"Gerçekten" haber verir 19 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Dünya

 

Çocuklara İslâm mirası anlatılsın

İngiltere Parlamento binasında sergilenen ‘1001 İcat İslâm Mirası’ adlı sergiye katılan İngiliz Eğitim Bakanı Jim Knight, İngiltere’deki okullarda Müslümanların günlük hayata kazandırdığı icatların öğretilmesi gerektiğini söyledi. Knight, bunun aynı zamanda Müslümanlara da değer verildiğine dair bir işaret olarak anlaşılacağını belirtti.

İNGİLTERE parlamento binası olan “House of Parliament”de Bilim, Teknoloji ve Medeniyet Vakfı tarafından gerçekleşen ‘1001 İcat-İslâm Mirası’ adlı sergide tarihte Müslüman bilim adamlarının bulduğu icatlar sergilendi. Sergilenen icatlar arasında El-Cezire’nin bulduğu ‘fil saat’ ve su ile çalışan ‘çizgi saat’, bugün hâlâ ameliyatta kullanılan bıçak, makas gibi aletlerin yanı sıra günlük hayata ışık yüzlerce icat İngiltere Parlamonto Binası’nda sergilendi. Serginin üçüncü gününe katılan İngiliz Eğitim Bakanı Jim Knight, İngiltere’deki okullarda Müslümanların günlük hayata kazandırdığı bu icatların öğretilmesi gerektiğini söyledi. Bunun aynı zamanda Müslümanlara da bir değer verildiğine dair bir işaret olarak anlaşılacağını belirten bakan, genç Müslümanların da kendilerine değer verildiğini anlayarak toplumdan soyutmalarına ve radikal çizgiye kaymalarını engelleyeceğini söyledi.

Bunun okullarda eğitilmesinin ayrıca bölünmüş toplumları barıştıracağını ve bir araya getireceğini de belirten Knight, “Çocuklarımıza günlük hayatımızda kahveden tutun kameraya ve matematikteki buluşlara kadar Müslümanlara ne kadar çok şey borçlu olduğumuzu öğretirsek, toplumları da bir araya getirebilir ve yakınlaştırabiliriz.” dedi.

Bu arada Bakan Knight, İngiltere’de milli müfredatta yapılan değişikliklerden sonra ortaokul öğretmenlerinin Müslüman mirası ve günlük hayata kazandırılan icatları öğretmeleri konusunda bazı derslikler planladıklarını da söyledi.

/ Londra

19.10.2008


 

İsrail: Kriz İran’ı vuracak

Amar’la birlikte yaptığı sohbet sırasında, bu durumda İran’ın hem askeri harcamalarındaki artışı sürdürmeyi hem de nükleer programını aynı anda devam ettirmekte zorlanacağını ifade etti.

İSRAİL Cumhurbaşkanı Şimon peres, dünyada yaşanan mali krizin İran ekonomisine büyük zarar vereceğini, son dönemlerde petrol fiyatlarındaki düşüşün de İran için ciddi bir darbe olacağını söyledi. İsrail’in içinde bulunduğu Sukot (Çardak) bayramı dolayısıyla, İsrail’in Sefardik Hahambaşı Şlomo Amar’’ın çadırını ziyaret eden Peres, Peres, İsrail’in alternatif enerji alanında merkezi rol oynayacak bir konumda olması gerektiğinin altını çizdi ve “İsrail bu konuda önde olmalı. İranlılardan gelen ve diğer tüm öteki tehditlerin üstesinden geleceğiz” diye konuştu.

/ Kudüs

19.10.2008


 

Türkiye’nin dünyada nüfuzu artıyor

AZERBAYCAN Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesi dolayısı ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e tebrik mektubu gönderdi.

BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesinin Türkiye’nin uluslar arası toplumda artan rolünün bir göstergesi olduğunu kaydeden Aliyev, bu başarıdan dolayı bütün Türk halkını kutladı. Azerbaycan’ın resmi haber ajansı Azertac’da yayınlanan mektupta şöyle deniliyor: “Uluslararası alanda Türkiye’nin artan nüfuzunun bir göstergesi olan bu tarihi olay hem de Türk diplomasinin bir başarısıdır. ”

/ Bakü

19.10.2008


 

IMF başkanı, Wolfowitz gibi

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn’ın kurumda çalışan sevgilisi için yetkisini kötüye kullanıp kullanmadığı soruşturma konusu oldu.

Wall Street gazetesinin yazdığına göre, 59 yaşındaki eski Fransa ekonomi bakanının IMF’de çalışan Macar kökenli kadın Piroska Nagy ile girdiği gönül ilişkisi, “Morgan, Lewis and Bockius LLP” şirketince soruşturuluyor. Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz, kurumda çalışan sevgilisinin terfi ettirilmesini istediği ortaya çıkınca geçen sene mayısta istifa etmek zorunda kalmıştı.

New York

19.10.2008


 

En fazla sığınma isteyen Iraklılar

MB Mülteciler Yüksek Komiserliği, 2008 yılının ilk yarısında ortalama 19 bin 500 Iraklının zengin ülkelere sığınma talebinde bulunduğunu bildirdi.

Bununla birlikte sığınma talebinde bulunan Iraklıların oranı, bütün mülteci başvuruları içerisindeki oranı düşmeye başladı. 2007’nin son altı ayında yüzde 18 ve ilk altı ayında ise neredeyse yüzde 10 azalma gösterdi. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nden Ron Redmond, “bu azalma eğilimine rağmen, Iraklılar bu yılın son altı ayında sanayileşmiş ülkelere başvuran bütün mülteciler içinde yüzde 12’sini oluşturuyor” dedi.

/ Cenevre

19.10.2008


 

Balkanlara Osmanlı modeli

BALKAN MÜFTÜLERİ, BALKANLARDA ETNİK VE DİNÎ AYRILIKLARI ÖNE ÇIKARAN ANLA-YIŞLARIN ÇÖZÜM OLMADIĞINI, HOŞGÖRÜ VE BARIŞA DAYANAN OSMANLI MODELİYLE ANCAK GERÇEK BİR BARIŞ VE HUZUR ORTAMININ SAĞLANACAĞINI BELİRTTİLER. alkan ülkelerinde yaşayan Müslümanların sorunlarının ve geleceğinin tartışıldığı Balkan Sempozyumu İstanbul’da Grand Cevahir Otel’de dün başladı. İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından düzenlenen sempozyum, Bosna Hersek, Sırbistan, Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan ve Yunanistan müftülerini yıllar sonra ilk defa bir araya getirdi. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Türkiye’nin Balkan coğrafyasında küresel ağırlığını hissettirmesi için bu coğrafyadaki Müslümanlarla tarihi ve kültürel bağlarını yeniden güçlendirmesi gerektiğini söyledi. Türkiye ile balkanları birbirinden ayırmayan, etle tırnak gibi gören Balkan Müslümanlarının ihmâl edildiğine dikkat çeken Yıldırım, sempozyumla Balkanları ve Balkan Müslümanlarını yeniden gündeme getirmeyi amaçladıklarını söyledi. Küresel güçlerin Balkanlarda çeşitli senaryoları hayata geçirmeye çalıştığını belirten Yıldırım, “Eğer Türkiye isterse Balkanlar üzerindeki oyunları engelleyebilir. Balkanlardaki barış ve huzura katkıda bulunabilir. Balkanlarda yaşayan 12 milyon Müslüman da bunu istiyor” dedi. Yıldırım’dan sonra Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in başkanlığında ilk oturum konuşmaları yapıldı. Konuk müftüler konuşmalarında Balkanlardaki Müslümanların Osmanlı’dan sonra yetim kaldıklarını, uzun süren Komünist Yugoslavya yönetiminde Müslüman nüfusun her anlamda yaralandığını belirttiler. Ülkelerindeki sayısız cami, medrese ve okulun yerle bir edildiğini ifade eden din adamları, Yugoslavya’nın yıkılmasından sonra yaralarını sarmaya başladıklarını, bu noktada Türkiye’den de destek beklediklerini ifade ettiler. Müftüler, Türkiye ile siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin güçlenmesi gerektiğini vurguladılar. Bosna Hersek Başmüftüsü Mustafa Çeriç, İslâmı seçmelerinin ardından aşırı dinci, Türk veya Arap yaftasıyla sürekli baskı altında tutulduklarını söyledi. Gözlerinin sürekli Türkiye’de olduğunu söyleyen Çeriç, “Türkiye ne kadar güçlü özgür bir ülke olursa biz de o kadar güçlü ve özgür olacağız” ifadelerinde bulundu. “Her ne kadar farkında olmasa da Türkiye bizim anamızdır” diyen Çeriç, bir de önemli bir öneride bulundu. Balkan Müslümanlarının sorunlarının çözümü, Osmanlı kültür mirasının araştırılması için Türkiye ile ortak bir kurul oluşturulmasını isteyen Çeriç, “Bizim hatalarımız olmuş olabilir, affetmenizi istiyoruz, bizim de hatalarımızı kabul etmemiz gerekir” dedi. ÜNİVERSİTE TEKLİFİ Balkanlardaki Türk okullarına da dikkat çeken Çeriç, okulların önemli bir işlev gördüğünü söyledi. Yüzyıllardır Balkanlarda medrese olarak eğitim veren Gazi Hüsrev Medresesi’ne ek olarak Gazi Hüsrev Üniversitesi’nin kurulmasını önerdi. Çeriç, üniversitenin Balkan Müslümanlarının sorunlarının çözülmesinde önemli katkılar sağlayacağının altını çizdi. OSMANLI BALKANLARDA GERÇEK BİR LİBERAL GÜÇTÜ Arnavutluk Diyanet İşleri Başkanı Selim Muça, Osmanlı döneminde kimsenin zorla İslâmlaştırma veya Osmanlılaştırılmadığını, Osmanlı’nın liberal ve hoşgörülü bir politikaya sahip olduğunu söyledi. Muça Osmanlı’dan sonra ise Komünist Yugoslavya döneminde Müslümanların asimile edilmeye çalışıldığını, sayısız İslâm eserin yok edildiğini, hoşgörü ortamının yerini zorbalığa bıraktığını söyledi. Muça, “Balkanlarda ve Doğu Avrupa’da beş asır boyunca yaşanan hoşgörü ve medeniyetler toleransı, İslâm’ın gerektirdiği bir hayat tarzından başka bir şey değildir. İslâm medeniyetini Avrupa’daki Orta Çağ’dan ayıran en belirgin özelliklerden biri, Osmanlı Devleti sınırları içerisinde çeşitli ırk ve din mensuplarının yaşamasıdır. Ancak Osmanlı’dan sonra durum değişmiştir. Uzun bir dönemden sonra komünist rejimin yürüttüğü din karşıtı uygulamalar, halkın büyük çoğunluğunu zor durumda bırakmıştır.” dedi. BALKAN MÜSLÜMANLARI YETİM KALDI Sırbistan İslâm Toplumu Başmüftüsü Muammer Zukorliç ise “Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra Balkan Müslümanları, tıpkı korunmasız yetimler gibi, sürekli olarak soykırıma, zulme maruz kalmışlar ve özellikle azınlıkta oldukları ülkelerde insanî haklarından önemli ölçüde mahrum bırakılmışlardır” dedi. Makedonya İslâm Birliği Başkanı, Reisu’l Ulema Süleyman Recebi, modern dünyanın içine düştüğü durumdan ancak İslâm’la çıkacağını vurguladı. Recebi, şunları söyledi: “Modern dünya insanının içine düştüğü çıkmazdan kurtulmasının tek yolunun İslâm olduğunu ispat etme fırsatı ortaya çıkmıştır. Bunlara ek olarak uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, fuhuş, insan ticareti, eşcinsellik vb. tehlikeler, global dünyayı felâkete sürükleyen etkenlerdir. Bu yüzden, Müslümanlar olarak elimizdeki bu fırsatı çok iyi değerlendirmemiz gerekmektedir.” ALİŞ: OSMANLIDAN SONRA BALKANLAR YETİM KALDI Bulgaristan Başmüftüsü Mustafa Aliş ise konuşmasında Bulgaristan Müslümanlarının Osmanlı’nın ardından Balkanlarda yetim kalan ilk Müslüman topluluklardan olduğunu söyledi. Bulgaristan Müslümanlarının sıkıntılarını anlatan Mustafa Aliş, şöyle konuştu: “Bugün Bulgaristan Müslüman cemaati 1,5 milyon civarında bir nüfustan oluşmaktadır. Bulgaristan’da 1200’ün üzerinde cami, 200 kadar da mescit bulunmaktadır. Bulgaristan’ın genel devlet politikası, Müslümanları büyük şehirlerden tehcir etmek, kırsal kesimlerde yaşayanları da cahil bırakmak şeklindedir. Bu politika sonucunda Müslümanların çoğu köylerde ikamet etmekte ve geçimlerini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Ayrıca Bulgaristan’daki Çingene nüfusunun gayriresmî verilere göre bir milyon olduğu tahmin ediliyor. Bunların çoğunluğu 10 yıl öncesine kadar Müslüman’dı, ancak artık büyük bir ihtimalle pek çoğu Hristiyan oldu.” Sempozyum bugün Sevda Popovic, Zenitsa Eski Müftüsü Halil Mehtiç, Makedonya Merhamet Derneği Başkanı Adnan İsmaili, Makedonya Türk Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (MATÜSITEB) Başkanı Süleyman Baki, Arnavutluk Admeria Derneği Başkanı Tahir Zenelhasani, Kosova AKEA Yardım Derneği Başkanı Hüsamedin Abazi’nin tebliğleriyle devam edecek. İstanbul / Yeni Asya

alkan ülkelerinde yaşayan Müslümanların sorunlarının ve geleceğinin tartışıldığı Balkan Sempozyumu İstanbul’da Grand Cevahir Otel’de dün başladı. İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından düzenlenen sempozyum, Bosna Hersek, Sırbistan, Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan ve Yunanistan müftülerini yıllar sonra ilk defa bir araya getirdi.

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Türkiye’nin Balkan coğrafyasında küresel ağırlığını hissettirmesi için bu coğrafyadaki Müslümanlarla tarihi ve kültürel bağlarını yeniden güçlendirmesi gerektiğini söyledi. Türkiye ile balkanları birbirinden ayırmayan, etle tırnak gibi gören Balkan Müslümanlarının ihmâl edildiğine dikkat çeken Yıldırım, sempozyumla Balkanları ve Balkan Müslümanlarını yeniden gündeme getirmeyi amaçladıklarını söyledi. Küresel güçlerin Balkanlarda çeşitli senaryoları hayata geçirmeye çalıştığını belirten Yıldırım, “Eğer Türkiye isterse Balkanlar üzerindeki oyunları engelleyebilir. Balkanlardaki barış ve huzura katkıda bulunabilir. Balkanlarda yaşayan 12 milyon Müslüman da bunu istiyor” dedi.

Yıldırım’dan sonra Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in başkanlığında ilk oturum konuşmaları yapıldı. Konuk müftüler konuşmalarında Balkanlardaki Müslümanların Osmanlı’dan sonra yetim kaldıklarını, uzun süren Komünist Yugoslavya yönetiminde Müslüman nüfusun her anlamda yaralandığını belirttiler. Ülkelerindeki sayısız cami, medrese ve okulun yerle bir edildiğini ifade eden din adamları, Yugoslavya’nın yıkılmasından sonra yaralarını sarmaya başladıklarını, bu noktada Türkiye’den de destek beklediklerini ifade ettiler. Müftüler, Türkiye ile siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin güçlenmesi gerektiğini vurguladılar.

Bosna Hersek Başmüftüsü Mustafa Çeriç, İslâmı seçmelerinin ardından aşırı dinci, Türk veya Arap yaftasıyla sürekli baskı altında tutulduklarını söyledi. Gözlerinin sürekli Türkiye’de olduğunu söyleyen Çeriç, “Türkiye ne kadar güçlü özgür bir ülke olursa biz de o kadar güçlü ve özgür olacağız” ifadelerinde bulundu. “Her ne kadar farkında olmasa da Türkiye bizim anamızdır” diyen Çeriç, bir de önemli bir öneride bulundu. Balkan Müslümanlarının sorunlarının çözümü, Osmanlı kültür mirasının araştırılması için Türkiye ile ortak bir kurul oluşturulmasını isteyen Çeriç, “Bizim hatalarımız olmuş olabilir, affetmenizi istiyoruz, bizim de hatalarımızı kabul etmemiz gerekir” dedi.

ÜNİVERSİTE TEKLİFİ

Balkanlardaki Türk okullarına da dikkat çeken Çeriç, okulların önemli bir işlev gördüğünü söyledi. Yüzyıllardır Balkanlarda medrese olarak eğitim veren Gazi Hüsrev Medresesi’ne ek olarak Gazi Hüsrev Üniversitesi’nin kurulmasını önerdi. Çeriç, üniversitenin Balkan Müslümanlarının sorunlarının çözülmesinde önemli katkılar sağlayacağının altını çizdi.

OSMANLI BALKANLARDA

GERÇEK BİR LİBERAL GÜÇTÜ

Arnavutluk Diyanet İşleri Başkanı Selim Muça, Osmanlı döneminde kimsenin zorla İslâmlaştırma veya Osmanlılaştırılmadığını, Osmanlı’nın liberal ve hoşgörülü bir politikaya sahip olduğunu söyledi. Muça Osmanlı’dan sonra ise Komünist Yugoslavya döneminde Müslümanların asimile edilmeye çalışıldığını, sayısız İslâm eserin yok edildiğini, hoşgörü ortamının yerini zorbalığa bıraktığını söyledi. Muça, “Balkanlarda ve Doğu Avrupa’da beş asır boyunca yaşanan hoşgörü ve medeniyetler toleransı, İslâm’ın gerektirdiği bir hayat tarzından başka bir şey değildir. İslâm medeniyetini Avrupa’daki Orta Çağ’dan ayıran en belirgin özelliklerden biri, Osmanlı Devleti sınırları içerisinde çeşitli ırk ve din mensuplarının yaşamasıdır. Ancak Osmanlı’dan sonra durum değişmiştir. Uzun bir dönemden sonra komünist rejimin yürüttüğü din karşıtı uygulamalar, halkın büyük çoğunluğunu zor durumda bırakmıştır.” dedi.

BALKAN MÜSLÜMANLARI YETİM KALDI

Sırbistan İslâm Toplumu Başmüftüsü Muammer Zukorliç ise “Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra Balkan Müslümanları, tıpkı korunmasız yetimler gibi, sürekli olarak soykırıma, zulme maruz kalmışlar ve özellikle azınlıkta oldukları ülkelerde insanî haklarından önemli ölçüde mahrum bırakılmışlardır” dedi.

Makedonya İslâm Birliği Başkanı, Reisu’l Ulema Süleyman Recebi, modern dünyanın içine düştüğü durumdan ancak İslâm’la çıkacağını vurguladı. Recebi, şunları söyledi: “Modern dünya insanının içine düştüğü çıkmazdan kurtulmasının tek yolunun İslâm olduğunu ispat etme fırsatı ortaya çıkmıştır. Bunlara ek olarak uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, fuhuş, insan ticareti, eşcinsellik vb. tehlikeler, global dünyayı felâkete sürükleyen etkenlerdir. Bu yüzden, Müslümanlar olarak elimizdeki bu fırsatı çok iyi değerlendirmemiz gerekmektedir.”

ALİŞ: OSMANLIDAN SONRA

BALKANLAR YETİM KALDI

Bulgaristan Başmüftüsü Mustafa Aliş ise konuşmasında Bulgaristan Müslümanlarının Osmanlı’nın ardından Balkanlarda yetim kalan ilk Müslüman topluluklardan olduğunu söyledi. Bulgaristan Müslümanlarının sıkıntılarını anlatan Mustafa Aliş, şöyle konuştu: “Bugün Bulgaristan Müslüman cemaati 1,5 milyon civarında bir nüfustan oluşmaktadır. Bulgaristan’da 1200’ün üzerinde cami, 200 kadar da mescit bulunmaktadır. Bulgaristan’ın genel devlet politikası, Müslümanları büyük şehirlerden tehcir etmek, kırsal kesimlerde yaşayanları da cahil bırakmak şeklindedir. Bu politika sonucunda Müslümanların çoğu köylerde ikamet etmekte ve geçimlerini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Ayrıca Bulgaristan’daki Çingene nüfusunun gayriresmî verilere göre bir milyon olduğu tahmin ediliyor. Bunların çoğunluğu 10 yıl öncesine kadar Müslüman’dı, ancak artık büyük bir ihtimalle pek çoğu Hristiyan oldu.”

Sempozyum bugün Sevda Popovic, Zenitsa Eski Müftüsü Halil Mehtiç, Makedonya Merhamet Derneği Başkanı Adnan İsmaili, Makedonya Türk Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (MATÜSITEB) Başkanı Süleyman Baki, Arnavutluk Admeria Derneği Başkanı Tahir Zenelhasani, Kosova AKEA Yardım Derneği Başkanı Hüsamedin Abazi’nin tebliğleriyle devam edecek.

Yeni Asya / İstanbul

19.10.2008


 

Irak’ta ‘Sadr eylemi’

IRAKLI Şiî lideri Mukteda El Sadr, aylardır müzakereleri süren ABD-Irak güvenlik anlaşmasını reddetmeleri için Irak meclisine çağrı yaptı.

Sadr’ın yardımcısı Şeyh Abdülhadi El Muhammedavi, Bağdat’ta güvenlik anlaşmasına karşı gösteri düzenleyen binlerce kişiye El Sadr’ın mesajını okudu. Mukteda El Sadr’ın mesajında, “Anlaşmanın topraklarımızdaki işgali durduracağını ve Irak’a bağımsızlığını vereceğini kim söylüyorsa o yalancıdır” dediği belirtildi. Sadr, bu anlaşmanın Irak’ı ve hükümetini “yıllar boyunca damgalayacağını” kaydetti. Protesto gösterisinde, çoğunluğu genç erkeklerden oluşan kalabalığın Irak bayrakları taşıdığı ve “Anlaşmaya hayır”, “Irak’a evet” sloganları attıkları kaydedildi. Sadr portreleri taşıyan ve Amerikan karşıtı sloganlar da atan protestocuların, Sadr Kenti mahallesinden merkezdeki Mustansiriye meydanına yürüdüğü belirtildi.

/ Bağdat

19.10.2008


 

“Türkiye’ye güveniyoruz”

NGİLTERE'NİN BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi John Sawers, Türkiye ve Avusturya’nın BMGK’da mükemmel görev yapacaklarına inandıklarını söyledi.

Sawers BM’de gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye’yi BMGK’ya seçilmesi dolayısıyla kutlayarak, Türkiye’nin Müslüman ülkelerde demokrasinin nasıl işlediğini gösteren iyi bir örnek ülke olduğunu kaydetti. Türkiye’nin bölgesinde özellikle aktif olduğunu ve BMGK’ya gerçek bir ağırlık getireceğine inandıklarını bildirdi. Seçimleri kaybeden İzlanda’nın Dışişleri Bakanı Ingibjörg Sólrún Gisladottir de yaptığı açıklamada, Türkiye ve Avusturya’yı kutladıklarını ifade etti. Türkiye’nin seçimde Batı Avrupa grubunda yüksek oy almasının sürpriz olmadığını, son derece etkili diplomasiye sahip bulunduğunu belirtti. İzlandalı Bakan, Türkiye’nin BMGK’da son derece iyi görev yapacağına inandığını da sözlerine ekledi. Fransa’nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Jean-Maurice Ripert, Türkiye’nin önemli bir ülke olduğunu vurgulayarak, Fransa’nın Türkiye ile önemli ilişkileri olduğuna işaret etti. Ripert, BMGK’da Türk ve Avusturyalı büyükelçilerle AB’nin değerleri çerçevesinde çalışmayı sabırsızla beklediklerini de söyledi. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Alejandro D. Wolff da Türkiye’nin adaylığından memnun olduklarını, önümüzdeki 2 yılın yoğun geçeceğini söyledi. New York / aa

Çin ve Pakistan’dan

nükleer işbirliği

nPAKİSTAN Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi, Çin’in Pakistan’da 2 nükleer santralin yapımına destek vereceğini söyledi. Devlet Başkanı Asıf Ali Zerdari’nin, Çin’e yaptığı ziyaretten dönüşünden bir gün sonra basın toplantısı düzenleyen Kureyşi, Çin’in bir mega baraj ve hidro-elektrik projesine yatırım yapacağını kaydetti. Kureyşi, Devlet Başkanı Zerdari’nin, iki ülke arasındaki ekonomik bütünleşmeyi geliştirmek amacıyla Çin’i 3 ayda bir ziyaret etmeyi planladığını söyledi.

/ İslamabad

19.10.2008


 

ABD ve Rusya silâhları indirecek mi?

AMERİKALI ve Rus yetkililerin, Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması’nın (START) süresinin uzatılıp uzatılmamasını görüşmek üzere gelecek ay Cenevre’de bir araya gelecekleri bildirildi.

ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, her iki ülkenin, anlaşmanın gelecek yıl sonlarında süresinin bitmesinden sonra ne yapılacağına ilişkin yoğun görüşmelerde bulunduğu ve bu görüşmelerin sürdürülmesinin beklendiği kaydedildi. Açıklamada, bu kapsamda iki ülkenin yetkililerinin gelecek ay ortalarında Cenevre’de görüşeceği belirtildi. ABD ve Rusya’nın nükleer silahlarına sınırlama getiren START 1991’de Moskova’da imzalanmıştı.

/ Cenevre

19.10.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır