13 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

“Çekildik” tepkisi

DTP’liler Meclisten çekilme kararı aldı. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Anayasa Mahkemesinin partisi hakkında aldığı kapatma kararınının ardından dün Genel Merkez önünde bir açıklama yaptı. Kapatılan DTP’nin eski Genel Başkanı sıfatıyla konuşan Ahmet Türk, Anayasa Mahkemesinin kararının “hukukî değil, siyasî” olduğunu savundu. Türk, “Bugünden itibaren grubumuz Meclisten çekilmiştir” diyerek, bundan böyle çalışmalara katılmayacaklarını açıkladı.

DTP, fiilî olarak Meclis’ten çekildi

KAPATILAN DTP’nin eski Genel Başkanı Ahmet Türk, ‘’Grubumuz fiilî olarak Parlamentodan çekilmiştir, çalışmalara katılmayacaktır’’ açıklaması yaptı. Türk, partinin kapatılma kararının ardından bağımsız kalan milletvekilleri ve eski parti yöneticileriyle yaptıkları toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, ‘’demokratik siyasetin devam edeceğini’’ ifade etti. ‘’Siyaset boşluk kabul etmez. Biz, siyasetin yüceliğine inandığımız için, parlamentoyu bir çözüm yeri gördüğümüz için bugüne kadar siyaset yaptık. Bundan sonra da elbette ki o demokratik siyaseti sürdüreceğiz’’ diye konuşan Türk, Anayasa Mahkemesin kararının hukuki değil, siyasî olduğunu ileri sürdü. Türk, partisinin grubunun fiilî olarak parlamentodan çekildiğini ve çalışmalara katılmayacağını söyleyerek, ‘’Ama umut ediyorum ki herkes bugünü, yarını, geleceği yeniden düşünür. Geçmişte aldığımız kararımızın arkasındayız’’ diye konuştu.

13.12.2009


 

DTP, AYNI ÇİZGİDE KAPATILAN 5. PARTİ OLDU

27 Mayıs Anayasası ile kurulduğu 1963 yılından bugüne kadar 24 siyasî partiyi kapatan Anayasa Mahkemesi, DTP kararı ile bu sayıyı 25'e çıkardı. DTP ise, 1991'den bu yana aynı çizgide kurulup da kapatılan partilerin (HEP-DEP-DEHAP-HADEP) beşincisi oldu. Tek başına bu durum bile, parti kapatma kararlarının sorunu çözmediğini gösterirken, ilgili mevzuatın bir an önce değiştirilmesi isteniyor.

PARTİ KAPATARAK BİR YERE VARILAMIYOR

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin, parti kapatmaları ve siyaset yasaklarıyla hiçbir yere varılamadığını gösterdiğini belirten Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, ''Türkiye bir an evvel 'parti kapatma' ayıbından kurtulmalı; TBMM, sağlanacak en geniş ittifak ile anayasa ve ilgili yasalarda yapacağı değişikliklerle ülkemizdeki demokrasinin sınırlarını genişletmelidir'' dedi.

Kumlu: Türkiye, parti kapatma ayıbından

kurtulmalı

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Mustafa Kumlu, DTP’nin kapatılması konusunda, ‘’Türkiye bir an evvel ‘parti kapatma’ ayıbından kurtulmalı, TBMM, sağlanacak en geniş ittifak ile Anayasa ve ilgili yasalarda yapacağı değişikliklerle ülkemizde var olan demokrasinin sınırlarını genişletmelidir’’ dedi.

Kumlu, yaptığı açıklamada, DTP’nin kapatılması kararını değerlendirdi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, kurulduğu günden bu yana birçok kez demokrasi sınavından geçtiğini ve Türk demokrasinin zaman zaman düştüğü dar boğazların etkisini yıllar geçse de üzerinden atmayı başaramadığını ifade eden Kumlu, şunları kaydetti: ‘’Anayasa ve yasalarımızda kendisini ifade eden bu etkiler, sendikalar başta olmak üzere genel olarak tüm örgütsel yapılanmaların hareket alanını sınırladığı gibi, kimi söylemleri nedeniyle bazı siyasi partilerimize ilişkin kapatma davalarının açılmasını ve kimi siyasi partilerimizin de kapatılmasını beraberinde getirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti tarihine baktığımızda parti kapatmaları ve siyaset yasaklarıyla hiç bir yere varılamadığını, aksine bu tür uygulamalarla baskı altına alınmak istenen siyasi görüşlerin ülkemiz siyasetinde daha da büyüyerek yer aldığını göstermiştir. Hiç şüphesiz demokrasimizin gelişmesi, artık siyasi partilerimizin kapatılmamasından geçmektedir. Türkiye bir an evvel ‘parti kapatma’ ayıbından kurtulmalı, TBMM, sağlanacak en geniş ittifak ile Anayasa ve ilgili yasalarda yapacağı değişikliklerle ülkemizde var olan demokrasinin sınırlarını genişletmelidir.’’

13.12.2009


 

Tüzel kişiliği sona erdi

ANAYASA Mahkemesi’nin DTP’yi kapatma kararından sonra bu partinin TBMM grubunun tüzel kişiliği de sona erdi.

Alınan bilgiye göre, Yüksek Mahkemenin kapatma kararından sonra DTP TBMM Grubu düştü. Böylece, bu partinin TBMM Başkanlık Divanında yer alan ‘’idare amiri’’ kontenjanı da sona ermiş olacak. Kapatılan DTP’nin, TBMM Genel Kurulunda 14 Aralık Pazartesi günü yapılacak olan 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın tümü üzerinde gruplar adına verilen söz hakkı da iptal edilecek. DTP milletvekilleri yeni bir parti altında Meclis grubu oluşturmadığı sürece, bu partiye ayrılan grup odası ve Grup Başkanvekili odaları da boşaltılacak. Yüksek Mahkeme kararının Resmî Gazete’de gerekçeli olarak yayımlanmasından sonra da Mardin Milletvekili Ahmet Türk ile Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk’un milletvekillikleri sona erecek. Sayısı 19’a düşecek milletvekili grubu, 20. milletvekilini bulur ve bu milletvekilleri bir başka partiye geçerse yeniden TBMM Grubu oluşturabilecekler. 22 Temmuz 2007 seçimlerinde TBMM’ye bağımsız olarak giren 21 milletvekili daha sonra DTP’ye katılarak, Meclis grubu oluşturmuşlardı.

BAĞIMSIZLARIN SAYISI 30’A YÜKSELDİ

DTP Grubunun düşmesiyle Meclisteki bağımsız milletvekili sayısı da 30’a yükseldi. Partilere göre, sandalye dağılımı şöyle: AKP: 338, CHP: 97, MHP: 69, Bağımsız Milletvekili:30, DSP: 8, DP 1 TP: 1 Toplam: 544

13.12.2009


 

Şahin: Meclis, görevini yapmadı

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, DTP’nin kapatılması ile ilgili sorumlunun sadece Anayasa Mahkemesi olmadığını, Türkiye’nin, hâlâ siyasî partilerin kapatıldığı ülke olarak görülmeye devam etmesinin birinci derecede sorumlusunun siyaset kurumu olduğunu ifade etti. Şahin, ‘’Tabiî ki bu konuda, daha önce ve bugün, asıl sorumlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç’ın da ifade ettiği gibi, üzerine düşen görevleri, gerek anayasa değişikliği olarak, gerekse yasal değişiklik olarak yerine getirmeyen TBMM’dir diye düşünüyorum.” dedi.

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, DTP’nin kapatılması kararını değerlendirirken, ‘’Üzerine düşen görevleri, gerek Anayasa değişikliği olarak, gerekse yasal değişiklik olarak yerine getirmeyen TBMM’ dir diye düşünüyorum’’ dedi.

İsveç’teki programı devam eden Şahin, DTP’nin kapatılmasına ilişkin kararı, Süryani ve Asuri temsilcilerini kabulü sırasında öğrendi. Kararı değerlendiren Şahin, bunun sorumlusunun sadece Anayasa Mahkemesi olmadığını, Türkiye’nin, hala siyasi partilerin kapatıldığı ülke olarak görülmeye devam etmesinin birinci derecede sorumlusunun siyaset kurumu olduğunu ifade etti. Şahin, şunları söyledi: ‘’Tabii ki bu konuda, daha önce ve bugün, Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç’ın da ifade ettiği gibi, üzerine düşen görevleri, gerek Anayasa değişikliği olarak, gerekse yasal değişiklik olarak yerine getirmeyen TBMM’dir diye düşünüyorum. O bakımdan siyaset kurumunun zemini olan TBMM’nin, Türkiye’nin bu görüntülerden kurtulması için üzerine düşenleri kısa sürede yapması gerekir diye düşünüyorum. Anayasa Mahkemesi, nihayet yürürlükte bulunan yasa hükümlerini uygulamak durumunda kalmıştır. Bu yasa hükümleri yürürlükte kaldığı sürece tabii ki Anayasa Mahkemesi üyeleri, önlerindeki yasayı uygulamak durumunda kalacaklardır. Türkiye’nin bu görüntüden kurtulmasının yolu, siyasetçilerin ve parlamentonun demokratik standartları, özellikle siyasi partilerin özgürlük alanının genişletecek yasal düzenlemeleri yapmasından geçmektedir. Umuyorum ki önümüzdeki süreçte bu konuda adımlar atılır.’’

13.12.2009


 

AB yoluna darbe

İngiliz The Guardian gazetesi, kapatma kararının Türkiye’nin AB’ye tam üye olma umutlarına darbe vurduğu yorumunu yaptı. Gazete, kararla ‘demokratik açılım'ın da sona erebileceğini yazdı.

AB sürecine darbe

THE Guardian gazetesi, Anayasa Mahkemesi tarafından DTP hakkında verilen kapatma kararının, Türkiye’nin AB’ye tam üye olma umutlarına darbe vurduğunu yazdı. Türkiye’de geçtiğimiz yıl da AKP’ye kapatma davası açıldığını hatırlatan gazete, ülkede askeri müdahaleden sonra oluşturulan 1982 Anayasası’ndan bu yana 20 partinin çeşitli sebeplerle kapatıldığını hatırlattı. Türkiye’nin verilen kararla yeni bir siyasi belirsizliğe girdiğini yazan The Guardian, kararın ardından ülkenin çeşitli yerlerinde olayların patlak verdiğini aktardı. The Guardian, AB’nin de kararı kınadığını ve karardan önce DTP’nin kapatılmasının Kürt halkının haklarını ihlal niteliği taşıyacağı yönünde uyarılar yaptığına dikkat çekti. Haberin devamında The Guardian, Anayasa Mahkemesi kararıyla birlikte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir süre önce başlattığı “Demokratik Açılım”ın sona erebileceğini yazdı. Gazete, “Dünkü karardan sonra en büyük kurban Erdoğan’ın, Kürt halkına önemli kültürel hakların verilmesinin planlandığı demokratik açılım olabilir” yorumunu yaptı.

13.12.2009


 

AB: Karardan kaygı duyduk

AB dönem başkanı İsveç, DTP’nin kapatılması kararından “kaygı duyduklarını” açıkladı. Başkanlıkça yapılan yazılı açıklamada, “Başkanlık, şiddet ve terörizmi şiddetle kınarken; siyasal partilerin feshedilmesinin, azami kısıtlamayla başvurulması gereken istisnai bir önlem olduğunu anımsatır” denildi. Açıklamada, konuya ilişkin gelişmelerin “yakından izleneceği” ifade edildi.

AP: DEMOKRATİKLEŞMENİN ÖNÜNDE ENGEL

AVRUPA Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten ise yaptığı yazılı açıklamada, AP’nin defalarca Türkiye’ye, “siyasi partilerin kapatılmasını düzenleyen yasaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle ve Avrupa’daki uygulamalarla uyumlu olacak şekilde reform yapılması” çağrısında bulunduğunu hatırlattı. ollandalı Hristiyan Demokrat Oomen-Ruijten, açıklamasında, “Özellikle Kürt kökenli vatandaşların sorunlarına kalıcı çözüm umudunun ve demokratik açılımın kamuoyunda tartışılması için samimi çabanın olduğu bir dönemde bu kararı, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde bir engel olarak değerlendiriyorum” ifadesini kullandı. Raportör Oomen-Ruijten, kararın ardından tüm siyasi partilere ve sivil topluma, “teenniyle hareket ederek barışçıl, istikrarlı ve müreffeh Türkiye için çalışmayı sürdürmeleri” çağrısında bulundu.

“KARAR DEMOKRATİK AÇILIMA SABOTAJ”

Türkİye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Helene Flautre da AP'deki Yeşiller grubunun bu karardan derin üzüntü duyduğunu bildirdi. “Bu karar çok ciddî ve Türkiye’de demokratik açılıma sabotaj olarak değerlendirilebilir” diyen Flautre, DTP liderlerinin karara karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dahil tüm yasal yolları kullanmalarını istedi. Flautre, hükümete yaptığı çağrıda da siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili yasal düzenlemelerin reformunda hızlı davranılmasını ve anayasa reformunu talep etti.

ABD: TÜRKİYE'NİN İÇ İŞİ

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ian Kelly de Anayasa Mahkemesi’nin DTP’yi kapatmasının Türkiye’nin iç işi olduğunu, kararın detaylarıyla ilgili yorum yapamayacaklarını belirtti. Kelly, “Fakat, Türkiye’nin demokratik sisteminin, tüm vatandaşları için siyasi özgürlükleri geliştirmeye devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu özgürlükleri sınırlandıran ya da kısıtlayan tedbirler, aşırı ihtiyatla yürütülmeli” görüşünü ifade etti.

13.12.2009


 

Ümit ederim gerekli ders çıkarılır

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, DTP’nin kapatılması kararıyla ilgili, ‘’Türkiye kararlı bir şekilde yoluna devam edecektir.

Ümit ederim herkes bundan gerekli dersi çıkarır’’ dedi. Cumhurbaşkanı Gül, resmi ziyaret için bulunduğu Karadağ’da, temaslarını izleyen gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, DTP’nin kapatılması ve bundan sonraki sürece ilişkin soruları cevapladı. Anayasa Mahkemesinin, DTP’nin kapatılmasına ilişkin kararı oy birliği ile aldığını hatırlatan Gül, karara saygı göstermek ve uygulamasını beklemek gerektiğini ifade etti. Gül, şöyle konuştu:

‘’Gönül arzu ederdi ki parti yöneticileri, partilerini korumak için gerekli özeni ve dikkati göstermiş olsalardı. Anayasa ve kanunlar ortada, onlar bu özeni göstermeyince Anayasa Mahkemesi ne yapsın. Şu hepimizin şahit olduğu bir şey ki terör örgütünü, varoluş sebebi olarak ilan eden parti yöneticileri olduğu sürece mahkeme ne yapacak.’’ Cumhurbaşkanı Gül, ‘’bundan sonraki sürecin serinkanlı geçmesi açısından DTP yöneticilerine bir mesajı olup olmayacağının’’ sorulması üzerine, ‘’Parti yöneticileri, topyekün demokratikleşme sürecini, Meclise geldiklerinde kendilerine gösterilen ilgiyi anlayabilselerdi’’ diye konuştu. Çok partili sistemin, partilerin farklı farklı fikirleri olması anlamına geldiğini ifade eden Gül, farklılıkları ayrılık unsuru olarak görenlere daima karşı çıkıldığını belirtti.

Çoğulculuğun ve farklılıkların zenginlik olduğunun, önemli bir değer olarak anlaşılması gerektiğinin altını çizen Gül, ‘’Türkiye kararlı bir şekilde yoluna devam edecektir. Ümit ederim herkes bundan gerekli dersi çıkarır’’ diye konuştu.

GERGİNLİĞİN, ÇATIŞMALARIN KİMSEYE BİR

FAYDASI YOK

GÜL, DTP’nin kapatılmasının ardından yaşanabilecek olumsuz gelişmelerle ilgili görüşünün sorulması üzerine, ‘’Gerginliğin, çatışmaların kimseye bir faydası yok. Bütün problemler demokratik yollarla, siyasi yollarla aşılabilir’’ diye konuştu.

13.12.2009


 

Emniyet amiri linç edilmek istendi

HAKKÂRİ ve Van’da DTP’nin kapatılmasını protesto gruplara polis müdahale etti.

DTP’nin kapatılması kararını protesto eden grup, sabah saatlerinde Altay Caddesi’nde toplandı. Grup, buradan Çevre Yolu üzerindeki Devlet Hastanesine kadar yürüdü. Gruptan bazı kişiler, güvenlik önlemi alan zırhlı araçlara ve polislere taşla saldırdı. Bu sırada bir emniyet amiri ile polis memuru ise grup tarafından linç edilmek istendi. Kapatılan DTP’nin eski yöneticilerinin çabası sonucu, emniyet amiri ve polis memuru, grubun arasından çıkarılarak, uzaklaştırıldı. Güvenlik güçlerinin tazyikli su ve biber gazı ile müdahale ettiği grup, ara sokaklara dağıldı. Olaylar sırasında bazı iş yerlerinin camı kırıldı. Van’da ise DTP’nin kapatılmasını protesto eden grubun taş atması üzerine polis müdahale etti, emniyet müdür yardımcısı atılan taşla yaralandı. Polisin biber gazıyla müdahalesi üzerine grup ara sokaklara dağıldı.

13.12.2009


 

Darbeler, en büyük hak ihlâli

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, darbelerin en büyük insan hakkı ihlâli olduğunun belirterek, “Toplumun tamamı darbelere ve muhtıralara karşı ortak tavır belirlemeli ve daha çok demokrasi ve daha çok özgürlük çağrısı yapmalıdır” dedi.

Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği (Bem-Bir-Sen) tarafından Dünya İnsan Hakları Günü sebebiyle düzenlenen “Geçmişten Günümüze Sendikal Hareketler ve İnsan Hakları İlişkileri” konulu panel, Memur-Sen Konfederasyonu Akif İnan Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Panelin açılış konuşmasını yapan Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, insanların sahip oldukları temel insan haklarından birisinin de sendikal haklar, örgütlenme hakları olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu konuda yıllardan beri vermiş olduğu mücadelede ne yazık ki çok az yol katedilebildiğini vurguladı. Turbay, “Dileğimiz, yasaksız, barıştan yana, kardeşçe yaşanabilecek bir ülke, inandığını yaşayabilen, örgütlü bir toplumdur” dedi.

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, darbelerin en büyük insan hakkı ihlâli olduğunun altını çizerek, insan hakları ihlâllerinin minimum noktaya çekilmesi konusunda bireysel gayretlerin yanında sivil topluma da büyük sorumluluk düştüğüne dikkat çekti. Gündoğdu, bu antidemokratik süreçlerde, demokrasi, hukuk, insan haklarının ya ortadan kaldırıldığını ya da askıya alınarak yerine faşist rejimlerin geldiğini ifade etti. Darbelerin şiddet ve kötü muamelenin zirveye çıktığı, haksız bir şekilde insanların zindanlara atıldığı, hatta masum insanların asıldığı dönemler olduğunu da dile getiren Gündoğdu, bu sürecin herkesi olumsuz etkilediğini kaydetti. Gündoğdu, “İnsan hakları günü olan bugün toplumun tamamı darbelere ve muhtıralara karşı ortak tavır belirlemeli ve daha çok demokrasi ve daha çok özgürlük çağrısı yapmalıdır” diye konuştu.

BAŞBUĞ: AK SAYFALARIN YANINDA

KARA SAYFALAR DA VAR

Panelin oturum başkanlığını da yapan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aydın Başbuğ, Türkiye’nin sendikal geçmişinde ak sayfalarının yanı sıra kara sayfaların da bulunduğunu ifade ederek, “Bu süreçde demokrasiye sahip çıkan sendikalar bulunduğu gibi, demokrasinin rafa kaldırılmasına hizmet eden, hatta öncülük eden sendikal yapılar da olmuştur” dedi.

PETEK: ANAYASA MAHKEMESİ,

KENDİSİNİ TBMM YERİNE KOYUYOR

Panele panelist olarak katılan eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, Anayasa Mahkemesi’nin son dönemde verdiği kararlarla kendisini yasama organı yerine belirterek, ‘’Anayasa Mahkemesi, milletten ve Anayasa’dan almadığı bir yetkiyle karar veriyorsa bu doğrudan demokrasiye müdahaledir, halkın iradesini yok saymaktır ve halkın seçtiği TBMM’nin görevini gasp etmektir’. Demokratik iradenin, halk iradesinin hiç mi hiç etkili olmadığı kurum, Anayasa Mahkemesi’dir” dedi. Petek, konuşmasında şu konuları dile getirdi: ‘’Anayasa Mahkemesi’nin son dönemlerde verdiği kararlara kendini tam yasama organı yerine koymuştur. Şekil denetimi yerine esastan denetim yapmış, TBMM’nin dört yüzün üzerinde oyla kabul ettiği anayasa değişikliğini (üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılması) yok saymıştır. Yani, yetkisi kapsamında bir inceleme yapsa, takdir hakkını kullanmış olsa belki bir yönde o karara saygı duyabilirsiniz. Anayasa Mahkemesi, milleten ve Anayasa’dan almadığı bir yetkiyle böyle bir karar veriyorsa bu doğrudan demokrasiye müdahaledir, halkın iradesini yok saymaktır ve halkın seçtiği TBMM’nin görevini gasp etmektir. Türkiye bunu yaşamıştır. Danıştay’da benzer hatalara düşmüştür.”

ÖZDEMİR: DEVLET ELİYLE İHLÂL

MAZLUMDER Genel Sekreteri Duran Özdemir ise Türkiye ve dünyada dile getirdiği insan hakları ihlâlleri konusunda sivil toplum olarak verilmesi gereken mücadelelerden söz etti. İnsan hakları ihlâllerinin büyük çoğunluğunun devlet eliyle yapıldığını belirten Özdemir, özellikle eğitim, kılık kıyafet, özgürlükler ve demokratikleşme konusundaki taleplerin baskılandığına işaret etti. Özdemir, devlet zoruyla yapılan bu müdahalelerin ters teptiğini vurguladı. Toplumların demokratikleşmesi açısından suskunluğunu bozması gereğine de işaret eden Özdemir, insanların sadece insan oldukları için değerli olması gerektiğini, ırk, din, dil, mezhep gibi ayrımların insan haklarının özüne aykırı olduğunu söyledi.

ZENGİN: TÜRKİYE’DE GENETİĞİ

DEĞİŞTİRİLMİŞ SENDİKALAR VAR

Sendika Uzmanı ve Bem-Bir-Sen Genel Başkan Danışmanı Tarkan Zengin de, Türkiye ve dünyada sendikaların üstlenmiş oldukları işlevlere ve özelliklere işaret ederken, sendikaların demokrasiye ve demokratikleşmeye hizmet etme özellikleri üzerinde durdu. Türkiye’de bulunan kimi sendikaların “genetiği değiştirilmiş sendika” olduklarına dikkat çeken Zengin, demokrasiye ve demokratikleşmeye hizmet bir yana böyle sendikaların darbe ve ara dönemlere hizmet ettiklerini, öncülük ettiklerini kaydetti. Konuşmasında yakın tarihten örnekler veren Zengin, özellikle 28 Şubat döneminde bazı sendika ve sivil toplum kuruluşlarının postmodern darbe girişimine düzenledikleri yürüyüş, panel ve gizli toplantılarla zemin hazırlama görevi içinde olduklarını gazete haberlerinden sunduğu örneklerle açıkladı. Ankara / Fatih Karagöz

13.12.2009


 

Eğitimde fırsat eşitliği baltalandı

Meslek liselerinin üniversiteye giriş sınavında uygulanan katsayıyı kaldıran YÖK kararının Danıştay 8. Dairesi’nce yürütmesinin durdurulmasını ve YÖK’ün yaptığı başvuruyu reddetmesine tepki gösteren Ankara’daki 100’a yakın sivil toplum kuruluşu, Danıştay binasının önünde kararı protesto etti.

Kuruluşların ortak bildirisini okuyan Ankara Sivil Toplum Platformu Başkanı Mustafa Kır, “Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’ndan döneceğini beklerken, mezkur kurulun da haksızlığın devamından yana karar vermesi bu yönde olan umutları suya düşürmüş, bundan sonra verilebilecek adaletsiz kararlara çanak tutmuştur. Kaostan, adaletsizlikten yana karar alanları milletin tercih ve beklentilerini millet adına yok sayanları milletimiz ve tarih önünde kınıyorum” dedi. Danıştay’ın önceki kararlarına ters düşen karar verdiğini söyleyen Mustafa Kır, “Danıştay’ın Sayın yargıçları dünkü YÖK’e yetkili bugünkü YÖK’e yetkesiz demelerinin ardında yatan çifte standardın izahını adına karar verdikleri Türk milletine açıklamak zorundadır” diye konuştu. Kır, dünyanın hiçbir ülkesinde sorulan aynı sorulara aynı cevabı veren öğrencilerin başarı ya da başarısızlıklarının hesaplanmasında kullanılan ölçme ve değerlendirmenin muzun oldukları okullara göre yapılmadığını söyledi. Kır, “Demokratik ülkelerde temel hak ve hürriyetlerin güvencesi yargıdır. Hukuk herkesten çok hukukçulara lâzımdır. Temel hak ve hürriyetleriniz elinizden alınır ve kısıtlanırsa yargıya sığınırsınız. Yargı tarafından kısıtlanırsa kime sığınacaksınız? Ne yazık ki ülkemizde özgürlüklerin güvencesi olması gereken yargı, özgürlükleri sınırlayan ve tehdit eden bir kurum haline gelmiştir. Bunun önüne geçilmeli ve tehlikeli oyuna dur denilmelidir” diye konuştu.

13.12.2009


 

Çek Kanunu yasalaşamadı

Çek Kanunu Tasarısı, görüşmeleri tamamlanıp maddeleri kabul edilmesine rağmen tümünün oylamasında yeterli çoğunluk sağlanamadığı için yasalaşamadı.

TBMM Genel Kurulunda, maddelerinin görüşülmesinin tamamlanmasının ardından tasarının tamamının oylamasına geçildi. TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, oylamada toplantı yeter sayısının bulunamadığını açıklayarak birleşime bir süre ara verdi. Verilen aranın ardından yapılan oylamada da çoğunluk sağlanamayınca Başkanvekili Mumcu, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanunu Tasarısını görüşmek için 14 Aralık Pazartesi günü saat 13.00’de toplanmak üzere birleşimi kapattı.

13.12.2009


 

Trafik kazaları terörden beter

YIlIn ilk 10 ayında polis ve jandarma bölgesinde meydana gelen 2 bin 866 ölümlü trafik kazasında toplam 3 bin 625 kişi vefat etti. Ayrıca 91 bin 616 yaralamalı kazada 171 bin 210 kişi de yaralandı.

Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Daire Başkanlığı’nın hazırladığı istatistiğe göre, polisin ve jandarmanın sorumluluk bölgelerinde bu yılın 10 ayında 252 bin 882 trafik kazası meydana geldi. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün sorumlu bulunduğu alanlarda oluşan kazalardan 177 bin 736’sı yerleşim yerinde olan kazaların 44 bin 634’ü ise yerleşim merkezleri dışında meydana geldi. Kazalarda. bin 766 kişi vefat etti. Jandarma sorumluluğunda ise 30 bin 512 kaza meydana geldi. 903 ölümlü kazanın meydana geldiği jandarma bölgesinde bin 100 kişi vefat etti. 15 bin 874 yaralamalı kazada ise 34 bin 227 kişi yaralandı.

13.12.2009


 

Terör örgütlerinin hedefi eğitimsiz gençler

EMNİYET Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nın araştırması, terör örgütlerinin hedefinde özellikle eğitim seviyesi düşük, 14-25 yaş arası gençlerin olduğunu gösterdi.

Türkiye, özellikle son günlerde terör örgütü PKK’nın kuruluş yıldönümü ve teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın hapishane şartlarının sözde kötü olduğu gerekçe gösterilecek birçok eyleme sahne oldu. Eylemlerde çocuk ve gençlerin ön saflarda yer alarak, polise taş ve molotof kokteyli atması dikkat çekmişti.

Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nın terör örgütü PKK’ya üye 400’ün üzerinde tutuklu arasında yaptığı araştırmada, tutukluların yarıdan fazlasının 14-25 yaş grubunda olduğu ortaya çıktı. Yüzde 54’ünü bu yaş grubundan gençlerin oluşturduğu teröristlerin yüzde 34’ü 26-37, sadece yüzde 12’si 38-58 yaş aralığında. Araştırmanın diğer dikkat çekici diğer bir sonucu da bölücü örgüt üyelerinin eğitim seviyelerinin düşüklüğü oldu. PKK’lıların yüzde 12’si yüksekokul, yüzde 18’i lise mezunuyken ilkokul mezunları yüzde 57 ile en büyük grubu oluşturuyor. Her 100 teröristten 13’ü de sadece okur yazar. Aynı araştırma kapsamında, dini referans alan terör örgütlerinin durumu da incelendi. Bu amaçla 200 kişi arasında yapılan inceleme, yaş gruplarıyla ilgili dikkat çekici bilgiler ortaya çıkardı. Bu tür örgüt üyelerinin yüzde 72’si, 15-25, yüzde 3 10-14 yaş grubunda; 10 yaşındayken katılan bile var. Ayrıca 25-29 yaş arasındaki teröristlerin oranı yüzde 17, 35 yaş ve üstü sadece yüzde 2. Öğrenim durumları ise yüzde 23’ü yüksekokul, yüzde 41’i lise, yüzde 34’ü ilköğretim mezunu olarak görülüyor. Sadece okuma yazma bilenlerin oranı da yüzde 2 olarak belirlendi. Araştırmaya göre kanundışı radikal sol örgütlerin de hedefinde gençler var. Yakalanan 800’ün üzerinde kişi arasında yapılan araştırmaya göre bu örgütlerin üyelerinin yüzde 65’ini 14-25, yüzde 17’sini 25-30 yaş arası gençler oluşturuyor. Çoğu da lise ya da üniversite çağında. Yüzde 21’i üniversite mezunu, yüzde 34’ü lise mezunu ya da öğrencisi, yüzde 43’ü ilköğretim mezunu, yüzde 2’si okuma yazma bilmiyor.

13.12.2009


 

Okulların denetimi annelere açılıyor

VAN'IN Gevaş ilçesinde, Yatılı İlköğretim Bölge Okullarında (YİBO) oluşturulan ‘’Misafir Anne’’ odalarının açılışı yapıldı.

Gevaş Kaymakamlığınca köylerden gelerek Gevaş ve Güzelkonak YİBO’larda eğitim gören 815 öğrenci ve anneleri için ‘’Misafir Anne’’ projesi hazırlandı. Proje kapsamında, okullarda 96 bin TL harcanarak yatak, duş, koltuk, televizyon ve buzdolabının bulunduğu ‘’Misafir Anne’’ odaları oluşturuldu. Van Valisi Münir Karaloğlu, Gevaş YİBO’daki açılış töreninde, Türkiye’de ilk kez uygulanan güzel ve samimî bir projeyi annelerle hayata geçirmenin mutluluğunu yaşadıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: Bu projeyle okullarımızın denetimini annelere açıyoruz. Annelere diyoruz ki ‘Çocuklarınızın hangi ortamda okuduğunu, yemek yediğini, yattığını gelin gözlerinizle görün, içiniz rahat olsun. Çocuklarınızı bize teslim ederken güvenle teslim edin.’ Annelerimiz buraya gelip bir hafta bizim misafirimiz olacak, çocuklarının kaldığı, yemek yediği mekânları görecek. Daha sonra onların düşüncesini de alacağız. Diyeceğiz ki ‘Bir anne olarak bu okulda gördüğünüz eksiklik nedir?’ Biz de o eksikliği gidereceğiz.’’

13.12.2009


 

“KIŞLA MANTIĞI İLE YÖNETMEK İSTEMİYORUZ”

ANNENİN şefkati ve sevgisiyle kendilerini denetlemek istediklerini anlatan Karaloğlu, ‘’Diğer taraftan da annelerin içinin rahat olması için onları getirip çocuklarıyla aynı mekânı paylaşmasını, hangi ortamda okuduklarını, kaldıklarını görmelerini sağlamak istiyoruz.

YİBO’ları kışla mantığıyla yönetmek istemiyoruz. Çünkü YİBO’lar insanın eğitildiği kurumlardır. Mutlaka temelinde sevgi olmalıdır’’ diye konuştu.

ANNELER MUTLU

Gevaş YİBO’da eğitim gören 7. sınıf öğrencisi Ümit İlhan’ın annesi Muhsine İlhan da proje sayesinde oğluyla güzel bir gün geçirdiğini ve hasret giderdiğini söyledi. Daha sonra Gevaş ve Güzelkonak YİBO’larda proje kapsamında hazırlanan misafirhanenin açılışını annelerle yapan Vali Karaloğlu ile eşi Sevim Karaloğlu, annelere çeşitli hediyeler verdi.

13.12.2009


 

Karadeniz’de gemi battı

ZONGULDAK'IN Ereğli ilçesi açıklarında Panama bandıralı kuru yük gemisi battı.

Gemideki mürettebattan 2 kişi öldü, 12 kişi tahliye edildi, 2 kişi de kayboldu. Alınan bilgiye göre, Rusya’dan Çanakkale’ye kömür götüren ‘’Oganbey’’ adlı 136.8 metre uzunluğundaki 5 bin 547 grostonluk kömür yüklü gemi, Ereğli’nin 7 mil açığında battı. Sahil Güvenlik Komutanlığı botları ve çevreden geçen gemilerin çalışmaları sonucu 12 kişi kurtarıldı, 2 kişinin cesedi çıkarıldı. Kayıp 2 kişiyi arama çalışmaları sürdürülüyor. Tahliye edilen 12 personel, Ereğli Devlet Hastanesinde kontrolden geçirilmelerinin ardından ifadeleri alınmak üzere Sahil Güvenlik Komutanlığına götürüldü.

13.12.2009


 

Gazetecilerden İl Sağlık Müdürüne ziyaret

ŞANLIURFA GAP Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyeleri, İl Sağlık Müdürü Hasan Demir’i makamında ziyaret etti.

Cemiyet Başkanı Kemal Kapaklı, ziyarette, gazetecilerin haber yaparken hastanelerde karşılaştıkları sorunlarını dile getirerek, bu konuda İl Sağlık Müdürü Demir’den yardımcı olmalarını istedi. Demir ise Şanlıurfa medyasını önemsediklerini, muhabirlerin haber almada işlerini kolaylaştırmak adına önemli bir uğraş içinde bulunduklarına dikkat çekti. Demir, gerekli tedbirleri alarak, istenmeyen olayların yeniden yaşanmasına asla izin vermeyeceklerini söyledi. Ziyarette Cemiyet 2’nci Başkanı Recai Ayhan, Genel Sekreter Nihat Çiçek, Muhasip İ. Halil Çini ve yönetim kurulu üyelerinden Şahin Divitçi de hazır bulundu.

13.12.2009


 

Cezaevleri ıslâh etmiyor

BAŞBAKANLIK Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün yayımladığı ‘’Aile ve Toplum’’ dergisinde yer alan, ‘’Kapkaç Suçundan Hüküm Giyen Yetişkinlerin Sosyo-Demografik Özellikleri ve Sapma Davranışlar Açısından İncelenmesi’’ başlıklı doktora tezi, kapkaç suçlularına yönelik ilginç benzerliklere dikkati çekiyor.

Ankara Üniversitesi (AÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Ana Bilim Dalı öğretim görevlisi Elif Gökçearslan Çifçi’nin geçen yıl hazırladığı, 17 ceza infaz kurumunda, kapkaç suçundan hüküm giymiş, 18 yaşından büyük 61 hükümlüyle görüşme yoluyla hazırlanan teze göre, kapkaç suçu işleyenlerin yüzde 26’sının annesi, yüzde 29,4’ünün babası Güneydoğu, yüzde 21,2’sinin annesi ve babası Karadeniz doğumlu. İstanbul’da yaşayan hükümlüler, suç oranının fazla olduğu Tarlabaşı, Esenler, Bağcılar, Fatih gibi semtlerde yoğunlaşırken, diğer illerde yaşayan hükümlüler de yine o ilin suç oranı fazla olarak bilinen semtlerinde yaşıyor. ‘’Yüksek suç aktivitesi olan yerleşim yerlerinde suç bulaşıcı olabilir. O mahallede büyüyen kişiler için suç eylemi, sosyalleşmenin bir parçası olarak kabul görmekte ve bu sebeple suç aktivitesi yaygın bir hale gelmektedir’’ değerlendirmesine yer verilen teze göre, hükümlülerin eğitim durumları incelendiğinde ise yarısının ilkokuldan sonra eğitim almadıkları görülüyor. Görüşülen hükümlülerden yalnızca bir tanesinin üniversiteye kadar okuma imkânı bulduğu, fakat okulu bitiremediği, bu gencin anne ve babasının da üniversite mezunu olduğu dikkati çekiyor.

YAŞANILAN ÇEVRE SUÇA İTİYOR

Görüşme yapılan hükümlülerin yüzde 59,3’ü çocukluk döneminde babası, yüzde 10,2’si annesi, yüzde 22,4’ü ağabey, kardeş veya ablası tarafından sıklıkla şiddet gördüğünü ifade ediyor. Hükümlülerin yüzde 34,5’inin babaları ise annelerine sık sık şiddet uyguluyor. Görüşülen hükümlülerin aile ve yakın akrabalarında da suç geçmişi olan kişilerin bulunması dikkati çekiyor. Hükümlülerin yüzde 36,7’si akrabalarının, yüzde 21,7’si kardeşlerinin, yüzde 15’i ise babalarının tutuklanma/hüküm giyme deneyimleri olduğunu bildirirken, hükümlülerin tamamı, bağımlılık yapıcı maddeler ve alkol kullandıklarını beyan ederken, bunu, evden kaçma davranışının geliştiği ve sokak yaşantısını öğrenmeye başladıkları dönemde ‘’merak’’ ve ‘’bir grup tarafından kabul edilme isteğiyle’’ gerçekleştirdiklerini ifade ediyor. Araştırmaya katılan hükümlülerin arkadaş çevreleri de kendileriyle benzer özellikler taşıyor. Arkadaşlarının tamamı daha önce suç işlemiş, tutuklanmış, hüküm giymiş, kendileri gibi bağımlılık yapıcı maddeler kullanmış kişilerden oluşan hükümlülerin, yüzde 95,1’lik kısmı, ‘’hayatlarında herhangi bir olay karşısında risk alabileceklerini’’ ifade ediyor.

DIŞLANMIŞLIK

DUYGUSU İÇİNDELER

Teze göre, hükümlülerin büyük bir çoğunluğu, ön ergenlik dönemlerinde, 12-13 yaşlarında suçla tanışıyor, yaklaşık 16 yaşlarına doğru ise yakalanarak ilk cezaevi deneyimini yaşıyor. Tezin, sonuç bölümünde şu görüşlere yer veriliyor: ‘’Hükümlüler, doğrudan ya da dolaylı olarak, yaşadıkları göç deneyiminden etkilenmişlerdir. Zengin olma hayali, hükümlülerin içinde yaşadıkları toplumsal kesimlerde kabul gören bir değer ve ulaşılmak istenen bir hedef haline gelmiştir.

Araştırma verileri doğrultusunda, hükümlülerin neredeyse tamamının, düşük sosyo ekonomik düzeydeki semtlerde yaşamaları nedeniyle dışlanmışlık duygusu içinde oldukları görülmektedir. Daha çok, yüksek suç aktivitesinin bulunduğu semtlerde yaşayan hükümlülerin, dışlanmışlıklarına yönelik yüksek farkındalık düzeyinde olduğu görülmüştür. Hükümlüler, çocukluk dönemlerinde yöneldikleri suç davranışını, bir tür oyun olarak algılamışlardır. Bu durum, çocuğun davranışının kendi çevresinde olumlu yönde pekiştirilmesine ve kalıcı hale gelmesine neden olmuştur. Çocukların 18 yaşına kadar işledikleri suçlar (hırsızlık vb) nedeniyle tutukevlerinde/cezaevlerinde tutulmaları, suç davranışının pekiştirilmesine ve yeni suç türlerinin öğrenilmesine neden olmuştur.’’

13.12.2009


 

Tekne taşımalı eğitim

ÇANDIR Köyü öğrencileri, bağlı oldukları Köyceğiz’e 45 kilometre uzaklıkta oldukları için öğrenimlerini Dalyan’a tekneler ile gidip gelerek sürdürüyor.

Köyde yaşayan çocukların Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından okuyabileceği okul olarak Köyceğiz’den daha yakın olması dolayısıyla, Ortaca Millî Eğitim Müdürlüğüne bağlı Dalyan Naciye Tınaztepe İlköğretim Okulu olarak belirlenince, öğrenciler her gün sabah saat 08.00’de teknelerle karşıya geçiyor, akşam üstüde okul çıkışında yine teknelerle köylerine geri dönüyorlar.Yıllardan beri bu sıkıntının devam ettiğini belirten Çandır Köyü Muhtarı Salih Yukarlı, “Dalyan ile Çandır Köyü arasındaki kanala bir köprü veya yaya geçidi yapılması için yıllardır çok sayıda müracaatımız oldu. Ancak bir türlü programa alınmadığı gibi, kimse ilgi de göstermedi” dedi. 8 yıllık eğitime geçildiğinden bu yana Çandır’da taşımalı eğitimin yanı sıra tekneyle taşımalı eğitiminde başladığını kaydeden Muhtar Yukarlı; “Çandır’a bağlı iki mahallede toplam yaklaşık 35 öğrenci bulunmakta. Bu çocuklar her gün sabah minibüsle iskeleye geliyor ve buradan teknelere binip, karşıya geçerek Dalyan Naciye Tınaztepe İlköğretim Okuluna eğitim görmeye gidiyorlar. Öğrencilerimiz özellikle kışın yağmurlu ve soğuk havalarda, tekne ile okula gitmek zorundalar. Bunun yanı sıra tekneden düşme gibi olası tehlikelerde cabası” dedi. Devletin birçok yatırıma para harcadığını belirten Yukarlı “Buraya bir köprü yapılsaydı 8 yıllık eğitimde de tasarruf sağlanacaktı. Öğrenciler kendi imkânlarıyla okula gidip, gelebilecekti” diye konuştu. Köylüler de pazardan aldıkları hayvanlarını dahi sandalla karşıya geçiriyor ve Çandır’lılar 20 yıldır her seferinde verilen sözler ile bir türlü yapılmayan köprünün artık yapılmasını istiyor. Köy halkı temel gıda ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için, Dalyan ve Ortaca’yı kullanırken, çoğu zaman bağlı bulundukları Köyceğiz ilçesine de tekne ile kanaldan geçip, karayolundan Dalyan üzerinden gidiyorlar. Ancak bu olay özellikle hastalık gibi durumlarda büyük sorun ile karşı karşıya kaldıklarını dile getiriyorlar.

13.12.2009


 

Edirne beyaza büründü

Kar yağışı yurdun batısına Trakya’dan girdi. Meteorolojinin günler öncesinde verdiği soğuk ve yağışlı hava etkisini göstermeye başladı.

Önceki gün hafif karla karışık şeklinde kendisini gösteren yağış dün sabah erken saatlerden itibaren kar yağışına dönüştü. Kar yağışı dolayısıyla Edirne merkez ve civarı beyaza büründü. Kar yağışı Edirne şehir merkezinde kışın ayrı tabiî güzelliklerini ortaya çıkardı. Kar yağışın başlamasıyla birlikte son günlerde mevsim normallerinde geçen hava sıcaklığını da önemli ölçüde düşürdü. Bölgede bugün ve Pazartesi gece en düşük hava sıcaklığının eksi 1 ile 4 arasında olması bekleniyor.

13.12.2009


 

İHH: Gazze’ye düzenli yardım yapıyoruz

İNSAN Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Başkan Yardımcısı Ahmet Emin Dağ, Türkiye’den topladıkları yardımları Gazze’deki insanlara düzenli olarak dağıttıklarını söyledi.

Mazlumder İstanbul Şubesince, Bayrampaşa Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘’Gazze’den İstanbul’a’’ başlıklı toplantıda konuşan Dağ, Gazze’nin yeniden inşasına, kadınlara ve yetim çocuklara yönelik çalışmalarını sinevizyon eşliğinde anlattı. Dağ, ‘’Bir yıl önce Gazze’de 410 çocuk, 104 kadın öldü. 480 kişi ağır yaralandı. Yani savaşla hiçbir şekilde alâkası olmayan insanlar. Savaşta toplam zarar 1,9 milyar dolar. Biz, Türkiye’den topladığımız yardımları oradaki insanlara düzenli olarak dağıtıyoruz’’ diye konuştu. İsrail’in saldırıları sırasında Gazze’nin 22 gün boyunca bombalandığını ifade eden Dağ, ‘’Hayatı normalleştirme adına gerçekleştirdiğimiz projeler altyapı, eğitim ve sağlık kapsamında devam ediyor’’ dedi.

‘’Free Gaza’’ aktivisti Fathi Jaouadi de Free Gaza’nın haksızlıklara karşı mücadele eden bir kurum olduğunu ifade ederek, Filistin için çalıştıklarını kaydetti. Gazze’nin bir açık hava hapishanesine dönüştüğünü dile getiren Jaouadi, bu konuda uluslar arası bir bilinç oluşturmayı amaçladıklarını vurguladı. Jaouadi, Gazze’ye botlarla denizden ulaşıp, şehir halkına yardımları götürdüklerini kaydederek, son zamanlarda botların İsrail tarafından vurulduğunu ve botlarda bulunanların İsrail hapishanelerine götürüldüğünü aktardı.

13.12.2009


 

1240 tekne ayyıldızlı oldu

TÜRK sahipli yabancı bayraklı gemilerin Türk bayrağına geçişini kolaylaştıran uygulamada 2 bin tekneden 1.240’ı ayyıldıza geçti.

Denizcilik Müsteşarlığı yetkililerinden edinilen bilgiye göre, yürürlüğü 1 Aralık’ta dolan uygulama kapsamında başvurusu kabul edilen 350 teknenin geçiş işlemleri tamamlanamadı. Bunun üzerine harekete geçen Denizcilik Müsteşarlığı, sürenin Ocak 2010 sonuna kadar uzatılması için Maliye Bakanlığı yetkilileriyle görüşme-lerde bulunuyor. Denizcilik Müsteşarlığı verilerine göre, yaklaşık 2 bin yabancı bayraklı gemi ve teknenin bulunduğu Türkiye’de, Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk bayrağına geçişte ödenmesi gereken ÖTV’yi sıfırlayan, KDV’yi ise yüzde 1’e indiren uygulama yürürlüğe girmişti. Uygulama ile yabancı bayraklı bin 240 deniz taşıtı ayyıldızlı bayrağa geçti. Düzenlemeden önce vergiler araçların çalışma şekline, ticarî ya da şirket oluşuna göre değişiyor, özel bir tekne almak isteyenler, araç değerinin yüzde 18’i oranında KDV, KDV dahil maliyetin yüzde 8’i oranında ÖTV ödüyordu. Bu vergileri ödemek istemeyenler de teknesini ya turizm şirketi üzerine kaydettiriyor ya da yabancı bayrak taşıyordu. Uygulama ile yabancı bayraklı teknelerin Türk bayrağına geçebilmesi için ödeyecekleri harç miktarları teknenin boyutuna göre değişiyor.

13.12.2009


 

Köyde, 5 yıldızlı pansiyon hizmeti

ERMENİ asıllı Türk vatandaşlarının yaşadığı Hatay’ın Samandağ ilçesine bağlı Vakıflı Köyü'nde, atıl durumdaki yöreye özgü taş binaların restore edilerek turizmin hizmetine sunulduğu, bunlara yenilerinin de eklenerek potansiyeli arttırmanın hedeflendiği bildirildi.

Köy Muhtarı Berç Kartum, yaptığı açıklamada, 32 hane ve 132 kişinin bulunduğu köylerine her yıl yurt içi ve dışından çok sayıda turistin geldiğini söyledi. Organik tarımla geçimlerini sağladıkları köyde alternatif gelir kaynağı oluşturmak amacıyla atıl binaları değerlendirmeye karar verdiklerini ifade eden Kartum, şöyle devam etti: ’’Ermeni asıllı Türk vatandaşların yaşadığı köyümüzü merak edip gelen çok sayıda kişi var. Turistlerin köyümüzde daha fazla kalmasını sağlamak amacıyla köy halkıyla birlikte atıl durumdaki yöreye özgü taş binalarımızı değerlendirmeye karar verdik. Bu kapsamda 4 yıl önce iki taş binayı restore ettirdik. İki yatak odası, salon ve mutfağın yer aldığı binayı, her şeyi en ince ayrıntısına varana kadar düşünüp döşedik.’’

13.12.2009


 

Uçuş güvenliğini tehdit eden minare kısaltılacak

DEVLET Hava Meydanları İşletmesinin (DHMİ), uçakların Uşak Havaalanı’na iniş ve kalkışları sırasında uçuş güvenliğini tehdit ettiği iddiasıyla 65 metre yüksekliğindeki minarenin boyunun 15 metreye indirilmesiyle ilgili talebi, Uşak Belediyesi tarafından kabul edildi.

Uşak Havaalanı pistine 1350 metre uzaklıktaki Hacı Aileler Furkan Camisi’nin 65 metre yükseklikteki iki şerefeli minaresinin, uçuş güvenliğini tehdit etmesi dolayısıyla 15 metreye indirilmesine ilişkin DHMİ talebi, Uşak Belediyesi tarafından değerlendirildi. Belediye, minarenin boyunun kısaltılmasının gerekli olduğuna karar vererek, camiyi yaptıran hayırsever Mehmet Ali Altay’a (63) bir yazı gönderdi. Yazıda, minarenin boyunun bir an önce istenen seviyeye getirilmesi istendi. Altay ise minareyi kendi imkânlarıyla kısaltmasının mümkün olmadığını, ayrıca caminin Uşak Müftülüğüne devredildiğini bildirdi. Minarede yapılacak çalışma için 50 bin lira gerektiğini, bu parayı karşılayamayacağını ifade eden Altay, ‘’Eğer minare uçuş güvenliğini tehdit ediyorsa gelip yıksınlar. Ayrıca konu yargıya intikal etti. Manisa Bölge İdare Mahkemesine minarenin yıkılmamasıyla ilgili dâvâ açtım. Mahkemenin kararı beklenmeden minarenin yıkılmak istenmesi yanlış’’ dedi.

13.12.2009


 

5 aydır çadırda yaşıyor

ORDU’NUN Perşembe ilçesinde beş ay önce meydana gelen sel ve heyelanda evini kaybeden 84 yaşındaki Saadet Demirhan, hayatını, Kızılay tarafından verilen çadırda sürdürüyor.

Altı çocuk annesi Saadet Demirhan’ın evi, ilçede 15 Temmuz gecesi meydana gelen aşırı yağışların yol açtığı sel ve heyelanın ardından toprak altında kaldı. Evi ve eşyaları tamamen toprak altında kalan ve kendisi de olayın yaşandığı gece ilçe merkezinde bulunan kızının yanında olduğu için kurtulan Demirhan’a, olayın ardından Kızılay tarafından bir çadır verildi. Yıkılan evinin yanındaki araziye kurduğu çadırda hayatını sürdüren Saadet Demirhan, olayın üzerinden beş ay geçmesine rağmen yetkililerin kendisi ile ilgilenmediklerini söyledi. Bu durumda ‘’ne yapacağını, nereye gideceğini’’ bilmediğini dile getiren Demirhan, ‘’Hiçbir şeyimiz kalmadı, evim, eşyalarım her şey toprak altında kaldı’’ dedi. Perşembe Kaymakamlığına kendisine prefabrike ev yapılması yönünde başvuru yaptığını, ancak bu başvurusunun kabul edilmediğini belirten Demirhan şöyle konuştu: ‘’Selin olduğu günden bu güne kadar kimse bana sahip çıkmadı. Geçtiğimiz bayram da sadece 100 TL para verdiler. Ben ne yapacağımı, ne olacağımı, nereye gideceğimi de bilemiyorum.’’ Perşembe Belediye Başkanı Selami Çarkçı da bütün yardımları yapmaya hazır olduklarını, ancak bu konuda Valilik ve Kaymakamlıktan yardım beklediklerini söyledi.

13.12.2009


 

Of’ta asfaltsız köy yolu kalmayacak

TRABZON’UN Of ilçesinde KÖYDES kapsamında yapılan çalışmalar yerinde inceleniyor ve 2010 yılının planlaması yapılıyor.

Of Kaymakamı Tuncay Sonel, İl Genel Meclisi Üyeleri Halim Kaya, Dursun Yüksel, Ahmet Çapoğlu, Şantiye Şefi İsmet Çalık ve ilgili muhtarlar, Of Kaymakamlığı’na yeni alınan minibüs ile birlikte köylere giderek, KÖYDES’le ilgili yapılan çalışmaları yerinde takip ettiler. Asfalt dökülen Pınaraltı-Keler grupyolu ile Darılı, Serince, Sefaköy, Pınaraltı, Uluağaç, Keler, Korkut Köylerinde incelemelerde bulunan heyete, muhtarlar tarafından iletilen talepler değerlendirildi ve bilgi alış verişinde bulunularak çözüm yolları üretildi. Özellikle köy yollarının asfalt çizgilerle çizilip farklı bir görüntüye bürünmesi köy sakinlerine ayrı bir mutluluk kaynağı oldu. Of Kaymakamı Tuncay Sonel, Of’ta KÖYDES Projesi kapsamında 2009 yılında 1.176.805,00 TL ödenek aktarıldığını, köy grup yollarına ağırlık verildiğini ve yapılan 48 projenin 41’nin bitirildiğini, olumsuz hava şartları sebebiyle tamamlanamayan 7 projenin bitmek üzere olduğunu belirtti.

13.12.2009


 

Sahte altın dolandırıcıları tutuklandı

DENİZLİ’DE, sahte altınla dolandırıcılık yaptıkları öne sürülen 20 zanlıdan 15’i tutuklandı.

İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin düzenlediği operasyonlarda, Denizli Merkez, Acıpayam, Kale ve Tavas ilçeleri ile Sakarya ilinde sahte altınla nitelikli dolandırıcılık suçunu işlemek suretiyle haksız kazanç sağladıkları iddiasıyla gözaltına alınan ve Acıpayam’a gönderilen 20 kişi, adliyeye çıkarıldı. Gözaltına alınanlardan 15’i ‘’Örgütlü olarak dolandırıcılık suçlarını işleyerek haksız menfaat temin etmek’’ten tutuklandı. Zanlılardan iki kişi için denetimli serbestlik uygulanırken, 3 kişide serbest bırakıldı. Zanlıların üst, ev ve iş yerlerinde yapılan aramada, bin 300 adet sahte altın, 120 adet fes altın, 3 adet sahte yüzük, 1 adet sarı renkli kolye, 1 adet sarı renkli bilezik, 3 adet metal pul, 26 adet cep telefonu, 41 adet sim kart, 3 adet kuru sıkıdan çevirme tabanca, 1 adet şarjör, 3 adet 7.65 mm tabanca fişeği, iki adet ruhsatsız av tüfeği ve 35 adet av tüfeği fişeği ele geçirildi. Sahte altınla dolandırıcılık yapan zanlıların, ucuz altın almak isteyenlere önce gerçek altınları gösterip, daha sonra içlerine sahte altın ve demir pulları koydukları çantayı teslim ettikleri kaydedildi.

13.12.2009


 

Evlenmek isteyen vakıflara koşuyor

BUGÜNE kadar 7 binin üzerinde kişinin evlenmesini yardımcı olduklarını kaydeden Vakıf Müdürü Ali Alaca, Türkiye’nin değişik illerinde görev yapan memurların da evlenebilmek için Mehir Vakfı’ndan yardım istediğini ifade etti.

Ekonomik sıkıntı yüzünden evlenemeyen çiftlerin imdadına yetişen Mehir Vakfı’na adeta müracaat yağıyor. Ekonomik sebeplerle evlenemeyen ya da evlilik hayallerini ertelemek zorunda kalanlar soluğu vakıf ve derneklerin kapısında alıyor. Mehir Vakfı Müdürü Ali Alaca, talipliler arasına devlet memurlarının da katıldığını dile getirdi. Ali Alaca, “Vakfımız yıllardır gençlerin mutluluklarını paylaşıyor. Gönüllü kayınpederler sayesinde çiftlerin düğünlerini yapıyoruz. ABD’de baş gösteren kriz her kesimden vatandaşı olumsuz etkiledi. Eskiden bize müracaat edenlerin çoğu maddî imkânları çok sınırlı olanlardı. Ancak son dönemlerde gelen başvurular arasına devlet memurları katıldı.” değerlendirmesinde bulundu.

Mehir Vakfı aracılığıyla evlenmek isteyenler Türkiye’nin her yerinden dilekçe, mektup ve bizzat başvuru yaparak vakıftan yardım istiyor. Vakfın bu yıl yaptığı düğünlerin önemli bir kısmı İzmir, Muğla, Denizli, Manisa, Mersin, Uşak ve Aydın illerinde oldu. Vakıf Müdürü Alaca, Muş, Tokat, İstanbul, Kahramanmaraş, Adapazarı ve Sivas illerinden de önemli sayıda talep geldiğini vurguladı.

Türkiye’de yaşayan mülteciler de evlenmek için vakfın kapısını çalıyor. Başvurular arasında Afganistan, Ermenistan, Filistin ve Somali gibi ülkelerin vatandaşlarının müracaatları önemli yer tutuyor. Vakıf, evlenmek isteyen tüm çiftlerden öncelikle reşit olduklarını gösteren belge, muhtarlık ve ikamet ettikleri ilçe kaymakamlığından bilgi istiyor. Kendi bünyesindeki komisyon da çiftlerin beyanlarının doğru olup olmadığını araştırıyor. Yabancılarda ise oturma izni şartı aranıyor. Mehir Vakfı, evlenecek çiftlerin gelinlik, damatlık, mobilya grubu eşyaları, yatak odası, ev tekstili grubunun bulunduğu 40 çeşit eşyasını karşılıyor.

13.12.2009


 

Belediye, atık pilleri topluyor

KIRŞEHİR Belediyesi atık pillerin toplanması için kampanya başlattı. Atık pillerin evsel katı atıklardan ayrı toplanmasını temel alan proje, pillerin çevre ve insan sağlığına verecek zararları en aza indirmeyi hedefliyor.

Çöp yerine atık pil kutularına atılan piller bu proje ile yeniden işlenerek, birçok ürünün hammaddesi olarak kullanılabilecek. Proje kapsamında Süleyman Türkmani İlköğretim Okulu’nda proje tanıtım toplantısı yapılarak, okul bünyesine atık pil kutuları yerleştirildi.

13.12.2009


 

Ekmeği “taştan”çıkartıyorlar

MANİSA’NIN Kula ilçesinde, ekonomik kriz dolayısıyla geçim güçlüğü yaşayan aileler, eski bir geleneği yaşatarak imece usûlüyle taş fırında kendi ekmeklerini pişiriyor.

Kenan Evren Mahallesinde bulunan mahalle fırınının sahibi Hikmet Karcı yaptığı açıklamada, ev hanımlarının yaptıkları ekmeklerle aile bütçesine katkıda bulunmaya çalıştıklarını söyledi. Karcı, fırını rahmetli eşinin yaptırdığını, ekmek yapanlardan hiçbir ücret almadığını, böylece hem eşinin vasiyetini yerine getirdiğini, hem de eski bir geleneği sürdürmenin mutluluğunu yaşadığını ifade etti. ‘’Köy ekmeğinin damakta bıraktığı lezzet, buğdayın seçiminden hamurun yoğrulmasına, fırının hazırlanmasından ekmeğin fırına konulmasına kadar geçen süreçte harcanan emekte saklıdır’’ diyen Karcı, ekmeklik buğdayı ambarlarda koruduklarını, ihtiyaç oldukça ambardan çıkarıp değirmende öğütüp un haline getirttiklerini anlattı. Kadınlar hep birlikte ekmeklik hamuru hazırlarken kendisinin de kuru ağaç dalları yakarak taş fırını ekmek pişirmeye hazır hale getirdiğini ve ateşi sürekli tazelediğini dile getiren Karcı, bir ev için haftalık 10 ekmek yaptıklarını, bunları da buzdolaplarında muhafaza ettiklerini söyledi.

13.12.2009


 

Şehri öğrenciler çizecek

ISPARTA’DA trafiğe kapatılması planlanan caddelerin düzenlenmesi için Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi üçüncü sınıf öğrencilerinden proje hazırlamaları istendi.

SDÜ Mimarlık Mühendislik Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ziya Gençel, yaptığı açıklamada, şehrin mimarî yapısı konusunda SDÜ’lü öğrencilere ödev verdiklerini belirtti. Isparta’da Mimar Sinan Caddesi’nin ciddî yoğunluk yaşadığını ve buranın trafiğe kapatılması konusunda yaklaşık 6 ay önce teklif sunduklarını ifade eden Gençel, ‘’Isparta’nın yoğunluktan dolayı trafiğe kapatılması planlanan caddeler kamuoyuna sunuldu, SDÜ olarak biz de üçüncü sınıf öğrencilerimize görev verdik’’ dedi. Öğrencilerle taslak proje üzerinde çalışmaya başladıklarını söyleyen Gençel, önce sorunun sebepleri ve alternatif alanlarının oluşturulması yönünde çalışma yürüttüklerini kaydetti. Çalışmalar tamamlandığında ortaya birbirinden farklı projeler ortaya çıkacağını kaydeden Gençel, uygulanabilir projeyi arayacaklarını dile getirdi. Projelerin birlikte değerlendirileceğini belirten Gençel, ‘’Projeler tamamlanınca sergilenecek ve beğeniye sunulacak’’ diye konuştu. Ayrıca SDÜ’lü öğrencilerin şehir ile bütünleşmesi yönünde de bu projenin etkili olacağını savunan Prof. Dr. Gençel, şehirde yaşanan sorunlara öğrencilerin de kendilerince çözümler üretme imkânına sahip olduklarını ifade etti.

13.12.2009


 

Eşe şiddete aşçılık cezası

MUĞLA’DA bir kişiye, eşine karşı şiddet uyguladığı gerekçesiyle mahkeme tarafından, ‘’bir okulun pansiyonunda 3 ay süreyle her gün 4 saat aşçılık yapma’’ cezası verildi.

Alınan bilgiye göre, Muğla’da yaşayan Recep Demircan (41) hakkında, ‘’eşini darp ettiği’’ gerekçesiyle dâvâ açıldı. Mahkeme, Recep Demircan’ı açılan dâvâ sonunda 5 ay hapis cezasına çarptırdı. Bu ceza daha sonra, ‘’denetimli serbestlik’’ uygulaması kapsamında kamu kurumunda 3 ay boyunca günde 4 saat çeşitli işlerde çalışma cezasına çevrildi. Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü’nün Millî Eğitim Müdürlüğü ile yaptığı protokol kapsamında Recep Demircan, Muğla Turgutreis Lisesi pansiyonunda aşçılık yaparak 3 aylık cezasını çekmeye başladı. Demircan, yaptığı açıklamada, cezasını kamuya yararlı bir işte çalışarak tamamlamasının kendisi ve ailesi açısından yararlı olduğunu söyledi. Eşine şiddet uyguladığı için pişman olduğunu belirten Demircan, ‘’Cezaevine konulmadığım için de şanslıyım. Ayrıca burada günde 4 saat çalışıyorum. Öğleden sonra ise kendi işimi yapıyorum. Ailem de bu arada mağdur olmuyor’’ dedi.

13.12.2009


 

5 ton bot, kilosu 5 liradan satılacak

DÜZENLEDİĞİ ilginç kampanyalarla adından sıkça söz ettiren Hangar Ayakkabı, 5 ton kışlık botu kilosu 5 liradan satışa sunuyor.

Şirket, kampanya dahilinde her müşterisine sadece bir sepet doldurma hakkı veriyor. Hangar Ayakkabı Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Selçuk, “Mağazamızın bir bölümünü kiloyla satışa ayıracağız. Kiloyla satacağımız miktar 5 ton olacak. Herkese bir sepet doldurma hakkı vereceğiz. Sepette kaç çift var? Diyelim ki 10-15 çift olsun. 5 kilo civarı olacak. Kilosu 5 liradan 5 kilo için 25 lira ödeyecek. Yani 1 çift ayakkabı 2-2,5 liraya gelecek.” dedi. Yıllık 15 milyon çift ayakkabı üretebilen Hangar Ayakkabı, sezon geçişlerindeki durgunluğu atmak ve bir nebze olsun vatandaşın bütçesine destek olmak amacıyla Şişli mağazasında kiloyla bot satışı yapma kararı aldı. Kiloyla ayakkabı satışı konusunda açıklamalarda bulunan şirketin patronu Alpaslan Selçuk, bu sayede sezon geçişlerinde iş kaybına uğramayacaklarını söyledi. Selçuk, “Bunu dönemsel olarak büyük mağazalarımızda yapacağız. Sezon geçişlerinde, işlerin azaldığı, kıştan yaza, yazdan kışa geçişlerde diyeceğiz ki; bu ayakkabıları teker teker satmak zor oluyor. Kiloyla satalım, hem üretim devam etsin, hem de vatandaş ayakkabı ihtiyacını gidermiş olsun.” diye konuştu.

13.12.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl