Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Eğitim

Sokaklar, çocukların çalışma alanı olmasın!

Aile içi iletişim çocukların geleceğini etkiliyor

Ailede ebeveynlerin (ana-baba) birbiriyle iletişim kuramaması, sıkça kavgaların çıkmasına, şiddete başvurulmasına, evde soğuk rüzgârlar esmesine sebep olmaktadır. Çocuk anne ve babasının bu çatışmalarından kendini ne kadar uzak tutmaya çalışırsa çalışsın, davranışlardan etkilenecektir. Ailede geçinemeyen ebeveynlerin kavgaları, işsizlik ve yoksulluk yüzünden gerilen sinirler, çocuğun geri planda kalmasına sebep olur. Ebeveynler kendi sorunlarıyla uğraştıkları için çocuklarla ilgilenmezler. Çocuklar sokağa çıktıklarında, sokaktaki çocuklardan yakın ilgi, sevgi gördüklerinde ve değerli olduklarını hissettiklerinde sokaktaki çocuklarla daha sık vakit geçirirler. Başıboşluk, ergenlik dönemindeki özgür kalma isteğiyle birleşince çocuklar iyice aileden uzaklaşmaktadır. Sokaklarda çalışan ve para kazanan çocuklar, yetişkinlik ile çocukluk arasında sıkışıp kalmakta, itilip kakılmakta ve bağımlılık yapan maddeleri kullanmaya başlamaktadır. Çocuk, edindiği arkadaş grubunda kendini kabul ettirebilmek için kendisine sunulan her türlü zararlı maddeyi denemektedir.

Eğitimi yarıda kalmış, aileyle olan iletişimi kopmuş çocuklar zamanla toplumun kanayan yarası haline gelmektedir. Sonuçlar üzerinden hareket ederek, sorunlara çözüm bulmak mümkün değildir. Bu sebeple aile içi iletişimi sağlayacak çalışmaların başlatılması ve çocuğun aileye kazandırılması gerekmektedir. Aile terapisi, günümüzde sokak çocuklarının kazanılması noktasında kullanılan önemli bir sistemdir. Terapistler; ana-baba, çocuklar, diğer akrabalarla iletişim kurarak, onların sorunlarının ortaya konması ve giderilmesi yönünde destek sağlarlar. Ailedeki bir ferdin davranışı diğer bütün fertleri de etkiler. Bu etkinin ne olduğunun gözlemlenerek, uygun çözümlerin üretilmesi teşvik edilir. Aile terapistleri, ailedeki bireylere farklı ödevler vererek, onların olaylara nasıl çözümler üretebilecekleri noktasında yön gösterirler. Bunu yaparken iletişimi en üst seviyede tutarlar.

Sokak çocuklarına yönelik çalışmaların etkileri

Çocukların sokakta çalışmasını ve yaşamasını önleyecek çalışmalar, sadece bu çocukların değil, her kesimin yararınadır. Çocuklara sağlıklı ve güvenli hayat ortamları sağlanarak, onların şiddet, sömürü, madde bağımlılığı ve suça itilmesinin önüne geçilmektedir. Aileleriyle birlikte yaşayan çocukların, aileleri bilgilendirilerek, eğitilerek ve desteklenerek çocukların yaşıtları gibi eğitimlerine devam etmeleri sağlanmaktadır. Çocukların sokaklardan kurtarılmaları demek; şiddetin, salgın hastalıkların, çeteleşmenin, hırsızlık gibi suçların azalması demektir. Bu konuda toplum ne kadar bilinçlenirse, çocuklara yardım etmek de o kadar kolaylaşacaktır. Yetişkinler çocuklara yardım ettiklerini düşünerek onlara para, yemek vermekte ve farkında olmadan onları sokakta yaşamaları için desteklemektedirler. SHÇEK ve sivil toplum kuruluşlarının, sağlık kurumlarının, valiliklerin çalışmalarını takip ederek bu çocukları o merkezlere yönlendirmek daha doğru olacaktır.

Merkezler çocukları geleceğe hazırlıyor

Sokak çocuklarına yönelik oluşturulan merkezlerde, çocuklara farklı imkânlar sunularak, çocukların kötü alışkanlıkları bırakması sağlanmaktadır. Bu merkezlerde spor alanları, kütüphane, sosyal faaliyet alanlarıyla çocukların gelişimi desteklenmektedir. Merkezlere gelen çocuklar hemen okula yazdırılarak eğitim almaları teşvik edilir. Merkezlerin fizikî yapısı, ev ortamına benzer şekilde hazırlanmakta, personeller çocuklara anlayışla yaklaşmaktadırlar. Rehabilitasyon merkezlerinde çocukların meslekî eğitimlere katılarak, topluma yararlı fertler olması sağlanmaktadır. Sokakta yaşayan çocukların en önemli sorununun işsizlik, eğitimsizlik ve iletişimsizlik olduğunu unutmamalıyız. Meslek öğrenen ve eğitimine devam eden çocuklar itilip kakılmaktan ve vasıfsızlıktan kurtulmaktadır.

Umut Çocukları Derneği Başkanı Yusuf Ahmet Kulca, dernekte kalan gençlerin yüzde 85’inin anne-babanın ayrılmasından dolayı sokaklara düştüğünü, uçucu madde kullanmayan bu gençlerin en büyük sıkıntısının gelecek kaygısı olduğunu belirtiyor. Kulca şu noktaların altını çiziyor: ‘‘Derneğimiz aile ortamından kopmuş sokaklarda yaşayan, maddî manevî yardıma muhtaç olup kötü şartlarda çalıştırılan evinden kaçmış madde bağımlısı olan çocuk ve gençleri bu olumsuz davranış ve alışkanlıklarından arındırıp topluma ve ailelerine kazandırmaktır. Bu amaçla özel ve tüzel kuruluşlarla işbirliği yapmaya; özellikle sokağa terk edilen ve buralarda yaşayan çocuk ve gençlerin barınma, sağlık ve eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya, bunlara iş ve meslek edinme konusunda imkânlar hazırlamaya çalışmaktayız’’ Bu merkezlerin hem maddî, hem de manevî yönden desteklenmesi gerekmektedir. Merkezler konusunda vatandaşlar bilinçsiz olduğu için bu merkezler uzun süreli hizmet vermekte zorlanmaktadır.

SHÇEK ‘Sokakta Yaşayan

Çocuklara Yönelik Hizmet Modeli’

Vatandaşlarımızın bilgi sahibi olabilmesi için 2005 yılında hazırlanan hizmet modeline de değinmek gerekmektedir. Hizmet modelinde, her merkez, ihtiyaç gruplarından birisine hizmet verecek şekilde, bir sonraki hizmet ayağı belirlenmek suretiyle yapılandırılmıştır. Sokaktaki çocuklar, mobil ekipler aracılığı veya sokak ofisleri tarafından tespit edilecektir. Durumları, meslek elemanları aracılığı ile tesbit edilen bu çocuklar, aşağıda belirtilen hizmet modelinin içerisine dâhil edilmek amacıyla, öncelikle hizmetten yararlanma direncini arttırmak ve kapalı mekânlara alışmasına yönelik ilk uyumlandırmayı gerçekleştirmek üzere İlkadım istasyonuna yönlendirilecektir. Hizmeti reddederek, madde kullanımından vazgeçmek istemeyen çocuklar ise korunmaları ve bu esnada da ikna edilmelerine yönelik çalışmaların gerçekleştirilmesi amacıyla Barınak’a yönlendirilecektir.

İlkadım istasyonunda, meslek elemanları tarafından uyum süreci tamamlandığı kanaati oluşan madde bağımlısı çocuklar, Sağlık Bakanlığı bünyesinde bulunan Tıbbî Tedavi Merkezine, tıbbî tedâvisi tamamlandıktan sonra yine Sağlık Bakanlığı bünyesinde bulunan Tıbbi Rehabilitasyon Merkezine sevk edilecektir. Tıbbî rehabilitasyonu gerçekleşen çocuklar Sosyal Rehabilitasyon Merkezine teslim edileceklerdir. İlkadım İstasyonunda uyum sürecini tamamlayan, sokakta yaşayan fakat madde kullanmayan çocuklar, doğrudan Sosyal Rehabilitasyon Merkezlerine havale edileceklerdir. Sosyal Rehabilitasyon Merkezinde, çocuklar, sorumluluk alma alışkanlığını kazanacak faaliyetler aracılığı ile Örgün Eğitim veya Meslekî Eğitime dâhil edileceklerdir.

Bu süreçleri tamamlayan çocukların öncelikle aile yanına, bunun mümkün olmaması halinde, SHÇEK kurumlarına veya Milli Eğitim Bakanlığına bağlı YİBO ve PİO’lara yönlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu süreçlerden sonra meslek edinerek işe yerleştirilen ve aile yanına dönmesi mümkün olmayan ya da kurum bakımı hizmetlerinden yararlanmak üzere yaşı uygun olmayan çocuklar ise Gençlik Evlerinden yararlandırılacaklardır. Bu süreçte her çocuk için sorumlu bir meslek elemanı (Sosyal Hizmet Uzmanı, Psikolog ve Çocuk Gelişimci) görevlendirilecek olup, çocukla ilgili sürecin başlangıcından itibaren, belirlenmiş nihaî hedefe ulaşana kadar çocukla ilgili tüm havale, takip, değerlendirme, destek ve danışmanlık işlemlerinde, süreçte yer alacaktır…

Sorunların çözümlenebilmesi için, öncelikle fark edilmesi gerekmektedir. Bütün görüş, öneri ve sorularınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz. Bu ülkede yaşadığımıza göre bizlerin de çevremize yabancı kalmamamız ve çözüme yönelik bir adım atmamız gerekmez mi? Yüreğinizdeki çocuk hiçbir zaman solmasın, sevgiyle kalın…

Yararlanılan Kaynaklar

* Eğitimde Yeni Ufuklar II, ‘‘Eğitim Hakkı ve Okula Gidemeyen Çocuklar Sempozyumu Bildirisi’’ 3– 4 Aralık 2004, Ankara.

* T.C. Başbakanlık SHCEK Genel Müdürlüğü, ‘‘Sokakta Yaşayan Çocuklara Yönelik Hizmet Modeli’’ 2005.

23.10.2007


Sokak çocuklarını topluma kazandırabiliyor muyuz?

Sokakta yaşayan veya sokakta çalışan çocuklar konusu yalnızca ülkemizde değil, bütün dünyada önemli bir sorundur. Göç sonucu büyükşehirlere gelen ailelerin çocukları, ailedeki olumsuzluklar yüzünden ya evini terk ederek sokakta yaşamaya başlamakta ya da farklı biçimlerde çalışarak aileye katkı yapması yönünde baskı görmektedir. Bazı ülkelerde gecekonduda yaşayan ailelerin çocukları itilmiş, toplumdan soyutlanmış ve bu sorun görmezlikten gelinmiştir. Oysa problemler daha da büyümüş, şehirler çetelerin eline geçmiştir. Ülkemizde sokakta yaşayan çocukların yeniden aileye dönmesi, eğitimini tamamlaması ve bu konuda toplumu bilinçlendirmek amaçlı önemli çalışmalar, projeler sürdürülmektedir. Bunların yeterli olduğunu söyleyemeyiz, ama iyi gelişmeler olduğunu da belirtmeliyiz. Sokak çocukları; ‘‘18 yaşını doldurmamış, sokak ortamında yaşayan, sokaklarda amaçsız dolaşan (ihmal, istismar, sömürü ve kötü davranışa maruz kalan), kendi arkadaş grupları arasında ve sokakta ilişkilerini sürdüren, ebeveyn (ana-baba), öğretmen, sosyal hizmet uzmanı gibi kendilerinden sorumlu yetişkinlerle ya çok az ilişkisi olan veya hiç ilişkisi olmayan çocuklardır’’ şeklinde tanımlanmaktadır.

Sokak çocuklarını merkezlere yerleştirmekle ya da sokakta çalışan çocukları tekrar eve göndermekle sorunun çözülmeyeceği yakın zamanda anlaşılmış ve ailelerin eğitilmesi, bilinçlendirilmesi ve istihdamına yönelik çalışmalar başlamıştır. Meselâ; Hak-İş ve Şanlıurfa Belediyesi tarafından sokakta çalışan çocukların ailelerine yönelik istihdam odaklı eğitim kursları düzenlenmiştir. Uluslar arası Çalışma Örgütünün desteğiyle yürütülen proje kapsamında; kursiyerlerin bölgedeki iş gücü talebi doğrultusunda işe yerleştirilmesi çalışmalarına da başlanmıştır. Avrupa Birliği de yaptığı çalışmalarla “çocuk haklarının, insan haklarının alt dalı gibi görünmesi” yerine ayrı bir “haklar kategorisi” haline getirilmesini hedeflemektedir. Böylece Çocuk haklarının temel Avrupa Birliği politikası biçimine dönüşmesi hedeflenmektedir.

Sokak çocukları ve sokakta çalışan çocuklar aynı şey olmamakla birlikte, birbiriyle iç içe geçmiş sorunlardır. Sokakta yaşayan ve sokakta uyuyan çocuklarla, gündüzleri mendil satan, ama akşam evine giden çocukların durumları birbirinden farklıdır. Genellikle sokakta yaşayan çocuklarla, sokakta çalışan çocukları ilk aşamada birbirinden ayırt etmek mümkün olmamaktadır. Araştırma yapılırken seçilen grubun yapısının yanlı olarak ele alması birbirinden farklı sonuçları ortaya çıkarabilmektedir. Eğitim ve toplumsal duyarlılık açısından en çok dikkat çeken gruplar sokak çocuklarıdır. Bununla birlikte daha çok çocuktan mendil almak, yemek vermek, nasihat etmek gibi kısa süreli çözümler ön plandadır. Çocukların duygu sömürüsü yapmaları, hırsızlık olaylarına karışmaları, esnafı rahatsız etmeleri, istediklerini elde etmeyince şiddet ve sözlü saldırıda bulunmaları, en çok şikâyet edilen konulardır. Pek çok vatandaşımızın sokak çocuklarına yönelik rehabilitasyon ve eğitim imkânlarından haberi yoktur. Bununla birlikte kapkaç, hırsızlık gibi olaylara sokak çocuklarının da karışıyor olması, insanların bu çocuklara temkinli yaklaşmalarına sebep olmaktadır.

Ailesinde yeterli ilgiyi göremeyen, sözlü ve fiziksel şiddete maruz kalan, çalışmaya zorlanan çocuklar evden kaçmakta, haftalarca eve gelmemekte, sokakta yaşayan çocuklarla iletişim kurarak onlara kendini kabul ettirme gayreti içine girmektedir. Bu çocuklar yaşıtları gibi oyun, eğitim ve aktivitelerden mahrum kaldıklarından; para kazandıklarında kendilerini yetişkinmiş gibi hissetmekte ve başlı boşluğun verdiği rahatlıkla sokaklara adım atmaktadırlar. İstanbul Valiliğinin 3 bin 451 sokak çocuğu üzerinde yaptığı araştırmaya göre; Çocuklar ilk olarak ailelerin zorlamasıyla çalışmaya başlıyor. En büyük sebeplerden ilk üç sırada %16 ile şiddet, uyumsuzluk ve aile parçalanması geliyor. TBMM Sokak Çocukları Araştırma Komisyonunun, Türkiye genelinde yaptıkları çalışmaya göre; Sokaklarda yaşayan çocuk sayısı bin 641. Türkiye’de 16 bin 577 çocuk sokaklarda çalışıyor. Rapora göre, Türkiye’de uyuşturucu kullanan çocuk sayısı 2 bin 550. Uyuşturucu bağımlısı çocukların en fazla yaşadığı illerin başında Gaziantep bulunuyor. Emniyet Genel Müdürlüğünün istatistiklerine göre Türkiye genelinde 0–18 yaş grubu madde bağımlılarının sayısı 99 bine ulaştı. Uyuşturucu madde kullanan bu çocukların 88 bini ise aileleriyle yaşıyor. UNICEF’in raporuna göre, dünyada her yıl 275 milyon çocuk şiddete maruz kalıyor. Rapora göre, dünyada, çocuklar en çok ailelerinden şiddet görüyor. İstismara maruz kalan çocuklar, çoğu defa bunun yol açtığı uzun süreli fiziksel ve psikolojik travmalar yaşıyor… Bu çocuklarda intihara yönelme, uyuşturucu ve alkol kullanma eğilimlerinin daha fazla olduğuna dikkat çekiliyor.

Sokak çocuklarının eğitimi ve topluma kazandırılması çalışmalarında ve sokakta çalışan çocukların ailelerine dönüşü, ailelerin eğitilmesi konusunda; Devlet kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının, spor kulüplerinin, üniversitelerin, araştırma merkezlerinin vb, okul-aile işbirliğiyle ve koordineli biçimde çalışması çok önemlidir. Bu sebeple sorumluluğu sadece bir kuruluşun üzerine bırakmadan bütün kesimler elini taşın altına koymalıdır. 27.05.1983 gün ve 18059 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’nun 9. maddesi (b) bendi ile SHÇEK Genel Müdürlüğü, “Korunmaya, bakıma ve yardıma muhtaç çocuk, sakat ve yaşlıların tesbiti, bunların korunması bakımı, yetiştirilmesi ve rehabilitasyonlarını sağlamakla görevlendirilmiştir. SHCEK Genel Müdürlüğü, ‘‘Sokakta Yaşayan Çocuklara Yönelik Hizmet Modeli’’nde, sokakta çalışan çocukların, sokak hayatına ve madde kullanımına yönelmelerinden onları koruyacak en önemli çalışma; ‘‘Sokakta çalışan çocukların, sokağa kolay adapte olmalarına neden olan ve sokağı sosyal bir problem haline getiren, sokakta yaşayan ve madde kullanan çocukların rehabilitasyonlarının sağlanması. Çocuklara, sokaktan ve olumsuz alışkanlıklardan uzak kalmalarına yönelik sunulacak, yaşlarına uygun sosyal kültürel etkinliklerdir’’ şeklinde açıklanmaktadır.

Sokak çocuklarının ve sokakta çalışan çocukların içinde bulundukları durumu görmezden gelemeyiz. Sokak çocuklarının güvenli ortamlara kavuşturulması ve topluma faydalı bireyler haline getirilmeleri çok önemlidir. Bunun yanında bugüne kadar istismara uğrayan ve uyuşturucu madde kullanan çocukların tedâvi ve ihtiyaçları sağlanmalıdır. Çocukları sokağa iten bütün etkenler ortadan kaldırılarak, çocukların aileye dönmesini sağlayıp, istismarını engelleyecek çalışmalar derhal hayata geçirilmelidir. Bütün kesimlerin projelere etkin katılımı teşvik edilmelidir. Sağlıklı nesiller yetiştirmek dileğiyle, mutlu bir hafta geçirmenizi temenni ediyorum…

[email protected]

Mustafa OĞUZ

23.10.2007


Amaçlarımız hayatımıza yön verir

Amacınızı iyice seçmişseniz, bu demektir ki; eğer bir aksilik çıkmazsa gücünüz o amaca varmaya yetecektir (Andre Maurois). Umutsuz olduğunuzda amacınızı, tereddütlü olduğunuzda hem amacınızı, hem de zamanınızı kaybedersiniz (Balzac). Kendini beğenmiş insanların makul bir yaşantılarının olmaması, sık sık amaçlarının değişmesinden ileri gelir (Michaelengelo). İdealler yıldızlar gibidir. Onları tutmak mümkün olmaz; ama karanlık gecelerde bize onlar rehberlik ederler (Oscar Wilde). Hırs deyip geçmeyin, bu dünyada büyük olarak ne yapılırsa onun sayesinde yapılır (Anatole France). Hayatta zor olan iki şey vardır; biri insanın kendine iyi bir ad sağlaması, diğeri bu adı sürdürebilmesidir (Robert Schuman). Neşe, hayatın en büyük amacıdır (John Milton). Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgârdan hayır gelmez (Montaigne). Görev, içinde bulunduğumuz zamanın bizden istediği şeydir (Goethe).

23.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri