"Gerçekten" haber verir 20 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Su kaynaklarımız kuraklığın pençesinde

Küresel ısınma ve bilinçsiz tarımsal sulamanın etkisiyle yurt genelindeki birçok su kaynağı kururken, bazı nehir ve barajlardaki su seviyesi endişe verici oranlarda düştü. Karadeniz dışındaki bölgelerin tamamında nehir ve baraj göllerindeki su miktarları çok azaldı. Konya gibi önemli tarım bölgelerinde göl ve sulak alanların önemli bir bölümü kaybedildi.

Küresel ısınma ve bilinçsiz tarımsal sulamanın etkisiyle Konya, göl ve sulak alanlarının önemli bölümünü kaybetti. Konya İl ve Çevre Orman Müdürlüğü ile Doğal Hayatı Koruma Vakfı-Türkiye (WWF-Türkiye) ve DSİ 4. Bölge Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, önemli bölümü son yıllarda olmak üzere bugüne kadar Akşehir Gölü (30 bin hektar), Hotamış Sazlığı (16 bin hektar), Ereğli Sazlıkları (37 bin hektar), Kulu Gölü (860 hektar) Eşmekaya Sazlığı (11 bin 250 hektar), Bolluk Gölü (1150 hektar) Samsam Gölü (830 hektar), Tersakan Gölü (6400 hektar), Suğla Gölü (16 bin 500 hektar) kurudu. Su yüzey alanı 1915 yılında yaklaşık 216 bin 400 hektar olan Tuz Gölü, 2005 yılında 32 bin 600 hektara kadar geriledi. Yapılan araştırmalar Tuz Gölü’nün son 3 yılda da küçülmeye devam ettiğini gösteriyor. Kapasitesi 184 milyon metre küp olan Çavuşçu Gölü’ndeki su miktarı da bu yıl 20 milyon metre küpe kadar geriledi. Göldeki su miktarı 5 yıl önce 120 milyon metreküpe kadar ulaşmıştı. Konya İl Genel Meclisinin Beyşehir Gölü Araştırma Raporu’na göre, Türkiye’nin 3. büyük tatlı su gölü olarak ise en büyük gölü olan Beyşehir Gölü’nün kapladığı alan da son yıllarda azalarak 65 bin hektardan 50 bin hektara kadar geriledi.

Bir süre öncesine kadar 650 hektarlık alana sahip Kozanlı Gölü, 50 hektarın da altına düştü. Göl şimdi bir bataklığı andırıyor.

Karapınar’da bulunan Meke Krater Gölü de yer altı sularındaki azalmaya bağlı olarak yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyor. Küçük bir bölümünde az miktarda su kalan göl tamamen kuruma tehlikesi yaşıyor.

ANTALYA VE ISPARTA’DAKİ SU KAYNAKLARINDA AZALMA VAR

Antalya ve Isparta’da yer alan göller ve barajlarla göletlerin doluluk oranlarının geçen yıla göre azaldığı bildirildi. Antalya DSİ 13. Bölge Müdürü Sedat Özpınar, yaptığı açıklamada, 2008 yılı için Korkuteli ve Çayboğazı Barajları ile Yelten ve Hatipler Göletleri ve henüz işletmeye alınmayan Osmankalfalar Göleti’nde su seviyelerinin geçen yıllara göre azaldığını, diğer rezervuarlada ise önemli ölçüde değişikler olmadığını bildirdi.

BURDUR VE EĞİRDİR GÖLÜ’NDE SU SEVİYESİ DÜŞTÜ

Isparta DSİ 18. Bölge Müdürlüğü sorumluluk alanındaki Türkiye’nin en büyük gölleri arasında yer alan Eğirdir ve Burdur göllerinde de su seviyesi azaldı.

ASİ NEHRİ CILIZ AKIYOR

DSİ 6. Bölge Müdürlüğü sorumluluk alanlarında bulunan Adana, Mersin, Hatay ve Osmaniye’deki nehirlerin debisinde yüzde 50-60’a varan oranda azalma yaşandığı, suyun depo edilmesi sayesinde ise kuraklığın etkilerinin en aza indirildiği bildirildi.

Asi Nehri’nde geçen yıl saniyede 28 metreküp olan akım hızı bu yıl 16 metreküpe kadar düşerken, yine Hatay’da bulunan Afrin Deresi ise saniyede 0,6 metreküp ile adeta kuruma noktasına geldi.

OBRUK ŞELÂLESİ KURUDU

Öte yandan, Adana’nın Saimbeyli ilçesinde bulunan Obruk Şelâlesi ise kurudu. Mesire yeri olarak kullanılan şelalenin yaşanan su sıkıntısı sebebiyle son birkaç yıldır yaz aylarında kuruduğu belirtildi. Yurt genelinde kuraklıktan en fazla etkilenen iller arasında bulunan Gaziantep’te içme ve kullanma suyu ihtiyacı Kahramanmaraş ve Adıyaman’daki su kaynaklarından sağlanıyor. DSİ yetkililerinden alınan bilgiye göre, Gaziantep’teki nehir ve baraj göllerindeki su seviyesi, geçen yıllara oranla önemli derecede düştü. Ancak buna rağmen bölgedeki yatırımlar sayesinde alınan tedbirlerle, içme ve kullanma suyu ya da tarımsal sulama konusunda bir sıkıntı yaşanmıyor.

DSİ 17. Bölge Müdürü Mahmut Dündar, ‘’sorumluluk sınırlarımız içerisinde yer alan göl ve göletlerin su sevilerinde geçmiş yıla göre ciddî oranda azalma var’’ dedi. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bu yıl etkili olan kuraklık, tarımsal sulamada kullanılan suyun miktarının fazlalığı ve artan enerji talebi sebebiyle Atatürk Barajı’ndaki aktif (yararlanılabilir) doluluk oranı yüzde 19,1’e geriledi.

KARADENİZ NİSBETEN İYİ DURUMDA

Doğu Karadeniz’de ise bu yılki yağışlar bölge halkının yüzünü güldürürken, akarsu ve göller de yağışlardan nasibini aldı. Trabzon DSİ 22. Bölge Müdürlüğü yetkililerinden aldığı bilgiye göre, 2007 yılında Karadeniz Bölgesi’nin doğusunda su kaynaklarındaki akım önceki yılların ortalamasından fazla olurken, batı kesimlerde ise geçen yıllara oranla 15-20 azalma yaşandı. Elazığ’da da kuraklık sebebiyle baraj göllerindeki su seviyeleri düşerken, diğer kaynaklar da yağış azlığından olumsuz etkilendi.

EGE'DE DE SIKINTI VAR

DSİ 2. Bölge Müdür Yardımcısı Hüseyin Zerman, küresel ısınmanın Ege Bölgesi’nde de su kaynaklarını olumsuz yönde etkilediğini, bu yılki sıkıntıyı, çiftçileri, çok su istemeyen bitkileri ekmeleri yönünde uyararak aştıklarını bildirdi. Zerman, yaptığı açıklamada, küresel ısınma sebebiyle kuraklık yaşandığını, bu yılki sulama sezonunu, mevcut baraj ve göletlerde biriktirilen sularla gerçekleştirdiklerini belirtti.

20.08.2008


 

400 SAYFALIK PROGRAM

Müzakerelere başlama tarihinin belli olduğu 17 Aralık 2004'ten bu yana AB reformları için kayda değer bir adım atmayan hükümet, nihayet konuyu gündemine aldı. Bakanlar Kurulu son toplantısında, AB için hazırlanan 3. Ulusal Programı görüştü. Önümüzdeki günlerde ilgili kurumlara, partilere ve AB makamlarına verilecek olan 400 sayfalık program taslağı, ardından kitap haline getirilerek kamuoyunun bilgisine sunulacak.

131 YASAL DÜZENLEME

Önümüzdeki dört yılda siyasî ve ekonomik kriterlerle üyelik yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için atılacak adımların sıralandığı programda yer alan 131 yasal düzenlemeden kısa vadeli olanların bir veya iki, orta vadeli olanların üç veya dört yıl içinde tamamlanması

öngörülüyor. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, yasal düzenlemelerin gerektirdiği konularda anayasa değişikliklerinin de gündeme geleceğini söyledi.

Hükümet AB’yi hatırladı

HÜKÜMET Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Avrupa Birliği ‘’3. Ulusal Program’’ Taslağının tamamlandığını açıkladı. Çiçek, Başmüzakereci ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın siyasî parti temsilcileri ve sivil toplum örgüt temsilcileri ile görüştükten sonra Ulusal Program’a nihaî şeklin verileceğini de bildirdi.

Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği ile ilişkilerin geniş ölçüde ele alındığını söyledi. Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde DSP-MHP-ANAP Hükümeti (57. Hükümet) ve AKP Hükümeti (58. Hükümet) döneminde 2 ayrı Ulusal Program hazırlandığını hatırlatan Çiçek, 3. Ulusal Program’ın da bugünlerde hazırlanması gerektiğini söyledi. Cemil Çiçek, şunları kaydetti:

‘’Türkiye, kurumlar arası işbirliği çerçevesinde, hem iç kamuoyuna hem de AB makamlarına verilecek olan, AB kamuoyuna sunulacak olan Ulusal Belge’nin -ki bunlar bir taahhüt niteliğindedir- hazırlık çalışmalarını sürdürmüş ve bugün Ulusal Program ile ilgili Bakanlar Kurulunda çok kapsamlı bir değerlendirme yapılmıştır. Bu değerlendirme aynı zamanda Sayın Babacan tarafından siyasî partilerimizle de görüşülecektir. Kendilerini de ziyaret edecekler. Bu programın içeriği hakkında gerekli açıklamaları yapacaklar. Ondan sonra da son değerlendirmeyi yapıp, bunu kitap haline getirip, kamuoyunun bilgisine sunacağız.

Ulusal Program, taslak olarak 400 sayfadan müteşekkildir ve 4 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, giriş bölümüdür. İkinci bölüm, siyasî kriterlerle ilgili bölümdür. Üçüncü bölüm ekonomik kriterler, dördüncü bölüm de üyelik yükümlülüklerinin üstlenmesi ile ilgili bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler içerisinde Türkiye önümüzdeki 4 yıl içinde neleri yapmayı öngörüyorsa bu taahhütleri ifade etmektedir.

Bunların muhtevasına bir başka açıdan baktığınızda 131 yasal düzenleme gerektirmektedir. Dolayısıyla bu 400 sayfadan müteşekkil Ulusal Program içerisinde 131 yasa değişikliği yapılması gerekiyor. Bunların hepsi uyum konusunda olan düzenlemelerdir. Bunların kısa vadeli olanlarının 1 veya 2 yıl içerisinde, orta vadeli olanların 3 veya 4 yıl içerisinde yapılması gerekmektedir.

‘Bu yasal düzenlemeler nelerle ilgilidir?’ diyorsanız, içeriğini anlattığım konularla ilgilidir. Yani siyasi kriterlerle ilgilidir, misal vermek gerekirse, bunların başında yasasını çıkardık, ama Anayasa Mahkemesi tarafından yürürlüğe konulamadı. Ombudsman ya da kamu deneticiliği, kamu yönetiminin işlevselliğini arttıracak konulardır. Yargının işlevselliği, sendikal haklar, bunların hepsi siyasi kriterlerin içindedir.’’

‘’342 TÜZÜK VE YÖNETMELİKTE DE DEĞİŞİKLİK YAPILACAK’’

Bu 131 yasa dışında 342 tane tüzük, yönetmelik gibi ikincil düzenlemenin de Ulusal Program kapsamında 4 yıl içerisinde hayata geçirilmesinin gerektiğini kaydeden Çiçek, 473 adet de 33 fasılla ilgili yapılması gereken düzenlemeler olduğunu ifade etti. ‘’Hazırlanan Ulusal Program, geçmiş iki tecrübeden yola çıkarak, ayağı yere basan bir programdır’’ diyen Çiçek, siyasi partilerin de görüşünü alacaklarını, Başmüzakereci ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile program taslağını görüşeceğini bildirdi. Çiçek, bu görüşmelerin ardından programa son şeklinin verileceğini söyledi.

2008-2013 SULAMA EYLEM PLANI

Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısında, 2008-2013 Sulama Eylem Planı’nın da görüşüldüğünü belirtti.

Eldeki su kaynaklarının en iyi şekilde kullanılması için bir eylem planı hazırlanması gerektiğini vurgulayan Çiçek, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 2008-2013 yıllarını kapsayan ve 1543 projeden oluşan bir eylem planı hazırladıklarını söyledi.

20.08.2008


 

Kafkasya’daki kriz Stalin’in eseri

Kafkasya’da tarih boyunca yaşanan çatışmalar, sürgün ve asimile çalışmaları sebebiyle gözyaşları hiç dinmedi. Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şenol Kantarcı, Kafkas halklarının 1943-1944 yıllarında Stalin tarafından geniş çaplı bir soykırıma uğratıldığını ve sürüldüğünü hatırlatarak, “Stalin’in bölgeye müdahalesi hassas olan demografik yapının iyice bozulmasına sebep olmuş ve bütün bunlar bugünkü çatışmaların temelini teşkil etmiştir” dedi.

DÜNYANIN etnik yapı bakımından en karmaşık bölgeleri arasında ilk sırada yer alan Kafkasya’da tarih boyunca yaşanan çatışmalar, sürgün ve asimile çalışmaları nedeniyle göz yaşları hiç dinmedi.

Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şenol Kantarcı, yaptığı açıklamada, coğrafi konumu itibariyle bir kavşak özelliği taşıyan Kafkasya, tarih boyunca değişik yönlerden gelen kavimlerin uğrak yeri olduğunu, bölgenin jeostratejik konumu ve doğal zenginlikleriyle, tarihin bilinen bütün dönemlerinde küresel ve bölgesel güçlerin iştahını kabarttığına dikkati çekti.

Bölgenin sosyal, etnik, dil ve din bakımından çok kozmopolit bir yapısının bulunduğunu vurgulayan Kantarcı, ‘’Kafkasya, bugün için de dünyanın en dinamik bölgelerinden birisi. Soğuk savaş sonrası büyük bir değişim sürecine girdi. Güney Kafkasya ile başlayan süreç, son dönemde özellikle 2000 sonrası da Kuzey Kafkasya’da baş gösterdi. Dinamik yapısından ötürü, bölgedeki halklar, tarih boyunca, yaşadıkları çatışmalar, uğradıkları sürgün ve asimile politikaları nedeniyle hep gözyaşı dökmüşlerdir’’ dedi.

KAFKAS HALKLARI HEP SÜRGÜN EDİLDİ

Rus Çarlığı’nın 1859-1864 yılları arasında Kafkas halklarına yönelik büyük bir sürgün politikası izlediğini kaydeden Kantarcı, şöyle devam etti:

‘’Ruslar’ın Kafkasya’ya sahip olma arzusu nedeniyle, sadece 1864’te milyonlarca Kafkasyalı yurdundan sürülmüştür. Kafkasya’dan 1 milyon 500 bin insan 1858-1864 yılları içinde tüm yaşam olanakları yok edilerek yurtlarından kovulmuşlar ve Osmanlı topraklarına gönderilmişlerdir. Bu sürgünlerde, yüzbinlerce Kafkasyalı yollarda ölmüştür. Kafkas halklarına uygulanan sürgünler, 1864 yılından sonra da durmamıştır.’’

1865’te Çeçenya ve Osetya’dan, 1866 ve 1878 yıllarında Abhazya’dan daha sonraları ise Adıgeler, Karaçaylılar, Abhazlar ve Dağıstanlılar’dan olmak üzere yüzbinlerce insan yurdunu terk ederek yabancı topraklara göç etmek zorunda kaldığını anlatan Kantarcı, ‘’19. yüzyılda da Kafkasya’nın çeşitli bölgelerinden Müslüman topluluklar, Osmanlı topraklarına göç ettirilmiştir’’ dedi.

Yurtlarından sürülen Kafkas halklarının toprakları, evleri ve sahip olduğu diğer tüm mal varlıklarının bölgeye getirilen Rus ve Kazaklara verildiğini kaydeden Kantarcı, ‘’Kafkas halklarının uğradıkları zulümler hiç bitmemiştir’’ dedi.

STALİN’İN ESERİ

Kafkas halklarının 1943-1944 yıllarında Stalin tarafından geniş çaplı bir soykırıma uğratıldığını kaydeden Kantarcı, şöyle devam etti:

‘’Kafkas halkları, asılsız bir şekilde 2. Dünya Savaşı’nda Almanlarla işbirliği yapmakla suçlanmışlardır. Bu suçlamayla 23 Şubat 1944 günü binlerce Çeçen ve İnguş ölümü pahasına Sibirya’ya sürülmüş, bunları Karaçaylılar, Balkarlar izlemişlerdir. Kırım Tatarları ve Ahıska Türkler’i de sürgünden nasiplerini almışlardır. İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Stalin’in Ahıska Türklerini sürmesinden sonra, Ahıskalıların yüzyıllarca yaşadığı köy ve kasabalara Gürcü ve Ermeniler yerleştirilmiştir. Stalin’in bölgeye müdahalesi hassas olan demografik yapının iyice bozulmasına sebep olmuş ve bütün bunlar bugünkü çatışmaların temelini teşkil etmiştir.’’

20.08.2008


 

İsrail’de ortak tatbikat

Türkiye-İsrail-ABD deniz ve hava kuvvetleri arasında yapılacak yıllık ortak arama ve kurtarma tatbikatı için Türk donanmasının iki gemisi İsrail’in Hayfa limanına gitti. İsraili komutan tarafından yönetilecek ve iki gün sürecek tatbikatın, bugüne kadar üç ülkenin katılımıyla yapılan tatbikatların dokuzuncusu olduğu ifade edildi.

TÜRKİYE-İSRAİL-ABD deniz ile hava kuvvetleri arasında yapılacak yıllık ortak arama ve kurtarma tatbikatı için Türk donanmasının 2 gemisi İsrail’in Hayfa limanına geldi. İsrail açıklarında uluslararası sularda yarın başlayacak ve 21 Ağustos’a kadar devam edecek tatbikata katılacak Türk donanmasından “Gökçeada” fırkateyni ile “Bandırma” korveti Hayfa limanına demirledi. Arama kurtarma tatbikatını İsrailli komutan İlan Şrigyi yönetecek. Ortak tatbikatla ilgili olarak Hayfa’daki İsrail donanma üssünde basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan İsrail Filotila komutanlarından Yoav Abergeil, bu yıl her 3 ülkenin katılımıyla yapılacak ortak arama kurtarma tatbikatının 9’uncusunun gerçekleştirildiğini belirtti. Abergeil, “Güvenilir Deniz Kızı” adıyla yapılacak tatbikatın amacının, doğal afetler veya teröristlerce denizde değişik hedeflere yapılacak muhtemel saldırılar konusunda işbirliği olduğunu söyledi. Abergeil, deniz trafiğinin en yoğun olduğu Akdeniz’de yapılacak tatbikatta helikopterler ve kurtarma timlerinin de yer alacağını kaydetti. Her 3 ülkenin askeri kuvvetlerinin, savaş gösterisi için değil tümüyle insani amaçla bir araya geldiklerini vurgulayan Abergeil ayrıca, Akdeniz’deki diğer ülkeleri de gözlemci veya katılımcı olarak tatbikata katılmaya davet etti.

/ Hayfa

20.08.2008


 

Erbakan’a Gül affı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kapatılan Refah Partisinin eski Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan hakkında hükmedilen ve infazına başlanan ev hapsi cezasını ‘’sürekli hastalık’’ sebebiyle kaldırdığını açıkladı.

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, kapatılan Refah Partisi’nin eski Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın kalan hapis cezasını ‘’sürekli hastalık’’ sebebiyle kaldırdı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘’Hastanelerce sürekli hastalıkları belirlenen ve bunlara ilişkin raporları Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından değerlendirilerek muayenesi yapılan Necmettin Erbakan’ın sağlık durumunun mahkumiyetinin devam etmesine izin vermediği yolunda anılan Kurulca Rapor düzenlenmesi ve dosyanın Adalet Bakanlığınca 15 Ağustos 2008 tarihinde Cumhurbaşkanlığına intikal ettirilmesi üzerine Sayın Cumhurbaşkanımız, Adli Tıp Raporunda ifade edilen durumun Anayasa’nın 104. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde sözü edilen ‘sürekli hastalık’ kapsamında olduğunu dikkate alarak, ilgilinin kalan hapis cezasını, söz konusu madde uyarınca kaldırmışlardır.’’ Necmettin Erbakan’ın 2 yıl 4 aylık hapis cezası, 26 Mayıs 2008’de Altınoluk’taki konutunda infaz edilmeye başlanmıştı.

20.08.2008


 

Pakistan rahat bir nefes aldı

Pakistan’da yapılan bir kamuoyu yoklaması, halkın büyük çoğunluğunun Devlet Başkanı Pervez Müşerref’in istifasından memnun olduğunu ortaya koydu.

‘Gallup Pakistan’ araştırma şirketinin anketine katılanların yüzde 63’ü Müşerref’in istifasından memnuniyet duyduğunu söylerken, yalnızca yüzde 15’i buna üzüldüğünü belirtti.

20.08.2008


 

ABD ile yeni kriz

Türkiye, iki Amerikan hastane gemisinin Gürcistan'a gitmek için Karadeniz’e girmesine izin vermedi.

ABD’deki düşünce kuruluşu Heritage Vakfının Rusya Ve Avrasya Çalışmaları uzmanı Ariel Cohen, bu tutumu, 1 Mart tezkeresine benzetti.

20.08.2008


 

Hicaz demiryolları 100 yaşında

HİCAZ demiryollarının 100. kuruluş yıl dönümü faaliyetlerle kutlanıyor. Bir haftalık kutlama programının açılışı Şam’daki Hicaz Demiryolları istasyon binasında yapıldı.

Açılışa Suriye Başbakanı Muhammed Naci Itri, Ulaştırma Bakanı Yarub Süleyman Bedir, Turizm Bakanı Sadullah Aga Elkala, Arap Birliği Demiryolları Birliği Başkanı Murhif Sabuni ve Hicaz Demiryolları Genel Müdürü Mahmud Sakbani katıldı. Açılış programı çerçevesinde Hicaz Demiryolları’nın kuruluşunu anlatan bir belgesel gösterimi yapıldı. Belgeselde, Hicaz Demiryolları’nın kuruluş projesinin II. Abdülhamit’e ait olduğu hatırlatılarak hattın kuruluş aşamasına dair detaylı bilgi verildi. Belgeselde, projenin Avrupalılar tarafından “gerçekleştirilmesi imkânsız bir rüya’’ olarak değerlendirildiğine ancak II. Abdülhamit’in bu projeye bütün kalbi ile inandığına dikkat çekildi.

Hicaz Demiryolları’nın 100. Kuruluş Yıl Dönümü faaliyetleri bir hafta sürecek. Program çerçevesinde, Hicaz Demiryolu tarihini anlatan fotoğraf ve kullanılan ekipman sergilenecek. Seminerlerin de gerçekleştirileceği faaliyet programı kapsamında, trenle Suriye’nin Busra şehrine ve Ürdün’de bulunan Derra İstasyonu’na seyahatler yapılacak. Faaliyet programının son gününde ise, Suriye Ulaştırma Bakanı Yarub Süleyman Bedir’in oturum başkanlığını yapacağı ‘’Hicaz Demiryolu’nun bugünkü durumu ve gelecekteki konumu” konulu konferansta hattın bugünü ve yarını masaya yatırılacak.

Açılışta bir konuşma yapan Suriye Başbakanı Muhammet Naci Itri, Hicaz Demiryolu’nun 20. yüzyılın başından itibaren Arap ülkeleri arasındaki iletişimi güçlendirdiğini belirterek, bölgedeki şartların değişmesine rağmen Hicaz Demiryolu’nun daha aktif hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.

Itri, Hicaz Demiryolu’nun bölgedeki ülkeler tarafından ekonomik, sosyal, kültürel ve turizm yönünden desteklenmesinin herkese faydalı sonuçlar getireceğine dikkat çekti. Ulaşım araçlarının çok gelişmesine rağmen Hicaz Demiryolu’nun öneminden hiçbir şey kaybetmediğini belirten Itri, ‘’bölgemizdeki enerji kaynakları ve coğrafi konumunun önemi dikkate alındığında bu proje bölgemizi, bölgesel ve uluslar arası cazibe merkezi haline getirecektir’’ dedi. Açılış programının ardından açıklama yapan Suriye Ulaştırma Bakanı Süleyman Bedir Türkiye-Suriye ilişkilerinin politik alanda en üst düzeyde yürütüldüğünü belirtti. Bedir, demir yolu, kara yolu ve deniz taşımacılığı alanlarında iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesi için Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Bakanlık yetkilileri ile görüşmelerinin ve ortak çalışmalarının her düzeyde sürdüğünü vurguladı. Hicaz Demiryolu’nun Şam’daki tek tren yolu olduğunu hatırlatan Bedir, ‘’Hicaz Demiryolu hattı bölge ülkelerinin tek bağlantı noktası ve Suriye içi demir yolları hatlarının başlangıç noktası olabilir. Biz, Hicaz Demiryolu’nun bölge içi seyahatlerde başlangıç noktası olması yönünde çalışıyoruz’’ dedi. Türkiye ve Suriye arasında çok önemli bir demir yolu projesinin yürütüldüğünü anlatan Bedir sözlerine şöyle devam etti: ‘’Halep ve Gaziantep arasındaki demir yolu hattının geliştirilmesi için çalışıyoruz. Bir kısmı Türkiye, bir kısmı da Suriye tarafından düzenlenecek olan hat Halep-Gaziantep arasındaki ticari ilişkileri güçlendirecektir’’.

/ Şam

20.08.2008


 

Medyaya “din danışmanı” teklifi

DİYANET İşleri Başkanlığı vaizi Doç. Dr. Halil Altuntaş medyada hizmet verenlerin genellikle din konusunda yeterli bilgileri olmadığını belirterek, bu sorunun geçici bir din danışmanı istihdam edilerek aşılabileceğini kaydetti.

Diyanet dergisinde ‘’Medya’da Din’’ konulu bir makale yazan Diyanet İşleri Başkanlığı vaizi Doç. Dr. Halil Altuntaş ‘’Medya mensuplarının ‘din bilgini’ olmasının beklenemeyeceğini, ancak en azından ortalama bir vatandaş kadar dinî bilgisi olması gerektiği’’ görüşünü dile getirdi. Altuntaş, bu sorunun geçici bir din danışmanı istihdam edilerek aşılabileceğini ifade etti. Medyada zaman zaman dinî duyarlılıklar konusunda hoşgörüsüz bir tutum sergilendiğini ifade eden Altuntaş, ‘’dindar’’ insanların ‘’dinci’’ diyerek aşağılandığını, dinî değerlerin de her fırsatta alay konusu edildiğini kaydetti.

Din muhtevalı tartışma programlarının çoğunun adeta ‘’kör dövüşü’’ şeklinde gerçekleştirildiğini belirtenn Altuntaş, her medya unsurunun kendi dünya görüşünün tartışmaya hakim olmasını istediğini, bu sebeple buna ‘’elverişli konuklar’’ çağrıldığını ifade etti. Altuntaş, ‘’dinî konuların, araştırmalarıyla tanınan ve geniş kabul gören, akademik unvana sahip, uzman kişiler tarafından anlatılmasının kabul görücü bir etkisi olacağını’’ vurguladı. Medyadaki haberciliği de eleştiren Altuntaş, ‘’Medya sektörünün ortaya çıkardığı asparagas/şişirme haber kavramı her zaman çirkin ve tiksindirici. Ama bunun din alanında devreye sokulmasına söylenecek söz bulamıyor insan. Gizli ve tehlikeli bir din sömürüsü söz konusu bu durumda’’ görüşlerine yer verdi. Altuntaş, ‘’medyanın lâyık olduğu saygınlığa toplumun değerlerine saygı göstererek ulaşabileceğini’’ ifade etti. Bu arada Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu da, ‘’İletişimin imkanlarının adeta sınır tanımadığı günümüzde, eskiye nazaran bir ‘medya etiği’ne daha fazla ihtiyaç duymaktayız’’ dedi. Bardakoğlu, Diyanet dergisinin Ağustos sayısındaki ‘’Doğru Bilgi ve Toplumsal Kaynaşma Bağlamında Medya ve Din’’ başlıklı yazısında iletişimin sosyal sorumluluk gerektiren önemli bir olgu olduğunu kaydetti.

Bardakoğlu, İslâm dininin ana kaynaklarının, topluma fayda yerine zarar getiren, yanlış ve yanıltıcı bilgi içeren, kişi haklarını ihlal eden haberler karşısında herkesi ihtiyatlı ve sağduyulu olmaya çağırdığını, doğru bilgi ve haberin peşine düşmeyi emrettiğini belirtti. Bardakoğlu, yazısında İslâm’ın bilgi ve haberlerin aktarılması sırasında ‘’doğruluk’’, ‘’güvenilirlik’’, ‘’iyi değerlere hizmet etme’’ ve ‘’insanlara yarar sağlama’’ gibi hususların dikkate alınmasını, aynı zamanda dinî bir sorumluluk olduğuna işaret etti.

20.08.2008


 

AB üyeliğine Finlandiya desteği

AVRUPA Birliği üyesi ülkelerden Finlandiya Başbakan Matti Vanhanen, Türkiye’nin AB üyeliğini aktif bir şekilde desteklediklerini belirtti.

Vanhanen, yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin AKP’nin kapatılması davasını reddetmesinin ardından “rahat nefes aldıklarını” söyledi. Vanhanen, “Türkiye’de çoğunluğun seçmiş olduğu demokratik bir partinin kapatılması vahim bir sonuç doğuracağı kuşkusuzdu. Muhtemel bir kapatmada Avrupa Birliği de gereken güçlü reaksiyonu gösterecekti” diye konuştu. “Önemli olanın Türkiye’deki demokratik sürecin devamı” olduğunu vurgulayan Fin lider, “Bu da oldu” diye konuştu. Mahkemenin AKPi’ye para cezası vermesinin “o kadar önemsenecek bir şey olmadığını” belirten Fin Başbakan Vanhanen, “Kapatılma olasılığı son derece kaygı vericiydi. Ama kararın ardında herkes rahat nefes aldı” dedi.

Vanhanen, Türkiye’nin AB üyeliğini aktif bir şekilde desteklediklerini ve her platformda Türkiye’nin Avrupa’ya doğru ilerlemesine destek verdiklerini kaydetti. Türkiye’nin üye olacak durumda olmadığını savunan Vanhanen, “Ancak Türkiye sürekli yenileniyor, gelişiyor ve yenilikler yapıyor. Umuyorum bu yenilikler devam edecektir. Zamanı geldiğin de Finlandiya olarak Türkiye’nin AB üyesi olmasını AB kararları çerçevesinde görmek istediğimizi söyleyebilirim” dedi. Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde cumhurbaşkanının değişmesine ilişkin olarak Fin Başbakan Vanhanen, yeni lider ile defalarca görüşmeler yaptığını belirterek yeni temaslar hakkında bilgi edindiğini söyledi. Vanhanen, “Karşılıklı başlamış olan görüşmelerin politik kararlar çerçevesinde mantıklı bir şekilde sorunların giderileceğini umuyoruz. Finlandiya olarak alınacak karşılıklı kararların kalıcı çözümler getirmesi gerektiğini ümit ediyoruz. Tüm kalıcı çözümleri her zaman kuvvetli bir şekilde destekliyoruz” diye konuştu.

/ Helsinki

20.08.2008


 

Akdeniz ve Ege ünlülerin ilgi odağı oldu

AKDENİZ ve Ege bölgeleri bu yıl birçok ünlünün ilgi odağı oldu.

Bodrum, son bir ayda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Makedonya Cumhurbaşkanı Branko Crvenkovski, Nahcivan Ali Meclis Başkanı Vasıf Talibov, Bosna Hersek Savunma Bakanı Selmo Cikotiç ve Romanya Başbakanı Calin Popescu Tariceanu’u ağırladı. Muğla Valisi Ahmet Altıparmak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son bir ayda çok sayıda ülke liderinin tatil ve iş görüşmesi için Bodrum’a geldiğini ifade ederek, ‘’Bu gelişme Muğla turizmi, tanıtımı açısından son derece sevindirici. Bu durum Bodrum’da dünya liderlerini ağırlayacak bir kalite yakalandığını gösteriyor’’ dedi. Her yıl yerli ve yabancı 10 milyondan fazla turistin tatil için seçtiği Antalya, cumhurbaşkanlarından başbakanlara kadar birçok devlet adamının tatil için tercih ettiği bölge oldu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bakanların çok sık ziyaret ettikleri Antalya’ya yılbaşından bu yana çok sayıda yabancı devlet adamı geldi.

KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Turgay Avcı ile KKTC Ekonomi ve Turizm Bakanı Erdoğan Şanlıdağ’ın da yer aldığı ziyaretçiler arasında, halen Rusya ile ülkesi arasında savaş devam eden Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili, Burkina Faso Cumhurbaşkanı Blaise Compaore, Litvanya Başbakanı Gediminas Kirkilas, Irak Devlet Başkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi, Birleşik Arap Emirlikleri Kralı El Maktum da yer alıyor. Çeşme ve Kuşadası da sanat ve spor dünyasından birçok ismi ağırladı.

20.08.2008


 

CHP'ye göre, bu Meclis Anayasa değişikliği yapamazmış

CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, bu dönem parlamentosunun anayasa değişikliği yapamayacağını iddia etti.

TBMM’de gazetecilerin sorularını cevaplayan Anadol, bir gazetecinin, ‘’3. Ulusal Program Taslağının açıklandığını, muhalefete de sunulacağını, programla ilgili anayasa değişikliği yapılması gerektiğinin söylendiğini’’ belirtmesi üzerine ‘’kediye ciğer emanet edilmeyeceğini’’ söyledi. ‘’AK Parti’nin, laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğunun Anayasa Mahkemesi kararıyla tescil edildiğini’’ iddia eden Anadol, şöyle konuştu: ‘’Meclis çoğunluğu onlardan oluşuyor. Onların anayasa değişikliği taleplerine ‘evet’ demek tam anlamıyla kediye ciğeri emanet etmektir. Ondan ne geleceğini biz biliyoruz. Ondan sonra Anayasa Mahkemesi üyelerini, Meclise, kendilerine seçtirecekler. Onun adı da hukuk reformu olacak. Onların ne istediklerini biliyoruz. Bu dönem Parlamentosu, anayasa değişikliği yapamaz. Özellikle parti kapatma konusunda, diğer konularda... ‘Yok, özgürlükleri geliştireceğiz.’ Bunların hepsi laf.’’

20.08.2008


 

Öğretmen atamaları yarın

MİLLî Eğitim Bakanlığı (MEB), yarın kadrolu ve sözleşmeli toplam 18 bin 193 öğretmen atayacak.

MEB’in yazılı açıklamasına göre, 5-18 Ağustos 2008 arasında başvuruları alınan öğretmen adaylarının ataması saat 10.00’da MEB Başöğretmen Salonu’nda düzenlenecek törenle bilgisayar ortamında gerçekleştirilecek. İlk atama, açıktan atama ve kurumlar arası atama yöntemiyle 15 bin 744’ü kadrolu, 2 bin 449’u sözleşmeli toplam 18 bin 193 öğretmen atanacak. 15 bin 744 kadronun 15 bin 200’ü ilk atama, 300’ü açıktan atama, 100’ü kurumlar arası atama, 144’ü de beden eğitimi alanına millî sporcu olarak sınavsız alınacaklar için; sözleşmeli öğretmenlik pozisyonundan 2 bin 300’ü KPSSP10 sonucuna göre ilk defa görevlendirme, 149’u ise yeniden (açıktan) görevlendirme için ayrıldı. Atama sonuçları, aynı gün MEB’in http://personel.meb.gov.tr internet adresinden duyurulacak. Kadrolu ve sözleşmeli öğretmenliğe atananlardan göreve başlama sırasında istenen belgeleri hazır olanlar, 22 Ağustos 2008’den itibaren atandıkları il milli eğitim müdürlüklerine başvurarak görevlerine başlayabilecekler.

20.08.2008


 

İstanbul'da bir haftada, 23 bin 316 sürücüye ceza yazıldı

İSTANBUL'DA, bir haftalık trafik kontrollerinde, kurallara uymayan 23 bin 316 sürücüye ceza yazıldı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğünün yazılı açıklamasına göre, 11-17 Ağustos 2008’de polisin sorumluluk alanında gerçekleştirilen trafik denetimlerinde 29 bin 203 araç kontrol edildi. Uygulamalarda, araç sürücülerinden 4 bin 499’una yasak parktan, 20’sine korsan taşımacılık yapmaktan, 5 bin 93’üne kırmızı ışık ihlalinden, 260’ına alkollü araç kullanmaktan, 198’ine görüşü engelleyici süs eşyası (renkli cam) taktırmaktan, 2 bin 147’sine emniyet şeridi ihlalinden, 38’ine taşıma sınırı üzerinde yük almak veya dingil ağırlıklarını aşacak şekilde yüklemekten, 66’sına azami toplam ağırlıkların üzerinde yükleme yaptırmaktan, 10 bin 410’una da Karayolları Trafik Kanunu’nun diğer maddelerinden cezai işlem yapıldı. Böylece 22 bin 731 araç sürücüsüne ceza yazılan denetimlerde, motosikletlere yönelik uygulamalarda da 352 motosiklet sürücüsüne ceza kesildi. Bu motosiklet sürücülerinden 76’sına sürücü belgesiz motosiklet kullanmaktan, 37’sine yetersiz ehliyet sınıfı ile motosiklet kullanmaktan, 130’una motosiklet kullanırken koruma başlığı takmamaktan, 109’una da Karayolları Trafik Kanunu’nun diğer maddelerini ihlâlden ceza kesildi. Aynı uygulamalar kapsamında, Aksaray Varyant altı, Çarşıkapı Meydan ve Ayasofya Meydanı’nda, tramvay yolu ihlallerine, duraklama ve kısa mesafeli yolcu almamaya karşı gerçekleştirilen denetimlerde de toplam 233 adet ceza kesildi. Şehirde, son bir haftada 8 ölümlü, 145 yaralamalı ve 647 maddî hasarlı trafik kazası meydana geldi.

20.08.2008


 

Halen 12 Eylül Anayasası ile yönetiliyoruz

DİKİLİ Belediye Başkanı Osman Özgüven, ‘’Halen 26 yıl önce askeri diktatörlük koşullarında halkımıza dayatılan 12 Eylül Anayasası ile yönetiliyoruz.

Dünya değişiyor ama çoğumuz için iş, ekmek, demokrasi, barış ve özgürlük talebi değişmiyor’’ Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesinde düzenlediği basın toplantısında, bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Dikili Barış, Demokrasi ve Emek Şenlikleri ile ilgili bilgi verdi. İlki 1985’te yapılan ve 1994-2004 yıllarında ara verilen şenliklerin başlamasının üzerinden 23 yıl geçtiğini ancak geçmişten beri devam eden ihtiyaç, sıkıntı ve taleplerin değişmediğini belirten Özgüven, şöyle konuştu: ‘’Halen 26 yıl önce askerî diktatörlük koşullarında halkımıza dayatılan 12 Eylül Anayasası ile yönetiliyoruz. İş, aş ve ekmek sıkıntısı da o günleri pek aratmıyor. Dünya değişiyor ama çoğumuz için iş, ekmek, demokrasi, barış ve özgürlük talebi değişmiyor.’’ Bu sebeple şenliğin ana temasının ‘’Dikili’den Demokrasi Çığlığı’’ olarak belirlendiğini ifade eden Özgüven, ‘’Temiz devlet, temiz siyaset, temiz medya, temiz toplum isteyen herkese Dikili’den çağrıda bulunacağız’’ dedi. 26 Ağustos-1 Eylülde gerçekleştirilecek faaliyetler kapsamında toplam 25 panel, konferans ve söyleşi düzenlenecek, konserler verilecek, film gösterimi ve sahne gösterileri yapılacak.

20.08.2008


 

Güçlükonak’ta patlama: 1 korucu yaralı

ŞIRNAK'IN Güçlükonak ilçesinde terör örgütü PKK mensuplarının daha önceden yola döşenen patlayıcının infilak etmesi sonucu 1 gönüllü köy korucusu yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, Fındık Beldesinde ormanlık alandan odun almaya giden Tahsin Edebali yönetimindeki traktörün geçişi sırasında, terör örgütü PKK mensuplarınca daha önce yola döşenen patlayıcı infilak etti. Patlama sonucu traktörün römorkunda bulunan gönüllü köy korucusu Abdullah Esendemir (38), yaralandı. Yaralı korucu askeri helikopterle Şırnak’a getirilerek Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Bu arada, Şırnak’ın Silopi ilçesinde, terör örgütü PKK mensupları tarafından önceden yola döşenen patlayıcının erken patlaması büyük bir faciayı önledi. Hınıs köyü yakınlarında operasyona çıkan güvenlik güçlerinin güzergahlarına, terör örgütü PKK mensupları tarafından daha önceden döşenen patlayıcı infilak etti. Patlayıcının, güvenlik güçlerinin bulunduğu yere yaklaşık 50 metre mesafede infilak etmesi faciayı önledi. Olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Bölgede hava destekli geniş çaplı operasyon başlatıldı.

20.08.2008


 

Arızalanan yangın helikopteri tarlaya indi

ORMAN Genel Müdürlüğü’nün Ukrayna’dan kiraladığı ve Bursa Orman Bölge Müdürlüğü hizmetinde kullanılan helikopter, Bilecik’te yangına müdahaleden dönüş sırasında motor arızası nedeniyle Gürsu ilçesine bağlı Kumlukalan köyünde bir tarlaya zorunlu iniş yaptı.

Orman Bölge Müdürü Ali Girgin, yaptığı açıklamada, Bilecik’te önceki gün akşam orman yangınına müdahalede kullanıldıktan sonra gece dönüşe geçen yangın söndürme helikopterinin arızalandığını söyledi. Arızayı fark eden Ukraynalı pilotların, helikopteri Gürsu ilçesine bağlı Kumlukalan köyündeki bir tarlaya başarılı şekilde indirdiğini ifade eden Girgin, şöyle konuştu: ‘’Tarlaya inen helikopter gece de orada kaldı. Motor kısmındaki arızanın giderilmesine çalışılıyor. Eğer parça yenilenmesi gerekiyorsa, parça istenecek. Helikopteri Ukrayna’dan 3 aylığına kiralamıştık. Pilotları, teknisyenleri var. Bakımı da onlara ait. “

20.08.2008


 

Hakkâri'de hafif şiddetli deprem

HAKKÂRİ'DE 4.1 büyüklüğünde hafif şiddetli deprem meydana geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre, Hakkâri’de dün saat 12.50’de, merkez üssü Bağışlı Köyü olan 4.1 büyüklüğünde sarsıntı kaydedildi. Kısa süreli paniğe yol açan depremde, ilk belirlemelere göre, can ve mal kaybı olmadı.

20.08.2008


 

Şüpheli çanta fünye ile patlatıldı

FATİH'TE, yol ortasındaki bariyerlerin arasına bırakılan ve uzman ekiplerce fünye ile patlatılan şüpheli çanta boş çıktı.

Sahil Kennedy Caddesi’nin Kumkapı Balık Hali karşısında, bariyerlerin ortasındaki bölümde bir çanta gören sürücüler, durumdan şüphelenerek polise ihbarda bulundular. Olay yerine gelen gelen uzman ekipte görevli polis memuru, özel kıyafetlerini giyerek, çantayı fünye ile patlattı. Çantada, herhangi bir patlayıcı madde bulunmadığı anlaşıldı.

20.08.2008


 

İran'da bir PKK'lı idama mahkûm edildi

İRAN, terör örgütü PKK’ya üye bir teröristi idama mahkûm etti. İran Yargı Erki sözcüsü Ali Rıza Cemşidi, Ferzad Kemangir adlı teröristin idam cezasına çarptırıldığını bildirdi.

Terörist hakkındaki yargılama sürecinin Yüce Divanın da nihai onayıyla sona erdiği ve kararın kesinleştiği belirtildi. Yine PKK üyesi olduğu bildirilen Habibullah Latifi adlı bir teröristle ilgili dosyanın ise görüşüldüğü ve henüz kesin bir karara varılamadığı kaydedildi.

20.08.2008


 

Keneden bir kişi daha öldü

TOKAT'TAN Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı şüphesiyle Sivas’a sevk edilen kişi, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

Alınan bilgiye göre, Tokat merkeze bağlı bir köyde çiftçilikle uğraşan 37 yaşındaki H.A’yı bir süre önce tarlada çalışırken kene ısırdı. Tokat’ta hastaneye başvuran H.A’nın vücudundaki kene sağlık ekiplerince çıkarıldı. Taburcu olduktan bir süre sonra rahatsızlanan H.A, yeniden hastaneye başvurdu. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı şüphesiyle Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine sevk edilen H.A, burada hayatını kaybetti

20.08.2008


 

Atık yağlar ve piller toplanıyor

ATIK maddelerin doğaya zarar vermesini önlerken aynı zamanda ekonomiye de katma değer getiren ‘Geri Gönüşüm Projesi’ni büyük bir kararlılıkla yürüten Sarıyer Belediyesi 2 ayda 2 ton kullanılmış bitkisel yağ toplanmasını sağladı.

Gelişmiş ülkelerde kullanılmış bitkisel ve hayvansal yağların kanalizasyona ve yüzeysel sulara dökülmesinin yasak olması sebebiyle ülkemizde de başlatılan bu uygulamayı Sarıyer Belediyesi vatandaşlarla işbirliği içinde devam ettiriyor.

Bitkisel yağların evlerde kızartma yemeklerin yapılmasında kullanıldıktan sonra lavabolara dökülmesini önlemek için başlatılan proje kapsamında vatandaşlara plâstik toplama kapları dağıtıldı.

Sarıyer Belediyesi yürüttüğü proje ile hem kanalizasyon borularının daralarak tıkanmasının önüne geçti, hem de denize karışan atık yağlar sebebiyle meydana gelen tabiat kirliliğini önledi. Belediye Başkanı Yusuf Tülün, belediyelerin görevlerinden birinin de insan ve tabiat sağlığını korumak olduğuna dikkat çekti.

Öte yandan Sarıyer Belediyesi doğanın kirlenmesine neden olan atık pilleri de düzenli bir şekilde toplayarak, imha edilmesini sağlıyor. 300 noktaya konulan kutularla 2 yılda 2 buçuk ton atık pil toplayan Belediye, bu konuda TAP (Taşınabilir Pil Üreticileri derneği) ile işbirliği yapıyor. Atık pillerin toplanması için yaptırılan özel kutular işyerlerine, okullara, camilere, muhtarlıklara, alış veriş merkezlerine, pil satış noktaları ile marketlere koyuldu. İçinde cıva ve bazı kimyevi maddelerin bulunması nedeniyle ciddî anlamda tabiatta kirliliğe yol açan atık pillerin toplanması konusunda Sarıyer’in İstanbul’da 4’ncü pilot bölge olarak seçildiği belirtildi.

Yeni Asya / İstanbul

20.08.2008


 

Denizi kirleten gemiye 31 bin 241 YTL ceza

ANTALYA Antalya Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından oluşturulan Deniz Birimi denizi kirleten gemilere göz açtırmıyor. Denize atık su boşalttığı tesbit edilen İtalyan bandıralı Santa Maria isimli kuru yük gemisine 31 bin 241 YTL ceza uygulandı.

Antalya Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü deniz mücavir alan sınırları içerisinde kalan sahillerde, deniz araçlarından kaynaklanan deniz kirliliğinin önlenmesi amacıyla çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, denetimler sırasında İtalyan bandıralı Santa Maria adlı kuru yük gemisinin, Ortadoğu Liman İşletmeleri içinde kirli balast suyunu denize boşaltmak suretiyle kirliliğe neden olduğu tesbit edildi. Geminin denizi kirlettiği boşaltılan sudan alınan numunenin analiziyle belgelendi. Gemiye 31 bin 241 YTL idari para cezası uygulanırken, cezanın tahsiline kadar seyrüseferden men kararı verildi. Cezayı ödeyen geminin limandan ayrıldığı bildirildi. Yetkililer deniz kirliliği ile ilgili şikâyetlerin anında değerlendirmeye alındığını belirterek Antalya Körfezi’nin karadan ve denizden kirlenmeye karşı korunması konusunda Büyükşehir Belediyesi’nin gerekli çalışmaları yürüttüğü ifade etti.

Müşerref Aksoy / Antalya

20.08.2008


 

Tarihî kale definecilerden korunacak

DİYARBAKIR’IN Çınar ilçesinde Romalılar dönemine ait ‘’Zerzevan Kalesi’’ ve şehir kalıntısı olduğu öngörülen kalıntılar, define avcıları tarafından daha fazla tahrip edilmemesi için koruma altına alındı.

Diyarbakır-Mardin kara yolunda, Demirölçek Köyü yakınlarındaki yüksek bir tepede kurulu ve Romalılar dönemine ait Zerzevan Kalesi, define avcılarının adeta uğrak yeri haline geldi. Yaklaşık 100 su sarnıcı ile bir kilise kalıntısının bulunduğu kale, define avcılarının tahribatından korumak amacıyla jandarma ekiplerince denetlenecek.

20.08.2008


 

Çobanlıktan gelip tıp fakültesine girdi

HAKKÂRİ'NİN Yüksekova ilçesinde tek koluyla çobanlık yapan İrfan Töreci, azmi sayesinde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girmeyi başardı.

Töreci, yaptığı açıklamada, her yıl okulların tatil olmasıyla Hacıtepe’de çobanlık yaparak ailesinin geçimine katkı sağladığını söyledi. Elektrik akımına kapılması sonucu 5 yaşında bir kolunu kaybettiğini anlatan Töreci, kolunu kaybetmesinin doktor-suzluktan kaynaklandığını, bu sebeple küçük yaşlardan itibaren doktor olmayı hayal ettiğini söyledi. Töreci, bunun için çok fazla çalıştığını, ilköğretimi birincilikle bitirerek Van Alparslan Anadolu Öğretmen Lisesi’ni kazandığını, burada bir süre okuduktan sonra yeniden Yüksekova’ya döndüğünü belirtti. Yüksekova Süper Lisesi’nde eğitimine devam ettiğini ve okulu birincilikle bitirdiğini ifade eden İrfan Töreci, dershane öğretmenleriyle düzenli ve disiplinli çalışması sayesinde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girmeyi başardığını bildirdi. Babasının çiftçilik yaparak ailesinin geçimini sağladığını, 10 kardeş olduklarını ifade eden Töreci, maddî imkânı yetersiz olan ailesinin Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü’nde eğitim gören kardeşini bile okutmakta güçlük çektiğini kaydetti. Töreci, Tıp Fakültesi’nde eğitim görmenin masraflı olacağını, ailesinin bu maddî yükü kaldırmasının mümkün olmadığını belirterek, ‘’Ancak bu engeli de aşacağıma, eğitimimi sürdürmem için gerekli desteği bulacağıma inanıyorum’’ dedi.

/ Yüksekova

20.08.2008


 

Bebek ölümlerine soruşturma

ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki bebek ölümleriyle ilgili soruşturma başlattı.

Başsavcılık, Ankara Valiliğinden, Hastane Başhekimi Dr. Leyla Mollamahmutoğlu ve Yenidoğan Ünitesi sorumlu doktorları hakkında soruşturma izni istedi. Alınan bilgiye göre, 6,5 aylık dünyaya gelen kız bebeklerinin ölümü üzerine Döndü Boyraz ile eşi Hüseyin Boyraz ve aynı hastanede 4 Temmuz 2008’de dünyaya gelen Selin adlı kız bebeğini, 3 Ağustos 2008’de kaybeden Gencay Esen, şikâyette bulunmuştu. Şikâyet dilekçesinde Başhekim Dr. Leyla Mollamahmutoğlu ve Yenidoğan Ünitesi personeli hakkında, ‘’görevi ihmal’’ ile ‘’tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek’’ suçlarından kamu dâvâsı açılması istemiyle suç duyurusunda bulunmuştu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bebekleri hastanede ölen bu iki ailenin suç duyurusu dilekçelerini işleme koyarak, bebek ölümlerine ilişkin soruşturma açtı. Valiliğin izin vermesi halinde, sorumlular hakkında ‘’taksirle ölüme sebebiyet verme’’ ve ‘’görevi ihmal’’ suçlarından soruşturma yürütülecek.

/ Ankara

20.08.2008


 

Türkiye, Arap turistlerin gözdesi

TARİHİ, denizi ve tabiî güzellikleriyle ilgi çeken Türkiye’ye gelen Arap turist sayısında, geçen yıla göre yüzde 50’nin üzerinde artış olduğu bildirildi.

Güney Marmara Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (GÜMTOB) Başkanı Suphi Dilmen, son yıllarda Türkiye’nin Arap turistlerin uğrak noktası haline geldiğini belirterek, bundan Bursa’nın da payını aldığını söyledi. Dilmen, şehirde ağırlıklı olarak Kuveyt, Suudi Arabistan, Ürdün, Katar ve Suriye gibi ülkelerden turist geldiğini kaydetti.

20.08.2008


 

İnsanlık sırrı arıyor

İNSANOĞLU’NUN AKLINI KURCALAYAN EN ÖNEMLİ SORU OLAN ‘EVRENİN YARATILIŞ SIRRI’ İÇİN AVRUPA’DA ARAŞTIRMACILAR YOĞUN OLARAK ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYOR.

KÂİNATIN yaratılışındaki sırları ortaya çıkarması hedeflenen Centre Europeen pour la Recherche Nuclearie-Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde(CERN) yapılacak büyük patlama deneyinde 10 Eylülde önemli bir adım atılarak, ‘’atomaltı parçacık çarpıştırma cihazı’’ çalıştırılacak. CERN’deki araştırmalara Türkiye’den katılan 50 bilim insanından biri olan ve bir süre önce Türkiye’ye dönen TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Sultansoy, CERN’deki bilimsel gelişmeleri ve izlenimlerini anlattı. 12 Avrupa ülkesi tarafından İsviçre-Fransa sınırında bulunan Cenevre’de 1954 yılında kurulan CERN’in, bugün dünyanın en büyük yüksek enerji fiziği laboratuvarı olduğunu belirten Sultansoy, bu merkezin Avrupa’nın nükleer fizik alanında ABD ve Rusya ile rekabet eder düzeyde olmasını sağlamak amacıyla kurulduğunu anlattı.

1999 yılında Bulgaristan’ın katılımı ile CERN’e üye ülke sayısının 20’ye yükseldiğini ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinden 6 bin 500 dolayında bilim insanının buradaki araştırmalarda yer aldığını ifade eden Sultansoy, ‘’Türkiye, maalesef, halen gözlemci statüsündedir. Ancak son üç yılda yetkililerin çabalarıyla büyük bir canlanma başlamıştır’’ diye konuştu.

Kuruluşundan itibaren CERN hızlandırıcıları sayesinde pek çok yeni parçacık bulunduğunu aktaran Sultansoy, özellikle 1970’lerde nötr zayıf akınlar ve zayıf etkileşmeleri taşıyıcısı olan elektromanyetik etkileşmelerin taşıyıcısı fotonun büyük kütleye sahip benzerleri, 1980’lerdeki W ve Z bozonların CERN’de yapılan bulgular arasında olduğunu ve bunların Nobel Ödülü aldığını belirtti.

ÇARPIŞTIRICI ÇALIŞMA AŞAMASINA GELDİ

CERN’in dünya kamuoyunun odağı haline gelmesinin sebebinin ‘’mühendislik harikası olan insanoğlunun kurduğu en büyük hızlandırıcı Large Hadron Collider-Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın (LHC) çalışma aşamasına gelmesi’’ olduğunu vurgulayan Sultansoy, yerin yaklaşık 100 metre altında 27 kilometrelik tünelde kurulan bu çarpıştırıcının üzerinde 4 dev deney aletinin kurulduğunu belirterek, şöyle devam etti: ‘’Bunlardan ikisi, ATLAS (A Toroidal LHC ApparatuS) ve CMS (Compact Muon Solenoid), genel amaçlı detektördür. ALICE (A Large Ion Collider Experiment) detektörü maddenin yeni hali olan quark-gluon plazmasını, LHCb (Large Hadron Collider beauty) deneyi ise evrenin oluşumunu sağlayan madde-antimadde asimetrisini incelemek için tasarlandı.’’

10 EYLÜLDE DENEYİN ÖNEMLİ BİR ADIMI ATILACAK

8 Ağustos 2008’de ilk protonların ön hızlandırıcıdan ana hızlandırıcıya başarılı bir şekilde aktarıldığını hatırlatan Sultansoy, 10 Eylülde ilk proton demetinin ana hızlandırıcıda devrinin sağlanması çalışmasının yapılacağını bildirdi. Sultansoy, böylece yapımı yıllar süren ‘’atomaltı parçacık çarpıştırma cihazı’’nın çalıştırılma aşamasına geldiğini söyledi.

Bu deneyin ardından Ekim ayının başında da 5 teraelektronvolt (TeV) enerjiye sahip proton demetlerinin çarpıştırılmasının öngörüldüğünü anlatan Sultansoy, CERN’deki çalışmalarda kâinatın yaratılış sırlarıyla ilgili yeni bilgilerin de 2009 yılının sonlarından itibaren alınmaya başlanmasının öngörüldüğünü aktardı.

Sultansoy, ‘’Son araştırmalara göre, 2009’un sonlarında deneyler sonunda mini kara delikler görme ihtimali ortaya çıkacak. Ancak büyük patlama henüz olmayacak. Evrenin oluşmasıyla ilgili bilgilere bu tarihten sonra ulaşılmaya başlanacak. 10 Eylüldeki deneyde de büyük bir adım atılacak. Protonların 27 kilometrelik ana halkada dönmesini göreceğiz’’ diye konuştu. Bu çalışmaların Kasım ayı ortalarında tamamlanmasının ardından gelecek yıl da asıl amaç olan 7 TeV’lik proton demetlerinin çarpıştırılmasının planlandığını aktaran Sultansoy, ‘’Bu durumda ilk bilgilerin 2009 yılının yaz döneminde fizik camiasına aktarılması söz konusu’’ dedi.

CERN’DEKİ TÜRKLER

Türkiye üniversitelerinden ve TAEK’ten yaklaşık 50 bilim insanının CERN’de yapılan araştırmalara katıldığını anımsatan Sultansoy, bunun yanında 10 bilim insanının da ABD, İngiltere ve benzeri ülkelerin üniversiteleri üzerinden CERN’de çalıştığını belirtti.

20.08.2008


 

Microsoft’un başı Tayvan’da derde girdi

DÜNYANIN en büyük yazılım şirketi Microsoft’un başı Tayvan yasalarıyla derde girdi. Ülkenin en büyük tüketici hakları koruma derneği olan Tüketiciler Vakfı (CF), Microsoft’u Serbet Ticaret Kurulu’na (FTC) şikâyet etti.

CF, Microsoft’un, Windows XP işletim sistemini satmayı durdurmasına karşı çıkıyor. FTC, şikâyet başvurusunun kabul edildiğini ve şirket hakkında soruştuma başlatıldığını açıkladı. Yaklaşık 6 ay sürmesi beklenen soruşturma sonunda Microsoft suçlu bulunursa 25 Milyon NT’ye (940 bin YTL) kadar para cezasına çarptırılabilecek. Microsoft, Haziran’dan beri Tayvan’da işletim sistemi olarak sadece Vista’yı satıyor. CF, şikâyet başvurusunda Microsoft’un, Windows XP’nin satışını durdurarak tüketicileri Vista satın almaya zorlamasının yasal olmadığını belirtti. Vakıf ayrıca, araştırmalara göre Temmuz ayı içerisinde yeni bilgisayar alan tüketicilerin % 56’sının Vista’yı silerek yerine XP yüklediğini de söyledi. Tayvanlı tüketicilerin % 67’si Vista’nın yeni bilgisayarlarda tek seçenek olmasına karşı çıkıyor. 2007 yılının Ocak ayında piyasaya sürülen Vista, birçok ülkede beklenen ilgiyi görmedi.

/ Taipei

20.08.2008


 

Empire State, kırmızı beyaza büründü

ABD'NİN New York şehrindeki ünlü ‘’Empire State’’ binası, Pekin-2008 Olimpiyat Oyunlarına katılan Türkiye’nin kırmızı-beyaz renkli bayrağını temsil edecek şekilde ışıklandırıldı.

Binanın kuzey cephesi Türk bayrağının ‘’kırmızı-beyaz-kırmızı’’ renkleriyle ışıklandırılırken diğer cepheleri Kuzey Kore bayrağı (kırmızı, mavi, beyaz) İrlanda bayrağı (portakal, beyaz, yeşil) ve İsrail bayrağının (mavi, beyaz, mavi) renkleriyle aydınlatıldı. Empire State binası basın merkezinden yapılan açıklamada, binanın Türkiye gibi Pekin Olimpiyatları’na katılan ülkeleri onurlandırmak ve kutlamak amacıyla bir ışıklandırma projesi başlattığı ve 7-24 Ağustos tarihleri arasında binanın 4 cephesinin toplam 66 ülkenin bayraklarının renkleriyle aydınlatılacağı hatırlatıldı.

/ New York

20.08.2008


 

ABD üniversitesinde Türk yılı

ABD'NİN Georgia eyaletinde bulunan Kennesaw State Üniversitesi, bu yılı “Türk yılı” ilân ederken, Eylül ayında başlayacak akademik dönemle birlikte, Türk kültürü, tarihî ve siyasî konularının işleneceği dersler, öğrencilerin yanı sıra halka da açık olacak.

Kennesaw State Üniversitesi’nin Kültürel Çalışmalar bölümü, amaçlarının, her yıl belli bir ülke veya bölgeye yönelerek, en erken tarihinden bugüne kadarki gelişmeler üzerinde çalışmak olduğunu belirtti. Kültürel farklılıkları aşarak bağlantı kurmak için olaylara geniş bir perspektifle bakmaya çalıştıklarını belirten üniversitenin Türkiye programı yetkilileri, derslerin sadece öğrencilere değil, halka da açık olacağını ve karşılığında ücret talep edilmeyeceğini duyurdu. Eylül ayında başlayacak akademik programın ilk dersinde, Türk Tarih Sanatı uzmanı Sandra Bird, mimarî san'atlar açısından “Türk Namaz Odası”nı anlatacak. Program çerçevesinde, bir Mehter takımı gösterisi, Mevlevî gösterisi ve resim sergisi de yer alacak.

/ Washington

20.08.2008


 

Balığın da defolusu çıktı

UCUZ fiyatla satılan defolu ürünler grubuna balık da katıldı. Çiftliklerde yetişme şartlarından dolayı gelişimini tam sağlayamayan çizik, başı eğri, kuyruksuz, kanatsız veya gramajı düşük balıklar piyasada defolu olarak satılıyor.

Ege Üniversitesi Su ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Ahmet Kocataş, yaşama şartlarından dolayı bu tür balıkların gelişimlerini tam olarak sağlayamadıklarını, bu sebeple görünüşlerinde farklılıklar olduğunu aktardı. Bu tür balıkların yenmesinde herhangi bir sakınca olmadığını aktaran Dekan Kocataş, özellikle defolu tabir edilen çipura ve levreklerin 4-5 YTL’ye satıldığını vurguladı.

20.08.2008


 

Kelaynaklar yuvaya dönüyor

DOĞA Derneği Genel Müdürü Güven Eken, Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde 18 yıl aradan sonra göçe gönderilen 5 kelaynaktan 2’sinin yeniden ilçeye dönmesinin, kelaynakların neslinin devamı için önemli bir gelişme olduğunu belirtti.

Doğa Derneğinden yapılan açıklamaya göre, 1950 yılından itibaren tarım ilâçlarının aşırı kullanımı ve hayat alanlarının azalması sebebiyle sayıları giderek azalan kelaynak kuşları için 1977 yılında Birecik’te kelaynak üretme istasyonu kuruldu. 1990 yılına kadar göç etmelerine izin verilen kelaynakların, o tarihten itibaren geri dönmemesi sebebiyle kuşların göçe gönderilmemesine karar verildi. Dünyada sadece Birecik, Suriye ve Fas’ta yaşayabilen kelaynakların neslinin devamını sağlamak için, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Doğa Derneği birkaç yıl önce ortak bir çalışma başlattı. Bu kapsamda, göç döneminde Birecik’teki üretme istasyonunda kafeslere alınan kelaynaklar yalnızca üreme dönemlerinde serbest bırakılmaya başlandı. Bu yöntemle sayıları 100’e kadar yükselen kelaynaklardan bir kısmının geçen yıl göçe gönderilmesine karar verildi. 18 yıl aradan sonra geçen yıl vücutlarına uydu takip cihazı takılarak göçe gönderilen 5 kelaynaktan 2’si, bir süre sonra Suriye yolundan geri döndü. Diğer 3 kelaynaktan da bir süredir haber alınamıyordu.

20.08.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır