12 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Gül: Olayı fazla büyütmemek gerekir

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Ankara’da mühimmat yüklü kamyonla ilgili değerlendirmeniz nedir?’’ sorusu üzerine, “Bunlar savcıların konularıyla ilgili. Hukukumuz ne gerektiriyorsa o yapılır. Bunları çok fazla büyütmemek gerekir” dedi.

GÜL: FAZLA BÜYÜTMEMEK GEREKİR

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül ise Isparta Belediye Başkanlığı’nı ziyarette konuyu değerlendirdi. Gül, ‘’Ankara’da mühimmat yüklü kamyonun TSK’ya ait olduğunun belirtilmesine rağmen aramaların uzun sürmesi tartışmalara neden oldu. Kurumlar arası çatışma yine gündeme geldi bazı basın yayın organlarında. Değerlendirmeniz nedir?’’ sorusu üzerine ‘’Bunlar savcıların konularıyla ilgili. Hukukumuz ne gerektiriyorsa o yapılır. Bunları çok fazla büyütmemek gerekir’’ dedi.


Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

12.03.2010


 

“RUTİN SEVKİYAT” AÇIKLAMASI

Ankara girişinde durdurulan sivil plakalı kamyondan 900 el bombası çıkması şaşkınlıkla karşılanırken, olayla ilgili olarak askerî yetkililere atfen çıkan “Bu, rutin bir mühimmat sevkiyatı. Türkiye'nin her yerinden her zaman bu tür sevkiyat yapılır” açıklamaları inandırıcı bulunmadı ve cevap bekleyen soru işaretlerine yol açtı.

GÜVENLİK ZAAFI OLUŞTURMAZ MI?

Bu kadar çok sayıdaki mühimmatın sivil kamyonlarla ve gerekli tedbirler alınmadan, eskort ve koruma refakati olmadan taşınması yadırganırken, bunun ciddî bir güvenlik zaafı oluşturduğuna dikkat çekildi ve gündeme gelen soruların “paranoya” olarak nitelenmesine de anlam verilemedi.

‘RUTİN’ SKANDAL

ANKARA girişinde durdurulan sivil plakalı kamyondan 900 el bombası çıkması şaşkınlıkla karşılanırken, olayla ilgili olarak askerî yetkililere atfen çıkan “Bu, rutin bir mühimmat sevkiyatı. Türkiye’nin her yerinden her zaman bu tür sevkiyat yapılır” açıklamaları inandırıcı bulunmadı ve cevap bekleyen soru işaretlerine yol açtı. Muğla Vali Vekili Faruk Necmi Kurt, Ankara’da, Etimesgut civarında polis ekiplerince durdurulan silah ve mühimmat yüklü kamyonla ilgili olarak, ‘’Yapılan mühimmat naklinin yasal olduğu bilgisi verildi” dedi.

Kurt, ‘’Muğla’dan Ankara’ya yapılan mühimmat nakliyle ilgili size bir bilgi ulaştı mı?’’ sorusuna şu karşılığı verdi: ‘’Yapılan mühimmat naklinin yasal olduğu bilgisi verildi. Mühimmat naklinin yasal olduğu bilgisi verilince detayını araştırma gereği duymadık. Mühimmatın nereden sevk edildiği konusunda bana bir bilgi iletilmedi.’’

SEVKİYATIN POLİSE BİLDİRİLMESİ ŞART

Askeri yetkililer, önceki gün akşamki olayın ardından Ankara’ya benzer şekilde kiralanan 12 sivil plakalı kamyonla silah ve mühimmat sevk edildiğini açıkladı. Bu kamyonların herhangi bir risk teşkil etmemesi için tercih edildiği ileri sürüldü. Ancak patlayıcı madde taşıma yönetmeliğine göre, bu tür nakillerde polisten eskort talep edilmesi gerekiyor. Alınan bilgilere göre, içinde askerlerin bulunduğu araçla ilgili Emniyet’e herhangi bir bildirimde bulunulmadı.

İHBARCILAR ARAŞTIRILIYOR

Gölbaşı’ndaki bir askeri birliğe cephane sevkiyatı yaptığı sırada Etimesgut’ta durdurulan silah ve mühimmat yüklü kamyonla ilgili ihbarda bulunanlar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca araştırılıyor. Başsavcılık yetkililerinden alınan bilgiye göre, asılsız ihbarı yapan kişi veya kişilerin kimliklerinin tespiti için çalışmalar yürütülüyor.

GÜVENLİK ZAAFI OLUŞTURMAZ MI?

Bu kadar çok sayıdaki mühimmatın sivil kamyonlarla ve gerekli tedbirler alınmadan, eskort ve koruma refakati olmadan taşınması yadırganırken, bunun ciddî bir güvenlik zaafı oluşturduğuna dikkat çekildi ve gündeme gelen soruların “paranoya” olarak nitelenmesine ise anlam verilemedi.


Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

12.03.2010


 

ATALAY: SAVCILIK BİR AÇIKLAMA YAPAR

İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, Ankara Etimesgut civarında durdurulan mühimmat yüklü kamyonla ilgili olarak, ‘’Yargıyı ilgilendiren bir konu. Savcılık bir açıklama yapar’’ dedi.

İçişleri Bakanı Atalay, Ankara’da yapımı tamamlanan sağlık tesislerinin toplu açılış töreninden ayrılırken, gazetecilerin konuya ilişkin sorusuna, ‘’Yargıyı ilgilendiren bir konu. Savcılık bir açıklama yapar’’ karşılığını verdi.

12.03.2010


 

KAMYON,BİR İHBAR ÜZERİNE DURDURULMUŞTU

ANKARA'DA önceki gün 155 Polis İmdat Hattı'na gelen bir ihbar üzerine harekete geçen Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri 06 BJ 9915 plakalı beyaz, üzeri mavi brandayla kaplı kamyonu durdurarak arama yapmak istemişti.

Kamyonda bulunanlar, yüklü bulunan silah ve mühimmatı askeri birliğe teslim edeceklerini belirterek, buna ilişkin belgeyi ibraz etmiş, bunun üzerine Terörle Mücadele ekipleri, olayı Cumhuriyet savcısına bildirmişti. Savcının talimatı üzerine kamyon incelenmek üzere Ankara Emniyet Müdürlüğüne getirilmiş, işlemlerin tamamlanmasının ardından, kamyon, polis eskortuyla birlikte Gölbaşı'ndaki askeri birliğe götürülmüştü.sc

12.03.2010


 

Kamyon 3 ayrı kazaya karışmış

ANKARA Gölbaşı yakınlarında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince incelenen ve içinden silah ile çeşitli mühimmatların çıktığı belirlenen kamyonun 2008’in ilk aylarında 3 ayrı maddi hasarlı trafik kazası yaptığı belirtildi.

Edinilen bilgiye göre, 06 BJ 9915 plakalı kamyonun, 25 Şubat 2008, 4 Nisan 2008 ve 20 Mayıs 2008 tarihlerinde üç ayrı maddi hasarlı kazaya karıştığı kaydedildi. Kamyonun 4 Nisan 2008 tarihinde karıştığı kazadan dolayı 9 bin 497 lira hasar oluştuğu öğrenildi.Kazaları çarpma şeklinde olan bir kamyonun kayıtlı olduğu Dikmen’deki Enkaylar şirketinin sahibi Metin Karaoğlu, dün kamyonu bazı basın mensupları ile ararken bugün demeç vermemek için kayıplara karıştı.


Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

12.03.2010


 

Önce bir reform paketini görün

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, ‘’’Her alanda Avrupa Birliği kriterlerini uygulayalım ama Anayasa’ya gelince, yargı reformuna gelince oraya dokunmayın’ diyorlar. Böyle bir anlayışın, bu tür siyaset tarzının geçmişte Türkiye’ye nasıl ağır bedeller ödettiğini hep birlikte gördük’’ dedi.

Erdoğan, Ankara’da yapımı tamamlanan sağlık tesislerinin toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, kendilerinin bu ülkenin derdiyle dertli olduklarını ifade ederek, ‘’Ama bu ülkenin derdini kendisine dert edinmeyenler, bu milletin derdiyle dertlenmeyenler, kendi şahsi ikballerini, kendi şahsi çıkarlarını her şeyin üzerinde tutuyorlar’’ diye konuştu.

Bir reform paketi yapacaklarını, ancak paketin içeriğini bilmeden karşı çıkıldığını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

‘’Şurada bir reform paketi yapacağız daha mahiyeti belli değil, mahiyeti belli olmadan karşı çıkmaya başladılar. Dediler ki ‘Anayasa Mahkemesine götüreceğiz’ Durun bir bitsin, içinde ne var ne yok bir görün...Daha görmeden ‘Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz’ diyorlar. Allah aşkına böyle bir siyaset tarzı Türkiye’ye hizmet kazandırabilir mi? Böyle bir siyaset üslubu bu milletin dertlerine deva olabilir mi? Diyoruz ki biz hazırlıkları gelin beraber yapalım, ona da yanaşmıyorlar. Peki yapalım size de getirelim, siz de görün... ‘İstemezük’, yaa niye istemezük. Getirelim bir görün, ondan sonra kararınızı verin. Böyle bir muhalefet anlayışı, bu kadar kısır bir muhalefet vizyonu Türkiye’nin uluslararası itibarına, ağırlığına hiç yakışıyor mu? Önce bir reform paketini görün. Ama yok...İşte şimdi arkadaşlarımız hazırlıklarını bitiriyorlar, bitireceğiz. İsteseler de istemeseler de arkadaşlarıma diyorum randevu talep edin. Verdiler verdiler, vermediler Türkiye’ye duyuracaksınız, milletimize duyuracaksınız. Katkıları olursa ne ala. Biz diyoruz ki yegane karar milletindir. Söz de milletindir, karar da milletindir diyoruz. Bizim kaybedecek vaktimiz yok, biz yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Tabii bunların başka hevesleri var. İnandıklarından değil haa... Hemen diyorlar erken seçime gidelim, istediklerinden de değil haa... Hadi gidelim desek inanın kaçarlar, böyle bir ciddiyetleri de yok. Fakat biz bütün bunlara rağmen çalışmamızı yürütüyoruz. Eğer Türkiye’nin büyümesine, ilerlemesine, gerçekten kalkınmasına bunların katkısı olsa biz şu anda geldiğimiz noktanın çok daha ilerisinde oluruz, ama istemezler.’’


Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

12.03.2010


 

Bülent Arınç, ruhanî liderlerle görüştü

DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye’deki azınlıkların ruhani liderleri ve cemaat vakıflarının başkanları ile Başbakanlığın Dolmabahçe Ofisi’nde kahvaltılı toplantıda bir araya geldi.

Kahvaltının ardından bir konuşma yapan Arınç, Türkiye’deki azınlıkların ruhani liderleriyle yapılan bu görüşmenin çok verimli olduğunu söyledi. Türkiye’nin son yıllarda temel hak ve özgürlükler konusunda her zamankinden daha istekli adımlar attığını, çözümsüz gibi görülen, adeta tabu olan konuların üzerine korkusuzca ve cesurca gidildiğini söyleyen Arınç, ‘’İstiyoruz ki, dünyanın en büyük medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olan bu topraklarda bir tek vatandaşımız bile hoşnutsuz kalmasın” dedi. Arınç, hiçbir ayırım yapmadan bu ülkeye vatandaşlık bağıyla bağlı olan her bir insanın, her türlü farklılığıyla birbirinin gönlünde, yüreğinde ayrıcalıklı bir yere sahip olmasını istediklerini ifade ederek, “Hepimiz insanız ve bu masanın etrafında oturan hepimizin inancının temelini insan oluşturur, yani hepimizin inancında insan yalnızca insan olduğundan dolayı kutsaldır. 71,5 milyon vatandaşımızın her biri bu ülkenin asli unsurudur, egemenidir, birinci sınıf vatandaşıdır. Bunun dışında bir yaklaşımı asla ve asla kabul etmiyoruz’’ dedi.

12.03.2010


 

Siyasî istikrarı 12’den vuran muhtıra

BUGÜN TSK’nın siyasi hayata ilk postmodern müdahalesi olarak yorumlanan 12 Mart’ın 39. yıldönümü. Ekonomik kriz, parti bölünmeleri ve öğrenci olayları sebebiyle ülkede çıkarılan karışıklıkları bahane eden Ordunun üst komuta kademesi, 12 Mart 197’de işbaşındaki hükümeti hedef alan bir ültimatom verdi.

TSK’nın, Cumhurbaşkanı ile Millet Meclisi ve Senato başkanlarına gönderdiği muhtırada “Türk Silâhlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyetini korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi doğrudan üzerine almaya kararlıdır” ifadesi kullanıldı. Bu, şu demekti: Hükümet istifa edip çekilmezse, ordu idareye doğrudan el koyacak. AP lideri Başbakan Süleyman Demirel, bu gelişme üzerine, Çankaya’ya giderek Cumhurbaşkanı Sunay’a istifasını sundu. Bu muhtıra, netice itibariyle, kanlı 27 Mayıs Darbesinden sonra toparlanmaya çalışan ve bir derece istikrara kavuşan siyasî yapıya ağır bir darbe vurdu. Siyaseti paramparça etti. Kalkınma hamlesinin canına okudu. Ayrıca, ülke yönetiminin ehliyetsiz ellere geçmesine, ara rejimlerin meydan almasına ve koalisyonlar hükümetinin başlamasına sebebiyet verdi. İşte, özellikle bu tarihten sonradır ki, hür seçimlerde daima işbaşına gelmiş olan Demokrat misyon, tek başına iktidara gelme şansını bir daha yakalayamaz oldu.

12.03.2010


 

İstiklal Marşı, kurtuluş mücadelesinin notları

AKP Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan, İstiklal Marşı’nın kabulünün 89. yıldönümü dolayısıyla yayamladığı mesajında, mermilerin, bombaların patladığı savaş meydanlarında yazılan İstiklal Marşı’nın; köylerin, kasabaların, bozkırların arasında süren bir kurtuluş mücadelesinin notları olduğunu söyledi.

İstiklal Marşı’na sahip olmak için çok bedel ödendiğini belirterek, “Çok can verdik, bu marş feda edilmiş bedenlerin, aşk ile şahadete koşan ruhların arkasından yazılmış destandır. Merhum Mehmet Akif Ersoy, İstiklâl Marşında, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk milletinin bağımsızlığa, hakka, yurduna ve dinine olan bağlılığını dile getirdi” dedi. Milletleri ‘millet’ yapan ve yaşatan insanların unutulamaz olduğunun altını çizen Erdoğan, “Mehmet Akif’in yalnız vatan ve millet hizmetleri değil, edebiyatımızdaki emsalsiz yeri de doldurulmayacaktır.

12.03.2010


 

Hüzünlü buluşma

Elazığ’daki depremin simgesi haline gelen 8 yaşındaki Keko, Almanya’dan dönen babasıyla buluştu. Keko’yla babasının buluşması duygu dolu anlar yaşanmasına sebep oldu.

Depremzede Keko babasına kavuştu

Elaziğdakı depremde Okçular köyünde annesi ve kardeşini kaybeden ve adeta depremin simgesi haline gelen minik Keko, dün babasıyla buluştu. Gece geç saatlerde köye gelen baba Mehmet Çiçek, sabah saatlerinde oğluyla kucaklaştı. Duyguları sorulan minik Keko, annesi ve kardeşini düşündüğünü söyleyince baba Mehmet Çiçek gözyaşlarına boğuldu. Birbirlerine sarılarak ağlayan Keko ve babası, duygu dolu anlar yaşanmasına sebep oldu. Baba Mehmet Çiçek, Almanya’dayken olayı telefonla haber aldığını ve ilk fırsatta köye gelmek için yoğun çaba sarfettiğini ifade etti. Mehmet Çiçek, “Oğlumun televizyonlardaki görüntülerine bakamadım. Bundan sonra Almanya’ya dönmeyeceğim. Burda, köyümde çocuğumun yanında yaşayacağım” dedi. Öte yandan, Elazığ Valisi Muammer Erol ve il jandarma komutanı Zafer Koç da köyü ziyaret etti. Erol ve Koç, minik Keko’yu severken minik Keko da bunların elini öptü.


Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

12.03.2010


 

e-Devlet tasarısı Meclis'te

Ulaştirma Bakanı Binali Yıldırım, e-Devlet tasarısının TBMM’ye sevk edildiğini belirterek, ‘’Bu tasarı evraka dayalı, ıslak imzaya dayalı birçok işlemin sanal ortamdan, elektronik ortamdan yapılabilmesine imkan sağlayacak düzenlemeler getiriyor’’ dedi.

Antalya Belek’teki Spice Hotel’de düzenlenen ‘’2. Uluslararası e-Devlet ve e-Yönetim Konferansı’’nın açılışında konuşan Bakan Yıldırım, bilgi iletişim teknolojilerinin hızlı gelişmesiyle iletişimin bilgi boyutunun önem kazandığını söyledi. Haberleşme altyapısının günlük, sosyal ve ekonomik hayatı ilgilendiren birçok konuda vazgeçilmez araç haline geldiğini belirten Yıldırım, bilgi iletişim teknolojilerindeki gelişmenin e-Devlet zorunluluğunu getirdiğini ifade etti. Yıldırım, bilgi temelli toplumu başarmak için halledilmesi gereken konuların başında iletişim alt yapısı, bölgesel farklılık olmaması ve hizmet üretilmesi olduğunu dile getirerek, asıl önemli olanın zihinsel dönüşümü gerçekleştirmek ve elektronik yaşam tarzına geçmek olduğunu vurguladı. e-Devlet uygulamalarının yaygınlaştırılmasına yönelik önemli bir adım daha attıklarını belirten Yıldırım, ‘’e-Devlet Tasarısını Meclise sevk ettik. Bu, e-Devlet uygulamalarında yeni bir dönemi, dönüm noktasını getirecek. Tasarı, mevcut 33 farklı kanunda değişiklik getiriyor. Evraka dayalı, ıslak imzaya dayalı birçok işlemin sanal ortamdan, elektronik ortamdan yapılabilmesine imkan sağlayacak düzenlemeler getiriyor. Böylece artık ‘kanun müsait değil’ bahanesinin arkasına kimse sığınamayacak’’ dedi.

12.03.2010


 

AB’den 650 milyon Avro

Başbakanlik Avrupa Birliği (AB) Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Cangır, ‘’AB, katılım öncesi mali yardım kapsamında Türkiye’ye 2010 yılında, 650 milyon avro kaynak kullandıracak’’ dedi.

Trabzon Valiliği’nde düzenlenen, ‘’Avrupa Birliğine Uyum, Danışma ve Yönlendirme Kurulu’’ toplantısına katılan Cangır, AB’ye katılım sürecinde gerçekleştirilen yasal ve idari reformların hayata geçirilmesi, bu faaliyetlerin takibinin yapılması ve toplumda sağlıklı anlaşılabilmesi ile AB mali kaynaklarının kamu kurumları, sivil toplum örgütleri, özel kuruluşlar ile ilgili kişilerce verimli kullanılmasının sağlanması konularında bilgi aktardı. AB Genel Sekreter Yardımcısı Cangır, AB’nin, katılım öncesi mali yardım kapsamında geçen yıl 550 milyon avro kaynak kullandırdığını belirterek, ‘’AB, katılım öncesi mali yardım kapsamında Türkiye’ye 2010 yılında, 650 milyon avro kaynak kullandıracak’’ dedi.

12.03.2010


 

Emeklilerden Dinçer hakkında suç duyurusu

Bır grup emekli, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Emin Zararsız ile iki emekli derneğinin yöneticileri hakkında, “Muvafakatları olmadan aylıklarından derneklere aidat kesildiği” gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

Adliye önünde toplanan emeklilere, CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal da destek verdi. Soysal, emeklilerin açlık sınırında aylık alarak hayatlarını sürdürdüğünü ifade etti. Emeklilerin bilgisi dışında, “SGK içinde anlaşma sağlanarak” aylıklarından emekli derneklerine aidat kesildiğini öne süren Çetin Soysal, bu nedenle suç duyurusunda bulunulduğunu söyledi. Açıklamanın ardından, bazı emekliler, avukatları Ünal Demirtaş aracılığıyla suç duyurusu dilekçelerini verdi.

12.03.2010


 

Yargıya baskı yargıdan

Eski Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, yargı üzerindeki en büyük baskının yine yargının içinden geldiğini söyledi.

TRT’de yayınlanan Gazeteci Taha Akyol’un sunduğu, “Herkes İçin Adalet” programına katılan eski Adalet Bakanı Sungurlu, son günlerde yaşanan HSYK’nın yapısı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Gelinen noktada Türk yargısının içinde milletin yeri olmadığını söyleyen Sungurlu, “22 yaşında bir çocuğu hakim yapıyoruz. Sonra onun bu milletle hiçbir irtibatı olmuyor. Terfileri, her şeyi HSYK içinde, karar verirken ‘Yargıtay benim dosyamı onaylayacak’ diyor. ‘Müfettiş gelirse dosyam HSYK’ya gidecek’ diyor. Bizim yargımızın içinde millet yoktur. Hiçbir hakim ve savcı ‘ben bu kararı verirken, millete karşı sorumluluğum nedir?’ diye düşünmüyor. Kendi vicdanında varsa var, yoksa sistemde ona bir sorumluluk yok. O tamamen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu bilir.” diye konuştu.

Konuşmasında bürokrasiyi de eleştiren Sungurlu, yargı üzerindeki en büyük baskının yine yargı içinden geldiğine dikkat çekti. 28 Şubat sürecinde Yargıtay üyelerinin Genelkurmay’da katıldığı programı hatırlatan Sungurlu, “Bizim böyle bir bürokrasimiz var. Cumhuriyeti kuran bürokrasimiz hiç değişmemek istiyor. 28 Şubat öncesi miydi, sonrası mıydı? Hakimlerimizin, Yargıtay üyelerimizin Genelkurmay’a gidip de alkışlama hadisesi vardır. Yarın öbür gün önlerine gelecek dava için peşinen hepsi Silahlı Kuvvetler’in aşağı yukarı işareti ile taraf olmuşlardır. Olacak bişey değil. Adalet Bakanı kurulda bir kişi. Müsteşar da hakim. Yarın öbür gün müsteşarın kurula, Yargıtay’a seçilip seçilmemesi de kurulun elinde. Kurul üyeleri o müsteşarın da amiri. Bakan gittikten sonra müsteşarı ne yapacakları da belli değil. Belki de Ankara Adliyesi’ne mahkeme başkanı yapacaklar. Mesela bir müsteşar muavinini, idari yargıda, kurul yeni çıkan bir hakimin atandığı göreve atadı. Yargı üzerindeki en büyük baskı yargının içinden gelir. Kurul 10 kişi. Allah’tan başka hiç kimseye hesap vermek zorunda olmayan 10 tane yüksek mahkeme üyesi. Yüksek yargının da tek korkusu Allah’tır. Bu yüksek hakimler, Adalet Bakanı’ndan niye korkar?” ifadelerini kullandı.

“SARIKAYA’DA VİCDANLAR SIZLADI"

Siyasetin yargının sırtına bineceğini daha önceden söylediğini belirten Sungurlu, “Siz istediğiniz kadar kanun değiştirin, istediğiniz kadar anayasa değiştirin, bu şartlar altında yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlamanız mümkün değil” diyen Sungurlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siz kendiniz düzelmedikçe bunu düzeltmeniz mümkün olmaz. Bu meseleyi önce bir konuşmamız lazım. Burada bir problem var, burada bir yangın var. Bütün toplumu rahatsız ediyor. Hepimizin eli bunun içinde, karıştırıyoruz. Yargı yükü çekemez. Yargının adliyenin bu kadar yüke dayanması mümkün değil. Yok mu yargının suçu? Yok mu yüksek mahkemenin suçu? Yok mu HSYK’nın suçu? Siyasetin yargının sırtına bineceğini söylemiştim. İktidar da muhalefet de meselelerini yargının sırtına dayadı. Sarıkaya hadisesi vardır. Türkiye’de bu olaya vicdanı sızlamayan kimse var mıdır? O hadise olduğunda Sarıkaya bir iddianame yazmış. Bu iddianame basına intikal eder etmez bu konuda herkes konuştu. Bütün toplumun vicdanı kanamıştır. Hepimizin suçu var. Bu toplumun bir anlayışı meselesi.”

12.03.2010


 

Askerden Sayıştay denetimine itiraz

Genelkurmay Başkanlığı, “Sayıştay aracılığıyla mal ve performans denetimi” getirmek isteyen hükümete, “TSK’nın performansını Sayıştay ölçemez. Mal denetimi için de gizlilik içeren yönetmelik çıkarmak zorundasınız” cevabını verdi.

Milliyet’in haberine göre, AKP grup başkan vekillerinin TBMM Başkanlığı’na sunduğu Sayıştay Kanun Teklifi’nin Plan ve Bütçe Komisyonu bünyesinde oluşturulan bir alt komisyondaki görüşmelerine başlandı. Teklife tepki gösteren Milli Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı temsilcileri, komisyona rapor sunarak, 6 değişiklik önergesi verdi ve katılmadıkları konuların düzeltilmesini istedi. Raporda, teklifteki “Sayıştay’ın uygunluk ve performans denetimi” düzenlemesine yönelik olarak, TSK’nın mevcut uygulamada performans dışı tutulduğu hatırlatılırken, teklifle getirilen denetimin TSK yönünden “uygulanabilir olmadığı” savunuldu. Raporda, şöyle denildi: “Askeri hizmetlerin özellikleri ve gerekleri göz önüne alındığında Silahlı Kuvvetler performansı ve verimliliği kanun teklifinde öngörülen kriterler itibarıyla ölçülebilir nitelikte bulunmamaktadır. Özetlemek gerekirse, performans denetiminde esas olan ekonomiklik ve verimlilik Silahlı Kuvvetler denetimnde aynı anda aranamaz. Bu durum, savunma hizmetlerinin ruhuna ve özüne aykırıdır. Silahlı Kuvvetler’in performansını yine ancak bu konuda yetişmiş olan askeri personel ölçebilir. Silahlı Kuvvetler’in etkinliği ve verimliliği eğitimle sağlanır. Eğitimin verimliliği tatbikatla ölçülür. Tatbikatın verimliliği ise ancak konusunda yetişmiş askeri uzmanlar tarafından ölçülebilir.”Teklifteki, “TSK kullanımında olan malların denetiminin Sayıştay tarafından yapılması” hükmü ise raporda, “TSK’nın elinde bulunan devlet mallarının milli güvenlik ile ilgili olmaları nedeniyle Sayıştay tarafından denetlenmesi esnasında bilgilerin herkes tarafından öğrenilmesi milli güvenliğimize zarar verebilecek, diğer taraftan yabancı bir devlet için faydalar temin edebilecektir” denilerek eleştirildi.Teklifteki “orduevleri, askeri gazinolar, kışla gazinoları, askeri kantinler ve askeri müzelerin mali denetimlerinin de Sayıştay tarafından yapılması” düzenlemesine karşı da raporda, kâr amacı olmayan bu yerleri Sayıştay’ın denetleyemeyeceği savunuldu.

12.03.2010


 

Şırnak’ta askerî araç devrildi: 2 yarlı

Şirnak’ta askeri aracın devrilmesi sonucu 2 asker yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Şırnak-Cizre kara yolunun 25 kilometresinde bir askeri araç devrildi. Kazada, araçta bulunan ve isimleri henüz öğrenilmeyen iki asker yaralandı. Şırnak Askeri Hastanesine kaldırılan yaralıların hayati tehlikelerinin bulunmadığı belirtildi.

12.03.2010


 

Üniversitede yolsuzluk iddiasına 10 gözaltı

Erzincan Üniversitesinde, ihaleye fesat karıştırdıkları iddiasıyla 10 kişi gözaltına alındı.

Alınan bilgiye göre, İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Erzincan Üniversitesi Rektörlüğü Yapı İşleri Daire Başkanlığı binasında arama yaptı. Aramada, ihale klasörleri ve bazı bilgisayar kayıtlarına el konulurken, ihaleye fesat karıştırdıkları öne sürülen Yapı İşleri Daire Başkanlığının 10 personeli gözaltına alındı. Söz konusu kişiler, ifadeleri alınmak üzere İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne götürüldü.

12.03.2010


 

“Nevruz tatil olsun” teklifi

CHP Adıyaman Milletvekili Şevket Köse, 21 Mart’ın tatil ilan edilerek, Nevruz Bayramı olarak kutlanması için TBMM’ye Kanun teklifi verdi.

Köse’nin TBMM Başkanlığına sunduğu kanun teklifi, Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda değişiklik yapıyor. Teklif, tatil günleri olan 1 Ocak ve 1 Mayıs’a, 21 Mart’ı da ekliyor. Teklife göre, 21 Mart günü Nevruz Bayramı tatili olacak.

12.03.2010


 

Diyarbakır polisi, taş atan çocukları görüştü

Diyarbakir Emniyet Müdürlüğü, taş atan çocuklara ve ailelerine yönelik yapılabilecek önleyici faaliyetler konusunu ele alan bir toplantı yaptı.

Valilikten yapılan yazılı açıklamada, son yıllarda yaşanan toplumsal olaylarda, terör örgütünün küçük yaştaki çocukları, polis ve devlete karşı kullandığı, gösteri ve yürüyüşlerde çocukların polise taş, molotofkokteyli ve havai fişeklerle saldırdığının görüldüğü belirtildi. Açıklamada, Bu tür olayların önüne geçmek amacıyla çocuklara yönelik önleyici ve caydırıcı yapılabilecek çalışmaları ve yasal açıdan yapılabilecek işlem ve uygulamalarla ilgili Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam başkanlığında 19 Şubatta Emniyet Müdür yardımcıları ve ilgili birim amirlerinin katıldığı Ar-Ge toplantısı düzenlendiği bildirildi.

12.03.2010


 

Elazığ’a 625 bin TL gönderildi

ELAZIĞ meydana gelen deprem sebebiyle, bölgede acil ihtiyaçların karşılanması için Başbakanlık Acil Yardım ödeneğinden 500 bin TL, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nden 125 bin TL olmak üzere toplam 625 bin TL gönderildi.

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, depremde 41 kişinin hayatını kaybettiği, 74 kişinin de yaralandığı, yaralılardan 47’sinin tedavilerinin ardından taburcu edildiği, 27 kişinin tedavilerinin ise Elazığ’da çeşitli hastanelerde sürdüğü belirtildi.

12.03.2010


 

İstiklâl Marşı, kurtuluş mücadelesinin notlarıdır

İstiklâl Marşımızın kabulünün (12 Mart 1921) 89. yıldönümü törenlerle kutlanıyor. Ankara merkezli faaliyetler üç ayrı mekânda gerçekleştirilecek. Sabah saat 10.00’da Mehmed Âkif’in İstiklâl Marşını yazdığı Taceddin Dergâhı’nda Türkiye Yazarlar Birliğinin düzenlediği program icra edilecek.

İstiklâl Marşı, kurtuluş mücadelesinin notlarıdır

İSTİKLÂL Marşımızın kabulünün (12 Mart 1921) 89. yıldönümü törenlerle kutlanıyor. Ankara merkezli faaliyetler üç mekânda gerçekleştirilecek. Sabah saat 10.00’da Mehmed Âkif’in İstiklâl Marşını yazdığı Taceddin Dergâhı’nda Türkiye Yazarlar Birliği’nin düzenlediği program icra edilecek. İstiklâl Marşının kaleme alındığı ve Mehmed Âkif’in ikamet ettiği mekânda 30 yıldır icra edilen program, bu yıl resmi katılımla gerçekleştirilecek. İstiklâl Marşının okunmasıyla başlayacak programda Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın da bir konuşma yapacak.

Program, İstiklâl Marşının milli mutabakat metni olarak önemini anlatan konuşmalar ve Mehmed Âkif’in Taceddin Dergâhında yazdığı Bülbül şiirinin okunmasıyla devam edecek. İstiklâl Marşının 10 kıtasının lise öğrencileri tarafından okunmasından sonra buradaki program sona erecek.

Ankara’da ikinci program, İstiklâl Marşının kabul edildiği ilk Meclis binasında İl Kültür Müdürlüğü tarafından saat 11.00’den itibaren icra edilecek. Burada TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ve protokole dahil zevatın konuşmalarından sonra Devlet Tiyatroları sanatçıları tarafından İstiklâl Marşının 1. TBMM’de kabul edilişi canlandırılacak. Öğleden sonra kutlama programı 15.00’te Milli Eğitim Bakanlığı’nın Beşevlerdeki Şura salonunda devam edecek. İl Milli Eğitim Müdürlüğünün düzenlediği programda “Önce vatan” adlı tiyatro gösterisi icra edilecek.


Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

12.03.2010


 

PRİŞTİNA’DA, ÂKİF SEMPOZYUMU

Mehmet Âkif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı, TİKA, Kosova’da görevli Türk Polis Teşkilâtı, Kosova Radyo Televizyon Kurumu ve Kosova Bahar Dergisi tarafından Kosova’nın Başşehri Priştina’da, ‘’Mehmet Âkif Ersoy Sempozyumu ve İstiklâl Marşı Okuma Yarışması’’ düzenlenecek. Priştina Grand Otel’de yarın gerçekleştirilecek sempozyuma, Türkiye’den Mehmet Âkif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı Başkanı Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, yardımcısı Prof. Dr. Nurullah Çetin (Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi), Prof. Dr. Nazan Bekiroğlu (Karadeniz Teknik Üniversitesi), Prof. Dr. Mahmut Kaplan (Manisa Celal Bayar Üniversitesi) tebliğleriyle katılacak.

Bölgeden ise Yeni Pazar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mevlüd Dudiç, aynı üniversitenin Türkoloji bölümünden Almira Suljeviç (Sırbistan), Makedonya’dan Prof. Dr. Metin İzzeti, Priştina Albanoloji Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hysen Matoshi, Priştina Üniversitesinden Doç. Dr. Milazim Krasnıçı sunum yapacak. Sempozyum öncesi vakıf tarafından çekilen Mehmet Âkif Ersoy ve İstiklâl Marşı konulu belgesel-drama filmi sunulacak, sanatçının resimlerinden oluşan bir sergi açılacak ve bestelenmiş eserleri seslendirilecek. Akşam Kosova’da Türkçe eğitim yapan 13 okul öğrencileri arasında, ‘’İstiklâl Marşı Okuma Yarışması’’ düzenlenecek ve dereceye girenlere plâket verilecek. 13 Mart Cumartesi günü de Mehmet Âkif Ersoy’un ata dedelerinin yaşadığı ve babası Tahir Efendi’nin doğduğu İpek vilayetinin Şuşisa Köyüne gidilerek inşa edilen Mehmet Âkif Ersoy İlköğretim Okulu yönetim ve öğrencileri ziyaret edilecek.

12.03.2010


 

Cansuyu’ndan gıda yardımı

Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma ekipleri, depremzede vatandaşlara battaniye, mont, kaban ve gıda yardımına başladı.

Konuya ilişkin Cansuyu’ndan yapılan yazılı açıklamada, Genel Merkez’den Genel Sekreter Muhammed Polat başkanlığında yola çıkan 6 kişilik ekibin deprem bölgesine ulaştığı ve yardımları dağıtmaya başladığı kaydedildi. Malzemeler belli bir yerde toplandığı için yardımın ulaşmadığı köylere öncelik veren Cansuyu ekibinin, depremzede ailelere battaniye, mont, kaban, kazak ve yatak yardımına başladığı, hazırlanan 200 gıda paketinin de aynı sayıdaki aileye dağıtılmaya başlandığı açıklandı.

12.03.2010


 

Kahvehaneler kafeteryaya dönüşüyor

KapalI alanlarda sigara yasağının başladığı günden bu yana, kahveci esnafın bir kısmı iş yerini kapatmak zorunda kalırken bir kısmı çareyi ‘’fast food’’ satarak kafeteryaya dönüşmekte buldu.

Ankara Kahveciler Odası Başkanı İsa Güven, yaptığı açıklamada, sekiz aydır kapalı alanlarda uygulanan sigara yasağının, kahvehane işletmecilerini ekonomik anlamda sıkıntıya düşürdüğünü söyledi. Sigara içilememesi sebebiyle müşterilerini kaybettiklerini öne süren Güven, bu dönem içinde Ankara Kahveciler Odasına kayıtlı 2 bin 943 üyeden bin 588’in odadan kayıtlarının silindiğini ve iş değişikliğine gittiklerini bildirdi. Sigara yasağına uymayan işletmelerin ilk olarak ‘’uyarı’’ aldıklarını ifade eden Güven, ikinci kez aynı yasağın ihlâli durumunda 560 TL, üçüncü kez yapılması durumunda ise bu rakamın 10 katı olan 5 bin 600 TL para cezası uygulandığını belirtti.

12.03.2010


 

Bir hafta boyunca sadece ölümü düşünün

İngİltere’nİn başşehri Londra’ya bağlı Haringey Belediyesi, 15-21 Mart tarihlerini kapsayacak ‘Ölüm Önemlidir Haftası’ kampanyası ile vatandaşlardan ölümü ve ölüm anında ne tür dileklerde bulunacakları konusunda düşünmelerini teşvik ediyor.

Bu çerçevede bir hafta boyunca devam edecek süreçte kütüphaneler, hastaneler ile sağlık organizasyonları posterler asarak, ölüm ile ilgili kitap ve broşürleri raflardan alıp insanların görebileceği yerlere koyacak.

Ölümün üzerinde düşünülmesi ve konuşulması gereken bir konu olduğunu belirten İngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri yetkilisi Anne Daley, “İnsanların aileleri, aile üyeleri ya da arkadaşlarına bu konuyu açtığında bu artık bir tabu olmaktan çıkıyor” dedi. Londra’da yapılan bir araştırmada insanların yüzde 70’inin evde ölmeyi tercih ettiklerini aktaran Daley, “Ancak hâlâ insanların yüzde 60’ı hastanelerde hayatını kaybediyor”dedi.

Anne Daley, bu kapsamda sağlık organizasyonlarının bu konuya daha fazla eğilmeleri gerektiğini belirterek, ‘ölüm’ mesajını insanlara hatırlatmanın önemli olduğunun altını çizdi.

İnsanlara bu mesajın verilmesi için yapılan kampanyayı desteklediklerini açıklayan Londra Sağlık Örgütü yetkilisi Mireille Hayden ise, insanların en yakınında bulunan kişiye kendi ölümünü konuşması ve vasiyetini paylaşması tavsiyesinde bulundu. Mireille Hayden, “Her insanın farklı bir isteği olabilir, ama bunu paylaşmak elzemdir”dedi.

Ülke genelinde bir kampanya olan ‘Ölüm Önemlidir Haftası’, Ulusal Sağlık Organizasyonu ve Ölüm Önemlidir Koalisyonu tarafından 15-21 Mart tarihleri arasında Londra’nın Haringey Belediyesi’nde uygulanacak.

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSî:

Ölümü düşünmek ihlâsı kazandırıyor

İhlâsI kazanmanın ve muhafaza etmenin en müessir bir sebebi, rabıta-i mevttir. Evet, ihlâsı zedeleyen ve riyâya ve dünyaya sevk eden tûl-i emel olduğu gibi, riyâdan nefret veren ve ihlâsı kazandıran, rabıta-i mevttir. Yani, ölümünü düşünüp, dünyanın fâni olduğunu mülâhaza edip, nefsin desiselerinden kurtulmaktır.

Lem’alar, 21 Lem’a, s. 396

***

‘Karanlık peçe’nin altındaki ‘nuranî sima’

En evvel, herkesi korkutan, en korkunç tevehhüm edilen ölümün yüzüne baktım. Nur-u Kur’ân ile gördüm ki, ölümün peçesi gerçi karanlık, siyah, çirkin ise de, fakat mü’min için asıl siması nuranîdir, güzeldir gördüm. Ve çok risâlelerde bu hakikati katî bir surette ispat etmişiz. Sekizinci Söz ve Yirminci Mektup gibi çok risâlelerde izah ettiğimiz gibi, ölüm, idam değil, firak değil, belki hayat-ı ebediyenin mukaddemesidir, mebdeidir. Ve vazife-i hayat külfetinden bir paydostur, bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Berzah âlemine göçmüş kafile-i ahbaba kavuşmaktır. Ve hâkezâ, bunlar gibi hakikatlerle ölümün hakikî güzel simasını gördüm. Korkarak değil, belki bir cihetle müştakane mevtin yüzüne baktım. Ehl-i tarikatçe rabıta-i mevtin bir sırrını anladım.

Bediüzzaman, Lem’alar, s. 232

12.03.2010


 

Türk halkı teknolojiye meraklı

LG Orta Doğu Bölge Üst Yöneticisi K. W. Kim, Türkiye’de teknolojiye meraklı, yenilikleri çok yakından takip eden büyük bir nüfus bulunduğunu söyledi.

LG’nin Mecidiyeköy’de, ‘’yüz yüze teknik servis’’ yöntemi ile teknik servis ve satış hizmeti sunacak cep telefonu servis merkezinin açılışına katılan Kim, ‘’Bu noktada fiyat ve teknolojik özelliklerin yanında müşterilerimize şartsız memnuniyet sunmak için çalışıyoruz. 2012 yılına kadar 6 ilde 7 merkez açmayı düşünüyoruz’’ dedi.

12.03.2010


 

Herkes sakin şehre yerleşmek istiyor

Türkİye’nİn ilk sakin şehri unvanını alan İzmir’in Seferihisar ilçesindeki arsa ve konutlara büyük ilgi olduğu bildirildi.

Cittaslow (Sakin Şehir) adaylığı ve üyeliğe kabul ediliş sürecinde yazılı ve görsel medyada, uluslar arası haber kuruluşlarından adından bahsedilen Seferihisar’a, tanıtım kampanyalarının ardından adeta talep patlaması yaşanıyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinin yanı sıra yurt dışından da çok sayıda kişinin, ilçedeki emlâkçıları arayarak, ilçeden arsa ya da ev satın almak istediği belirtildi. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, şehir hayatından bunalan, karmaşadan sıkılan insanların özellikle tabiî dokusunu koruyan, sakin şehirleri daha fazla tercih ettiğini belirtti. İtalyanca Citta (şehir) ve İngilizce slow (yavaş) kelimelerinden oluşan Cittaslow, ‘’yavaş şehir’’ anlamına geliyor.

12.03.2010


 

Çin Seddi’nin en eski kalıntıları bulundu

Çİn’İn orta kesimindeki Hınan eyaletinde Çin Seddinin bilinen en eski kalıntıları bulundu. China Daily gazetesinin haberine göre, Kültür Mirasları İdaresi, eyaletin Yeşian şehrinde bulunan kalıntıların, antik Çu Devleti dönemine ait olduğunu açıkladı.

Yetkililer, “Çin Seddinin atası” olarak nitelendirdikleri Çu devleti dönemi seddinin MÖ 770 ile 476 yılları arasındaki döneme ait olduğunu, bulunan diğer bölümlerin ise Muharip Devletler döneminde (MÖ 403-221) inşa edildiğini aktardı. Birçok imparator tarafından yüzyıllar boyunca inşa edilen ve “Çin’in sembolü” olarak 1987 yılında Dünya Mirasları Listesine alınan Çin Seddi, kuzey Çin boyunca 8851 kilometre uzanıyor. Bugün ayakta duran ve birçok restorasyon geçirmiş kısım, Ming Hanedanlığı (1368-1644) devrinden kalan 2500 kilometrelik duvar.

12.03.2010


 

4 bin yıllık beyinleri bor madeni korumuş

Kütahya Seyitömer Höyüğü’nde bulunan ve yaklaşık 4 bin yıllık oldukları belirlenen insan beyinlerinin bor madeni sayesinde günümüze kadar bozulmadan kaldığı belirlendi.

Höyüğün kazı grubu başkanlığını yürüten Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nejat Bilgen, höyükte buldukları yaklaşık 4 bin yıllık 6 insan iskeletindeki beyinlerin küçülmeye başladığını gözlemlediklerini, normal hayat şartlarında tahrip olmaya yüz tutunca çeşitli kimyasal maddeler kullanarak muhafaza etmeye çalıştıklarını bildirdi. Kalıntılardan bir miktar parça İstanbul’a götürülmüş ve yapılan incelemede beyin kalıntılarında DNA ve sıvı örnekleri tesbit edilmişti. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Aydın Sav, 3 bin 800 yaşındaki beyinlerin bugünkü insanlığın beyniyle örtüştüğünü ifade etti.

12.03.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl