02 Şubat 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Balyoz ‘deli saçması’ değil

EMEKLİ Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, ‘’Balyoz Darbe Planı’’ iddialarına ilişkin, geçmişte Samet Kuşçu adlı subayın yaptığı cunta ihbarı ve sonrasında yaşanan darbe olayını hatırlatarak, ‘’Bugün Balyoz Planı’na ‘deli saçması’ diyenler var.

Oysa, 1958’de Samet Kuşçu’ya inanmayanlar 1960’ta ne olduğunu gördü’’ dedi.

Tarih Bilincinde Buluşanlar Derneği Dergisi ve Manisa’da Yarın Gazetesi tarafından düzenlenen, ‘’Kabuğunu Kıran Türkiye’de Demokratikleşme Süreci’’ konulu panel, emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek ve Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Çelik’in katılımıyla Manisa Öğretmenevi Konferans Salonu’nda yapıldı. Emekli Başsavcı Reşat Petek, Türkiye’de demokrasinin gelişmesi sürecinin

acı tecrübelere sahip olduğunu ifade etti.

‘’Çok partili demokrasiye geçişle birlikte iktidarın 1950 yılında el değiştirdiğini, ancak yeni kurulan DP’nin sandıkta yükselişini önleyemeyenlerin darbe girişiminde bulunduklarını’’ savunan Petek, şöyle konuştu:’’1958 yılında Samet Kuşçu darbe olacağını anlamış ve gerekli yerlere bunu bildirmişti. Yapılan yargılamalar sonucunda darbe yapacağı iddia edilen kişiler serbest kalmış, Samet Kuşçu ise suçlu bulunmuştu. O gün serbest kalan kişiler iki yıl sonra 1960’ta darbe yaptı. Bugün Balyoz Planı’na ‘deli saçması’ diyenler var. 1958’de Samet Kuşçu’ya inanmayanlar 1960’ta ne olduğunu gördü. Kuşçu, demokrasi kurşunu yedi. Balyoz Planı’nı görememek tarihi bilmemek demektir.’’ Prof. Dr. Mehmet Çelik ise 10 yıl öncesine kadar Türkiye’de zihinlerinin işgal altında olduğunu savunarak, bugün bunun kaldırılmaya çalışıldığını söyledi.

02.02.2010


 

SÖYLENENLER EN KISA ZAMANDA HAYATA GEÇİRİLSİN

Başbakan Erdoğan'ın “EMASYA protokolü gündemden çıkacak, ortadan kalkacak; Millî Güvenlik Siyaset Belgesi yenilenirken iç tehdit değerlendirmelerine yer verilmeyecek ve TSK İç Hizmet Kanununun darbelere dayanak olarak gösterilen 35. maddesi değiştirilecek” şeklinde yansıtılan mesajları kamuoyunda olumlu karşılanırken, bunların en kısa zamanda hayata geçirilmesi isteniyor ve bekleniyor.

İŞİ ZAMANA YAYMADAN BİR AN ÖNCE

HAREKETE GEÇİLSİN

Erdoğan'ın aynı beyanlarında EMASYA ve MGSB belgesi için “Adım atacağız” ve 35. madde için “Ya bu dönem veya daha sonra” şeklinde ifadeler kullanması, verdiği “kararlılık” mesajlarına da “belirsizlik gölgesi” düşüren sözler olarak yorumlanırken, “Eğer demokrasinin önü açılacaksa, engelleri kaldırmak için gereken adımlar zamana yayılmadan bir an önce atılmalı ve icraata geçilmeli” deniliyor.

02.02.2010


 

Gemlik Fırkateyni Aksaz'dan yola çıktı

TCG Gemlik Fırkateyni, Aden Körfezi’nde görev yapan uluslararası deniz gücüne katılmak üzere Marmaris Aksaz’daki deniz üssünden yola çıktı.

TCG Gemlik, gemide görev yapan gemi komutanı Deniz Kurmay Yarbay Berker Emre Tok ile personelin koşar adım gemiye binmesi ve gemiye Türk bayrağının çekilmesinin ardından limandan ayrıldı. TCG Gemlik’e liman çıkışına kadar TCG Gaziantep Fırkateyni, SAS komandoları ve 1 helikopter eşlik ederek, selamladı. Denizcilerin aileleri ve Aksaz Deniz Üs Komutanı Tümamiral Yalçın Kavukcuoğlu da gemiyi el sallayarak uğurladı. Törene katılan izciler de ‘’Sizlerle gurur duyuyoruz’’ yazılı pankart açtı. Törene katılan asker çocuklarının ‘’Babam Gemlik’te’’, ‘’En Büyük Gemlik’’, ‘’Gururluyuz’’ yazılı tişörtler giydiği görüldü. Gemi komutanı olan eşini 7 yaşındaki kızı İdil ile birlikte uğurlayan İlkşen Tok, eşini bu göreve yollamaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek, ‘’Ben ve kızım onunla gurur duyuyoruz. Onu özleyeceğiz ama böyle bir göreve gittiği için de sevinçliyiz’’ dedi.

02.02.2010


 

14 Özel Çevre Koruma Bölgesi için Meclis araştırması teklifi

CHP, 14 özel çevre koruma bölgesi ve bu bölgeler içinde yaşayan vatandaşların sorunlarıyla ilgili Meclis araştırması açılmasını istedi.

CHP Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 22 milletvekili tarafından TBMM Başkanlığına sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, Belek, Foça, Datça-Bozburun, Fethiye-Göcek, Gökova, Göksu Deltası, Gölbaşı, Ihlara, Kaş-Kekova, Köyceğiz-Dalyan, Pamukkale, Patara, Tuz Gölü ve Uzungöl özel çevre koruma bölgelerinin Özel Çevre Koruma Kurumu başkanlığının sorumluluğu altında olduğu belirtildi.

Koruma bölgelerine yönelik sorunların 20 yılı aşkın süreden beri çözüme kavuşturulamadığı vurgulanan gerekçede, imar planlarının henüz tamamlanmamış olmasının, bölgede yaşayanları sıkıntıya soktuğu, vatandaşların mülkiyet hakkını kullanmalarını engellediği ifade edildi. Gerekçede, şöyle denildi: ”Marmaris Datça yarımadasında bulunan pek çok belde ve köyün nazım ve uygulama imar planı halen tamamlanmadığı için, buralarda yaşayan vatandaşlar büyük mağduriyet içindedir. Diğer yerlerdeki köylüler ruhsat almadan köy evi ve tarımsal amaçlı yapıları rahatlıkla yaparken, korum bölgeleri içindeki köylülere inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izni alma zorunluluğu getirilmiştir. Köylü kendi tarlasında ekim-dikim yapamaz hale gelmiştir. Ayrıca, koruma bölgelerine dahil olan kimi kıyı yerlerinde denetimsiz işletilen balık çiftlikleri doğaya, flora ve faunaya büyük zarar vermektedir. Koruma bölgeleri, Türkiye yüzölçümüne göre oldukça azdır. Türkiye’nin sahip olduğu doğal güzellikler ve korunması gereken flora ve fauna kapsamı ise çok geniştir. Kurumun yetki alanı artırılmalıdır. Adana’da bulunan lagünlerin korunması için kurum bünyesine alınmalıdır.’’

Gerekçede, özel çevre koruma bölgeleriyle ilgili sorunların araştırılarak çözüm önerilerinin belirlenmesi için Meclis Araştırması açılması gerektiği kaydedildi.

02.02.2010


 

İşsizliğin azalması için KOBİ'lere destek sürmeli

KÜÇÜK ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç, Türkiye’nin ana gündem maddesinin ekonomi olması gerektiğini, ekonomik istikrarın korunması, reel sektörün gelişmesi ve işsizliğin azalması için KOBİ’lere desteğin sürmesi gerektiğini söyledi.

Özgenç, yaptığı açıklamada, siyasetin son 3 yılda, ekonomiden daha fazla ülke gündemini işgal ettiğinin görüldüğünü savundu. Bu süreçte ekonominin ikinci planda kaldığını ileri süren Özgenç, ‘’2010’da ise ekonominin öncelikle ele alındığı, geçen son 3 yıllık zaman kaybının giderildiği bir yıl olmalıdır’’ dedi. Ekonominin daha fazla zaman kaybına tahammülü olmadığını belirten Özgenç, şöyle konuştu:’’Ekonomik istikrarın korunması, reel sektörün gelişmesi ve işsizliğin azalması için KOBİ’lerin desteklenmesi şart olduğu gibi reel sektörün Türkiye’nin ekonomik büyümesini yeniden hızlandırarak sürdürebilmesine imkan sağlanmalıdır. Ülkemizin en önemli konularının başında istihdamın artırılması, geliyor.’’

02.02.2010


 

Engelli yakını olan memur daha az çalışacak

AİLESİNDE engelli bulunan ve bakmakla yükümlü olduğunu belgelendiren memura mesaisinde kolaylık sağlanması, nöbet ve vardiyalı çalışmadan muaf tutulması konusunda Başbakanlık tarafından Kamu Kurum ve Kuruluşlarına talimat gönderildi.

2009 Toplu Görüşmelerinde, Sağlık-Sen’in önerisi üzerine, ailesinde engelli bulunan memura, bir saat erken mesai ile nöbet ve vardiyalı çalışma muafiyeti hakkı konusunda mutabakata varılmıştı. Konu ile ilgili düzenleme, toplu görüşmelerde mutabakata varılan kararların uygulanması hakkında 30 Ocak 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Başbakan Erdoğan imzalı Başbakanlık Genelgesi içinde yer aldı. Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar yaptığı değerlendirmede, Başbakanlık Genelgesinde yer verilen “Özürlü aile ferdinin günlük bakımı için izin kullanımında gerekli kolaylık sağlanacak” ibaresi ile uygulanabilirliğin sağlanmasının mümkün olmayacağını söyledi. Kaçar, toplu görüşmelerde varılan mutabakata göre günlük bir saat izin ile nöbet ve gece vardiyasından muafiyet için mevzuat düzenlemesi gerektiğini kaydetti.

SOSYAL SENDİKACILIK AÇISINDAN ÖNEMLİ

KAZANIM

TOPLU görüşmelerde mutabakata aldırdıkları bu konuyu sosyal sendikacılık açısından önemli bir kazanım olarak değerlendirdiklerini ifade eden Kaçar şöyle dedi: “Anadolu’nun ücra bir köşesinden bize dileğini ileten üyemizin sesini, onun gibi, günlük hayatta olağan dışı birçok zorlukla başa çıkmaya çalışan tüm memurların hayatlarını kolaylaştırmak adına, toplu görüşme masasına taşıdık. Özellikle engelli yakını olup gece vardiyasına kalmak zorunda kalan bayanların hayatını kolaylaştırma adına çok önemli bir katkı olduğunu düşünüyoruz. Engelli yakını bulunan memura verilen bu hakkı, Türkiye’deki klasik ücret sendikacılığı anlayışını, çağın gerekleri ve üyelerinin değişen ihtiyaçları temelinde hizmet sendikacılığına dönüştürme mücadelemiz adına önemli bir kazanım sayıyoruz.”

RECEP GÖREN

02.02.2010


 

Özürlü istihdam etmeyene ceza verilsin

CHP İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız, özürlü istihdamına ilişkin sınavın merkezi olarak yapılması ve kadro tahsis edildiği halde özürlü çalıştırmayan kamu kurum ve kuruluşlarına her özürlü için aylık bin 500 TL ceza kesilmesini öngören yasa teklifini hükümetin desteklemesi gerektiğini söyledi.

Yıldız, Parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, resmi verilere göre, kamu kurum ve kuruluşlarında yüzde 3 özürlü çalıştırma kuralına uyulmadığını, 48 bin 549 özürlü istihdam edilmesi gerekirken bu kadroların 38 bin 192’in boş olduğunu ifade etti. Bunun, özürlü kadrolarının yüzde 79’unun kullanılmadığı anlamına geldiğini belirten Yıldız, Adalet, İçişleri, Sanayi ve Ticaret, Dışişleri, Ulaştırma ve Sağlık bakanlıklarında hiç özürlü çalıştırılmadığını söyledi. Yıldız, 75 özürlü çalıştırması gereken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ise sadece 8 özürlüyü istihdam ettiğini vurguladı. Yıldız, ‘’Mevcut kadroların yüzde 3’ü kadar özürlü çalıştırması gerekirken başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere buna hiç uymayan bakanlıkların bu tutumlarını kendi özürleri olarak kabul ediyoruz. Bir hükümetin, fiziksel durumları nedeniyle önce birtakım haklar verip daha sonra bu hakları uygulamayarak kendi yurttaşlarını mağdur etmesi sosyal devlet ilkeleriyle örtüşmemektedir’’ dedi.

02.02.2010


 

Kayıt dışıyla mücadele için özel birim kuruldu

KAYIT dışı ekonomiyle mücadele edilmesi ve denetimlerin daha etkin hale getirilmesi için Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından yeni bir birim oluşturuldu. Alınan bilgiye göre, GİB bünyesinde oluşturulan ‘’Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Müdürlüğü’’, kayıt dışı ekonominin kayda alınabilmesi ve politikaların üretilebilmesi için alınacak önlemlerin fayda maliyet analizlerini yapmak ve öneriler geliştirmekle görevli olacak.

Söz konusu müdürlük, kayıt dışı ekonomiyle mücadeleye ilişkin olarak gerekli araştırmalar yapacak, alınan sektörel, kurumsal ve ekonomik tedbirleri değerlendirerek, önerilerde bulunacak. Yeni birim, Kayıt dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planının uygulama sürecini izlemek, değerlendirmek, Eylem Planını ihtiyaçlar çerçevesinde güncellemek, yenilemek, gecikme ve hedeften sapmaları belirleyerek ve araştırarak gerekli önlemlerin alınmasını sağlayacak. Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede sektörel ve bölgesel mücadele stratejileri geliştirmek ve uygulanmasını sağlamakla yetkili Müdürlük, ayrıca üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği yaparak, çalışmalara katılacak ve öneriler geliştirecek. Müdürlük, kayıt dışı ekonomiyle mücadele konusunda diğer ülkelerin de çalışmalarını inceleyecek ve bu ülkelerle işbirliği yapacak.

02.02.2010


 

Erdoğan, Roman açılımına hazırlanıyor

DEVLET Bakanı Faruk Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Roman vatandaşların temsilcileriyle Mart ayında bir araya geleceğini belirterek, ‘’Sayın Başbakan çalışmalar kapsamında hayata geçirilecek konuları açıklayacak’’ dedi.

Çelik, yaptığı açıklamada, Roman vatandaşların sorunlarının tespit edilmesi, istek ve beklentilerinin öğrenilmesi ve daha iyi yaşam standartlarına kavuşturulabilmeleri için Aralık ayında ‘’Roman Çalıştayı’’ düzenlediklerini hatırlattı. Çalıştay sonucunda romanların beklentilerini içeren bir rapor hazırlandığını ifade eden Bakan Çelik, bu doğrultuda atılabilecek adımları tespit ettiklerini söyledi. İlk olarak Roman vatandaşlara uygun evler yapılması için TOKİ ile görüştüklerini anlatan Çelik, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde çok katlı olmayan bahçeli evlerin inşası konusunda bir çalışma başlatıldığını kaydetti. Kısa, orta ve uzun vadede hayata geçirilebilecek düzenlemeler üzerinde çalıştıklarını dile getiren Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Martta İstanbul’da roman vatandaşların temsilcileriyle bir araya geleceğini bildirdi. Bakan Çelik, ‘’Sayın Başbakan çalışmalar kapsamında hayata geçirilecek konuları açıklayacak’’ diye konuştu.

02.02.2010


 

“Hiç kimse KKTC’yi darbe üssü yapamaz”

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Nisan ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylığını ilân eden Başbakan Derviş Eroğlu, Kıbrıs ve Türkiye gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eroğlu, “Liderlere suikast planları terörist faaliyetlerdir; kimse darbe için KKTC’yi üs olarak kullanamaz” dedi. Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda kapsamlı çözüm müzakerelerinin devam edeceğini belirten Eroğlu, Türkiye’deki darbe planlarını da ‘terörist faaliyetler’ olarak adlandırdı.

Kimse darbe için KKTC’yi üs olarak kullanamaz

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) Nisan ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylığını ilan eden Başbakan Derviş Eroğlu, Kıbrıs ve Türkiye gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda kapsamlı çözüm müzakerelerinin devam edeceğini belirten Eroğlu, Türkiye’deki darbe planlarını da ‘terörist faaliyetler’ olarak değerlendirdi. Eroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçiminden zaferle çıkması durumunda Kıbrıs sorununun çözümü için müzakerelere devam edeceğini bir kez daha vurguladı. Eroğlu, “Halkımızın beni seçmesi durumunda Kıbrıs sorununa bir çözüm için elbette müzakerelerin devamı gelecektir. Sayın Talat, yaklaşık on altı aydır müzakereleri sürdürüyor, ama hâlâ somut bir gelişme olmaması Kıbrıslıları üzmektedir.” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın sadece, ‘yönetim ve güç paylaşımı’ konusuna ağırlık vermesini eleştiren Eroğlu, “Kıbrıs sorunu sadece yönetim ve güç paylaşımından ibaret değildir, Kıbrıs sorunu bir bütündür, Sayın Talat buna dikkat etmiyor” dedi.

“DARBE SÖYLENTİLERİ

BİZİ ÜZÜYOR”

Başbakan Eroğlu Türkiye gündemini de yakından takip ettiğini belirterek, son günlerde gündeme gelen darbe iddialarına değindi. Eroğlu, “Anavatanımızdaki insanlar huzur ve güven içinde olursa biz de burada huzur içinde oluruz. Türkiye’deki darbe söylentileri bizleri üzmektedir. Biz huzur içinde bir Türkiye istiyoruz” dedi. Darbe dönemlerin çok iyi bildiğini belirten Eroğlu, şöyle devam etti. “Ben 27 Mayıs 1960 darbesinde Türkiye’de öğrenciydim. Darbe ortamına bizzat şahit olmuş biri olarak kesinlikle Türkiye’nin bu tip çağdışı girişimlere maruz kalmaması gerektiğine inanıyorum.”

KKTC’DE DARBE PLANLANAMAZ

Darbe planlarında yer alan hükümet görevlilerine suikast planlarını da değerlendiren Eroğlu, “Bunlar terörist hareketlerdir. Türkiye ne zaman belini doğrultsa terörist hareketlerin arttığı görülmüştür. Devlet görevlilerine yapılması planlanan suikast iddiaları terörist bir faaliyet olduğu için bunun dış güçler tarafından yapılma ihtimali de çok büyüktür” dedi. Derviş Eroğlu, ‘Ergenekon’un Kıbrıs uzantısı’ ile ilgili haberleri ise şu sözlerle değerlendirdi: “KKTC’de Ergenekon diye bir düşünce barınamaz. KKTC’de bir yapılanma kurup Türkiye’deki hükümete darbe planı yapanların aklından zoru vardır. KKTC ufak bir yerdir burada gizli hiçbir şey yapamazsınız.” Bazı Ergenekon tutuklularıyla görüşmeleri konusuna da açıklık getiren Eroğlu, şunları söyledi: “Biz burada devleti temsil ediyoruz, gelen yatırımcılara iş adamlarına saygı duyuyoruz ve gereken kolaylığı sağlıyoruz. Bizim tüm Türk yatırımcılara ihtiyacımız var. Eğer buraya gelen kişi suçlu olsaydı Türkiye’nin sınır kapılarından çıkamazdı. Eğer çıkıp da bizimle görüşmeye gelebiliyorsa demek ki o zamanlar suçsuzdu. O isimlerle görüştük diye o yapının içinde olacağız anlamı çıkmamalı.

02.02.2010


 

Acil bir çözüme ihtiyacımız var

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, zamanın çözümün aleyhine işlediğini ifade ederek, “Acil bir çözüme ihtiyacımız var” dedi.

Talat, KKTC Cumhurbaşkanlığı konutunda BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un onuruna verdiği öğle yemeğinde yaptığı konuşmada, “Acil bir çözüme ihtiyacımız vardır. Bu amaca ulaşmak için üzerime düşen sorumluluğu üstlenmeye hazırım ve bu çabada desteğinizin de devam edeceğinden eminim” ifadesini kullandı. Ban’ı ağırlamaktan onur duyduğunu ifade eden Talat, Kıbrıs Türk halkının neredeyse yarım yüzyıl önce başlamış bir anlaşmazlık yüzünden uzun zamandır sıkıntı çektiğine işaret eden Talat,"Şimdi amacımız, Kıbrıs’ta geçmişin acı tecrübelerinin tekrarlanmamasını temin eden yeni bir ortaklık devleti kurmaktır” dedi. Talat şunları söyledi:”BM müktesebatını içinde yakın zamanda gerçekleştirilen yoğunlaştırılmış görüşmeler verimli olmuştur.” 2004'te yapılan referandumu hatırlatan Talat, “ Kıbrıs Türk halkı, kendi referandumunda özgür demokratik iradesini kullanarak söz konusu BM planına ezici bir çoğunlukla ‘evet’ derken, Kıbrıs Rum tarafının kuvvetli bir şekilde ‘hayır’ oyu kullanması çözümü engellemiştir” dedi.

“İNSANLIK DIŞI İZOLASYONLAR”

KIBRIS Türklerinin hala insanlık dışı izolasyon altında bulunduğuna dikkati çekerek, bunun kabul edilemeyeceğini vurgulayan Talat şöyle devam etti:”Bugün BM Genel Sekreterinin sonlandırılması yönündeki çağrısına, 26 Nisan 2004 tarihli AB Konseyi kararına, Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesinin kararına, İslam Konferansı Teşkilatı kararına ve diğer kararlara rağmen, Kıbrıslı Türkler olarak hala insanlık dışı izolasyonlara maruz kalmaktayız. Bu en basit şekliyle kabul edilemezdir. Uluslararası toplumdan çok daha fazlasını beklemekteyiz. Kıbrıs Rum tarafı uluslararası tanınmışlığın ve AB üyeliğinin avantajlarını kullanmaktayken, Kıbrıslı Rumların ‘hayır’ oyundan biz sorumlu tutulamayız.” KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Ban’a hitaben şunları söyledi:”Zaman çözümün aleyhine işlemektedir. Mahkeme kararları gibi dış gelişmelerin yanı sıra Kıbrıslı Türk ve Rumlar arasında yaygınlaşmakta olan hayal kırıklığı, çözümü daha karmaşık ve ulaşılması daha zor bir hale getirmektedir. Bu nedenle acil bir çözüme ihtiyacımız vardır. Bu amaca ulaşmak için üzerime düşen sorumluluğu üstlenmeye hazırım ve bu çabada desteğinizin de devam edeceğinden eminim. 2010 yılının çözüm yılı olmasını diliyorum.”

02.02.2010


 

Albay Gençoğlu göreve başladı

Ergenekon soruşturması kapsamında 27 Ocak’ta gözaltına alınıp Erzurum’daki 14 saatlik sorgusunun ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Eskişehir İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, göreve başladı.

Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında 27 Ocak’ta makamında gözaltına alınarak 28 Ocak günü askeri uçakla Erzurum’a götürülen Eskişehir İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, önceki gece serbest bırakılmasının ardından dün Eskişehir’e dönmüştü. Arifiye Mahallesi Müftülük Sokağı’ndaki evinin bulunduğu askeri lojmanlar önünde askeri personel ve yakınları tarafından alkışlarla karşılanan Gençoğlu, dün göreve başladı. Asayiş toplantısı için valiliğe gelen Gençoğlu, gazetecilere açıklama yapmazken, “Geçmiş olsun” dileklerine, “Sağ olun” demekle yetindi.

02.02.2010


 

Ocak ayı ihracatı, yüzde 12,52 arttı

Türkİye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, ocak ayında ihracat, 2009 yılının aynı ayına göre yüzde 12,52 artışla 7 milyar 912 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti.

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ocak ayı ihracat rakamlarını, Erzurum’daki Palandöken Kış Turizm Merkezinde bulunan Palan Otel’de düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Büyükekşi’nin verdiği bilgiye göre, son 12 aylık ihracat önceki döneme göre yüzde 21,60 azalışla 97 milyar 955 milyon dolar oldu. Genel olarak bakıldığında hem toplamda, hem de sektörler bazında kıpırdanma ve artışın devam ettiğinin görüldüğünü ifade eden Büyükekşi, “Toparlanmanın önümüzdeki aylarda da devam edeceğini ve ihracatımızın daha yüksek artış oranlarıyla eski ivmesini yakalayacağını bekliyoruz’’ dedi.

02.02.2010


 

İTO’ya göre fiyatlar arttı

İstanbul’da 2010 yılı Ocak ayında perakende fiyatlar yüzde 2,59, toptan fiyatlar yüzde 2,31 oranında artış gösterdi.

İTO tarafından İstanbul için hazırlanan 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksine göre perakende fiyatlar yüzde 2,59, Toptan Eşya Fiyatları İndeksine göre toptan fiyatlar ise yüzde 2,31 oranında arttı. İTO’nun Fiyat İndekslerinin, 2010 yılı Ocak ayının bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırmasında perakende fiyatlar yüzde 11,93, toptan fiyatlar yüzde 6,86 oranında artış kaydetti. Söz konusu indekslerde 24 aylık serilerden oluşan yıllık ortalama artış hesabına göre 2010 yılı ocak ayında 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksi yıllık ortalama yüzde 8,53, Toptan Eşya Fiyatları İndeksi ise yıllık ortalama yüzde 1,31 oranında artış gösterdi.

02.02.2010


 

TÜRKSAT’dan iki yeni kampanya

Türksat A.Ş Kablo Tv altyapısı üzerinden verdiği gerçek geniş bant internet erişimi Uydunet ile dijital TV platformu Teledünya hizmetlerinde iki yeni kampanya başlattı.

Türksat’dan yapılan yazılı açıklamaya göre Uydunet ve Teledünya hizmetlerinde başlatılan Dijital Şenlik kampanyasında yeni abonelerden kurulum ve aktivasyon ücreti alınmayacak. Yeni abonelere HD set top box’lar peşin, 12 ve 24 ay taksitli seçeneklerle sunulacak. Kampanyaya katılan abonelerden 24 ay boyunca aboneliklerini sürdürmeleri istenecek. Ayrıca bu kampanyadan yararlananlara kablosuz modem hediye edilecek.

02.02.2010


 

TTK’da özelleştirilen işler verim sağladı

Zonguldak’ta, Türkiye Taşkömürü Kurumunda (TTK) özel sektöre devredilen kömür yıkama işinde verim yüzde 70’lere ulaştı, açılan galerilerle 97 milyon ton kömür rezervi üretime hazır hale geldi.

TTK Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, kuruma ait şehir merkezindeki Zonguldak Merkez Lavuarı (kömür yıkama tesisi) teknik donanım olarak miadını doldurduğundan, TTK’nın hizmet alımı karşılığı müessese müdürlüklerinden Üzülmez’de 1 Mart 2006’da ve Kozlu’da da 3 Nisan 2006’da modüler lavuarlar faaliyete başladı. Söz konusu lavuarlar hizmete alınmasının ardından yıkanan kömürde verim büyük oranda artarak TTK’ya maddi kazanç sağladı. TTK Genel Müdürü Burhan İnan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, lavuarın kaldırılmasıyla TTK’nın müessese müdürlüklerinden Kozlu ve Üzülmez’deki kömürlerin hizmet alımı yoluyla yıkattırılmasına yönelik ihale yapıldığını söyledi. İnan, eski lavuarda randımanların yüzde 51 olduğunu, kalan kısmın da yüzde 49’unun taş diye atıldığına dikkati çekti.

02.02.2010


 

Kapusuz: Anayasa mutlaka değişmeli

AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, anayasanın mutlaka değişmesi gerektiğini söyledi.Salih Kapusuz, Çanakkale Girişimci İş Adamları ve Sanayicileri Derneği (ÇAGİAD) tarafından Truva Otel’de düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, “Üzülerek ifade edeyim ki bugün ihtilal döneminin ürünü bir anayasa ile karşı karşıyayız. Bu anayasa bu ülkeyi taşıyamıyor, tartamıyor.

Dar geliyor bu elbise, değişmesi lazım. ‘Sayın milletvekilim, seçtik gönderdik, 336 milletvekiliniz var, yapsanız ya, değiştirin’ diyebilirsiniz. Arkadaşlar, anayasalar toplumun tamamını ilgilendiren genel yasalardır. Elbette, sayısal güçle sonuçlar alabileceğinizi düşünseniz bile, şu bir vakıadır ki bunu birlikte yapmak doğrudur. Bugüne kadar siyasî partilerin söylemlerine, geriye doğru bakarsanız, herkes 12 Eylül Anayasası’ndan şikâyetçidir, geçmişte YÖK’ten şikayetçiydi, başka şeylerden şikâyetçiydi. ‘Gelin kardeşim, bunu birlikte yapalım’ dediğimizde, dün şikayet edenler bugün hepsi kaçıyor” ifadesini kullandı. Anayasanın 10 ve 42. maddelerinde değişiklik yaptıklarını ve 411 milletvekilinin oyuyla TBMM’de kabul edildiğini ifade eden Kapusuz, bu değişikliğin Anayasa Mahkemesi’ne götürüldüğünü hatırlattı. Kapusuz, baskı grupları başta olmak üzere, işadamları, sanayiciler, medya, sivil toplum örgütlerince, kendileri veya kendileri gibi bu sorumluluk altında olması gereken siyasilere, anayasa değişikliği konusunda mutlaka hatırlatma, baskı ve ikazda yarar gördüğünü kaydetti. Kapusuz,”Çünkü bu anayasa ile biz çağı yakalayamayız. Bu anayasayla Türkiye’yi istediğimiz noktaya taşıyamayız. Bugün iktidarda biz varız, yarın başkası olabilir. Önemli olan bu değil. Bu ülkeye ne yapıldığı önemlidir” diye konuştu.

02.02.2010


 

Hurda araçlar trafikten çekilsin

Türkİye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Otomotiv Meclisi Üyesi Sami Nacaroğlu, küresel ısınmaya karşı alınacak önlemleri içeren uluslararası Kyoto Sözleşmesi’ni imzalayan Türkiye’nin artık hurda araçları trafikten çekmesi gerektiğini söyledi.

Sami Nacaroğlu, trafik için büyük tehlike oluşturan 20 yaş üzeri otomobil, kamyon ve otomobil için hurda araç teşviğinin önemli olduğuna işaret etti. Nacaroğlu, “2010’da hurda araç indirimi yapılmalı. Geçen yıldan beri bu konuyu konuşuyoruz. Hurda indirimi tek başına piyasayı canlandırmayacak, çok sayıda faydası var. 3 bin 500 ya da 5 bin liralık bir hurda teşviği verildiğinde 20 yaşından büyük büyük araçlar trafikten çekilecek. Eski teknolojiyle çalışan araçlar, çoğu da muayenelerden geçemiyor. Trafik kazaları artıyor. Egsoz gazlarıyla çevreye büyük zarar veriyorlar. Ama hurda indirimiyle tekrar bu araçlar geri dönüşümle ekonomiye kazandırılıyor. Hurda araç indirimini otomotivciler olarak bekliyoruz” ifadesini kullandı. Hurda indiriminin sadece 2010 için yapılmaması gerektiğini vurgulayan Nacaroğlu, gelecek 5 yıla yayılması ve kademe kademe eski araçların trafikten çekilmesi gerektiğini kaydetti. Freni tutmayan kamyon ve otobüslerin trafikte yol aldığını hatırlatan Nacaroğlu, “Artık Kyoto Anlaşması’na imza attık. Zaten bu anlaşmaya göre egsoz emisyonu iyi olmayan araçların tarafikten çekilmesi gerekiyor. Bu nedenle hurda araç indirimi masaya yatırılmalı” şeklinde konuştu.

02.02.2010


 

Teröre bugüne kadar 300 milyar dolar gitti

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, ‘’Demokratik Açılım’’ çalışmalarına ilişkin, ‘’Sadece terör sorununu değil, ülkedeki demokratik sorunların tamamını çözmeyi amaçlayan projenin halkımızın desteğiyle hayata geçeceğinden eminiz’’ dedi.

Tanrıverdi, AKP Uşak İl Başkanlığı İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, ‘’Demokratik Açılım’’ ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak, çalışmaların Türkiye’de yaşayan etnik grupların sorunlarını çözmeyi amaçladığını, açılıma karşı çıkanların rant ve taht korkusu içine girdiklerini’’ savundu. Türkiye’nin en önemli sorununun terör olduğunu kaydeden Tanrıverdi, şöyle konuştu: ‘’Türkiye’de teröre bugüne kadar 300 milyar dolar harcandı, ama bugüne gelindiğinde hala gözyaşı dinmedi, hala soruna çözüm bulunamadı. Teröre harcadığımız parayla ülkemizde 24 derslikli 15 bin okul, 400 yataklı, tam donanımlı 900 hastane yapabilir, 150 Boğaziçi Köprüsü ya da 120 Atatürk Barajı inşa edebilirdik. İşte açılım, yıllardır kangren olmuş bu sorunu kökten çözmeyi amaçlamaktadır. Sadece terör sorununu değil, ülkedeki demokratik sorunların tamamını çözmeyi amaçlayan projenin halkımızın desteğiyle hayata geçeceğinden eminiz. Projeden rahatsız olanlar, bugüne kadar kazandıkları rantın ve tahtın korkusu içine düştüler. Biz tam demokratik bir ülke inşa etmek için çalışıyoruz. Ülkemizde Kürt-Türk, din-mezhep ayrımı yok. Hepimiz bu coğrafyada mutlu bir şeklide yaşamak zorundayız.”

02.02.2010


 

Başörtüsü zulmü devam ediyor

Marmara Üniversitesi misafirhanesinde rezervasyon yaptıran Çınar ailesi, kalmak için gittiklerinde başörtüsü taktıkları gerekçesiyle içeri alınmadı. Kışın ortasında sokakta kalan Çınar ailesi, üniversite hakkında dâvâ açmaya hazırlanıyor. Resepsiyon görevlisi ise uygulama konusunda Marmara Üniversitesi Rektörünün sözlü talimatı bulunduğunu söyledi.

BAŞÖRTÜLÜ OLDUĞU İÇİN 10 YILDIR OKULDAN DİPLOMASINI ALAMIYOR

Marmara Üniversitesinin yasak uygulamasından zarar görenlerden biri olan ailenin kızı Tülay Çınar Aktaş, 2000 yılında üniversitenin Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulundan mezun olmasına rağmen, başörtülü olduğu gerekçesiyle tam 10 yıldır diplomasını alamıyor.

Başörtülü misafir de giremedi

Marmara Üniversitesi misafirhanesinde rezervasyon yaptıran Çınar ailesi, kalmak için gittiklerinde başörtüsü taktıkları gerekçesiyle misafirhaneye alınmadı. Kışın ortasında sokakta kalan Çınar ailesi, üniversite hakkında dâvâ açmaya hazırlanıyor. Resepsiyon görevlisi ise uygulama konusunda Marmara Üniversitesi Rektörü’nün sözlü talimatı bulunduğunu söyledi.

Ankara’da ikamet eden Cemil Çınar, ailesiyle İstanbul’a gitti. Çınar’ın oğlu, ailesi için mezun olduğu Marmara Üniversitesi’nin Göztepe Kampüsündeki misafirhaneden rezervasyon yaptırıp parasını ödedi. Çınar ailesi misafirhaneye geldiklerinde, Cemil Çınar’a, yer ayrıltığı; ancak eşinin ve kızının başörtülü olmasından dolayı burada kalamayacakları söylendi. Ancak resepsiyon görevlisi, yazılı bir kuralın olmadığını, yasağın Marmara Üniversitesi Rektörü’nün sözlü talimatı olduğunu belirtti.

Bu yasağı koyanların kaçak güreş yaptığını dile getiren Cemil Çınar, misafirhanede kalmayacağını kaydetti. Paranın iadesi için bir tutanak tutuldu. Tutanağa, “Eşimin ve kızımın başörtüsünün açtırılması nedeni ile rezervasyonumun iptali ve ücretinin iadesini rica ederim” ifadeleri yazıldı.

Yeğeninin düğünü için gittikleri İstanbul’da bir gece kalmayı planlayan Çınar ailesi, kış gecesi tekrar Ankara’ya dönmek zorunda kaldı.

Olayı siyasî bir tavır olarak değerlendiren Çınar, yargıya gideceğini vurguladı. 50 yıldır başörtüsü takan Semihat Çınar ise, çok üzüldüğünü dile getirdi.

MEZUN KIZLARI, BAŞÖRTÜSÜNDEN DOLAYI 10 YILDIR DİPLOMA ALAMIYOR

Marmara Üniversitesi’nin başörtüsü uygulamasından zarar görenlerden biri de ailenin kızı Tülay Çınar Aktaş. 2000 yılında üniversitenin Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu’ndan mezun olan Aktaş, başörtüsü olduğu gerekçesiyle tam 10 yıldır diplomasını alamıyor. Mezun olduğunda kendisine çıkış verilen Aktaş, kalmak için gittikleri üniversitenin misafirhanesinde yaşananlardan dolayı çocuklarının yanında rencide olduğunu ifade etti. Uygulamayı kınadığını vurgulayan Aktaş, artık Türkiye’nin bu ilkel ve çağdışı uygulamadan kurtulması gerektiğini vurguladı. Yanındaki çocuklarına durumu izah edemediğini anlatan Tülay Aktaş, çocuklarının “Anne başörtünüzü açın, kalalım” dediğini aktardı.

02.02.2010


 

Doğu, Karadenİz’e tünellerle açIlacak

Doğu Anadolu Bölgesinden Karadeniz’e en kolay ve en güvenli çıkmak için Karayolları üç tünelle denizi görmeyi hedefliyor.

Üç tünelden birinin yapılacağı Kop Dağının doruğunda Karadeniz’e açılma projesini açıklayan Karayolları 12’inci Bölge Müdürü Şenol Altıok, “Doğu’yu Karadeniz’e daha kısa sürede ulaştıracak güvenli projeler üzerinde çalışıyoruz. Tüneller ticaret hacminin gelişmesine de önemli katkı sağlayacak” dedi. Yaklaşık 30 yıldan beri gündemde olan ancak bir türlü olumlu bir adım atılmayan Erzurum- Rize karayolu üzerindeki Ovit Dağı geçidine kar tünellerinin yapımı, geçtiğimiz yıl facianın eşiğinden dönülmesi ile yeniden gündeme geldi. 20 Kasım günü Erzurum’dan Rize’ye bir minibüsle gitmekte olan 18 üniversiteli genç yola çığ düşmesi sonucu 40 saat mahsur kaldıktan sonra kurtarılmıştı. İkizdere’de bir açıklama yapan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 2010 yılında Ovit Dağına kar tünellerinin yapılacağını açıklamıştı. Erzurum’un İspir ile Rize’nin İkizdere arasında ve 3 bin 800 metre uzunluğundaki kar tüneli 377 kilometrelik Erzurum- Rize arasını 31 kilometre kısaltarak iki kent arasını 1,5 saate indirecek.

Doğu ile Karadeniz arasındaki ikinci büyük tünel ise Kop Dağında yapılacak. Erzurum’u Bayburt üzeri Trabzon’a bağlayan 302 kilometre uzunluğundaki yolda Zigana tünelinden sonra ikinci tünel olacak. Erzurum’un Aşkale ile Bayburt’un Maden arasındaki 3 bin 176 metre uzunluğundaki tünel sayesinde 2 bin 418 rakımlı Kop geçidi devre dışı kalacak. Tünelin trafiğe açılması ile kış aylarında yol ulaşıma kapanmayacak, yaşanan zorluklar ve kazalar büyük ölçüde azalacak.

Projeye göre son tünel ise Erzurum’u Artvin’e bağlayacak olan Uzundere ilçesi yakınlarında olacak. Yaklaşık bin 800 metre uzunluğundaki tünel Uzundere ilçesinin 11 kilometre kuzeyinde ve Tortum Gölü’nün batı yamaçlarında açılacak. 237 kilometre uzunluğundaki Erzurum- Artvin karayolunu 80 kilometre ötedeki Hopa limanına ulaştıracak Uzundere tüneli, çetin virajlı yolu 2 bin 400 metre kısaltacak ve araç sürücülerinin korkulu rüyası olan Tortum Gölüne düşme tehlikesini ortadan kaldıracak.

02.02.2010


 

Başkentin suyu temiz

Ankara Büyükşehir Belediyesi ASKİ Genel Müdürü Kamil Kılıç, başkentin içme suyunun kentin dört bir yanından alınan numunelerle her gün kontrol edildiğini belirterek, ‘’Başkentliler içme suyunu güven içinde tüketebilir’’ dedi.

Kılıç, yaptığı yazılı açıklamada ASKİ’nin her gün Sağlık Bakanlığı’nca kentin farklı bölgelerinde belirlenen 690 noktadan 100’ünü seçerek alınan örneklerle içme suyu kontrolü yaptığını bildirdi. İçme suyunun su kalite ve kontrol laboratuvarlarında, 47 parametrede kimyasal ve bakteriyolojik analizden geçtiğini ve analiz sonuçlarının ASKİ’nin resmî internet sitesinde günlük olarak yayımlandığını belirten Kılıç, Ankara’nın suyunun hastalık yapan mikroorganizma ile sağlığa zararlı kimyasal madde barındırmayan, mineral bakımından zengin nitelikte bir su olduğunu ifade etti. Kılıç, ‘’Başkentliler içme suyunu güven içinde tüketebilir’’ dedi.

02.02.2010


 

Yavuz Selim Camii ibadete açıldı

3 yIlda 21 milyon lira harcanarak restore edilen Yavuz Sultan Selim Camii’nin açılışı için tören düzenlendi.

Törene Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yanı sıra Vali Muammer Güler, Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt ve çok sayıda kişi katıldı. İstanbul Valisi Muammer Güler, “İstanbul’da yaklaşık 3 bin caminin 64’ü tarihi nitelikte. Bunların geleceğe iyi şekilde taşınması gerekiyor. Bu çalışmaların devamı gelecektir” dedi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise, “İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentidir. Vakıflar Genel Müdürlüğü 7 yılda 3 bin 500 eseri restore ederek, hayata kazandırdı. Bu şu demektir yılda 500’e yakın eseri ayağa kaldırıyoruz” diye konuştu.

02.02.2010


 

Ceyhan’da kaza: 3 ölü

Adana’nIn Ceyhan ilçesinde meydana gelen trafik kazasında 3 kişi öldü, 13 kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Osmaniye’nin Kadirli ilçesinden Adana yönüne gitmekte olan 80 M 7051 plakalı yolcu minibüsü ile süt taşıyan kamyonet, Ceyhan Çukurova Tarım İşletmesi Müdürlüğü mevkiinde kafa kafaya çarpıştı. Kazada, isimleri henüz tespit edilemeyen 3 kişi öldü, biri ağır 13 kişi de yaralandı.

02.02.2010


 

Lodostan 70 kişi zehirlendi

Saattekİ hızı zaman zaman 60 kilometreyi bulan lodos yine zehirlenmeleri beraberinde getirdi.

Bursa’da, sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenen 70 kişi hastanelere müracaat etti. Yıldırım ilçesinde 60 kişi Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi’ne, 7 kişi Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gelerek tedavisini yaptırdı. Merkez Osmangazi ilçesinde ise 3 kişi Bursa Devlet Hastanesi’ne başvurdu. 70 kişinin ayakta yapılan tedavilerinin ardından taburcu edildiği açıklandı.

02.02.2010


 

Doğalgaza bu ay zam yok

Doğalgaza şubat ayında da zam yapılmayacağı bildirildi. Bursagaz Müşteri Hizmetleri Müdürü Osman Kipoğlu, doğalgazın en ekonomik yakıt olma özelliğini koruduğunu, şubat ayında da doğalgaza herhangi bir zam yapılmadığını belirtti.

Kipoğlu, doğalgaz kullanan vatandaşların diğer yakıtlarla mukayese yaparak karar vermelerinin büyük önem taşıdığını, Bursagaz olarak bu konuda aboneleri bilgilendirmek için her ay yakıt karşılaştırması yaptıklarını söyledi.

02.02.2010


 

Ağaç kesimine güneşli tedbir

Ordu’da orman köylerindeki ağaç kesimini azaltmak, orman envali ile ısınmayı önlemek, ormanlardan yapılan kaçak kesimlerin önüne geçmek, ekolojik dengeyi korumak amacıyla yöredeki orman köylüsünün evine ‘güneş enerjisiyle ısınma sistemi’nin kurulmasına devam ediliyor.

Çevre ve Orman İl Müdürlüğü’nden edinilen bilgiye göre, orman köylüsünün sosyal ve ekonomik yönden kalkınmasına katkıda bulunmak ve orman köylüsünün ağaç kesimini aza indirgemek için 508 orman köylüsünün evine ‘güneş enerjisiyle su ısıtma sistemi’ kuruldu.

02.02.2010


 

Şehir çöplüğü, yoksul çocukların oyun ve barınma alanı oldu

Ağrı’nın Patnos ilçesine 5 kilometre mesafedeki şehir çöplüğü, bazı yoksul ailelerin çocuklarının hayat alanı haline geldi.

Merkez nüfusu 62 bin olan Patnos’ta bazı yoksul ailelerinin çocukları, çöplükte bulabildikleri metal-demir, teneke, kola kutusu, bakır, naylon ve pet şişe gibi eşyaları satarak para kazanmaya çalışıyor. Çöplükten çıkabilen benzeri her tür maddeyi toplayan ilköğretim çağındaki çocuklar, daha sonra şehir merkezindeki hurdacıların yolunu tutuyor. Tek hayallerinin yaşıtları gibi okula gitmek olduğunu söyleyen çocuklar, günde 10-15 lira kazandıklarını belirtiyor. Yaşları 7 ile 14 arasında değişen ve isimlerini vermek istemeyen çocuklar, aile bütçelerine katkıda bulunmak ve vakit geçirmek için her gün şehir çöplüğüne gittiklerini ifade ediyor. Burada işlerine yarayan malzemeleri seçmeye çalışan çocuklar, sözleşmişçesine, “Bizim ailelerimiz yoksul. Biz de aç kalmamak için evimizin yakınındaki bu çöplükten ekmeğimizi çıkartıyoruz. Elbette biz de okula gitmek istiyoruz. Biz de okumak, adam olmak istiyoruz. Ama çalışmak zorundayız” şeklinde konuşuyor.

02.02.2010


 

Çöpçülere güvenlik eğitimi

ANTALYA Büyükşehir Belediyesi temizlik personeli şehir güvenliği konusunda bilgilendirildi.

Antalya Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, temizlik personelinden polise yardımcı olmalarını istedi. Antalya Emniyeti Toplum Destekli Polis Şube Müdürlüğü öncülüğünde Büyükşehir Belediyesi temizlik işleri personeline şehir güvenliği konusunda eğitim verildi. Eğitime Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ali Özkayacan, Çevre Koruma Daire Başkanı İnanç Argun ve Temizlik İşleri Şube Müdürü Ali Demir Türkmen ve çok sayıda temizlik personeli katıldı.

Toplum Destekli Polislik Şube Müdürü Murat Yaşarçetin, Basın Halkla İlişkiler Müdürü Akif Aktuğ, Muhabere Elektronik Şube Müdürü Murat Esertürk ve Bomba İmha Şube Müdürü Mehmet Güngör, Büyükşehir Belediye Kültür Salonu’nda 450 temizlik personeline suç önleme ve şehir güvenliği konusunda bilgi verirken, polise yardımcı olmalarını istedi. Antalya Emniyet Müdürlüğü Bomba İmha Şube Müdürü Mehmet Güngör, 17 uzmanla görev yaptıklarını belirterek, işçilere ‘Sizler de bizim yardımcı uzmanlarımızsınız’ diye seslendi. Bombanın belli bir standardı ve şekli olmadığını belirten Güngör, insanların başına gelen her olayın lüzumsuz meraktan geldiğini söyledi. Şehrin her noktasında temizlik görevi yapan işçilerden yardım isteyen Bomba İmha Şube Müdürü Mehmet Güngör, “Sahibini bilmediğiniz her şeyden şüphelenin. Ortada bırakılan ve şüphe meydana getiren her türlü eşya için bizi bilgilendirin. Bizim gözümüz olun. Sizlerin desteğiyle her türlü olayın önüne geçebiliriz” dedi.

ACİL ÇAĞRI HATTINDAN

ŞAŞIRTAN İHBARLAR

Muhabere Elektronik Şube Müdürü Murat Esertürk de, 155 Polis İmdat ve MOBESE hakkında temizlik personelini bilgilendirdi. 114 personel ile 24 saat Antalyalıların hizmetinde olduklarını belirten Esertürk, “Kent Güvenlik Yönetim Sistemi MOBESE ve Polis İmdat 155 ihbar hattında görev yapıyoruz. Acil çağrı hatlarına öyle ihbarlar geliyor ki şaşarsınız. Amacı dışında ihbarlar geliyor. Eşinden boşanmak isteyen, eşinin kendisini aldattığını düşünen, nerede bankamatik var? gibi ilginç soru ve şikâyetler alıyoruz. Bir suç işlendiğinde ihbar eden kişiden doğru eşgal ve adres alamıyoruz. Sizlerden isteğimiz bir olaya şahit olduğunuzda, bize bildirirken, eşkal ve adres konusunda doğru bilgi vermeniz. Sizler kentin her noktasında görev yapıyorsunuz. Her türlü olayla karşılaşıyorsunuz. Bizlere destek olmanızı istiyoruz” şeklinde konuştu.

TOPLUMUN YÜZDE 95'İ

SUÇ İŞLEMİYOR

Antalya Emniyet Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Akif Aktuğ da, uzun zamandır toplum destekli çalışmalar yaptıklarını söyledi. Toplumun yüzde 5’inin suç işlediğini belirten Aktuğ sözlerine şöyle devam etti. “Toplumun yüzde 95’i suç işlemiyor. Ancak, biz yüzde 5’lik kısımdan korkuyoruz. Onlar 5 kişi, biz 95 kişiyiz. Korkmamalıyız. Birlik olmalıyız” dedi. Özellikle Komşu Kollama Projesi ile önemli hizmetler gerçekleştirdiklerini anlatan Akif Aktuğ şunları söyledi: “Sizlerden şunu istiyoruz. Bir cüzdan buldunuz. Kendiniz bakmadan, bizi arayın. Çünkü elinize aldığınızda parmak iziniz geçebilir. Bulduğunuz o cüzdan belki de bizi suçluya götürecektir. Sizlerin her türlü ihbarı bizi çözüme götürecektir. Çünkü bu kentte sabahın erken saatinde bir siz bir de biz ayaktayız. Sizlerin gözü bizim için çok önemli. Polisle işbirliği yaparsanız gördüğünüz duyduğunuz olayları bize ihbar ederseniz önemli suçları önlemiş ve suçluları yakalamış oluruz.”

MÜŞERREF AKSOY

02.02.2010


 

Buluşuyla tamircileri rahatlattı

SAMSUN’UN Alaçam ilçesinde Sanayi Sitesi’nde motosiklet tamirciliği yapan Selçuk Elibol (26), bir ilke imza attı.

Selçuk Elibol, 2005 yılında aklına gelen “Arabalar lifte takılıyor da neden motosiklet kaldıran lift olmasın?” sorusu üzerine başladığı araştırmalar neticesinde “motosikletleri kaldıran bir lift makinası” icat etti. Selçuk Elibol iki yıllık bir uğraş sonucu projesini 2007 yılında gerçekleştirdi. 4 profil içinde raylı bir sistemde gidip gelen, celaskal çeki halatı ile çalışan ve 1.5 m yükselebilen lift makinası tamircileri yere yatarak çalışmaktan kurtardı. Selçuk Elibol bu sistem ile 2 günlük iş yoğunluğunu 4-5 saate düşürdüğünü söylüyor.

02.02.2010


 

SİVAS 4.7 İLE SALLANDI

SİVAS’IN Divriği ilçesinde 4.7 büyüklüğünde orta şiddetli deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden alınan bilgiye göre, saat 06.01’de merkez üssü Sivas’ın Divriği ilçesine bağlı Sincan beldesinde 4.7 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Aynı mevkide, saat 06.26’da da 3.0 büyüklüğünde, 08.11’de 3.1 büyüklüğünde 2 deprem daha kaydedildi. Divriği Kaymakamı Önder Bakan, yaptığı açıklamada, depremin ilçeye bağlı Sincan beldesinde sabah saatlerinde gerçekleştiğini belirtti. Depremin merkez noktasının Sincan beldesi olduğunu anlatan Bakan, deprem sonucu ilk tespitlerine göre herhangi bir olumsuzluk olmadığını, can ve mal kaybı yaşanmadığını söyledi.

Sivas’ın Divriği ilçesine 4.7 büyüklüğünde meydana gelen depremin merkez üssü Sincan Bucak Merkezi Köyü Muhtarı Sait Karslı, ‘’Korkulacak herhangi bir durum yok’’ dedi. Muntar Karslı, sabah saatlerinde depremi kendisinin ve köydeki diğer vatandaşların hissettiğini söyledi. Deprem sonrası hemen jandarmaya bilgi verdiğini ifade eden Karslı, ‘’Korkulacak herhangi bir durum yok. Evleri kontrol ettim, herhangi bir hasar yok’’ dedi.

02.02.2010


 

Bu reklamlar kaldırılmalı

ALKOLLÜ içki reklamları çoktan beri dikkatimi çekiyordu. Çok satan bir gazetede değişik sayfalarda, özellikle de son sayfada bu reklamlara yer veriliyor. İçki reklamının yanında da gazete okuyucularının çocuklarının bebeklerinin fotoğrafları yayınlanıyor. Kötü alışkanlıkları güzel gösterme faaliyeti akıllara durgungunluk verecek seviyede. El insaf! Aynı gazetede bir haber başlığı vardı. Hemen aklıma şu meşur söz geldi: “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.”

Haber şuydu: “Adalete isyan. İzmir Güzelbahçe’de 15 Mart 2009’da O.T. eşi, 5 yaşındaki kızları ve 3 aylık bebekleri ile gezintiye çıkmışlardı. Aşırı alkollü direksiyona geçen A.E., kamyonetiyle kaldırıma çıktı. Bebek arabasındaki 3 aylık F.’yı öldürdü, bir kişiyi yaraladı. Muayenede 269 promil alkollü çıktı. 6.5 ay hapis yattıktan sonra serbest kaldı. F.’nin annesiyle babası, “Böyle bir canavar nasıl serbest kalır?” diye isyan etti.

Bilmiyorum kazada ölen bu yavrunun (Allah annesine babasına sabr-ı cemil versin) fotoğrafı gazetedeki ilgili sayfada yayınlandı mı?

Aynı gazete birinci sayfasına bu haberi vermiş, hemen arka sayfada “rakı reklamını yayınlamış. Alay eder gibi. Aynı gazete ilerleyen sayfalarında “Şaraba yatıran kazanıyor” haberleri ile alkollü içkilerin reklamı yapılmaya devam ediyor. Ne diyelim? “Aileden Sorumlu Bakanlık” bu reklamları engellemeli.

Maalesef bu asırda, ahireti bildikleri ve inandıkları halde, bilerek dünyayı ahiret tercih etme alışkanlığı var. Yanılmıyorsam gazete patronunun annesi vefat ettiğinde vefat ilanının başında “hacı” sıfatı da vardı.

En büyük israf, içkiye verilen para değil mi? Kim hayrını görmüş ki içki gelirlerinin?

Erdoğan AKDEMİR

[email protected]

02.02.2010


 

Çam ormanlarımız kuruma tehlikesi ile karşı karşıya

TÜKETİCİLER Birliği Antalya Şube Başkan Yardımcısı Mehmet Haluk Atasoy; “Çam ormanlarımız kuruma tehlikesi ile karşı karşıya” dedi.

Mehmet Haluk Atasoy konuyla ilgili yaptığı açıklamadı şunları kaydetti: “Özellikle Antalya düzlerçamı, Termosos yolu Korkuteli yol güzergâhında ve Muğla sahil kesiminde çamlarımız ve ormanlarımız tehlike altındadır. Çam ağaçlarına musallat olan keseler içerisindeki tırtıllar ve kelebekler, bu ağaçların kurumasına neden olmaktadır. Yaptığımız gözlemlerde bu bölgelerde çam ağaçlarında yaygın şekilde keseciklerin olduğunu üzülerek görmüş bulunmaktayız. Antalya’ya bu kadar yakın mesafedeki çam ağaçlarındaki kese musallatının Orman Bölge Müdürlüğü yetkililerince görülmemesi düşündürücüdür. 60-70 yıl gibi uzun bir sürede yetiştirebildiğimiz bu değerli ağaçlarımızın ve ormanlarımızın güzel ülkemize ve Antalya’mıza ayrı bir değer kattığı kuşkusuzdur. Yer açmak, anız yakmak, piknikçiler tarafından yakılan ormanlarımızın (Manavgat ormanları gibi) yerine konulması çok uzun yıllar almaktadır. Bunlara ilave olarak çam ağaçlarında yaygınlık kazanan kese musallatı ile ormanlarımızın kuruma tehlikesi de ortaya çıkmıştır. Gelecek nesillerin bizlere emanet bıraktığı bu ormanlarımıza iyi bakmak, daha bakımlı şekilde teslim etmek, emanete hıyanet etmemek boynumuzun borcudur. Yetkililerin acilen bu tehlike karşısında harekete geçerek kuvvetli bir purvarizatör (ilâç püskürten alet) ve ilâçlama yapan uçaklarla keselere karşı mücadele etmeleri gerekmektedir. Bu konuda birikimi olan değerli orman mühendislerimizin ve ormancılarımızın bu duyarlılığı göstermelerini bekliyoruz.”

02.02.2010


 

Üniversite kampüsüne bitki geni serası kurulacak

PAMUKKALE Üniversitesi (PAÜ) Rektörü Prof. Dr. Fazıl Necdet Ardıç, Denizli’nin bölgesel sebze ve meyve genlerini korumak ve çoklu üretim yapabilmek için üniversite kampüsüne ‘’bitki geni serası’’ kuracaklarını bildirdi.

Prof. Dr. Ardıç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, önem verdikleri projelerden birinin de Denizli Ticaret Odası’na (DTO) bağlı Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi (ABİGEM) ile ortaklaşa ortaklaşa hazırladıkları ‘’tohum üretim merkezi’’ kurulması olduğunu belirtti. Kuracakları bu merkezde geleneksel tohumlardan hibrit tohum üreterek, ithal tohum ihtiyacını ortadan kaldırmayı hedeflediklerini ifade eden Prof. Dr. Ardıç, ‘’Proje kapsamında Denizli’nin sebze ve meyve genini korumak ve çoklu tohum üretimi yapmak için kampüse sera kuruyoruz. Bu serayı bir tohum üretim merkezi haline dönüştüreceğiz ve hibrit tohum üreterek, seralardaki o ithal tohum olayını ortadan kaldırmak istiyoruz’’ dedi.

02.02.2010


 

Donan göl üzerinde kaydılar

DOĞU Anadolu Bölgesini etkisi altına alan soğuk hava, Van’daki bazı göletleri dondurdu.

Van ve ilçelerinde hafta başı etkili olan kar yağışı, yerini soğuk ve dondurucu havaya bıraktı. Van-Hakkari karayolu üzerinde bulunan Zernek Barajı göleti ile Van-Özalp karayolunun 10. kilometresinde yer alan Sıhke Göleti dondu. Soğuk havanın yaşamı olumsuz etkilediği kentte donan göletler, çocukların eğlence mekânı haline geldi. Yüzeyi tamamen buzla kaplanan Sıhke Göleti, yarıyıl tatilindeki çocukların oyun alanı oldu. Buzun kırılma tehlikesine aldırış etmeyen çocuklar, köpeklerin boynuna bağladıkları iple buz üzerinde bol bol kaydı. Bazı çocuklar ise bisikletiyle gölün üzerinde gezinmeyi tercih etti. Donan Sıhke Göleti’nde kaymanın keyifli olduğunu belirten 11 yaşındaki Remzi Aslan, göletin her yıl belirli aralıklarla donduğunu, yazın balık avladıkları gölette kış aylarında kaymanın keyfini yaşadıklarını söyledi.

02.02.2010


 

Burkayı yasaklamak insan haklarına aykırı

İnsan Hakları İzleme Komitesi, Fransa’nın burkayı yasaklama çabalarını Müslüman kadınların haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle ağır şekilde eleştirdi. Komite, bu hareketin ülkedeki Müslüman toplumunu rencide edeceğinin altını çizdi.

Komitenin Batı Avrupa kıdemli araştırmacılarından Judith Sunderland, Inter Press Service’e yaptığı açıklamada; “Kısıtlamaların, Fransa’da yaşayan Müslüman kadınların dinlerinin gereklerini açıkça yaşama ve kişisel özgürlük haklarına tecavüz olduğunu düşünüyoruz ve bu konuda kaygılıyız” diye konuştu. Sunderland, herhangi bir kısmi ya da genel yasağın, temel insan haklarının ihlali anlamına geleceğini vurgulayarak, “Her çeşit kısıtlamanın kesinlikle karşısındayız” diye konuştu. Bu tür bir girişimin akim kalmaya mahkûm olduğunu belirten Sunderland, “Kesinlikle yanlış bir hareket olur. Örtü kullanan kadınları toplumdan dışlamak anlamına gelir” dedi. Fransa şu an itibariyle 7 milyon ile Avrupanın en geniş Müslüman nüfusunun yaşadığı ülke konumunda. Hükümet gelen tepkiler sonrası yasaktan vazgeçmişti.

02.02.2010


 

Sulak alanlar yok oluyor!

MİLLÎ Parklar Genel Müdürlüğü verilerine göre, sulak alanlar bakımından bulunduğu coğrafyanın en önemli ülkelerinden biri olan Türkiye’de toplam 2 milyon 206 bin 835 hektar sulak alan bulunuyor. Bu alanlar arasında Sultan Sazlığı, Seyfe Gölü, Burdur Gölü, Manyas Kuş Gölü, Göksu Deltası, Akyatan Lagünü, Kızılırmak Deltası, Uluabat Gölü, Gediz Deltası, Meke Maarı, Kızören Obruğu ve Yumurtalık Lagünü öne çıkıyor.

2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü sebebiyle Türkiye’deki sulak alanlar hakkında bilgi veren TEMA Samsun İl Temsilcisi Ömer Faruk Sönmez, sulak alanın ekolojik sistemde büyük öneme sahip olduğunu, Türkiye’nin de sulak alan bakımından zengin olduğunu ama bu zenginliğin yok olma tehlikesinin sürdüğünü söyledi.

Sazlıkların kesilmesi, tarım amaçlı kurutmalar, doldurmalar, sanayi kirliliği, içme suyu amaçlı kullanımlar, büyük baraj inşaatları sebebiyle yeterli su alamama ve yapılaşmalardan dolayı yaklaşık 1 milyon 300 bin hektar sulak alanın ekolojik ve ekonomik değerini kaybettiğini ifade eden Sönmez, Türkiye’nin 40 yıl gibi kısa bir sürede, sulak alanlarının yarısını kaybettiğine dikkat çekti.

TEMA Vakfı’nın uzun zamandan bu yana devam etmekte olan su politikaları çalışmaları, su varlığının korunması yönünde çalışmalarını sürdürdüğünü ifade eden Sönmez, “TEMA, Mera ve Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı kanunlarından sonra Su Çerçeve Yasası’nın çıkarılmasını ve uygulanmasını talep etmektedir. Yasa kapsamında suyun doğal döngüsü ve akışından elde edilen ekolojik ve ekonomik katma değer birbirinden ayrı düşünülmemelidir. Yaban hayatı ve su ekosistemlerinin temel ihtiyaçları idarî karar ve eylemlerde kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Suyun yönetiminde ve suya ilişkin kamusal kararlarda ve eylemlerde sürdürülebilir yaşamın tesis edilmesinin hayati olduğu vurgulanmalıdır” dedi.

Sönmez, tüm su havzalarında, ekolojik esaslı entegre havza yönetiminin esas alınması gerektiğine de dikkat çekti.

02.02.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl