Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Türkiye’nin üyeliği Batı ile İslâmı buluşturacak

İtalya Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Umberto Ranieri, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin, İslâm dünyası ile Batı arasındaki ilişkiler açısından da büyük önem taşıdığını söyledi. Ankara’nın tam üyeliğinin İslâm ile evrensel hakların birbirleriyle bağdaştığını göstereceğini de belirten Ranieri, İslâmın demokrasiyle bağdaşmaz bir din gibi algılanmasının doğru olmadığına da dikkat çekti.

Ranieri, İtalya’nın güneyinde Calabria Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde akademik yılın açılışı vesilesiyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Türkiye, İslâm ve demokrasi konularına değindi. Ranieri, “Türkiye’nin AB’ye yakınlaşması, Batı ve İslâm arasında dengeli bir ilişki için hayatî bir önem taşıyor. Bu, laik bir ilişkinin tesis edilmesini, reformcuların siyaset ile din arasında net bir ayrım yapmasını sağlayacaktır” dedi.

Ankara’nın tam üyeliğinin İslâm ile evrensel hakların birbirleriyle bağdaştığını göstereceğini de belirten Ranieri, İslâm’ın demokrasiyle bağdaşmaz bir din gibi algılanmasının doğru olmadığına da dikkati çekerek, şunları söyledi:

“Demokrasiyle bağdaşmaz olan, bir din olarak İslâm değildir. Bağdaşmazlık, dinin aşırı ve fanatik yorumlarla siyasete alet edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bizim temennimiz, ‘Batılılaştırılmış’ bir İslâm oluşturmak değil. Bu büyük tek tanrıcı dinin siyasal olmayan, zengin ve deruni dinsel boyutunun korunmasıdır”.

Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Ranieri, Türkiye’nin AB’ye kabul edilmemesinin, İslâm dünyasında yanlış algılamalara yol açabileceğine de işaret ederek, “AB ile Türkiye arasındaki ilişkinin zayıflaması vahim bir hata olur. Böyle bir durum, ülkeler arasında siyasî boyutta kalması gereken bir ilişkinin, yüklenebilecek dinsel anlamlarla çarpıtılmasını da beraberinde getirebilir” diye konuştu.

/ ROMA

08.03.2008


 

Hem ekmek, hem hürriyet

TRT 1’de yayınlanan “Zirveden Bakış” programına katılan TBMM Başkanı Köksal Toptan, terörle mücadelede ekonomik kalkınmanın önemine işaret ederek, ‘’Herkes mutabık ki terörle mücadele, sadece askerin, polisin mücadelesiyle olmaz’’ dedi. Toptan şöyle konuştu: “Bizim kalkınma sürecini hızlandırmamız lâzım. Ekonomimizi güçlendirmemiz lâzım. Demokrasimizi güçlendirmemiz lâzım. İnsan hak ve özgürlüklerine daha fazla önem veren bir ülke olmamız lâzım. AB hedefine daha çok yaklaşacak gayreti göstermemiz lâzım.” Genelkurmay ile muhalefet arasındaki sınır ötesi polemiğiyle ilgili olarak liderleri eleştiren Toptan, “Genelkurmay Başkanlığının onlara verdiği cevap da ciddî şekilde dozu çok yüksek bir cevap oldu. O da hoş olmadı” dedi.

TBMM Başkanı Köksal Toptan, terörle mücadelede ekonomik kalkınmanın önemine işaret ederek, ‘’Herkes mutabık ki terörle mücadele, sadece askerîn, polisin mücadelesiyle olmaz’’ dedi. TRT 1’de yayınlanan ‘’Zirveden Bakış’’ programına katılan Toptan, gazetecilerin sorularını cevapladı. Anayasanın bazı maddelerinin mi yoksa tamamının mı değiştirilmesi gerektiği yönündeki bir soruyu Toptan, ‘’Tercihim, Türkiye’nin yeni bir anayasa yapmasıdır. Bu yapılırken, Anayasanın başlangıcında yer alan 1, 2, 3 ve 4. maddeleri gibi maddeler mutlaka korunacaktır, tartışma konusu bile yapmaya gerek yoktur’’ diye cevapladı. ‘’Yeni bir anayasa, sıfır kilometre bir anayasa yapmak için hukuk tekniği açısından, bence, siyasi bir yönü yok bunun, bir anayasa yapımcısı meclis kurmak lazım’’ diyen Toptan, 150 kişilik bir anayasa yapımcısı meclis düşünülebilineceğini ifade etti. Toptan, bu meclisin 100, 110, 120 üyesinin seçimle belirlenebileceğini, ayrıca sivil toplum örgütleri, ilgili kamu kurumları ve üniversite temsilcilerin de burada yer alabileceğini belirtti. Toptan, anayasa yapımcısı meclisin oluşturacağı anayasanın halkoyuna sunulup, kabul edilmesiyle yürürlüğe gireceğini söyledi. ‘’Bahsettiğiniz, yeni anayasa yapmak üzere bir meclis oluşturulması mı?’’ sorusuna Toptan, ‘’Evet... ‘Bu iş 1,5-2 yılda bitirilecek’ şeklinde süre de verilebilir. Bunun için özel bir kanun lazım’’ karşılığını verdi.

“TARTIŞMALAR HOŞ OLMADI”

Toptan, Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine düzenlediği kara harekâtını tamamlayarak çekilmesi konusunda ABD’nin ciddî bir yanlış yaptığını belirterek, ‘’Çok hoyratça bir politika izledi. Durumdan bir kar çıkarmaya çalıştı’’ dedi.

Toptan, Toptan, Genelkurmay ile muhalefet arasındaki sınır ötesi polemiğiyle ilgili olarak da, şunları söyledi: “Türk Silahlı Kuvvetlerine dönük, söylemler çok şık olmadı, çok doğru olmadı. Umuyorum ki iki liderlerimiz, tartışmayı burada keser. Genelkurmay Başkanlığı’nın onlara verdiği cevap da ciddî şekilde dozu çok yüksek bir cevap oldu. O da hoş olmadı. Tartışmanın sürdürülmesinin kimseye bir yararı yok. Her iki taraf da ölçüsüz bir güç kullandı. Ne silahlı kuvvetlerimiz o eleştiriyi hak ediyordu, ne de siyaset bu lafları hak ediyordu. Siyaset kurumuna veya siyaset kurumunun temsilcilerine karşı kullanılan üslup, kesinlikle ölçüyü aşan bir üslup olmuştur.’’

BUNDAN SONRAKİ ADIM

Toptan, ‘Artık askerî harekât bitti, siyasî harekât başlamalı’ şeklindeki değerlendirmelerin hatırlatılması üzerine, şöyle konuştu: “Türkiye’de herkes bunu söylüyor, askerler de bunu söylüyor. Ayrıntılı bilgi sahibi değilim ama zannediyorum, hükümetin, belki Milli Güvenlik Kurulu’nun, bilemem, bu konuları içeren bir paket çalışması vardır. Aydınların bu konuyla ilgili ortaya koyduğu bir takım düşünceler var. Herhalde bütün bunların tümünden yararlanabilecek bir paket ortaya çıkacaktır. Önümüzdeki günlerde onu göreceğiz. Burada, terör örgütünün elindeki, bizim Doğu ve Güneydoğu yaşayan vatandaşlarımıza karşı kullandığı argümanların, onların elinden alınması lazım. Bu, geçen dönemde bazı iyileştirmelerle sağlandı ama yeterli olmadığı anlaşılıyor. Bu gayretleri sürdürmek lazım. Herkes mutabık ki terörle mücadele, sadece askerîn, polisin mücadelesiyle olmaz.”

“301 GÜNDEMDEN DÜŞMELİ"

Köksal Toptan, TCK’nın 301. maddesinin uygulamasındaki hatalara ilişkin bir soru üzerine, yeni ceza kanununun uygulamasında, bu tür hataların tabiî olduğunu söyledi. ‘’Bazı yargı organlarımız zannediyorum acele hareket ettiler’’ diyen Toptan, bu konuda içtihat oluşmayınca, uygulamada sorunlar yaşandığını belirtti. Toptan, bu maddenin benzeri veya aynısının, bazılarında daha ağır cezalar içermek üzere Avrupa’nın hemen hemen bütün ülkelerinde olduğuna işaret etti. Toptan, herkesin 301. maddede değişiklik istediğini ancak çok somut bir teklif ortaya koyamadığını ifade ederek, ‘’Dünya kaldırmamış, siz niye kaldıracaksınız’’ diye sordu. Toptan, ‘’Bu kadar tartışılan, AB’den bu kadar üzerimize gönderilen bu maddenin, artık bir biçimde değiştirilmesi lâzım. Bunun, Türkiye’nin gündeminden bir şekilde düşmesi lâzım’’ diye konuştu.

/ ANKARA

08.03.2008


 

Kadına şiddet yaygın

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Songül Sallan Gül, Türkiye’de her 4 kadından birinin fiziksel şiddete maruz kaldığını bildirdi.

Prof. Dr. Songül Sallan Gül, Türkiye’de cinsiyetler arasındaki eşitsizliğin en fazla görüldüğü alanların siyaset, eğitim ve iş gücü piyasası olduğunu belirtti. Kadınların aile içi fiziksel şiddete maruz kaldıklarını ve istihdam imkânlarından yeterince yararlanamadıklarını vurgulayan Prof. Dr. Sallan Gül, ‘’Türkiye’de kadına yönelik şiddet ciddî bir sorun. Kadınların yüzde 97’si aile içinde fiziksel ya da psikolojik şiddete maruz kalıyor’’ dedi.

Prof. Dr. Sallan Gül, şunları kaydetti: ‘’Türkiye’de her 4 kadından biri fiziksel şiddete uğruyor. Şiddete uğrayan kadınların yüzde 75’i eşi tarafından şiddete maruz bırakılıyor. Tecavüze uğrayanların yüzde 50’si 18 yaş altında; bunlardan yüzde 10’u erkek çocuk, geri kalanı kız çocuğu. Acil yardım hattını arayan kadınlardan yüzde 57’si fiziksel şiddete, yüzde 46,9’u cinsel şiddete, yüzde 14,6’sı enseste ve yüzde 8,6’sı tecavüze maruz kalmıştır. Yapılan bir araştırmaya göre, şiddet sonucu ölen 40 kadından 34’ü evde ölmüş, 20’si asılmış ya da zehirlenmiş.’’

Şiddete uğrayan kadınlardan ancak yüzde 41’inin durumunun adlî mercilere ulaştığını bildiren Sallan Gül, şikâyetlerin de sadece yüzde 43’ünün işleme konulabildiğini; başvuran kadınların yüzde 57’sinin ise bir şekilde ikna edilerek eşleriyle barıştırıldığını ifade etti.

ŞİDDET PSİKOLOJİK SORUNA YOL AÇIYOR

Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışma Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Hamamcı ise, kadının uğradığı her türlü şiddetin, onun hayata bakış açısını olumsuz yönde etkilediğini ve pek çok psikolojik soruna yol açtığını söyledi. Hamamcı, aile içi şiddetin özellikle sosyal ve ekonomik yönden geri kalmış ve erkek egemenliğinin ağırlıklı olduğu ailelerde, aile içinde yaşanan sorunların artmasıyla ortaya çıktığını belirtti.

Sosyal, ekonomik durum, yaş ya da eğitim seviyesi ayrımı yapılmaksızın pek çok kadının sadece fiziksel değil psikolojik açıdan da aile içi şiddete uğradığını bildiren Hamamcı, ‘’Fiziksel şiddetin yanı sıra kadınlarımız aile içinde eşinden ya da yakın çevresinden baskı, özgürlüğünün kısıtlanması, sözel tehdit, cinsel istismar gibi şiddetin birçok türüyle karşı karşıya kalıyor. Şiddete uğrayan kadın öfkeli ve gergin oluyor, evde çocuğuna şiddet uyguluyor’’ diye konuştu.

Hamamcı, ekonomik yönden eşine bağımlı olan kadınların, şiddete maruz kaldıklarında, ‘’eşim bir gün değişir’’ diye beklediğini, bazen de şiddete maruz kalmaktan kendini sorumlu tuttuğunu belirtti.

Şiddetin önlenmesinde eğitimin önemli olduğunu vurgulayan Hamamcı, bu konuda önleyici çalışmalara ağırlık verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

/ ANKARA

08.03.2008


 

AB süreci sayesinde kadın hakları iyileşti

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, ‘’Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin kadın-erkek eşitliği konusundaki ilerici adımların hızlandırılmasında rolü olmuş, kadın hak ve sorunları son yılların önemli bir gündem maddesi haline gelmiştir’’ dedi.

Çubukçu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, bütün dünyada kadınların uzun yıllara yayılan mücadelesi sonucunda önemli adımlar atılarak kazanımların sağlandığını belirtti. Dünyanın başdöndürücü değişim ve dönüşüm hızıyla kıyaslandığında bu gelişmelerin çok yavaş gerçekleştiğini ifade eden Çubukçu, dünyanın bir çok ülkesinde kadınların hâlâ şiddete uğradığını ve eşitsizliklerle karşı karşıya bulunduğunu kaydetti.

Kadın sorunlarının son 5-6 yıldır gündemin ön sıralarına çıktığını ve toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak yolunda önemli yasal düzenlemelerin yapıldığına işaret eden Nimet Çubukçu, hükümetin konuyu üst düzeyde sahiplendiğini ifade etti.

Çubukçu, mesajında şunları kaydetti: ‘’Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin kadın-erkek eşitliği konusundaki ilerici adımların hızlandırılmasında rolü olmuş, kadın hak ve sorunları son yılların en önemli gündem maddesi haline gelmiştir. Bunun yanında, Türkiye’de kadınların büyük çoğunluğu, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin topluluk müktesebatının çok önemli bir parçasını oluşturduğunu ve bu müktesebatın benimsenmesinin AB’ye katılmak isteyen her ülke için bir zorunluluk olmasını memnuniyetle karşılamakta ve yasalarla zemini güçlendirilen hak arayışı mücadelesinde pek çok sivil toplum örgütü önemli kazanımlara imza atmaktadır.”

Kız çocukları için babanın rolü önemli

8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile ilgili görüşlerini açıklayan Devlet Bakanı Çubukçu, babalara seslenerek, kız çocuklarına güven duymalarını istedi. Çubukçu, ‘’Eğer onlar kız çocuklarına güvenirler ve özgüven aşılarlarsa, kızlar birçok şeyi başarabilirler’’ dedi.

Bir kız çocuğunun hayatında, babasının çok önemli bir rolü olduğunu anlatan Çubukçu, ‘’Ben kendisini çok seven ve çok güvenen bir babaya sahiptim. Hayattaki bütün başarımı babama borçluyum. Bütün kız çocuklarının bireysel kapasitelerini gerçekleştirme potansiyelinin anahtarı babaların ellerinde. O yüzden onlara çok büyük bir rol düşüyor’’ diye konuştu.

/ ANKARA

08.03.2008


 

İslâm dini kadına ayrımcılığı yasaklamıştır

Diyanet-Sen Genel Başkanı Ahmet Yıldız, ‘’Kadına karşı ayrımcılığı, kadını erkekten aşağı gören düşünceyi, dine mal etmeye çalışmak dine haksızlıktır’’ dedi.

Yıldız, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla İçkale Otel’de düzenlediği basın toplantısında, kadın hakları ihlâlinin her şeyden önce insan hakları ihlâli olduğunu söyledi. Toplumda hakları en çok istismar ve gasp edilen kesimin kadınlar olduğunu ifade eden Yıldız, ‘’Toplumun çeşitli alanlarında şiddet ve cinsel istismara, eğitimden yoksun bırakılmaya, ekonomik yönden erkeğe bağımlı hale getirilmeye, ataerkil aileden yapısından kaynaklanan problemlere, başörtüsü sorununa kadar kadın haklarının ötesinde insan haklarının istismar edildiği bir 8 Mart’ı daha yaşıyoruz’’ diye konuştu.

İslam dininin kadın hakları konusuna önem vererek, bu hakların gözetilmesini emrettiğini belirten Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Kadın haklarının istismar edildiği bir diğer konu, maalesef dini yanlış yorumlamadan kaynaklanıyor. İslam’ın kadın ve erkeği kul paydasında eşitleyen ve kadın ve erkeği tek başına sorumlu tutan bir anlayışa sahip olmasına rağmen maalesef yanlış dini yorumların kadının aleyhine yapıldığını ve kadının haklarının din adına elinden alındığını üzülerek görüyoruz. Oysa kadına karşı ayrımcılığı, kadını erkekten aşağı gören düşünceyi dine mal etmeye çalışmak dine haksızlıktır.’’

DANIŞTAY KARARI

Danıştay 8. Dairesi’nin Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi konusundaki kararına da değinen Yıldız, ‘’Danıştay, kararında ebeveynin dinî ve felsefî kanaatlerine saygı gösterilmesi gerektiğinden hareket ediyor. Oysa bugüne kadar Kur’ân eğitimine getirilen yaş sınırı, 8 yıllık zorunlu eğitim ve kılık kıyafet engeli gibi engellerde ebeveynin dini inanç ve felsefi kanaatlerine niçin saygı gösterilmiyor?’’ dedi.

/ ANKARA

08.03.2008


 

Başörtüsüne özgürlük tanıyan KTÜ’ye destek

Üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan Anayasa değişikliğinin ardından başörtülü öğrencilere kapılarını açan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ)’ne sivil toplum kuruluşlarından destek geldi.

Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Mehmet Cirav, bilimsel ve demokratik yaklaşımların tercih edilmesi gerektiği üniversitelerde, yıllardır yaşanan başörtüsü yasağının Anayasa değişikliği ile kaldırılmış olmasının sevindirici olduğunu söyledi.

Sorunun toplumsal mutabakatın sağlanması ve TBMM’de Anayasa değişikliği yapılarak ortadan kaldırıldığını hatırlatan Cirav, “Maalesef bu yasağı tasvip etmeyen halkın verdiği vergilerle üniversitelerde idarenin başında bulunan bazı rektörler tarafından sürdürülürken, yasalara saygılı olanlarca ise artık bir kenara konulmuştur. Hukuk devleti olan ülkemizde, KTÜ’de Rektör Prof. Dr. İbrahim Özen’in, Anayasa’ya uygun olarak yaptığı açılım ve uygulama takdire değerdir” dedi.

/ TRABZON

08.03.2008


 

Mescit kapatıldı öğrenciler tepkili

Yaklaşık 7 bin öğrencinin eğitim-öğretim gördüğü Kastamonu Üniversitesinde bulunan mescitlerin kapatılmasına öğrenciler tepki gösterdi.

15 yıldır problem olmayan üniversitede 15 günde mescitlerin kapatılması vatandaşlar ve öğrencilerden büyük tepki gördü. Mescidin kapatılmasına gerekçe olarak mescitlerin kullanılmadığı ve üniversitede hocaların oda sıkıntısı gösterildi. Rektör Prof. Dr. Bahri Gökçebay, konuyla ilgili şunları söyledi: "Üniversitemizde mescit vardı da diyemem yoktu da diyemem. Eskiden vardı. Son zamanlarda kimse kullanmıyordu. Her tarafı örümcek bağlamıştı. Toz toprak içindeydi. Sordum pek kullanan yokmuş. Zaten bizim de yer sıkıntısı vardı. Çoğu hocamız bir odada 4 kişi kalıyor. Biz de orayı hocalarımıza tahsis ettik."

/ KASTAMONU

08.03.2008


 

Mahkemeden Dink ailesine red

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinde görevi ihmalle suçlanan polis memurları hakkında, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına yapılan itiraz, Rize Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi.

Dink ailesinin avukatları, şahit ifadelerinden geçen bazı polis memurları hakkında, görevi ihmalde bulundukları iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunulmuştu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan görevsizlik kararı sonucu, dosya Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmişti. Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı da polisler hakkında, suçlamalara ilişkin kesin ve inandırıcı delil olmadığı gerekçesiyle 10 Ocak 2008 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti. Avukatlar Bahri Belen ve Hakan Bakırcıoğlu’nun bu karara da itiraz etmesi üzerine, en yakın ağır ceza mahkemesi olan Rize Ağır Ceza Mahkemesi görevlendirilmişti. Mahkeme, yapılan itirazı karara bağladı.

Mahkeme, haklarında görevi ihmal, delil karartma, suçluyu koruma gibi suçlamalar bulunan Trabzon Emniyet Müdürlüğü Eski İstihbarat Müdürü Engin Dinç, eski Terörle Mücadele Şube Müdürü Yahya Öztürk ile istihbarat polis memurları E.D, M.Z, T.C, B.S. ve H.S. hakkındaki kararda şöyle dedi:

“Şüpheliler hakkında isnat edilen suçlardan dolayı kamu dâvâsının ikamesini gerektirir yeterli şüpheye ulaşılamadığı, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmama kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle itirazın reddine karar verilmiştir.”

/ TRABZON

08.03.2008


 

AB için üçlü zirve yapılmayacak

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy arasında yapılamayan Üçlü Zirve Toplantısının gerçekleşmesi söz konusu olamayacağını söyledi.

Babacan, DSP Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, ‘’Üçlü Zirve Toplantısı’’na ilişkin soru önergesine yazılı cevap verdi. Lizbon’da düzenlenen AB-Afrika Zirvesinde, ‘’Üçlü Zirve Toplantısı’’ düzenlenmesi konusunun sözlü teklif olarak gündeme geldiğini belirten Bakan Babacan, zirveyle ilgili yer ve tarih konusunda teklif yapılmadığını bildirdi. ‘’Esasen söz konusu öneri bir niyet beyanından öte bir anlam taşımamaktadır’’ diyen Ali Babacan, zirveye katılımla ilgili herhangi bir taahhütte bulunulmadığını kaydetti. Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Babacan, şöyle devam etti:

‘’Tam üyelik hedefimizi tartışmaya açacak bir toplantı yapılmasına ilişkin iki liderin önerisinin Türkiye’ye bir yararı olmayacağından dolayı, böyle bir toplantının gerçekleşmesi söz konusu olmayacaktır. AB’ye katılım sürecimizin hedefinin tam üyelik olduğu, bu hedef dışında herhangi bir alternatif kabul etmemizin mümkün olmadığı hususu gerek ikili temaslarımızda gerek kamuoyuna yönelik açıklamalarımızda açıkça ifade edilmektedir. Bunu Cumhurbaşkanı Sarkozy ve Şansölye Merkel gayet iyi bilmektedir. Türkiye, hukukî ve siyasî gerekçelere dayalı olarak AB ile müzakerelerinin tam üyeliğe yönelik olduğunu savunagelmektedir. Bunun aksini kabul ettirebilecek hiçbir girişim destek görmemektedir.’’

/ ANKARA

08.03.2008


 

Çakır: Dengeler bozulmak isteniyor, oyuna gelmeyelim

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Ankara Şube Başkanı Hüdaverdi Çakır, başörtüsü tartışmaları konusunda, ‘’tekrar dengelerin bozulmak istendiğini’’ ifade ederek, oyuna gelinmemesi gerektiğini söyledi.

Çakır, MÜSİAD Ankara Şube’de düzenlediği basın toplantısında, yarın gerçekleştirilecek 15. Olağan Genel Kurul hakkında bilgi verdi ve ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hüdaverdi Çakır, genel kurulda, ‘’ekonomik rapor’’ açıklayacaklarını, bilim adamları ile sanayici ve iş adamlarının değerlendirmelerinin de yer aldığı çözüm teklifleri paketi sunacaklarını söyledi.

Toplantıda, Türkiye’de 25-30 yıldır iç barıştan yoksun, kavgacı, yıpratıcı bir siyaset modeli uygulandığını savunan Çakır, ‘’Eğer siz ülkenizdeki insanları farklı düşüncelerinden dolayı, onlara belli bir takım şeyleri izafi ediyorsanız veya onlarda bunu itham edenleri muhayyel bir irtica adına ülkedeki iç barışı bozmak gibi bir tasarruf içine giriyorsanız, iç barışın olmadığı yerde istikrar olmaz, istikrarın olmadığı yere para gelmez’’ diye konuştu.

İstikrarın, iç barışın önemini vurgulayan Çakır, ‘’Etnik kökeni ne olursa olsun; ister dinli ister dinsiz, birbirimize tahammül etmediğimiz, iç barışı temin edemediğimiz sürece Türkiye’nin sıkıntıları devam eder’’ dedi.

Başörtüsü tartışmalarına da değinen Çakır, ‘’Tekrar dengeler bozulmak isteniyor, oyuna gelmememiz lâzım. 411’i 111 mi görüyorsunuz? Niye bu insanları üniversiteye sokmuyorsunuz?’’ diye konuştu.

Çakır, bu tür tartışmaların ülkeye faydası olmayacağını sözlerine ekledi.

/ ANKARA

08.03.2008


 

CHP, harekât için genel görüşme istedi

CHP, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak’ın kuzeyine düzenlediği operasyon için, TBMM’de genel görüşme yapılmasını istedi.

CHP Grup Başkanvekilleri Kemal Anadol, Kemal Kılıçdaroğlu ve Hakkı Suha Okay, TBMM’de düzenledikleri basın toplantısında, TBMM Başkanlığına yaptıkları genel görüşme başvurusu hakkında bilgi verdi. Önergede, 17 Ekim 2007 tarihinde Hükümetin teklifi üzerine, TBMM’nin büyük bir çoğunlukla Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak’a yönelik bir sınır ötesi operasyon yapmasına karar verdiği belirtildi. Kararda sınır ötesi harekâtın hudut, şümul, miktar ve zamanının hükümetçe belirleneceğinin de ifade edildiği belirtilen önergede, operasyonun, Gates’in ziyaretinden ve Bush’un beyanından birkaç saat sonra sona erdirilmesi, kamuoyunda ABD’nin etkisiyle bu yola gidildiği kuşkusunu uyandırdığı ifade edildi. Önergede, TSK’nın, 29 Şubat 2008 günü geri çekilmeye başladıklarının önce Irak hükümet yetkilileri tarafından açıklanması ve saatlerce hükümet yetkililerinin bu konuda sessiz kalmasının halkın kuşkularını arttırdığı kaydedildi. Hükümetin Meclisten aldığı yetkiyi niçin sınırlı amaçlı bir operasyonu gerçekleştirmek için kullandığı, Türkiye’nin müttefiki ABD’nin niçin PKK’nın Kuzey Irak’tan tasfiyesi amacına ulaşılmamışken operasyonun sona erdirilmesini talep ettiği, Irak Hükümetinin Türkiye’nin operasyonuna niçin karşı çıktığı, Gates’in Ankara’da operasyonun bir an önce sona erdirilmesi talebine devlet yetkililerinin ne cevap verdikleri gibi konuların TBMM’de kapsamlı olarak görüşülmesinin bir zaruret haline geldiği dile getirildi.

/ ANKARA

08.03.2008


 

CHP'li başkan gözaltında

Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi’nin, ihaleye fesat karıştırmak ve rüşveti de içeren geniş bir suçlamayla gözaltına alındığı bildirildi.

Alınan bilgiye göre, Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının koordinasyonunda Edirne Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Arasta’’ adlı operasyon kapsamında Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi’nin de aralarında bulunduğu 4 kişi Edirne’de gözaltına alındı. Sedefçi’nin rüşvet ve ihaleye fesat karıştırmayı da içeren çok sayıda suçlamayla gözaltına alındığı, operasyonun 7 ilde düzenlendiği belirtildi. Yetkililer, diğer illerdeki operasyonlarda da bazı kişilerin gözaltına alındığını, bazı kişilerin de yakalama çalışmalarının sürdüğünü, operasyon çerçevesinde 20’nin üzerinde kişinin gözaltına alınacağını bildirdiler.

Öte yandan, Edirne Emniyet Müdürlüğü ekipleri Edirne Belediyesinde suç isnat edilen dosya, evrak, bilgisayar kayıtlarının incelenmesini yaparken, belediye binasının dışında da tedbir aldı. Söz konusu evrak ve belgelerin incelenmek üzere Edirne Emniyet Müdürlüğüne götürüleceği kaydedildi.

/ EDİRNE

08.03.2008


 

Polis-vatandaş dayanışması arttı

"Toplum Destekli Polis Projesi" ile 'polise yardımcı olan ispiyoncudur' anlayışını değiştiren Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, vatandaşın güvenini kazandı.

Polis-vatandaş dayanışması 155 Polis İmdat'a da yansıdı. Vatandaşın polise yaptığı ihbar sayısı 2007 yılında yüzde 95 artış oldu. 70 milyon nüfusa sahip Türkiye'de Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bünyesinde yaklaşık 190 bin polis bulunuyor. Türkiye'de her 370 kişiye bir polis düşüyor. Polise, görevini yaparken en büyük destek ise vatandaştan alıyor.

/ DİYARBAKIR

08.03.2008


 

Yoksulluğu yok etmek zor değil

Dünyada yoksulluğun kökünü kazımak için 190 milyar dolar harcamanın yeterli olduğu belirtiliyor. Bu rakam savunmaya harcanan 1,2 trilyon doların altıda biri bile etmiyor.

Dünyada yoksulluğun kökünü tamamen kazımak, bütün insanları kapsayacak evrensel bir sağlık koruma sistemi kurmak, dünya nüfus artış hızını istikrara kavuşturmak, küresel ısınmayı durdurup tersine çevirmek için, bir hesaplamaya göre yılda 190 milyar dolar yetiyor.

Bu rakam da ABD’nin yıllık askerî harcamalarının sadece üçte biri. Tanınmış çevre ekonomisti Lester Brown, ‘’B Planı’’ adlı kitabı hakkında Reuters ile yaptığı söyleşide, ‘’iklim değişikliğinin, nüfus artışının, su kıtlığının, gıda fiyatlarının artmasının vs, vs, güvenliğe karşı bir tehdit olduğu düşünülmeye başlandığında, ancak o zaman kaynakları kullanma yöntemlerinin değiştirilmesi düşünülmeye başlanacak’’ dedi.

Washington merkezli ‘’Earth Policy Institute’’un başkanı olan Brown, kitabının yeni baskısında, ‘’uygarlığın kurtarılmasının maliyetini’’ hesaplıyor. Hesaplamaya göre dünyadaki bütün ülkeler savunma harcamalarına yılda toplam 1,2 trilyon dolar (560 milyar doları ABD’ye ait) harcarken, dünyanın kurtarılması için yılda 190 milyar dolar harcamak yetiyor.

Brown, İkinci Dünya Savaşı sırasında müttefiklerin hep birlikte Nazi Almanyasını yenilgiye uğrattığı gibi, iklim değişikliğine karşı topyekûn bir seferberlik yapılması gerektiğini belirtti. Brown, ‘’çok geç kalınmadı, hemen harekete geçersek, başarabiliriz’’ dedi.

HİÇ KİMSENİN B PLANI YOK

Brown’a göre ‘’A Planı’’ dünyanın bugünkü şekliyle devam etmesi, ‘’B Planı’’ ise çevreyi kurtarmak, nüfus artışını istikrara kavuşturmak, yoksulluğu bitirmek vb. olabilir. Kitabında sunduğu B Planının belki en mükemmel seçenek olmadığını kaydeden Brown, ‘’ama ortada olan tek plan da bu. Birileri Dünya Bankası veya BM’nin de planlarının olduğunu sanabilir, ama maalesef yok. Tek plan bu’’ diye konuştu. Brown’un B Planına göre, karbondioksit salımı 2020’ye kadar yüzde 80 azaltılmalı. Böylece ortalama ısının artışı durabilir. Özellikle vergi sistemi olmak üzere dünya ekonomisinin yeniden yapılandırılması gerekecek. Su fiyatı çok ucuz kaldığı için ülkeler, su tüketiminde de pervasız davranıyor. Fiyatlar üzerinden bunun üstesinden gelinebilir.

Zekât çözüm olabilir

İslâmiyet’in beş farzından biri olan zekât, herkesin malının kırkta birini yani yüzde 2,5’ini yoksullara ve yoksullukla mücadele etmek için harcamasını öngörüyor. Basit bir hesaplama yapılacak olursa herkesin zekâtını eksiksiz vermesi halinde yılda 190 milyar dolardan daha büyük bir bütçenin oluşacağı ve bu bütçenin de dünyayı muhtemel tehlikelerden kurtaracağı aşikâr.

/ LONDRA

08.03.2008


 

12 milyon YTL’lik alt geçidin bir ucu kapalı kaldı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Bahçelievler’de yürüttüğü 12 milyon YTL’lik yol yapım projesi yargı kararıyla durduruldu, bir ucu kazılan alt geçidin diğer ucu kapalı kaldı.

Alt geçide, evsiz bir aile sığındı. Bakırköy Adliyesi’ni E-5’e bağlayacak alt geçit inşaatı idare mahkemesi kararıyla durduruldu. E-5’in karşı tarafında yer alan Eserkent sakinleri ise projenin durdurulmasını sevinçle karşıladı. Dâvâyı açan Çetin Eskici, mahkemeden durdurma kararı çıkmasaydı yolun devam edeceğini ve yeşil alanları yok edeceğini söylüyor.

Avukat İhsan Abdülazizoğlu da bilirkişi raporunun her şeyi özetlediğini ifade ediyor. Abdülazizoğlu, “Mahkeme, bu işlemin hukuka ve amaca aykırı olduğunu bilirkişi raporuyla tesbit ettikten sonra yürütmeyi durdurma kararını verdi” diye konuşuyor.

Hukuka aykırı bir durum olmadığını savunan Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ise, projenin tamamlanması halinde, semtin şimdikinden daha geniş yeşil alana kavuşacağını iddia ediyor.

/ İSTANBUL

08.03.2008


 

Üsküdar’dan Çanakkale’ye okul gezisi

Üsküdar Belediyesi, Çanakkale Zaferi’nin 93. Yıldönümü’nde, Üsküdar’daki 7000 öğrenciyi ve ailelerini Çanakkale’ye götürüyor.

11 ve 12. sınıflarında okuyan başarılı öğrenciler aileleriyle birlikte Çanakkale Destanı’nın yaşandığı toprakları ziyaret edecekler. 150 otobüsle 14 Mart Cuma akşamı (saat 24:00) hareket edecek olan ekip, 15 Mart Cumartesi sabahı Çanakkale’ye ulaşacak.

Yeni Asya / İSTANBUL

08.03.2008


 

Kadınlar hak ettikleri yerde değil

TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanı Zafer Üskül, son yıllarda yaşanan olumlu gelişmelere rağmen kadınların dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hak ettiği yerde ve faaliyet olmadığını bildirdi.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle bir mesaj yayınlayan Üskül, AKP'nin kadınlara karşı her türlü ayrımcılıkla mücadeleyi, kız çocuklarının eğitimini ve aile kurumunu güçlendirmeyi temel öncelikleri arasında gördüğünü kaydetti. Üskül, parlamentodaki kadın katılımının Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranına eriştiğine dikkat çekti.

/ MERSİN

08.03.2008


 

Depreme dayanıksız yapı sayısı çok fazla

Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak, “Türkiye’de çok şey yapılıyor ama şunu kabul etmemiz gerekiyor; yapı stoğumuz çok güvenli değil, kaçak yapılaşma var, depreme dayanıksız yapı sayımız fazla. Bu konuda çok fazla şey yapmamız gerekiyor ve çok çabuk yapmamız gerekiyor” dedi.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Avrupa Doğal Afetler Eğitim Merkezi (AFEM) ile Keçiören Belediyesi işbirliğiyle, belediye çalışanlarına yönelik afet eğitimi programı düzenlendi. Programın açılışında konuşan Bakan Özak, Türkiye’nin bir afet ülkesi olduğuna ve başta deprem olmak üzere heyelan, toprak kayması, sel gibi afetlere maruz kaldığına dikkati çekti. “Ülke nüfusunun yüzde 75’i, büyük sanayi tesislerinin yüzde 75’i ve nüfusu 1 milyonunun üzerindeki 11 büyük şehrin bulunduğu bölgelerde deprem olma riski çok fazla, bu son derece önemli bir rakam” diyen Özak, 1999 yılındaki depremlerden sonra konunun öneminin daha da iyi kavrandığını kaydetti.

Özak, “Türkiye’de çok şey yapılıyor ama şunu kabul etmemiz gerekiyor yapı stokumuz çok güvenli değil, kaçak yapılaşma var, depreme dayanıksız yapı sayımız fazla. Bu konuda çok fazla şey yapmamız gerekiyor ve çok çabuk yapmamız gerekiyor”dedi.

Zihniyet değişikliğini sağlamak gerektiğini, bunun zaman alabileceğini ancak, kararlılıkla üzerine gitmenin şart olduğunu belirten Özak, Bala’da meydana gelen depremi örnek göstererek, 2005’teki uyarıların dikkate alınması ve belirtilen yerlerin boşaltılması sayesinde son depremde “kimsenin burnunun kanamadığını” anlattı.

/ ANKARA

08.03.2008


 

Kraliçe II. Elizabeth ikinci kez Türkiye’ye gelecek

İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in, eşi Edinburg Dükü Prens Philip ile birlikte Mayıs ayında Türkiye’ye resmî ziyaret gerçekleştireceği bildirildi.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamada, Kraliçe II. Elizabeth ve eşi Prens Philip’in, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dâveti üzerine Türkiye’ye geleceği belirtildi. Açıklamada, ziyaretin, Türkiye ile İngiltere arasındaki tarihî ve dostane ilişkilerin mükemmel düzeyini simgelediği ifade edildi. Açıklamaya göre, ziyaret, Kraliçe II. Elizabeth’in hükümranlık döneminde, 1971 yılının Ekim ayındaki ziyaretinden sonra Türkiye’ye yapacağı ikinci devlet ziyareti olacak.

/ ANKARA

08.03.2008


 

Ankara'ya mesire yerleri

Ankara Büyükşehir Belediyesi, Başkent'in mücavir alanlarında yer alan ilçeleri, beldeleri ve mahalleleri; parklar, mesire alanları, yürüyüş yolları ve yeşil alanlar ile donatıyor.

Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in talimatları doğrultusunda ilçeler ve beldelere, özellikle atıl durumda bulunan alanlar değerlendirilerek çeşitli büyüklüklerde parklar ve yeşil alanlar yapılıyor.

/ ANKARA

08.03.2008


 

Teknoloji evin huzurunu bozdu

İngiltere’de çiftlerin önemli bir bölümünün ayrı yataklarda uyuduğu belirtilirken, bundan teknoloji sorumlu tutuldu.

Daily Mail’in internet sitesindeki habere göre, Uyku Konseyi tarafından yapılan araştırmaya katılan çiftlerin yüzde 9’u, daima yalnız uyuduklarını söylerlerken, yüzde 16’sı, ayda en az bir kere ayrı yataklarda yattıklarını bildirdiler. Konsey, bu durumun müsebbibinin teknoloji olduğunu belirtiyor.

Yaklaşık 1400 İngiliz üzerinde yapılan araştırmaya göre, her 10 kişiden sekizi uyumadan önce gameboy oynuyor. Her üç kişiden biri yatakta telefon konuşması yapıyor veya e-posta gönderiyor, her beş kişiden biri internette sörf yapıyor, bilgisayarda oyun oynuyor veya müzik dinliyor. Buna karşılık sadece her 10 kişiden biri uyumadan önce duâ ediyor.

/ ANKARA

08.03.2008


 

Takma diş hayat kurtardı

Gaziantep’te çıkan kavgada açılan ateş sonucu ağzına mermi isabet eden bir kadın takma dişleri sayesinde kurtuldu.

Edinilen bilgiye göre, Cumhuriyet Mahallesi’nde Ali Kabakoğlu’nun kullandığı 27 E 1383 plakalı otomobile, Mehmet Orçun T. tarafından tabancayla ateş açıldı. Açılan ateş sonucu otomobilde bulunan Hatun G. yaralandı. Hatun G’nin takma dişlerine saplanan mermi, Gaziantep Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi’nde yapılan operasyonla çıkartıldı. Hatun G’nin sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.

/ GAZİANTEP

08.03.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri