"Gerçekten" haber verir 08 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dizi Yazı

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ

Bediüzzaman ve VAN -7-

Üstadın Van’daki eski talebeleri

Ali Aras (Ali Çavuş)

Van’ın Çoravanıs Köyü’ndendir. 1965 yılında vefat edince kendi köylerinin mezarlığına defnedilmiştir. Bediüzzaman Hazretlerine Rus esaretinden önce ve sonraki yıllarda talebelik yapmıştır.

Hamid Ekinci (Molla Hamid)

Aslen Siirtlidir. Çocukluk yıllarında Van’a gelerek yerleşmiş ve Van’da yaşamaya başlamıştır. Bediüzzaman Hazretlerine esaret sonrası Van’ın Erek Dağı, Nurşin Camii ve Üstad’ın ders verdiği diğer yerlerde hazır bulunarak uzun yıllar talebelik yapmıştır. Vefatından önce Bediüzzaman Hazretlerini son bir defa Emirdağ’da ziyaret etmiştir. Mezarı Van’dadır.

Molla Münevver

1873 yılında Hizan’ın Çırçak Köyünde doğmuştur. Birinci Cihan Harbinden önce Bediüzzaman Hazretlerinden Horhor’da ders almış ve ondan çeşitli ilimleri okumuş, öğrenmiştir. 1971 yılında vefat etmiştir. Üstad’la birlikte harbe iştirak eden talebelerindendir. Asıl ismi Mehmed Münevver Çetin’dir. Nur talebeleri arasında ise Molla Münevver olarak tanınır.

Molla Ahmed-i Cano

Bediüzzaman’ın eski talebelerindendir. Bediüzzaman hazretleriyle Van’da birlikte bulunmuşlardır. Veli bir zattır. Kabri Van’ın Zeve şehitliğindedir.

Molla Yasin Saatçioğlu

1876 yılında Van’da doğmuştur. Bediüzzaman Hazretlerinin eski talebelerinden ve harb arkadaşlarındandır. Bediüzzaman Hazretleri ile on beş yıl beraberliği vardır. 1965 yılında Van’da vefat etmiştir.

Molla Resul

1872 yılında Siirt’te doğmuştur. Bediüzzaman Van’da Erek Dağında kaldığı yıllarda kendisine talebelik etmiştir. 1952’de vefat etmiştir.

Nuh Polatoğlu (Hacı Nuhi)

1892 yılında Van’da doğmuştur. Bediüzzaman Hazretlerini ilk defa Van’da Vali Tahir Paşa’nın konağında kaldığı zaman tanımış, mektuplarda adı geçtiğinden dolayı daha sonra 1935 yılında Van’dan alınarak Bediüzzaman’la birlikte Eskişehir Hapishanesine gönderilmiştir. Bediüzzaman Hazretleri Barla Lâhikası’ndaki bir mektubunda kendisinden bahseder. 1978’de Van’da vefat etmiştir.

Nezir Dönmez

1882 yılında Van’da doğmuştur. Van’ın Gürpınar ilçesinin Put Köyündendir. Bediüzzaman Hazretleri Başet Dağında kaldığı yıllarda kendisine hizmet etmiştir. Rahmetli Nezir Dönmez’in hatıralarını da sesli olarak kayda almıştım. Nezir Dönmez, 2003 yılında 118 yaşında iken, yaşamakta olduğu kendi köyünde vefat etmiş ve orada defnedilmiştir.

Mehmed Şefik Arvasi

1884 yılında Arvas Köyünde doğmuştur. Bediüzzaman Hazretlerinin dostu ve eski talebelerindendir. 1970 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Mezarı Edirnekapı şehitliğindedir.

Abdülbaki Arvasi

1899 yılında Arvas Köyünde doğmuştur. Bediüzzaman Hazretlerinin Van Kalesi’ndeki Horhor Medresesi talebelerindendir. Van’ın eski müftülerinden olan âlim Şeyh Masum Arvasî efendinin oğludur. 1979’da vefat etmiştir.

Abdullah Sağcı

1872 yılında doğmuştur. Bitlis’e bağlı Tatvan’ın Reşadiye nahiyesinin Bölüh Köyündendir. 1978 yılında bizzat yanına giderek kendisiyle uzun uzun sohbet etmiş ve Bediüzzaman’la ilgili hatıralarını sesli olarak kayıt altına alarak tesbit etmişimdir. Bediüzzaman’la birlikte Rus harbinde savaşmıştır. 105 yaşında vefat etmiştir. Mezarı kendi köyündedir.

Tevfik Demiroğlu

Van’lıdır. Birinci Meclis Van Milletvekillerinden olan Tevfik Demiroğlu, Bediüzzaman’ın eski talebelerindendir. 1923 yılında Ankara’da ilk Meclis-i Mebusan’da bulunduğu vakit Üstad’la görüşenlerdendir.

Önemli olduğu için Tevfik Demiroğlu’nun Son Şahitler’de dercedilmiş Üstad’la ilgili hatırasını burada sizlerle paylaşmak istiyorum.

Rahmetli Tevfik Bey şöyle anlatır:

“Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini, Doğu Anadolu’da yapmak istediği Medresetü’z-Zehrâ (İslâm Üniversitesi) zamanından duymuştum. Zaten o zaman, şöhreti büyük, her yerde bilinir ve tanınırdı. Fakat ilk görüşmemiz Eyüp’teki Sokullu Medresesi’nde oldu. O zaman Şeyh Şefik Efendi vardı. Büyük bir adamdı. Esasen benim bir dayım vardı. Seyyid Taha Efendi. Uzun zaman Van Mebusluğu yaptı. Üstad ile o birbirlerini çok severlerdi. Bu sebeple bir ay mütemadiyen gelmiş ve bizde beraber kalmışlardı. Bir ay Sokullu Medresesi’nde oturduk. Sonra İdrisî Köşkünde oturmaya başladık. Çok müzeyyen, ahşap, şenlikli bir şeydi. Tâ Çamlıca’ya kadar her yeri görürdü. Aslı Yavuz Sultan Selim zamanında yapılmış, III. Sultan Selim de bu binayı tamir ettirmiştir. Uzun zaman bu köşkte kaldı. Bilâhare aşağıda, türbenin yanındaki odada kaldı.

“Daha sonra Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye azası olduğu zamanlar Reşadiye Otelinde kaldı. Sonra Vezneciler’de bir eve geçti. Biz kendisiyle ya Beyazıt Cami-i Şerifinde veya Şehzadebaşı’nda çayhanede buluşurduk.

“Eyüp’te iken şöyle bir hatıramız oldu: Eyüp meydanındaki yoğurtçudan yoğurt alırdı. ‘Merhaba yoğurtçu efendi’ derdi. Hiç unutmam, örme bir kesesi vardı, onu çıkarır parasını verirdi. Yoğurdu alıp yukarıya çıkarken, köpekler peşimize düşerdi. Köpeklere ‘Pist birader, pist birader’ derdi. Bir gün, ben, ‘Üstad’ım; o birader, ben birader. Böyle olur mu?’ dedim.

“O da: ‘Sen uzun biradersin’ dedi.

“Otuz yıl sonra l952’de Sirkeci’de Akşehir Palas Oteli’nde ziyaretine Eşref Edip Beyle gittiğimizde beni bu nâm ile yine tanıdı. ‘Ve aleyküm selâm! Uzun birader’ dedi.

“Şimdiki Sultan Selim Camii’nde imam Ali Rıza Sağman Bey vardı. Son zamanlarda Sultan Selimli Hafız Ali diye tanınırdı. Onu çok severdi ve önünde otururdu. ‘Hafız oku oku, bizim vaaz u nasihatlerimiz, para etmez. Sizin okuyuşunuz belki bu milleti ıslâh eder’ derdi.

“Üstad Bediüzzaman’la Çamlıca’ya çok giderdik. O zamanlar Yusuf İzzeddin Paşa Köşkünde kalırdı. Bir kuyu kenarına oturur, sohbette bulunurduk.

“Üstad’ın ekser vakti, Eşref Edip Beyin yanında geçerdi. M. Akif Bey de gelirdi.

“İstanbul, İngilizlerin işgalindeyken Üstad’ın biraderzâdesi Abdurrahman’la beraber Hutuvat-ı Sitte’yi dağıtırdım. Nerede içimize güven ve emniyet hissi veren bir kişi çıksa ona verirdik. Bu tarzı da ben tavsiye ettim. Çünkü tuhaftır. Amerikalıların bir neşir yurdu vardı. ‘Rabilhous’ diye. Kitab-ı Mukaddes’i basıyorlardı. Orada bir Ermeni vardı. Ben onu görünce selâm verir ve halini sorardım. O beni gözüne kestirmiş. İncil’den ufak risâleler yaptırmışlar. Küçük kitapçıklar halinde, bana bunlardan 5-l0 tane verir, ‘Tevzi eder misin?’ derdi. Biz de alır, götürür ve yakardık.

“Ben bunu Üstad’a söyledim. ‘Siz müsaade edin böyle yapalım’ dedim. ‘Peki’ dedi. ‘Abdurrahman’la bu işi yapın.’ Kitaplar Vezneciler’de bir çayhanedeydi. İngiliz işgali olmasına rağmen korku diye birşey bilmiyorduk. Ben Türbe’de bir İngiliz polisini dövmüşümdür. Yerlerine göre bazan yüzlerine tükürüp hemen kaçardık. Tabiî peşimize düşerler. Türk polisi de bize talimat verir, ‘Sağa sap’ der, onu sola götürür, böylece izimizi kaybettirirdik.

“Ayrıca top kamalarını alıp, İngiliz toplarını muattal hâle getirmek gibi gizli bir çalışma yapardık. Bunun için Sirkeci’de bir kahvehaneden talimâtımızı alırdık. Washington Sefareti İmamı Saffet Efendi, devamlı burada bir sedirde otururdu. Önüne de bir nargile alır içerdi. Biz yanına gelir, elini öperdik. Bu anda o bizim elimize bir kâğıt sıkıştırır ve hemen şu şekilde bağırırdı. ‘Oğluma bir çay’ derdi.

“O zamanlar bir de ‘Mimmim’ grubu mel’unları vardı. Ben ve bazımız onları tanımıyorduk. Bazı tanıyanlar vardı. Onlardan gizli yapıyorduk. Benim vazifem tersaneden top kamalarını alıp, Çarşamba Polis Karakolu yanındaki Kuyulu Kahvehaneye getirmekti. Bu kahvehanenin ön ve arkası bahçe idi. Ben tersaneden kâğıda sarılı olarak top kamaları alırdım. Mevsim de kıştı, benim bir pardesüm, yağmurluğum vardı, onun altına koyardım ve elimi de cebime koyup onları tutardım. Sonra Kasımpaşa’dan vapura biner, Fener’e çıkardım. Camcı yokuşundan Çarşamba’ya gelir ve kahvehaneye girerdim. Bazan vapuru kaçırıp bir sonrakine kalırdım. O zaman kahveci: ‘Hoş geldin evlât, nerede kaldın?’ derdi. Kahve iki kapılı idi. Arka bahçeye çıkan kapıyı açar, dışarı çıkardık. Bahçede kör bir kuyu vardı. Onun başına getirir ve verirdim. Kamaları o da bir halata sarar ve kuyunun içine koyardı. Sonra beraberce içeri girer, o da tezgâhtara ‘Oğluma bir çay verin’ derdi. Çayı içer ve zaten vakit epey ilerlemiş olur ve ben Eyüp’teki evimize giderdim. Diğer taraftan bazı arkadaşlar da Ahırkapı’da silâh çalarlardı.

“Üstad, Eşref Edip Beyin Sebilürreşad Mecmuâsıyla çok yakından ilgilenirdi. Eşref Edip Beyi çok severdi. Hattâ son görüşmemizde Avukat Mihri Helav’a ‘Bak, Mihri, Eşref Edip Bey günahlarını affettirdi. İslâma çok hizmet etti. Ya sen ne yapıyorsun?’ dedi. O da ‘Duâ buyurun, ben de inşaallah bir şeyler yaparım’ dedi. “Üstad daha önceden beni Ankara’ya göndermişti. Bilâhare kendisi de ısrarla istenince geldi. Orada son olarak kendisini Mustafa Kemal’le istasyonda konuşurken gördüm. Ben yanlarında idim. O zaman Mustafa Kemal’in Sarayburnu’na heykelinin yapılmasını düşünüyorlardı. Buna karşılık ilk olarak Sokulluların adamı olan sarıklı avukatlardan Abdunnâfi Efendi karşı çıktı. İstanbul’dan Ankara’ya telgraflar çekti. ‘Hilâfet merkezine heykeller dikilemez’ diye.

“O zaman da Üstad: ‘Paşa biz sana heykel dikmen için yardım etmedik’ dedi. İstasyonda ben duydum. Mustafa Kemal cevap vermedi, yürüdü. Ertesi günü de duyduk ki Üstad, Van’a gitmiş.

“Üstad’ı anlayan tek devlet adamı Adnan Beydir. (Merhum Adnan Menderes) Rahmetli çok anlamıştı. Ama ne yapsın, etrafındakiler ona daha fazla yardım etmesine mani oluyorlardı.”

Tevfik Demiroğlu, 8 Mayıs l987’de vefat etti.

Molla Habib

Bediüzzaman’ın eski talebelerindendir. Bediüzzaman’la birlikte Ruslara karşı Pasinler, Van ve Bitlis Cephelerinde çarpışmıştır. İşârâtü’l-İ’câz tefsirinin harpte kâtipliğini yapmıştır. Ruslarla çarpışırken 1916 yılında Gevaş Cephesinde şehit olmuştur. Bediüzzaman Hazretleri eserlerinin birçok yerinde ondan sitayişle bahseder.

Müküslü Hamza

Bediüzzaman Hazretlerinin Van’daki Horhor Medresesi talebelerindendir. Bediüzzaman’ın eski tarihçesini yazmıştır. Şam taraflarında vefat etmiştir.

Abdullah Ekinci

1899 yılında Van’da doğmuştur. Polis eski müdürlerindendir. Bediüzzaman’ın Van’daki eski talebelerindendir. Molla Hamid Ekinci’nin ağabeyidir. 1980 yılında Van’da vefat etmiştir.

İsmail Perihanoğlu

1910 yılında Van’da doğmuştur. Bediüzzaman’ın eski talebelerindendir. 1935 yılında Bediüzzaman’la alâkalı olarak Eskişehir’de gayr-i mevkuf olarak yargılanmıştır. Van Belediye Başkanlığı ve Müftülüğü yapmıştır. 1978 yılında Van’daki evinde kendisini ziyaret etmiş ve hatıralarını dinlemiştik.

Abdulmecid Perihanoğlu

İsmail Perihanoğlu’nun babasıdır. 1878 yılında doğmuştur. Bediüzzaman’ın eski talebelerindendir. Barla Lâhikası’nda ismi geçer. 1962 yılında Van’da vefat etmiştir.

Emin Çayırlı

Bediüzzaman Hazretlerinin sâdık eski talebelerindendir. Kastamonu’da sürgündeyken Bediüzzaman Hazretlerine dokuz yıl büyük sadakat içinde hizmet etmiştir. Dokuz ay Bediüzzaman’la birlikte Denizli Hapishanesinde mevkuf olarak yatmıştır. Çaycı Emin Bey olarak bilinir. 1967 yılında Van’da vefat etmiştir.

Molla Abdullah-ı Dibo

Bediüzzaman’ın eski talebelerindendir. Âlim biridir. 1950 tarihinde Bediüzzaman’ı ziyareti dönüşünde yolda parasını kaybedince, Üstadın emriyle Zübeyir Gündüzalp, Molla Abdullah-i Dibo’ya yetişerek ona yol masrafını vermiştir.

Kopanıslı Molla Yusuf

Bediüzzaman Hazretleri Erek Dağı’nda kaldığı yıllarda kendisine talebelik yapanlardandır.

Şeyh Reşid Güleşer

H. 1317 yılında Buhara’da doğmuştur. Van’da yıllarca müftülük ve hocalık yapmıştır. Bediüzzaman Hazretlerini Horhor Medresesi yıllarında tanımış, ona talebe olmuştur. Ayrıca Van’da yirmi beş yıl vaizlik de yapmıştır.

Molla Davud

Bediüzzaman Hazretlerinin amcası Haci’nin oğludur. Bediüzzaman Nurşin Camii’nde kaldığı yıllarda kendisine hizmet etmiştir. Talebesidir. Emirdağı lâhika mektuplarında Bediüzzaman Hazretleri ondan da sıkça bahseder.

Abdülmecid Nursî

Bediüzzaman’ın küçük kardeşidir. Van’da bulunduğu yıllarda Bediüzzaman onun evinde kalmıştır. Van evliyalarından kabul edilir. Gazi Baba’nın torunu ile evlidir. Ayrıca Bediüzzaman Hazretlerinin Horhor Medresesi talebelerindendir. Mesnevî-i Nuriye ve İşârâtü'l-İ’câz isimli eserlerin mütercimidir. 1967 yılında Konya’da vefat etmiştir.

Abdurrahman

Bediüzzaman’ın yeğenidir. Büyük kardeşi Molla Abdullah’ın oğludur. Bediüzzaman’ın esaret öncesi ve sonrası en sadık talebelerindendir.

Ubeyd

Bediüzzaman’ın yeğenidir. Büyük kız kardeşi Durriye’nin oğludur. Bediüzzaman’la birlikte Başet Dağında ve Bitlis harbinde birlikte bulunmuş, Bitlis’te şehid olmuştur.

Abdulvahab

Bediüzzaman’ın eski talebelerindendir. Bediüzzamanla birlikte, Bitlis Deresinde Ruslarla çarpışmıştır.

Mihri Helav

Bediüzzaman Hazretlerinin Horhor’daki talebelerindendir. Daha sonra İstanbul’a yerleşmiş, avukat olmuştur. Bediüzzaman’ı “Gençlik Rehberi Mahkemesi”nde müdafaa etmiştir.

Abdülmenaf

Bediüzzaman’ın Birinci Cihan Harbi esnasındaki talebelerindendir.

Molla Said

Bediüzzaman’la birlikte Bitlis Deresinde Ruslarla savaşan talebelerindendir. Bir rivayete göre, Bediüzzaman’la birlikte Ruslar tarafından esarete götürülmüştür.

Şeyh Celâl Efendi

Bediüzzaman Hazretlerinin Van’daki eski talebelerindendir. Aslen Siirt’lidir. Birinci Cihan Harbine Bediüzzaman’la birlikte iştirak ederek birlikte savaşmıştır.

— SON —

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ

08.08.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Dizi Yazı

  (07.08.2008) - Üstadı ziyaret eden Vanlılar Bediüzzaman ve VAN -6-

  (06.08.2008) - Bediüzzaman ve VAN -5-

  (05.08.2008) - Bediüzzaman ve Van -4-

  (04.08.2008) - Bediüzzaman ve Van -3-

  (03.08.2008) - Bediüzzaman ve VAN -2-

  (02.08.2008) - Bediüzzaman ve VAN -1-

  (05.07.2008) - DÜNYAYI PEİNDEN SÜRÜKLEYEN TAT : ŞEKER -5-

  (04.07.2008) - DÜNYAYI PEŞİNDEN SÜRÜKLEYEN TAT: ŞEKER -4-

  (03.07.2008) - DÜNYAYI PEŞİNDEN SÜRÜKLEYEN TAT: ŞEKER -3-

  (02.07.2008) - DÜNYAYI PEŞİNDEN SÜRÜKLEYEN TAT: ŞEKER -2-

 
GAZETE 1.SAYFA

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır