20 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Yeni anayasa dedik, kapatma istendi

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, anayasaya ilişkin uygulamada yaşadıkları zorlukları aşmak için ‘’Anayasayı değiştirelim’’ dediklerinde karşılarına büyük engeller çıktığını belirterek, ‘’AK Parti için geçtiğimiz yıllarda açılan kapatma dâvâsının temelinde yatan en önemli unsur yeni ve sivil bir anayasa yapma iddiamızdı’’ dedi.

Yeni anayasa dedik, kapatma istendi

DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anayasa’ya ilişkin uygulamada yaşadıkları zorlukları aşmak için ‘’Anayasa’yı değiştirelim’’ dediklerinde karşılarına büyük engeller çıktığını belirterek, ‘’AK Parti için geçtiğimiz yıllarda açılan kapatma dâvâsının temelinde yatan en önemli unsur yeni ve sivil bir anayasa yapma iddiamızdı’’ dedi.

Arınç, Adıyaman Barosu’nun Demokrasi Günleri Etkinlikleri kapsamında düzenlediği ‘’Türkiye’de Demokratikleşme’’ konulu konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye’nin yeni bir Anayasa’ya ihtiyacının olduğunu vurguladı. Anayasa’ya ilişkin özellikle uygulamada zaman zaman ciddî sıkıntılar yaşadıklarını ifade eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’O zorlukları aşmak için Anayasa’yı değiştirelim dediğinizde de da karşınıza büyük engeller çıkıyor. Bu sözlerimden şu anlaşılmasın; yani bu Anayasa hiç mi değiştirilmedi. Hayır tam aksine Anayasa’nın 60’dan fazla maddesi bugüne kadar değiştirildi.’’

‘’KABUL GÖRMÜŞ

AKREDİTE İKTİDARLAR’’

Arınç, kendi hükümetlerinden önceki hükümetlerin Anayasa değişikliği yapmak istediklerinde önlerinde engel olmadığını ifade ederek, ‘’Onların önünde engel yoktu. Bir takım Parlamento dışı kurumların da aleyhte çalışması, lekelemesi ya da milleti ayağa kaldırması yoktu. Çünkü onlar kabul görmüş akredite iktidarlardı, ama ne zaman bugünkü iktidar veya da buna benzer iktidarlar Türkiye’de oldu, o zaman anayasa değiştirmek çok zorlaştı’’ dedi.

Anayasa’nın değiştirilen 60’dan fazla maddesinin hemen hemen 40 küsurunun ‘’AB istedi’’ diye ya da ‘’AB sevdası’’ ile değiştirildiğini, değişikliklerin iç taleple ilgili olmadığını ifade eden Arınç, şunları söyledi:

‘’Ama bugün mesela ben, ‘Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısında, Anayasa Mahkemesinin yapısında bir değişiklik yapmak istiyorum’ dediğim zaman, ‘yeni, sivil, demokrat bir anayasayı birlikte yapalım’ dediğimiz zaman Parlamento’da kendime arkadaş bulamıyorum. Şu ya da bu sebeplerle her parti kendine göre bir gerekçe bularak ‘hayır biz bu işte yokuz’ diyorlar. Kamplar ayrılmış durumda. İktidarın atacağı her adıma isterse iki kere iki dört olsun ‘hayır biz bu işte yokuz’ cevabı veriliyor. Geçmişte oldu, ama son 2 yıldır anayasa değişikliklerinde büyük güçlükler yaşıyoruz. Hele hele 2007 seçimlerinden sonra ‘yeni bir anayasaya ihtiyacımız var’ dediğimiz zaman çok büyük bir dirençle karşılaşıyoruz. Hatta ve hatta AK Parti için geçtiğimiz yıllarda açılan kapatma dâvâsının temelinde yatan en önemli unsur yeni ve sivil bir anayasa yapma iddiamızdı. Bu satırlarda görünmüyor olabilir, ama biz çok iyi biliyoruz ki satırlarda görünenler gazetelerde yayınlanmış haber niteliği bile taşımayan dedikodularsa da ama asıl sebep yeni, sivil ve demokrat bir anayasadan duyulan kuşku ve endişeydi.’’

20.11.2009


 

KILIÇDAROĞLU DA ARAZİYE UYDU, AMA...

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in Meclisteki açılım görüşmelerinde Dersim olaylarını örnek vermesiyle başlayıp, yine Öymen'in tepkilere “Atatürk'ün yaptığını savunmak suç mu? Ben faşistsem Atatürk ne?” gibi sözlerle karşılık vermesi üzerine büyüyen tartışmayı, Baykal, Öymen ve son olarak Kılıçdaroğlu “O konuyu kapattık” beyanlarıyla bitirmek isteseler de tartışma büyüyerek sürüyor.

ATATÜRK DÖNEMİ TARTIŞMAYA AÇILIYOR

Tartışma vesilesiyle, Atatürk'ün operasyondaki aktif rolü başta olmak üzere, Dersim olaylarına ilişkin ayrıntılı bilgiler ortaya çıkarken, CHP'nin tek parti diktasının ülkeye hükümferma olduğu dönemde yaşanan diğer olayların da açıklığa kavuşturulması gereği seslendiriliyor. Okullarda öğretilen resmî bilgilerin gerçek dışı olduğu ortaya çıkıyor ve Atatürk'ü Koruma Kanununun da kaldırılması isteniyor.

20.11.2009


 

Çiçek: Hiç kimse hukukun üstünde olamaz

DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, hiç kimsenin, taşıdığı sıfat ne olursa olsun hukukun üstünde olamayacağını belirterek, ‘’Eğer yapılan iş hukuka uygunsa, yasalara uygunsa mesele yok.

Hukuka aykırıysa, kim bu aykırılığı işlediyse, kim bu aykırılığa sebebiyet verdiyse, onun hukuk çerçevesinde sonucuna da katlanması gerekir’’ dedi.

Çiçek, Elmadağ Belediyesi’nde ilçenin gelişimine yönelik sorunların dile getirildiği kahvaltılı toplantıya katıldı. Son günlerdeki tartışmalara dikkati çeken Çiçek, ‘’Hiçbir yerde ifade etmediğimiz hususları sanki biz tartışıyormuşuz, sanki bizim bunlardan şüphemiz varmış, sanki biz bunları dışlayarak bir şey yapıyormuşuz gibi, gölge taşlayanlar var. Önce kendileri bizim adımıza söylüyorlar, sonra da bunun karşısına geçip yanlış olduğunu söylüyorlar’’ dedi. ‘’Türkiye’de zaman zaman, sandığa rağmen, bu iradeye karşı bir kısım organizasyonların geçmişte ve bugün de olduğu yolunda basında yazılan yargı konusu olan birçok konular da vardır’’ diye konuşan Çiçek, herkesin önem vereceği hususun demokrasi olması gerektiğini söyledi.

Çiçek, son günlerde herkesin hukuk devletine vurgu yaptığına da işaret ederek, şunları kaydetti: ‘’Bu ülke hukuk devleti olacaksa iki hususa dikkat etmesi gerekir. Bunlardan bir tanesi hukuka uymaktır, ikincisi de hukuku uygulamaktır. Hiç kimsenin, taşıdığı sıfat ne olursa olsun hukukun üstünde olma durumu söz konusu olamaz. Hiç kimse kendisini taşıdığı sıfat nedeniyle hukukun dışında mütalaa edemez. Yaptığı her iş hukuka uygun olacaktır. Hukuku uygulayacak, en evvel kendisi de hukuka riayet edecektir. ‘Ben filanca görevi yapıyorum. Benim imtiyazım vardır’ diyorsa bunun adı demokrasi olmaz. İmtiyazlılardan müteşekkil ucube bir rejim ortaya çıkar. Son günlerde hukuk tartışmaları yapılıyor. Şu olur mu, bu olur mu, şöyle olur mu, böyle olur mu? Eğer yapılan iş hukuka uygunsa, yasalara uygunsa mesele yok. Hukuka aykırıysa, kim bu aykırılığı işlediyse, kim bu aykırılığa sebebiyet verdiyse, onun hukuk çerçevesinde sonucuna da katlanması gerekir. Eğer meseleyi böyle anlarsak bu ülkede hiçbir problem olmaz. Tartışma konuları da kısa sürede sonuca bağlanır. Ama hukukî konuları hukuk çerçevesinde hukuk kurallarına göre değil de siyaset malzemesi yapar, birinin aleyhine, birilerinin karşısında bunu istismar konusu yapmaya çalışırsak o da hukuka saygısızlığın daniskasıdır. Onun için son günlerdeki tartışmaları biraz bu şekliyle değerlendirmekte fayda var.’’

20.11.2009


 

Herhangi bir ihraç talebimiz olmadı

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz ve Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun ihracını istemediklerini bildirdi. Ergin, ‘’Bizim mucibimizde ihraç diye birşey yok. İhraç sevimli bir işlem değil’’ dedi.

Bakan Ergin: İhraç talebimiz yok

ADALET Bakanı Sadullah Ergin, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndan (HSYK) Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz ve Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun ihracını istemediğini bildirdi. Ergin, ‘’Bizim mucibimizde ihraç diye birşey yok. İhraç, sevimli bir işlem değil’’ dedi.

Sadullah Ergin, TRT-1’de yayınlanan ‘’Herkes için Adalet’’ programına katılarak, telefon dinlemelerine ilişkin soruları cevapladı. Eski Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın, hazırladığı bir iddianame sebebiyle meslekten ihraç edildiğinin ve kendisinin de Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz ile Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun ihracını istediğinin hatırlatılması üzerine Ergin, şöyle konuştu:

‘’Arada kesin bir benzerlik yok. Sarıkaya, yargı yetkisini kullanmasından dolayı muameleye tabi tutuldu. İddianame sonrasında bakanlık, HSYK’ya uyarma, en fazla kınama cezası verilebilecek bir teklif yaptı. Ama kuruldan çıkan karar ihraç. AB ilerleme raporlarının tamamında bu hadiseye atıflar halen yapılıyor. Oysa Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’nın yargı yetkisini kullanmasından dolayı kendisine yöneltilmiş bir soru yoktur. Kaçmaz ile ilgili inceleme 2008’de başladı. 4 tane konu atfedildi kendisine ilişkin. Hiçbiri yargı görevini icra etmesinden dolayı değil. Bizim bakanlık olarak ihraçla ilgili bir talebimiz söz konusu değil. Bu eylemlerin karşısında yer değiştirme cezası teklifi var. Kurul bunlardan birini kabul edip, diğerlerini kabul etmezse süreç ihraçla bitmez. Bizim mucibimizde ihraç diye birşey yok. Birden fazla eylem var. Bu eylemlerle ilgili tekliflerin hepsi kabul edilirse, birden fazla verilen cezaların sonucu ihraca gider. Yargıtay savcımızla ilgili yapılan soruşturmalar da aynı şekilde, yargı görevine ilişkin değil. Yargısal faaliyetleri dışındaki işlem ve eylemleriyle ilgili. İhraç, sevimli bir işlem değil.’’

20.11.2009


 

Savcıdan Deniz Feneri’ne takipsizlik

CHP’nin Deniz Feneri Derneği yöneticileri hakkında yaptığı suç duyurusu, dernek yöneticilerinin, derneğin gelirlerini kamu yararı dışında harcadıklarını ve bu kasıtla hareket ettiklerini gösterir aleyhlerine kamu dâvâsı açmaya yeterli bir delil olmadığı için, “kovuşturmaya yer olmadığı” yönünde karar verilerek takipsizlikle neticelendirildi.

Deniz Feneri’ne takipsizlik

CUMHURİYET Halk Partisi’nin (CHP) Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği yöneticileri hakkında yaptığı suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi. CHP Genel Başkanı Baykal’ın, “Derneğin kaynaklarını kamu yararına kullanmayarak derneği zarara uğrattıkları” gerekçesiyle yaptığı suç duyurusu, savcılık tarafından “kovuşturmaya yer olmadığı” yönünde karar verilerek takipsizlikle neticelendirildi. Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’nın, 2009/87048 soruşturma, 2009/50135 karar nolu 07.10.2009 tarihli kararı şöyle: “Müştekiler CHP ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, Deniz Feneri Derneği yöneticileri hakkında, derneği zarara uğrattıkları iddiasıyla yapmış oldukları şikâyet nedeniyle yapılan soruşturma sonucunda, dernek yöneticilerinin, derneğin gelirlerini kamu yararı dışında harcadıkları ve bu kasıtla hareket ettiklerini gösterir aleyhlerine kamu dâvâsı açmaya yeterli bir delil olmadığı için dernek yöneticileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.”

20.11.2009


 

‘Önce devletin, sonra hukukun adamları’

Genç Siviller, Türkiye’de hukukçuların, kendilerini önce devletin adamı sonra hukukun adamı olarak gördüğünü bildirdi.

Taksim’de, “yargıdaki telekulak iddialarını” protesto etmek amacıyla yürüyüş yapan hukukçuları, bir otelin odasından sarkıttıkları “Darbeci Baro Taksim’e Hoşgeldin” yazılı pankartla protesto eden Genç Siviller’den yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi: “İstanbul Barosu, Taksim’e yürüdü. Biz de onları Taksim’de karşıladık. Evet biliyoruz bu numarayı daha önce yapmıştık ama Baro o kadar bayat ki yeni bir fikri harcamaya değmez diye düşündük. Türkiye’de hukukçular, kendilerini önce devletin adamı sonra hukukun adamı olarak görüyor. Tüm refleksleri adalet sağlamak için değil rejimi korumak için harekete geçiyor. Cumhuriyet tarihinde yaşanan her türlü hak ihlali bu cüppeli hukukçuların gözleri önünde oldu. Tüm askeri darbelere davet en önce onlardan geldi. Ne Dersim’in hesabını sordular, ne de faili meçhullerin. Ne başörtülü olmayı makbul gördüler, ne de komünist. Kalemlerini hep mazlumların aleyhine kırdılar. Yüzlerini hep statükodan yana çevirdiler. Allah, bizi bunların dağıttığı adaletten korusun.”

20.11.2009


 

Öymen’e tepkiler dinmiyor

MERSİN’DE bir araya gelen Eğitim-Bir-Sen üyeleri, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’i istifaya çağırarak, Dersim olaylarıyla ilgili açıklamalarını protesto etti.

Sendika üyeleri, CHP il binasına siyah çelenk bıraktılar. Eğitim-Bir-Sen Mersin Şube Sekreteri Ertuğrul Yıldız, Onur Öymen’in TBMM’de yaptığı konuşmadaki Dersim olaylarıyla ilgili sözlerinin tesadüfi ve yanlışlıkla söylenmiş olmadığını iddia etti. Öymen’in açıklamalarının Meclis tarihine ‘’kara bir leke’’ olarak geçtiğini ifade eden Yıldız şöyle devam etti: ‘’Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da zulüm ve haksızlık kimden gelirse gelsin, zulme ve haksızlığa uğrayanın yanında olacağız. Bu ülkedeki farklılıkların ülkemizi daha da zenginleştireceğine olan inancımız hiç bir şekilde azalmayacak. Bu farklılıklardan rahatsız olan Öymen’i ismine yakışır bir şekilde onuruyla istifa etmeye davet ediyoruz.” Açıklamanın ardından sendika üyeleri siyah çelengi il binası önüne bıraktı.

20.11.2009


 

Yalçınbayır: Başbakanı dinleyenler ortaya çıkarılsın

TELEKOMİNİKASYON İletişim (TİB) Başkanı Fethi Şimşek’in “Bu ülkede Başbakan 6 yıl dinlendi kimsenin sesi çıkmadı” açıklamalarının ardından başlayan tartışmalar sürüyor.

Eski Devlet Bakanı Ertuğrul Yalçınbayır, Bursa’da yerel bir televizyonda katıldığı programda hükümetin konunun üzerine sonuna kadar gitmesi gerektiğini söyledi. Başbakan Erdoğan’ı dinleyenin mutlak suretle ortaya çıkarılması gerektiğini belirten Ertuğrul Yalçınbayır, “Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere hükümet konunun üzerine hassasiyetle gitmeli. Başbakanı kim dinlediyse, nasıl dinlediyse ortaya çıkarılmalı. Dinleyenlerin elde edilmiş tüm sosyal hakları elinden alınmalıdır. Bunu ortaya çıkarmak da idarenin görevidir. Başbakan Erdoğan hangi maksatla dinlenmiştir, bunun kamuoyuna açıklanması ve ilgililerin kesinlikle cezalandırılması gerekiyor” diye konuştu.

20.11.2009


 

Galataport, 2010’da yeniden ihaleye çıkmaya hazırlanıyor

ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, Galataport’taki hukukî problemlerin çözümlendiğini, 2010 yılında ihaleye çıkılabileceğini belirtti.

Ulaştırma Bakanı Yıldırım, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığının bütçesiyle ilgili konuşmasında Galataport’la ilgili son durumu aktardı. Yıldırım, AKP İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükkaya’nın, Galataport’un İstanbul’un önünü tıkadığı, atıl vaziyette durduğu şeklindeki ifadeleri üzerine, geçmişte yaşanan bazı hukukî sıkıntıların aşıldığını söyledi. Galataport’un imar ve hukukî sorunlarının tamamının çözüldüğünü belirten Yıldırım, “Özelleştirme İdaresi, Maliye Bakanlığı vasıtasıyla yakın zamanda, herhalde 2010’da ihalesine çıkılacaktır” diye konuştu.

20.11.2009


 

AKP’li başkanın aracına el bombası

HAKKÂRİ'NİN Şemdinli ilçesinde, AKP İlçe Başkanı Fikri Akgül’ün aracına kimliği el bombalı saldırı düzenlendi.

Patlamada, ölen ya da yaralanan olmadı. Alınan bilgiye göre, Moda Mahallesi’nde yaşayan AKP Şemdinli İlçe Başkanı Fikri Akgül’e ait park halindeki 30 SA 518 plâkalı araca, gece saat 03.00 sıralarında kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerce el bombası atıldı. Aracın sol arka tekerinin yanında meydana gelen patlamada, ölen ya da yaralanan olmazken, araçta ve çevredeki bazı evlerde maddi hasar oluştu. Patlamanın ardından olay yerinde inceleme yapan İlçe Emniyet Amirliği ekipleri, patlayıcının el bombası olduğunu belirledi. Yetkililer, olayı gerçekleştiren kişi ya da kişilerin yakalanması için geniş çaplı araştırma başlatıldığını bildirdi. AKP İlçe Başkanı Akgül de güvenlik güçlerinin patlamanın ardından gerekli araştırmayı yaptığını ifade ederek, ‘’Patlamanın etkisiyle araçta ve aracın yakınındaki komşumuzun evinde maddi hasar oluştu. Can kaybının olmaması sevindirici’’ dedi.

20.11.2009


 

‘Doğuda sese ihtiyacımız var’

Amerİkan Türk Konseyi (ATC) Başkanı General Brent Scowcroft, ‘’Doğu bölgesinde bize yardım edecek bir sese ihtiyacımız var. Sizin kadar anlayamadığımız bir bölgede Türkiye gibi bir sese ihtiyacımız var’’ dedi.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK), 9 yıldır ATC’nin başkanlığını yapan ve yıl sonunda görevini devredecek olan General Scowcroft onuruna yemek düzenledi. Yemekte konuşan Scowcroft Ankara’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, TBMM Türk-Amerikan Dostluğu Grubu ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile görüşmeler yaptığını belirterek, bu görüşmelerde ağırlıklı olarak ekonomi ve ticaret konularının ele alındığını söyledi. Türkiye’deki görüşmelerinin çok olumlu geçtiğini dile getiren Scowcroft, ‘’ATC’nin ticarî rotanın gelişmesine özel çaba sarfedeceği konusunda anlaştık. İlişkilerin akışını sürdürmenin daha iyi bir yolu yok’’ diye konuştu. Scowcroft, şimdiye dek düşünün iki ülke arasındaki ilişkilerin daha güçlü ve derin bir duruma gelmesi olduğunu ifade ederek, çok inişli ve çıkışlı bir dönemden geçildiğini, ancak bundan sonra daha istikrarlı bir dönemin başlayacağını vurguladı. Göreve başladığından beri yurtdışında düzenledikleri görüşmelerde en büyük heyeti Türkiye’ye getirdiklerine dikkati çeken Scowcroft, Türkiye’ye 19 şirketle geldiklerini bildirdi. Scowcroft, son dönemde doğuya yönelimin yaşandığının altını çizerek, ‘’Doğu bölgesinde bize yardım edecek bir sese ihtiyacımız var. Sizin kadar anlayamadığımız bir bölgede Türkiye gibi bir sese ihtiyacımız var’’ dedi.

20.11.2009


 

Tsunamiden komşularımız korudu

Müstakİl Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, ‘komşu ve çevre ülkelerle sıfır sorun politikası’ ve ‘maksimum düzeyde işbirliği stratejisi’ ile bu ülkelere ihracatın artmasının dış ticarette yaşanacak bir tsunamiden Türkiye’yi koruduğunu söyledi.

Vardan, MÜSİAD’ın Sütlüce’deki binasında, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genel Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin konuk olduğu geleneksel Perşembe toplantılarının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin dış ticaretinin bir taraftan değer bazında yükselirken, diğer taraftan hem miktar olarak arttığını, hem de sanayi ürünleri bağlamında ağırlık göstererek önemli ölçüde pazar çeşitliliği kazandığını kaydetti. Her ne kadar 30 milyar dolardan 130 milyar dolarlara kadar yükselen Türkiye’nin ihracat grafiği, bugün küresel krizin etkisiyle 100 milyar dolarlara düşse de tekrar toparlanma sürecine girmiş olmasının sevindirici olduğunu vurgulayan Vardan, şunları ifade etti: ‘’Bu toparlanma sürecinde Türkiye’nin uyguladığı dış siyaset ve bununla beraber gelen dış ticaret stratejisi oldukça önemli bir rol üstlenmiştir. Türkiye’nin dış diplomaside öncelikle uyguladığı ‘komşu ve çevre ülkelerle sıfır sorun politikası’ ve ardından izlediği ‘maksimum düzeyde işbirliği stratejisi’ bu ülkelere yönelik ihracatımızı artmıştır. Bu şekilde Türkiye, bir yandan politik anlamda onlarca yıldır bekleyen sorunlarının çözümü için önemli adımlar atarak bölgesinde diplomatik güç haline gelirken, diğer yandan ise ekonomik anlamda bu ülkelerle ticaret hacmini artırmıştır. Bu şekilde kriz döneminde talep çöküntüsünün en ciddî hissedildiği Avrupa’nın, ihracatımız içindeki payı yüzde 60’lar düzeyinden yüzde 48’lere gerilemiş ve bu durum dış ticaretimizde yaşanabilecek bir tsunamiden bizi korumuştur. İşte bu tür proaktif ve sorumluluk alan dış politika uygulamaları her zaman Türkiye’ye doğrudan ve dolaylı olarak ekonomik anlamda kazanımlar getirecektir.’’ MÜSİAD’ın faaliyetleri hakkında da bilgi veren Vardan, ihracatın artması, yeni yatırımlar için malî kaynaklara ihtiyaç duyulacağını belirtti. TİM hakkında bilgi veren Büyükekşi de, ihracattaki gelişmeleri değerlendirdi.

ÜMİT KIZILTEPE

20.11.2009


 

Memur, 25 Kasım’da “hayatı durduracak”

Türkİye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, 25 Kasım Çarşamba günü ‘’memurların ülke genelinde hayatı durduracağını’’ belirtti.

Akyıldız, konfederasyon yöneticileri ve bağlı sendikaların genel başkanlarıyla Türkiye Kamu-Sen Genel Merkezi’nde, 25 Kasımda yapılacak ‘’uyarı’’ greviyle ilgili basın toplantısı düzenledi. İyi niyetli girişimlerine karşın kendilerine adres olarak sokakların gösterildiğini ifade eden Akyıldız, şöyle konuştu: ‘’Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Söz bitmiş, hoşgörümüz karşılıksız kalmış, diyalog mekanizması tahrip edilmiştir. Son çare eylemdir. Hakkımızı almak, iktidarı uyarmak için 25 Kasımda iş bırakıyoruz. 25 Kasım Çarşamba günü Türk memuru ülke genelinde hayatı durduracaktır. 25 Kasımda Türk memuru, insanca bir yaşam için, adil bir yönetim için, toplu sözleşme ve grev hakkı için demokratik hakkını kullanacaktır. O gün trenler çalışmayacak, otobüsler işlemeyecek, öğretmenler ders vermeyecek, uçaklar havalanmayacak, otoyol gişeleri hizmet vermeyecek, vergi toplanmayacak, kısacası kamuda hizmet üretilmeyecektir.’’ Akyıldız, vatandaşların 25 Kasımda çocuklarını okula göndermeyerek, acil durumlar dışında hastanelere gitmeyerek, zorunlu olmadıkça kamu kurumlarından hizmet talep etmeyerek, kendilerine anlayış göstermelerini istedi.

20.11.2009


 

TRT payına iptal dâvâsı

CHP, otomobil satışlarından TRT payı alınmasını öngören Bakanlar Kurulu Kararnamesinin ilgili maddelerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Danıştay’da dâvâ açtı.

Alınan bilgiye göre, CHP’nin avukatları Ahmet Çörtoğlu ve İlsu Çatak tarafından açılan dâvânın dilekçesinde, Bakanlar Kurulu’nun, 17 Ekim 2009 tarihli kararı ile ‘’Radyo, televizyon, video ve birleşik cihazlardan alınacak ücretlerin tesbitine ilişkin 20 Aralık 2004 tarihli kararnamenin eki kararın 1. maddesinde değişikliğe gidilerek yeni bir düzenleme yapıldığı, ücret adı altında bandrole tabi ürünler ve bunlardan alınacak bandrol oranlarının belirlendiği’’ kaydedildi. Dilekçede, ‘’Söz konusu kararda ise yasada öngörülmeyen bir vergi yükümlülüğü getirilerek, kanun kapsamında vergi alınması öngörülmemiş ürünlerin, bandrol ücretine (vergiye) tabi tutulduğu ve bu ürünlerden alınacak bandrol oranlarında belirlemeler yapıldığı’’ görüşüne yer verildi. Dilekçede, söz konusu maddelerin yürütmesinin durdurulması ve iptaline karar verilmesi talep edildi.

20.11.2009


 

Hekim ve eczacı atamaları 10 Aralık’ta

SağlIk Bakanlığı, uzman hekim, hekim, diş hekimi ve eczacı kadrolarına 10 Aralık 2009’da kurayla atama yapacak.

Resmî Gazete’de yer alan ilana göre, Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kuruluşlarının ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla uzman hekim, hekim, diş hekimi ve eczacı alınacak. Başvurular, “www.yenipbs.saglik.gov.tr” internet adresinden yapılacak. Önceki gün başlayan başvuru süresi, 25 Kasım Çarşamba günü saat 18.00’de sona erecek. Kur'aya, açıktan (ilk defa veya yeniden) atanmak isteyen ve 5371 sayılı Kanun gereği devlet hizmeti yükümlülüğü bulunmayan uzman hekim, hekim, diş hekimi ve eczacılar ile kamu kurum ve kuruluşlarında 657 sayılı Kanuna tabi devlet memuru olarak çalışanlar dışındaki diğer statülerde görev yapanlar başvurabilecek.

20.11.2009


 

Kamu alacaklarındaki gecikme zammı düşürüldü

Kamu alacakları için uygulanan gecikme zammı oranı yüzde her ay için ayrı ayrı uygulanmak üzere yüzde 2,5’tan yüzde 1,95’e düşürüldü.

Bakanlar Kurulu’nun “Kamu Alacakları İçin Uygulanan Gecikme Zammı Oranının Yeniden Belirlenmesine İlişkin Karar”ı Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe girdi. Karara göre, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun ilgili maddesinde yer alan gecikme zammı oranı her ay için ayrı ayrı uygulanmak üzere yüzde 1,95 olarak belirlendi. Bu oran daha önce yüzde 2,5 olarak uygulanıyordu.

20.11.2009


 

Çek suçlusuna şartlı tahliye geliyor

Çek Yasası’nda değişiklik için yürütülen çalışmada son aşamaya gelindi.

Meclis Adalet Komisyonu’nda görüşülecek olan değişiklik, çek suçundan mahkûm olan 2 bine yakın kişi için tahliye imkânı getiriyor. Bütçenin ardından görüşülmesi planlanan ve önümüzdeki yılın başlarında yasalaşması beklenen düzenleme, karşılıksız çek verip cezaevine giren borçlu için anlaşma seçeneği öngörüyor. Alacağın ödeme planına bağlanması halinde tutuklu çek suçlusu cezaevinden çıkacak. Borcunu bir yılda ödemek üzere takside bağlayan da tahliye edilecek. Ancak taksitlerin aksaması ya da ödemenin tamamlanmaması halinde çek yükümlüsü yeniden cezaevine girecek. Yeni düzenleme, çeke güvenin azalmaması ve ekonominin zarar görme-mesi için çek suçlarına hapis cezasını tamamen kaldırmayacak.

20.11.2009


 

Katsayı, sistemi tahrip etti

MESLEKİ ve teknik liselerde okuyan öğrencilerin, yüksek eğitimde belli alanlara yönlendirilmelerini öngören katsayı uygulamasının YÖK tarafından kaldırılmasının doğru olduğunu söyleyen İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Erdoğan, Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı’nın (AOBP) da kaldırılması gerektiği görüşünü belirtti.

Erdoğan, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfınca düzenlenen ‘’Türkiye’de Millî Eğitim Sistemi’’ konulu paneldeki konuşmasında, eğitim sisteminde bir bozulma yaşandığını ifade ederek, ÖSS, SBS, OKS gibi merkezi sınavların ‘’sistemi sıkıştırdığını’’ anlattı. Meslek liselerine yönelik katsayı uygulamasıyla ‘’liselerin çöktüğü’’ görüşünü dile getiren Erdoğan, AOBP’nin de liseler için kötü olduğu söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: ’’30-40 yıl önce Türkiye’de iddiasız bir lise yoktu. Hakkâri’de de Mersin’de de Tranzon’da da her lisenin bir iddiası vardı. AOBP uygulamasından sonra endüstri liselerimiz ayrışmaya başladı, aynı şekilde anadolu liselerimiz ayrıştı. Katsayı, sistemi tahrip etti, meslek liselerimizi, liseleri saf dışı bıraktı. AOBP ortaöğretimdeki alan tasnifine göre geliştirilmiş bir sistemdi. Katsayıyı kaldırdınız, ortaöğretimdeki alan tasnifi hâlâ niye devam ediyor?’’ Anadolu liselerini, ‘’sistemi orta yerinden bölen, ortaöğretim sistemini çökerten bir mekanizma’’ olarak değerlendiren Erdoğan, ‘’Anadolu liseleri derhal kapatılmalıdır. Kapatılmalı derken kapıya kilit vuracak halimiz yok, çok kolay o. Nasıl bir gecede Anadolu lisesi olduysa, bir saatte de lise yapılmalı’’ dedi.

TEK BASAMAKLI SINAV HATAYDI

KARABÜK Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bekir Gür de eğitim sistemindeki eşitlikçi yapının bozulduğunu söyledi. 1999 yılında üniversite giriş sınavının iki kademeden tek kademeye düşürülmesiyle eğitim sisteminin, ‘’toplumun tüm katmanlarını kucaklayan bir istem olmaktan çıktığı’’ görüşünü dile getiren Gür, ilköğretim ve lise birinci sınıftaki bilgileri kapsayan soruların yöneltildiği, 2 ve 3. sınıf derslerinin kapsam dışında tutulduğu tek basamaklı sınav sisteminin olumsuz yönlerinin yüksek öğretime ve ardından iş hayatına yansıdığını anlattı. Gür, 1999 yılında katsayı uygulamasının getirilmesiyle meslek liselerine talebin de azaldığını, AOBP uygulamasıyla, üniversite sınavında başarılı olan bir öğrencinin okulunun başarısı nedeniyle puan sıralamasında altlarda kaldığını, bunun da okul seçiminde lise türünü ön plana çıkardığını anlattı. İlköğretimden ortaöğretime geçişteki sınavın aileler üzerindeki etkisini daha da arttırdığını dile getiren Gür, geçmişte bir sınav varken, bunun SBS ile 3 sınava dönüştüğünü kaydetti. OKS’den SBS’ye geçişle dershanelere bağımlılığın daha da arttığına dikkati çeken Gür, SBS’nin çocukları liseye yerleştirmekten ziyade eğitimin nerelerde aksadığı, öğrencilerin hangi konularda zayıf olduğuna yönelik bir mekanizma olarak kullanılmasının çok daha iyi olacağını söyledi. Katsayı ile ilgili alınan kararla meslek liseleri ve genel liselerin eşit hale getirildiğini ifade eden Gür, devam eden AOBP uygulamasının da bir an önce kaldırılması gerektiği görüşünü ifade etti. Gür, ‘’Eğitim sistemi iyi çalışmadığı için üst kademeler de iyi çalışmıyor ve iş dünyasına da donanımlı mezunlar veremiyoruz’’ diye konuştu.

20.11.2009


 

Karabulut cinayetinde iki iddianame hazırlandı

MÜNEVVER Karabulut cinayetine ilişkin 2 iddianame hazırlandığı, bunlardan birinin suç tarihinde 18 yaşından küçük olan Cem Garipoğlu’nun 18 ile 24 yıl arasında hapisle cezalandırılması istemiyle çocuk mahkemesine, diğer 6 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame ise ağır ceza mahkemesine gönderildi.

Alınan bilgiye göre, Karabulut’un öldürülmesine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Savcıları Faruk Erşen Yılmaz ve Mustafa Öztürk tarafından hazırlanan 2 ayrı iddianamenin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca incelenmesi tamamlandı.

Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan Cem Garipoğlu ile ilgili hazırlanan iddianame, İstanbul 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine, baba Mehmet Nida Garipoğlu, anne Tülay Makbule Garipoğlu ve amca Hayyam Garipoğlu’nun aralarında bulunduğu 6 şüpheliyle ilgili hazırlanan iddianame ise İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. İddianamede, Cem Garipoğlu hakkında ‘’tasarlayarak, çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürmek’’ suçundan 18 yaşından küçük olduğu için 18 ile 24 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Baba Mehmet Nida Garipoğlu’nun ise ‘’tasarlayarak, çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi, canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna iştirak etmek’’ten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi. Hayyam Garipoğlu, Habib Kurt, Mehmet Karakayalı ve Ahmet Batur’un ‘’suçluyu kayırmak’’ suçundan 6 aydan 5’er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, anne Tülay Makbule Garipoğlu için de ‘’suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmek’’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası istenildi. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Münevver Karabulut cinayetiyle ilgili 6 sanıklı iddianameyi kabul ettiği öğrenildi.

20.11.2009


 

Sami Cebeci, Kanal Urfa Tv'de

Asya Nur Kültür Merkezinin hazırlağı, gazetemiz yazarlarından Sami Cebeci’nin sunduğu “Tefekkür Penceresi” programı Cuma akşamları Kanalurfa TV’de yayınlanacak.

Cebeci’nin hazırlığı Risâle-i Nur sohbetlerinden oluşan program Cuma Günleri saat 18.55’de uydudan yayın yapan Kanalurfada ekrana gelecek. Kanal Urfa’nın uydu bilgileri: TURKSAT 3A, 12685 Dikey, 30000 Yatay FEC/ 5/6.

20.11.2009


 

Gaspçı, büfeciyi vurdu

Üsküdar’da, kendisini gaspetmek isteyen kişiye direnen büfeci, silahla başından vurularak öldürüldü. Beylerbeyi Yalı Caddesi’ndeki büfeye giren bir kişi, büfe sahibi Mehmet Bakkal’dan kontör kartlarını istedi.

Kontör kartlarını vermeyerek direnen Bakkal, bu kişi tarafından başından vuruldu. Olay yerinden yaya olarak kaçmaya çalışan şüpheli, çevredeki vatandaşlar tarafından yakalandı. Polis ekipleri tarafından gözaltına alınan zanlı, polis merkezine götürülürken, Mehmet Bakkal’ın cesedi, yapılan incelemelerin ardından Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin morguna kaldırıldı.

20.11.2009


 

Dünya, telâş içinde

TEMA Vakfı Onursal Kurucu Başkanı Nihat Gökyiğit, bugün dünyanın büyük bir telâş içinde olduğunu ve tabiî varlıkların sür'atle tahrip edildiğini kaydetti.

TEMA Vakfı’nın, Erozyonla Mücadele Haftası kapsamında düzenlediği ödül töreni, Levent’teki İş Sanat ve Kültür Merkezinde yapıldı. Törende TEMA Vakfı’nın kuruluşunu anlatan filmin gösterimi yapıldı. Burada konuşan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Baş, ‘’Geleceğimizin yeni bir nesil yetiştirmekle mümkün olduğunu görüyoruz’ dedi. TEMA Vakfı Onursal Kurucu Başkanı Hayrettin Karaca da herkesin ihtiyacı kadar üreten bir ekonomi kurulması gerektiğine işaret etti. Daha sonra dâvetliler, faaliyet kapsamında açılan ‘’İklim Değişikliği ve Kuraklık Karikatür Sergisi’’ni gezdi.

20.11.2009


 

Jandarma’dan 50 ilde ‘şafak’ operasyonu

ANKARA Jandarma Komutanlığı ekipleri silâh kaçakçılığına yönelik 50 ilde operasyon başlattı.

Alınan bilgiye göre, Ankara Jandarma Alay Komutanlığı ekipleri, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı doğrultusunda silâh kaçakçılarına yönelik ‘’Şafak’’ adını verdiği bir operasyon başlattı. İstihbarî bilgiler, uzun süren teknik ve fiziki takibin ardından günler öncesinden 50 ayrı ile giden Ankara Jandarma Komutanlığı ekipleri, sabah erken saatlerde kimlikleri önceden tesbit edilen kişilerin bulundukları adreslere eş zamanlı baskınlar gerçekleştirdi. Operasyonun örgütlü olarak silâh kaçakçılığı yaptıkları tesbit edilen kişilere yönelik olduğu öğrenildi.

20.11.2009


 

GRİP SALGINI EN ÇOK ÇOCUKLARI VURDU

Grip salgını ve A tipi grip şüphesi sebebiyle hastaneler ve sağlık ocakları çocuk hastalarla dolup taşıyor.

Daha önceden günde bin civarında hastaya bakan doktorlar bu sayının 3-4 katına çıkması sebebiyle çocuklara müdahale etmekte güçlük çekiyorlar. Bunun yanı sıra 200 binden fazla çocuğun okula gitmediği ve grip hastalığı raporu aldıkları bildirildi. Okula devamsızlık yapan çocuk sayısının fazla olması, eğitimi de olumsuz şekilde etkiliyor. Sınav döneminin başladığına dikkat çeken öğretmenler, hastalık sebebiyle okula gelemeyen öğrenciler için yeniden sınav yapılacağını ve bu durumun işlerini zorlaştırdığını söylediler.

20.11.2009


 

Sigara dumanı obezlere daha zararlı

Küçük ve obez çocukların, dumanaltı olmaktan diğer çocuklara göre daha kötü etkilendikleri bildirildi.

Amerikan Kalp Derneği’ne sunulan bir araştırmada, dumanaltı olmanın yeni yürümeye başlamış ve obez çocuklarda diğer çocuklara göre daha büyük damar ve diğer rahatsızlıklara sebep olduğu, bu çocukların hayatlarının ileri aşamalarında kalp rahatsızlığına yakalanma riskinin daha yüksek olduğu belirtildi. Ohio Devlet Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya katılanlardan John Bauer, dumanaltına maruz kalmakla, 2 ila 5 yaşlarındaki çocuklarda damar rahatsızlığı arasında bağlantı bulduklarını ifade ederek, bu yaş grubunda olup aynı zamanda obez olan çocukların damar ve diğer hastalıklara yakalanma riskinin iki kat daha fazla olduğunu vurguladı. Araştırmada, 52’si küçük erkek ve kız çocuk ile yaşları 9 ila 18 arasındaki 107 dumanaltı olan çocuğun durumu karşılaştırıldı. Küçük çocukların yaşça büyüklere göre 4 kat daha fazla risk altında oldukları belirlendi. Bu duruma küçük çocukların sigara içen ebevenynlerine yaşları gereği daha yakın ve bağımlı olmalarının yol açmış olabileceği kaydedildi. Küçük çocukların sigara dumanına maruz kalmaları dolayısıyla sağlıklı dolaşım sisteminin devamı ve onarımında rol alan ‘’endothelial progenitor’’ hücrelerinin sayısının da yüzde 30 oranında düştüğü ortaya çıktı. ABD’deki çocukların yüzde 25’inin dumanaltı olduğu bildirildi.

20.11.2009


 

Atlantis, UUİ’ye kenetlendi

Florİda’dakİ Kennedy Uzay Merkezi’nden fırlatılan uzay mekiği Atlantis, Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ) kenetlendi.

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), 129. mekik seferinde Atlantis uzay mekiğinin TSİ 18.51’de, beklenenden 2 dakika önce istasyona kenetlendiğini duyurdu. 11 gün sürecek yolculukla uzaya giden 6 kişilik mürettebatın, UUİ’ye mekikler emekliye ayrıldıktan sonra istasyonu uzun süre korumayı sağlayacak 12 ton ağırlığında yedek parça, donanım ve erzak götüreceği belirtildi.

20.11.2009


 

‘Yanlış adlandırma’ vatoz türünü yok ediyor

“YanlIş adlandırma’’ nedeniyle Avrupa’da yaşayan bir vatoz balığı türünün neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ortaya çıktı.

Fransa Doğa Tarihi Müzesi’nden yapılan açıklamada, farklı iki vatoz türünün birbirine karıştırıldığı ve 2 türün onlarca yıl ‘’Dipturus batis’’ (Mavi Vatoz) grubuna ait sayıldığı belirtildi. 19. yüzyıl ortalarında geçici olarak ‘’D. flossada’’ ve ‘’D. intermedia’’ olarak ayrılan bu iki türün daha sonra ‘’aynı kefeye konuldukları’’ vurgulandı. Molekül, biçim yapısı ve yaşam özelliklerine ilişkin yapılan incelemelerin iki türün farklı olduğunu ortaya koyduğu, yanlış sınıflandırmanın, aşırı avlanma sebebiyle ‘’D. intermedia’’ türünün azalmasına yol açtığına dikkat çekildi. 2006’dan bu yana mavi vatoz, Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvanlar listesinde bulunuyor.

20.11.2009


 

Antarktika, 128 bin yıl önce daha sıcakmış

Antarktİka’nIn, 128 bin yıl önce, bugünkünden 6 derece daha sıcak bir dönem geçirmiş olabileceği bildirildi.

Yapılan araştırma, iki buzul çağı arasındaki son dönemde, 128 bin yıl önce, iklim değişikliğinin Grönland’deki buzulların kısmen erimesine ve deniz düzeyinin yükselmesine (bugünkünden 4-6 metre fazla) yol açtığını gösterdi. Antarktika’dan alınan örnekleri inceleyen bilim adamları, buzul çağları arasındaki dönemde, sıcaklığın sanılandan 2 kat fazla, yani bölgenin, o dönemde günümüzdekinden en az 6 derece daha sıcak olduğu tezini savundular. Sıcak dönemlerde Doğu Antarktika’daki buzul yapısının bugüne dek sanılanın tersine, iklim değişikliğinden daha az etkilendiğine dikkati çeken bilim adamları, bu dönemlerde sıcaklık ve buzul yapısı arasındaki ilişkinin bölgeden bölgeye farklılık gösterdiğini de vurguladılar. ‘’Nature’’ dergisinde yayımlanan araştırmada bilim adamları, geçmişteki buzul çağları arasındaki dönemlerin, iklim değişikliğinin sonuçlarını daha iyi anlamaya yardımcı olabileceğine dikkati çektiler.

20.11.2009


 

Yapışık ikizlerden biri konuşmaya başladı

Avustralya’da başarılı bir ameliyatla ayrılan siyam ikizlerinden birinin konuştuğu ve normal hareket ettiği bildirildi.

Royal Children Hastanesi’nde ameliyatı yapan ekibin başkanı Wirginia Maixner, gazetecilere yaptığı açıklamada, ikizlerden Trişna’nın yoğun bakımdan çıkarıldığını belirterek, “Harika görünüyor, konuşuyor, her zaman olduğu gibi hareket ediyor. Olağanüstü bir biçimde iyi” dedi. Maixner, Trişna’nın ikizi Krişna’nın ise ilerleyen saatlerde yavaş yavaş yoğun bakımdan çıkarılacağını ifade ederek, ameliyatın, Krişna’nın vücudu ve beynindeki kan akışında daha fazla değişikliğe yol açması sebebiyle küçük kızın iyileşmesinin daha uzun zaman alacağını söyledi. Gelecek ay 3 yaşına basacak olan ikizler, önceki gün 25 saat süren ameliyatla ayrılmıştı. Kızlara daha sonra 6 saat süren yeniden yapılandırma ameliyatı yapılmıştı. Maixner, kızların iyileştikten sonraki ilk işlerinin yürümeyi öğrenmek olacağını da sözlerine ekledi. Kafatasının bir bölümü, beyin dokusu ve damarlarını paylaşan siyam ikizleri, 2007’de Önce Çocuklar Vakfı tarafından bir yetimhanede bulunmuş ve Avustralya’ya getirilmişti.

20.11.2009


 

Gönül gözleriyle fotoğraf çektiler

Sİvas’ta ‘’Göz Görmezse Görür Yürekler’’ projesi kapsamında görme engelliler arasında düzenlenen fotoğraf yarışmasında dereceye girenlere ödülleri düzenlenen gala gecesiyle verildi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün himayesinde Türkiye Beyazay Derneğince yürütülen proje kapsamında düzenlenen yarışmaya 9’u hiç görmeyen, 9’u ise sadece ışığı ve nesnelerin gölgelerini hissedebilen 18 görme engelli katıldı. Her görme engelli yarışmacının, başkalarının yardımıyla serbest konuda çektiği 100’e yakın fotoğrafının değerlendirmeye alındı. Jürinin değerlendirmesi sonucunda, hiç görmeyenler kategorisinde Hayri Aslan’ın çektiği fotoğraf birinciliğe, Serkan Alim’in çektiği fotoğraf ikinciliğe, Hülya Sönmez’in çektiği fotoğraf ise üçüncülüğe lâyık görüldü. Az görenler kategorisinde ise Osman Meşe’nin fotoğrafı birinci, Hüseyin Gökçe’nin fotoğrafı ikinci, Zeynep Gökçe’nin fotoğrafı ise üçüncü oldu. Bütün yarışmacılara da sponsor firmaların katkılarıyla para ödülü verildi. Gecenin sonunda görme engellilerin çektiği fotoğraflardan oluşan sergi, Sivas Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde açıldı.

20.11.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.