"Gerçekten" haber verir 03 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Basından Seçmeler

Sadece savcı aranıyor

Hukukçular... Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’ya ait olduğu iddia edilen konuşmaların müebbetlik suç içerdiğini söylüyorlarmış... Bizim arkadaşlar habere ‘cesur bir savcı aranıyor’ başlığını atmışlar...

Neden cesur?Sadece ve sadece ‘savcı’ olması yetmez mi?

Bence ‘sadece’ savcı aranıyor.

Cesur değil ‘gerçek’ bir savcı.

* * *

Sadece Karadayı için mi?

Önceki günkü Taraf Gazetesi’nin 28 Şubat darbesini belgeleyen yayını gerçek bir demokraside iktidarı, muhalefeti, parlamentoyu, sivil toplumu, basını ve kamuoyunu bir daha oturtmamak üzere ayağa kaldırırdı.

Baktım bizde pek ses yok.

Aslında ‘anayasal suç’ işleyen Çevik Bir için de ‘gerçek bir savcıya’ ihtiyaç var.

Türkiye Cumhuriyeti’nde eğer darbe yapmak suç ise bunun belgesi ortada.

Belge, tüm Türkiye’nin ayağa kalkmasını, savcıların da harekete geçmesini bekliyor.

* * *

Okudunuz değil mi?

Çevik Bir’in el yazısıyla yazdığı notlarda ‘28 Şubat post-modern darbe emirleri’nin çok gizli tutulması, asla çoğaltılmaması, okunduktan sonra derhal imha edilmesi ve imha edildiğinin bildirilmesi isteniyor.

Darbenin suç kanıtı sadece bu değil...

Belgeler, ‘laiklik elden gidiyor’ vodvilinin tüm senaryosunu gözler önüne seriyor.

Aczimendiler filan da var...

Adeta darbe panayırı.

* * *

28 Şubat’ı yapan...

Cuntacıların...

Darbecilerin maskeleri tamamıyla düşüyor.

* * *

Hasan Cemal ‘Kürtler’ kitabının 280. sayfasında, 14 Şubat 1996’da tuttuğu notu aktarır:

‘Dinç Bilgin (Sabah gazetesi sahibi) hafta başı Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir’le başbaşa görüştü. Mehmet Altan ve Koray Düzgören’le ilgili memnuniyetsizliğini bildirmiş. Zafer Mutlu bu ikiliyi uyaracak. İşine son vermek söz konusu değilmiş.’

Benimle ilgili memnuniyetsizlik bildiren kim?

Şimdi bir savcı bulunursa anayasal suç işlemekten yargılanacak bir darbeci.

Rahatsız olmaması garip olurdu.

O günler...

Demokrasilerde askeri darbelere yer olmadığını söyleyenlerin mağdur olduğu...

Darbecilerin de sanki Dünya Savaşı’nın efsane komutanlarıymış gibi postallarının askeri müzeye konduğu garip bir dönemdi.

* * *

Aslında bu bir yazıdan ziyade, savcılığa yazılmış bir şikáyet dilekçesi, bir suç duyurusu.

Önceki günkü Taraf Gazetesi’ni okudunuz...

Darbe suçunun belgelerini gördünüz...

Cuntacıların...

Darbecilerin neler yaptığına tanık oldunuz.

Yaptıkları anayasal bir suç değil mi?

* * *

O halde...

Neredesiniz?

Ülkede darbe yapmak suç olduğuna göre ne zaman harekete geçeceksiniz?

Geçmek için ihbar, şikáyet veya suç duyurusu bekliyorsanız alın size belge...

Alın size şikáyet...

Alın size suç duyurusu.

Demokrat yazarları patronlara şikáyet eden darbecilerden...

Postallarını müzelere koyduran darbecilerden artık bizi kurtarın.

Bunun için ‘cesur’ olmaya gerek yok. Sadece ve sadece savcı olmak yeter.

Zaten suç duyurusu da önünüzde.

Mehmet Altan

Star, 2.3.2009

03.03.2009


28 Şubat sivilleri

28 Şubat’ı yaşayanların anlattıklarını ve yazdıklarını izlerken, bazen akıl dışı toplum mühendisliği projelerinin de nice akıllı geçinen insanı meşgul ettiklerini düşündüm.

Mesela bugün de medyayı yöneten ve yönlendirenlerden bazıları, şimdi tefe konulan 28 Şubatçıların emirlerini manşetlerine, haberlerine ve yorumlarına taşımazlar mıydı? Aczmendileri, Fadime Şahin’leri, Kalkancı’ları onlar gündemin birinci maddeleri olarak sunmamışlar mıydı? Andıçları onlar haberleştirmemişler miydi? “Atanmış iktidar” döneminde “Medya karteli” kurup farklı düşünceleri susturanlar şimdi “Seçilmiş iktidar”a karşı demokrasi, hukuk ve basın özgürlüğü mücadelesi verdiklerini anlatıyorlar.

Tabii onları dinleyenler de bu “mücadele”yi gülerek izliyor.

Mehmet Barlas / Sabah, 2.3.2009

03.03.2009


28 Şubat’ın sahte şeyhleri

Kaderin garip cilvesi, bir dönemin “sahte şeyhi” Ali Kalkancı tam da Yirmi Sekiz Şubat’ın on ikinci yıldönümünde “uyuşturucu ticareti” suçlamasıyla tutuklandı.

Bu çarpıcı örnek, tek başına 28 Şubat’ın kurgusallığını çok iyi anlatıyor, aslında…

Kalkancı, gözaltında iken Ergenekon örgütüyle ilgili şok itiraflarda bulunmuş ve “28 Şubat sürecinde Veli Küçük’ten para aldığını” itiraf etmiş:

“-O dönemde borç batağındaydım. Veli Küçük bir tanıdığını göndererek bana para yardımında bulundu. Daha sonra bu paraların devamı geldi. Onlara iyice muhtaç oldum. İstedikleri her şeyi yapmak zorunda kaldım. Babası çok zengin olan Emire ile evlendim…”

Geçen Ağustos’ta Yeni Şafak’a konuşan gizli tanığın itiraflarını hatırlayacaksınız: 28 Şubat’a zemin hazırlayan fabrikasyon skandalların “Ergenekon Tezgahı” olduğunu detaylarıyla anlatmıştı…

Ali Kalkancı-Emire Kalkancı ikilisinin ve Fadime Şahin ile Müslüm Gündüz’ün malum süreçte nasıl “konu mankeni” olarak kullanıldıklarını itiraf etmişti, o gizli tanık…

Ergenekoncular, “alkolik ve işsiz” Ali Kalkancı’yı önce dini eğitime tabi tutmuşlar sonra da rolünü ezberletmişlerdi. Hatta umreye bile göndermişlerdi!

Kamuoyuna “irticaın ulaştığı vahim boyutları göstermek” maksadıyla “üretilen” skandalların görevlendirmesini Veli Küçük yapmıştı.

Ali Kalkancı’nın on iki yıl sonra gelen çarpıcı itirafları Veli Küçük’ün kurmaca skandalların organizasyonundaki başat rolünü teyit etmiş oluyor.

*

Kalkancı, kendisine para yardımında bulunanların Fadime Şahin’le de nikahlanmasını istediklerini anlatıyor!

28 Şubat’ın bir başka figüran şeyhi Müslüm Gündüz’le basılan Fadime Şahin “staja alınarak” rolü ezberletilen itina ile “tesettürlü hale getirilen” kurmaca karakterlerdendi.

Müslüm Gündüz ise Kalkancı’dan da önce “derin sinema” sektöründe “aktörlük kariyeri”ne başlamış bir sima idi.

“Aczmendilerin lideri” olarak rol verilen Gündüz, yarışma programı üslubuyla söyleyecek olursak “bir kamu kurumunda serbest memur olarak çalışıyor”du.

28 Şubat’a hazırlık operasyonu çerçevesinde kurgulanan o meşhur baskını beklerken sabırsızlanmıştı, Müslüm Gündüz; bir ara “yetkili”lere telefon açmış, “Yahu nerede kaldınız, ben burada üşüdüm” diye yakınmıştı… Gündüz’e “Televizyoncu arkadaşlardan biri gecikti. Ama gelmek üzere, o gelir gelmez sizi basacağız, merak etme…” cevabı verilmişti!

*

28 Şubat’ın on ikinci yıldönümü vesilesiyle basında ilk kez yayınlanan belgeler, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir’in “Aczmendiler’i medyanın gündeminde tutma” talimatı verdiğini ortaya çıkardı.

28 Şubat darbesini yapan Gizli Egemenler, operasyonel örgütleri Ergenekon eliyle “sahte şeyhleri” üretmişler “irtica” bağlamındaki “skandallar”ı derin fırınlarında pişirmişler sonra da kamuoyuna “ağızlara laik” bir biçimde “yedirmiş”lerdi.

Tamer Korkmaz

Yeni Şafak, 2.3.2009

03.03.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır