etkileyen afet, deprem sonrası müdahalenin değil, depremden önce alınan tedbirlerin gerekliliğini ortaya koymuştu. Afet politikasında bu yönde değişikliğe gitmek isteyen Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, atılacak adımları belirlemek üzere kamu ve özel sektör kuruluşları ile üniversitelerin katılımıyla 2004 yılında Deprem Şûrâsı’nı topladı. Bakanlığın elde ettiği deneyimleri ve birikimleri bilim dünyasında paylaşmak, afet konusunda tecrübeli bilim adamlarını bir araya getirmek ve halkın bilinçlenmesine katkıda bulunmak amacıyla üniversiteler ile iş birliği içinde 17 Ağustos 1999 depreminin 10. yılı sempozyumunun hazırlığına başlandı. 17 Ağustos 2009 tarihinde bu uluslar arası sempozyumun düzenlenmesi planlanıyor.

HARCAMALAR ARTTI

Türkiye’nin, 17 Ağustos Marmara depreminin ardından, deprem araştırmalarına çok ciddî kaynaklar ayırdığı bildirildi. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (TÜBİTAK MAM) Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Sedat İnan, depremin ardından özellikle Marmara Bölgesi’nde deprem araştırmalarının ivme kazandığını söyledi.

Türkiye’nin diğer bölgelerinde de az da olsa depreme ilişkin araştırma çalışmalarının TÜBİTAK MAM, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, MTA gibi kamu kurumları ile üniversiteler tarafından yürütüldüğünü ifade eden İnan, araştırmalara TÜBİTAK ve DPT’nin de önemli kaynaklar ayırmaya başladığını bildirdi.

BOLU’DA İZLER SİLİNDİ

Bolu Vali Vekili Hüseyin Doğan, ‘’17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin Bolu’da görünür bir izi kalmadı’’ dedi. Doğan, 12 Kasım depreminin Bolu’yu, 17 Ağustos depreminden daha fazla etkilediğini söyledi. Doğan, depremde merkez ve ilçelerde 48 kişinin hayatını kaybettiğini, 4 bin 500 konutta hasar oluştuğunu, 3 bin 750 konteyner, prefabrik ve çadır alanları kurulduğunu belirtti.

/ KOCAELİ

17.08.2007


 

Sezer’den onay yok

AKP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Meclis Başkanı’nın seçilmesi ve cumhurbaşkanı adayının açıklanmasından sonra dün de yeni kabineyi Çankaya Köşkü’ne sundu.

Erdodğan Köşk çıkışında yaptığı çıklamada Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 60. Hükümet’in Bakanlar Kurulu listesini yeni Cumhurbaşkanı’na sunmasını istediğini söyledi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, Erdoğan’ı kabulü Çankaya Köşkü’nde yaklaşık 20 dakika sürdü.

Erdoğan, Sezer’le yaptığı kısa görüşmenin ardından basın mensuplarına açıklama yaptı.

Erdoğan şöyle konuştu: “Birçok istişarelerden sonra listemi hazırladım ve sayın Cumhurbaşkanımıza sunmak üzere huzurlarındaydım. Sayın Cumhurbaşkanımız listemizi cebimizden çıkarmadan yeni bakanlar kurulu listesinin yeni cumhurbaşkanına sunulmasını istedi. Benim için sürpriz oldu. Bunu bir jest olarak algılamam mümkün. Bana göre gayet olumlu müspet bir yaklaşım. Bazı konuşmalar ikimiz arasında kalsın, bunlar da ikili mahremiyet konusu var.”

Erdoğan şöyle devam etti: “Devlet Bakanlıkları ile ilgili olanların bir sorumluluk alanı var, bağlı kuruluşlar, ilgili kuruluşlar var. Bunların hesine ilişkin çalışmalar yapıyoruz. Bunlar bakanlık kesinleştikten sonra açıklamak doğru olur. Ayrıca icracı bakanlıklarda da bazı değişikliklere gideceğiz. Kültür ve Turizm, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Gümrük ve dış Ticaret Bakanlıkları bunlar arasında. Listemiz onandıktan sonra kimleri oalacağını göreceksiniz. Kabinemiz daha çok istikrarı hedefleyen bir kabine. Yeni bakanlar kurulu listesi benim dışında 24 isim var.”

/ ANKARA

17.08.2007


 

DTP: Başörtüsüyle uğraşmayız

DTP Meclis Grup Başkanı ve Mardin milletvekili Ahmet Türk, Cumhurbaşkanı seçiminde DTP olarak halk iradesinin tecellisi için çaba gösteren bir anlayışla hareket edeceklerini belirterek, cumhurbaşkanının eşinin türbanlı olup olmamasının kendileri için bir sorun teşkil etmediğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı adayı ve Kayseri milletvekili Abdullah Gül, Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Mehmet Ali Şahin, AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin, AKP Genel Başkan Yardımcısı Necati Çetinkaya ve AKP Kadın Kolları Başkanı Fatma Şahin ile geldiği DTP Genel Merkezi’nde DTP Genel Başkanvekili Selahattin Demirtaş, DTP Grup Başkanı ve Mardin milletvekili Ahmet Türk ve Genel Başkan Yardımcısı Selma Irmak ile yaklaşık 30 dakika süren görüşme yaptı.

Görüşmenin ardından gazetecilere açıklama yapan Ahmet Türk, ziyareti için Gül’e teşekkür ederek sözlerine başladı.

‘’Bizim ve halkımızın beklentileri var. Demokrasi, insan hakları ve özgürlükleri savunacak yeni bir sürecin başlaması konusunda beklentiler var’’ diyen Türk, ‘’Türkiye’nin önemli sorunları olduğunu ve bu sorunların başında da Kürt sorunun geldiğine inandıklarını’’ ifade etti.

‘’Kürt sorunun demokratik sivil çözümü için bu sürecin olumlu, farklı yeni bir sürece evrilmesi için hem beklentileri hem de umutları olduğunu’’ anlatan Türk, görüşmede bu konuda neler yapılabileceğinin tartışıldığını ve değerlendirildiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanından herkesi kucaklayan bir anlayışı içinde hareket etmesini beklediklerini anlatan Türk, oylarının rengini yetkili kurullarda yapacakları görüşmelerin ardından açıklayacaklarını belirtti.

Türk, şöyle devam etti ‘’Biz cumhurbaşkanının nitelikleri üzerinde tartışıyoruz. Herkesi, 72 milyonu kucaklayan bir cumhurbaşkanı adayı beklentisi içerisindeyiz. Ben inanıyorum ki verdiğimiz mesajlarla Sayın Gül, 72 milyonu kucaklayan bir siyaseti öne çıkaracaktır. Biz bu inançla arkadaşlarımızla oturup tartışacağız. Grup kararı almamamıza rağmen oyumuzun rengi yapacağımız tartışmalar sonucunda şahsi oyumun rengini açıklayacağım.’’

KANIN DURMASINI İSTİYORUZ

Abdullah Gül’e ne gibi beklentiler ilettiğinin sorulması üzerine Türk, şunları kaydetti:’’Biz bu ülkede kanın durmasını istiyoruz. Bu ülkede gerginliklerin ortadan kalkmasını istiyoruz. Bu ülkede ötekileştiren bir mantığa karşıyız. Bütün bunların görülmesi ve gerçekten beklentilerimize yanıt verecek bir siyaset anlayışının ortaya çıkması konusuna çaba gösteriyoruz. Saygın bir Türkiye için demokratik sivil yöntemleri esas alan bir anlayışı bekliyoruz.’’

Gül’ün görüşme sırasında söylediklerinin, görüşme sonrasında yaptığı açıklama çerçevesinde olduğunu belirten Türk, ‘’Görüşme sizi tatmin etti mi?’’ sorusuna da ‘’Dostane bir sohbet oldu’’ cevabını verdi.

/ ANKARA

17.08.2007


 

Mecliste frak tartışması

TBMM Başkanlığı, CHP’li Güldal Mumcu ve MHP’li Meral Akşener’in Meclis Başkanvekilliğine seçilmesinin ardından yaşanan frak tartışmalarıyla ilgili araştırma yaptı. Alınan bilgiye göre, Meclis yetkilileri, araştırma sonunda TBMM Başkanı Köksal Toptan’a konuyla ilgili sunumda bulundu.

Sunumda, Bakanlar Kurulunun 1925 tarihli “Resmî Merasimde Giyilecek Elbise ve Teferruatı Hakkında Talimatname’’ başlıklı kararında, frakın tanımının, “erkek kıyafeti’’ şeklinde yapıldığı belirtildi.

Büyükelçilerin güven mektubu sunarken frak, kadın büyükelçilerin ise koyu renk döpiyes giydiği örneğine yer verilerek, kadın TBMM başkanvekilleri için de “Siyah döpiyes, içine beyaz bluz ve gömlek’’ önerisinde bulunuldu. Bunun için TBMM İçtüzüğünün 56. maddesinde değişikliğe gidilmesi gerektiği ifade edildi.

TBMM Başkanlık Divanı’nın ilk toplantısında frak konusunun ele alacağı öğrenilirken, İçtüzük değişikliği gerçekleşene kadar, Mumcu ve Akşener’in birleşimi yönetmelerinin daha sonraya bırakılabileceğinin de düşünüldüğü belirtildi.

/ ANKARA

17.08.2007


 

Ağar: DP bizim yuvamız

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanlığından istifa ettiğini açıklayan Mehmet Ağar, 22 Temmuz milletvekili genel seçimlerinden sonra bugün ilk defa parti genel merkezine geldi. Ağar, ‘’Burası bizim yuvamız, her zaman buradayız biz’’ dedi.

Ağar, genel merkezde parti yöneticileri, GİK üyeleri ve parti çalışanları tarafından alkışlarla karşılandı. Partiye gelişinde bir gazetecinin, ‘’Partiye yeniden genel başkan olarak dönecek misiniz?’’ sorusuna Ağar, ‘’Dünkü yazılı beyanım var, o kadar. Başka bir şeye gerek yok’’ cevabını verdi. Ağar, aynı gazetecinin, parti genel merkezine gelmesi sebebiyle duygularını sorması üzerine, ‘’Burası bizim yuvamız, her zaman buradayız biz. Hangi pozisyonda olursak olalım bu yuvadan çıkmayız’’ diye konuştu.

Mehmet Ağar, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de ‘’bu süreçte kongreye kadar herhangi bir siyasi beyanat vermeyeceğini’’ söyledi. Kongre'nin 17-18 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirileceği öğrenildi.

/ ANKARA

17.08.2007


 

ÖSS birincileri açıkta

ÖSS ve YDS yerleştirme sonuçları dün açıklandı. ÖSYM’nin, 2007-ÖSS ve YDS yerleştirme sonuçlarına ilişkin verdiği bilgiye göre, tercih yapan 920 bin 301 adaydan 193 bin 524’i lisans programlarına yerleşti. Adaylar içerisinde bulunan 7 bin 644 okul birincisinden 2 bin 520’si ise açıkta kaldı.

Bu yıl ÖSS ve YDS’ye giren 4 bin 609’u kız, 3 bin 35’i erkek toplam 7 bin 644 okul birincisinden 3 bin 854’ü lisans programlarına yerleşmeye hak kazandı. Tercih yapan okul birincilerinden 2 bin 520’si açıkta kalırken, 252’si de Açıköğretim Fakültesine girdi.

TEKRAR GİRENLER DAHA BAŞARILI ÇIKTI

Yerleştirme sonuçlarına göre, sınava daha önce giren ancak kazanamayıp yeniden giren adaylar diğerlerine göre daha başarılı oldu. Önceki yıllarda üniversiteye yerleşememiş ve ÖSS’ye yeniden başvuran 693 bin 322 adaydan 299 bin 241’i, bir yükseköğretim programını bitirmiş 39 bin 623 adaydan 18 bin 279’u, daha önce bir üniversiteye yerleşmiş 242 bin 264 adaydan 98 bin 387’si, lise son sınıf düzeyindeki 801 bin 232 adaydan 210 bin 483’ü üniversitelerin lisans ve ön lisans programlarını kazandı.

FEN LİSESİNDEN AÇIKÖĞRETİME

Fen ve Anadolu liseleri geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da üniversitelere en fazla öğrenci yerleştiren okullar oldu. Ancak bu okullardan Açıköğretim Fakültesi ile ön lisans programlarına yönelik talep de dikkati çekti. Resmi fen liselerinden 81 aday, özel fen liselerinden 146 aday Açıköğretim Fakültesini kazandı.

Resmi liselerden sınava başvuran 997 bin 583 adaydan 79 bin 58’i lisans programlarına girmeye hak kazandı. İmam hatip liselerinden başvuran 30 bin 710 adaydan ise bin 516’sı lisans programlarını kazandı.

HAKKARİ SON SIRADA

2007-ÖSS sonuçlarına göre, Sözel puan türünde en başarılı il Kırşehir, Sayısal Ağırlıklı puana göre Ankara, Eşit Ağırlıklı puana göre en başaralı il ise Denizli oldu. ÖSS sonuçlarına göre en son sırada yer alan Hakkari’den başvuran 6 bin 657 adaydan 413’ü lisans programına yerleşebildi.

11 BİN KONTENJAN BOŞ

Üniversitelerin lisans programlarında toplam 204 bin 734 kontenjan ayrılmıştı. Yerleştirme sonucunda bu kontenjanlardan 11 bin 210’u boş kaldı. En fazla boş kontenjan ise 7 bin 556 ile KKTC’deki üniversitelerde görüldü.

/ ANKARA

17.08.2007


 

TİSK: Eğitim sistemi rekabeti desteklemiyor

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), eğitim ve ekonomi ilişkisi üzerine yaptığı araştırmada, eğitim sisteminin rekabetçi ekonominin ihtiyaçlarını karşılamadığına dikkat çekti.

TİSK, Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü’nün (IMD) 2007 Rekabet Gücü Yıllığı verilerine dayanarak yaptığı araştırmada, rekabetçi bir ekonominin ihtiyaçlarını karşılaması bakımından Türk eğitim sisteminin, 55 ülke arasında yapılan sıralamada 42. sırada yer aldığı hatırlatıldı. Uluslararası rekabette işletmelerin üstünlüğünün, bilim ve teknolojiyle birlikte, bilgi ve beceri düzeyini sürekli geliştiren iş gücü faktörüne dayandığının vurgulandığı araştırmada, “Bu hayati ihtiyaçlara karşılık, ülkemizde iş gücü piyasasının taleplerine uygun nitelik ve nicelikte eleman yetiştirilmesi hedeflerine ulaşılamamıştır” denildi. TİSK’in araştırmasında, ekonominin rekabet gücü ihtiyacının artırılması için bazı tavsiyeler de aktarıldı.

/ ANKARA

17.08.2007


 

Susuz Ankara’da su festivali

Ankara merkezde yaşayanlar su sıkıntısı çekerken Kızılcahamam ilçesi “Su Festivali”ne hazırlanıyor. Etkinliğin hafta sonu düzenleneceğini bildiren Kızılcahamam Belediye Başkanı Adem Özbekler, festival sayesinde ‘’su cenneti’’ olan ilçenin öneminin bir kez daha ortaya çıktığını bildirdi.

Her yıl geleneksel olarak düzenledikleri festivalin bu yıl ayrı bir önem taşıdığını söyleyen Özbekler, ‘’Ankaralıların su sıkıntısı yaşadığı bir dönemde ‘Su Festivali’ düzenleyecek olmamız, ilçenin önemini gözler önüne serdi. Ankara’nın su ihtiyacını karşılayan 4 barajın da ilçemiz sınırlarında olması, zengin su kaynaklarımızın tanıtımı için fırsat oldu’’ dedi.

Özbekler, festivalin 17 Ağustos Cuma günü Merkez Camii’nde mevlit okutularak başlayacağını da aktardı.

/ KIZILCAHAMAM

17.08.2007


 

Erciyes’in karı da eridi

Erciyes Dağı’nın erimez denilen buzullarının hızla eridiği bildirildi.

Erciyes Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bekir Çoksevim, yaptığı açıklamada, 1990 yılından beri Erciyes Dağı’nda araştırmalar yaptığını, son 10 yıldan beri de dağdaki buzulları incelediğini belirtti. Erciyes’in zirvesine yakın noktada bulunan buzul kütlesinin 10 yıl öncesine göre önemli ölçüde eridiğini gözlemlediğini kaydeden Çoksevim, ‘’Erciyes’in buzulları son 5 yıldan beri hızla eriyor, buzul kütlesi her geçen yıl küçülüyor. Bu gelişmelerin bilimsel olarak incelenmesi gerektiğine inanıyorum.’’ dedi.

/ KAYSERİ

17.08.2007


 

Su tasarrufuna ‘engel’ yok

Özel bir eğitim ve rehabilitasyon merkezinin geliştirdiği ‘’Artı Su’’ projesi kapsamında engelli çocuklar suyu yüzde 30’a kadar tasarruflu kullanmayı öğrendi.

Merkez Müdürü Mustafa Ateş, yaptığı açıklamada, su bilinci, su kullanma ve suyun değeri hakkında beceri kazandırmak için öğrencilerine konuyla ilgili eğitim verdiklerini söyledi.

Proje çerçevesinde engelli çocuklara suyun insan hayatı, hayatın devamı hijyen ve sağlık için ne kadar önemli olduğunu anlattıklarını belirten Ateş, amaçlarının engelli çocuklara suyun tasarruflu ve kontrollü kullanılabileceğini göstermek olduğunu kaydetti.

Bu çocukların eğitim gördükleri okulların yöneticileri ile iş birliği yapmayı planladıklarını anlatan Ateş, tasarruf becerisini diğer çocuklara da öğretmeye çalışacaklarını kaydetti.

/ ANKARA

17.08.2007


 

Kuraklık, sonbaharı erken getirdi

Türkiye genelinde mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcak hava ve kuraklık sebebiyle, ağaçların sonbahar döneminden önce yapraklarını dökmeye başladıkları bildirildi.

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Barut, yaptığı açıklamada, ağaçlar için birer ‘’Fabrika’’ olan yaprakların, topraktan aldıkları maddeleri enerjiye dönüştürdüğünü söyledi. Kuraklık sonucunda ağaçlarda büyük değişiklikler meydana geldiğini anlatan Barut, ‘’Ağaçların erken yaprak dökmeleri, meyve tutmaması, yetişen meyvelerin de küçük kalması ve kalite düşüklüğü söz konusu oldu. ‘’ dedi.

/ BURSA

17.08.2007


 

TÜSİAD: Reform bekliyoruz

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, yeni hükümetten en önemli beklentilerinin, hiç vakit kaybedilmeden, üzerinde anlaştıkları mikro reformların yerine getirilmesi olduğunu ifade etti.

Arzuhan Doğan Yalçındağ,’’Kabineyi oluştururken sayın Başbakan’ın 22 Temmuz seçimleri ardından Pazar gecesi yaptığı konuşmanın aynısını icraatlarında da bekliyoruz. Tıpkı sayın Gül gibi’’ dedi.

NTV/CNBC-e ortak yayınına katılan Yalçındağ, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaptıkları uzlaşma çağrısıyla, Abdullah Gül’ün adaylığını kastetmediklerini belirtti. Yalçındağ, bunun, Gül’ün yetersiz olduğu anlamına gelmediğini ifade ederek, Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı seçiminden dolayı krize sürüklenmesini istemediklerini, bu nedenle de uzlaşma dediklerini aktardı.

Yalçındağ, yeni hükümetten en önemli beklentilerinin, hiç vakit kaybedilmeden, üzerinde anlaştıkları mikro reformların yerine getirilmesi olduğunu ifade ederek, başta enerji ve ulaşım olmak üzere ürün piyasalarının liberalleştirilmesinin, enerjide ertelenen özelleştirmelerin gerçekleştirilmesinin, vergi reformunun, kayıt dışıyla mücadelenin, istihdam vergilerinin indirilmesinin önemine işaret etti.

Sosyal güvenlik reformunun öncelik taşıması gerektiğini kaydeden Yalçındağ, ‘’Hükümet kurulur kurulmaz bir takvim açıklanması ve ilk 6 ayda bunların süratle yapılması, Türkiye ekonomisinde bir iyileşme, biraz daha güçlenme sağlayacaktır’’ dedi.

Toplumda yeni anayasa konusunda bir uzlaşma bulunduğu düşüncesinde olduğunu dile getiren Yalçındağ, şunları kaydetti: ‘’Önceliğimiz ekonomidir, özellikle bu global çalkantıyla birlikte ekonomimizin, iş dünyamızın etkilenmesi, dolayısıyla toplumun tüm kesimlerini etkileyecek bir dalganın olmasıdır. Bence enerjimizi ekonomide yapmamız gerekenlere (yönlendirmeliyiz). Anayasa da eğer tartışılacaksa, bunun başlangıç noktası Atatürk ilke ve inkılapları olmamalıdır diye düşünüyorum.’’

Ekonomide en büyük sorunun, düşük kur nedeniyle artan ara malı ithalatıyla da ilişkili cari açık olduğunu belirten Yalçındağ, bunun çözümünün, verimlilik, teknoloji yatırımı, inovasyon ve Ar-Ge’de yoğunlaşmadan geçtiğini belirtti.

Yalçındağ, son dönemdeki dalgalanma nedeniyle artan döviz kurlarının kısa vadede ihracata olumlu etki etmesinin beklenemeyeceğini kaydederek, reel kesimin çok borçlu olduğunu ve kurdaki oynamanın, bu kesimin borçluluğu üzerinde negatif etki yapacağını dile getirdi.

Yalçındağ, Türkiye’nin geçmiş dönemde AB içinde bir çok dostu bulunduğunu belirterek, bu konuda karamsar olmadığını, TÜSİAD olarak önümüzdeki dönemde AB ülkelerinde temaslarda bulunacaklarını, hükümetin de siyasi bir iradeyle, kamuoyunun desteğini de arkasına alarak, Avrupa projesine yoğunlaştığı takdirde, Türkiye’nin orada yeni dostlar edinebileceğini söyledi.

/ İSTANBUL

17.08.2007


 

Müsteşar Apakan'ın ziyareti ertelendi

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ertuğrul Apakan’ın, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Nicholas Burns’ün resmi daveti üzerine gelecek hafta başında Washington’a yapması öngörülen ziyaretin ertelendiği öğrenildi.

Edinilen bilgiye göre ziyaretin, Türkiye’de hükümet kurma çalışmalarının sürmesiyle bağlantılı olarak ertelenmesine karar verildi. Ziyaretin daha sonraki haftalarda yapılması bekleniyor.

/ WASHİNGTON

17.08.2007


 

DSP'de Ecevit'siz ilk kurultay

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, ‘’DSP 7. Olağan Büyük Kurultayı’’nın, eski Genel Başkan Bülent Ecevit’siz ilk kurultay olması nedeniyle buruk olduklarını belirterek, kurultayda genel başkanlığa yeniden aday olduğunu söyledi

Sezer, soruları cevaplarken, 19 Ağustos 2007 Pazar günü toplanacak kurultayda, ‘’Türkiye’de değişimin öncüsü olma’’ iddiasındaki DSP’nin, ‘’Türkiye’nin değişim ve gelişimine yön verecek yeni bir vizyon ortaya koyacağını’’ dile getirdi. Sezer, ‘’Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Kurultayda, günün koşullarına göre yepyeni bir vizyonu ortaya koyabilecek politikaları topluma sunmuş olacağız’’ dedi.

/ ANKARA

17.08.2007


 

BBP kurultaya gidiyor

BBP Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu, 19 Ağustos Pazar günü yapılacak BBP 3. Olağanüstü Büyük Kurultayı’nda genel başkanlığa aday olacağını bildirdi.

Yazıcıoğlu, yaptığı açıklamada, partisinin 22 Temmuz Milletvekili Genel Seçimlerine katılmadığını hatırlattı.

Kendisinin milletvekili adayı olabilmesi için yasa gereği BBP’deki bütün sıfatlarını ve görevlerini bırakmak zorunda kaldığını ifade eden Yazıcıoğlu, bu nedenle Siyasi Partiler Kanunu sonucu BBP’nin yeni bir kurultay yapması zorunluluğunun ortaya çıktığını söyledi.

/ ANKARA

17.08.2007


 

MGK, 21 Ağustos’ta toplanacak

Milli Güvenlik Kurulu (MGK), 21 Ağustos Salı günü Çankaya Köşkü’nde toplanacak.

MGK’nın iki ayda bir yapılan olağan toplantısı saat 13.30’da başlayacak. Toplantıda iç ve dış gelişmeler değerlendirilecek.

/ ANKARA

17.08.2007


 

E-muhtıraya konu olan dâvâda beraat

Şanlıurfa’da 22 Nisan’da düzenledikleri ‘Kutlu Doğum Konferansı’nın başında İstiklal Marşı okumadıkları için haklarında TCK’nın 300. maddesi gereği ‘İstiklal Marşı’nı alenen aşağılamak’ suçundan dava açılan Mustazaflar ile Dayanışma Derneği (Mustazaf-Der) Başkanı Mehmet Kışlar ve 4 yöneticisi beraat etti.

Milliyet’in haberine göre izleyicilerin harem- selamlık oturduğu gecede, başları örtülü, yeşil renkte tek tip giyinmiş 5-12 yaş arası 8 kız çocuğu sahneye çıkarak ilahi okumuştu. Konferansta sahneye çıkan kız çocuklarının görüntülerinin gazete ve televizyonlarda yayımlanması ardından 27 Nisan’da Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yayınlanan e-muhturada da küçük çocukların bu durumuna tepki gösterilmişti.

/ ŞANLIURFA

17.08.2007


 

CHP’den ‘evrim’li cevap

11. Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül’ün eşinin başörtüsü konusunda yapılan eleştirilere karşılık Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği, “Atatürk’ün annesi ve eşi Latife Hanım’ın kıyafetlerine bakın” şeklindeki sözlerine CHP’den ilginç bir tepki geldi.

TBMM’de basın toplantısı düzenleyen CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın Hatife Hanım’ın kıyafetiyle ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine, “İnsanların hayatı ileriye doğru bir evrim getirir. Anlaşılan Başbakan Erdoğan bu evrimin ilk aşamasında” şeklinde konuştu.

/ ANKARA

17.08.2007


 

Seçilmeden yargılanma tartışması başlatıldı

AKP milletvekilleri Burhan Kuzu ve Zafer Üskül, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘’Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün, cumhurbaşkanı seçilmesi halinde ‘Kayıp Trilyon’ dâvâsı sebebiyle yargılanabileceği’’ iddiasına katılmadı.

Eski TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı, AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, yaptığı değerlendirmede, tartışmanın hukukî bir zemini olmadığını söyledi. 1924 Anayasasında, ‘’Cumhurbaşkanı dokunulmazlığı, milletvekili dokunulmazlığı gibidir’’ şeklinde hüküm bulunduğunu, ancak 1961 Anayasasına bunun taşınmadığını belirten Kuzu, şöyle konuştu: “Bunu almaması, dokunulmazlığı olmadığı anlamında değil. Devlet görevlisi olan herhangi bir memurun, devlette 18 kalem kesimin dokunulmazlığı var ve yargılanmaları bir prosedüre bağlanmış. Milletvekilinin dokunulmazlığı var ama en üst makam olarak sayılan cumhurbaşkanına bu hakkı vermiyoruz. Kolundan tutup, ‘Hadi bakalım seni yargılayacağız’ diyoruz. Bu imkânsız bir şey. Kendiliğinden olan bir durumdur. Anayasa kitaplarında, bu anlattığım yazar. Yeni bir şey değil. Teorik bildiğimiz budur, bütün Anayasa hukukçularının yaklaşımı böyledir. Böyle bir dâvâ açılamaz. Cumhurbaşkanına, dokunulmazlık kendiliğinden tanınmıştır. Statü itibariyle vardır.’’

Kuzu, ‘’Kayıp Trilyon’’ dâvâsının sonuçlandığını, Abdullah Gül’ün konumundaki kişilerin beraat ettiğini belirterek, bir varsayım olarak böyle bir dâvâ açılmış olsa bile, Gül’ün yüzde 100 beraat edeceğini savundu.

AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül de 1982 Anayasasına göre, cumhurbaşkanının, göreviyle ilgili yaptığı işlerden ötürü sorumsuz olduğunu, sadece vatana ihanetten yargılanabildiğini kaydetti. Üskül, şöyle konuştu: “Onun dışında adi suçlar söz konusu olsa, ‘yargılanabilir’ denir ama bir cumhurbaşkanı da zaten o tür suçları işlemiyor. İşlese bile, Anayasada herhangi bir açıklık bulunmamakla birlikte, cumhurbaşkanının görevi süresince yargılanamayacağının, daha kabul edilebilir olduğunu düşünüyorum. Eğer yargılama gerekirse, görev süresi sona erdikten sonra yargılanabilir diye düşünüyorum. Milletvekili için dokunulmazlığı öngören bir sistem, cumhurbaşkanını, görev süresi içinde yargılamayı düşünmez diye düşünüyorum. Fransa’da benzeri bir şey yaşandı. Chirac ile ilgili soruşturma, cumhurbaşkanlığı görevi sona erdikten sonra başladı.”

/ ANKARA

17.08.2007


 

TÜSİAD Ankara Temsilciliği’ni ziyaret edecek

Cumhurbaşkanı adayı ve Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün, yarın Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) Ankara Temsilciliği’ni ziyaret edeceği bildirildi.

TÜSİAD’dan yapılan yazılı açıklamada, Gül’ün, sivil toplum örgütleriyle yürüttüğü temaslar çerçevesinde gerçekleştireceği ziyaretin bugün saat 11.00’de olacağı belirtildi. Abdullah Gül’ü, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın ağırlayacağı bildirilen açıklamada, toplantının basına kapalı olarak gerçekleştirileceği kaydedildi.

/ İSTANBUL

17.08.2007


 

Çiftçi, Gül’ü bekliyor

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türk çiftçisinin ve anayasal meslek örgütü ziraat odalarının, sorunlarının çözümü noktasında cumhurbaşkanlığı makamından beklentileri olduğunu belirterek, ‘’Sayın Gül’ün sorunlarımız hakkında geniş bilgi sahibi olduğu inancındayız’’ dedi.

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar ve yönetim kurulu üyeleri, cumhurbaşkanı adayı Kayseri milletvekili Abdullah Gül ve beraberindeki heyeti, TZOB’a gelişinde kapıda karşıladılar. Yaklaşık 20 dakika süren görüşme sonrasında Abdullah Gül ile Şemsi Bayraktar basın mensuplarına açıklamada bulundular. Türkiye ve içinde bulunduğu coğrafyada önemli siyasi gelişmelerin cereyan ettiğini belirten Bayraktar, bu dönemde cumhurbaşkanlığı makamının ifa edeceği görevin öneminin bilinci içerisinde olduklarını söyledi.

Bayraktar, sivil toplum platformu olarak bilinen Türkiye-AB Karma İstişare Komitesinin Eş Başkanı olduğu bu dönemde, kabinede Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı görevini yürüten Gül’ün, KİK çalışmalarında gösterdiği yakın ilgiyi cumhurbaşkanı seçilmesi halinde de göstermesini beklediklerini söyledi.

/ ANKARA

17.08.2007


 

AKP’den vekillere “Ankara’da olun” yazısı gönderildi

AKP, 11. Cumhurbaşkanı seçimi turları tarihlerinde partili milletvekillerinin Ankara’da olmalarını istedi.

Grup Yönetiminden milletvekillerine gönderilen yazıda, cumhurbaşkanı seçiminin önemi vurgulanarak, seçimlerin yapılacağı günlerde il dışına çıkmamaları istendi. Yazıda, Cumhurbaşkanı seçiminin 1. turunun 20 Ağustos Pazartesi günü yapılacağı belirtilerek, seçimin son turunun yapılacağı 1 Eylül Cumartesi tarihine kadar milletvekillerinin Ankara’da bulunmaları gerektiği kaydedildi. Cumhurbaşkanı seçimi için Meclis’te, 20, 24, 28 Ağustos ve 1 Eylül tarihlerinde oylama yapılması kararlaştırılmıştı.

/ ANKARA

17.08.2007


 

Memur-Sen: Meclis’in kabulü bizim de kabulümüzdür

Cumhurbaşkanı adayı Gül, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Aksu’yu ziyaret etti. Gül, konfederasyon genel merkezine gelişinde Genel Başkan Aksu tarafından bir buket gülle karşılandı.

Yaklaşık 20 dakika süren görüşmenin ardından açıklamalarda bulunan Abdullah Gül, işçi ve işveren sendikaları ile memur sendikalarının toplumun büyük kesimini temsil eden önemli kuruluşlar olduğunu ve iki gündür bu kuruluşlara ziyaretler gerçekleştirdiğini belirtti.

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Aksu da, konfederasyonun kurulduğu günden bu yana insan hakları ve demokrasinin takipçisi olduğunu söyledi.

Seçimlerin ardından halk iradesinin ortaya çıktığını ifade eden Aksu, “Meclis’in kabulü bizim de kabulümüzdür. Milletin iradesi, sıcağı sıcağına Meclis’e yansımıştır’’ dedi.

Aksu, demokrasi dışı kural arayışlarına katılmanın mümkün olmadığını belirterek, Gül’ün cumhurbaşkanlığına adaylığını koyduktan sonra sivil toplum örgütlerini ziyaret etmesinin de tarafsız bir cumhurbaşkanı olacağının ilk işareti olduğunu söyledi.

/ ANKARA

17.08.2007


 

‘Yangınlar çıkmadı, çıkarıldı’

Pazar gününden bu yana Manisa-İzmir karayolu Süreyya Piknik Parkı’nın üst bölgesinde beşinci yangının çıkması üzerine bölgeye gelen Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, hiçbir yangının kendiliğinden çıkamayacağını söyleyerek, yangınlara sebep olanların ifşa edilmesi gerektiğini ifade etti.

Yangınların merkezinde bulunan İzmir’e bağlı Yaka Köy’de bir basın açıklaması yapan Pepe, “Bu yangınlar aynı anda üç dört yerde başlıyor ve sanki meteorolojiyle anlaşmalı hareket ediyor gibi rüzgarın şiddetli olduğu vakitlerde çıkıyor. Ben buradan güvenlik güçlerimize, muhtarlarımıza sesleniyorum. Bu hainler bulunup ifşa edilmeli ve yargı bunlara caydırıcı cezalar vermelidir” şeklinde konuştu.

Pepe, bu yıl 7 bin 300 hektar orman alanı yanarken geçen senenin aynı döneminde bu rakamın 5 bin hektar olduğuna da dikkat çekti.

/ İZMİR

17.08.2007


 

‘Prexige’ toplatılıyor

“Prexige 100 mg 30 Tablet” adlı ilaç, karaciğer yetmezliği vakalarına sebep olduğu gerekçesiyle toplatılıyor. İlacı üreten firma Novartis Türkiye, sözkonusu ilaçla ilgili yazılı bir açıklama yaparak ilgilileri bilgilendirdi.

Sözkonusu ürünle ilgili olarak Sağlık Bakanlığı’nın aldığı geri çekme ve ruhsatı askıya alma kararı doğrultusunda gerekli süreci başlattıklarını bildiren Novartis Türkiye, halen Prexige 100 mg 30 tablet tedavisinde olan hastaların alternatif tedavi seçenekleri için hekimlerine başvurmalarını tavsiye etti.

Açıklamada, Bakanlığın bu kararı, Avustralya sağlık otoritesinin yüksek dozda Prexige tedavisi gören hastalarda ortaya çıkmış olan ciddi karaciğer yetmezliği vakaları sonucunda aldığı geri çekme kararını takiben verdiği bildirildi. Açıklamada ayrıca, Türkiye’de tabletle ilgili bir yan etki vakasının görülmediği, ilacın aynı dozda Avrupa ülkeleri ve Kanada dahil olmak üzere 50’den fazla ülkede ruhsatlı olarak satışına devam edildiği de vurgulandı.

/ İSTANBUL

17.08.2007


 

Gurbetçiler kuyruktan bezdi

Edirne’de, sınır kapılarından son üç günde 92 bin 960’ı yabancı uyruklu olmak üzere toplam 133 bin 131 yolcu geçiş yaptı.

Bu arada, Kapıkule Sınır Kapısı’nda gurbetçi kuyruğu 7 kilometreye ulaşınca, kuyrukta bekleyenler araçlarının kornalarını çalarak protesto eyleminde bulundu.

Kapıkule Kara ve Gar sınır kapıları ile Pazarkule, İpsala, Hamzabeyli ve Uzunköprü Gar sınır kapılarından son 3 günde 36 bin 819’u Türkiye’ye giriş, 56 bin 141’i ise Türkiye’den çıkış olmak üzere toplam 92 bin 960 yabancı uyruklu geçti.Gurbetçiler Kapıkule Sınır Kapısı’nda 7 kilometre kuyruk oluşmasını ve saatlerce beklemek zorunda kalmalarını araçlarının kornalarını çalarak protesto ederken, görevliler sorunun Bulgaristan tarafından kaynaklandığını bildirdi.

/ EDİRNE

17.08.2007


 

Kıpır kıpır olmak, hiperaktivite belirtisi

Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dr. Rıdvan Ege Hastanesi Çocuk Psikiyatri Uzmanı Dr. Yasemen Işık Taner, “dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun sık görülen yıkıcı davranış bozukluğu olduğunu” söyledi.

Dr. Yasemen Işık Taner, dikkat eksikliği ve hiperaktivite hastalığı ile daha çok erkek çocuklarında karşılaştıklarını belirterek, “Hastalık, dünya genelinde yaklaşık 10 erkek çocuğun birinde, genel toplumda da ergen ve çocuklarda yüzde 5-10 arasında görülüyor” dedi.

Hastalığın, 7 yaşından önce başladığını ve bu kişilerin yarısında bozukluğun erişkinlik döneminde de devam ettiğini ifade eden Taner, her yüz erişkinden 4’ünde dikkat eksikliği ve hiperaktivite ile karşılaşıldığını kaydetti.

Taner, hastalığın, “dikkat eksikliği”, “hiperaktivite” ve “dürtüsellik” olmak üzere 3 alt grupta belirtisi olduğunu söyledi.

Hastalığın, kendini öncelikle dikkat eksikliği ile gösterebileceğini anlatan Taner, “Çocukların dikkatini sürdürmede sıkıntısı oluyor, ince dikkat isteyen işlere dikkatlerini veremiyorlar” diye konuştu.

Taner, çocukların, dikkat eksikliğine bağlı olarak, sınavlarda ve verilen ev ödevlerinde çok fazla hata yaptıklarını belirterek, “Çocukların, öğrenmede genelde bir sıkıntıları olmuyor ancak öğrendiklerini çok çabuk unutuyorlar. Sıklıkla yönergeleri takip edemiyorlar, verilen ödevleri bitiremiyorlar. Konuştuğunuzda, sizi dinlemiyorlar gibi gözüküyorlar, görev ve aktivitelerini organize etmekte güçlük çekiyorlar” dedi.

Çocuğun devamlı kıpır kıpır olmasının hiperaktivite belirtisi olduğunu dile getiren Taner, şunları söyledi: “Sınıf gibi oturulması gereken yerlerde oturamama, sınıf içinde çöpe bir şey atma bahanesiyle kalkma, arkadaşlarıyla konuşma, onları rahatsız etme, yerinde kıpırdanma, silgi kalem düşürerek onları almak için hareket etme, düz duvara tırmanıyor ve motor takılmış gibi davranma, çok ve yüksek sesle konuşma, sessiz oyun oynayamama gibi eylemler hiperaktivitenin en önemli göstergeleridir.”

Taner, dürtüsellik boyutunda ise çocuğun sırasını beklemekte güçlük çektiğini belirterek, “Soru sorulduğunda, daha soru tamamlanmadan cevap vermeye çalışma, diğer insanların konuşmalarında araya girme ve oyunlarını kesme gibi belirtiler görülür” diye konuştu.

“TEDAVİ EDİLMESİ ŞART”

Hastalığın, mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini belirten Taner, “Tedavi edilmediğinde, ilerleyen yaşlarda yalan söyleme, başkasının parasını alma, okuldan kaçma, kavgalara karışma, trafik kazası yapma, sık iş ve eş değiştirme, yasalara karşı çıkma, depresyon ve kaygı bozukluğu gibi problemlerle karşılaşılabilir” dedi.

/ ANKARA

17.08.2007


 

Oyuncak, çocukta merak uyandırmalı

Ege üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayten Egemen,”Çocuk için en iyi oyuncak tekrar tekrar oynamak istediği ve her defasında daha fazla haz aldığı oyuncaktır” dedi.

Prof. Dr. Egemen, oyun ve oyunun aracı olan oyuncağın çocuğun hayatının önemli bir kısmını oluşturduğunu belirterek, çocukların gelişimiyle birlikte oyun ve oyuncak kavramlarına bakışında ve oyuncak seçiminde değişiklikler yaşandığını söyledi.

Çocuğa yeni oyuncak almak yerine, önemli olanın mevcut oyuncaklarının her seferinde çocuğun dikkatini çekmesini sağlamak olduğunu kaydeden Egemen, şöyle devam etti: “Oyuncak çocukta merak uyandırmalı, kasları çalıştırmalı, girişimciliği ve düş gücünü artırmalı. Daha da önemlisi çocuğu problem çözmeye yönlendirmelidir. Bu nedenle çocuk için en iyi oyuncak tekrar tekrar oynamak istediği ve her defasında daha fazla haz aldığı oyuncaktır. Evde bulunan kaplar, makaralar, hamurların tümü çocuğa istediği gibi şekillendireceği bir oyun ortamı sağlar. Oyun çocuğa hayat deneyimi sağlayarak, kendini farklı durumlara uyarlamasına da yardımcı olur.”

OYUNCAK SEÇİMİNDE YAŞ ÖNEMLİ

Oyuncakların çocukların yaş grubuna göre seçilmesi gerektiğini vurgulayan Egemen, “Yaş grubu çocuğun ne ile oynayacağının yanında, nasıl oynayacağını da belirler. 0-2 yaş arası çocuklar tüm duyularını uyaran renkli ve sesli çıngırak gibi oyuncaklardan hoşlanırken, okul öncesi çağda olan çocuklar yaratıcı yönlerini destekleyen her türlü nesneden ve resim yapmaktan hoşlanırlar. Çocukların yaşına uygun becerileri geliştirecek oyuncaklara daha duyarlı olduğu bilinmektedir. Çünkü çocuk için her yeni edindiği beceri aynı zaman da bir oyundur” diye konuştu.

/ AYDIN

17.08.2007


 

Kalp ve şeker hastalarına yeni umut

Şişmanlık, şeker ve kalp hastalıkları üzerine araştırma yapan Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil ve ekibi, bugüne kadar ‘’kistik fibroz’’ ve ‘’karaciğer sirozu’’ tedavisinde kullanılan iki ilâcı, bir yıl içinde şeker ile kalp hastalıkları için 30 gönüllü hastada deneyecek.

Prof. Dr. Hotamışlıgil, yaptığı açıklamada, yıllardır sürdürdükleri araştırmaların bu yıl meyvelerini vermeye başladığını belirterek, hastalıkları anlama ve mekanizmalarını çözme açısından yeni atılımlar gerçekleştirdiklerini söyledi.

‘’3 tane ana grup var üzerinde çalıştığımız. Hepsi şişmanlıkla beraber ortaya çıkan hastalıkların, gruplar halinde tedavi etme ihtimaliyle ilgili’’ diyen Hotamışlıgil, bu tedavilerin gerçekleşebileceğini genetik çalışmalarla ortaya koyduklarını, ayrıca tedavilerin kimyasal yöntemlerle de olabileceğini bulduklarını anlattı. Prof. Dr. Hotamışlıgil, buldukları bir grup ilâcın bu yıl testlerine başlamak istediklerini de sözlerine ekledi.

/ İSTANBUL

17.08.2007


 

Hapis yerine hizmet

Muş’ta birliğine 3 ay geç katılan bir kişiye sağlık ocağının temizliği ve bahçe bakımını yapma cezası verildi. Muş Sulh Ceza Mahkemesi, askerî birliğine 3 ay geç katılan M.Ç’ye 3 ay kamu yararına ücretsiz çalışma cezası verdi.

Muş Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Şubesi Müdür Vekili Sosyolog Aydın Öztürk, cezası kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya çevrilen M.Ç’nin yükümlülüğünü başlatmak için Sungu Sağlık Ocağı’nda görev yapan Dr. Serra Taylan’la protokol imzaladı. Dr. Taylan ‘’Personele ihtiyacımız var. Kamu yararına çalışma cezası alan arkadaşımız temizlik ve bahçe işlerinde çalışacak’’ diye konuştu.

/ MUŞ

17.08.2007


 

Çocuklar sigara tehdidinde

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Adana Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Tuncer, yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Teşkilâtının, çevresel sigara dumanını en önemli halk sağlığı sorunlarından biri olarak belirlediğini söyledi.

Sigara içiminin, kanserden beyin damarlarında tıkanmaya ve felçlerle sonuçlanacak rahatsızlıklara kadar birçok ciddî soruna yol açtığını belirten Tuncer, sigara kullanan her kişinin, ömründen 15 yıl kaybettiğini ifade etti.

Bağımlı kişilerin, kendilerinin dışında çevresindekilere sigaranın dumanıyla ciddî zararlar verdiklerini belirten Tuncer, ‘’Hem kendi, hem de çevresinde yaşayanların sağlığını düşünerek sigarayı kesinlikle bırakmaları gerekir’’ dedi.

Sigara tehdidini en aza indirmek amacıyla ülke yöneticilerinin kapsamlı çalışmalar yapması gerektiğini anlatan Tuncer, 1999 ve 2005 yılları arasında Dünya Sağlık Teşkilâtı tarafından yapılan çalışmada, 13-15 yaş gençlerin ve çocukların evde içilen sigara sebebiyle pasif içici olduğunun belirlendiğini bildirdi.

Dünya genelinde yaklaşık 700 milyon çocuğun aile ortamında pasif içici olduğu, Türkiye’deki çocukların ise yüzde 75’inin çevresel sigara dumanına maruz kaldığının belirlendiğine dikkati çeken Tuncer, şöyle konuştu: “Yapılan araştırmalarda evde sigara dumanına maruz kalan çocukların idrar nikotinin düzeyi, dumana maruz kalmayanlara göre yüksek bulundu. Pasif içicilerin kanındaki karbon monoksitin pasif içici olmayanlara göre 5 kat, katran ve nikotinin 3 kat, penzpirenin 4 kat ve amonyağın 46 kat daha yüksek oranda olduğu belirlendi. Pasif sigara dumanına maruz kalmak, aktif sigara içimi gibi ölümcül boyutta.”

ETKİLERİ

Tuncer, pasif sigara içimine maruz kalan çocuklardaki erken etkilerin, gözlerinde yanma, baş ve boğaz ağrısı, bulantı, kusma, görme bozuklukları, astım, akciğer fonksiyon testlerinde bozulma ve kroner kan akımında azalmalar olarak sıralandığını söyledi.

/ ADANA

17.08.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri