"Gerçekten" haber verir 01 Eylül 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Erdoğan: Rusya’nın da haklı olduğu yanlar var

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavron’un Türkiye ziyaretinde sorunların görüşüleceğini belirterek, ‘’Onların da haklı olduğu yanlar var, bizim de haklı olduğumuz yanlar var’’ dedi.

Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetler Günü dolayısıyla Gazi Orduevi’nde verilen resepsiyonda gazetecilerin sorularını cevapladı.

Kafkaslar’da yaşanan gerginliğin ardından Boğazlardan Karadeniz’e giren askerî gemilere ilişkin herhangi bir sıkıntı olmadığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

‘’Karadeniz’e gelip giren ülkelerle görüşüyoruz, konuşuyoruz. Şu ana kadar, gerek Amerika olsun, İspanya olsun, diğerleri olsun... Hiçbirisiyle süreyi uzatma istikametinde bir sinyal almadık. Tam aksine daha kısa zamanda dönme şeyleri var. Yani bir an önce insanî yardımları bırakıp döneceklerini söylüyorlar. Şu ana kadar bir sıkıntı sözkonusu değil.’’

Erdoğan, bir gazetecinin Rusya’nın ‘’bir ticarî engel başlattığı yönünde somut veriler olduğunu, Türkiye’nin de bu yönde bir tavır içinde olduğunu söylemesi üzerine, ‘’Sayın Lavron bir gelsin bakalım. Lavron geldiğinde sorunları kendisiyle görüşeceğiz. Onların da haklı olduğu yanlar var, bizim de haklı olduğumuz yanlar var. Öyle zannediyorum ki, çözeceğiz’’ dedi.

Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin ‘’Sayın Başbakan, siz dünyanın yeni bir soğuk savaşa girdiğine inanıyor musunuz?’’ sorusuna ‘’İnanmak istemiyorum’’ karşılığını verdi. Erdoğan, soruyu soran gazetecinin ‘’Bunun bazı işaretleri var’’ değerlendirmesi üzerine, ‘’Olmayacak diye düşünüyorum’’ şeklinde konuştu.

Erdoğan, ‘’Türkiye’nin Rusya ve İran ile ilişkilerinin çok özel olduğu’’ ifade edilerek, ‘’Siz, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak soğuk savaşı engelleyecek bir manevrayı gerçekleştirebileceğimize inanıyor musunuz?’’ sorusunu ise şöyle cevapladı: ‘’Görüşmeler hep bunlara yönelik. Olmasını asla istemiyoruz. Amerika müttefikimiz. Unutmayalım ki, Rusya Federasyonu ciddî bir komşumuz. Birçok alanda Rusya Federasyonu ile ilişkilerimiz var. İlişkilerimiz gerçekten özelin ötesine geçmiştir. Bizim birinci derecede ticarî ortağımız, turizmde birinci sıraya çıktı... Enerjimizin üçte ikisini biz oradan temin ediyoruz. Doğal gazın üçte ikisi bize oradan geliyor. Doğal gaz çevrim santralleri... Yüzde 52’si, biliyorsunuz doğal gazdan. Karanlıkta kalırız... Müteahhitlerimizin çok ciddi bir kısmı Rusya’da yatırım yapıyor. Bunları yok farz edemeyiz. Niçin ‘Kafkasya İstikrar ve İşbirliği’ dedik? Niçin bunun içinde Ermenistan var, niçin bunun içinde Gürcistan var? Çünkü coğrafî esas olarak içeriğine aldık. Bu işi de başarmak durumundayız ki bölge refah ve huzur bölgesi olsun.’’

Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin ‘’Peki, Sayın cumhurbaşkanın (Abdullah Gül) Erivan’a gitmesini ister misiniz? Maç için...’’ sorusunu ‘’Hayırlı olsun’’ karşılığını verdi. Erdoğan, daha sonra da ‘’Ermenistan boyutunu da... Zaten Dışişleri Bakanımız kendileriyle gidecek ve orada görüşülecek.’’

/ Ankara

01.09.2008


 

ÖZLEM DUYULAN TÜRKİYE

Şer mihrakların toplumumuzda kutuplaşmayı körüklediğine dikkat çeken Psikiyatr Doç. Dr. Kemal Sayar, “Özlem duyulan, insanların inanç ve kültürlerinden dolayı kınanmadığı, herkesin sofrasını bölüşebildiği, kardeşliğin yoğun şekilde yaşandığı bir Türkiye'yi Ramazan'da gerçekleştirebiliriz” dedi.

"Ramazan’ın halet-i ruhiyesini gençlerimize taşımalıyız. Ramazan’ın sabahtan akşama kadar aç kalmakla ilgili bir ibadet olmadığını, olgunlaşma sürecinde bir basamak olduğunu anlatabilmemiz gerekir. Gençlere yeni bir dille dinî ritüelleri anlatmamız lâzım. Bugünün dünyasında insanlar bir anlam arayışı içindeler. Anlam eksikliği büyük sıkıntı oluşturuyor. Gençler hayatlarını anlamlandıracak, hayatlarına yön tayin edecek mensubiyet peşinde koşuyorlar. Dolayısıyla gençlere dinin sunduğu imkânları korkutucu olmayan, onların iç dünyalarında güzel yer edecek şekilde anlatmalıyız. "

RÖPORTAJ BÖLÜMÜNÜ TIKLAYIN

H. HÜSEYİN KEMAL

01.09.2008


 

Fındık üreticisi toptancıya ezdirildi

DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, hükümete fındık fiyatları üzerinden yüklendi. Soylu, "Hükümet, 8.5 milyon insanı, fındık üreticisini sayıları çok fazla olmayan fındık toptancısına ezdirmiştir" dedi.

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, ‘’Hükümet, 8.5 milyon insanı, fındık üreticisini sayıları çok fazla olmayan fındık toptancısına ezdirmiştir’’ dedi.

Partisinin il kongresine katılmak için geldiği Muğla’da çok sayıda partili tarafından karşılanan DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, partisinin Türkiye’nin tek alternatifi olduğunu belirterek, ‘’Demokrat Partinin bugün düştüğü durumu hazmetmiyorum, itiraz ediyorum, baş kaldırıyorum’’ dedi. DP Muğla İl Teşkilâtı binasının açılışını yapan Süleyman Soylu, bir süre partililerle sohbet etti. Daha sonra kongresinin düzenlendiği Konakaltı Kültür Merkezi Nail Çakırhan Toplantı salonuna geçen Süleyman Soylu, burada yaptığı konuşmada, partisinin Türkiye’nin tek alternatifi olduğunu söyledi. Omuzlarına yüklenen sorumluluğun bilincinde olduklarını belirten Süleyman Soylu, şunları kaydetti: ’’Anadolu’yu karış karış geziyoruz. 8 ayda 85 bin kilometrenin üzerinde yol katettik. 50 il, 250 ilçeye gittim. Bu gezilerimizde Kıratı yeniden Türkiye ile ülke insanı ile buluşturmak için büyük bir mücadele ortaya koyduk, koymaya devam ediyoruz. Gittiğimiz her yerde vatandaşımızın sevgisiyle karşılaştık. Bunun adına beyaz yürüyüş dedik. Beyaz yürüyüş 70 milyonun kardeşliğini, beraberliğini anlatan bir yürüyüştür.’’ Türkiye’de siyasetin kilitlendiğini ifade eden Soylu, ‘’Demokrat Parti’nin düşmüş olduğu bu sıkıntılı durumu hazmetmiyorum, itiraz ediyorum, baş kaldırıyorum. Onun için yollardayım onun için adım adım Türkiye’yi geziyorum’’ ifadesini kullandı.

Gezilerinde vatandaşların şikâyetlerini dinlediğini belirten Süleyman Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: ’’Gittiğim her yerde iktidarın illüzyonist politikaları ile Türkiye’yi nereye götürdüğünü görüyoruz. 1 yılda mazota gelen zam yüzde 40’ların üzerinde. Doğal gaza yüzde 30-35, ekmeğe yüzde 30, pirince yüzde 60 yağa yüzde 60’ı geçen zamlar yapıldı. Benim insanım bu zamların altında ezildi. Daha dün memurumuza sadaka verir gibi yüzde 8 oranında zam verildi. Türkiye’nin elektrik enerjisi için her yıl iki Atatürk Barajı yapımına ihtiyacı var. Hükümet bunu 6 yıldır yapmadı. Şimdi kara kara bunu düşünüyor. Türkiye tarihinin en zor günlerini yaşıyor. Türkiye hayallerini vizyonunu kaybetti. Gürcistan ile Rusya arasında yaşananlara sessiz kaldık. Eğer Türkiye güçlü bir ülke olsaydı yaşanan olaylara uzaktan bakar mıydı? Türkiye güçsüz, çünkü işçisi, esnafı, çiftçisi, memuru ve devleti borç içinde bulunuyor.’’

AÇIKLANAN FINDIK MÜDAHALE

FİYATI BİZLERİ RAHATSIZ ETTİ

Süleyman Soylu, açıklanan fındık müdahale alım fiyatlarının fındık müstahsilleri açısından hayal kırıklığı meydana getirdiğini belirterek, şunları söyledi:’’Özellikle fındığın büyük bir bölümünün toplandığı, işlemlerinin bittiği bir dönemde fındık üreticisi, toptancının insafına terk edilmiştir. Fındığı 2 liradan, 3 liradan satmak zorunda kalan ve bir şekilde borcunu ödemek zorunda kalan fındık üreticisi şu anda eli koynunda kalmış. Hükümetin bugüne kadar fındık fiyatını açıklamaması sebebiyle ve bunu da bir politika olarak ortaya koyması sebebiyle maalesef 4 yıldan bu yana karşı karşıya kalmış olduğu yalnızlığa yeniden itilmiştir.’’ Hükümetin 8.5 milyon insanı, fındık üreticisini, sayıları çok fazla olmayan fındık toptancısına ezdirdiğini öne süren Soylu sözlerini şöyle tamamladı: ’’Maalesef hükümet fındık üreticilerini, fındık toptancısına peşkeş çekmiştir, bu son derece yanlış bir politikadır. Şunu açık yüreklilikle ortaya koymak gerekir; Fındığın bu sene ki maliyeti herkes biliyor ki, 3,5-4 YTL arasındadır. Oysa bir taraftan tombul fındığa vermiş olduğu fiyat, bu maliyeti ancak karşılayabilen, çünkü geçen yıla göre işçilik ücretleri, gübre ve mazot fiyatları artmıştır, verilen fiyat ancak bu maliyeti karşılayabilmiştir. Üreticinin elinden fındık ucuz fiyata alınmıştır, maliyetinin altına alınmıştır. Fındıkçının ağzı bir kere daha yanmıştır. Açıklanan fındık fiyatı hem fındık üreticisini, hem de muhalefet partisi Demokrat Parti olarak bizi rahatsız etmiştir.’’

/ Muğla

01.09.2008


 

Fındık fiyatları mağdur etti

Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Sabri Erdil, fındıkta ilân edilen fiyatların tüccarın işine yarayacağını iddia etti. Erdil, yaptığı yazılı açıklamada, hükümet tarafından açıklanan fındık fiyatlarının üreticiyi göçe zorlayacağını kaydetti.

Fiyatların geç açıklanmasının spekülatörlerin işine yaradığını savunan Erdil, açıklamasında şunları kaydetti: ’’Üretici banka borçları nedeniyle zaten büyük bir ölçüde elindeki fındığı satmıştır. İlân edilen fiyatlar tüccarın işine yarayacaktır. Tek geçim kaynağı fındık olan milyonlarca üreticinin iyi bir fiyat beklentisinin başka bir bahara kalmıştır.’’

/ Ankara

01.09.2008


 

Türkiye’nin sivil demokratik bir Anayasa’ya ihtiyacı var

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye’nin sivil demokratik bir Anayasa’ya ihtiyacı olduğunu söyledi.

Yazıcıoğlu, Eskişehir’in Günyüzü ilçesinde düzenlenen 5. Geleneksel Günyüzü Kavun Festivali ve Kültür Şenliklerine katıldı. Şenlik öncesinde gazetecilerin sorularını cevaplayan Yazıcıoğlu, bir gazetecinin Anayasa değişikliğine ilişkin sorusu üzerine, ‘’Türkiye’de vakit geçirmeden acil bir sivil demokratik Anayasa’ya, gerçekten kuvvetler ayrılığını yerli yerine oturtacak bir hukuk reformuna, Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunu’nun demokratikleştirilerek dokunulmazlıkların yeniden düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Bu düzenlemeler uzlaşarak, tartışarak, değerlendirerek, ve toplumla paylaşarak gerçekleştirilmelidir’’ diye konuştu. Yazıcıoğlu, yerel seçimlerle ilgili bir soruya da şu cevabı verdi: ’’Seçimlere katılacağız, İl Genel Meclisi’nde eksiksiz katılacağız, belediye başkanlıklarında bazı yerlerde girmeyebiliriz. Yerel seçimler siyasî anlamda bir veri ortaya koyacak. Yani, vatandaşımız hem tepkilerini dile getirmiş olacak, hem de beklentilerini dile getirecek.’’

/ Günyüzü

01.09.2008


 

Filistinli yaralılar Ramazan’da memleketlerine kavuştu

İSRAİL saldırısında yaralanarak sol ayağını kaybeden Filistinli Maha Abul Al Hatal, tedavi için getirildiği Türkiye’de doğurduğu bebeğiyle birlikte ülkesine döndü. Maha’yla birlikte tedavileri tamamlanan 21 Filistinli, Ramazan öncesi memleketlerine kavuşmanın sevincini yaşadı.

Türkiye’de tedavileri tamamlanan 22 Filistinli yaralı daha memleketlerine uğurlandı. Durumları ağır olduğu için tedavi süreçleri uzayan yaralıların çoğuna protez ayak ve kol takıldı. 25 Mart 2008 tarihinde sedye üzerinde getirilen yaralılar, gördükleri tedavi sonucu yürüyerek memleketlerine dönmenin sevincini yaşadı. Atatürk Havaalanında bir basın toplantısı düzenleyen Filistinli yaralılar, kendilerine yardım elini uzatarak, tedavi ettiren Türkiye’ye teşekkür ettiler. İsrail saldırılarında yaralandıklarında çaresiz bir şekilde tedavi olma imkânlarını aradıklarını söyleyen yaralılar, “İHH İnsanî Yardım Vakfı, bizi İstanbul’da tedavi ettirdi. Burada çok güzel günler geçirdik. Ramazan ayına girerken memleketimize ve ailemize kavuşuyoruz. İHH’ya ve hayırsever Türkiye halkına teşekkür ederiz” şeklinde konuştular. Filistinli yaralıların içinde en çok dikkat çeken ise kucağında bebeğiyle Maha Abul Al Hatal’dı. Maha, 25 Mart 2008 tarihinde Türkiye’ye geti-rildiğinde 7 aylık hamileydi. Bir ayağı İsrail saldırılarında kopan Maha’nın bir ayağı da ağır yaralıydı. Hamile olduğu için ilaç kullanamayan Maha, yaralarından dolayı büyük acı çekiyordu. İstanbul’a getirildikten 2 ay sonra Muhammed isimli bebeğini doğuran Maha’nın hızlı bir şe-kilde tedavisine başlandı ve kendisine protez ayak sağlandı. Maha, takılan protez ayakla yeniden yürümenin sevincini yaşadı. 25 Mart 2008 tarihinde 59 Filistinli yaralı, İHH tarafından 30 refakatçisiyle birlikte özel bir uçakta Türkiye’ye getirilmiş ve İstanbul’da 12 farklı hastanede tedavilerine başlanmıştı. Geride kalan 20 yaralının ise tedavilerine İstanbul’da devam edileceği belirtildi.

Yeni Asya / İstanbul

01.09.2008


 

Bu cinnetin sebebi ne?

Şırnak’ın Silopi ilçesinde bir askerin, 2 asker arkadaşını şehit etmesi kafalarda soru işaretleri meydana getirdi. Kamuoyuna “cinnet geçirme” olarak açıklanan olayın sebepleri merak ediliyor. Verilen bilgiye göre, Silopi’deki Hisar Taburunda er Hacı Demir, nöbet tutan Jandarma Çavuş Zekeriya Demirkaya ile Jandarma er Erhan Boz’a ateş ederek öldürdü.

nŞIRNAK'IN Silopi ilçesinde cinnet geçiren bir asker tarafından açılan ateş sonucu er Erhan Boz (25) ve Piyade Çavuş Zekeriya Demirkaynak (29), şehit oldu. Şehit olan Jandarma Çavuş Zekeriya Demirkaya’nın Osmaniye’deki baba evinde yas var. Şehit Piyade Çavuş Zekeriya Demirkaynak’ın (29), şehit olduğu haberini, şehidin Yıldırım Beyazıt Mahallesindeki baba evine giden bir subay ile 2 asker verdi. Haberi alan baba Hamdi Demirkaynak (68) ile üvey annesi Emine Duvan (48) fenalaştı. Acılı aileye, Osmaniye Garnizon Komutanlığı sağlık ekipleri müdahale etti. Bu arada şehit er Erhan Boz’un (25) Zonguldak’ın Alaplı ilçesindeki ailesi büyük üzüntü yaşıyor. Alınan bilgiye göre, Jandarma Komutanlığından yetkili bir subay, Alaplı’da oturan Boz ailesine oğullarının şehit olduğunu haber verdi. Anne Gülten Boz, sinir krizi geçirmesi nedeniyle Alaplı Devlet Hastanesine kaldırılarak bir süre tedavi altında tutuldu. Şırnak’ın Silopi ilçesindeki Hisar Taburu’nda cinnet geçirdiği belirtilen er Hacı Demir, nöbet tutan Jandarma Çavuş Zekeriya Demirkaya ile Jandarma Er Erhan Boz’a ateş ederek öldürmüştü.

/ Şırnak

01.09.2008


 

Bingöl'de çatışma: 4 şehit, 3 yaralı

BİNGÖL'ÜN Yedisu ilçesinde güvenlik güçleriyle teröristler arasında çıkan çatışmada 4 asker şehit oldu, 3 asker yaralandı.

Çatışmada 2 terörist ölü ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre, Yedisu İlçe Jandarma Karakolunun nöbetçi mevzilerine gece teröristlerce uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Saldırıda 4 asker şehit oldu, üç asker yaralandı. Güvenlik güçlerinin karşı ateş vermesiyle başlayan çatışmada, 2 terörist ölü ele geçirildi. Çatışma sonrası kaçan teröristlerin yakalanması için bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı. Çatışmada yaralanan 3 asker, helikopterle Elazığ Askeri Hastanesine kaldırıldı. Şehit askerler için Elazığ’daki 8. Kolordu Komutanlığında tören düzenleneceği bildirildi.

/ Bingöl

01.09.2008


 

Uslu: Dünyanın, barışa her zamankinden daha çok ihtiyacı var

HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, barışın hem Türkiye’de hem de dünyada egemen kılınmasının, demokratikleşme ile insan hak ve özgürlüklerinin mikro düzeyden makro düzeye kadar insanların ve toplumların hayatlarına hakim kılınması ile mümkün olabileceğini bildirdi.

Uslu, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin hemen yanı başında Rusya ile Gürcistan arasında yaşanan çatışmaların, bölgenin ve dünyanın barışa her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirtti. Büyük kanlı çatışmalara sahne olan dünyanın, iki büyük savaşın ardından 1 Eylül’ü ‘’Dünya Barış Günü’’ ilan ettiğini anımsatan Uslu, ‘’Ancak ne var ki barış; gün ilânı ile mümkün olmamaktadır’’ dedi. Dünyanın bin yıllardır yaşadığı acı savaş tecrübelerine rağmen bugün hala çeşitli bölgelerde kanlı çatışmaların devam ettiğini ifade eden Uslu, şunları kaydetti: ’’Her gün yüzlerce insan savaş, terör, şiddet eylemleri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Nitekim hemen yanı başımızda Rusya ile Gürcistan arasında yaşanan çatışmalar, bölgemizin ve dünyanın barışa her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Barışın ortadan kaldırılarak silâhların kullanılması ve savaşın yapılması, bölgenin ağır ekonomik ve sosyal fatura ödemesine yol açmaktadır. Sivil halk ve emekçiler ağır faturalar ödemektedirler.’’

/ Ankara

01.09.2008


 

Savaşa karşı, barışı savunmaya devam

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, Kafkasya’da yaşanan olaylarla, dünya çapında gerilim ve muhtemel savaşların başladığı yeni bir döneme girildiğini belirtti.

Koramaz, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, dünyanın bu yılki Barış Gününe de yine ‘’savaş, bomba ve ölüm’’ eşliğinde girdiğini vurguladı. Koramaz, ABD’nin İran’ı sürekli tehdit ederek, İran toplumunu ve Orta Doğu’yu tedirgin ettiğini ve savaş kartını elinden düşürmediğini söyledi. Koramaz, şunları kaydetti: ‘’Diğer yandan mikro milliyetçilik yoluyla Kafkas halkları birbirine kırdırılıyor. Kafkasya’daki gerilim, ABD, İngiltere, AB, Japonya bir tarafta, Rusya, Çin, Hindistan’ın da içinde yer aldığı Şangay Beşlisi diğer tarafta olmak üzere dünyanın tek kutupluluktan çok kutupluluğa geçtiğinin somutlandığı alan olmuştur. Böylelikle, enerji, petrol, su kaynaklarının önümüzdeki on yıllarda emperyalistler ve büyük güçler arası güç ve paylaşım ilişkisinde neden olacağı bir döneme girilmiştir. ’’ Koramaz, mevcut ‘’karanlık tablo’’ karşısında, toplumda barış umudunun yeşertilmesi için oda olarak savaşa karşı barışı savunmaya devam edeceklerini vurguladı.

/ Ankara

01.09.2008


 

“Öğrencilere arsenikli su içirilmesin!”

TÜRK Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, okulların açılmasına az bir süre kala, bazı illerde arsenikli su krizinin patlak verdiğini belirterek, Millî Eğitim Bakanlığının; çocukların, okullarda arsenik miktarı yüksek olduğu iddia edilen sulardan içme ihtimaline karşı bir dizi acil tedbir alması gerektiğini söyledi.

En büyük tehlikenin okullarda yaşanacağına dikkati çeken Koncuk, ‘’Şu ana kadar Millî Eğitim Bakanlığının bu konuda hiçbir önlem almadığı görülmektedir. Çocuklarını okula endişeyle göndereceklerini belirten veliler, temiz ve sağlıklı su sağlanması için yetkililerin bir an önce önlem almasını istemektedir’’ dedi.

/ Ankara

01.09.2008


 

Satılık okul isimleri alıcılarını bekliyor

Adana’da, bulunduğu mahalle, cadde ya da sokak adlarıyla anılan okulların isimlerinin isteyen kişi ya da kuruluşlara satılarak, elde edilecek gelirin eğitim ihtiyaçlarını karşılamada kullanılması için çalışma başlatıldığı bildirildi.

ADANA İl Millî Eğitim Müdürü Abdulgaffur Büyükfırat, yaptığı açıklamada, Adana’nın eğitim imkânları açısından son derece iyi konumda bulunduğunu ancak, artan nüfusu ve ihtiyaç duyulan teknolojik yatırımları dikkate alarak gelinen aşamayla yetinmediklerini, daha iyisini yapma çabasında olduklarını bildirdi. Büyükfırat, Adana’da bulunduğu mahalle, cadde ya da sokak adlarıyla anılan okulların isim haklarını satışa çıkarmak için çalışma yaptıklarını ifade etti. Okullara kendisi ya da yakınlarının adlarını vermek isteyen hayırseverlerin yanı sıra firma, sivil toplum kuruluşu ya da meslek örgütlerinin de isim hakkı için İl Özel İdare Müdürlüğü’ne başvuruda bulunabileceklerini belirten Büyükfırat, ‘’Her okulun isim hakkı bedeli okulun öğrenci kapasitesi, derslik sayısı ve bulunduğu semte göre değişiyor. İsim haklarının satış bedellerini belirlerken, ihale bedellerini dikkate alıyoruz’’ dedi.

OKULLARIN İSİM HAKLARI

Bu arada, yapılan tesbitlere göre, devlet büyüğü, hayırsever, şehit ya da Türk büyükleri gibi isimleri taşımayan, bulundukları mahallenin, caddenin ya da sokağın adıyla anılan okulların isim hakkı bedellerinin tesbiti için çalışma sürüyor. Buna göre, Turgut Özal Bulvarı’ndaki Kurttepe Anadolu Lisesi 1.700 milyon YTL ile bedeli en yüksek okullar arasında yer alıyor. Gülbahçesi İlköğretim Okulu 1.177 milyon YTL, Gülbahçesi Anaokulu 413 bin YTL, Seyhan Anadolu Lisesi 1.362 milyon YTL, Sofulu Lisesi’nin ise 1.400 milyon YTL ile isim hakkını almak mümkün olacak.

/ Adana

01.09.2008


 

Doktorlara, pos cihazı kullanma zorunluluğu

SERBEST çalışan hekimlerin muayenehanelerinde POS cihazı bulundurma zorunluluğu bugün başlayacak. Alınan bilgiye göre, serbest çalışan hekimler, diş hekimleri ve veteriner hekimler, bu tarihten itibaren kredi kartı ile yapılan ödemelerde POS cihazı kullanacak.

Söz konusu cihazlarla düzenlenecek POS fişleri de, mükelleflerce yürütülen serbest meslek faaliyetinde, Vergi Usul Kanununa uyumlu ‘’serbest meslek makbuzu’’ olarak kabul edilecek. Hekimlerce kullanılacak POS cihazları ve bunların üreteceği belgeler, şu özelliklere sahip olacak: -Belge üzerinde mükellef bilgileri, tarih, saat, sıra no, hizmetin cinsi, vergi tutarı bilgileri ile ‘’Bu belge V.U.K uyarınca serbest meslek makbuzu yerine geçen belge hükmündedir’’ ibaresi yer alacak.

-POS’lardan her günün sonunda günlük kapanış raporu (Z raporu) alınabilecek.

Serbest çalışan hekimler, diş hekimleri ve veteriner hekimler, bugünden itibaren, iş yerlerinde sadece bu özelliklere sahip POS cihazı bulunduracak.

/ Ankara

01.09.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır