08 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Gösterilere esnaf tepkisi

Van Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Hüsamettin Çelik, Van ve ilçelerindeki yasadışı gösterilerin hem halkı, hem de esnafı mağdur ettiğini belirterek, “Esnaf ve sanatkârın mağdur olması demek, toplumun tamamının mağdur olması demektir. Bizler yasadışı olaylara neden olanları akl-ı selime davet ediyoruz’’ dedi.

Gösterilere esnaf tepkisi

VAN Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (VESOB) Başkanı Hüsamettin Çelik, Van ve ilçelerindeki yasa dışı gösterilerin, hem halkı, hem de esnafı mağdur ettiğini belirtti. VESOB Başkanı Hüsamettin Çelik, yaptığı yazılı açıklamada, son günlerde şehir merkezi ve ilçelerinde yaşanan olaylar nedeniyle esnaf ve sanatkarın huzurunun kaçtığını ve çok sayıda iş yerinin zarar gördüğünü ifade etti. Halkın ihtiyacını karşılamak amacıyla iş yerlerini açık tutan esnafın olaylar sebebiyle mağdur olduğunu vurgulayan Çelik, ‘’Bu tip yasa dışı gösteriler nedeniyle hem halkımız, hem de esnafımız mağdur olmaktadır’’ dedi. Esnafın can ve mal güvenliği nedeniyle kepenk kapatmak zorunda kaldığını belirten Çelik, kepenk kapattığı gün iş yapamayan esnafın, cam ve tabelaları kırılarak da zarara uğratıldığını bildirdi. VESOB Başkanı Çelik, ‘Demokratik Açılım’ sürecinin yaşandığı bugünlerde ortaya çıkan yasa dışı gösterilerin bölgede zarardan başka bir şeye neden olmayacağına dikkati çekerek, şunları kaydetti: ‘’Gerek futbol fanatikleri, gerekse bu tür yasa dışı olayları çıkaranlar, genellikle esnafımıza zarar veriyor. Toplumun bel kemiği ve denge unsuru olan esnafımızın camı, tabelası kırılıyor, araçları yakılıyor. Esnaf ve sanatkarın mağdur olması demek, toplumun tamamının mağdur olması demektir. VESOB olarak bizler yasa dışı olaylara neden olanları aklıselim olmaya, toplumun genelinin huzurunu ve çıkarını düşünmeye davet ediyoruz.’’

08.12.2009


 

AYM KARARI ÖNCESİ DTP TAHRİKLERİ TIRMANDI

Hükümetin “demokratik açılım” adıyla başlatıp son olarak “millî birlik ve kardeşlik projesi” diye isimlendirdiği süreçte şu âna kadar kayda değer bir adım atılamazken, son gelişmelerin giderek ağırlaşan bir kaos tablosuna dönüşmesi kaygıyla izleniyor. DTP hakkındaki kapatma dâvâsının karar arefesinde DTP'lilerin başını çektiği tahrikler, sıkıntıyı daha ileri boyutlara tırmandırıyor.

KAPATMA DA ÇÖZÜM DEĞİL, DTP'LİLERİN TAVRI DA

Parti kapatmanın çözüm getirmeyip sorunu daha da ağırlaştıracağına dikkat çekilirken, açılımı PKK ve İmralı'ya endeksleyen DTP'lilerin tavır ve eylemleriyle adeta muhtemel bir kapatma kararına çanak tuttukları vurgulanıyor. Bu arada, Anayasa Mahkemesinin AKP kararından sonra anayasanın parti kapatmayı düzenleyen maddelerinin değiştirilmemiş olması da eleştiriliyor.

08.12.2009


 

AKP: DTP mağdurları oynuyor

AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, “DTP zaten partiyi kapattırıp mağdur rolü oynayacak, bir mağduriyet söylemi geliştirecek. Fakat herkes bunun farkında. O yüzden bu mağdur yaklaşımının halkın sağduyusu sebebiyle netice vermeyeceğine inanıyorum” dedi.

AKP’ye göre DTP mağdurları oynuyor

AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, “DTP zaten partiyi kapattırıp mağdur rolü oynayacak, bir mağduriyet söylemi geliştirecek” dedi. Gedikli, yaptığı açıklamada, özellikle DTP’nin açılım sürecini provake eden, baltalayan, sokak siyaseti yapan bir yaklaşım içinde olduğunu söyledi. ‘’Bunlar bulanık suda balık avlamaya başladılar. Ama bu bulanık suda balık avlamaya çalışanların oltası, demokrasiye takılacak, bir yerde de demokratik açılıma takılacak’’ diyen Gedikli, DTP’nin ‘’sine-i millete dönme’’ görüşünü ilişkin olarak da şunları söyledi: ‘’Sine-i millete dönme, DTP aynen CHP’lileşti. CHP de bilhassa bunu çok kullandı. Bilhassa Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde ‘sine-i millete döneriz ha’ diye milleti tehdit ediyorlardı. Bir seçilmiş siyasî bir kere sine-i millete dönmez. Millet seni seçmiş Meclise göndermiş, Mecliste gereğini yaparsın, birliğe, beraberliğe, kardeşliğe katkıda bulunursun, millet seni bunun için seçmiş. Millet seni 5 yıllığına seçmiş göndermiş, millete sen diyorsun ki ‘yerim dar oynamayacağım’ diyorsun şimdi. TBMM’nin çatısı altında oynamayacaksın da nerede oynayacaksın. Bu milletten kaçmaktır. CHP’nin vaktiyle ortaya koyduğu yaklaşımın aynısını DTP de ortaya koymaya başladı. İşte siyaset alanı daralanların gelip dayanacakları yer burasıdır. DTP zaten partiyi kapattırıp mağdur rolü oynayacak, bir mağduriyet söylemi geliştirecek. Fakat herkes bunun farkında, çünkü sen zaten partiyi kapattırmak için uğraşıyorsun, senin söylemin de eylemin de öyle. DTP olarak bunu yapıyorsun. O yüzden bu mağdur yakalaşımın halkın sağduyusu sebebiyle netice vermeyeceğine inanıyorum. Yaptığımız görüşmeler bunu gösteriyor. Halbuki birliğe, beraberliğe, kardeşliğe katkıda bunsalar siyaseten daha güçlü hale gelirler.’’

08.12.2009


 

Gözler AYM’de

Anayasa Mahkemesi, DTP’nin kapatılması talebiyle açılan dâvâyı bugün esastan görüşmeye başlayacak. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, DTP’nin, ‘’devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhine eylemlerin odağı’’ haline geldiği gerekçesiyle, ‘’temelli kapatılması’’ talebiyle 16 Kasım 2007’de dâvâ açmıştı. İddianamede, kapatma talebinin yanı sıra, Genel Başkan Ahmet Türk ile birlikte 7 milletvekili ve 220 parti üyesi hakkında siyasi yasak getirilmesi isteniyor.

ANAYASA Mahkemesi, Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) kapatılması talebiyle açılan dâvâyı bugün esastan görüşmeye başlayacak. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, DTP’nin, ‘’Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhine eylemlerin odağı’’ haline geldiği gerekçesiyle, ‘’Temelli kapatılması’’ talebiyle 16 Kasım 2007’de dava açmıştı. Görevlendirilen raportörler, raporu tamamlayarak Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a teslim etmişti. Raporun, Anayasa Mahkemesi heyetini bağlayıcılığı bulunmuyor.

İddianamede, kapatma talebiyle birlikte milletvekilleri DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Sebahat Tuncel, Osman Özçelik, İbrahim Binici, Selahattin Demirtaş, Sevahir Bayındır ve Fatma Kurtulan’ın da aralarında bulunduğu 221 parti üyesi hakkında Anayasa’nın 69/9 ve Siyasi Partiler Yasası’nın 95. maddeleri uyarınca, siyasî yasak getirilmesi isteniyor. Anayasaya göre bir siyasî partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesinin 11 asıl üyesinin en az 7’sinin oyu gerekecek.

Başsavcılığın iddianamesinde, ‘’Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline gelen ve Anayasa’nın 68. maddesinin dördüncü fıkrasına, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 78, 80, 81, 82. ve 90. maddelerine aykırı eylemlerde bulunduğu açıkça anlaşılan Demokratik Toplum Partisi’nin, Anayasa’nın 69. maddesinin altıncı fıkrası ile 2820 sayılı Yasa’nın 101/1-b ve 103. maddeleri gereğince temelli kapatılmasına’’ karar verilmesi istenmişti.

İddianamede, partinin kapatılmasına beyan ve faaliyetleri ile sebep olan 221 kişinin, temelli kapatılmaya ilişkin kararın Resmi Gazete’de yayınlanmasından itibaren 5 yıl süreyle bir başka siyasî partinin kurucusu, yöneticisi, deneticisi ve üyesi olamayacaklarına karar verilmesi de talep edilmişti. Aralarında DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile 6 milletvikilinin de bulunduğu 221 partili hakkında siyasî yasak getirilmesi isteniyor. Halil İmrek ile iddianamenin hazırlanmasından sonra ölen Fevzi Kara, siyasî yasak talepli listeden çıkarıldı. Böylece, siyasi yasak istenenlerin sayısı 221’den 219’a düştü. İddianamede ayrıca, ‘’Dâvâlı partinin dâvâ süresince yapılacak seçimlere katılamayacağına’’, ‘’Dâvâ tarihinde parti bünyesinde üye, yönetici, belediye başkanı ve milletvekili olarak görev alanların bir başka siyasî parti listesinden veya bağımsız olarak dava süresince seçimlere katılamayacağına’’, ‘’Dâvâlı partiye ödenebilecek hazine yardımlarının banka hesabında blokesine’’ ve ‘’Dâvâlı partinin üye kayıtlarının durdurulmasına’’ karar verilmesi de istenmişti.

08.12.2009


 

Taş atan çocuklar tasarısı ertelendi

TBMM Adalet Komisyonu, ‘’Taş atan çocuklarla’’ ilgili düzenlemeleri de içeren Terörle Mücadele Kanununda ve bazı kanunlarda değişiklik öngören kanun tasarısının, 10 Aralıkta yapılması planlanan görüşmelerini iptal etti.

Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, yaptığı açıklamada, Çek Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerini geçen hafta perşembe günü, komisyonda bitirmeyi öngördüklerini ancak, bu görüşmelerin cuma akşamı saat 19.00’a kadar sürdüğünü hatırlattı. İyimaya, bu tasarıya muhalefet şerhlerinin yazımının, tasarının basımının ve dağıtımının uzun süreciğini ifade etti. Ahmet İyimaya, 10 Aralık perşembe günü Genel Kurulda görüşülmesi amaçlanan bu tasarıyla, TMK’da değişikli öngören tasarının aynı zamana denk geldiğini, ardından da Genel Kurulda bütçe görüşmelerinin başlayacağını, bu yüzden tamamen ‘’teknik nedenlerle’’ tasarının görüşmelerinin iptal edildiğini bildirdi. Tasarıya göre, TMK’da yer alan ve çocuklar aleyhinde sonuç doğuran bazı istisnai hükümler kaldırılıyor. Yaş ayırımı yapılmaksızın, terör suçu işleyen tüm çocuklar, çocuklar için kurulan mahkemelerde yargılanacak. Çocuklar hakkında verilen hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına çevrilmesine, bunların meslek ve sanat edindirme kurslarına katılmasına veya kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına imkân tanınıyor.

08.12.2009


 

DTP’li başkanlara inceleme

DİYARBAKIR Cumhuriyet Başsavcılığı, Demokratik Toplum Parti’li (DTP) 99 belediye başkanı ve 10 İl Genel Meclis Başkanı adına yapılan basın açıklamasıyla ilgili inceleme başlattı.

Edinilen bilgiye göre, savcılık, Cuma günü DTP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde gerçekleştirilen basın açıklamasıyla ilgili görüntü dökümlerini Emniyet Müdürlüğünden istedi. DTP’li 99 belediye başkanı ve 10 İl Genel Meclisi Başkanı adına hazınlanan basın bültenini okuyan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki şartlarının sürekli ağırlaştırıldığını ve işkenceye dönüştürüldüğünü ileri sürmüştü. Baydemir, herkesin dikkatli olması gereken bir dönemden geçtiklerini belirterek, ‘’Sorunun adı Kürt sorunudur. Sorunun nedeni, kimliğinin reddedilmesidir. Çözüm, kimliğin Anayasa’da kabul edilmesidir. Kürt halkının siyasi ve kültürel haklarının tanınmasıdır’’ demişti. Savcılığın, açıklamada suç unsuru tespit etmesi halinde, 99 DTP’li belediye başkanı ve 10 İl Genel Meclisi Başkanı hakkında, ‘’Terör örgütünün propagandasını yapmak’’ suçundan soruşturma başlatacağı öğrenildi.

08.12.2009


 

Diyarbakır olaylarına soruşturma

DİYARBAKIR Cumhuriyet Başsavcılığı, bir kişinin öldüğü izinsiz gösterilerle ilgili soruşturma başlattı. Başsavcılık, önceki gün Bağlar ve Kayapınar ilçelerinde yapılan, Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğrencisi Aydın Erdem’in (23) öldüğü izinsiz gösterilerle ilgili başlattığı soruşturma kapsamında, gösterilerle ilgili olarak Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünden görüntü dökümlerini istedi.

Bağlar ve Kayapınar ilçelerinde terör örgütü elebaşının cezaevi şartlarını bahane eden grubun havai fişek ve taş atması sonucu polis biber gazı sıkarak müdahalede bulunmuş, gruptan bazı kişiler AK Parti İl Başkanlığı binasını taşlamıştı. Olaylar sırasında silahla vurularak yaralanan Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğrencisi Aydın Erdem (23), Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesinde müdahaleye rağmen kurtarılamamıştı.

08.12.2009


 

ASDER: YAŞ kararları TSK’yı yıpratıyor

ADALETİ Savunanlar Derneği (ASDER), cunta iddialarına adı karışan TSK personel korunurken, “irtica” ile suçlanan iki askerin Yüksek Askeri Şurası (YAŞ) kararıyla ordudan atılmasının çifte standard olduğunu, bu durumun TSK’yı yıprattığını kaydetti.

ASDER’den yapılan açıklamada, Aralık 2009 YAŞ’da “irtica” ile suçlanan iki askerin ordudan atıldığı hatırlatılarak, karar ile milletin değerlerine karşı yürütülen Asimetrik Psikolojik Harekâtın gereği olarak, 28 Şubat süreci öncesinde başlayan kadrolaşmanın devam ettiğinin görüldüğü kaydedildi. Açıklamada şöyle denildi: “Genelkurmay’ın 2 personeli ayırma işleminde bünyesinde bulunan mahkemeler yerine, kararları 12 Eylül cuntası tarafından yargı denetimi dışına çıkarılan YAŞ’ı kullanması manidardır. Yüksek Askeri Şura’da alınan bu karar, Genelkurmay’ın daha önce yaptığı “Türk Silahlı Kuvvetleri, her fırsatta hukukun üstünlüğüne ve yargıya saygısını ifade etmiş, yargı kararını vermeden insanların peşinen suçlu ilan edilmelerinin evrensel hukuk kurallarına ve masumiyet karinesine aykırı olduğunu vurgulamıştır” açıklamasında bahsedilen ‘hukukun’ kendilerinin nevi şahıslarına münhasır hukuk anlayışı olduğunu ispat etmektedir. Bir tarafta Ergenekon ve Faili Meçhul davalarında yargılanmaları devam eden ve cezaevinde bulunan TSK personelini koruma gayretleri, diğer tarafta ise milletin değerlerine sahip personelini yargılamadan, adil olmayan, soyut bir suç isnat ederek YAŞ kararı ile ihraç… Genelkurmayın bu çifte standardı TSK’yı yıpratmakta ve bağrından çıktığı milletini üzmektedir.”

08.12.2009


 

Serap ancak bir ay dayanabildi

Küçükçekmece’de bir İETT otobüsüne teröristlerce atılan molotof kokteyli sonucu yanarak yaralanan Serap Eser, yanıklarına bir ay dayanabildi. Serap, tedavisinin sürdüğü Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık ve Kronik Yara Tedavi Merkezi yoğun bakım servisinde dün vefat etti. Serap’ın ağabeyi Ümit Eser, kardeşine annesinden deri nakli yapıldığını belirterek, annesinin de şu an aynı hastanede tedavi altında olduğunu, kız kardeşinin öldüğünü henüz bilmediğini kaydetti.

Serap bir ay direnebildi

Küçükçekmece’de bir İETT otobüsüne Molotof kokteylli atılması sonucu yanarak yaralanan Serap Eser, hayatını kaybetti. Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık ve Kronik Yara Tedavi Merkezi yoğun bakım servisinde tedavisi süren 17 yaşındaki Serap Eser’in sabah saatlerinde hayatını kaybettiği bildirildi. Eser’in, ‘’İmmun (bağışıklık) cevabı çok abartılı seyretmesi ve organ yetmezliğinden’’ öldüğü bildirildi. Eser, 8 Kasım günü Küçükçekmece Kanarya Mahallesi’nde durakta yolcu almak için bekleyen İETT otobüsüne Molotofkokteyli atılması sonucu yaralanmıştı. Eser’in tedavisi, yaklaşık 1 aydır Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sürüyordu.

08.12.2009


 

Katsayı dayatması zarar veriyor

Özgenç, katsayı sorununda ısrarla dayatmanın, başta eğitim olmak üzere ekonomiye, sosyal ve ahlâkî yapıya zarar vereceğini belirterek, meslek eğitimi alamayan birisinin ekonomi alanında meslekî bir vasfı olmadığı için amelelik dışında iş bulmasının çok zor olduğunu ifade etti.

Katsayı dayatması zarar veriyor

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, ‘’katsayı sorununda’’ ısrarla dayatmanın, başta eğitim olmak üzere ekonomiye, sosyal ve ahlâkî yapıya zarar vereceğini belirterek, mesleki eğitim alamayan birisinin ekonomi alanında mesleki bir vasfı olmadığı için amelelik dışında iş bulmasının çok zor olduğunu ifade etti.

Özgenç, yaptığı yazılı açıklamada ‘’28 Şubat sürecinde ve sonrasında tamamen politik ve siyasi nedenlerle İmam Hatip Liselerinin önünü kesmek için getirilen katsayı uygulaması’’nın, on binlerce meslek okulu mezununun ‘’üstün zekalı olsalar’’ dahi üniversiteye girmelerine engel teşkil ettiğini ve böylelikle KOBİ’lerin kalifiye eleman sıkıntısı yaşamasına sebep olduğunu belirtti.

Meslek liselerinin, Danıştay 8. Dairesinin almış olduğu kararla ‘’ikinci bir yıkım yediğini’’ kaydeden Özgenç, şöyle devam etti:

‘’Türkiye ne çektiyse olaylara subjektif bakışlardan çekti. Hiç kimse niyet okuyarak başkalarının ne amaçla eğitim aldıklarına karar veremez. Eğitim ile bu derece uğraşılan bir başka ülke olduğunu zannetmiyoruz. Katsayı sorununda ısrarla dayatmak, başta eğitim olmak üzere ekonomiye, sosyal ve ahlaki yapıya zarar verecektir. Çünkü mesleki eğitim alamayan birisinin ekonomi alanında mesleki bir vasfı olmadığı için amelelik dışında iş bulması çok zordur. İş bulamayan insan da açlık ile karşı karşıya kalacaktır dolayısıyla başkalarının malına musallat olacaktır. Bu durum da hem sosyal hem de ahlâkî sıkıntıları getirecektir.

Katsayı sorunu ortadan kaldırılmalıdır. Birileri artık ‘pardon’ deyip hatasından dönmelidir. Bu hareket asla geri adım atmak değildir. Yanlıştan dönüş yapmaktır. Hatadan dönmenin de erdemlik olduğu unutulmamalıdır. Mesleki eğitimi seçen öğrencilere artı puan verilip teşvik edilmesi sağlanırsa bu okullardaki öğrenci kalitesi de artacaktır. Artık ‘düz lisede başarılı olamayan meslek lisesine gider’ anlayışı bir şekilde son bulacaktır. Üniversiteyi kazanamayan ve doğrudan hayata atılmak isteyenler de KOBİ’lerin ara eleman ihtiyacını karşılayacaktır.’’

08.12.2009


 

Bağış: Türkiye her üyenin isteğine boyun eğecek değil

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, “AB’nin bir parçası olmak istiyoruz diye, Türkiye her bir AB üyesi ülkenin isteklerine boyun eğecek ve isteklerini yerine getirecek değildir” dedi.

Bağış, İngiliz yayın kuruluşu BBC’de yayımlanan “Hardtalk” programına katılarak, sunucu Stephen Sackur’un sorularını cevapladı. Bağış, Türkiye’nin şu anda dünyanın 16. büyük ekonomisine sahip olduğunu söyleyerek, kaydedilen ilerleme ve gelişmelerden bahsetti. Sackur bunun üzerine, “Yeteri kadar güç kazanan Türkiye’nin sonunda AB sürecinden ayrılabileceğini mi söylüyorsunuz” sorusunu yöneltti. Bağış, şu cevabı verdi: “AB’nin bir parçası olmak istiyoruz diye, Türkiye her bir AB üyesi ülkenin isteklerine boyun eğecek ve isteklerini yerine getirecek değildir. Türkiye’nin üyeliği, Türkiye kadar AB için de önemlidir. İlişkiler kazan-kazan durumu üzerine kuruludur, ya hepimiz kazanırız ya da duruma bakmalıyız, ama müzakerelerin devamı çok önemlidir.” Türklerin gururlu bir millet olduğunu söyleyen Bağış, sunucunun “büyük kararlar vermek zorundasınız” cümlesine şu karşılığı verdi: “Avrupa da büyük kararlar vermek zorunda. Avrupa’nın ihtiyacı olan enerji kaynaklarının yüzde 70’inin Türkiye’nin güneyi, kuzeyi ya da doğusunda bulunduğu, Türkiye’nin bu enerji kaynaklarına ya da yeni tüketicilere köprü olduğu, yasal olmayan göçe, narkotiğe ve terörizme engel olabildiği ve iklim değişikliği ile ekonomik kriz gibi sorunların çözümünde ortak olduğu bir zamanda, AB Türkiye’yi kaybetmeyi göze alabilir mi? Avrupalılar, bu sorulara cevap vermeli.” Egemen Bağış, devam eden Ergenekon soruşturmasıyla ilgili bir soru üzerine de, “AB Komisyonunun raporunda Ergenekon davasına değinildiğini ve raporda Ergenekon davasının sadece bir test olarak değil, Türkiye’yi daha demokratik bir ülke yapmak için bir fırsat olarak görüldüğünü” söyledi. Bağış, bu davanın birçok kanıta dayandığını da vurguladı.

08.12.2009


 

3 MİT mensubu Erzurum’a gönderildi

Erzİncan’da, gözaltına alınan MİT Şube Başkanının da aralarında bulunuğu 3 MİT personeli, sağlık kontrollerinin ardından Erzurum’a gönderildi.

Edinilen bilgiye göre, ‘’Ergenekon’’ soruşturması kapsamında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınan, MİT Erzincan Şube Başkanı Ş.D’nin de aralarında bulunduğu 3 MİT mensubunun Erzincan’daki sorguları tamamlandı. MİT mensupları, daha sonra Erzincan Devlet Hastanesine getirilerek burada sağlık kontrolünden geçirildi. Gözaltındaki 3 MİT mensubunun sağlık kontrolü sırasında hastanenin acil kısmına bir süre hasta alınmadı. Çevik kuvvet ekiplerinin takviyesiyle hastane ve çevresinde de yoğun güvenlik önlemleri alındı. Hastanede işlemleri tamamlanan 3 kişi, daha sonra Erzurum’a gönderildi.

08.12.2009


 

Ergenekon savcıları aşı oldu

İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, "Ergenekon" soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcılarından Murat Yönder ile Ercan Şafak'ın da aralarında bulunduğu hakim ve savcılar ile bazı adliye personeli, domuz gribi olarak bilinen Pandemik A (H1N1) aşısı oldu.

Adliye personeli, öğle arasında bir midibüse binerek toplu halde, adliyenin de bulunduğu Çırağan Caddesi'ndeki Beşiktaş Kaymakamlığı binası içindeki sağlık ocağına gitti. Burada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, "Ergenekon" soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcılarından Murat Yönder ile Ercan Şafak'ın da aralarında bulunduğu hakim ve savcılar ile bazı adliye personeli, Pandemik A (H1N1) aşısı oldu. Aşı olan Başsavcıvekili Çolakkadı, aşı için sırasını bekleyen adliye personeline hitaben, "Bir şey yok. Korkmayın sizi cesaretlendirmek için söylüyorum" dedi. Çolakkadı, aşı olduktan sonra sağlık ocağında bekleyen basın mensuplarına, aşının isteğe bağlı olduğunu ve zorla yaptırılmadığını belirterek, aşı olmak için daha sonra da gelenlerin olabileceğini ifade etti.

08.12.2009


 

YÖK Genel Kurulu bugün toplanıyor

YÖK Genel Kurulu, Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan başkanlığında bugün toplanacak.

Toplantıda, Danıştay’ın “katsayı” ile ilgili aldığı yürütmeyi durdurma kararının ardından, yeni düzenlemenin nasıl olacağı konusunun görüşülmesi planlanıyor. YÖK Genel Kurulu’nun daha önce 17 Aralık olarak belirlenen toplantı tarihi, Danıştay’ın söz konusu kararı üzerine öne alınmıştı.

08.12.2009


 

Şemdinli’de balık çiftliğine bomba

Hakkarİ’nİn Şemdinli ilçesine 15 kilometre mesafede bulunan Bağlar köyünde bulunan bir balık üretme çiftliğinin yanında bulunan ahıra, bombalı saldırı düzenlendi.

Alınan bilgiye göre, gece saat 23.30 sıralarında meydana gelen olayda Latif Çiftçi’ye ait olduğu belirtilen tesisin balık havuzlarına 300 metre mesafede bulunan boş ahıra, bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda havuzlarda bulunan balıkların çoğu telef oldu, bombalı saldırının düzenlendiği ahırda ise büyük çapta maddi hasar meydana geldi. Patlamanın ardından olay yerine giden jandarma ekipleri, incelemelerde bulundu.

08.12.2009


 

Antalya'ya gelen turist sayısı 8.5 milyonu aştı

Antalya’ya yıl başından bu yana gelen turist sayısı 8.5 milyonu aştı. Antalya Kültür ve Turizm Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, ocak-kasım döneminde Antalya Uluslararası Havalimanı Dış Hatlar Terminalinden 8 milyon 526 bin 417, Antalya, Alanya, Finike ile Kaş limanlarından da yolcu gemileri ve yatlarla 24 bin 694 turist giriş yaptı.

Böylece, hava ve deniz yoluyla bölgeye gelen turist sayısı 8 milyon 551 bin 111 olarak gerçekleşti. Antalya’ya ocak-kasım döneminde gelen turist sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3 oranında düştüğü bildirildi. İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Acar, yaptığı açıklamada, şöyle konuştu: ‘’Küresel krizin yaşandığı böyle bir dönemde 11 aylık rakamlar çok iyi. Son 3 ayın rakamları bir önceki yıla göre iyi gidiyor. Önümüzdeki yıl birçok pazarda artış olacak. 2010, 2009’dan çok daha iyi bir yıl olacak. Dünyada en fazla turist alan ülkeler arasında ilk 5’e girme yolunda 2010 çok büyük atılım yılı olacak.’’

08.12.2009


 

Sayın: Tolon ve Eruygur yapılanmadan söz etti

Birinci ‘’Ergenekon’’ davasının tutuklu sanıklardan Ümit Sayın, ikinci ‘’Ergenekon’’ davasının tutuksuz sanıklarından emekli orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur’un,’’TSK içinde bir yapılanmadan söz ettiklerini, bu yapılanmanın gidişata dur diyeceğini belirttiklerini’’ söyledi.

Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dâvâ ile birleştirilen birinci ‘’Ergenekon’’ dâvâsının 124. duruşması dün yapıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki salonda görülen dâvânın dünkü duruşmasına, Hayrettin Ertekin ve Selim Akkurt dışındaki emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 25 tutuklu sanık katıldı. Tutuksuz yargılanan gazeteci Güler Kömürcü Öztürk de duruşmada hazır bulundu. Duruşmada tutuklu sanıklardan Ümit Sayın’ın talebi doğrultusunda diğer sanıklar dışarı çıkartılarak bazı beyanları alındı. Sayın, ikinci ‘’Ergenekon’’ dâvâsının tutuksuz sanıklarından emekli orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur’un,’’TSK içinde bir yapılanmadan söz ettiklerini, bu yapılanmanın gidişata dur diyeceğini belirttiklerini’’ söyledi. Ümit Sayın, Eruygur’un ‘’Bu yapılanmanın sivil kanadında görev alması konusunda’’ kendisine de teklifte bulunduğu ve teklifi kabul etmediğini ileri sürdü.

08.12.2009


 

Okul öncesi eğitime ilgi arttı

MİLLî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürü Remzi İnanlı, Türkiye genelinde okul öncesi öğrenci sayısının bu yıl 150 bin artarak 950 bine yükseldiğini bildirdi.

İnanlı, yaptığı açıklamada, okul öncesinde bu eğitim öğretim yılında yeni kayıt yaptıran öğrenci sayısının geçen yıla göre yaklaşık yüzde 40 arttığını kaydetti. Öğrenci sayısının 950 bine yükseldiğini belirten İnanlı, Türkiye’de 1271 ana okulunun faaliyet gösterdiğini, ilköğretim okullarında da ana sınıflarında eğitim yapıldığını hatırlattı. Bu eğitim-öğretim yılında 32 ilde okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirildiğini hatırlatan Remzi İnanlı, öğrenci sayısındaki artışın bundan da kaynaklandığını, ancak tüm Türkiye genelinde artış olduğunu gözlemlediklerini ifade etti. Okul öncesi eğitimi, okullaşma oranı yüzde 50’nin üzerinde olan illerde başlattıklarını bildiren İnanlı, şu anda okul öncesi eğitimin zorunlu olduğu 32 ilde okullaşma oranının ortalama yüzde 88’e çıktığını bildirdi.

‘KAMPANYA YAPILACAK’

Remzİ İnanlı, okul öncesi eğitime destek sağlamak amacıyla ilköğretim çağındaki çocuklar için geçmişte yürütülen ‘’Haydi Kızlar Okula’’ benzeri bir kampanya da düzenlemeyi planladıklarını bildirdi. Bu kampanya çerçevesinde toplumda öne çıkan bazı isimlerin de desteğinin alınmasının planlandığını kaydeden MEB Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürü İnanlı, konuyla ilgili tüm illerde konferanslar düzenleneceğini söyledi.

‘YENİ BİR PROJE GELİŞTİRİLECEK’

MEB Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürü İnanlı, şunları söyledi: ‘’Bu çocuklar için okul açamıyorsunuz, taşımalı eğitim kapsamına girmedikleri için taşıyamıyorsunuz. Meselâ Trabzon’da yerleşim birimleri dağınık, çocuk köyde oturuyor. Bir çocuk veya üç beş çocuk var, sınıf açamıyorsunuz. Şimdi bu uygulamanın sonucunda yeni bir proje geliştirilecek. ‘Dağınık olan bu yerlerde yaşayan çocuklara nasıl bir eğitim verilsin’ diye çalışmalar yapılacak. Belki mobil anaokulu uygulaması genişletilebilir, belki gezici öğretmenler görevlendirilebilir. Yani öğretmenler belirli günlerde köylere gider, eğitim verir.’’ İnanlı, okullaşma oranının bu hızla artması durumunda tüm Türkiye’de okul öncesi eğitimin zorunlu olması için öngörülen takvimin de değişebileceğini söyledi. İnanlı, ‘’Okul öncesi eğitimde zorunlu eğitime geçilmesi tüm Türkiye’de 2013 yılı olarak öngörülmüştü. Toplam 5 yılda geçilmesi planlanmıştı. Böyle giderse 5 yıla kalmayacak. Gelecek yıl 13 il daha okul öncesinde zorunlu eğitim kapsamına alınacaktı fakat bu rakam biraz daha artabilir, illerin sayısı toplam 50’yi bulabilir’’ dedi.

08.12.2009


 

Köylülerin ‘çan kulesi’ hoşgörüsü

Gümüşhane’nİn Torul ilçesinde bağlı Arpalı köyünde Rumlardan kalan, camiye çevrilerek minaresi yapılan 145 yıllık kilisenin çan kulesi, köylüler tarafından özenle korunuyor.

Minare yapmalarına rağmen kilisenin çan kulesini yıkmayan köylüler, kulenin eskiyen çatısını onarıp sacla kapladı, kuleyi ışıklandırdı. Arpalı köyü muhtarı Fatih Küçüköner de köylerinin tarihinin çok eski olduğunu, madencilikle geçimin sağlandığı köylerinde Kurtuluş Savaşı’ndan önce yaklaşık 600 Rum yaşadığını belirterek, şunları kaydetti: ‘’O dönemlerde burada bulunan Rumlar, çan kulesi bulunan kiliseyi bizim köye yapmış. Başka yerleşim yerlerinde çanı olan kilise bulunmamaktadır. Çevre köylere hakim olması nedeniyle çan bizim köyde çalınırdı. Pazar günleri köyümüze çok sayıda Rum ziyarete gelirdi. Kurtuluş Savaşı’yla birlikte Rumlar köyü terk edince köylüler de toplanarak kiliseyi camiye çevirip minare yapmış. Kilisenin çan kulesine ise hiç dokunmayarak bugüne kadar korumuşlar. Çan kulesinin eskiyen çatı kısmını dahi sacla koruma altına almışlar.’’

08.12.2009


 

Adana’nın ilk hacı kafilesi döndü

Dİyanet İşleri Başkanlığı’nın organizasyonuyla kutsal topraklara giden Adana’nın ilk hacı kafilesi döndü. 298 kişilik hacı grubu, Şakirpaşa Hava Limanı Dış Hatlar Terminali’nde yakınları tarafından gözyaşlarıyla karşılandı.

Sabahın erken saatlerinde sağanak yağmur altında hava limanına gelmeye başlayan vatandaşlar, hacıların kapıda görünmesiyle duygulu anlar yaşadı. Hacıların görevlerini yerine getirerek yurda dönmelerinden dolayı son derece mutlu olduklarını ifade eden Adana Müftüsü İsmail Canbolat, “Kutsal topraklara giden 298 hacımız geldi. Dönüşler Aralık ayının sonuna kadar aralıklarla devam edecek. Aldığımız bilgilere göre önemli bir sorun yaşanmadı” diye konuştu. Kutsal topraklardan dönen hacılar ise bütün insanlığın huzur ve mutluluğu için dua ettiklerini kaydetti.

08.12.2009


 

“Küçük fikirler” dünyaya açılıyor

Mersİn Teknopark Genel Müdürlüğünce, bu yıl Türkiye’de ilk kez ‘’Fikrinle büyü’’ sloganıyla gerçekleştirilen ve 6-14 yaş arasındaki çocuklara Ar-Ge ve inovasyon (yenileşim) ruhu aşılamayı hedefleyen yarışmanın, İsveç’teki ‘’Avrupa’da Yaratıcılık ve Yenilik Yılı’’ etkinlikleri kapsamında anlatılacağı bildirildi.

Mersin Teknopark Genel Müdürü Özgür Durmaz, Ar-Ge’nin önemine işaret ederek, Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payının 2010 yılı için yüzde 2’ye çıkarıldığını, bu hedefi yakalayabilmek için daha çok Ar-Ge yapılması, yenilikçilik ve girişimciliğin toplumun bütün seviyelerine tanıtılması gerektiğine inandıklarını söyledi. Durmaz, Ar-Ge kültürünü Türk kültürüne entegre edebilmenin ancak eğitim ve öğretim sayesinde olabileceğini, bu nedenle 6-14 yaş grubu öğrencilere yönelik olarak, Ar-Ge ve inovasyon (yenileşim) ruhu aşılamayı hedefleyen yarışma düzenlediklerini belirterek, şöyle devam etti: ‘’Yarışma tamamlandıktan sonra birçok kesimin takdirini kazanmayı başardık. Hatta projemiz Ulusal Ajansta bile yayımlandı. Bilindiği üzere, 2009 yılı ‘Avrupa’da Yaratıcılık ve Yenilik Yılı’ olarak kabul edilmişti. Projemiz, 16-17 Aralıkta gerçekleştirilecek kapanış konferansı ve sergisine davet edildi. Söz konusu tarihlerde İsveç’in başkenti Stockholm’e giderek, projemizi tanıtacağız.’’

08.12.2009


 

İSMEK kurslarına iki yeni branş ekledi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları (İSMEK), turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin eleman açığını karşılamak amacıyla eğitim programlarına iki branş daha ekledi.

İSMEK’ten yapılan yazılı açıklamaya göre, turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmelerde yaşanan ara eleman ihtiyaçlarını gidermek ve gençlere yeni imkânlar sağlamak için ‘’Misafir Hizmetleri Görevlisi’’ ve ‘’Turizm Odaklı Konaklama Sektörü Ara Elemanı’’ kursu açıldı.

08.12.2009


 

Pazarda satılan balıklar markette satılanlardan daha kaliteli çıktı

ULUDAĞ Üniversitesi’nde ‘Veteriner-Besin Hijyeni ve Teknolojisi doktora programında bir öğrenci tezinde pazar ve süpermarketlerde satılan balıkların kalitesini araştırdı.

Satışa sunuş aşamasındaki su ürünlerinin hijyen kaybının toplum sağlığı açısından önemini ortaya koymak amacıyla farklı satış noktalarındaki balıklara mikrobiyolojik, kimyasal, fiziksel ve duyusal muayeneler uygulandı. Sosyo-ekonomik düzeyi orta-düşük tüketici grubunun alışveriş yaptığı iki adet semt pazarı (Pazar 1 ve Pazar 2), sosyo-ekonomik düzeyi yüksek tüketici grubunun alışveriş yaptığı bir adet semt pazarı (Pazar 3) ile bir balık market ve iki adet süpermarketten (Süpermarket 1 ve Süpermarket 2) hijyenik koşullarda alınan üç tür balık örneği (hamsi, istavrit, sardalya) soğuk zincire dikkat edilerek laboratuvarda incelendi.

Balıkların mikrobiyolojik analizleri toplam mezofilik aerobik bakteri (TMAB), toplam psikrofilik aerobik bakteri (TPAB), toplam koliform, fekal koliform, duyusal muayeneleri, pH ölçümü, tiyobarbitürik asit (TBA) tayini, toplam uçucu bazik azot (TVBN) tayini, trimetilamin (TMA) ve histamin analizleri yapıldı. TPAB yükünün Süpermarket 1 ve Pazar 2’den alınan balık örneklerinin yüzde 7’si oranında Pazar 1’de ise yüzde 20’si oranında 106 kob/g’ı aştığı tespit edildi.

TBA, TMA ve TVBN miktarlarının ise sadece Pazar 2’den alınan balık örneklerinin yüzde 7’si oranında kritik limitleri aştığı belirlendi. Balık örneklerinin TMAB, pH ve histamin miktarının kritik limitlerini aşmadığı ortaya çıktı. Balık örnekleri organoleptik muayeneden ‘tüketilemez’ anlamına gelen 0 ile 1 arasında puan almaması dikkat çekti. Satış noktalarında satılan balıkların kalitesi yönünden bir sıralama yapıldığında birinci sırada pazar 3, ikinci sırada balık market, üçüncü sırada süpermarket 2, dördüncü sırada süpermarket 1, beşinci sırada pazar 1, altıncı sırada pazar 2 oldu. Sıralamaya göre sosyo-ekonomik düzeyi orta-düşük tüketici grubunun alışveriş yaptığı Pazar 1 ve Pazar 2’de satılan balıkların kalitesi, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek tüketici grubunun alışveriş yaptığı Pazar 3, Balık Market, Süpermarket 1 ve Süpermarket 2’de satılan balıkların kalitesinden düşük bulundu.

KARADENİZ’DE HAMSİ BEREKETİ

DÜZCE’NİN Akçakoca ilçesinden Karadeniz’e açılan balıkçılar, tonlarca hamsiyle döndü. Alınan bilgiye göre, Batı Karadeniz bölgesinde avlanan balıkçılar, sabahın erken saatlerinde Akçakoca Balıkçı barınağına döndü. Ağlarına takılan tonlarca hamsiyle dönen balıkçılar, mutluluklarını birbirleriyle paylaştı. Gece tekneleriyle açıldıkları denizden ağları dolu olarak döndüklerini ifade eden Akçakocalı balıkçı Cengiz Kaptan, bu yıl Karadeniz’de hamsi bolluğu yaşandığını bildirdi. Hamsinin kilosunun tezgâhlarda 2,5 liradan satışa sunulduğunu anlatan Kaptan, ‘’Hamsi çok bol. Bütün balıkçı arkadaşlar her birimiz binlerce kasa balıkla geri döndük. Deniz soğudu balık bollaştı. Hamsi ucuzlayacak, herkesi hamsi yemeğe davet ediyoruz’’ diye konuştu.

08.12.2009


 

Köyün ortasına yapılan çöplüğe köylülerden tepki

DÜZCE’NİN Çilimli ilçesine bağlı Kiraz Tarla köyüne yapılan çöp depolama alanına köylülerden tepki geldi. İmza kampanyası başlattıklarını belirten köylüler, evlerin yanına çöp depolama alanı yapılmasını istemiyorlar.

Düzce Çilimli Belediyesi’nin çöp depolama alanının dolması üzerine yeni depolama alanı ihtiyacını karşılamak için yapılan çöplüğe köylüler karşı çıktı. Düzce Belediyesi’nin düzenli çöp depolama alanı arazisinin vatandaşlar tarafından mahkemeye verilmesinin ardından, yeni depolama alanı çalışmalarının sona ermemesi ve geçici çözümlerle çöp sorununun halledilmeye çalışılması vatandaşların tepkisine neden oldu. Çilimli ve Gölyaka belediyelerinin, Kiraz Tarla köyünde çalışmaları başlatılan çöp depolama alanının evlerin çok yakınında olması ve burasının eski mezarlık alanı olmasından dolayı köylüler toplanarak köy muhtarı ve Kaymakamlığa tepki gösterdi. Çalışmaların dere ıslahı olarak başladığını iddia eden köylüler, daha sonra eski mezarlık alanının kazılmaya başlamasıyla çöp alanı oluşturulduğunu öğrendiklerini ifade ettiler. Köylüler, evlerin hemen yanına çöp alanı yapılmasını protesto etmek için imza kampanyası başlattıklarını belirttiler. Köylüler, 3 aylığına değil, bir günlüğüne dahi evlerinin yanına çöp dökülmesini istemediklerini söylediler. 5 dönümlük bir arazi üzerinde başlatılan çöp depolama alanının hemen yanında evler ve köyün yeni mezarlığı bulunuyor.

08.12.2009


 

Yalıtım malzemesi satan iş yeri küle döndü

KONYA’DA yalıtım ve çatı kaplama satışı yapan iş yerinde çıkan yangın yaklaşık 1.5 saatte söndürüldü. Asma çatı inşası sırasında demir kaynağından çıkan kıvılcımların neden olduğu belirtilen yangına, geç müdahale edilmesi tepkilere neden oldu.

Kaynakçı kalfası Ali Onay, yangının başlamasından kısa bir süre sonra itfaiyeyi aradıklarını, ancak itfaiyenin 6 kez arandıktan sonra yaklaşık yarım saat sonra olay yerine geldiğini iddia etti. Mobilyacılar Sitesi’nde Cengiz Çolak’a ait Çolaklar Yalıtım ve Çatı Kaplama’da saat 11.00 sıralarında, yan taraftaki işyerine asma çatı yapımı sırasında, demir kaynağından çıkan kıvılcımlar yalıtım malzemelerine sıçradı. Yangın, Konya Büyükşehir Belediyesi’ne ait 6 itfaiye aracı ve çok sayıda ekibin müdahalesiyle yaklaşık 1.5 saatte söndürülebildi. İşyeri sahibi Cengiz Çolak, müdahaleyi gözyaşları içerisinde izledi. Babasının telefonuna cevap veren Çolak, “Ben bittim baba” dedikten sonra kendinden geçti. Olay yerine gelen Çolak’ın yakınları da gözyaşlarına hakim olamadı.

08.12.2009


 

Trabzon’un görüntüsü değişiyor

TRABZON Belediyesi, 2011 Olimpiyatları’na kadar Trabzon’daki binaların dış görüntüsünü düzeltmek için çalışmalarına hız verdi.

Çalışma kapsamında evlerin dış cephelerinin boyanması işlemi için vatandaşlardan ne boya, ne de işçilik ücreti talep ediliyor. Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, İŞKUR ile yürüttükleri proje kapsamında 30 kişilik bir ekiple binaların dış cephelerinin hiçbir ücret talep edilmeden boyatıldığını söyledi Gümrükçüoğlu, 2011 Olimpiyatlarına Trabzon’un şehir olarak hazırlandığını ifade ederek, “Trabzon Belediyesi ile İŞKUR’un ortaklaşa olarak yürüttüğü ‘Toplum Yararına Çalışma Programı’ çerçevesinde Trabzon genelinde dış boyası bozuk olan apartmanlar boyanıyor. 30 kişinin görev aldığı ve 2 aydan buyana devam eden çalışmalar kapsamında 2 tarihi bina ile 20 apartmanın boyanma işlemi tamamlandı. Bu boyama işlemleri için vatandaştan herhangi bir ücret talep edilmiyor. Tarihi, turistik misyonuna uygun olarak Trabzon şehrine olimpiyatlara en güzel şekilde hazırlıyoruz.” dedi.

08.12.2009


 

Sarıçam Belediyesi asfaltsız mahalle bırakmayacak

ADANA’NIN merkez Sarıçam Belediyesi’nce Yeşiltepe ve Esentepe mahallelerine ulaşımı sağlayan Dilek Atlı Caddesi asfaltlanırken, kaldırımları parke taşı ile kaplandı. Sarıçam’ın en eski yerleşim birimi olan Sofu Dede mahallesine ulaşımı sağlayan eski yol bugünkü adıyla Dilek Atlı Caddesi’nde alt yapı çalışması yapan kurumlar, yolu kazılarla kullanılamaz hale getirmişti.

Cadde, Sofu Dede mahallesine ulaşım sağlamakla kalmıyor aynı zamanda Esentepe ve Yeşiltepe mahallelerinin de ulaşımını sağlıyor. Akkuyu köyüne kadar giden toplu taşıma araçlarının da kullandığı Dilek Atlı caddesinin Kozan yolu ile Sarıçam Belediyesi Şantiye binası arasında kalan bölümünün asfalt kaplama yapıldığına işaret eden Belediye Başkanı Ahmet Zenbilci, caddenin geri kalan kısmının da ilerleyen günlerde kademeli olarak yapılacağını söyledi. Zenbilci, caddenin kaldırımlarının ve Yeşiltepe ile Esentepe mahallelerine ayrılan sokaklarının da parke taşı ile kaplandığına işaret ederek, “Hedefimiz Sarıçam’da asfaltsız yol ve parke taşsız sokak kalmamasıdır. Bunu başarmak için tüm finansal ve alt yapı imkânlarımızı seferber ettik. Bu yıl içinde tamamlayamadığımız hizmetlerimize 2010’da ara vermeden devam edeceğiz. Bundan önce yaptığımız hizmetlerin birkaç katı fazla sokakları parke taşı ile kaplayacağız.” dedi.

08.12.2009


 

Dünya İçİn İkİ hafta

Tarihin en büyük iklim toplantısı, Danimarka’nın başşehri Kopenhag’da, 192 ülkeden 15 bin kişinin katılımıyla dün başladı.

Çevreciler, politikacıların, yerküreyi felâketle sonuçlanabilecek bir iklim değişiminden kurtarmak için sadece 2 haftaları olduğunu vurguluyor. İki hafta sürecek toplantılar, 18 Aralıkta ABD Başkanı Barack Obama da dahil, 105 dünya liderinin katılacağı zirveyle sona erecek. Toplantıda, sera gazlarının atmosfere salınmasının azaltılması ve yoksul ülkelere temiz teknoloji için milyarlarca dolarlık yardım yönünde anlaşmaya varılması hedefleniyor. Zirvede, karbon gazlarının azaltılmasının yol açacağı maliyetin paylaşımı konusunda zengin ülkelerle yoksul ülkeler arasındaki derin güvensizliğin de üstesinden gelinmesi ümit ediliyor. Toplantıya liderlerin katılacak olması ve belli başlı kirletici ülkelerin (Çin, ABD, Rusya ve Hindistan gibi) sera gazı salımını azaltma yönünde verdiği sözler, bir anlaşmaya varılması umudunu artırmış bulunuyor. Dünya liderleri, 1997’de mevcut BM iklim anlaşması Kyoto Protokolü imzalandığında toplantıya katılmamıştı. Bu sefer Danimarka Başbakanı Lars Lokke Rasmussen ile BM’nin iklim uzmanları paneli başkanı Rajendra Pachauri, açılış oturumunda konuşma yapacaklar arasında bulunuyor. Kopenhag toplantısının amacı, siyasi olarak bağlayıcı bir anlaşma yapmak ve yasal detaylar için 2010’da yeni bir takvim ortaya koymak. Kyoto protokolünde sanayileşmiş ülkelerin 2012’ye kadar sera gazı salımlarını azaltması isteniyordu. Bu sefer ise aralarında Çin ve Hindistan’ın da bulunduğu belli başlı tüm kirleticilerden, kuraklığı, çölleşmeyi, orman yangınlarını, deniz seviyesinin yükselmesi eğilimini tersine çevirmek için destek isteniyor.

KOPENHAG’DA NELER TARTIŞILACAK?

Kopenhag zirvesindeki temel tartışma konuları şöyle sıralanıyor:

l Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere sera gazları salımının azaltılması hedefleri,

l Gelişmekte olan ülkelerin iklim değişimine adaptasyonu için bu ülkelere mali destek,

l Dünyadaki ormanlık alanların tahribatını 2030’a kadar sona erdirmek için bir karbon ticareti planı oluşturulması.

Bu arada aralarında Guardian, Le Monde, El Pais ve Toronto Star gibi gazetelerin bulunduğu, 45 ülkeden 56 gazete, dün dünya liderlerinden esaslı bir karar almalarını isteyen, aksi halde iklim değişiminin yerküre üzerinde yıkıcı etkisi olacağı uyarısında bulunan ortak bir yazı yayımladı. Öte yandan çevreciler, 12 Aralıkta gerek Kopenhag’da, gerekse dünyanın diğer yerlerinde delegeleri mümkün olan en iyi anlaşmaya varmaya teşvik için gösteriler düzenlemeyi planlıyor.

08.12.2009


 

Parmak iziyle maksimum güvenlik

Gazİantep’te satışa sunulan Parmak İzli Kontrol Sistemi (PİKS) sayesinde yüksek güvenlik sağlanıyor.

Anahtarcılar Çilingirciler ve Kilitçiler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Serdar Erdem, yüksek güvenlik isteyen herkese çeşitli alternatifler sunulduğunu belirterek, son olarak geliştirilen Parmak İzli Kontrol Sistemi’nin teknoloji harikası olduğunu söyledi. Bölge bayisi olarak Gazianteplilere hizmet verdiklerini ifade eden Ahmet S. Erdem, “Parmak izi ile çalışan sistem tamamen kablosuz ve 5 adet özel pil ile çalışıyor. Bu piller iki yıl sistemi çalıştırıyor. Yani yaklaşık 10 bin açma ve kapama yapabiliyoruz. Bu ürün yüzde yüz yerli malı olup gurur duyacağımız bir cihaz diye düşünüyorum. Şuanda tüm dünya ülkelerine Türkiye’den ihraç ediliyor. 1900 adet parmak izi kilitleme mevcut. Yani 1900 adet parmak izi tanıtabiliyoruz. İlk 3 parmak mastır parmak. Bu parmak izleri olmadan ondan sonraki parmak izleri kodlanamıyor” dedi. Sistemi kilitlemek için parmak izi üstünde bulunan tuşu iki kez basıldığını anlatan Erdem, “Kapımız böylece otomatikman kilitleniyor. Açmak içinde parmağımızı okutunca kapı 1 saniye gibi kısa bir sürede otomatikman açılıyor. Bir parmak tanıtımı ile kapımızı 14 noktadan kilitleyip anında açabiliyoruz. Parmak izinin yanı sıra bu cihaz uzaktan kumanda ile de çalışabiliyor” diye konuştu.

08.12.2009


 

Gazze Konvoyu Londra’dan yola çıktı

Gazze’ye İnsani Yardım adı altında hazırlanan 110 araçlık yardım konvoyu yardım malzemelerini Gazze’ye ulaştırmak üzere Londra’dan yola çıktı.

Yüzlerce gönüllünün katılımıyla hazırlanan konvoy, Londra’daki Umbrella Body Viva Palestina adlı sivil toplum kuruluşu ve Müslüman vatandaşlar tarafından hazırlandı. Konvoy Fransa, İspanya, Fas, Cezayir, Tunus, Libya ve Mısır güzergahını izleyecek. Gazze nüfusunun yarıdan fazlası, AB Gıda Yardım Fonu’na bağlı bulunuyor. Yardım konvoyunda 12 adet ambulans aracı, tıbbi malzeme, battaniye, ayakkabı ve çocuklar için çeşitli hediyeler bulunuyor.

08.12.2009


 

Çin, sanal oyundan servet kazanıyor

Çİn’İn internet oyunları gelirlerinin 3 yılda 73,1 milyar yuana (10.7 milyar dolar) ulaşması bekleniyor. Araştırma şirketi Analysys International’a göre, internet oyunlarındaki gelir büyümesinin internetin nüfuzundaki artıştan kaynaklandığı ve şu an Çin’deki oranın yüzde 27, bunun Güney Kore ve Japonya’da ise yaklaşık yüzde 70 olduğu kaydedildi.

Bununla beraber, Çin’deki endüstri gelirlerinin bu yıl 26 milyon yuan (3.8 milyar dolar) olacağı, gelecek 3 yıl içindeki büyümenin ortalama yüzde 41.2 olarak gerçekleşeceği belirtildi. Analysys’e göre ayrıca 2012’den önce Çin’in internet oyunları sektöründeki internet oyuncularının sayısının şu an 69 milyon kişiden 230 milyon kişiye çıkacağı da ifade edildi. Çin’deki bu sektörün devleri arasında Tencent Holdings, Shanda Games ve NetEase.com bulunuyor.

08.12.2009


 

Uçakta doğum sürprizi

Malezya’da iç hat seferi yapan AirAsia uçağında doğum yapan kadına havayolu şirketi tarafından bir sürpriz yapıldı.

AirAsia, geçtiğimiz ay kendi firmalarına ait bir uçakta yolculuk sırasında doğum yapan kadın ve çocuğuna ömür boyu bedava bilet hediye ettiğini açıkladı. Liew Siaw Hsia (31) adlı kadın, 600 metre yükseklikte uçaktaki sağlık görevlilerinin yardımıyla bir erkek çocuk dünyaya getirmişti.

08.12.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl