Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ekonomi

 

Bankalar elden gidiyor

Eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdüllatif Şener, Türk finans sektöründe yabancılaşmanın yüzde 50’lere kadar ulaştığına işaret ederek, ‘’Bankalardaki yabancılaşma oranı yüzde 50’ye yaklaştı. Türkiye’deki finans sektörü elimizden çıkmak üzere’’ dedi.

Antalya Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin (ANSİAD) aylık toplantısında yaptığı konuşmada ekonomideki gelişmeleri değerlendiren Şener, sigorta sektörünün yüzde 95’inin yabancılaştığını, borsa aracı kurumlarının tamamının yabancılaşma noktasında bulunduğunu ve bankalardaki yabancılaşma oranın da yüzde 50’ye yaklaştığını bildirdi. Türkiye’deki finans sektörünün elden çıkmak üzere olduğunun altını çizen Şener, “Önümüzde Halk Bankası var. Muhtemelen bu özelleştiği takdirde yabancıların alacağı bellidir. Bu demek ki, hızla 60’a doğru gitmekteyiz. Bu tempo devam ederse, bazı ülkeler var, onların durumuna gelebiliriz’’ diye konuştu.

Düşük kur ilerde saç baş yoldurur

düşmüş. Onların rezervleri yüksek... Hükümet veya siyasiler açısından kurun düşüyor olması temel riski ortaya çıkarıncaya kadar bir mahsur teşkil etmiyor. Kur düştüğü zaman millî gelir artıyor aslında. Yani gerçekte artmıyor da, rakamsal olarak artıyor. Millî geliri Türk lirasından hesaplıyorsun, düşük kurdan da dövize çevirip, kişi başına milli gelir 2600 dolardı, şimdi 7000 dolara çıktı dediğiniz zaman, kişi başına millî gelirin 3 kat arttığı ortaya çıkıyor. Yani bir siyasî olarak (sizi ne kadar zenginleştirdim) diyorsunuz. Bu güçlü bir söylem. Onun için kur düşüyor diye işin başındaki siyasetçi rahatsız değil.’’

Merkez Bankası da mutlu. Çünkü kur düştükçe, enflasyon düşüşüne etki yapıyor. Maliye Bakanlığı da mutlu. Çünkü dış borçların veya döviz cinsinden borçların faizleri kur düştükçe küçülüyor. Hazine de memnun, çünkü o da, millî geliri Türk lirasından hesaplayıp, dış borçları da döviz cinsinden düşük kurdan ona göre oranlarsa, bir bakarsın ki, borçların millî gelire oranı sürekli düşüyor. Özel sektörde, 150 milyar dolara yakın dış kredi borcu çıktı. Şimdi onlar da düşük kurdan mutlular. Ama düşük kurdan dolayı herkesin mutlu olması bu ülkenin ekonomisinin doğru, sağlıklı olduğunu gösterir mi? Yarın hepsinin de saçını başını yolacağı bir noktaya götürür mü? Bence ikinci seçeneğe götürür.’’

Cumhuriyet tarihin en yüksek carî açıkları

Yaşanan bu ekonomik gelişmelerin ardından Türkiye’de cari açığın gün geçtikçe arttığını da ifade eden Şener, ‘’2006 yılı cari açığı 36 milyar dolar, 2007 yılı cari açığı 38 milyar dolar. Cumhuriyet tarihinin en yüksek cari açıkları’’ dedi. Şener şöyle devam etti: ‘’Cari açığı kapatmak için ne olursa olsun bu durumun devam ettirilmesi gerektiğini düşündüğünüzde, para giriyor. Dünyanın en yüksek faizini veriyorsunuz. Japon ev kadınları bile, Türkiye’deki bankalara para yatırıp, kâr ediyorlar. En fazla para kazandıran ülke Türkiye. Bize ait olmayan yabancı para çıktığı zaman, döviz açığı ortaya çıkıyor. O döviz açığı da sorun demektir’’ dedi.

ABD’deki krizin etkileri

2009’a kadar sürecek

ABD’deki Mortgage krizinin etkilerinin 2009 kadar süreceğinin belirten Şener, ABD’deki bu krizin Türkiye’yi de etkileyeceğini ileri sürdü. ABD merkezli finans kuruluşlarının, merkezdeki sorunlarını çözebilmek amacıyla Türkiye’deki paralarını çekeceği öngörüsünde bulunan Şener, ‘’O para Türkiye’den gittiği zaman sorun var demektir. Türkiye tehlikeli bir sürece girmek üzeredir’’ diye konuştu.

Yabancılar kâr marjı yüksek

hizmet sektörüne giriyor

Yabancı sermayenin Türkiye’de sadece kâr marjı yüksek olan hizmet sektörüne girdiğini, ancak diğer sektörlerle ilgilenmediğini de belirten Şener, bunun gelecek için bir tehlike oluşturduğunu kaydetti. 2002 yılında yabancıların kâr transferinin 89 milyon dolar olarak gerçekleştiğini bildiren Şener, bu rakamın 2007 yılında 2 milyar dolara yaklaştığını söyledi. ‘’Üç sene sonra 5 ile 10 milyar dolar arasında olacaktır’’ diyen Şener, ‘’2010 ve sonrasına bakın kâr transferleri 10 milyar doları zorlayacak. Halbuki 2002’de cari açığımız 1,5 milyar dolardı. Şimdi yapısal olarak kaç liralık bir fatura yerleştirdiğimiz ve bunu kapatmak için ne yapacağımız ortada bir sorun olarak duruyor’’ diye konuştu.

/ ANTALYA

17.02.2008


 

MÜSİAD: Tarım olmadan kalkınamayız

Türkiye’nin gelişmesinin tarımın geleceğine bağlı olduğunu kaydeden Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Bolat, AB sürecinde Türkiye’nin yeni fırsatlar yanında büyük tehdillerle de karşı karşıya kalacağının altını çizerek, tarım envanterinin çıkarılarak şimdiden planların yapılmasını gerektiğini söyledi.

MÜSİAD tarafından Elazığ’da organize edilen “Türkiye’nin Gıda, Tarım ve Hayvancılıktaki Gücü ve Geleceği” konulu zirvede konuşan MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat, AB sürecinde tarımda yeni fırsatların yanında çok büyük tehditlerle karşılaşılacağına dikkat çekerek, en radikal değişimlerin tarım alanında yaşanacağına işaret etti. Tarımın, Türkiye’nin kalkınmasının motor gücü haline getirilmesi gerektiğini ifade eden Bolat, şöyle devam etti: “Türkiye’nin gelişmesi tarımın geleceğine bağlıdır. Tarım, ziraat ve hayvancılık üretim politikalarını geliştirmek zorundadır. Türkiye öncelikli olarak dünyadaki yerini tanımlamak ve AB’ye uyum sürecinde neyin pazarlığını yapacağını görmek, mukayeseli olarak rekabet üstünlüğü olan sektörleri ortaya çıkartırken, geliştirilmesi veya vazgeçmesi gereken sektörleri de tanımlamak için “Tarım Envanterini” çıkartması gerekir. Bunun yanında, tarım sektörüne sermaye ve müteşebbis aşısı için tarıma dayalı sanayi planlanmalı, tarıma yönelik yatırımlar desteklenmeli ve uygun ölçekler yakalanmaya çalışılmalıdır.”

Tarım sektörünün kalkınması ve ekonomiye gereken katkıyı yapması için ele alınması gerekenleri sıralayan Bolat “Tarımsal örgütlenmelerin etkinliğinin artırılması, sözleşmeli tarımın geliştirilmesi, organize tarım ihtisas bölgelerinin yaygınlaştırılması, katma değeri büyük meyveciliğin ve organik tarım ürünlerinin, kurutulmuş sebze ve meyve ürünleri üretiminin geliştirilmesi gerekir. Ayrıca, tarımsal eğitim reform stratejisinin geliştirilmesi ve göç gerçeğinin planlanması gerekir” dedi.

MÜSİAD Başkanı Dr. Ömer Bolat sonuç olarak Türkiye’nin tarımı ile ilgili olarak muhteşem bir potansiyelin çok altında kullanıldığını, makul kaynaklarla çok daha iyi üretim-tüketim-ihracat rakamlarına ulaşılabileceğini ifade ederek Türkiye’nin gelişmesinin tarım sektörünün etkinliğine bağlı olduğuna dikkat çekti. Toplantıya katılan Tarım ve Köyişleri Bakanı M. Mehdi Eker de bölgedeki temsilcilerin sorunlarını dinledi.

Yeni Asya / ELAZIĞ

17.02.2008


 

Enflasyon mutfaktan çıkmıyor

Ankara Ticaret Odası, resmi istatistiklerde yıllık enflasyon yüzde 8,2’ye kadar gerilerken, halkın günlük hayatında en fazla tükettiği büyük bölümü gıda maddesi olan mal ve hizmetlerin fiyatlarında son bir yılda yüzde 275’e varan oranlarda fiyat artışları yaşandığını belirledi.

ATO’nun en fazla kullanılan 100 mal ve hizmetin fiyatlarını esas alarak yaptığı araştırma, “vatandaşın enflasyonunun” düşmeyip artmaya devam ettiğini gösteriyor. Ankara’da en fazla alış veriş yapılan merkezlerden toplanan fiyatlara göre son bir yıllık dönemde özellikle gıda maddelerinin fiyatlarında yaşanan artışlar, bilinen enflasyonun oldukça üzerinde gerçekleşti. Fiyatı derlenen 100 maddeden 71’inin fiyatında yüzde 4’le yüzde 275 oranları arasında artışlar yaşanırken, bir maddenin fiyatı değişmedi, 28 maddenin ise fiyatı azaldı.

Ocak 2007 ile Ocak 2008 ayları arasında ekmek, çay, un, elektrik, kömür, kira, su, doğal gaz fiyatları, telefon, belediye otobüsü ve dolmuş ücreti gibi önemli maddelerin fiyatlarında resmî enflasyonun bir iki katı artışlar yaşandı.

Enflasyon sepetinin 30-40 tanesinin çok fazla kullanılmayan maddelerden oluştuğunu ifade eden ATO Başkanı Sinan Aygün, “Çok kullanılan maddelerin fiyatları artmaya devam ederken, az kullanılanların fiyatı ya düşüyor ya da yerinde sayıyor. Az kullanılan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki düşüşler, ortalamayı aşağı çektiği için TÜİK’in sepeti gerçek enflasyonu gizliyor” dedi.

/ ANKARA

17.02.2008


 

2.5 milyar dolar sermaye dışarıya aktı

Hazine Müsteşarlığı’nın belirlemelerine göre, yurtdışına 2007 yılında 2 milyar 545 milyon dolarlık yatırım yapıldı.

2001 yılında 1.45 milyar dolar olan bu rakam, 2002 ve 2003 yıllarında düşüş göstererek 400 milyon dolara gerilemişti. Hazine’nin verilerinde 2007’de 174 firmanın yurtdışına yatırım yaptığı bildirildi. En büyük yatırım 1.1 milyar dolarlık yatırımla Malta’ya yapıldı. İkinci büyük yatırım Hollanda’ya oldu. 790.2 milyon dolarlık yatırımın yapıldığı Hollanda’ya 7 firma gitti. 20 firma da KKTC’ye 5.2 milyon dolarlık yatırımda bulundu.

/ ANKARA

17.02.2008


 

Yurtdışında işçi çalıştırmaya düzen

Türkiye İş Kurumu, yurtdışında işçi çalıştırılmasına yeni düzen getirdi. Resmî Gazete’de yayınlanan yönetmeliğe göre, şirketler yurtdışında işçi çalıştırmak için tek tek her sözleşmeyi Kuruma onaylatmak zorunda olacak.

Şirketin, işçilerin sosyal güvenliğini sağlamak başta olmak üzere bazı şartları yerine getirmeden işçi alma ilânına çıkmasına dahi izin verilmeyecek. Bu şartlara uymayan istihdam bürolarının faaliyet izni iptal edilirken, sözleşme başına 300 YTL para cezası kesilecek. Yurtdışında çalıştırılan işçilerin mağdur edildiğinin anlaşılması durumunda hizmet akitleri onaylanmayacak. İşçi simsarlığı sebebiyle ceza alan gerçek veya tüzel kişilerin veya bunların vekillerinin yurt dışına işçi götürme talepleri kabul edilmeyecek.

/ ANKARA

17.02.2008


 

Gerçek işsiz sayısı 4,4 milyon

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) işsiz sayısını 2 milyon 350 bin olarak açıklamasına karşın, gerçek işsiz sayısının 4 milyon 429 bin kişi olduğu belirlendi.

TÜİK verilerinden yapılan hesaplamaya göre; Ekim, Kasım, Aralık aylarını kapsayan Kasım 2007 döneminde gerçek işsiz sayısı 4 milyon 429 bin, gerçek işsizlik oranı da yüzde 17,5 oldu. TÜİK, aralarında iş bulma umudu olmayanların da yer aldığı işsizlik oranına iş aramayıp, çalışmaya hazır olanlar ile mevsimlik çalışanları dahil etmeksizin işsizlik oranını belirliyor. Bu hesapla TÜİK, Kasım döneminde işsizlik oranını yüzde 10,1, işsiz sayısını da 2 milyon 350 bin olarak açıkladı. Bahsedilen iki grup dahil edilerek yapılan hesap ise gerçek işsizliğin, resmî sayının iki katına yaklaştığını gösterdi.

Buna göre; iş aramayıp çalışmaya hazır olan 1 milyon 670 bin kişi ile mevsimlik çalışan 409 bin kişi eklenerek hesaplanan gerçek işsiz sayısı Kasım 2007 döneminde 4 milyon 429 bin oldu. Gerçek işsizlik oranı da yüzde 17,5 olarak gerçekleşti. Kasım 2007 döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar 184 bin kişi azaldığından, gerçek işsiz sayısı da geriledi. Anılan dönemde gerçek işsiz sayısı 34 bin azaldı. Gerçek işsizlik oranı ise 0,1 puan arttı. İş aramayıp çalışmaya hazır olanların azalmasına karşılık, bu grup içinde yer alan iş bulma umudu olmayanların sayısının 30 bin kişi artması dikkat çekti.

/ ANKARA

17.02.2008


 

Tüketici dostu ödülü İstikbal’in

İstikbal Mobilya; ‘Tüketiciyle Dost Altın Kalite” ödülünü aldı.

Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen ‘Tüketiciyle Dost Altın Kalite Zirvesi’ kapsamında mobilya markası kategorisinde “Tüketiciyle Dost Altın Kalite Ödülü”ne İstikbal Mobilya lâyık görüldü. İstikbal Mobilya, 10 bin kişi ve seçici komitenin değerlendirmeleri sonucu tüketiciye en yakın marka seçildi.

Yeni Asya / İSTANBUL

17.02.2008


 

Türk Patent Enstitüsü’nden Ülker’e Ödül

Ülker, Türkiye Patent Enstitüsü tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Türk Patent Ödülleri”nde “Marka Başvuru Dalı”nda ödüle lâyık görüldü.

Türk Patent Enstitüsü’nün 13-14 Şubat 2008 tarihlerinde düzenlediği uluslar arası konferans kapsamında verdiği “Türk Patent Ödülleri”nde Patent Ligi bölümünde, Ülker markasının da sahibi olan Yıldız Holding “Marka Başvuru” dalında ödül aldı. 14 Şubat günü yapılan törende ödülü Ülker Kurumsal İletişim Müdürü Hakan Artış aldı.

2007 yılında toplam 253 adet marka başvurusu yapan Ülker, Ar-Ge laboratuvarlarında 2007 yılında 300’den fazla yeni ürün üzerinde çalışma yapıldı. Bu ürünlerden 100’ü sonuçlandırılıp yeni markalarla tüketicinin beğenisine sunuldu.

Yeni Asya / İSTANBUL

17.02.2008


 

Pardus e-devlet’in kullanımını kolaylaştırdı

Pardus, kullanıcıları için İnternet Vergi Dairesi’nde oluşturulan “PiSi Deposu” e-Beyanname düzenleme işleminin, hızlı ve kolayca yapılabilmesini sağlıyor.

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı İnternet Vergi Dairesi’nin “https://e-beyanname.mb-ggm.gov.tr/ebyn/download.html” adresine giren mükellefler, kolayca e-Beyanname uygulamasından faydalanabiliyorlar. Mükelleflerin bu hizmetten yararlanabilmeleri için beyanname düzenleme ve yardım programlarını bilgisayarlarına indirmeleri ve kurmaları gerekiyor. Mükellefler, programların listesini ve bütün açıklamalarını yine bu adreste bulabiliyorlar. Beyanname Düzenleme Programı (BDP) ve Beyanname Düzenleme Programı Yardımı (BDP Yardım) bu sayfada iki ayrı dosya olarak bulunuyor. Mükellefler ister Windows, ister Linux, isterlerse Pardus işletim sistemine uygun “BDP” ve “BDP Yardım” dosyalarını indirip kendi bilgisayarlarını kolayca kurabiliyorlar.

17.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri