"Gerçekten" haber verir 19 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

MİLLETE ADALETİ HİSSETTİRSİN

Mazlum-Der Başkanı Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu: “Milletin başbakanı olmak demek; millete hizmet etmek için makamlara gelen memurlarının hesap vermesini istemek ve bunu sağlamak; adalet peşinde koşan savcıların kurban edilmesine göz yummamak; yapılan eleştirilere katlanmak ve hakikati ortaya çıkarıcı açıklamalar yapmak; bu milletin adaletli bir ülkede yaşadığını hissetmesini sağlamak demektir.”

HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMASIN

“Millet, başbakanından, güçlüden yana değil, adaletten yana bir tavır ister. Yanlış fiiller işleyenlerden hesap sormasını bekler. Milletini tehdit edenlerden, korkutarak çözüm arayanlardan hesap sormasını bekler. Yönetme yetkisi verdiği yöneticileri tarafından hayal kırıklığına uğratılmak istemez. Adalet ve hakkaniyet, güçlü kasırgalara karşı onu korumak üzere yetki verilenlerin titizleneceği kavramlar olmalıdır.”

MAZLUMDER Genel Başkanı Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, bir ülkenin tüm yöneticilerinin hesap sorabilirliğini göstermek zorunda olduğunu belirterek, “Millet, Başbakanından Genelkurmay Başkanından hesap sorabildiği gibi Başbakan da Genelkurmay Başkanından hesap sorabilmelidir” dedi.

MAZLUMDER Genel Başkanı Gergerlioğlu yaptığı açıklamada, normal demokrasilerde tekrar izah edilmeye gerek duyulmayan bir ilkenin Türkiye için ulaşılamaz bir özellik olabildiğini söyledi. Türkiye’yi sarsan birçok karanlık olayın Şemdinli davasında kurban edilen Ferhat Sarıkaya’dan sonra çözümsüzlüğe itildiğini ifade eden Gergerlioğlu, şunları söyledi:

“Ardından birçok siyasi cinayet savcının iddianamesinin sorgulanamamasından kaynaklanan belirsizlik ortamında olmuştu. Savcısının iddialarına onun mesleğini bitirerek cevap veren totaliter bir rejimde olabilirsiniz. Ama bu, iddiaların değerlendirilmemesinden kaynaklanan cinayetlerin, çetelerin hesabını vermeyeceğiniz anlamına da gelmemelidir. Darbe günlüklerini ifşa edenlerin cezalandırılmasına da sessiz kalabilirsiniz. Ama bu, halkın haber alma özgürlüğüne darbe vuranların tek hâkim olacağı bir yönetim oluşturmaktan başka bir şeye yaramaz. Siyasi çıkarlar uğruna haktan, adaletten verilen tavizler hiç kimseyi umduğuna kavuşturamaz.”

MİLLETE ADALETİ HİSSETTİRSİN

Bir ülkenin Başbakanını tabi ki Genelkurmay’ın değil, milletin Başbakanı olması gerektiğini vurgulayan Gergerlioğlu, şunları kaydetti:

“Ama milletin Başbakanı olmak demek, millete hizmet etmek için makamlara gelen memurlarının hesap vermesini istemek ve bunu sağlamak demektir. Milletin Başbakanı olmak, adalet peşinde koşan savcıların kurban edilmesine göz yummamak demektir. Milletin Başbakanı olmak demek, yapılan tüm eleştirilere katlanmak ve hakikati ortaya çıkarıcı açıklamalar yapmak demektir. Milletin Başbakanı olmak demek, bu milletin adaletli bir ülke’de yaşadığını hissetmesini sağlamak demektir. Bir ülkenin tüm yöneticileri hesap sorabilirliğini göstermek zorundadır. Millet Başbakan’ından Genelkurmay Başkan’ından hesap sorabildiği gibi Başbakan da Genelkurmay Başkan’ından hesap sorabilmelidir.”

HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMASIN

Gergerlioğlu, milletin ise Başbakan’ından çözüm isteyeceğini söylerken Milletin Başbakan’dan isteklerini şöyle sıraladı:

“Millet, Başbakanından güçlüden yana değil, adaletten yana bir tavır ister. Millet Başbakanından yanlış fiiller işleyenlerden hesap sormasını bekler. Milletini tehdit edenlerden, korkutarak çözüm arayanlardan hesap sormasını bekler. Millet yönetme yetkisi verdiği yöneticileri tarafından hayal kırıklığına uğratılmak istemez. Adalet ve hakkaniyet, güçlü kasırgalara karşı onu korumak üzere yetki verilenlerin titizleneceği kavramlar olmalıdır.”

Basın özgürlüğü her zaman aynı standartlar korunarak talep edilmesi gereken bir hak olduğunu belirten Gergerlioğlu, özgürlüğünün hakkı örtmeden, gücünü istismar etmeden kullanan basının demokratik toplumlarda yöneticilerin hatalarını da ortaya serebileceğini söyledi. Gergerlioğlu, “Zor tahammül edilecek, şok edecek eleştiriler de yapabilir. Basın sessiz kalabalıkların sesi olur bazen. Bazen de hiç kimsenin hoşuna gitmeyen gerçekleri ortaya çıkarır. Basın özgürlüğü, diğer tüm haklar gibi ertelenebilir bir hak değildir. Sorunların çözümsüz bir hal alması ise ertelemeyi bir gelenek haline getirmekten kaynaklanmaktadır” dedi.

19.10.2008


 

‘Başörtü için uzlaşın’

Samanyolu Haber Televizyonunda yayınlanan Avrupa Masası programına misafir olan AB Komisyonunun Genişleme Komiseri Olli Rehn, başörtüsü konusunun temelinde farklı hayat tarzlarının Türk toplumunda birlikte yaşamalarının yer aldığını ifade ederek, “Lütfen bir uzlaşma yöntemi, değişik hayat tarzları arasında bir temel anlaşma bulun” dedi.

Avrupa Birliği’nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, başörtüsü konusunun Türk toplumu için son derece önemli bir konu olduğunu ve bunu dikkatle takip ettiklerini belirterek, “Biz, ‘Lütfen bir uzlaşma yöntemi, değişik hayat tarzları arasında bir temel anlaşma bulun’ diyoruz. Başörtüsü konusunun temelinde farklı hayat tarzlarının Türk toplumunda birlikte yaşamaları yer alıyor” dedi.

Samanyolu Haber Televizyonu’nda yayınlanan Avrupa Masası programına misafir olan Rehn, gündeme ilişkin soruları şöyle cevaplandırdı. 5 Kasım’da yayınlanacak kritik İlerleme Raporu öncesi Türkiye’ye anayasa reformu hatırlatması yapan Rehn, “Türkiye’nin anayasal reformu hayata geçirmesi önemli. Lütfen bir sonraki kriz gelmeden anayasal reformu gerçekleştirin ki Türkiye gelecekte ortaya çıkabilecek krizlerle daha iyi başa çıkabilsin, hatta krizlerin ortaya çıkışını engelleyebilsin. Bu sayede Türk insanının hayat standartlarını yükseltecek ve Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne daha da yakınlaştıracak başarılar kaydedilebilir” ifadelerini kullandı.

Terör örgütü PKK ile mücadelede Avrupa olarak, temel hak ve özgürlükleri ihlâl etmeyen her türlü tedbiri desteklediklerini ifade eden Olli Rehn, AB üyesi ülkeleri de terörle mücadele konusundaki sözlerinin arkasında durmaya çağırdı. Türkiye’ye “reformları bir an evvel hızlandır” çağrısı yapan genişleme komiseri, Kürtçe TV’nin yayına girmesi gerektiğine işaret ederken akreditasyon sorununu da takip etmeye devam edeceklerini söyledi.

Başörtüsü konusunda yeni bir şey söylemeyen genişleme komiseri, şunları kaydetti: “Bunun Türk toplumu için son derece önemli bir konu olduğunun farkındayım ve tartışmaları dikkatle takip ediyorum. Bizim Avrupa Birliği olarak başörtüsü konusunda belli standartlarımız yok. AB ülkeleri içinde çok farklı uygulamalar var. Dolayısıyla, AB’nin bakış açısıyla değerlendirecek olursak, çifte standart uygulama tuzağına düşmeden Türk toplumuna bu konuda tavsiye vermemiz mümkün değil. Bizim söyleyeceğimiz şu: Biz başörtüsü konusunda alınacak doğru kararın ne olduğunu bilmiyoruz ama bu arada ‘lütfen bir uzlaşma yöntemi, değişik hayat tarzları arasında bir temel anlaşma bulun’ diyoruz. Başörtüsü konusunun temelinde farklı hayat tarzlarının Türk toplumunda birlikte yaşamaları yer alıyor. Bu şekilde daha sağlam bir sosyal barış, uzlaşma ve diyalog için daha fazla şans olur.

Her toplum diğerinden farklı ve her toplum farklı kanunî ve tarihî geleneklere sahip. Bu yüzden biz bu tartışmanın çok fazla içinde olmak istemiyoruz. Bu konuda ortak bir bakış geliştirmek Türk toplumundaki farklı hayat tarzlarının hoşgörüyle karşılanması açısından çok önemli. Bu arada, biz ombudsmanlık müessesesinin kurulmasına yönelik bir kanun çıkarması konusunda Türkiye’yi bu yüzden bu kadar güçlü bir şekilde teşvik ediyoruz. Ombudsmanlık farklı hayat tarzları için bir garanti olabilir.

Yeni Asya / İstanbu

19.10.2008


 

GÜVENLİK KONSEYİ İĞNELİ FIÇI

Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Kibaroğlu, BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Yönetim Kurulu üyeliği sebebiyle Türkiye’nin önüne İran konusunun geleceğini belirterek, “Türkiye hem İran, hem ABD ile ilişkilerinde bu organlara üye olmadan önceki rahatlığında olmayacak. Türkiye, tabiri caizse iğneli fıçıya giriyor” dedi.

BİLKENT Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Kibaroğlu, BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Yönetim Kurulu üyeliği sebebiyle Türkiye’nin önüne İran konusunun geleceğini belirterek, ‘’Türkiye, hem İran hem ABD ile ilişkilerinde bu organlara üye olmadan önceki rahatlığında olmayacak. Türkiye, tabiri caizse iğneli fıçıya giriyor’’ dedi.

Kibaroğlu, yaptığı açıklamada, BM’nin dünyada barışı ve istikrarı koruma, bozulduğunda bunu tesis etme konusundaki tek uluslararası organ olduğuna işaret etti. BM Güvenlik Konseyinin uluslararası güç kullanımı konusundaki belirleyiciliğine dikkati çeken Kibaroğlu, bu konuda daimi üye 5 ülkenin tamamının aynı görüşte olmasının yeterli olmadığını, karar alabilmek için geçici ülkelerin de desteğine ihtiyaç bulunduğunu dile getirdi.

BM Güvenlik Konseyi üyeliğinin, Türkiye’nin, dış politikasıyla, ‘’Yurtta sulh, cihanda sulh’’ prensibiyle uyumlu olduğunu vurgulayan Kibaroğlu, ‘’Türkiye sorunlu bir bölgede olmanın yanında, terör gibi bazı küresel sorunlarla da baş etmek zorunda. Aynı zamanda uluslararası ve bölgesel barışa katkı yapan bir ülke. Varılan noktanın bir bayram gibi kutlanması gerektiğini düşünüyorum. 191 ülkenin 151’nin Türkiye’ye oy vermesi, Avusturya’dan 30 civarında fazla oy alınması oldukça önemli’’ diye konuştu.

Türkiye’nin yakın zamanda Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Yönetim Kurulu’na seçildiğine dikkati çeken Kibaroğlu, her iki organdaki görevi sebebiyle İran konusunun Türkiye’nin önüne geleceğini ifade etti. Kibaroğlu, şunları kaydetti: ‘’Türkiye’nin 151 oy almasında, kendisini teşkilata anlatmasının ve diplomatik başarısının katkısı kesin. İran konusunda beklentisi olan başta Amerika gibi ülkeler de Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi üyeliğini desteklemiş olabilir. Türkiye, hem İran hem ABD ile ilişkilerinde bu organlara üye olmadan önceki rahatlığında olmayacak. Türkiye, tabiri caizse iğneli fıçıya giriyor. Çok iyi değerlendirilmesi gereken bir sürece giriyoruz. İki önemli organdaki yetkileri iyi kullanmak avantaj olur, ama önümüzdeki süreçte Türkiye’yi her iki taraf da kendi yanına çekmeye çalışacak.’’

/ Ankara

19.10.2008


 

Türkiye’nin sınavı yeni başlıyor

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Birleşmiş Milletler Genel Kurul seçimlerini büyük farkla kazanan Türkiye’nin sınavının aslında şimdi başladığını, bu sınavı başarıyla vereceklerinden de emin olduğunu söyledi. Babacan, “Bundan sonraki dönem üzerimize ağır bir sorumluluk yüklüyor, bu kadar ülkenin desteğini aldıktan sonra artık omuzlarımızda o sorumluluğun ağırlığını, yükünü şimdiden hissediyoruz doğrusu” dedi.

DIŞİŞLERİ Bakanı Ali Babacan, Birleşmiş Milletler Genel Kurul (BMGK) seçimlerini büyük farkla kazanan Türkiye’nin sınavının aslında şimdi başladığını, bu sınavı başarıyla vereceklerinden de emin olduğunu söyledi. Babacan, Türkiye’nin Batı Avrupa bölgesinden BMGK seçimlerini 1. turda 151 oy alarak büyük farkla kazanmasının ardından BM binasının önünde Türk gazetecilere açıklamalarda bulundu. Babacan, Türkiye’nin BMGK’ya seçilmesinin sadece Türkiye’nin ülkelerden destek talebi istemesiyle olmadığını, Türkiye’nin seçilmesinin Türkiye’nin son yıllarda da neler yaptığıyla yakından ilgisi bulunduğunu söyledi. Türkiye’nin yaptığı siyasi, ekonomik reformlarla, son yıllarda giderek dünyanın takdir ettiği diplomasi başarısıyla artık çok daha farklı algılanmaya başladığını belirten Babacan, Türkiye’nin Pasifik’teki küçük ada devletlerinden Afrika’nın dört bir yanına kadar, tanındığını ve takdir edildiğini kaydetti. Babacan bundan sonraki dönemin Türkiye’nin üzerine ağır bir sorumluluk yüklediğini belirterek şunları kaydetti: “Bu kadar ülkenin desteğini aldıktan sonra artık omuzlarımızda o sorumluluğun ağırlığını, yükünü şimdiden hissediyoruz doğrusu. Kolay değil, 2 yıl boyunca dünyanın dört bir köşesinden sorunlar önümüze gelecek, bu problemlerin çözümünde tutum ve kararlar almamız gerekecek ve bazen tercihler yapmamız gerekecek. Bunları yaparken hep belli ilkeler çerçevesinde yapmamız gerekecek. Türkiye’nin sınavı aslında bundan sonra başlıyor. Türkiye uluslararası toplum karşısında önüne gelen her durumda hep doğruları yapan, hep ilkeli davranan bir ülke olmaya devam etmesi gerekiyor, bunun için çalışacağız.’’

/ New York

19.10.2008


 

ERGENEKON DÂVÂSI YARIN BAŞLIYOR

EMEKLİ Tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk ve eski İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun da aralarında bulunduğu 46’sı tutuklu 86 sanıklı ‘’Ergenekon’’ davasının görülmesine yarın başlanacak.

Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki adliyede, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince yargılamanın yapılacağı duruşma salonundaki hazırlıklar tamamlandı. Toplam 280 kişinin alınacağı duruşma salonunda mahkeme heyeti, savcılar, avukatlar ve sanıklara 200, basın mensupları ve izleyicilere de 80 kişilik yer ayrıldı. Duruşmada dinlenilecek ‘’gizli tanıklar’’, salon bitişiğinde oluşturulan ve ses ile görüntülü kayıt sistemi de kurulan bir bölümde, kendisini sorgulayacak hakim ile bulunacak. Salondaki diğer kişilerce tanınmaması için görüntüsü mozaiklenerek, sesi de değiştirilerek salona aktarılacak tanığa, mahkeme heyeti ve avukatlar da doğrudan soru yöneltebilecek. Duruşma görüntülerinin, salon yakınına kurulan bir LCD ekrandan basın mensupları ve izleyicilere canlı olarak aktarılacak davanın ilk oturumunda, 2455 sayfadan oluşan iddianame ya da bu iddianame yerine geçen belgeler okunacak. Toplam 86 sanığın yargılanacağı davanın ilk oturumu, sanıkların ifadeleri bitene kadar her gün yapılacak. Kimlik tespitlerinin ardından ilk olarak tutuklular olmak üzere sanıkların ifadesi alınacak duruşmalarda, sanık sayısının çokluğu nedeniyle mağdurlar ve tanıklar daha sonra dinlenilecek. Salona kurulan sistem sayesinde ses ve görüntü kaydı yapılacak olan duruşmada yaşananlar, daha sonra kağıda dökülecek. Davaya bakacak mahkemenin, duruşmalarla ilgili 3 sayfalık talimat yazısına göre, basın mensupları için 30 kişilik yer ayrılan duruşma salonunda Anadolu Ajansı başta olmak üzere 6 haber ajansı duruşma süresince tüm gün boyunca birer muhabir bulundurabilecek. Diğer basın kuruluşları temsilcilerinin de dönüşümlü olarak duruşma salonu ya da koridordaki ekrandan takip edebileceği duruşmayı izlemek için bölgeye gelecek canlı yayın araçları, adliyenin bulunduğu cezaevi yerleşkesi girişindeki otoparka kadar alınacak. Kendilerine verilen tanıtım kartları ile duruşma salonuna girecek basın mensupları, iki ayrı arama noktasından geçtikten sonra duruşma salonuna alınacak. l

İstanbu

19.10.2008


 

SP’nin yeni Genel Başkan adayı Numan Kurtulmuş

SADET Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, partisinin Yüksek İstişare Kurulu’nun (YİK) partililerle görüşmeleri sonucunda Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un kongrede yeni genel başkan adayı olarak tavsiye edilmesi kararı alındığını açıkladı.

Kutan, düzenlediği basın toplantısında 26 Ekimde yapılacak 3. Olağan Büyük Kongre öncesindeki çalışmalar hakkında bilgi verdi. Kongreye bütün partilere örnek olacak bir süreçle gittiklerini savunan Kutan, “Milli Görüş’ün istişare mekanizmasını geleneksel olarak işlettiklerini” söyledi. Kongre öncesinde YİK tarafından 300’ü aşkın kişiyle istişare yapıldığını kaydeden Kutan, YİK kararını okudu. Kendisinin genel başkanlık görevini sürdürmeme teklifinin uygun görüldüğünü belirten Kutan, Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un yeni genel başkan adayı olarak tavsiye edilmesinin kararlaştırıldığını bildirdi.

19.10.2008


 

2009 yılı bütçesi TBMM’ye sunuldu

2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı, TBMM Başkanlığı’na sunuldu. 2009 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Tasarısı, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilâtı ve Hazine Müsteşarlığı bürokratları tarafından son şeklinin verilmesinin ardından, Meclis Başkanlığı’na verildi. Bütçe, temel büyüklüklerin belirlenmesinde Orta Vadeli Program’ın yanı sıra küresel krizle birlikte ortaya çıkan gelişmeler de dikkate alınarak hazırlandı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, 23 Ekim Perşembe günü bütçeyi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunacak. Bütçe, Kasım ayında komisyonda görüşülecek. Meclisin yaklaşık iki ay sürecek bütçe maratonu, Aralık ayında Genel Kuruldaki görüşmelerin ardından tamamlanacak.

19.10.2008


 

Diyarbakır'da, Molotof kokteylli gece

DİYARBAKIR'DA kimliği belirsiz kişilerce bir banka şubesi ile bir otomobile Molotof kokteyli atıldı. Alınan bilgiye göre, önceki gece Melikahmet Caddesi’ndeki bir banka şubesine kimliği belirsiz kişilerce Molotof kokteyli atıldı. Yüzleri kapalı oldukları belirlenen kişiler, etrafta bulanan çöpleri de yola dökerek barikat oluşturduktan sonra kaçtı. Öte yandan, Kaynartepe Mahallesi 202. Sokak içerisindeki bir otomobile de kimliği belirsiz kişilerce Molotof kokteyli atıldı. Yanan araç vatandaşlar tarafından güçlükle söndürülürken, araçta maddî hasar meydana geldi. Olaylarla ilgili soruşturmanın sürdüğü belirtildi.

19.10.2008


 

Korsan gösteriyi polis engelledi

ÜMRANİYE'DE izinsiz gösteri yapan grup, polisin müdahalesiyle dağıtıldı. Mustafa Kemal Mahallesi’nde toplanan gruptakiler, çuvallara doldurdukları kuru yapraklar ile çöp bidonlarını caddede üzerinde ateşe verdi. Bazı iş yerlerinin camlarını da kıran gruba Çevik Kuvvet ekipleri panzer desteğiyle müdahale etti. Gruptakiler, ara sokaklara kaçarak dağıldı. Öte yandan, Küçükçekmece Kanarya Mahallesi Şahin Caddesi’ndeki bir alış veriş merkezine de kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce molotofkokteyli atıldı. Olayda, alışveriş merkezinin camları kırıldı.

19.10.2008


 

Hakkını arayan kazanıyor

TÜKETİCİ HAKEM HEYETLERİNE YAPILAN BAŞVURULAR ÇOĞUNLUKLA TÜKETİCİ LEHİNE SONUÇLANIYOR. KARARDAN TATMİN OLMAYANLAR MAHKEMEYE İTİRAZ EDEBİLİYOR.

Sanayi ve Ticaret Konya İl Müdürü Şerafettin Akal, Tüketici Hakem Heyetlerine yapılan başvuruların çoğunlukla tüketici lehine sonuçlandığını belirtti.

Akal, il ve ilçelerde tüketici şikâyetleriyle ilgilenen birimlerin olduğunu belirterek, tüketicilerin illerde Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü bünyesindeki İl Tüketici Hakem Heyeti, ilçelerde ise Kaymakamlıklar bünyesindeki İlçe Tüketici Hakem Heyeti’ne başvuruda bulunabildiğini söyledi.

Değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddî, hukukî veya ekonomik eksiklikler içeren malların ‘’ayıplı mal’’ şeklinde tanımlandığını dile getiren Akal, aldığı üründen memnun olmayan kişilerin hakem heyetlerine başvurarak, söz konusu malı yenisiyle değiştirebilme, onartma ya da parasını geriye alma haklarından yararlanabildiğini anlattı.

2003 yılında İl Tüketici Hakem Heyeti’ne 85 şikâyet başvurusu yapıldığını ifade eden Akal, şunları kaydetti:

‘’Bu 85 başvurudan 69’u tüketici lehine, 16’sı tüketici aleyhine sonuçlandı. 2004 yılında 90 başvurudan 80’i, 2005 yılında 98 başvurudan 76’sı, 2006 yılında 109 başvurunun 88’i tüketici lehine sonuçlandı. 2007 yılındaki başvurulardan ise 66’sı tüketici lehine sonuçlanırken, 34’ü hakkında aleyhte karar çıktı. Tüketici hakem heyetlerine yapılan başvurularda kararlar çoğunlukla tüketici lehine sonuçlanıyor. Vatandaş artık bilinçli hale geldi. Hakkını aramayı biliyor. Tatmin olmazsa mahkemeye gidebiliyor.’’

KAPIDAN SATIŞ ŞİKÂYETLERİ AZALDI

Konya Tüketici Hakem Heyeti Başkanı Ahmet Şahingeri ise 827 YTL ve altındaki mal ve hizmet bedellerinde Tüketici Hakem Heyeti kararının mahkeme kararı niteliğinde olduğunu belirterek, ‘’827 YTL ve altındaki mal ve hizmetlerde heyetin kararı mahkeme kararı niteliğindedir. Bağlayıcı özelliği vardır. 827 YTL üzerindeki mal ve hizmetlerde ise Tüketici Hakem Heyetinin raporu mahkemeye delil oluşturur. Her ikisinden de itiraz hakkı vardır’’ dedi.

Tüketicinin bilinçlendiğini vurgulayan Şahingeri, yapılan şikâyetlerin genellikle ayıplı mallar konusunda olduğunu ifade etti. Tüketici şikâyetlerinde en az kapıdan satış konusunda şikâyet aldıklarını dile getiren Şahingeri, şunları kaydetti:

‘’Vatandaş kapıdan alış veriş yapmaya itibar etmiyor. Kapıdan satış konusunda gelen şikâyetlerde de yıllara göre düşüş var. 2006 yılında kapıdan satış konusunda yapılan 20 şikâyetin 19’u, 2007 yılında 10 şikâyetin 9’u tüketici lehine sonuçlandı. 2008 yılının 6 aylık döneminde ise kapından satış konusunda yapılan 3 şikâyetin tamamı tüketici lehine sonuçlandı.’’

19.10.2008


 

Tuzla’da 13 işyerine kilit

ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Tuzla Tersaneler Bölgesinde yapılan denetimlerde bu yılın Ağustos ayına kadar 19 iş yeri için kısmî durdurma, 13 iş yeri için de kapama kararı verildiğini bildirdi.

MHP Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun soru önergesini yanıtlayan Çelik, gemi inşa sanayisine yönelik faaliyetleri disipline edebilmek ve planlı hale getirebilmek amacıyla Denizcilik Müsteşarlığı tarafından hazırlanan ‘’Tersane, Tekne İmal ve Çekek Yerlerine İşletme İzni Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin’’, Ağustos ayında yürürlüğe girdiğini hatırlattı. Çelik, bu yönetmelikle tesislerin; İnceleme, Tespit ve Denetim Komisyonları tarafından her 2 yılda bir fiziki ve teknik olarak denetleneceğini kaydetti. Bakanlığına bağlı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından, Tuzla’da 2003 yılında 7, 2004 yılında 58, 2005 yılında 64, 2006 yılında 54, 2007 yılında 399 inceleme, kontrol ve denetim yapıldığını açıklayan Çelik, 2008 yılı Ağustos ayına kadar ise 46 genel, 14 kontrol ve 445’i de inceleme olmak üzere toplam 505 denetim yapıldığını bildirdi. Çelik, son 6 yılda yapılan toplam denetim sayısının 1087 olduğunu belirterek, ‘’İş Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ayrıca 2003 yılında 43, 2004 yılında 8 bin 352, 2005 yılında 12 bin 175, 2006 yılında 3 bin 581, 2007 yılında 2 milyon 356 bin 580, 2008 yılı Ağustos ayına kadar da 680 bin 926 YTL olmak üzere toplam 3 milyon 61 bin 657 YTL idarî para cezası verildi. 19 İş yeri için kısmî durdurma, 13 iş yeri için de kapatma kararı uygulanmıştır’’ dedi.

19.10.2008


 

Uyuşturucu çetesi adliyede

ANTALYA'DA, organize suç örgütüne yönelik operasyonda yakalanan 19 kişi, adliyeye sevk edildi.

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Narkotik Suçlar Büro Amirliği ekiplerinin, dört aylık çalışma sonunda, ‘’Suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu nakletmek, bulundurmak ve ticaretini yapmak’’ iddiasıyla Kızıltoprak, Zeytinköy, Mehmet Akif Ersoy, Yenigün, Güneş, Yeşilköy, Baraj, Kütükçü, Düdenbaşı ve Ermenek mahallelerindeki 25 ev ve iş yerine yaptığı baskında 19 kişi yakalanmıştı. Emniyetteki sorguları tamamlanan Hüseyin Y, Hüseyin A, İlamettin Y, Veysi D, Faruk B, Nurcan Y, Vedat K, Cemil G, Halil Ç, Oğuzhan D, Kadir U, Ayşe U, Mustafa P, Memduh Ç, Nedim A, Şehmus A, Zülküf K, Eyüp İ. ve Şevket E, adliyeye sevk edildi. Zanlılarla birlikte 107 kilogram esrar ele geçirilmişti. Antalya Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada, kent geneline uyuşturucu madde girişi sağlayan büyük bir şebekenin ortaya çıkarıldığı ve uyuşturucu maddenin ekimini, naklini, depolanmasını ve satışını yapan tüm zanlıların yakalandığı ifade edildi. Açıklamada ayrıca, bu yıl, 38 uyuşturucu operasyonunda 209 zanlının gözaltına alındığı, bu zanlılardan da 143’ünün çıkarıldıkları adli makamlarca tutuklandığı kaydedildi.

19.10.2008


 

Konya Ovası kuraklık tehdidinde

Konya Ovası’nda yaygın olarak üretilen pancar, mısır ve buğday için önemli oranda suyun kullanılması, yağışların ve su miktarının azalmasının bölge tarımının geleceğini risk altına soktuğu bildirildi.

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu, yaptığı açıklamada, Konya Kapalı Havzası’nda yer altı suyunun azaldığını, göller ve sulak alanların kuruduğunu ancak sulamada harcanan su konusunda bir düşüş yaşanmadığını söyledi. Ovanın kuraklıktan en fazla etkilenen bölge olduğunu ve son yıllarda bunun tarımsal üretime etkisinin açıkça görüldüğünü ifade eden Babaoğlu, bu durumun ova genelinde bazı tedbirlerin alınması gerekliliğini ortaya koyduğunu bildirdi. Konya ve çevresinde, bölge şartları ve ürünlerin pazarlama durumu gibi sebeplerden dolayı suyu en çok tüketen bitki türlerinin tarımının yapıldığını dile getiren Babaoğlu, şunları kaydetti:

‘’Üretim alanları dikkate alındığında Konya’da pancar, mısır ve buğday üretimi için önemli oranda su kullanılıyor. Bu suyun kaynağı yer altı ve üstü kaynaklardır. Buna yağışların ve havzadaki su miktarının azalması da eklendiğinde bölge tarımının geleceğinin ciddî risk altında olduğu söylenebilir. Öncelikle bu yüksek su isteyen pancar, mısır ve buğday grubu bitkilerin üretilmesinin kısıtlanması gerekiyor. Bunun yerine su tasarrufçusu olan aspir, kanola, soya, kapari, sorgum, kısa gün mısırı (70 günlük silajlık mısır) gibi ürünlerin üretimine ağırlık verilmelidir. Bu ürünlerin üretilmesiyle bölgede su tüketimi oldukça azalacaktır.’’

Babaoğlu, bu ürünlerin enerji üretimi için önemli bitkiler olduğunu belirterek, tarımda bu yönde yapılanmayla ovanın kuraklıkta bile enerji bitkileri üretim merkezi olabileceğini bildirdi.

KURAKLIĞA KARŞI ENDEMİK

TÜRLER KORUNMALI

Kuraklığa karşı kuru tarım tekniklerinin geliştirilmesi, kurak şartlarda toprak ve suyun korunması, doğrudan anıza ekim, organik maddeyi arttırma, teraslama, erozyon kontrolü, tuzlu toprakların iyileştirilmesi, sulama sistemlerinin geliştirilmesi gibi çalışmalarla toprağın korunmasının sağlanmasını teklif eden Babaoğlu, ‘’En önemlisi de dünyada başka yerde bulunmayan ovaya özgü 100 endemik bitki koruma altına alınmalıdır. Çünkü bunlar ileride kuraklık ve tuza tolerans bakımından çok işimize yarayacak’’ dedi.

Babaoğlu, bunların yanı sıra ova ve ülkedeki su kaynaklarının, toprakların korunması, tarımsal üretimin kuraklığa rağmen devam etmesi için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

-Kuraklığa dayanıklı ürünler geliştirilmeli ve üretimi yaygınlaştırılmalı.

-İçme suyu kaynakları garantiye alınmalı.

-Beyşehir Gölü Havzası, organik tarım bölgesi ilân edilmeli ve desteklenmeli.

-Kaçak kuyular tesbit edilmeli ve kontrol altında tutulmalı.

-Salma sulama kesinlikle yasaklanmalı.

-Kapalı sistem sulama için daha fazla teşvik verilmeli.

-Bitki türüne göre su kotaları oluşturulmalı.

-Ekim alanlarının kurak dönemde azaltılması ele alınmalı.

-Mısır ekim alanları daha fazla arttırılmamalı.

-Toprağın organik gübre maddesi arttırılmalı.

-Konya sanayisinin tarıma dayalı oranı (yüzde 46) kademeli olarak düşürülmeli.

19.10.2008


 

Ahşap ev çöktü: 60 yaralı

AKHİSAR Kaymakamı Mustafa Çek, ilçeye bağlı Yeğenoba Köyünde çöken ahşap evde yaralanan 60 kadar vatandaşın ayakta tedavi edildiğini, vücudunda kırıklar bulunan 3 kişinin ise hastaneye yatırıldığını bildirdi.

Çek, yaptığı açıklamada, olayın ardından incelemelerde bulunmak üzere Yeğenoba Köyüne gittiğini belirtti. Yusuf Kenar’ın kızı Vesile Kenar ile Süleyman Çetin’in nişan töreni için Yusuf Kenar’a ait iki katlı ahşap ev ve çevresinde 150 kadar kişinin toplandığını anlatan Çek, tören sırasında ahşap evin çatı bölümünün çöktüğünü söyledi. Çek, itfaiye ve sivil savunma ekiplerinin olay yerine hemen geldiğini dile getirerek, şöyle konuştu: ‘’Bir kısım vatandaşımız kendi imkânlarıyla hastaneye gitmiş. Bir kısım vatandaşımız da ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. 60 kadar vatandaşımız hafif şekilde yaralandı, ayakta tedavi edildiler. 3 vatandaşımız vücutlarındaki kırıklar sebebiyle hastanede yataklı tedaviye alındı. Hayatî tehlikeleri söz konusu değil, birkaç gün içinde taburcu olacaklarını ümit ediyoruz. Neyse ki daha üzücü bir hadise yaşanmadı.’’

19.10.2008


 

Kovaya düşen bebek boğuldu

ORDU'NUN Ünye ilçesinden banyoda bırakılan içi su dolu kovaya düşen 18 aylık bebek boğuldu.

Alınan bilgiye göre, Liseler Mahallesi’nde 18 aylık Semih Mert Mutlu, annesi Leyla Mutlu’nun uyuduğu sırada banyoda içi su dolu kovayla oynamak istedi. Kovanın içine düşen çocuk, sesler üzerine uyanan annesi tarafından evlerinin yakınındaki özel çocuk polikliniğine götürüldü. Küçük Mert, burada yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bebeğin kesin ölüm sebebinin otopsi sonucu belirleneceği, olayla ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi. Öte yandan, baba Hüseyin Mutlu’nun yurt dışında çalıştığı, Semih Mert Mutlu’nun iki çocuklu ailenin küçüğü olduğu öğrenildi.

19.10.2008


 

Geri manevra yapan baba oğlunu ezdi

BATMAN'DA 5 yaşındaki çocuk, babasının kullandığı traktörün altında kalarak öldü.

Edinilen bilgiye göre, merkeze bağlı Oymataş Köyünde ikamet eden Mustafa Onat, tarlaya gitmek için bindiği traktörle geri manevra yaparken kendisini uğurlamak için bahçeye inen 5 yaşındaki oğlu Yusuf Onat’a çarptı. Baba Onat, traktörün altında kalarak ağır yaralanan oğlunu Batman’da özel bir hastaneye kaldırdı ancak Yusuf Onat, müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Küçük Onat’ın ölüm haberini alan baba Mustafa Onat ile anne Sadiye Onat, sinir krizleri geçirdi. Baba Onat, jandarma ekiplerince gözaltına alındı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

19.10.2008


 

İneğin işkembesi hurda deposu gibi

BATMAN merkeze bağlı Binatlı köyünde bir ineğin işkembesinden 22 kilo poşet, bez, çöp ile 18 adet inşaat çivisi, vida ve civata çıkarıldı.

Süt sığırcılığı yapan Abdurrahman Gündem, “Holstein” ırkı ineğin aşırı kilo kaybetmesi üzerine veterinerden yardım istedi. İneği metal arama detektörü ile muayene eden Veteriner hekimi Mehmet Salih Gültekin ile Türkiye Teknikerler Birliği Veteriner Sağlık Komisyonu üyesi Nimetullah Durmaz, ineğin karnında çok sayıda metalin olduğunu tesbit etti. Hayvan sahibinin talebi doğrultusunda ineği ameliyat etme kararı alan veterinerler ineğe rumenatomi operasyonu yaptı. Yaklaşık 2 saat süren operasyonda ineğin işkembesinden 22 kilo poşet, bez, çöp ile 18 adet inşaat çivisi, vida ve civata çıkarıldı. İlk kez böyle bir olayla karşılaştıklarını söyleyen köylüler, başarılı operasyonlara imza atan Gültekin ve Durmaz’a teşekkür etti.

19.10.2008


 

YURT-KUR’da fasulyeye zam yok

TÜRK kültüründe ve mutfağında önemli bir yeri olan, ancak son yıllarda fiyatı hızla yükselen kuru fasulye, Adana’da, öğrencilerin sofrasına 1 YTL’den geliyor.

Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun (YURT-KUR) Adana’daki yurtlarında kalan öğrenciler, simit-ayran parasına protein kaynağı kuru fasulye yiyebiliyor. Kuru fasulye, son yıllarda fiyatı hızla artmasına karşın halen YURT-KUR yurtlarında 1 YTL, pilav ise 75 YKr’den satışa sunuluyor. Bu sayede, öğrenciler, sandviç, ekmek-peynir, tost, hamburger ya da başka hazır yemekler yerine bol proteinli kuru fasulye başta olmak üzere Türk mutfağının gözde yemeklerini 5 yıldızlı otel konforunu hatırlatan hijyen ortamda tüketiyor. Kurum yöneticileri, Türk mutfağının gözdesi kuru fasulye ve pilavdan, ailelerinden yoksun üniversite öğrencilerinin mahrum kalmasını istemedikleri için özel fiyat belirledi. Yemek firmasına ihaleyi verirken kuru fasulyeyi 1 YTL, pilavı da 75 YKr’den satma şartı getiren YURT-KUR, yükselen fiyatıyla artık zengin mönüsü olan kuru fasulyeyi, öğrencilere oldukça ucuz sunduğu gibi, anne yemeklerinin özlemini de gideriyor. Her öğünde farklı bir tatlı çeşidi ise yine öğrencilere porsiyonu 75 YKr’den sunuluyor. Görevliler, ellerinde eldiven, başlarında bere ve ağızlarındaki bantla öğrencilere yemek servisi yaparken, yemek salonundaki ekrandan da mutfakta yemeklerin hazırlanış aşaması naklen izlenebiliyor.

19.10.2008


 

Şanlıurfa’da 5 araç kundaklanarak yakıldı

ŞANLIURFA'DA 4 otomobil ve 1 minibüs üzerle-rine tiner döküldükten sonra ateşe verildi. Edinilen bilgiye göre ilk olay dün saat 04.00 sıralarında Şehitlik Mahallesi Meteoroloji Caddesi üzerinde meydana geldi.

Bizim Apartmanı’nın önünde park halinde bulunan 63 PS 288 plâkalı Ömer Ş., 63 YL 919 plâkalı Halil A., 63 YN 209 plâkalı Ahmet T. ve 63 AC 292 plâkalı Resul Ç.’ye ait 4 otomobilin yandığını gören bina sakinleri durumu itfaiye ve polise haber verdi. İhbarın ardından olay yerine gelen itfaiye görevlileri tarafından söndürülen otomobillerde maddî hasar oluştu. İtfaiyenin ardından inceleme başlatan ve otomobillerin üzerlerine tiner döküldükten sonra kundaklandığı bilgisine ulaşan Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, olayı gerçekleştirdiği ileri sürülen PKK yandaşlarının yakalanması için bölgede geniş çaplı araştırma başlattı.

Öte yandan, saat 05.00 sıralarında Yenişehir Mahallesi 241 Sokak’ta bulunan 34 AZ 5999 plâkalı minibüsün kundaklandığı ihbar edildi. İtfaiye tarafından söndürülen yangında kullanılamaz hale gelen minibüsün sahibi Hakan Y., kimseyle husûmeti bulunmadığını ifade etti. Polislerin incelemesinde, minibüsün de tiner döküldükten sonra kundaklandığı belirlendi.

19.10.2008


 

Yedigöller, sonbaharda farklı güzel

BOLU'NUN tabiî güzellikleriyle ünlü Yedigöller Millî Parkı, sonbahar mevsimi ile birlikte ziyaretçi akınına uğradı.

Bolu’ya 42 kilometre mesafede bulunan Yedigöller’e gelen tatilciler sonbahar mevsiminin bütün güzelliklerini yaşıyor. Millî Park’ın farklı noktalarında çadırlarda kalan tatilciler ise gün boyunca tabiat ile baş başa kalma şansını yakalıyor. Zengin bitki ve canlı örtüsüyle adeta bir tabiat cenneti olan Yedigöller’e giden yoldaki ağaçlar ise yeşilden sararan yapraklarıyla, ziyaretçileri karşılıyor. Ziyaretçiler, meşe, gürgen, kızılağaç, köknar, ıhlamur ağaçlarıyla çevrili yollarda yürüyüş yaparak, birbiriyle bağlantılı 7 gölü görüntülüyor, rengârenk ağaçları fotoğraf karelerine ve kameralarına aktarıyor.

Bu arada, Yedigöller’in bulunduğu 50 hektar alandaki 63 noktada 25 görevliyle bölgede yaşayan hayvanların envanteri çıkarıldı. Envanter çalışması sonucu bölgede 484 geyik, 804 karaca, 76 ayı ve bin 741 domuz yaşadığının tesbit edilirken kesin sayının ise Kasım ayında belirleneceği ifade edildi. Yedigöller’de kurt, tilki ve sincap ile farklı türde kuşların da barındığı bildirildi.

Tabiî güzellikleri ile ünlü Yedigöller Tabiat Parkı içerisinde bulunan Büyük Göl, Nazlı ve Derin göllere bu yıl içerisinde Bolu çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından 35 bin adet yavru alabalık bırakıldı. Balıkların bırakılmasıyla birlikte Yedigöller’de sportif olta balıkçılığı avı yasaklandı.

19.10.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır