Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Hasta sayısında anormal artış

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman Türk, Türkiye’de hasta sayısının her geçen gün anormal şekilde arttığını, hastalığı olan insan sayısının, nüfusun yüzde 90’ına ulaştığını söyledi.

Türk, hastalıklarla en kolay ve ucuz baş etme yolunun, hastalığa yakalanmadan gerekli tedbirlerin alınması olduğunu, ancak Türkiye’de sağlık sisteminin henüz o noktalara ulaşamadığını belirtti. Başta hipertansiyon, kalp rahatsızlığı, şeker, kanser, mide-bağırsak hastalığı, bedensel engel, kronik karaciğer hastalığı, guatr başta olmak üzere Türkiye’de hasta sayısının her geçen gün anormal şekilde arttığını anlatan Türk, ‘’Hastalığı olan insan sayısı, nüfusun yüzde 90’ına ulaştı. Ülkemizde tamamen sağlıklı olan ve hiçbir sağlık problemi olmayan insan sayısı yüzde 10’ların altındadır’’ dedi.

Prof. Dr. Türk, hasta sayısının hızla artmasıyla birlikte sağlık harcamalarının da aynı hızla arttığını, bütçe açığının büyümesinde de sağlık harcamalarındaki artışın önemli etkenler arasında sayıldığını belirtti. Sağlık uygulamalarında tedavi hekimliğinin öncelikli uygulama olarak tercih edilmesi, performans hekimliğinin ön plana çıkması ve koruyucu hekimliğin ihmal edilmesinin hasta sayısının hızla artışına sebep olduğunu dile getiren Prof. Dr. Türk, şunları kaydetti: ‘’Ülkemizdeki hasta sayısının hızla artmasının temelinde koruyucu hekimliğe yeterince önem verilmemesi yatmaktadır. Koruyucu hekimliğin özendirilmesi ve sağlıklı bir gelecek için Koruyucu Hekimlik Acil Eylem Planı oluşturulmalı.’’

HASTA SAYISINI AZALTMAK İÇİN TEKLİFLER

Prof. Dr. Türk, okullarda zorunlu sağlıklı yaşam derslerinin hekimler tarafından verilmesi gerektiğini de vurgulayarak, hasta sayısındaki artışın acil önlenmesi için şu teklifleri sıraladı:

*Çocuklara üniversiteyi bitirinceye kadar sağlıklı beslenme desteği verilmeli.

*Çocuklara fast-food, sigara ve alkol satışı yasaklanmalı.

*Sağlığa zararlı gıda ve katkı maddelerinin kullanımı ve satışı engellenmeli.

*Sigara kullananlara negatif ayrımcılık yapılmalı.

*Evlilik öncesi mutlak sağlık kontrolü büyük bir ciddiyetle yapılmalı.

*Bütün özel ve resmi kurumlarda ve okullarda beslenme ile ilgili sağlık açısından sakıncalı uygulamalara fırsat verilmemeli.

*Koruyucu hekimlik ile uğraşan hekim sayısı ve bu işin cazibesi hızla artırılmalı.

*Herkes belirli aralıklarla mecburi sağlık taramalarına tabi tutulmalı.’’

/ KONYA

17.02.2008


 

TİSK’in OECD raporu

Türkiye’nin 30 Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilâtı (OECD) üyesi ülke arasında yüksek öğrenim görme oranı açısından kadınlarda sonuncu, erkeklerde sondan ikinci sırada olduğunu ve “yüksek öğrenimde OECD sınıfının sorunlu öğrencisi’’ olduğumuzu bildiren Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonunun (TİSK) raporu nüfus, eğitim, iş gücü piyasası, politik ve ekonomik güç, sosyal konular, sağlık başlıklarını taşıyan altı bölümden oluşuyor. Raporda yer alan OECD verilerine göre ülkemizde 25-64 yaş grubundaki kadınların yüksek öğrenim mezuniyet oranı yüzde 7.1, Meksika’da Türkiye’nin iki katı, Kanada’da yüzde 47. Bu alanda OECD ortalaması yüzde 24.8 düzeyinde.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye’nin 30 Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilâtı (OECD) ülkesi arasında yüksek öğrenim görme oranı açısından kadınlarda sonuncu, erkeklerde sondan ikinci sırada bulunduğunu ve Türkiye’nin, ‘’yüksek öğrenimde OECD sınıfının sorunlu öğrencisi’’ olduğunu belirtti.

TİSK, ‘’OECD Ülkelerinde Kadınlar ve Erkekler Raporu’’nun sonuçlarını, Türkiye açısından değerlendirerek ve bazı verileri tamamlayarak yazılı açıklamayla duyurdu.

Raporun nüfus, eğitim, iş gücü piyasası, politik ve ekonomik güç, sosyal konular ve sağlık başlıklarını taşıyan altı bölümden oluştuğu anlatılan açıklamada, Türkiye’nin 30 OECD ülkesi arasında yüksek öğrenim görme oranı açısından kadınlarda sonuncu, erkeklerde sondan ikinci olmasının raporun ortaya koyduğu önemli sonuçlardan biri olduğu kaydedildi.

Açıklamada, OECD verilerine göre 25-64 yaş grubundaki kadınların yüksek öğrenim mezuniyet oranının yüzde 7.1, Kanada’da ise yüzde 47.8 olduğu belirtildi. Bu alanda OECD ortalamasının yüzde 24.8 düzeyinde olduğu anlatılan açıklamada, bu oranın Meksika’da Türkiye’nin 2 katı olduğuna ifade edildi.

TİSK’in değerlendirmesine göre, Türkiye’de 25-64 yaş grubundaki erkeklerin yüzde 10.7’sinin yüksek öğrenim mezunu; bu oranın Kanada’da yüzde 41.4, ABD’de yüzde 38.4, Meksika’da yüzde 19.4. Türkiye, 25-64 yaş grubu erkeklerin yüksek öğrenim mezuniyeti alanında yüzde 10.2’lik orana sahip Portekiz’in önünde bulunuyor.

Türkiye’nin gelişen bir ülke olarak, genç kuşaktaki yüksek öğrenim mezuniyet oranını gelişmiş ülkelere göre daha hızlı yükseltmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, ‘’Oysa gerçekleşen durum çok farklı. Yüksek öğrenim mezuniyetinin kuşaktan kuşağa gelişim hızı ülkemizde son derece yetersiz’’ denildi.

OECD verilerine göre, Türkiye’de 25-34 ve 55-64 yaş gruplarının mezuniyet oranları arasındaki farkın, kadınlar açısından 6.1 puan, erkekler açısından 3.2 puan olduğuna yer verilen açıklamada, OECD ortalamasında genç nesil kadınların yaşlılara göre 18.6 puan, genç erkeklerin ise 7.7 puan daha fazla oranda yüksek öğrenim gördüğü belirtildi.

Yüksek öğrenim mezunu oranlarındaki değişim ülkeler itibariyle incelendiğinde, Türkiye’nin OECD sıralamasının son sırasındaki konumunun ekonomik büyüme hızına uygun olmadığının meydana çıktığı anlatılan açıklamada, ekonomik büyüme hızı Türkiye’nin çok altında kalan gelişmiş ülkelerin, Türkiye’ye göre bu oranı çok daha sür'atli şekilde artırdığı ifade edildi.

/ ANKARA

17.02.2008


 

Saldırıların mini etekle ilgisi yok

Tarsus Kaymakamı Abdulhamit Erguvan, ilçede yaşanan şırıngayla yakıcı madde atılması olayının mini etekten kaynaklanmadığının ortaya çıktığını söyledi.

Mersin’in Tarsus ilçesinde şırıngayla yakıcı madde atarak vatandaşlara zarar veren zanlı yakalandı. Evli ve eşi hamile olan zanlı D.K.’nın (28) tekstil işçisi iki genç kıza daha yakıcı madde attıktan sonra MOBESE kameralarından elde edilen görüntülerle ele geçirildiği belirtildi.

Tarsus Kaymakamı Abdulhamit Erguvan, olayın kamuoyunda yer aldığı gibi mini etekten kaynaklanmadığının ortaya çıktığını belirterek, “Zanlının ve ailesinin mutaassıp bir hayat tarzı yok. Zanlı da, ilk ifadesinde yaptıklarının mini etekle ilgisinin olmadığını açıklamıştır. Şırıngalı saldırıların mini etekle bir ilgisi yoktur” dedi.

Zanlının bugüne kadar 6 kişiye şırıngalı saldırıda bulunduğunu belirten Erguvan, şunları kaydetti:

“Zaten bu olayı yaşayan iki kızımız okul üniformalı. Diğer bayanlar da pantolonlu. Alınan ilk intiba kişinin psikolojik problemli olduğu yönünde. Ailenin ve kendisinin de mutaassıp bir hayat tarzı yok. Herhangi olumsuz bir kaydı yok. Bir örgüt bağlantısı yok. Sadece bir fabrikada işçi olarak çalışıyor. Bu olayı psikolojik nedenlerle yaptığını söylüyor. MOBESE kameralarına yakalanan zanlının eşgali belliydi. Zanlı, ekiplerin özverili çalışmasıyla Langen Bulvarı 4111 Sokak girişinde suçta kullanmış olduğu şırıngayla yakalandı.”

/ MERSİN

17.02.2008


 

ABD belgelerindeki darbe planları

ABD Dışişleri Bakanlığının gizliliği kaldırılan, 1969-1972 yıllarına ait arşivlerinin Türkiye’ye ilişkin belgelerinde, “Ordu’nun, Mayıs 1969’da eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın siyasi haklarının iadesini öngören bir anayasa değişikliğinin Senato’da kabulü durumunda yönetime el koymayı planladığı” ileri sürüldü.

ABD Dışişleri Bakanlığının Doğu Avrupa ve Doğu Akdeniz ülkeleriyle ilişkilerini kapsayan ve kamuoyunun bilgisine açılan 1969-1972 tarihli arşivlerin Türkiye bölümünde, Türkiye’deki siyasi gelişmelerin yanı sıra ABD’nin o dönemde özellikle önem verdiği Türkiye’deki afyon üretimi konusu ve çeşitli uluslararası meseleler yer aldı. Arşivlerde yer alan 19 Mayıs 1969 tarihli “istihbarat telgrafı”nda, “Genelkurmay Başkanlığının, 16 Mayıs’ta yaptığı toplantıda, Bayar ve diğer yasaklı politikacıların siyasi haklarının geri verilmesini öngören anayasa değişikliğinin 20 Mayıs için planlanan oturumda Senato tarafından kabulü durumunda, ülke yönetimine el koymayı kararlaştırdığı ve bu durumun, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Başbakan Süleyman Demirel’e iletildiği” kaydedildi. Bu belgede, “dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç’ın imzasıyla, bütün ordu, kolordu ve tümen komutanlarıyla üst düzey Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarına bu konuda talimat gönderildiği” ileri sürüldü. Belgede, “müdahalenin 20 Mayısı 21 Mayısa bağlayan gece olmasının planlandığı ve bunun muhtemelen bir haber bülteniyle radyodan halka duyurulacağı” belirtildi. Bu belgede, “bazı üst düzey CHP yetkililerinin, partinin Senato oturumunda ret oyu kullanacağı ve böylelikle gereken üçte ikilik çoğunluğun sağlanamayacağı yönünde Ordu’ya güvence verdiği” ifade edildi. Ancak her şeye rağmen bu anayasa değişikliği şans eseri kabul edilirse Ordu, bütün uyarı ve hazırlıklarının blöf olmadığını göstererek harekete geçecek” denildi.

ABD Dışişleri Bakanlığınca Türkiye’deki iç siyasete ilişkin hazırlanan ve 1971 başlarında yazıldığı anlaşılan belgede, Demirel’in, 1965’te iktidara geldikten sonra ekonomik politikada olağandışı bir yetenek gösterdiği, askerlerle arasında “beklenmedik” bir etkili çalışma ilişkisi geliştirdiği, ancak üniversitelerde şiddetin yaygınlaştığı son zamanlarda muhtemel bir askeri müdahaleye yönelik raporlar olduğu kaydedildi. Arşivlerdeki 10 Mart 1971 tarihli istihbarat telgrafında, “aynı gün TSK’nın komuta konseyinin, ülkede siyasi durumun çok gerginleştiği, ögrenci-polis çatışmalarının yaygınlaştığı ve birkaç gün önce dört Amerikalı askerin militanlarca kaçırıldığı bir ortamda, sekiz saat süren bir toplantı yaptığı” belirtildi. Belgede, 12 Mart muhtırasından iki gün önceki bu toplantıya ilişkin dönemin bir komutanının, “Ordu’nun siyasi duruma müdahale etmeye zaten karar verdiğini ve toplantıda bu müdahalenin şekline ilişkin iki öneriden birinin benimseneceğini” söylediğine işaret edildi

/ WASHINGTON

17.02.2008


 

Yasakçılar korku yayıyor

Rize Barosu Başkanı Harun Mertoğlu, yasakları savunanların kasıtlı olarak “ülkeye şeriat gelecek” gibi ifadelerle korku ve endişe yaydıklarını belirtti. Mertoğlu, “başörtüsü olsun ama devamı gelecektir” gibi endişeleri dile getirmenin de zihindeki düşüncelere ceza vermek olduğunu kaydetti.

Rize Barosu Başkanı Mertoğlu, laikliğin tanımı yapılamadığını belirterek, bu yüzden kişilerin beyinlerinde oluşturdukları laiklikle görüş ortaya koyduklarını kaydetti. Fransa’dan alınan bu görüşün dinin devlet işlerinden ayrılması olarak literatürümüze girdiğini ifade eden Mertoğlu, şunları kaydetti:

“Laiklik din ve vicdan özgürlüğüdür. Devlet laik olur. Buna kimsenin karşı çıktığı yok. İnsanlar laik olamaz. Kaldı ki günümüzde dini devlet Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlamıştır. Yani din devletten ayrılmamıştır. Laikliğin korunmasına gerek yok. Bu herkesi kaplıyor. Aksini ortaya atan da yok. Bugün bunun ardına sığınanlar siyasi rant peşinde koşanlardır. Yasalarda tam olarak tanımlanmayan laiklik bazı kesimlerce din düşmanlığı şeklinde algılanıyor. Bu da tamamen yanlıştır.”

HUKUK AÇISINDAN GARABET YAŞANDI

Harun Mertoğlu, başörtüsü konusunda kanunlarda bir yasağın bulunmadığını hatırlatarak, herkesin eğitim hakkı bulunduğunu vurguladı. Bir yandan kız çocuklarını okula yönlendirip diğer yandan okul kapısından geri çevirmenin Avrupa Birliği’ne girmek için çalışan ülkemizin bir ayıbı olduğnu kaydeden Mertoğlu, bu duruman temel insan haklarına aykırı olduğuna dikkati çekti. Mertoğlu, 1997 yılına kadar başörtüsü sorunu olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:

“Benim okuduğum okuldan 1992 yılında mezun olana kadar başörtülüler de bizimle okuyordu. Hiçbir sorunda yoktu. 28 Şubat süreci ülkemizde belli başlı bazı değerleri olumsuz etkiledi. Başörtüsü yasağı gündeme geldi. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı ortaya atıldı. Danıştay’ın kararı ele alındı. Ortam bir anda gerildi. Hukuk açısından ülkemiz garabet yaşadı. Aykırı fikirler tarafından gerildi. Ülkemizde suni olarak rejim tehlikesi ortaya atıldı. Bir kesim potansiyel suçlu gösterildi. İnancından dolay başını örtenler mağdur edildi. Biz Barolar Birliği olarak bir grup meslektaşımla bu işe karşı çıktık. ”

ZİHİNDEKİ DÜŞÜNCELERE CEZA VERİLEMEZ

Mertoğlu, kasıtlı olarak yasakları savunanların "ülkeye şeriat gelecek gibi" ifadelerle korku ve endişe şırınga ettiklerini belirterek, şunları söyledi: "Bunun hukuki dayanağı yoktur. İyi niyetli kaygılara saygı duyarım. Bunun altında iyi niyet yok. Başörtüsü konusunda konuştuklarımız bize ‘başörtüsü olsun ama devamı gelecektir’ gibi endişeleri dile getiriyorlar. Bu memlekette hak hukuk adalet var. Suç işleyenlerin yakasına yargı yapışır. Zihindeki düşüncelere ceza vermek dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bir kere insan önce özgür olmalıdır. Diğer haklar daha sonra gelecektir. Ben, başörtüsü yasağına karşıyım. Bu konuda basına açıklamalarda bulundum. Bir hukukçu olarak yasakçı zihniyetle ilelebet yaşayamayacağımızı düşünüyorum."

Abdullah Uzun / RİZE

17.02.2008


 

Ek 17 tuzağına düşülmesin

Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılmasına ilişkin YÖK Kanunu’nun Ek 17. maddesine yönelik hazırlanan tuzaklara düşülmemesi gerektiğini söyledi.

Mürsel Turbay, yaptığı açıklamada, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılmasına yönelik Anayasa değişikliğinin TBMM’de kabulünün hemen ardından ülkenin çeşitli yerlerinde başlayan provakatif hareketlerin “tanıdık” olduğuna dikkat çekti. 28 Şubat sürecinde düzenlenen provakasyonların, henüz hafızalardan silinmediğini kaydeden Turbay, “411 milletin vekilinin oyu ile TBMM’den geçen anayasa değişikliğinde, demokrasi dışı tavırlarla millet idaresine karşı çıkanlar, şimdi de halkı aptal yerine koymaya çalışıyorlar. Milletimiz bu gibi provakasyonlara karşı dikkatli olmalı, toplumu germeye çalışan bu karanlık kafalara geçit vermemelidirler” dedi.

Yeniden düzenlenmesi düşünülen YÖK Kanunu’nun Ek 17. maddesine yönelik hazırlanan tuzaklara da düşülmemesi gerektiğini vurgulayan Turbay şöyle konuştu: “Çünkü kanunda yapılacak değişiklik Anayasa Mahkemesi tarafından rahatlıkla iptal edilebilir, rahatlıkla anayasanın laiklikle ilgili maddeleri ile ilişkilendirilebilinir. Üniversitelerde getirilmek istenen özgürlük, söz konusu anayasa değişikliğinin, uygulamada yönetmeliklerle güçlendirilmesinden geçmektedir.”

Fatih Karagöz / ANKARA

17.02.2008


 

Yazıcıoğlu: Rejim kaygısı bırakılsın

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, başörtüsü meselesini rejim kaygısı yapanlara “Bu kadar basit şeylerle yıkılacak bir rejim varsa zaten onu kimse ayakta tutamaz.” diyerek asıl sorunlara eğilinmesi gerektiğine dikkat çekti.

Sivas Milletvekili Yazıcıoğlu, düzenlediği basın toplantısında Türkiye’nin her döneminin gerilim ve gerginliklere dolu olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin tartıştığı ve hatta rejim sorunu haline getirdiği cumhuriyet değerlerinin ve laikliğin elden gittiği iddialarıyla ortalığın gerginleştirildiği bir dönemde halkın çok farklı gündemlerinin olduğunu söyledi. Türkiye’nin bir başörtüsü gerçeği olduğunu bu sorun hiç zaman geçirilmeden bir gerilime, kavgaya meydan vermeden çözülmesi gerektiğini belirten Yazıcıoğlu, “Türkiye bu sorunda kurtarılarak asıl gündemlerimize geçebilmeliyiz. Başörtüsü meselesinin daha fazla tartışılması yerine en tabi olan eğitim hakkının adalet içinde herkesin fırsat eşitliğine sahip olduğu bir ortamda yapılabilmesi ve herkesin eğitim hakkından faydalanması gerekir” dedi.

Başörtüsü meselesini rejim kaygısı yapanlara seslenen Yazıcıoğlu, şunları kaydetti:

“Bu kadar basit şeylerle yıkılacak bir rejim varsa zaten onu kimse ayakta tutamaz. Bu sorunun geride bırakılmasını istiyoruz. Anadolu’nun başka bir gerçeği var. İşsizlik artık dayanılamaz boyuta gelmiş durumda. Bu yıl içerisinde işsizliğin yüzde 10’u aştığını görüyoruz. Yine bir milyon civarında işsiz insanımız sosyal hayatın içerisine girdi. Bunlara iş bulunamamaktadır. Üniversite mezunu işsizlerimiz gittikçe çoğalmaktadır. Türkiye’nin ara eleman ihtiyacı artarken öbür tarafta üniversite mezunları boş gezmektedir.”

/ KAHRAMANMARAŞ

17.02.2008


 

Aksu: Başörtüsü tüm kamu kurumlarında serbest olsun

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Aksu, başörtüsünün sadece üniversitelerde değil, tüm kamu kurumlarında serbest olması gerektiğini belirtti.

Bazı sivil toplum örgütlerinden oluşan Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu üyeleri, çeşitli döviz ve pankartla Sıhhiye’deki Abdi İpekçi Parkı’nda ‘’Başörtüsü yasağının tamamen kaldırılması’’ talebiyle biraraya geldi. Eyleme destek veren Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, burada yaptığı konuşmada, “bazı rektörlerin başörtüsüyle okula girmek isteyen öğrencilere karşı yaptırım düşüncelerinin kabul edilemez olduğunu’’ belirterek, “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ilgili yasa değişikliğini onayladığı günden itibaren bütün üniversitelerin önünde noter bulunduracağız. Anayasa’da yasak olduğu belirtilmeyen başörtüyü yıllarca yasaklayanlar ya anayasaya uyacaklar ya da suç işleyecekler” dedi.

Memur-Sen Genel Başkanı Aksu da, ‘’Türkiye’nin hak ve özgürlükler konusunda çok kritik bir dönemece girdiği’’ görüşünü dile getirerek, ‘’Bunun sadece üniversitelerde değil, tüm kamu kurumlarında serbest olmasını istiyoruz. Yıllarca görmezden gelinen hakların aranmasını destekliyoruz’’ diye konuştu.

/ ANKARA

17.02.2008


 

Cizre'de bayrak indirildi

Şırnak’ın Cizre ilçesinde, önceki günkü izinsiz gösteri sırasında hayatını kaybeden Yahya Menekşe’nin cenaze törenine katılan grup, olay çıkardı.

Cenazenin mezarlığa götürülüşünde, yol güzergahındaki iş yerleri ve araçlar taşlayan grup, Cumhuriyet Meydanı’ndaki Türk bayrağını da indirdi. Cizre’de önceki gün terör örgütü elebaşının yakalanarak, Türkiye’ye getirilişinin yıl dönümü sebebiyle Nur Mahallesi’nde bir grubun çıkardığı olaylar sırasında hayatını kaybeden Yahya Menekşe’nin cenazesi, Şeyh Salim Camisi’nde kılınan namazın ardından Cizre Asri Mezarlığı’na götürüldü. Cenazeyi mezarlığa götüren grup, sık sık terör örgütü lehinde slogan atarak, yol güzergahındaki onlarca iş yeri ile aracı taşladı. Harekat halindeki bir yolcu otobüsünün de taşlandığı olaylarda, iş yeri ve araçların camları tahrip oldu. Mezarlıkta cenazenin toprağa verilmesinin ardından ilçe merkezine doğru yürüyüşüne devam eden grup, AKP İlçe Başkanlığı binası ile çevredeki iş yerlerine taş attı. Uyarılara rağmen taş atmaya devam eden gruba polis biber gazı ile müdahale etti.

Dağılan gruptan bazıları yer yer toplanarak izinsiz gösterilerine devam etti. Cumhuriyet Meydanı’ndaki Türk bayrağını indiren grup, Karayolları 75. Şube Şefliğinin önündeki direkte bulunan Türk bayrağını da indirmek istedi. Ancak polisin müdahalesiyle grup dağıldı. Gerginlik devam ederken, DTP Şırnak milletvekilleri Hasip Kaplan ve Sevahir Bayındır polis yetkilileri ile görüşmelerinin ardından İdil yolu üzerinde toplanan grubu dağılmaları konusunda ikna etmeye çalıştı.

/ CİZRE

17.02.2008


 

PKK'da iç savaş

Türk Silahlı Kuvvetlerinin düzenlediği hava operasyonlarında büyük kayba uğrayan terör örgütü PKK/Kongra-Gel’in önde gelen isimleri arasında çatışma çıktığı bildirildi.

Terör örgütünün elebaşılarından Murat Karayılan ve Fehman Hüseyin’in liderlik çekişmesi yüzünden 6 kişinin zehirlenerek, 4 kişinin de kurşuna dizilerek öldürüldüğü kaydedildi.

Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, geçen hafta Kandil Dağı’nda Murat Karayılan ve yandaşlarının yemeğine zehir katıldı. Karayılan, toplantı sebebiyle yemeğe gecikirken, yemekten yiyen ve Karayılan’ın ‘’sağ kolu’’ olarak bilinen ‘’Haki-Amed’’ kod adlı Vedat Yoldaş’ın da aralarında bulunduğu 6 kişi zehirlenerek öldü. Olayın ardından yemeğin hazırlanmasında yer alan Suriye uyruklu ‘’Şıla’’, ‘’Zinar’’, ‘’Dilan’’ ve ‘’Rojhat’’ adlı 4 terörist kurşuna dizildi. Kurşuna dizilen kişilerin ‘’Dr. Bahoz Erdal’’ kod adlı örgütün Suriye uyruklu tek yöneticisi Fehman Hüseyin’e bağlı olarak faaliyet gösterdikleri kaydedildi.

Söz konusu olayın örgütteki liderlik çekişmesinin yansımaları olduğunu belirten yetkililer, kurşuna dizilenlerin Suriye uyruklu olması sebebiyle olayın örgüt içinde ‘’Türkiye uyruklu Kürt-Suriye uyruklu Kürt’’ çatışması olarak algılandığını söylediler.

Zehirlenme olayının örgütte ilk olmadığını belirten kaynaklar, Ocak ayı içerisinde Khunera Kampı’nda Murat Karayılan’a yakınlığıyla bilinen örgütün sözde yöneticilerinden ‘’Fuat’’ kod adlı Ali Haydar Kaytan’ın da aralarında bulunduğu 11 kişi zehirlenmek istendiğini, ancak başarılı olunamadığını hatırlattılar.

Terör örgütünden ayrılarak PWD’yi (Yurtsever Demokrat Parti) kuran Osman Öcalan da zehirlenerek öldürülmek istenmişti. Murat Karayılan’a yakınlığıyla bilinen ‘’Hozat’’ kod adlı Muharrem Ay’ın kahvesine koyduğu bir maddeyle zehirlenen Öcalan, Erbil’deki bir hastanede tedavi görmüştü.

/ ANKARA

17.02.2008


 

Gündoğdu: Geciken adalet, adalet değildir

Eğitim-Bin-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, YÖK Genel Kurulu’nun, katsayı adaletsizliğinin çözümünü 2009 öğretim dönemine ertelemesine “Geciken adalet, adalet değildir” diyerek tepki gösterdi.

Ahmet Gündoğdu, yaptığı açıklamada, YÖK Genel Kurulu’nun, katsayı adaletsizliğinin çözümünü 2009 öğretim dönemine ertelemesini eleştirdi.

YÖK’ün bu ertelemesinin 10 yıldır sürdürülen katsayı zulmünü giderme makamında olanların zulmün devamına, adaletin tehirine karar vermesi olduğunu ifade eden Gündoğdu “Geciken adalet, adalet değildir, bu sene sınava girecek öğrencilerin katsayı engeline muhatap olmalarında mahzur görmeyip çözümü ötelemek doğru bir yaklaşım değildir. Bu açıklama bu yıl sınava girecek olan öğrencileri hayal kırıklığına uğratan bir açıklama olmuştur” dedi.

Gündoğdu, katsayı adaletsizliğinin tamamen ideolojik amaçlarla dayatılmış, hiçbir bilimsel ve pedagojik altyapısı bulunmayan bir uygulama olduğunu vurguladı. Gündoğdu, “Türkiye’nin normalleşmesi sürecinde atılması gereken en önemli adımlardan birisi katsayı adaletsizliğinin giderilmesiyken, yeni dönemde normal davranışlar beklediğimiz YÖK Genel Kurulu, vade vermeyi uygun bulmuştur. Olumsuzlukların giderilmesi için vade verilmez, olumsuzluklar derhal giderilir. Namuslu insanlar da namussuzlar kadar cesur olmak zorundadır” diye konuştu.

Gündoğdu, bütün antidemokratik uygulamalarla birlikte katsayı engelinin de bir an önce kaldırılmasını istediklerini söyledi.

Recep Gören / ANKARA

17.02.2008


 

Yine 10 bin dolar nakaratı

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, ‘’Türkiye’de kişi başına gelir 10 bin doları aştığı zaman, bu tartışmalar zaten geride kalacaktır’’ dedi.

Tüzmen, AKP İl Gençlik Kolları Olağan Kongresine katılmak üzere geldiği Mersin’de, yerel yayın yapan bir TV kanalında canlı yayına katılarak, gündeme ilişkin soruları cevapladı. Başörtüsü ile ilgili fikrinin sorulması üzerine Tüzmen, ‘’Konunun siyasî tercih olarak değil, ülkenin mevcut durumunda buzdolabında bekleyen sorunlardan biri olarak, artık aşılıp yola devam edilmesi için gündeme geldiğini’’ ifade etti.

Kişi başına geliri 10 bin dolar seviyesine getirmeye çalışan bir ülkenin, bu ve benzeri konuları geride bırakması gerektiğini belirten Tüzmen, şöyle devam etti:

‘’Açıkçası bu tartışmaları ben Türkiye’nin mevcut ekonomik yapısında, mevcut olgunluk seviyesinde gereksiz buluyorum. Türkiye’nin gündemine ekonomiyi getirmemiz lâzım. Şimdi bizi televizyonda izleyen arkadaşlarımız bizim bu konuda tartışmamızı mı tercih ederler, yoksa bu kentte insanların evine aş götürememesi konusunu mu, işsizliği mi, yoksa yatırımları mı tartışmamızı isterler. 2013’lere geldiğimiz zaman, 200 milyar doları aşan ihracat rakamlarına ulaştığımızda, kişi başına gelir 10 bin doları aştığı zaman bu tartışmalar zaten geride kalacaktır.’’

/ MERSİN

17.02.2008


 

Soylu: Bizim işimiz halkla

DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, “Bizim işimiz halkla, biz halk için, halka hizmet götürmek için kurulduk hâlâ da bu yoldayız’’ dedi.

DP’li belediye başkanlarının iki gün sürecek istişare toplantısı Genel Başkan Süleyman Soylu’nun açış konuşmasıyla başladı. Soylu, Büyük Anadolu Oteli’nde gerçekleştirilen toplantıda yaptığı konuşmada, DP’li belediye başkanlarının ‘’iktidarın baskıları nedeniyle faydacı bir yaklaşımla, iktidar partisinin sinesine sığınmak yerine haysiyetle, kıratın şerefini muhafaza ettiklerini’’ söyledi. Bugün iktidar ve muhalefet partilerinin farklı hesaplarla siyaset yaptığını savunan Soylu, ‘’Bir tanesi ‘aferin’ bir tanesi de ‘laik’ desinler diye siyaset yapıyor. Ama bizim işimiz halkla, biz halk için, halka hizmet götürmek için kurulduk hala da bu yoldayız’’ dedi.

Soylu, belediye başkanlarının ‘’DP dâvâsının erleri olduğunu’’ belirterek, ‘’Bu partiyi iktidar yaparsam da sizlerle yapacağım, bu partide batarsam da sözlerle batacağım. Ama kararlılığım ve azmim bu partiyi belediye başkanlarımızla ve parti tabanımızla beraber yönetmek ve Türkiye’nin önüne yeni bir demokrasi hamlesi getirebilmektir’’ diye konuştu. Soylu, Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlarda halkın DP’ye her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğunu belirtti.

/ ANKARA

17.02.2008


 

81 bin öğrenci, şartlı nakit transferinden faydalanıyor

Gaziantep’te 80 bin 631 öğrenci şartlı nakit transferinden faydalanıyor. Bu öğrencilere, 2007-2008 eğitim-öğretim yılında 1 milyon 612 bin 620 YTL eğitim yardımı yapıldı.

Şartlı Nakit Transferi, nüfusun en yoksul kesimine dahil olan çocukların temel sağlık ve eğitim hizmetlerine tam olarak erişimini hedef alan bir sosyal güvenlik ağı şeklinde tanımlanıyor. Uygulama ile yoksulluk sebebiyle çocuklarını okula gönderemeyen veya okuldan almak zorunda kalan ya da 0-6 yaş grubu çocuklarını düzenli sağlık kontrollerine götüremeyen aileler, ekonomik yönden destekleniyor.

Bu kapsamda, Gaziantep’te de 80 bin 631 öğrencinin ailesine şartlı nakit transferlerinden para ödeniyor. Öğrencilere, bu eğitim-öğretim yılında 1 milyon 612 bin 620 YTL eğitim yardımı yapıldı.

/ GAZİANTEP

17.02.2008


 

Ev okul projesi amacına ulaştı

Türkiye’de emsal sayılabilecek proje ile yaklaşık bin 100 çocuk eğitime kazandırıldı. Projenin maliyetinin ise sadece 15 bin YTL olduğu kaydedildi.

Batman’ın Sason ilçesi kırsalında okula gidemeyen öğrencilerin eğitime kazandırılması için kolları sıvayan Sason Kaymakamlığı ve Sason İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü başarılı bir projeye imza attı. Sadece 15 bin YTL para harcanarak 22 köy ve mezrada hayata geçirilen ev okul projesi ile bin 100 öğrenci eğitimlerini devam ettirme imkânına kavuştu.

Sason Kaymakamı Vehbi Bakır, “Vatandaşlar bizden köy ve mezralarına okul talebinde bulundu. Bizde kendilerinden eski evleri talep ettik. Olumlu cevap alınca, 22 köy ve mezrada eski evleri onararak okula dönüştürdük. Bu sayede bin 100 öğrenci eğitime kazandırıldı” dedi.

UZAK OKULLARA GİTMEK ZORDU

Sason İlçe Millî Eğitim Müdürü Veysi Bulut da, ilçe genelinde okula gidemeyen veya uzak okula gidip gelmek zorunda kalan öğrencilerin tesbitinin ardından 15 bin lira harcayarak geçici de olsa yeni eğitim yuvaları yaptıklarını belirterek, ev modeli ile hayata geçirilen bu okulların okula gidemeyen öğrenciler için önemli olduğunu söyledi.

Toprak okul projesinden oldukça memnun olduğunu belirten Erikli Köyü sakinlerinden Sait Aksoy, İstanbul’da yaşayan sahibi tarafından bağışlanan evin okul olması ile 35 öğrencinin eğitime dahil olduğunu ifade etti. Aksoy, “Daha önce okula giden çocuklar 2,5 saat boyunca 1-2 metrelik karlı yolları geçip çevre köydeki okullara gidip geliyordu. Ancak bu pratik çözüm sayesinde bundan sonra kendi köylerinde eğitimlerini sürdürüyorlar” diye konuştu. Ev bağışının yanı sıra evleri okula dönüştürme çalışmalarına da destek veren köylüler, herkesin bu tür eğitim projelerine katkı sunmasını istedi.

/ BATMAN

17.02.2008


 

İstanbul’da nihayet kar

Kar yağışı ülke genelinde etkili oluyor. Soğuk ve karlı hava İstanbul’da da etkisini gösterdi. İstanbul’da beklenen kar yağışının sabah saatlerinde başlamasıyla belediye ve emniyet alarma geçti.

174 kamerayla İstanbul’un denetlendiği Afet Koordinasyon Merkezi’nde (AKOM) kar yağışının daha çok Hadımköy, Bahçeşehir ve Çatalca’da etkili olduğu görüldü. Büyükçekmece ve Silivri civarında da kar yağış sebebiyle maddî hasarlı birçok trafik kazası meydana geldi. Kazalar sebebiyle TEM Otoyolu Kumburgaz mevkii Ahmediye gişelerden İstanbul istikameti yaklaşık 2 saat trafiğe kapatıldı. Kaza yapan araçların kaldırılmasıyla birlikte TEM otoyolu yeniden trafiğe açıldı. Öte yandan, karın sevincini yaşayan bazı vatandaşlar, kar topu oynadı. Bugün de kar yağışının etkili olacağını, 18 Şubat Pazartesi günü sabah saatlerinde de Anadolu yakasında aralıklı kar yağışının beklendiğini ifade eden yetkililer, bu gece saatlerinden itibaren görülebilecek don ve buzlanmanın, 18 Şubat Pazartesi günü sabah saatlerinde de etkili olacağı uyarısında bulundular. BOLU: D-100 kara yolunun Bolu Dağı kesiminde etkili olan kar yağışı ve sis ulaşımı olumsuz etkiliyor. Güzergâhta etkili olan sis sebebiyle görüş mesafesi 15 metreye kadar düştü. Karayolları ekipleri, karla mücadele çalışmasını sürdürüyor. Trafik ekipleri ise sürücüleri dikkatli olmaları ve farlarını açık tutmaları konusunda uyarıyor. BURSA: Bursa’da sabaha karşı başlayan kar yağışı aralıklarla devam ediyor. Bursa Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri özellikle şehrin yüksek kesimlerinde etkili olan kar yağışının Pazartesi’ye kadar etkisini sürdürmesinin beklendiğini bildirdi. BİTLİS: Bitlis’in Mutki ilçesine bağlı Çatalerik köyündeki korucularından İrfan Durmuş (40) çığ altında kalarak öldü. ÇANAKKALE: Kuzey Ege’de etkili olan poyraz sebebiyle Gökçeada-Kabatepe araba vapuru seferleri iptal edildi. Çanakkale-Eceabat, Gelibolu-Lapseki araba vapuru seferlerinin sorunsuz olarak sürdürüldüğünü belirten yetkililer, rüzgârın şiddetini düşürmesi halinde, durdurulan araba vapuru seferlerinin normale döneceğini bildirdi. Yetkililer, bugünde etkisini artırması beklenen rüzgârın şiddetinin Pazartesi günü azalmasının beklendiğini kaydetti. Yurt genelinde etkili olan kar yağışı nedeniyle 239 köy yolu ulaşıma kapandı.

/ İSTANBUL

17.02.2008


 

İstanbul'da 14 saat su yok

Kartal ve Pendik İsale Hatlarına yapılacak vana-debimetre montajları sebebiyle, bazı semtlere 14 saat süreyle su verilemeyecek.

İSKİ’den yapılan yazılı açıklamaya göre, 18 Şubat Pazartesi günü saat 12.00 ile 19 Şubat Salı günü saat 02.00 arasında, ‘’Kartal ilçesinde, Esentepe, Karlıktepe, Atalar ve Petrol-İş mahallelerinde’’ su kesintisi uygulanacak. Pendik ilçesinde ise 19 Şubat Salı saat 12.00 ile 20 Şubat Çarşamba saat 02.00 arasında, ‘’Doğu-Batı mahalleleri ile Kaynarca, Bahçelievler, Yeni, Sapanbağlar ve Yeşilbağlar mahallelerine’’ su verilemeyecek.

/ İSTANBUL

17.02.2008


 

Senegal Cumhurbaşkanı Türkiye’ye geliyor

Senegal Cumhurbaşkanı Abdoulaye Wade, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuğu olarak 18-20 Şubat 2008 tarihlerinde Türkiye’ye resmî bir ziyarette bulunacak.

Gül ile Senegal Cumhurbaşkanı arasında 19 Şubat Salı günü gerçekleştirilecek görüşmelerde, Türkiye-Senegal ilişkileri, önümüzdeki Mart ayında Senegal’in ev sahipliğinde Dakar’da Gül’ün de katılımlarıyla düzenlenecek İslam Konferansı Örgütü Zirvesi’yle ilgili hazırlık ve gelişmeler ile uluslararası ve bölgesel konular ele alınacak.

Konuk Cumhurbaşkanı aynı gün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı kabul edecek, ayrıca TBMM Başkanı Köksal Toptan’ı Meclis’de ziyaret edecek. Wade, beraberindeki heyetle 19 Şubat akşamı İstanbul’a geçecek, 20 Şubat Çarşamba günü Yeditepe Üniversitesi’nde bir konferans verecek, İstanbul’daki faaliyetlerinin ardından Türkiye’den ayrılacak.

Wade’nin gelişi, Türkiye ile Senegal arasında Cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan ilk resmî ziyareti oluşturacak.

/ ANKARA

17.02.2008


 

Uyuşturucu bağımlılığı için araştırma komisyonu

TBMM Genel Kurulu, uyuşturucu bağımlılığı ve kaçakçılığı konusunda araştırma komisyonu kurulmasına karar verdi.

Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayınlanan TBMM Genel Kurulu kararına göre, uyuşturucu başta olmak üzere madde bağımlılığı ve kaçakçılığı sorunlarının araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 16 üyeden oluşan araştırma komisyonu kurulacak.

TBMM Genel Kurulu’nun, küresel ısınmanın etkileri ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi konusunda kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nun görev süresinin 13 Şubat’tan itibaren bir ay uzatılmasına ilişkin kararı da Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayınlandı.

/ ANKARA

17.02.2008


 

TEKEL işçilerinden eylem

Tokat’ta, TEKEL’e bağlı iş yerlerinde çalışan çok sayıda işçi, TEKEL’in sigara üretim işi ile ilgili varlıklarının özelleştirilmesine tepki göstermek amacıyla geceyi sigara fabrikasının önünde geçirdi.

TEKEL’e bağlı Tokat Sigara Fabrikası ve Yaprak Tütün İşletmesinde çalışan bir grup işçi, gece iş çıkışı fabrikanın önünde toplandı. Bu işçilere, her iki iş yerinde sabah vardiyasına gelecek işçiler ile aileleri de katıldı. İşçiler ve aileleri, TEKEL’in sigara üretim işi ile ilgili varlıklarının özelleştirilmesine tepki gösterdi.

Grup adına basın açıklaması yapan Tek Gıda-İş Sendikası Tokat Şube Başkanı Suat Karlıkaya, ‘’Ekmeğimizi yabancılara peşkeş çekmeye hiç hakkınız yok. İşinize gelince ‘millî iradeyi temsil ediyoruz’ diyorsunuz. Şunu bilin; gerçek millî irade biziz. Gerçek milli irade TEKEL ile hayat bulan milyonlar... Ve biz defalarca söyledik yine söylüyoruz; TEKEL’in özelleştirilmesine onayımız yok. Fabrikamızın kapatılmasına, özel sektöre satılmasına onayımız yok. Size sadece ‘fabrikamıza dokunma’ diyoruz. Başka ihsan istemiyoruz’’ dedi.

/ TOKAT

17.02.2008


 

Karadeniz'in gizli koyları keşfedilecek

Zonguldak sahillerine turistin ilgisini artırmak için deniz turları düzenlenerek bakir koyların keşfedilmesi hedefleniyor.

Sahip olduğu yaklaşık 80 kilometrelik kıyı şeridi boyunca Sazköy, Filyos, Türkali, Göbü, Hisararkası, Uzunkum, Kapuz, Karakum, Değirmenağzı, Ilıksu, Kireçlik, Ereğli ve Alaplı ilçelerinin kıyılarıyla turistlerin ilgisini çeken Zonguldak’ta, turizmin gelişmesine yönelik çalışmalar yapılıyor.

Filyos Antik Kenti’ndeki kazı çalışmaları, av turizminin gelişmesi, sahillerin değerlendirilmesi ve mağara odaklı turizm merkezi olma yolunda girişimlerde bulunulan ilde, konaklama yerlerinin çoğalması ve turizm yatırımlarının artması amaçlanıyor.

Şehirde ormanlık alanların yeşilini ve gökyüzünün mavisini yansıtan bakir koyların turizme kazandırılması ve tanıtılmasına yönelik Akdeniz sahillerindeki ‘’mavi turların’’ benzerinin başlatılması planlanıyor.

Zonguldak’ta 5 ay süreyle turistlere il ve çevresindeki koylar gezdirilerek Karadeniz’in saklı cennetlerini keşfetmelerine imkân sağlanacak.

TÜRSAB TOPLANTISI

Zonguldak Valisi Yavuz Erkmen, şehirde uzun yıllar sadece kömür üretiminin ön planda tutulduğunu, geri plana itilmiş turizm sektörünün gelişmesi için fırsatları iyi değerlendirmek istediklerini söyledi.

Turistlerin tabiî güzellikleri ve tarihi birikimiyle Karadeniz’e ilgisinin her geçen gün arttığına dikkati çeken Erkmen, şunları kaydetti: ‘’İlimizde turizm hareketliliği son yıllarda arttı. Bunu geliştirmek en nemli hedefimiz. Nisan ayında Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy başkanlığında ve çok sayıda teknik otoritenin katılımıyla şehrimizde toplantı düzenleyeceğiz. Etkinlik kapsamında bölgedeki turizm potansiyeli masaya yatırılacak.

TÜRSAB gibi önemli kuruluşun kentimizdeki turizm faaliyetlerini değerlendirmesi, bölgeye önemli kazanç sağlayacak. Karadeniz sahilleri, Ege ve Akdeniz’e rakip olacaktır. Bu doğrultuda Zonguldak ve çevre illerini kapsayan deniz turları düzenlemek öncelikli hedefimiz.’’

Erkmen, Zonguldak’ın mağara odaklı turizm merkezi ilân edilmesi amacıyla ilgili Bakanlığın çalışma yaptığını belirterek, ‘’Sportif ve gezi amaçlı mağara varlığı bakımından şehrimiz Türkiye’nin en önemli kentleri arasında yer almaktadır. Bunlarla ilgili bakanlıkça kitapçık yayınlanması düşünülüyor’’ dedi.

/ ZONGULDAK

17.02.2008


 

Kırıkkale, Newsweek’e kapak oldu

Kırıkkale’de geçen yıl uygulanan AB projesi kapsamında ‘Elimi Tut Projesi’ dünyanın sayılı dergileri arasında yer alan Newsweek’e kapak oldu.

Proje kapsamında yapılan Anıt Türk bayrağını Newsweek’in Şubat 2008 sayısına kapak olması, Kırıkkale’de memnuniyetle karşılandı. Daha önce Europe Dergisi ve Reuters Haber Ajansına konu olan proje, aynı zamanda Yahoo internet sitesinde dünyanın ilk 12 eseri arasına seçilmişti. Bu tür gelişmelerin Kırıkkale açısından çok olumlu olduğunu söyleyen Kırıkkale Valisi Mustafa Demirer, AB Elimi Tut Genç Girişimcilik ve Yeni Fikirler Projesi’nin, sosyal riske maruz kalabilecek gençlerin, özgün düşünebilen, düşündüğünü ifade edebilen, projelendirebilen, projelerini gerçekleştirebilen, daha üretken, özgüven ve girişimciliğini geliştirmek amacıyla planlandığını söyledi.

/ KIRIKKALE

17.02.2008


 

Çevreyi kirletenlere baskın gibi denetim

Çevre ve Orman Bakanlığınca, çevreyi kirleten tesislere “baskın’’ şeklinde ani denetimler yapılacak.

Edinilen bilgiye göre, bakanlık, dereleri, nehir havzalarını, akarsuları ve denizleri kirlettiği önceden belirlenen tesislere yönelik Türkiye genelinde eş zamanlı ve ani denetimlere başlayacak. Denetimleri, bakanlık bünyesinde bu amaçla oluşturulan “Merkezi Denetim Ekibi’’ ile il çevre ve orman müdürlükleri yapacak.

Merkezi denetim ekibi, il çevre ve orman müdürlüklerine bildirmeden denetimlerini yapacak. İl müdürlükleri de bulundukları ilin dışındaki tesisleri de denetleyebilecek. Çevreyi kirlettiği tesbit edilen tesislere, 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca idari para cezaları uygulanacak.

/ ANKARA

17.02.2008


 

Bebek hasreti çekenlere yardım

İstediği halde çocuk sahibi olamayan çiftlere destek vermek üzere Bebek Hasreti Derneği (BEHAD) kuruldu. BEHAD, çocuk sahibi olamadığı için sosyal travma, aile içi parçalanma ve boşanmaya varan sonuçlar yaşayan çiftlere, her türlü danışmanlık hizmetini ücretsiz olarak sağlıyor.

BEHAD, öncelikle karmaşık bir süreç zincirinden oluşan tüp bebek tedavisinin uzmanlar tarafından net bir ifade ile tanımlanmasını ve halka anlatılmasını amaçlıyor. Dernek, tüp bebek alanında hasta haklarının oluşturulup etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak ve bu sebeple ilgili merkezlerin devlet tarafından uluslararası standartlarda denetimlerinin gerçekleştirilmesi için de katkıda bulunmayı hedefliyor.

Dernek, kısırlık tedavisi ve tüp bebek yöntemi ile ilgili gelişen teknolojik ve tıbbî yenilikleri duyurmak, nasıl gebe kalınabileceğinden, gebelik süresince nelere dikkat edilmesi gerektiğine ve yeni doğan bakımına kadar her konuda anne ve baba adaylarını bilgilendiriyor.

Bebek sahibi olamayanların ekonomik, psikolojik, toplumsal her sorununda yanında yer almayı planlayan BEHAD, dernek imkânları ve bağışlar doğrultusunda ihtiyaç sahibi hastaların tedavilerine de destek olacak.

Bu hizmetleri tamamen ücretsiz gerçekleştiren BEHAD’ a 0800 261 41 26 no’lu danışma hattından ücretsiz olarak telefonla veya www.bebekhasreti.com internet sitesinden ulaşılabiliyor.

DERNEĞİN AMAÇLARI

Dernekten yapılan açıklamada, derneğin genel olarak amaçları şu şekilde sıralandı:

-’Tüp bebek kimlere yapılır, herkes tüp bebek sahibi olabilir mi, nasıl bir süreçtir?’ gibi soruların net anlaşılır bir ifade ile uzmanlar tarafından tanımlanması ve halka anlatılması.

-Hastaların dernek aracılığı ile Tüp Bebek tedavisine daha kolay ulaşmasını sağlamak. Ekonomik tedavilerde destek sağlamak.

- Yapılan bağışları ihtiyaç sahibine iletmek. Dernek imkânları ve bağışlar doğrultusunda belirli sayıdaki ihtiyaç sahibi hastaların tedavilerini ücretsiz olarak yaptırmak.

- Bebek sahibi olamayanların ekonomik, psikolojik, toplumsal her türlü sorununda yanında olmak.

- Tüp Bebek alanında hasta haklarının oluşturulması ve etkin uygulanmasını sağlamak.

Umut Yavuz / İSTANBUL

17.02.2008


 

Hamburger’in yanında salata ve ayran tüketin

Uzmanlar gençlerin günümüzde daha çok rağbet ettiği fast food türü yiyeceklerin başında gelen hamburgerin tek başına değil yanında özellikle ara yiyecek salata, içecek olarak da ayranın tüketilmesini tavsiye ediyor.

Ayrıca uzmanlar çocuğu kilolu olan aileleri de, uzman yardımıyla bu soruna çözüm bulmaya dâvet ediyor.

Gençlerin, besleyici değeri düşük, yüksek enerjili, fazla yağlı ve tuz ihtiva eden yiyecekler yerine, evde hazırlanan çiğ sebze, salata, yoğurt, sütlü tatlıları tercih etmeleri sağlık açısından daha uygun bulunuyor. Uzmanlara göre Fast food restoranlara arada bir gidilecekse sağlıklı mönü seçimlerine yönlendirilmeleri gerektiği belirtildi. Gençler üzerinde yapılan bir çalışmada, yetersiz sebze ve meyve tüketimi ile zayıf aile iletişimi, aşırı televizyon seyretme, bilgisayar kullanımı ve düşük beslenme bilgisi arasında önemli ilişki olduğu belirlendiği kaydedildi.

/ ŞANLIURFA

17.02.2008


 

Tüylerimiz neden diken diken olur?

Genellikle yaşanan stres ve heyecanı ifade etmekte kullanılan bir deyim olan ‘’tüylerin diken diken olması’’nın, soğuk havada vücudun ısı depolama yöntemlerinden birisi olduğu bildirildi.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Yard. Doç. Dr. Ahmet Demircan, yaptığı açıklamada, vücudun soğuktan korunmasının önemli olduğunu belirterek, bunu sağlamak için dokuların bir dizi ısı üretme yöntemi geliştirdiğini söyledi. Vücuttaki tüylerin deri altına bağlandığı küçük kasların stres, üşüme ya da rahatsızlık duyulan durumlar karşısında kasılmasının, tüylerin diken diken olmasına sebep olduğunu anlatan Demircan, özellikle soğuklarda ortaya çıkan bu durumla ortaya çıkan ısı enerjisinin, vücudu çok az da olsa ısıttığını belirtti.

‘’Yani tüyler, deri altındaki kasların refleks olarak kasılmasıyla ortaya çıkan ısı enerjisinin hapsedilmesi amacıyla dikilir’’ diyen Demircan, dokuların diğer ısı üretme yöntemlerini şöyle sıraladı:

-Besinlerin hücrelerde enerjiye dönüştürülmesi,

-Egzersiz gibi istemli veya soğukta titremede olduğu gibi istemsiz kas aktivitesi,

-Vücudun ısı koruma mekanizmasının çalışması (Deri damarlarının kasılarak daraltılması sonucu deri kan akımının azaltılması ve bu şekilde daha derin dokularda göllendirilen kandaki ısı kaybının azaltılması)

-Terlemenin azaltılması,

-Vücut yağlarının yakılması.

/ ANKARA

17.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri