Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Sezerli yıllar ve Toptan’ın uygulaması

22 Temmuz sonrasında Cumhurbaşkanlığı seçimi TBMM’nin ilk görevi olması sebebiyle Meclis rutin çalışma dönemine başlayamadı. Cumhurbaşkanının seçilmesi, ardından II. Erdoğan Hükümetinin kurulması ve güvenoyun alınmasından sonra artık aşırı yüksek geçen yaz yorgunluğunun bir nebze atılması açısından Ramazan ayı ile birlikte Meclis’in 1 Ekim’e kadar içtüzük gereği tatile girebileceği konuşuluyor.

Bütün bu koşuşturmanın içinde yenisi seçilemediği için görev süresi 4 ay’a yakın uzayan Sayın Sezer; veda ziyaretlerine başladı. İlk ziyaretin MİT’e yapılması bana ilginç geldi. Birçok konuda farklı düşünmekle birlikte, ilk ziyaretin MİT değilde bir dönem başkanlığını yaptığı Anayasa Mahkemesine olması daha şık olmaz mıydı? Herhalde bir bildiği vardır. Kişisel bir veda hemen hemen olmamış, bunun tek istisnası yolda gördüğü Emin Çölaşan ile arabasını durdurarak yaptığı görüşme olmuştur. STK’ların bir çoğu görmezden gelinmiştir.

Geçtiği güzergâhlarda kırmızı ışıkta durmak bir medeniyet göstergesi olduğu, toplumun normlara uyma kararlılığı açısından gelişmiş toplum olma özelliklerinden kabul edenlerdenim. Böyle olmakla birlikte, kırmızı ışıkta durmak öncelikle güvenlik riski oluşmasına sebep olmakta ve ayrıca benim Cumhurbaşkanım veya Başbakanım bu ülkede yalnızca iki kişidir. Bunların ülke için yapacağı hizmetler önemli olduğu kadar harcadıkları zaman da ülke için değerlidir. Trafikte bekleyecekleri sürede bu ülkenin bir derdine derman olacak çare üretebilirler. Bunun için gidecekleri yerlere trafikte öncelikle ulaşmaları gereklidir.

Sezer’li yıllardan hatırlanacak bir başka olay ise Ecevit’in Başbakanlığı döneminde Çankaya’da MGK toplantısında “anayasa kitapçığının” fırlatılması olayı neticesinde başlayan ekonomik kaos olmuştur. Sabancı’nın deyimi ile “bir gecede serveti yarı yarıya düştüğü” bir döneme girildi ve ülkemizin kendisini toplaması çok uzun zaman aldı.

Diğer taraftan kabinenin onaylanmasını yeni cumhurbaşkanına bırakması ilk anda ağırlıklı olarak “jest” olarak yorumlanması, giderek yerini “rest”e bırakmış durumda. Kulislerde konuşulduğuna göre, yeni göreve başlayan TBMM Başkanlık Divanına önce randevu verip, sonra erteleyip sonra da “Yerim dar az kişi ile gelin” mesajı neticesinde TBMM Başkan ve Başkanvekillerini kabul etmesi hep bir ayrımcılık olarak hatırlanacak.

Bir de bu gelenek yerleşirse… Meclis Başkanlığı, devlet protokolünde ikinci sırada ve Cumhurbaşkanı yıldızlı fors kullandığı için araç plakası da “0001” olan yüksek bir sorumluluktur. Meclis Başkanları yaptıkları, yapmadıkları, tavırları, kabulleri ile mesaj verirler. Sezer, TBMM Başkanlık Divanı üyelerinin bazılarını elini sıkmak kendisine ters geldiği için böyle bir uygulama yapmış olabilir, ama bu ayrımcılık artık kanıksanan bir uygulama.

Fakat yılların tecrübeli ve şimdinin TBMM Başkanı Köksal (Abi) Toptan’ın kendisine yapılan dayatmayı sineye çekerek Başkanlık Divanını adeta 1. kademe ve 2. kademeye ayırması, en başta kendisine yakışmamıştır. Artık herhalde Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçilince diğer Başkanlık Divanı üyelerini alıp da gitmesinin bir anlamı olamaz. Millete vekil olmayan, TBMM Başkanlık Divanı üyesi olamaz. Seçime girmiş ve seçilmiş vekilleri adeta tanımama uygulaması Sezer’i hatırlayacağımız başka bir nokta…

Sanırım son olay ve Köşk’e eşi başörtülü milletvekillerine eşsiz dâvetiye göndermek hep bir ayrımcılık üzerine kurulmuş bir psikoloji. Bu aynı zamanda kendi ayakkabılarının bağcığı ile ayaklarını bağlamak gibi bir şey. Gül, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra düzenlediği resepsiyona mutlaka eski Cumhurbaşkanlarını ve Sezer’i eşli olarak dâvet etmeli. Göz önüne bir getirin Sezer, Köşke eşi ile birlikte çıkmış, Gül çiftinin elini sıkıyorlar. Normal olanı budur.

Fakat, Türkiye’de normal olan, hukukî olan bir türlü kendi mecrasında tartışılmadığı için, zihinler karmakarışık oluyor. Bu görüntüyü vermemek için Sezer büyük ihtimal dâvetlere icabet etmeyebilir. Ayrıca, yanlış bilmiyorsam 12 Eylül’ün bir ürünü olarak, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının konutları Çankaya Köşkünün içinde.

En basit bir nezaket kaidesi olarak apartmanınıza yeni taşınan komşuya hoş geldin ziyareti yaparsınız. Komutan eşlerinin hoş geldiniz ziyareti medya tarafından yılın zirvesi gibi bile duyurulabilir. Fakat eminim ki bunun bile olup olamayacağı veya nasıl bir mesaj anlamı taşıyacağı çok ince bir şekilde tartışılmaktadır. İnsanların özgürlük alanına müdahale işte çok sıradanlıkları kriz haline getirebiliyor. Burası Türkiye.

Son olarak Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi ile Cumhurbaşkanlığında yeni, aktif, dışa dönük bir dönemin başlayacağını umuyorum.

[email protected]

Emin Talha KARAMUSA

27.08.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri