"Gerçekten" haber verir 06 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Şehitlerimizi duâlarla uğurladık

Aktütün Jandarma Karakoluna yapılan saldırıda şehit düşen Uzman Onbaşı Rasim Eser (23) için ilk tören Silifke’nin Atayurt beldesinde düzenlendi. Yüzlerce kişi şehidin arkasından yapılan duaya amin dedi. 1983 yılında dünyaya gelen şehit Eser, doğumunun hemen ardından amcası Ahmet Eser’e evlâtlık olarak verilmiş ve amcasının vefatı sonrası evin geçimini üstlenmişti. Şehit Piyade Uzman Çavuş Selçuk Can da, Osmaniye’nin Düziçi ilçesinde on binlerce kişinin katıldığı cenaze töreni ile son yolculuğuna uğurlandı. Can, Düziçi’nin 33. şehidiydi. Eşi iki aylık hamile olan şehidin 2 yaşında Buse isimli bir de kızı bulunuyordu.

BAZI ŞEHİTLER EVLİYDİ VE ÇOCUKLARI VARDI

HakkÂri’nin Şemdinli ilçesi Aktütün Sınır Karakolu’na terör örgütünce düzenlenen saldırıda şehit olan Piyade Er Davut İlbaş’ın cenazesi, Siirt’te toprağa verildi.

Şehit Piyade Er İlbaş’ın cenazesi, önceki gün akşam helikopterle Siirt 3. Komando Tugay Komutanlığına getirilerek, morga konuldu. Sabah saatlerinde morgtan alınan İlbaş’ın cenazesi, Merkez Çarşı Camisi’ne getirildi. Burada düzenlenen törene, şehidin ailesi, yakınları, Siirt Valisi Necati Şentürk, 3. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Özhan Ayaş, Belediye Başkanı Mervan Gül ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Törende, Topçu Yüzbaşı Bayram Bozkurt tarafından şehidin öz geçmişi okunduktan sonra cenaze namazı kılındı. Tören sıranda şehidin babası Süleyman İlbaş ve daha önce Şırnak’ta askerlik yaptığı öğrenilen ağabeyi Ahmet İlbaş’ı, Vali Şentürk ile 3. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ayaş teskin etmeye çalıştı.

TÜRK-KÜRT KARDEŞTİR

Şehit Er İlbaş’ın cenazesi, bayraklı kortej eşliğinde Aydınlar yolu üzerinde bulunan Zevye Mezarlığı’na götürüldü. Cenazeye katılanlar, mezarlığa kadar ‘’Türk-Kürt Kardeştir’’, ‘’Kahrolsun PKK’’ ve ‘’Şehitler Ölmez’’ sloganları atarak yürüdü. İlbaş’ın cenazesi, saygı atışının ardından defnedildi. Mezarlıkta şehidin annesi Dere ve eşi Asime İlbaş ağıtlar yakarken, yakınları acılı kadınları teskin etmeye çalıştı. Şehidin rahatsızlanan bazı yakınları hastaneye kaldırıldı.

ŞEHİT UZMAN ÇAVUŞ CAN

DÜZİÇİ’NDE TOPRAĞA VERİLDİ

Şehit Piyade Uzman Çavuş Selçuk Can’ın (30) cenazesi, sabah saatlerinde Osmaniye Devlet Hastanesi morguna götürüldü. Buradan askerî yetkililer, ailesi ve yakınları tarafından alınan şehit Can’ın cenazesi, daha sonra Düziçi ilçesi Cumhuriyet Mahallesindeki baba evine getirildi. Şehidin babası İbrahim Can, annesi Ayşe, kardeşleri Emine, Ülkü ve Duygu Can ile eşi Ayşe Can, evin önünde bir süre bekletilen tabuta sarılarak gözyaşı döktü.

Burada fenalaştığı gözlenen İbrahim Can, 112 Acil Servis görevlileri tarafından Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Daha sonra sloganlarla kortej eşliğinde İrfanlı Camisi’ne getirilen Şehit Can’ın cenazesi, kılınan namazdan sonra Düziçi Şehitliği’nde toprağa verildi.

Bu arada, Düziçi ve bağlı belde ve köylerde dün düzenlenen düğün törenlerinde müzik yayını yapılmadı. Şehit haberleri üzerine Osmaniye şehir merkezi ve bütün ilçelerde de vatandaşların evlerinin balkonlarına Türk Bayrakları astığı gözlendi.

ŞEHİDİN EVİ ÖNÜNDE TÖREN DÜZENLENDİ

Hain saldırıda şehit olan Jandarma Uzman Onbaşı Rasim Eser (25) için Mersin’in Silifke ilçesindeki evinin önünde tören düzenlendi. Sabah saatlerinde ilçeye getirilen şehit Eser’in cenazesi, Silifke Devlet Hastanesi’nden alınarak bir süre trafiğe kapatılan E-5 kara yolunda oluşan uzun konvoyla Silifke ilçesine bağlı Atayurt beldesindeki evine getirildi. Çocukluğunun geçtiği evindeki odasında bir süre bekletilen şehidin cenazesi, vatandaşların İstiklâl Marşı okumasının ardından Silifke Devlet Hastanesi morguna götürüldü. Şehit Jandarma Uzman Onbaşı Rasim Eser’in, öğle namazının ardından Merkez Alaaddin Camisinde düzenlenecek törenden sonra şehitlikte toprağa verildi.

EVLÂTLIK VERİLMİŞ

Edinilen bilgiye göre, Hanifi ve Fatma Eser çiftinin oğlu olan ve 1983 yılında dünyaya gelen şehit Eser, doğumunun hemen ardından amcası Ahmet Eser’e evlâtlık olarak verildi.

Yaklaşık 7 yaşına kadar amcasını baba, yengesi Ümmihan Eser’i de annesi olarak bilen şehit Rasim Eser, daha sonra gerçeği öğrenmesine karşın hayatını amcasının evinde sürdürdü. Hanifi ve Fatma Eser çiftinin evliliklerinin 20. yılında bir kız çocuğu olmasıyla, evdeki evlât sevinci ikiye katlandı. İkinci evlet sevincinden 3 yıl sonra Hanifi Eser’in vefat etmesiyle, evin geçimini şehit Eser üstlendi.

ŞEHİT ER ARAN DİYARBAKIR’DA DEFNEDİLDİ

Önceki gün akşam saatlerinde helikopterle Diyarbakır’ın Bağıvar Beldesi’ne getirilen Şehit Jandarma Er Hakkı Aran’ın cenazesi, burada askerî yetkililer ve şehidin yakınları tarafından alındı. Şehit Erin cenaze, Bağıvar Mezarlığı’nda kılınan namazın ardından toprağa verildi. Mezarlıkta, şehidin annesi Zekiye Aran, ağıtlar yakarak, üzüntüsünü dile getirdi.

TÖRENE BAŞBAKAN ERDOĞAN DA KATILDI

Ş

EHİT

Jandarma Uzman Çavuş Hasan Aygör’ün cenazesi ise Kırıkkale’nin Keskin ilçesine bağlı Armutlu Köyünde gözyaşları arasında toprağa verildi. Armutlu Köy meydanında düzenlenen cenaze törenine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner ve binlerce vatandaş katıldı. Öğle namazına müteakip İl Müftüsü Osman Şarklı tarafından kılınan cenaze namazı sonrası cenaze, köy mezarlığında toprağa verildi. Türk bayraklarıyla cenazeye katılan binlerce kişi terörü lânetledi. Şehit Uzman Çavuş Ozan Onur İlgen’in cenazesi ise Adana Asker Hastanesinden alınan cenazesi önce Yurt Mahallesi 338 Sokak’taki evine, buradan da törenin yapılacağı Sabancı Merkez Camisi’ne getirildi. Şehidin annesi Deniz Vilson ile Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Mühendisliği bölümünde öğrenim gören kız kardeşi Sevcan ve babası Ata İlgen, uzun süre tabuta sarılarak gözyaşı döktü. Şehidin İncirlik Üssünden emekli olduğu belirtilen üvey babası Robert Vilson da acılı anneyi teskin etmeye çalıştı. Daha sonra, Adana Müftüsü Mehmet Barış tarafından cenaze namazı kıldırıldı. Cenazenin omuzlara alınarak top arabasına taşınması sırasında, törene katılan çok sayıda vatandaş terörü lânetleyen sloganlar attı. Uzman Çavuş Ozan Onur İlgen’in cenazesi, top arabasındaki tören geçidinin ardından Asrî Mezarlık’taki şehitlikte toprağa verildi.

06.10.2008


 

Gündem tezkere

Meclis, 23. Dönem 3. Yasama Yılının ilk haftasına yoğun gündemle giriyor. En önemli gündem maddesi, sınırötesi operasyonla ilgili Başbakanlık Tezkeresi olacak. Operasyonla ilgili Başbakanlık Tezkeresi, Çarşamba günü ele alınacak.

Meclis, 23. Dönem 3. Yasama Yılının ilk haftasına yoğun gündemle giriyor. Haftanın en önemli gündem maddesi, sınır ötesi operasyonla ilgili Başbakanlık Tezkeresi olacak.

TBMM Genel Kurulu, haftaya, denetim konularını görüşerek başlayacak. Çalışmalarını tamamlayan Türkçe ve Küresel Isınma ile ilgili Araştırma Komisyonu raporları, yarın ele alınacak. Genel Kurul; öncelikle Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması, Türkçenin korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan TBMM Araştırma Komisyonu raporunu görüşecek.

Sınır ötesi operasyonla ilgili Başbakanlık Tezkeresi, 8 Ekim Çarşamba günü ele alınacak. Tezkere, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla Hükümete verilen sürenin, 17 Ekim 2008 tarihinden itibaren 1 yıl daha uzatılmasını öngörüyor.

Tezkerenin görüşmelerinin tamamlanmasının ardından İstanbul’da, 16-22 Mart 2009 tarihleri arasında düzenlenecek olan Uluslararası Su Forumu ile ilgili yasa teklifi ve coğrafî işaretlerin korunması hakkında kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına ilişkin yasa tasarısı da ele alınacak.

Genel Kurul, 9 Ekim Perşembe günü ise Türkiye ile Suriye arasındaki kara sınırı boyunca yapılacak mayın temizleme faaliyetleri ve ihale işlemlerini düzenleyen yasa tasarısını görüşecek. Bu tasarının tamamlanması halinde, Organize Sanayi Bölgeleri Yasasında değişiklik yapılmasını içeren yasa tasarısının görüşülmesine geçilecek.

TBMM Genel Kurulu; 7 Ekim Salı günü 15.00-20.00, 8 Ekim Çarşamba günü ve 9 Ekim Perşembe günü ise 14.00-20.00 saatleri arasında çalışacak.

06.10.2008


 

Barolar Birliği’nden özeleştiri çağrısı

TÜRKİYE Barolar Birliği’nden, Hakkâri’nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Sınır Bölüğü’ne terör örgütünce düzenlenen saldırıyla ilgili yapılan açıklamada, sorunun gecikmeye tahammülü bulunmadığı, herhangi bir suçlamada bulunmadan her kurumun öz eleştirisini yaparak yeni baştan çözümler üretmek zorunda olduğu belirtildi.

Türkiye Barolar Birliği’nden yapılan açıklamada, Hakkâri’nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Karakolu’na Kuzey Irak’tan sızan teröristler tarafından yapılan saldırı sonucunda 15 askerin şehit, iki askerin kayıp olması ve 22 askerin yaralanmasının, Türk milletini büyük üzüntü ve endişeye boğduğu ifade edildi. Son birkaç yılda yeniden yaşamaya başlanan olayların, sorunun büyüklüğünü gösterdiği ifade edilen açıklamada, sorunun sınır bölgesine kahraman, fedakâr, cesur askerlerin sevk edilmesi ile çözülemeyecek kadar karmaşık olduğu kaydedildi. Açıklamada, şöyle denildi:

‘’Bu denli karmaşık olayların ise daha gerçekçi iç ve dış politikalar, dış güçlerin hoşgörüsüne bağlı olmayan güç kullanımı ve hukuk devleti ilkelerini göz ardı etmeyen düzenlemelerle ortadan kaldırılabileceği anlaşılmaktadır. Sorunun gecikmeye tahammülü bulunmamaktadır. Herhangi bir suçlamada bulunmadan her kurum öz eleştirisini yaparak yeni baştan çözümler üretmek zorundadır. Bunu aynı karakolda vatanı uğruna canını feda eden 44 şehidimiz ve bu mücadelede kaybettiğimiz diğer evlâtlarımıza borçluyuz. Türkiye Barolar Birliği, 70 bin avukat ile onların manevi varlıkları önünde saygı ile eğilmektedir.’’

06.10.2008


 

Sivil toplumdan hain saldırıya kınama

HAKKÂRİ'NİN Şemdinli ilçesinde bulunan Aktütün Jandarma Sınır Karakolu’na yapılan saldırı sonrasından bölgeden teröre tepki yükseldi.

Van Ticaret ve Sanayi Odası (VATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Zahir Kandaşoğlu, 15 güvenlik görevlisinin şehit olduğu menfur terör saldırısını şiddetle ve nefretle kınadıklarını söyledi. Bölgenin kalkınması için son yıllarda yapılan ciddî çalışmalar sonucu ekonomik sosyal gelişmeler yaşandığını ifade eden Kandaşoğlu, bölgede yaşanan olumlu süreci tersine çeviren ve çıkmaza sokan olayların, insan yaşamına kasteder boyutta meydana gelmesinin kabul edilemeyeceğini kaydetti. Kandaşoğlu, bölgenin hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu bu günlerde sağduyulu olmanın gerekliliğini vurguladı.

“ETLE-TIRNAK GİBİYİZ”

Van Sivil Toplum Örgütleri Dayanışma Kurulu Dönem Başkanı Halil Tandoğan ise, yaşanan terör olaylarından yıllardan beri ülke olarak zarar gördüklerini belirterek, bu sorunun bir an önce bitirilmesi çağrısında bulundu. Altınova’daki provokasyon olaylarından sonra Şemdinli’de baskında 15 askerin şehit verilmesini gelinen süreç açısından endişe verici bulan Tandoğan, ülkede kardeş kavgasının zeminin oluşturulmaya çalışıldığını söyledi. Yüzyıllar boyunca aynı topraklarda kardeş ve akraba olarak yaşayan Kürt ve Türklerin bu oynanan bu oyuna gelmemesi gerektiğini altını çizen Tandoğan, “Türkler ve Kürtler olarak et ve tırnak gibiyiz. Kız alıp vermişiz. Akrabayız. Aynı şehirde aynı havayı soluyoruz. Her şehirde ve mahallede komşuyuz. Bizim alıp veremediğimiz bir şeyimiz yok. Bizi birbirimize düşürenlere fırsat vermeyelim. Terörün istediği bu zaten. Bu oyuna gelmeyelim” çağrısında bulundu.

06.10.2008


 

TBMM önünde saldırıyı protesto ettiler

ANKARA'DA bir grup, TBMM önünde, Hakkari’nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Sınır Bölüğüne teröristlerce düzenlenen saldırıyı protesto etti.

TBMM’nin Dikmen kapısı önünde, saat 00.30 sıralarında, ellerinde Türk bayrakları ile toplanan yaklaşık 30 kişilik grup, ‘’Kahrolsun PKK’’, ‘’PKK Meclisten defol’’, ‘’Şehitler ölmez vatan bölünmez’’ şeklinde slogan attı. Çocukların da aralarında bulunduğu grup adına gazetecilere açıklama yapan Turgay Güneri isimli vatandaş, 15 şehit verildiğini duyunca şehit ailelerinin sabaha kadar uyumayacağını düşünüp kendilerinin de uyumama kararı aldıklarını söyledi. ‘’Böyle bir günde ben hanımıma sarılıp yatamam. Bu bir eylem değil, vatandaşlık görevim’’ diyen Güneri, yetkililerin de bir gece uyumamasını istedi. TBMM önünde yaklaşık bir saat bekleyen grup daha sonra dağıldı.

06.10.2008


 

Türkiye ile yas tutuyoruz

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Robert Wood, Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine bağlı Aktütün Jandarma Sınır Bölüğüne yönelik terör saldırısını şiddetle kınadı.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wood, yazılı açıklamasında, ‘’ABD, 4 Ekimde Şemdinli’de yapılan PKK saldırısını kınıyor. Bu hain terör eyleminde ölen askerlerin ailelerine en derin taziyelerimizi sunarız. Bu trajik kayıp için Türkiye’nin vatandaşlarıyla birlikte yas tutuyoruz’’ dedi.

06.10.2008


 

Bölgesel yönetim de kınadı

IRAK'IN kuzeyindeki bölgesel yönetimi de , Hakkâri’nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Sınır Bölüğüne terör örgütünce düzenlenen saldırıya ilişkin bir kınama mesajı yayımladı.

“Saldırıyı şiddetle kınıyor, saldırıda vefat edenlerin yakınlarına duyduğumuz derin üzüntüyü iletmek istiyoruz” ifadesi kullanılan mesajda, “Bu tür eylemlerin gerek huzurun sağlanmasına gerekse birlikte kardeşçe yaşama hizmet etmediğine inanmaktayız” denildi.

06.10.2008


 

Barzani: Saldırıyı kınıyoruz

IRAK'IN kuzeyinde bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani, Türk askerine yapılan saldırıyı kınadı.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı John Negroponte, Irak’ın kuzeyinde bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani ile görüştü. Negroponte ve Barzani, gece geç saatlerde Selahattin’de yaptıkları görüşme sonrası basının karşısına çıkarak açıklamalarda bulundular. Negroponte, Barzani ile, terör örgütünün Türkiye’de yaptığı saldırıyı konuştuklarını belirterek, “Çok çirkin bir saldırı, bu olayı kınıyoruz” dedi. Barzani de saldırıyı kınadıklarını belirterek, “Biz bu tür saldırıları kınıyoruz ve karşıyız. Ayrıca kesinlikle doğru da bulmuyoruz. Buradan esef duyduğumuzu bildiriyoruz. Bu saldırılarda hayatını kaybedenlerin ailelerine baş sağlığı diliyoruz. Bir daha tekrarlanmamasını dileriz” diye konuştu.

/ Erbil

06.10.2008


 

D-100 Karayolunu 3 saat trafiğe kapattılar

DÜZCE'DE D-100 karayolunun İhsaniye mevkisinde çok sayıda ölümlü ve yaralamalı trafik kazası olmasını protesto eden bir grup vatandaş, yaklaşık 3 saat yolu trafiğe kapattı.

Alınan bilgiye göre, D-100 karayolunun İhsaniye mevkisinde bir otomobilin yayaya çarparak yaralanmasına yol açtığını duyan bir grup vatandaş, söz konusu yerde toplanarak yolu trafiğe kapattı. Vatandaşlar, İhsaniye’de çok sayıda ölümlü ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, yetkilileri uyardıklarını, üst geçit veya trafik sinyalizasyon sistemi konulmasını istediklerini söylediler.AKP Düzce Milletvekili Celal Erbay ile Düzce Valisi Bülent Kılınç, D-100 Karayolu’nun İhsaniye mevkisine gelerek, masa, sandalye ve temsili tabutlarla bariyer kurup yolu kapatan vatandaşlarla görüştü.Yolda gerekli düzenlemelerin yapılacağını belirten Erbay, vatandaşlardan eyleme son verip yolu trafiğe açmalarını istedi. Celal Erbay, ‘’Yarından itibaren çalışmalara başlayacağız. Yolda gerekli bütün önlemler alınacak’’ dedi. Vali Kılınç ise yolda başka bir kaza olmaması için trafik düzenlemesi yapacaklarını söyledi. Bunun üzerine vatandaşlar, bariyeri kaldırarak yolu trafiğe açtılar. Yaklaşık 3 saat süren eylemin ardından yolun açılmasıyla D-100 Karayolu’nda trafik normale döndü.

06.10.2008


 

Ankara’dan Irak’a nota

TÜRKİYE, Hakkari’deki terör saldırısının ardından hem Irak’a hem de bu ülkedeki koalisyon güçlerine öncülük eden ABD’ye, “sınırınıza sahip çıkın” mesajını verdi.

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Türkiye, Irak’a verdiği notayla olayın faillerinin yakalanması ve bundan sonra benzer saldırıların tekrarlanmaması için gereken her türlü tedbirin alınmasını istedi. Ankara’nın notası, Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Derya Kanbay tarafından Irak Dışişleri Bakanlığına iletildi. Koalisyon güçlerinin başındaki ülke olması açısından Amerikalı yetkililerle de temasa geçilirken, kaynaklar, Washington’daki Türk Büyükelçiliği kanalıyla ABD nezdinde temasların sürdüğünü ifade ettiler. Kaynaklar, saldırının sınır ötesinden düzenlendiğine işaret ederek, “O zaman ‘sınırınıza sahip çıkın’ diyoruz, hem Irak’a hem de işgal gücü olması dolayısıyla ABD’ye” ifadesini kullandılar.

06.10.2008


 

Şırnak’ta askerî hareketlilik arttı

PKK terör örgütünün, Hakkari’nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Karakolu’na gerçekleştirdiği saldırının ardından Şırnak’ta askeri birliklerdeki hareketlilik arttı.

Şırnak’ta komandolar, gece geç saatlerde helikopterlerle Cudi ve Kato dağlarındaki stratejik bölgelere konuşlandırıldı. Bir çok stratejik bölgeye yeni mevziler kurulurken Kato Dağı, Bestler-Dereler Bölgesine, Kelereş ve Hisarkapı alanlarına konvoylar eşliğinde jandarma komandolar sevk edildi. Cudi Dağında bulunan Hisar Taburu’na ait toplar Cudi’nin stratejik bölgelerini top atışına tuttu. Birliklerdeki obüs toplarının yönü Irak sınırına döndürüldü. Bölgeyi iyi tanıyan çok sayıda köy korucusunun da katıldığı operasyonlara 23 Jandarma Tümen Komutanlığı’ndan kalkan Skorsky tipi helikopterler havadan destek sağlıyor. Öte yandan, bölgede sivil giriş çıkışların yapıldığı stratejik bölgelerde güvenlik tedbirleri arttırıldı.

06.10.2008


 

Mehmetçik, cesaret örneği gösterdi

HAKKÂRİ'NİN Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Karakolu’na yönelik terörist saldırı karşısında Mehmetçiğin üstün bir cesaret örneği gösterdiği ortaya çıktı.

GATA’da tedavisi süren yaralı Mehmetçiklerden biri olan Vahdettin Karacadağ’ı hastanede ziyaret ederek çatışma hakkında kendisinden bilgi alan akrabası Ferit Şeyhan, ‘’Biz Diyarbakırlıyız. Teröristler haindir. Akrabam onlara karşı kahramanca savaşmıştır’’ dedi. Şeyhan, kahraman Mehmetçiklerden biri olan 7 aylık asker Vahdettin Karacadağ’ın, saldırı sırasında nöbet istirahatinde olduğu, çatışmayı duyar duymaz yerinden fırlayarak sipere gittiği ve teröristlere bomba yağdırdığını ifade etti. Şeyhan, Karacadağ’ın saldırıda kalabalık terörist gruba 9 el bombası attıktan sonra biten mermisini almaya gittiği karakol dönüşünde karnından vurularak yaralandığını söyledi.

06.10.2008


 

DP lideri Soylu, şehit ailesini ziyaret etti

DEMOKRAT Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, terör örgütü PKK mensuplarınca Hakkari’nin Şemdinli ilçesi Aktütün Jandarma Karakoluna düzenlenen saldırıda şehit olan piyade çavuş İlhan Küçüksolak’ın ailesini, Kocaeli’nin Çayırova ilçesindeki evinde ziyaret etti.

Partisinin Merkez Karar Yürütme Kurulu üyesi Orhan Bozkurt, Kocaeli İl Başkanı Ercüment Şahin, İhsaniye Belde Belediye Başkanı Ahmet Levent ve bazı partililerle şehit ailesini ziyaret eden Soylu, aileye baş sağlığı dileğinde bulundu. Şehit annesi Kadriye ile babası Kemal Küçüksolak’ın rahatsızlandığı için dinlendirildiği ziyarette Soylu’yu, şehit çavuş İlhan Küçüksolak’ın ağabeyi İrfan ile amcasının oğlu Mehmet karşıladı. Soylu, ziyaret sırasında duygularını şöyle dile getirdi: ‘’Çok zor bir durum. Ancak gün, birlik ve beraberlik günü, kenetlenmemiz gereken bir zaman. Millet olarak zor bir imtihandan geçiyoruz, metanetli olmalı, aklı selim düşünmeliyiz. Tekrar tüm halkımızın başı sağ olsun.’’

06.10.2008


 

Yeşil kartlı sayısı 9 milyonu aştı

TÜRKİYE'DE 9 milyondan fazla Yeşil Kartlı bulunuyor.

Sağlık Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, 3 Eylül itibariyle ülkede 9 milyon 396 bin 255 kişi Yeşil Karta sahip. En fazla Yeşil Kartlı ise Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2007 sonuçlarına göre 1.5 milyon nüfusa sahip Şanlıurfa’da yaşıyor. Bu şehirde 592 bin 669 kişinin Yeşil Kartı bulunuyor. 1 milyon 400 bin nüfuslu Diyarbakır 518 bin 782, 979 bin nüfuslu Van ise 495 bin 752 Yeşil Kartlı sayısıyla ilk 3 il arasında yer alıyor. Uygulamanın başladığı 2003’ten bu yana 6 milyon 30 bin 863 kişinin Yeşil Kartı çeşitli sebeplerle iptal edildi. Hiçbir sosyal güvenlik kurumunun güvencesinde olmayan, Türkiye’de ikamet eden, ilgili kanun ve yönetmelikle öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde belirlenen aylık geliri veya hane içindeki gelir payı, asgarî ücretin eşi gelir getirici bir işte çalışmayan, evli ve bir çocuklu bir mükellefin ödemesi gereken en düşük gelir vergisi ve sosyal sigorta primi düşüldükten sonra geriye kalan miktarının 1/3’ünden az olan Türk vatandaşlarına Yeşil Kart veriliyor.

06.10.2008


 

İstanbul’u yağış ve lodos vurdu

İSTANBUL'DA etkili yağış ve lodos sebebiyle 7 ağaç devrildi, 4 binanın çatısı uçtu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkililerinden alınan bilgiye göre, şehirde etkili olan bölgesel yağış ve lodosun etkisiyle çeşitli ilçelerde 7 ağaç devrildi.

Ayrıca, 4 binanın da çatısı uçarak, çevreye zarar verdi. Bu arada, İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş’nin (İDO) iç hatlarından Bostancı-Kadıköy-Yenikapı-Bakırköy ile Kartal-Yalova seferleri karşılıklı iptal edildi. Yalova-Topçular ile Gebze-Eskihisar arasındaki feribot seferleri de yapılamadı. Aynı şekilde dış hat seferlerinden Yalova-Yenikapı arasında saat 14.00’te, Bursa-Yenikapı hattında saat 15.00’te yapılacak seferlerin de iptal edildiği belirtildi.

06.10.2008


 

Lastik botta 25 kaçak yakalandı

AYDIN'IN Kuşadası ilçesinde, yasa dışı yollardan yurda giriş yapan 25 kişi yakalandı.

Alınan bilgiye göre, Sahil Güvenlik Komutanlığı ekibi, Kadınlar Plajı açıklarında lastik botla Yunanistan’ın Sisam Adası’na kaçmaya çalışanların olduğu ihbarını aldı. İhbar üzerine harekete geçen ekip, lastik botla Yunanistan’ın Sisam Adası’na kaçmaya çalışan 16’sı Afganistan, 5’i İran ve 4’ü Irak uyruklu 25 kişiyi yakaladı.

06.10.2008


 

Üniversite için ''ek'' şans

ÖĞRENCİ Seçme Sınavı (ÖSS) sonucunda merkezi yerleştirme ile herhangi bir programa yerleşemeyen üniversite adayları, şanslarını ‘’ek yerleştirme’’de deneyebilecek.

Üniversitelerdeki boş kontenjanlara yapılacak ek yerleştirme için 8-13 Ekim arasında başvuru alınacak. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), ÖSS merkezî yerleştirme sonucunda boş kalan kontenjanlar ile üniversitelere yeni tahsis edilen kontenjanlara ek yerleştirme yapacak. Ayrıca, üniversitelere kayıt işlemleri sonrasında boş kalan kontenjanlara da ek yerleştirme yapılacak. Ek yerleştirmeye, merkezî yerleştirmede bir yükseköğretim programına yerleştirilmiş olan adaylar (Açıköğretim Fakültesinin kontenjansız programlarına yerleşenler hariç) başvuramayacak. Ek yerleştirmede tercih yapabilmek için hiçbir yere yerleştirilmemiş veya Açıköğretim Fakültesinin ‘’kontenjansız programlarına yerleştirilmiş’’ olmak gerekiyor. Üniversitelere merkezî yerleştirme sonucunda 17 bini ön lisans programlarında olmak üzere toplam 24 bin boş kontenjan kalmıştı. YÖK, üniversitelere toplam 8 bin 400 yeni ek kontenjan tahsis etmişti. Üniversitelerde, kayıtlardan sonra boş kalanlar hariç toplam 32 bin 400 kontenjan bulunuyor. Ek yerleştirme ile üniversitelere girmeye hak kazanan adaylar, 20-22 Ekim arasında kayıt yaptıracak.

06.10.2008


 

Korular İstanbul’a nefes aldırıyor

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, müdürlüğün denetiminde 12 koru bulunuyor. ‘’Kentin akciğeri’’ olan korular, sakız, servi, çam, erguvan, ıhlamur, kestane, çınar ve fıstık çamı gibi çok sayıda ağaç türünü barındırıyor.

Dokuları korunarak halka açık hale getirilen ve yaklaşık 398 bin hektar alana sahip korular, her türlü dinlenme, gezi, piknik ve spor faaliyetleri ile festivallere ev sahipliği yapıyor. 24 saat boyunca güvenlik tedbirlerinin alındığı korulara mevcut bitki örtüsü korunarak, çim, çiçek ve ağaç takviyesi yapılıyor. Korular, içerisinde barındırdığı göller, havuzlar, su kanalları ile çeşitli çiçek türleri, asırlık ağaçları, Boğaz’a hakim manzaralarıyla yılın her mevsiminde güzellikleriyle ziyaretçilerini etkiliyor.

İstanbul’da belediyenin himayesindeki koruların isimleri şöyle: ‘’Beykoz Korusu, Büyük ve Küçük Çamlıca Koruları, Fethipaşa Korusu, Florya Korusu, Emirgan Korusu, Hıdiv Korusu, Harem Korusu, Osmangazi Korusu, Gülhane Parkı, Yıldız Korusu, Hacıosman Korusu.’’

BEYKOZ KORUSU

İstanbul Boğazı’na hakim bir noktada bulunan Beykoz Korusu, Beykoz ile Paşabahçe arasındaki sırtlardan başlayarak Karadeniz’e, Riva’ya kadar uzanan geniş bir alanda yer alıyor. Abraham Paşa’nın bu geniş araziyi, padişahla tavla oynarken kazandığı söyleniyor. 1887’de askerî önemi sebebiyle kamulaştırılarak hazineye devredilen korunun bir bölümü, 2. Meşrutiyet’in ilânından sonra, ‘’Hürriyet Bahçesi’’ adı altında halkın ziyaretine açıldı. Korunun Boğaziçi’ne bakan yamaçlarındaki parkı Fransız bahçe mimarlarına düzenleten Abraham Paşa, köşkler, kuşhaneler, havuzlar yaptırdı. Koruya, ayrıca o zamana kadar Türkiye’de yetiştirilmeyen bitkiler, ağaçlar diktirildi. Korunun içinde bulunan küçük tiyatro, 1937’de yandı. ‘’Abraham Paşa Korusu’’ olarak da bilinen Beykoz Korusu içinde iki büyük mağara, 5 havuz, 3 adet kayalık, bir de saray kalıntısı bulunuyor. Havuzlardan birinin içindeki küçük adacık ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Korunun içinde 2 kır kahvesi, bir restoran, 2 sera, 2 otopark, bir açık spor alanı, çocuk bahçesi, oturma terasları ve piknik alanları yer alıyor.

BÜYÜK-KÜÇÜK ÇAMLICA KORULARI

Üsküdar ile Ümraniye arasında iki yüksek tepenin adı olan Çamlıca, birtakım çatlaklarla parçalanmış olan kuvarsitlerden süzülen içimi çok güzel su kaynaklarına sahip. Turistik tesislere sahip Çamlıca’da, radyo ve televizyon vericileri yer alıyor. Bugün kentsel alanların sınırları içinde yer alan Çamlıca tepeleri güzel panoraması, su başları ve özellikle Küçük Çamlıca’da korunmuş bulunan kızılçam ve fıstıkçamı koruları ile Türk edebiyatına ve şarkılara konu olmuş gözde bir gezinti yeri olarak biliniyor. Küçük Çamlıca, Büyük Çamlıca’ya göre daha yaygın ve geniş yüzlü bir alanda bulunuyor. Koruluk 1940’da devrin valisi Dr. Lütfü Kırdar tarafından sembolik bir bedelle kamulaştırılmıştı. Bugün halka açık park ve rekreasyon alanı olarak hizmet veren Küçük Çamlıca’daki ağaç türleri, Büyük Çamlıca Korusu’ndan daha zengin.

Küçük Çamlıca’da, İspanyol göknarı, akçaağaç, çiçekli dişbudak, erguvan, sedir, ceviz, defne, yalancı akasya gibi ağaç türleri yer alıyor.

FETHİPAŞA KORUSU

Üsküdar’ın kuzeyinden başlan ve Kuzguncuk Tepesi’nde sona eren Fethipaşa Korusu, adını 2. Mahmud (1808-1839) ve Abdülmecid (1839-1861) dönemlerinde valilik, elçilik ve nazırlık görevlerinde bulunan Türkiye’de ilk müzenin temelini atan Tophane Müşiri Fethi Ahmet Paşa’dan aldı. Halk arasında ‘’Kuzguncuk Korusu’’ olarak da anılan Fethipaşa Korusu, Fethi Ahmet Paşa’nın ölümünden sonra varisleri arasında paylaşıldı. Torunlarından avukat Şevket Mocan, korunun kendi hissesine düşen kısmını 1958’de belediyeye devretti.

Daha sonra İstanbul Belediyesi, diğer hisseli yerleri de istimlâk ederek korunun büyük bölümüne (yaklaşık 16 hektar) sahip oldu. 1985-1987 yılları arasında bakıma alınan korunun içine, otomobil ve gezinti yolları, koşu parkurları, ışıklandırma, seyir yerleri ve kafeterya inşa edildi. Sulama ve içme suyu şebekesi döşendi, voleybol ve basketbol sahaları yapıldı. Korunun çevresi duvarlarla çevrilerek, emniyet altına alındı. Fethipaşa Korusu, İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tabiî sit alanı ilân edildi.

HAREM KORUSU

Harem Korusu, Üsküdar’da Salacak ve Selimiye Kışlası arasında oldukça sarp ve eğimli bir arazi üzerinde yer alan özgün bir şehir ormanıdır.

Arazi eğiminin yer yer yüzde 100’ün üzerine çıkması korudan yararlanmayı sınırlamaktadır. Ormandan bugüne kadar sadece estetik ve toprak koruma amacıyla yararlanılabildi. Harem Korusu’na yakın kesimlerdeki yapıların en ünlüsü Kız Kulesi.

HIDİV KORUSU

Hıdiv Korusu, Kanlıca’nın yaklaşık 1,5 kilometre kuzeyinden başlayarak Dalgıç Okulu, Seyir ve Hidrografi Dairesi ile itfaiye binasının üstündeki dik yamaçları ve sırtın büyük bir bölümünü kapladıktan sonra, Çubuklu Vapur İskelesi’ne yakın bir yerde sona erer. Adını, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu ilk Mısır Hıdivi İsmail Paşa’dan alan halk arasında ‘’Çubuklu Korusu’’ olarak da anılan Hıdiv İsmail Paşa Korusu, kesif bir ağaç topluluğuna sahip. Başta Kızılcık olmak üzere değişik ağaç türleri ve bostanları ile şöhret bulan buradaki ilk yerleşme, Bizans dönemine kadar inmektedir. Yer yer sarnıç ve su yollarına rastlanan Çubuklu Korusu, Osmanlı Padişahları tarafından ilk zamanlar av mahalli olarak kullanıldı. Korunun bir bölümü, özellikle Hıdiv Kasrı’nın çevresi park olarak düzenlendi, İsviçre ve Fransa’dan bu park için ağaçlar getirtildi. Koru içindeki kasır, 1904-1907 yıllarında son Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa tarafından yaptırıldı. İki seyir kulesi, 35 oda, 4 salon, 2 hole sahip kasır, günümüzde 450 kişi kapasiteli restoran, kafeterya ve toplantı salonu olarak hizmet veriyor. Her biri künyeli ve soy kütüğüne sahip ağaçlarla kaplı geniş bir koruluğun ortasındaki Hıdiv Kasrı, tam anlamıyla bir saray görünümünde. İstanbul’un en büyük gül bahçesine sahip olan kasır, harika bir Boğaz manzarasına da sahip.

OSMANGAZİ KORUSU

Dört tarafı yoğun yerleşim alanı ile çevrili olan Osmangazi Korusu, Ümraniye ve Dudullu semti ortasında kalmış yeşil bir ada gibidir.

Mevcut alan, Orman Bakanlığı tarafından 1970’li yıllarda yapılan ağaçlandırma ile kuruldu. Koru içinde bulunduğu yere tabiî yoldan gelmiş hiçbir yaşlı ağaç bulunmuyor. Önceden Göztepe Devlet Ormanı adı altında ağaçlandırma yolu ile kurulmuş normal bir orman statüsünde olan koru, Ümraniye Belediyesinin başvurusu üzerine, yöre halkının gezme, eğlenme, dinlenme ve rekreasyon ihtiyacı karşılamak üzere 1992 yılında yapılan özel bir protokolle 49 yıllık bir zaman için bu kuruma devredildi.

EMİRGÂN KORUSU

İstanbul’un ünlü korularından birisi olan Emirgân Korusu, Baltalimanı ile İstinye arasında yer alıyor. Tepeye yakın yerde birbiriyle bağlantılı iki gölet, iki su aynası koruya güzellik kazandırıyor. Küçük patika, merdivenler ve köprülerle mağaraya giriliyor. Koruda, Sarı, Pembe ve Beyaz Köşk olmak üzere üç tarihî yapı yer alıyor. Romantik İngiliz bahçe anlayışıyla düzenlenen koru içindeki parklarda, Avrupa stili açıkça görülüyor.

FLORYA KORUSU

1937’de kurulan Florya Ormanı, yöreyi rüzgâr ve fırtına zararlarından korumak, toplumun sağlık-estetik, eğlenme-dinlenme ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla düzenlendi. Florya Ormanı’nın hemen hemen her yeri, özellikle hafta sonları yoğun bir şekilde kullanılıyor. Alanın kuzey bölgesi çevre sakinleri, güney yamaçlar ise daha çok İstanbul’un çeşitli semtlerinden gelen vatandaşlar tarafından değerlendiriliyor.

GÜLHANE PARKI

Topkapı Sarayı’nın batısında, Alay Köşkü ve Sarayburnu arasında yer alan Gülhane Parkı, Osmanlı döneminde Topkapı Sarayı’nın dış bahçesi olarak kuruldu ve 1920 yılına kadar bu işlevi yerine getirdi. Koru, Şehremini Belediye Başkanı Cemil Paşa (Topuzlu) döneminde (1912-1914, 1919-1920) parka dönüştürüldü. Park yaklaşık 100 bin metrekarelik bir alan üzerine yayılıyor. Parkta, 1987 yılında ‘’Gülhane Şenliği’’ düzenlenmeye başlandı. Ancak, bu faaliyetlere 2000 yılında son verildi. Koru içinde zamanla kurulup genişletilen tesisler, 2001 yılı sonunda mevcut alanın yaklaşık yüzde 60’ına ulaşınca koruyu tehdit eder hale geldi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu tesisleri 2001 yılında kaldırdı. Gülhane Korusu, tarihsel misyonuna uygun bir kullanım biçimine kavuşturulmak üzere yeniden planlandı.

HACIOSMAN KORUSU

Öncesi çalılık ve yer yer boşluklu bozuk baltalık niteliğindeki tabiî bitki örtüsü ile kaplı olan Hacıosman Ormanı, 1950’li yılların sonunda yapılan ağaçlandırma faaliyetleri sonucu ortaya çıkmış yapay bir ormandır. Ağaçlandırma faaliyetleri öncesinde uzun yıllar arazi biçiminde kalan orman, bugün üzerinde 40 yaşını aşmış iğne yapraklı plantasyonlar bulunan normal bir orman görünümüne ulaşmıştır.

YILDIZ KORUSU

İstanbul’un gerek tabiî yapısı gerek tarihi bakımdan en değerli yerlerinden birisi olan Yıldız Korusu uzun yıllar tabiî haliyle korundu. 2. Abdülhamid zamanında yabancı bahçe mimarlarına, Batı anlayışı içinde düzenletilen koru, Abdülaziz zamanında ‘’Mabeyn Bahçesi’’ adını aldı ve Ortaköy’e doğru genişletildi. Tarihten kalan yeşil miras bütün zenginliğiyle korunarak halkın kullanımına sunuldu. 1979 yılı başında parkın restorasyon ve bakımını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile yapılan sözleşmeyle Türkiye Turing Otomobil Kurumu üstlendi.

1994 yılından sonra Malta Köşkü ve Çadır Köşkü’nün restore edilip halka açılmasının ardından Pembe Sera’nın inşası ile iyi nitelikli tesislere sahip olan parkta, çeşitli oturma yerleri, büfeler, kır kahveleri yapıldı. Özgün çevre düzenlemeleriyle şehirliler için büyük önem taşıyan dinlenme ortamı oluşturuldu.

06.10.2008


 

Endemik bitkilere “şifa” tehdidi

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atabay Düzenli, Türkiye’deki endemik bitki türlerinin yüzde 25’inin neslinin, bilinçsiz kullanımı sebebiyle tükenmek üzere olduğunu bildirdi.

Prof. Dr. Düzenli, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin flora çeşitliliği açısından zengin bir ülke olduğunu, ancak bunu yeterince değerlendiremediğini söyledi. Ülke genelinde bilinen 3 bin civarında endemik bitki türü bulunduğunu bildiren Prof. Dr. Düzenli, bu türlerin çoğunun bazı hastalıklara iyi geldiğine inanıldığı için halk tarafından fazlaca kullanıldığını belirtti. Bitki türlerinin şifa kaynağı olduğu yönünde çok sayıda yayın yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Düzenli, ‘’Maalesef bu bitkilerin çoğunu ise bilinmemesine karşın bazen ülkeye bazen de sadece bir yöreye ait endemik türler oluşturuyor’’ dedi. Prof. Dr. Düzenli, Adana’nın Saimbeyli ilçesinde bulunan ve yöreye özgü olan sığır kuyruğu bitkisinin halkın bilinçsiz kullanımına en iyi örnek teşkil edecek türlerden biri olduğunu bildirdi. Çok sayıda çeşidi bulanan sığır kuyruğunun sadece Saimbeyli’ye özgü 3 türü olduğunu kaydeden Prof. Dr. Düzenli, şunları söyledi: ‘’Bu türlerden biri ise halk arasında kaşıntılara, hemoroid ve mide rahatsızlığına iyi geldiğine inanıldığı için yöre halkı tarafından değişik şekillerde çokça tüketiliyor. Bu yüzden nesli tükenmek üzere. Çünkü endemik bitkiler yetiştirilmiyor, tabiattan toplanıyor. Çoğu endemik tür aynı tehdit altında.’’

06.10.2008


 

Eski Konya evleri kurtarılacak

MEVLANA Müzesi civarındaki Akçeşme Mahallesi’nde yapılan kamulaştırma çalışmaları çerçevesinde bölgede bulunan eski Konya evleri restore edilerek Konya kültürüne kazandırılacak.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Akçeşme Mahallesi’nde devam eden kamulaştırma çalışmalarını yerinde inceledi. Akçeşme Mahallesi’ndeki çalışmanın amacının Üçler Mezarlığı ile Mevlana Müzesi arasındaki tarihi dokunun ortaya çıkarılması olduğunu ifade eden Akyürek, çalışmanın sonunda eski Konya evlerinden oluşan bir mahallenin Konya’ya kazandırılacağını ifade etti. Belediye Başkanı Akyürek, ilk bölümü yıl sonunda tamamlanacak proje için ilk etapta 5 milyon YTL ayırdıklarını sözlerine ekledi.

06.10.2008


 

Araştırmacıların rotası Avrupa

TÜRK araştırmacılar, son yıllarda Avrupa Birliği’nin (AB) bilim ve teknoloji referans merkezlerinde boy göstermeye başladı.

TÜBİTAK AB 7. Çerçeve Programı (ÇP) Ulusal Koordinatörü Hüseyin Güler, Avrupa’nın bilim ve teknoloji politikalarının belirlenmesinde ve uygulanmasında referans merkezi olan Avrupa Ortak Araştırma Merkezi’nin(JRC) AB’ye katılım sürecindeki ülkelere bilimsel ve teknik destek sağladığını ve böylece Avrupa Araştırma Alanı’nın (ERA) oluşmasına katkı sağladığını ifade etti. JRC’nin Belçika’da ‘’Referans Araçlar ve Ölçümler Enstitüsü’’, Hollanda’da ’’Enerji Enstitüsü’’, Almanya’da ‘’Transuranyum Elementleri Enstitüsü’’, İtalya’da ‘’Vatandaşların Korunması ve Güvenliği Enstitüsü’’, ‘’Sağlık ve Tüketicilerin Korunması Enstitüsü’’, ‘’Çevre ve Sürdürülebilirlik Enstitüsü’’, İspanya’da da ‘’İleri Teknolojik Çalışmalar Enstitüsü’’ olmak üzere toplam 7 enstitüsünün bulunduğunu anlatan Güler, bu enstitülerde Avrupa’dan çok sayıda araştırmacının çalıştığını belirtti. Merkezin araştırmacılara doktora ve doktora sonrası burslar, kıdemli bursiyerlik, projelerde iş birliği, ulusal uzman pozisyonları, çalıştaylar ve eğitimler gibi fırsatlar sunduğunu anlatan Güler, JRC’nin ayrıca kuruluşlara da kurumsal iş birliği, teknoloji transferi, kuluçka hizmeti gibi etkinlikleri bulunduğunu söyledi. Güler, merkezin toplam bütçesinin de 1,75 milyar avro olduğunu kaydetti. Hüseyin Güler, JRC’de 1-3 yıl süreli doktora bursu, 3-24 ay süreli kıdemli bursiyerlik, 30 yaşından genç bilim insanları için 3-12 ay süreli staj, kamu kuruluşu, uluslararası bir sivil toplum örgütü, özel sektör ve kar amacı gütmeyen gönüllü kuruluşlarda çalışan uzmanlar için 1-4 yıl süreli burslar bulunduğunu belirtti. Türkiye’nin ÇP’ye katılmasıyla JRC’de araştırmalar yürüten Türk araştırmacı sayısının 30’un üzerine çıktığını ifade eden Güler, bu araştırmacıların 1-4 yıl arasında bu merkezlerde kaldığını ve Türkiye’ye geri döndüklerini ifade etti.

TÜBİTAK’ın da son yıllarda Türk araştırmacıların JRC ile etkileşiminin arttırılması için çeşitli işbirlikleri yaptığını anlatan Güler, bunların sonucunda Türk araştırmacıların JRC enstitülerindeki iş olanaklarından yararlanabildiğini kaydetti.

Güler, TÜBİTAK ve JRC arasında 2007 yılında imzalanan protokol çerçevesinde TÜBİTAK’ın da Türk araştırmacılar için aylık bin 500 dolar ile 2 bin dolar arasında değişen burslar verdiğini söyledi. Protokol kapsamında, yılda 20’ye kadar Türk araştırmacının bir yıl süre ile JRC Enstitüleri’nde doktora veya doktora sonrası araştırma yapabildiğini bildiren Güler, bu yılın ilk döneminde hem JRC hem de TÜBİTAK’tan kabul alan 11 araştırmacının çalışmalarını JRC’de sürdüreceğini, bu rakamın da giderek artmasını beklediklerini ifade etti. Güler, şunları kaydetti:

‘’Türk araştırmacılar JRC’de edindikleri deneyimlerini Türkiye araştırma alanının gelişimi için kullanmaya başladılar. Bu enstitülerdeki ziyaretlerimizde Türk araştırmacılarla karşılaşmaktan memnuniyet duyuyoruz ve araştırmacılarımızın sayısının artacağını düşünüyoruz. JRC’de diğer ülkelere standart araştırmacı pozisyonu belirlenirken yalnızca Türk araştırmacılar için TÜBİTAK ve JRC arasında 2007 yılında imzalanan protokol çerçevesinde 42 pozisyon açıldı. TÜBİTAK olarak amacımız Avrupa Birliği ile daha çok Türk araştırmacısının entegre olmasına katkı sağlamak ve 7. ÇP’deki performansımızı daha da yukarılara çekmek. Çünkü bu enstitülerde görev alan araştırmacılar, ya çerçeve programlarında yer alıyorlar ya da projelerdeki bilim insanları ile birlikte araştırma yapıyorlar.’’

06.10.2008


 

Çocuklarımızı koruyalım

DEVLET Bakanı Nimet Çubukçu, çocukların, sosyal, ekonomik ve politik anlamda yetişkinler dünyasına özgü bütün yanlışlık ve yoksulluklardan mümkün olduğu ölçüde korunması gerektiğini bildirdi.

Çubukçu, Dünya Çocuk Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, Ekim ayının ilk Pazartesi gününün Dünya Çocuk Günü olarak kabul edildiğini hatırlattı. Bir ülkedeki çocuğun durumunun, içinde yaşadığı toplumun şartlarından bağımsız olarak değerlendirmenin mümkün olmadığına işaret eden Çubukçu, çocukların da toplumun diğer fertleriyle aynı şartlarda yaşamak durumunda olduğunu belirtti. Çubukçu, ‘’Bu nedenle çocukların, sosyal, ekonomik ve politik anlamda yetişkinler dünyasına özgü bütün yanlışlık ve yoksulluklardan mümkün olduğu ölçüde korunması gerekir" dedi.

06.10.2008


 

Bitlis’e 360 öğretmen atanacak

BİTLİS Valisi Mevlüt Atbaş, kente 360 öğretmen atanacağını söyledi. Vali Atbaş, yaptığı açıklamada, ek ders, ders karşılığı ve vekil öğretmen olarak 550 öğretmen görevlendirilip öğretmen açığının kapatıldığını, Millî Eğitim Bakanlığının yaptığı 360 atamayla ildeki eğitimin kalitesinin artacağını belirtti.

Atbaş, şöyle konuştu: ‘’Millî Eğitim Bakanlığı, Bitlis’te 360 öğretmen atayacak. Atamalar biraz gecikecek. Bitlis’te şu an öğretmen açığı yok. Atanan öğretmenlerden 300’ünün bile Bitlis’e gelmesi, öğretmen sıkıntımızın büyük bir kısmını çözer. Fakat gelip görev yerini gören öğretmen istifa edip gidiyor. Bu sorunu sağlıkta da yaşıyoruz. İstifalar olmazsa hiçbir sorunumuz kalmayacak. Ek ders, ders karşılığı ve vekil olmak üzere 550 öğretmen alındı ve şu an öğretmen açığı bu şekilde kapatılmış durumda.’’

06.10.2008


 

Çanakkale'de kuvvetli lodos

ÇANAKKALE'NİN Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesinde, kuvvetli lodosun etkisiyle oluşan dalgalar sahil şeridindeki bazı ev ve iş yerlerinde su baskınına sebep oldu.

Alınan bilgiye göre, saatteki hızı zaman zaman 60 kilometreye ulaşan lodos sebebiyle beldenin sahil şeridindeki Cemalettin Topçu Caddesi’ndeki bazı ev ve iş yerlerini su bastı. Kuvvetli lodos, 15 ev ve iş yerinde de maddi hasara sebep oldu. Vatandaşların, evlerine giren deniz suyunu kendi imkânlarıyla tahliye etmeye çalıştıkları gözlendi. Saatteki hızı zaman zaman 60-70 kilometreye ulaşan fırtına sebebiyle Gelibolu-Lapseki arasındaki araba vapuru seferlerinde aksamalar yaşandı.

06.10.2008


 

Yalova'da hafif şiddetli deprem

YALOVA'NIN Çınarcık ilçesinde hafif şiddette bir deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden yapılan açıklamada, saat 09.04’te gerçekleşen depremin büyüklüğünün 4.1 olduğu ifade edildi.

06.10.2008


 

Tatil dönüşü trafik işkencesi

RAMAZAN Bayramı’nda 9 günlük tatili fırsat bilip yaşadıkları şehirlerden çıkan vatandaşlar, dönüş yolunda araçlarıyla uzun kuyruklar oluşturdu. Özellikle sert virajları ve bozuk yollarıyla dikkat çeken Ankara’nın Elmadağ ilçesi ile Kırıkkale arasındaki rampalarda yer yer uzun kuyruklar oluştu. Ufak çapta meydana gelen kazalar da trafik akışını zaman zaman engelledi. Bölgede yağan yağmurlardan dolayı adeta ölüm rampalarına dönüşen karayolunda sürücülerin daha dikkatli olup, trafik kurallarına ve işaretlerine uymaları istendi.

Aynı aileden 5 kişi öldü

TRABZON'UN Çarşıbaşı ilçesinde meydana gelen trafik kazasında aynı aileden 5 kişi öldü. Alınan bilgiye göre, ilçenin Kaleköy köyü sahil yolu mevkisinde, Kadir Berber (50) yönetimindeki 53 AV 216 plakalı otomobil, yol kenarındaki petrol istasyonunun tabelasına çarparak devrildi. Kazada, sürücü Kadir Berber, eşi Nesime (50), oğlu Zafer (28), kızı Esma Aygün (27) ile torunu 3 aylık Leyla Aygün olay yerinde vefat etti. Vakfıkebir Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Bu arada ailenin, Zafer Berber’e kız istemek için gittikleri Ankara’dan döndükleri öğrenildi.

Bu arada Düzce TEM otoyolunun Kaynaşlı kesiminde Ankara’dan İstanbul yönüne giden Mehmet Ali Alagöz idaresindeki 76 AK 909 plakalı yolcu otobüsü, Nesrin Karagöz yönetimindeki 34 LNL 92 plakalı otomobille çarpıştıktan sonra devrildi. Çarpışmanın etkisiyle otomobil de sürücünün kontrolü kaybetmesi sonucu şarampole yuvarlandı. Kazada ilk belirlemelere göre, otobüste bulunan 33 kişi ile otomobildeki 4 kişi yaralandı.

06.10.2008


 

18 kaçak, kamyon kasasında can verdi

TEKİRDAĞ’IN Malkara ilçesinde, kaçakların bulunduğu kamyonetin devrilmesi sonucu 18 kişi öldü, 23 kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre, sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen ve kaçakların bulunduğu 34 USZ 058 plakalı kamyonet, TekirdağMalkara yolunun 55. kilometresinde sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu devrildi. Kazada kamyonetin kasasında bulunan kaçaklardan 18’i öldü, 23’ü yaralandı. Yaralıların il ve ilçedeki hastanelere kaldırıldıkları belirtildi.

06.10.2008


 

Yeşilköy'de, LPG kamyonunda patlama

Yeşılköy’de LPG tüpü yüklü bir kamyonda patlama oldu. Alınan ilk bilgilere göre, LPG tüpü yüklü bir kamyon, Yeşilköy Tren İstasyonu yakınındaki köprü altında alev aldı. Çok sayıda itfaiye ekibinin müdahele ettiği yangın, kontrol altına alındı. Yangın sebebiyle HalkalıSirkeci banliyö tren seferlerinde aksama yaşandı.

06.10.2008


 

“Saplantı”ya tepki daha da arttı

Aralarında New York Times gazetesinin de olduğu 70 kadar gazete, “Saplantı” adlı reklâm ve DVD’yi okuyucularına ulaştırdı.

Bu gazeteler aksi halde reklâm verenlerin “fikir özgürlüğüne” müdahale olacağını savundu. Gazetelerin bu kararı tepkileri, protestoları ve abonelik iptallerini de beraberinde getirdi. DVD’nin özellikle seçimler için çekişmeli bölgelerde dağıtılması reklâmın sahibi Clarion Vakfı’nın amacına ilişkin soru işaretleri doğurdu.

Kuzey Carolina’da yayın yapan The News & Observer adlı gazetenin editörü Ted Vaden, “Bir reklâm için ilk defa bu kadar yoğun geri dönüş oldu. Tepkilerin büyük bir kısmı olumsuzdu.” diye konuştu. Vaden, 500 kadar e-postanın ve SMS geldiğini, ayrıca 50 okuyucunun da aboneliklerini iptal ettiğini söyledi. Aynı eyalette yayın yapan The News & Record adlı gazete ise DVD’yi dağıtmayı reddetti. Gazete editörü John Robinson, “Bu karara destek veren pekçok e-posta aldım.” diye konuştu. The Detroit Free Press, The Plain Dealer of Cleveland ve The St. Louis Post-Dispatch da reklamı vermedi ve DVD’yi dağıtmadı. The News & Observer adlı gazetenin okuyucularından Margaret Lewis de “Gazete ile nefreti arttıran ve korku tacirliği yapan bir DVD’nin geldiğine inanmıyorum. Bir sonraki adımınız ne olacak? Ku Klux Klan cübbesi mi dağıtacaksınız?” diye tepkisini gösterdi. Okuyuculardan bazıları da protesto gösterileri yaptı. The Oregonian adlı gazetenin reklâma yer vermesi ve DVD’yi dağıtması ardından okuyucuları protesto gösterisi yaptı. Yayıncı Fred Stickel, reklâm verenlerin fikirlerine katılıp katılmaktan çok reklam kanallarını açık tutmaya çalıştıklarını söyledi. DVD’yi dağıtan gazetelerden New York Times sözcüsü Diane McNulty, reklamın New York dışındaki yerlerde yayınlama kararının reklâm bölümünden geldiğini söyledi. McNulty, “Sayfalarımızın olabildiğince açık olmasının okuyucularımızın yararına olacağını düşündük.” dedi.

Gazeteciliğe ilişkin düşünce kuruluşu Poynter’de Etik Fakültesi Başkanı olan Kelly McBride, gazetelerin sadece “yasadışı faaliyet ve şiddeti teşvik edebilecek” reklâmları reddettiğini kaydetti. DVD’yi dağıtan ve reklâmı veren Clarion Vakfı ise seçim sonuçlarını etkilemeye çalışmadıklarını sadece “dikkat çekmeye” hedeflediklerini kaydetti. Vakfın sözcüsü Gregory Ross, “Bu amacımızı en iyi gazeteler aracılığıyla yapacağımızı gördük.” dedi. Vakıf, kimlerin para yardımı yaptığını ya da ne kadar para yardımı aldığını belirtmedi. Tepki çeken DVD’de terör saldırılarından görüntüler ve Orta Doğu televizyonlarında çıkan ABD karşıtı mesajlar yer alıyor. DVD’de, bu mesajlarla Nazi Almanya’sı arasında paralellikler kuruluyor. DVD’ler, 28 milyon okuyucuya ulaştırıldı. Vakfın sözcüsü Ross, tepki verenlerin DVD’yi izlediğinden emin olmadığını belirterek DVD’ye görüntülerin çoğu barışçıl olan Müslümanlar hakkında olmadığı dair bir uyarı da yazıldığını vurguladı.

Yeni Asya’nın Amerikalı yazarı Robert Miranda ise her hafta Çarşamba günleri yayınlanan köşesinde konu ile ilgili olarak şu ifadeleri kullanmıştı: “Bu filmi izleyen ve filmin propaganda etkisi altında kalanların zihinlerinde Müslüman toplum içinde teröristlerin ve teröre sıcak bakanların büyük bir çoğunluğu teşkil ettiği ve ABD’nin Müslümanlar ile mücadelesinde daha fazla çaba harcaması gerektiği gibi yalan yanlış izlenimler oluştu. Bu son anti-İslâm propagandanın en temel ve ciddî amaçlarından birisi Amerikan (ve Uluslar arası) İslâm toplumunu marjinalize etmek ve onları bütük kötülüklerin kaynağı ve sorumlusu olarak göstermektir. Çok açık bir şekilde anlaşılıyor ki; bu tezgâh Amerikan seçmenini korkutarak John McCain’e oy verdirmeye zorlamak ve Amerikan yönetiminin İslâm karşıtı Bush doktrinlerinin çizgisinden ayrılmamasını temin etmek için planlanmıştır. Neoconlar ve Siyonistler, hâlâ İslâm tanımlaması içinde “radikal İslâm, ılımlı İslâm ve faşist İslâm” gibi tanımlamaların da yer aldığı gibi gülünç bir fikri yaymaya çalışmaktadırlar. Hasılı kelâm, bu DVD’ler ancak Müslümanlar üzerinde şüphe oluşturmaya yaramaktadır ve başka bir amaca da hizmet etmemektedir.”

Yeni Asya / İstanbul

06.10.2008


 

Modern çağ mutluluk getirmiyor

BAKIRKÖY Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 13. Psikiyatri Kliniği Şefi Doç. Dr. Kemal Sayar, insanlar arası ilişkilerin zayıfladığını belirterek, ‘’Anne-baba ve çocuk arasındaki ilişki dahi zayıflıyor.

Bunlar olunca da mutsuzluk artıyor’’ dedi. Doç. Dr. Sayar, yaptığı açıklamada, çağın, refahın arttığı, ama mutluluğun gerilediği bir çağ olduğunu savunarak, ‘’Refahın bu kadar artmasına rağmen neden mutluluk bu kadar geriliyor, depresyon bu kadar artıyor? Bunlar önemli sorular’’ diye konuştu.

Günümüzde insanların yalnızlaştığını belirten Doç. Dr. Sayar, şöyle devam etti: ‘’İnsanlar arası ilişkiler zayıflıyor. Anne-baba ve çocuk arasındaki ilişki dahi zayıflıyor. Bunlar olunca da mutsuzluk artıyor. Bizim sahip olduğumuz şeyler gün geliyor ruhumuza sahip oluyor. Biz içimizdeki boşluğu hep daha fazla tüketerek dolduracağımızı zannediyoruz. Daha fazla tüketmek içimizdeki boşluğu doldurmadığı gibi onu daha da büyütüyor.’’

Hayatın daha da karmaşıklaştığını dile getiren Doç. Dr. Sayar, ‘’Modern hayatın en büyük esprisi zaten daha da karmaşık olması. Modern hayat bir sürü alet edevat yaratıyor, birtakım düğmelerle, kumandalarla güya hayatınızı kolaylaştırıyorsunuz. Onları kullanmak belli bir müddet sonra çok müşkül bir şey haline geliyor. Fakat elektrik kesilince hepsi işlevsiz hale geliyor’’ dedi.

Doç. Dr. Sayar, çocukların hayalinde bile teknoloji olduğuna dikkati çekerek, ‘’Çok fena bir şey bu. Çocuk, güzel, içinde zaman geçirilecek bir bahçe olarak teknolojik bir bahçeyi görüyor. Çok fazla apartmana hapsolmuş, maalesef tabiatla yüzleşemeyen, çimlerde yuvarlanamayan çocuklar’’ diye konuştu. Modern zamanın herkeste çok büyük anksiyeteler, endişelere yol açtığını belirten Doç. Dr. Kemal Sayar, şunları söyledi:

‘’Tabiattan korkuyoruz. Kendimiz adına korkmasak bile çocuklarımız adına korkuyoruz, endişeleniyoruz. Sokağa, tabiata çıkarmıyoruz. Bir de öbür taraftan bakalım. Ben çocukluğumda tel arabalar yapar, arkadaşlarımla birlikte sokakta onlarla oynardım. Şimdi çocuklar çok gelişmiş oyuncaklardan tatmin olmuyorlar. Çünkü o oyuncaklar hayal gücünü kamçılamıyor. Çocuk emek katmıyor, alın teri katmıyor, hayal gücünü katmıyor oyuncağı yaparken. Hayatın doğallığının giderek öldüğü zamanlardan geçiyoruz. Bunun için hepimizin daha dikkatli ve daha az korkak olması gerekiyor.’’

06.10.2008


 

UZUNGÖL, HER MEVSİM GÜZEL

TRABZON’A 99, Çaykara ilçesine 19 kilometre uzaklıkta, deniz seviyesinden bin 90 metre yükseklikteki Uzungöl, dik yamaçları ve muhteşem orman örtüsü ile Alplerin güzelliğini geride bırakmakta.

Uzungöl adını, Haldizen deresi vadisinde heyelan sonucu dere yatağının önünü kapatmasıyla oluşan gölden alıyor. Tabiî güzellikleri, havası, yöreye uygun tarzda yapılmış eski ahşap evleri ve bütün bu güzellikleri tamamlayan gölü ile insanları cezbeder Uzungöl. Yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken Uzungöl, sahip olduğu turistik potansiyeli bakımından çok zengin. Çevrede trekking, kuş gözlemi, botanik amaçlı turların yanı sıra daha yükseklerdeki dağların arasındaki göllere veya diğer yaylalara geziler düzenlemekte. Yaban hayatı bakımından Uzungöl çevresindeki dağlarda ayı, kurt, yaban keçisi ve dağ horozu gibi hayvan türleri barınmakta.

Her mevsim ayrı bir güzelliğe bürünen bölgede, son yıllarda kış turizmine yönelik faaliyetler de gerçekleştiriliyor. Çok yaygın olmasa da kar motoru ile gezi ve helikopterli kayak sporu için bölgeyi tercih eden yerli ve yabancı turistler artmaya başladı. Çevresindeki ladin ormanları ve yüksek tepeleri ile çekici bir peyzaj sergisini andıran Uzungöl, tabiat tutkunları için görülmeye ve gezilmeye değer bir yer. Uzungöl’e ulaşabilmek için öncelikli olarak uçakla ya da karayolu ile Trabzon’a gelinmeli. Direkt vasıtaların da olduğu Uzungöl, il merkezine 99 kilometre uzaklıkta. Rize, Artvin tarafından Uzungöl’e ulaşmak isteyenler ise Of ilçesinden Çaykara yoluna saparak gelebilir. Temel ihtiyaçların karşılanması noktasında gerekli altyapıya sahip olan Uzungöl’de, otel, motel ve pansiyonlarda kalınabilir. Eğer ‘ben tabiî hayatı severim’ diyorsanız, tabiî ki kuracağınız bir çadırda kalmanız da mümkün.

06.10.2008


 

Günde 65 bin ton katı atık tüketiyoruz

TBMM Küresel Isınma ve Su Kaynakları Araştırma Komisyonu Başkanı, AKP Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk, Türkiye’de kişi başına günde 1 kilo 35 kilogram toplamda ise 65 bin ton katı atık üretildiğini söyledi.

Öztürk, yaptığı açıklamada, Türkiye’deki evsel katı atıkların yüzde 50–65’inin organik atıklardan, kalan kısmının ise kâğıt, karton, tekstil, plâstik, deri, metal, ağaç, cam ve kül gibi maddelerden oluştuğunu ifade etti. Üretim ve tüketim alışkanlıklarında değişme, nüfus artışı, hayat standartlarının yükselmesi ve teknolojideki gelişmelerin katı atık miktarlarını, kalitesini son yıllarda önemli miktarlarda değiştirdiğini anlatan Öztürk, ‘’Ülkemizde kişi başına yaklaşık günde 1 kilo 35 kilogram toplam ise 65 bin ton katı atık üretilmektedir’’ dedi. Yaklaşık 3 bin belediyeden sadece 18’inde düzenli katı atık depolaması yapıldığını belirten Öztürk, ‘’Vahşi şekilde depolanan çöplerin yer altı ve yüzeysel su kirliliğine, haşerelerin üremesine, çevreye kötü kokuların yayılmasına, görüntü kirliliğine ve çeşitli hayvanlar aracılığıyla taşıyıcı mikropların yayılmasına sebep oluyor’’ diye konuştu.

Katı atıkların sadece yüzde 39’unun düzenli depolandığını ifade eden Öztürk, ‘’Ülkemizde önemli miktarda katı atık, çok sağlıksız şekilde bertaraf edilmektedir. Vahşi depolama yapılan bölgelerde yer altı ve yüzeysel suları, toprak ve hava kirlenmektedir. Belediyelerin her birinin ayrı ayrı katı atık bertaraf tesisi kurmaları malî ve teknik olarak mümkün değildir’’ dedi. ‘’Katı atık bertaraf veya geri kazanım tesislerinin özel sektör tarafından yapılması ve işletilmesi gerekiyor. Çünkü, kamunun görevi işletmecilik değil denetleme, izleme, raporlama ve yaptırımdır’’ diyen Mustafa Öztürk, bertaraf tesislerinin, Çevre ve Orman Bakanlığından lisans aldıktan sonra işletmeye açılması gerektiğini kaydetti

06.10.2008


 

Çocuklar, siyasette ayrımcılığın farkında

ÇOCUKLARIN siyasetteki ırk ve cinsiyet ayrımcılığı konusundaki ön yargıların farkında olduğu ortaya çıktı.

Kansas Üniversitesi’nden Rebecca Bigler başkanlığında yapılan araştırma, ilköğretime giden çocukların büyük bölümünün kadın, siyahî veya İspanyol kökenli ABD başkanı olmadığını bildiğini ortaya koydu. Araştırmacılar, 2006’da, Hillary Clinton ve Barack Obama’nın başkanlık yarışından önce, farklı etnik gruptan ve ırktan 5-10 yaşındaki 206 çocuğa bazı sorular yöneltti. Çocukların çoğu ırkı ya da cinsiyeti ne olursa olsun herkesin başkan olabilmesi gerektiğini belirtti. Neden Oval Ofis’e sadece beyaz erkeklerin girebildiğini soran araştırmacılar şaşırtıcı cevaplar aldı. 4 çocuktan biri “kadınların başkan olmasının yasa dışı olduğunu”, 3 çocuktan biriyse bunun “seçmenlerin ırk ve cinsiyet ayrımı yapmasından kaynaklandığı” cevabını verdi. Çocukların diğer 3’te biriyse kadınların ve azınlıkların Beyaz Saray yarışında yeteri kadar nitelikli olmadıkları için yer almadığını söyledi. Çocukların genel anlamda bir siyah veya bir kadının ABD Başkanı olabilmesi konusunda iyimser olduğunun belirtildiği araştırmada, bir gün başkan olmayı umut eden kız çocuklarının sayısı erkeklerden daha az çıktı, siyahî çocuklarınsa buna büyük istek duyduğu görüldü. Araştırma, “Analyses of Social Issues and Public Policy” dergisinin bu ayki sayısında yayımlandı.

/ Washington

06.10.2008


 

Artık bilgisayarlar cepte taşınabilecek

JAPON ve Alman bilim adamlarının geliştirdiği katlanabilir televizyon ekranı teknolojisiyle, bilgisayarlar yakında katlanıp cebe konulabilecek.

Japon elektronik devi Sony ile Almanya’nın Max Planck Enstitüsünden araştırmacıların tanıttığı katlanabilir ekran konseptinden, bilgisayarların yanı sıra televizyonlar ve elektronik posterler için de kullanılabilecek teknolojiden ayrıca, okuyucuların kolay taşınabilir görüntü cihazlarına günlük haberleri indirmeleri sağlayacak görüntülü elektronik gazete için yararlanılması düşünülüyor. “Hantal televizyon ekranlarının, hacimli laptopların ve hareketsiz görüntü posterlerinin geçmişte kaldığına” inanan bilim adamları, tamamen organik, esnek ve saydam ekranların son derece düşük enerji tükettiğine dikkat çekiyor. Sınırsız görüş açısı ve yüksek verimliliğe sahip katlanabilir ekran teknolojisi arkadan ışıklandırmaya gerek duymuyor ve LCD ekranlardan 10 kat daha hızlı cevap vererek, görüntüyü bulanıklaşmadan gösteriyor. Saydamlığı sayesinde, katmanlarına bazı üç boyut efektlerinin yüklenebileceği düşünülüyor. “Minority Report” filmindeki gibi hareketli görüntü posterlerini mümkün kılabilecek teknolojinin, örneğin tahıl gevreği kutusunda “konuşan görüntü” olarak kullanılabilmesi öngörülüyor.

/ Tokyo

06.10.2008


 

Farklı renkteki insanlar çocuklara doğru anlatılmalı

TÜRKİYE’YE gelen Afrika kökenli turistler, anne ve babaların çocuklarını, çikolata yememesi için zenci insanları göstererek korkutmasından rahatsız.

Antalya’nın Manavgat ilçesi Side’ye tatile gelen zenci turistler, tatil dönüşü ülkelerine ilginç hatıralarla ayrılıyor. Londra’dan mimar eşi ve 3 çocuğuyla Türkiye’ye 10 günlüğüne tatile gelen pedagog Tina Sims, otobüsle Antalya’dan Side’ye gelirken bir Türk annenin çocukların çikolata yememesi için verdiği örneği unutamadığını ifade etti. Çocuklarıyla birlikte Antalya Yivli Minare ziyareti sonrası otobüsle kaldıkları otele dönerken, bir annenin çocuklarına zencilerin renkleriyle ilgili verdiği örneğe üzüldüğünü belirtti. Sims, “Otobüste oturan 2 çocuk, bizi göstererek annesine ‘neden yüzleri siyah’ diye sordu. Anne benim Türkçe bildiğimi tahmin etmediği için çocuklara ‘bu kadın ve çocukları çok çikolata yedikleri için elleri ve yüzleri böyle olmuş. Bak siz de yerseniz vücudunuzun her tarafı kararır. Hep öyle kalırsınız’ dedi. Ben de kadına çocuklarının gelişimi için verdiğin örneğin yanlış olduğunu söyledim.” diye konuştu. Dünyada farklı dil, din, renk ve ırkta yaşayan insanlarında doğru bir şekilde çocuklara anlatılması gerektiğini ifade eden Sims, ayrıca, anne babaların çocuklara gerçekleri söylemelerinin güven açısından önemli olduğunu anlattı. 1 yıldır Side’de yaşayan Hollandalı zenci amatör bisiklet sporcusu Richard Neubert da, mahallesinde yaşadığı bazı küçük çocukların yüzünü siyaha boyadığına inandığını söyledi. Sevmek için kucağına aldığı çocukların yüzü siyaha boyalı mı değil mi diye eliyle yüzünü oynadığını belirten Neubert, bazılarının da sevmek için kucağına bile aldırmadığını ifade etti. Neubert, Hollanda’da çocuklarda ‘senin yüzünü siyaha mı boyadılar’ diyen bir çocuğa rastlamadığını dile getirdi.

/ Side

06.10.2008


 

Maharetli oyun konsolu

JAPON elektronik oyun devi Nintendo, elde taşınabilen popüler oyun konsolu DS’nin yeni modelini çıkarıyor. Eskisinden biraz daha geniş 3,25 inç LCD ekranı ve iki adet 300 bin pixel kamerası bulunan yeni DSi, oyun tutkunlarının SD kartında sakladıkları müzikleri çalabilmeleri için hafıza kartı girişine de sahip bulunuyor. Yeni oyun konsolunun ayrıca bir şarkıyı veya konuşmayı yavaşlatma veya hızlandırma özelliğinin yabancı dil dersi alanında yardımcı olması bekleniyor. DSi, Avrupa’da 230 TL civarında satılacak.

06.10.2008


 

Türk-Kürt kardeştir

Terör örgütünce düzenlenen saldırıda şehit olan Piyade Er Davut İlbaş’ın cenazesi, Siirt’te toprağa verildi. Cenazeye katılanlar, mezarlığa kadar ‘’Türk-Kürt kardeştir,’’ ‘’Kahrolsun PKK’’ ve ‘’Şehitler ölmez’’ sloganları atarak yürüdü.

06.10.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır