13 Eylül 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Yurt Haber

 

“TRAKYA HAYVANCILIK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BÖLGE’’

Trakya bölgesinin hayvancılık açısından çok önemli bir bölge olduğunu ifade eden Mustafa Suiçmez, şunları kaydetti: ’’Ama buna rağmen Tekirdağ’da, Kırklareli ve Edirne’de süt üretimini artıramadık.

Trakya hayvan hastalıklarından ari bölge. Bu nedenle bölgeye hayvan girişi yasak. Bu bizim için hem avantaj hem de dezavantaj. Sürekli hayvan piyasasında hareketilik var. Bu bizim avantajımıza. Ama sürekli de bizden hayvan çıkıyor. Bu da dezavantajımız. İthalata da karşıyız. Damızlık hayvanlar kontrollü bir şekilde, kooperatifler, birlikler aracılığıyla sadece üretim amacıyla gelmeli. Ticarî amaçlı gelmemeli. Damızlık hayvan üretmek isteyen üreticilerimize bu imkân sağlansın. Trakya’dan sürekli damızlık hayvanların çıkması bizi tedirgin ediyor. 3-5 yıl sonra Trakya’da hayvan kalmayacak. Anadolu’nun her yerinden Trakya bölgesine hayvan almak için geliniyor. Trakya damızlık deposu gibi görülüyor. Kaliteli hayvanlarımız gidiyor, ama onun yerine gelmiyor. Üretim potansiyelini artıramazsak damızlık bulamayacağız. Bu nedenle damızlık üretimi için tedbirler alınmalı. Trakya’da, hayvancılık teşvik edilmeli. Doğu Anadolu’da hayvancılığa yapılan destek bize de uygulanmalı. Trakya’da, süt hayvancılığına, damızlık hayvan yetiştiriciliğine farklı uygulamalar yapılarak desteklenmeli. Doğu Anadolu’da karkas ete 1,5 lira destek veriliyorsa bizim besicilere de verilmeli.’’

13.09.2010


 

Süt tüketiminde AB’nin gerisindeyiz

EDİRNE süt Üreticileri Birliği Başkanı Mustafa Suiçmez, Türkiye’de süt ürünlerinin fazla tüketilmesine rağmen süt tüketiminin yeterli olmadığını bildirerek, ‘’(bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır) deyimini kaldıralım artık.

(Bir bardak sütün kırk yıl hatırı vardır) diyelim’’ şeklinde konuştu.

Suiçmez, yaptığı açıklamada, Türkiye’de süt üretimi ve tüketiminin arttırılması gerektiğini söyledi. Süt tüketiminin arttırılması ve çocukların sağlıklı büyümelerine katkı yapmak için okullarda süt dağıtımının yapılması gerektiğini vurgulayan Suiçmez, şöyle devam etti: ’’İlköğretim okullarında süt verilmesinden yanayız. Buraya harcanacak para, zaman içinde bu geri dönecektir. Artık insanlarımızın çay ve kahve yerine süt içmesini istiyoruz. Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır sloganını da kaldıralım artık. (Bir bardak kahvenin değil bir bardak sütün kırk yıl hatırı vardır) diyelim artık. Evimize gelen misafirlerimize kahve, çay, gazlı içecekler yerine süt ikram edelim.’’ Türkiye’de günlük süt üretiminin 31 bin ton, yıllık ise 10-12 milyon ton civarında olduğunu vurgulayan Suiçmez, ülkede süt ürünlerinin fazla tüketilmesine rağmen süt tüketiminin yeterli olmadığını belirtti. Süt tüketiminde AB ülkelerinin gerisinde olduğumuzu anlatan Suiçmez, ‘’Süt tüketiminde AB ülkelerinin oranını yakalasak, o zaman ürettiğimiz süt bize yetmeyecek. Türkiye’nin nüfusu 70 milyon. Kişi başına yıllık 70 litre süt düşüyor’’ diye konuştu.

13.09.2010


 

Yaban mersini korumaya alınıyor

ANTALYA Ticaret Borsası, Akdeniz ikliminde yetişen ve antioksidan özelliği dolayısıyla yurtdışından yoğun talep gören yaban mersinini koruma altına alıyor.

Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, yaptığı açıklamada, son dönemde yaban mersininin büyük ilgi gördüğünü belirterek, başta Akdeniz olmak üzere diğer bölgelerde yetişebilen ancak yetiştiriciliği yaygın olmayan yaban mersininin temininde zorluk çekildiğini söyledi. Bölgeye has ürünlerin ekonomiye kazandırılması için adımlar attıklarını, kekik, adaçayı gibi tıbbî aromatik bitkiler gibi yaban mersinini de korumaya aldıklarını kaydeden Çandır, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’ne (TAGEM) yaban mersinini koruma altına alınmasını öngören 300 bin TL’lik proje sunduklarını bildirdi. Çandır, yaban mersininin ıslâh edilip, bölgedeki köylülere istihdam sağlayacak projeyi TAGEM’in onayladığını vurguladı. Ali Çandır, projeyi ATB, Orman Bölge Müdürlüğü, Akdeniz Üniversitesi ile özel sektörün birlikte yürüteceğini belirtti.

13.09.2010


 

Yılda 80 milyon meyve fidesi yetiştiriliyor

BİLECİK'İN Söğüt ilçesinde kurulu üretim tesisinde genç kızların el emeğiyle yılda 80 milyon örtü altı yaş sebze ve meyve fidesi yetiştirilip, Türkiye’nin birçok bölgesine pazarlanıyor.

Dikmen Fide Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Dikmen, AA muhabirine, 1994 yılında çiftçilik ve zirai ilâç satışıyla başladıkları çalışma hayatına 2005 yılından itibaren fide ve fidan yetiştiriciliğiyle devam ettiklerini belirtti. Bilecik bölgesinde tek fide yetiştiricisi olduklarını ve yılda ortalama 80 milyon fide üretimi gerçekleştirdiklerini anlatan Dikmen, şöyle konuştu: ’’Ar-Ge çalışmalarında büyük adımlar attık. Kendi bünyemizde bulunan laboratuvarlarda doku kültürü, hastalık teşhisleri ve tohum deneme çalışmaları yapıyoruz. Her zaman çiftçimize kaliteli ve verimli ürün sağlamayı hedefliyoruz. Teknolojiyi yakından takip ederek her bilimsel yönteme açık olarak sürekli kendimizi geliştiriyoruz. 15 bin metrekarelik alandaki tesislerde üretilen fide ve fidanları ağırlıklı Marmara Bölgesi olmak üzere Türkiye’nin birçok bölgesine pazarlıyoruz. Sipariş üzerine çalışıyoruz. Sezonuna göre ortalama 50 kişi istihdam ediyoruz.’’ Dikmen, aşılı fide üretiminde bölgede tek olduklarını kaydetti.

13.09.2010


 

Domates tarlada kaldı

ÖNEMLİ domates üretim yerleri arasında yer alan Çanakkale’nin Eceabat ilçesinde, üreticiler domates güvesi hastalığı dolayısıyla zor günler geçiriyor.

İklimi, toprak yapısı ve yer altı sularının özellikleri dolayısıyla, lezzetli ve kaliteli, aynı zamanda tüketiciler tarafından aranan ürünler arasında yer alan Eceabat domatesi yetiştiren üreticiler, domates güvesi hastalığıyla baş edemez hale geldi. Yılda yaklaşık 4 bin dekar domates dikiminin yapıldığı ve 20 bin tona yakın sofralık domatesin yetiştirildiği Eceabat’ta hastalık dolayısıyla tonlarca ürün tarlada kaldı. Kaymakam Bülent Uygur, yaptığı açıklamada, ilçenin temel geçim kaynağının tarım olduğunu söyledi. Bu tür tarımsal zararlıların zaman zaman bütün Türkiye’de olduğu gibi, yörede de ortaya çıktığına işaret eden Uygur, ‘’Bu zararlıya karşı, ilçe tarım teşkilâtıyla üreticileri bilinçlendirme toplantıları düzenliyoruz. Ancak domates güvesi bu yıl tarım arazilerinde yaygın olarak gözüktü’’ dedi.

Uygur, üreticilerin ferdi olarak zirai mücadele yaptıklarını belirterek, ‘’Zararlıyla daha geniş kapsamlı mücadele etmek gerekiyor. Bu hastalık, Eceabat domatesinin kalitesini de olumsuz yönde etkiliyor’’ diye konuştu.

Ziraat mühendisi Öcal Gezen de, 2010 yılında Türkiye’deki en büyük domates zararlısının ‘’domates güvesi’’ (Tuta Absoluta) olduğunu, bunun da büyük boyutlarda verim kaybına sebep olduğunu bildirdi. Bu zararlıyla zirai mücadele yapılabileceğine işaret eden Gezen, ‘’Üretici bu zararlıdan etkilenmemek için 8-10 günde ilâçlama yapmak zorunda. Hastalığın bulaşması fide, kasa ya da domateslerin konulduğu kutulardan olabiliyor’’ şeklinde konuştu. Kocadere Köyünde yaşayan üretici Güray Yaşın ise, bu yıl domatesin para kazandırdığını, ancak zararlı nedeniyle tonlarca ürünün tarlada kaldığını kaydetti.

13.09.2010


 

“İzmir’de arıtmasız yer kalmayacak”

İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 2011 yılı sonunda kentte arıtmasız yer kalmayacağını bildirdi.

İzmir Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Kemalpaşa ilçesi Sütçüler Köyünü ziyaret ederek, vatandaşlarla bir araya gelen Kocaoğlu, bu köylerin evsel atıklarını Kemalpaşa Arıtma Tesisine bağlamak için ihaleye çıkacaklarını belirtti. Kemalpaşa arıtmasını hayata geçirdiklerini ve işin en önemli bölümünün bitmiş olduğunu kaydeden Kocaoğlu, en kısa süre içinde iki köyün evsel atıklarını toplayıp arıtma tesisine ileteceklerini ifade etti. Kocaoğlu, 2011 yılı sonunda İzmir’de arıtmasız yer kalmayacağını bildirdi. Sütçüler ile Yenmiş Köyü’nün Atıksu Hatlarının Kemapaşa Kolektörü’ne Aktarılması ve Pompa İstasyonu İnşaatı işi kapsamında İZSU Genel Müdürlüğü 7 kilometre uzunluğunda kanal hattı döşeyecek. Bir pompa istasyonu yapılarak evsel atıkların Kemalpaşa Kolektörü’ne iletilmesi sağlanacak. İhale sürecinin tamamlanmasının ardından başlayacak çalışmaların 4 ayda tamamlanması planlanıyor.

13.09.2010


 

Talep karşılanmadan et fiyatları düşmez

BURSA Kasaplar Odası Başkanı Muhsin Yıldız, önceden arife günlerinde en yoğun dönemlerini yaşadıklarını belirterek, bu yıl normal günlere oranla bile satışlarının az olduğunu söyledi.

Yıldız, yaptığı açıklamada, binlerce hayvan ithal edilmesine rağmen et fiyatlarının yerinde saydığını, herhangi bir düşüş olmadığını söyledi. Talep tam anlamıyla karşılanmadan et fiyatlarında düşüşün beklenemeyeceğini ifade eden Yıldız, halen kıymanın 24-26 lira arasında, kuşbaşının ise 28-29 liradan satıldığını vurguladı. Ramazan ayında ve özellikle bayram öncesindeki günlerde satışlarının çok düştüğüne işaret eden Yıldız, şöyle konuştu: "Önceden arife günlerinde en yoğun dönemimizi yaşardık. Bu yıl normal günlere oranla bile satışımız az oldu. Arife günlerinde dükkânlarımızda sıra olurdu. Bu yıl vatandaşlar bayram sofraları için et almadı. Anadolu’da bayram misafirlerine normalde etli yemek ikram edilir. Fiyatlar yüksek olunca az sayıda ev sahibi misafirine etli yemek ikram edebildi. Misafirler, tatlı ve şekerle ağırlandı. Misafir sofrası için en az 3 kilo kuşbaşı alınması gerekiyor. Bunun da maliyeti oldukça yüksek oluyor.’’ Yıldız, birçok kişinin ete ulaşamaz olduğunu vurgulayarak, fiyatların daha da düşürülmesi için farklı çözümler üretilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

13.09.2010


 

Patlayan tüp sesi mahalleliyi sokağa döktü

İZMİR'İN Bornova ilçesinde meydana gelen tüp patlamasında bir kişi ağır yaralandı. Patlamanın sesiyle panik yaşayan mahalleli sokağa döküldü. Çamdibi semti 5461 sokak 2 numaralı apartmanın 2. katında gece saat 23.00 sıralarında tüp patladı.

Patlamanın sesini duyan mahalle sakinleri panik içinde sokağa çıktı. Gaz sıkışması sonucu meydana gelen patlamada evde bulunan İbrahim Durgu (35) ağır şekilde yaralandı. Komşuları tarafından binadan çıkarılan Durgu, olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Evde çıkan yangın, itfaiye ekiplerinin hummalı çalışması sonucu kısa sürede söndürüldü. Mahalle sakinleri yangının söndürülmesini meraklı bakışlarla izledi. Vücudunun hemen hemen her tarafı yanıklar içinde kalan Durgu, ilk tedavisinin ardından Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Servisine sevk edilerek tedavi altına alındı. Hayatî tehlikesinin sürdüğü bildirilen İbrahim Durgu’nun kısa süre önce evlendiği ve buradaki adrese yeni taşındığı öğrenildi.

13.09.2010


 

Yola düşen kaya parçası kazaya sebep oldu: 1 ölü

OSMANİYE'NİN Kadirli ilçesinde dağdan yuvarlanan kaya aarçasından kaçmak isteyen otomobilin şarampole yuvarlanması sonucu 1 kişi öldü, 4 kişi yaralandı.

Edinilen bilgiye göre kaza, Kadirli-Maksutoluğu karayolu Değirmendere Köyü civarında meydana geldi. Kahramanmaraş’ta öğretmenlik yapan Ali Akyüz, eşi ve çocuklarıyla Kadirli’ye 33 L 0041 plâkalı otomobiliyle bayramlaşmaya gelirken Değirmendere Köyü civarında yola yuvarlanan kaya parçasından kaçmak isterken direksiyon hakimiyetini kaybederek şarampole yuvarlandı. Kazada sürücü Ali Akyüz,eşi Jale Akyüz, çocukları Zahide (1), Ahsen (5) ve kayınbiraderi Oğuz Özkale yaralandı. Olay yerine çağrılan ambulanslarla Kadirli Devlet Hastanesine kaldırılan yaralılardan 5 yaşındaki Ahsen Akyüz yolda vefat ederken, diğer yaralıların durumunun iyi olduğu bildirildi. Anne Jale Akyüz çocuğunun ölüm haberi üzerine sinir krizleri geçirdi.

13.09.2010


 

Tarım alanlarında “Deniz suyu tehdidi

TÜRKİYE'NİN en önemli yaş sebze ve meyve ambarlarından birisi olarak gösterilen Mersin’in Silifke ilçesinde, deniz suyunun Göksu Irmağı’ndan Sökün Deresi’ne kadar ulaşmasının, buradan arazilerini sulayan çiftçileri kaygılandırıyor.

Tarımsal faaliyetlerin yoğun olarak yapıldığı Silifke ilçesinde faaliyet gösteren Silifke Sulama Birliği Başkanı Mehmet Kaplan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Aşağı Göksu 2. Merhale Projesi’nin hayata geçmemesi dolayısıyla bu bölgede arazileri bulunan çiftçilerin sulama suyu sıkıntısı yaşadığını kaydetti. Son yıllarda deniz suyunun Göksu Irmağı üzerindeki Sökün Köprüsü’ne kadar gelmesiyle daha önce ırmaktan motopomplarla sulanan arazilerin artık tuzlu su dolayısıyla sulanamaz hale geldiğini ifade eden Kaplan, birlik sahası içerisinde tuzlu su tehlikesiyle karşı karşıya kalan 20 bin dönüm arazi olduğunu, bu arazilerde çeltik başta olmak üzere çilek, mısır, buğday ve bakla üretiminin yapıldığını belirtti. Göksu Irmağı’nda suların azaldığını, suyun her geçen gün azalmasıyla da ırmağın denize döküldüğü deltada, deniz suyunun hakim olmaya başladığını vurgulayan Kaplan, tehlikenin denizden 5 kilometre içeriye kadar olan alanda kendini hissettirdiğini söyledi.

13.09.2010


 

OYUNCAKLARLA OKULA ÇAĞIRIYORLAR

İZMİR’DE , 2010-2011 eğitim öğretim yılında okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak ve daha fazla öğrenci kazandırmak amacıyla proje başlatıldı. İl Millî Eğitim Müdürlüğü, aile ziyaretleri yaparak, çocuklara oyuncak dağıtıyor, onları okullu olmaya çağırıyor.

Hayata geçirilen ‘’Okul Öncesini Yaygınlaştırma Projesi’’ hakkında bilgi veren İl Millî Eğitim Müdürü Mehmet Ragıp Üye, Türkiye genelinde yüzde 33.94 olan okul öncesi okullaşma oranının İzmir’de yüzde 42 olduğuna dikkati çekti. Üye, son yıllarda oranın hızla arttığını belirterek, 2008-2009 yılında okul öncesi eğitimde 31 bin 183 öğrencinin bulunduğunu, geçen yıl sayının yüzde 23 artarak 38 bin 257’e çıktığını söyledi. Kentte 206’sı bağımsız anaokulu olmak üzere, 985 okul öncesi eğitim kurumu bulunduğunu kaydeden Üye, ‘’Önce oranı yüzde 50’nin üzerine çıkaracağız. Hedefimiz yüzde 100’e ulaşmak’’ dedi. Üye, çocuğun sağlıklı gelişimi ve ilköğretime hazırlanmasında okul öncesi eğitimin öneminin büyük olduğunu ifade ederek, ‘’Bu bilinçle, bu yıl okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak, daha fazla öğrencinin kazandırılmasını sağlamak amacıyla ‘Okul Öncesini Yaygınlaştırma Projesi’ni hayata geçirdik. Projede okul öncesinde fiziki kapasitenin arttırılması, okul öncesi eğitim kurumlarına araç-gereç desteği sağlanması, bilinçlendirme çalışmaları yapacağız’’ diye konuştu. Çalışmaları eğlenceli hale getirerek, iknayı kolaylaştırmayı düşündüklerini anlatan Üye, şöyle devam etti: ‘’Tek tek evleri ziyaret ediyoruz. Gittiğimiz yerlerde, çocuklarımıza oyuncaklar dağıtıp, okulda başka arkadaşlarla, oyuncaklarla oynayabileceğini söylüyoruz. Ziyaretlerimizin sonuçları oldukça olumlu. Ailelerle ilgili aksayan konulara ortak çözümler arıyoruz. Genelde istekliler. Çocuklar da oyuncaklarla çok mutlu oluyorlar. Okul öncesi eğitim almış çocukların daha başarılı olduğunu biliyoruz. Çocuğu doğrudan eğitim öğretime atmamış oluyoruz. Eğlenceli aktivitelerle okula ısındırıyoruz.’’

13.09.2010


 

Engelli çalıştırmayan fabrikaya milyonluk ceza

ZONGULDAK’IN Ereğli ilçesinde, yasa gereği çalıştırması gereken oranda engelli istihdam etmeyen fabrikaya 1 milyon 690 bin lira para cezası uygulandığı bildirildi.

Türkiye İş Kurumu Zonguldak İl Müdürü Cemal Yiğit, kentte bu yıl kamu ve özel sektörde, 90 engellinin işe yerleştirildiğini söyledi. Yasa gereği 50’nin üzerinde işçi çalıştıran kamuya ait iş yerlerinde yüzde 4, özel sektörde yüzde 3 oranında engellinin istihdam edilme zorunluluğunun bulunduğuna dikkati çeken Yiğit, şunları kaydetti: ‘’Bu yılın 8 ayında 251 engelli iş müracaatında bulundu. Müdürlüğümüzün çalışanları, iş yerlerini ziyaret ederek yasayla ilgili bilgiler verip uygulanmaması durumunda cezai işleme tabi tutulacaklarını anlatıyor. Geçen yıl çalıştırılmayan her engelli için bin 519 lira para cezası verildi. Bu yıl da yasa gereği iş yerinde engelli çalıştırmadığı belirlenen bir fabrikaya 1 milyon 690 bin lira idari para cezası uygulandı.’’ Toplum Yararına Çalışma Programları kapsamında 247 kişiye geçici istihdam sağlandığına işaret eden Yiğit, ‘’İşsizliğin yoğun dönemlerinde kısa süreli istihdam, iş ve hizmetin gerçekleşmesini planlıyoruz. Kamu kurum ve kuruluşlara çeşitli meslek dallarında geçici istihdamlar sağlıyoruz’’ dedi.

13.09.2010


 

Kırklareli’nin adı arısıyla duyulacak

KIRKLARELİ Tarım Müdür Vekili Mehmet Özcan, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın Kırklareli arısını Trakya arısı olarak koruma altına aldığını bildirerek, ‘’Kırklareli’nin adı arısıyla duyulacak’’ dedi. Özcan, yaptığı açıklamada, Türkiye’de Kafkas arısından sonra Trakya bölgesinde Kırklareli arısının koruma altında olduğunu söyledi.

Kırklareli’nin tarımsal canlısının arı olduğunu ifade eden Özcan, ‘’Kırklareli’nin adı arısıyla duyulacak. Bundan böyle Kırklareli arısı, Trakya arısı, saf kan arısı olarak satılacak. Başka arılarla karıştırılmayacak. Trakya arısı diğer bölgelerin arılarına göre daha uzun ömürlü. Bir arı yaklaşık bir veya bir buçuk yıl yaşar. Bizim bölgemizin arısı 2 yıl yaşayabiliyor. Bu arıcılığın devamı için çok önemli’’ dedi.

13.09.2010


 

İstanbul’da evleri su bastı

İSTANBUL’DA etkili olan sağanak yağış dolayısıyla bazı ev ve iş yerlerini su bastı. Alınan bilgiye göre, İstanbul’da aralıklı olarak etkisini gösteren sağanak yağış dolayısıyla özellikle Ümraniye’de 3, Beykoz Çubuklu’da 1, Beyoğlu ve Sarıyer İstinye’de de 4 noktada su baskını ihbarı yapıldı.

Ev ve iş yerlerindeki sular, itfaiye ile İSKİ ekiplerinin çalışmasıyla tahliye edildi. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkilileri, olası su baskını ve yıldırım olayına karşı vatandaşların dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulundu.

13.09.2010


 

Sigara reklâmları da yasaklansın

SİGARA ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK) Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, sigara satış noktalarında yapılan reklamların gençlerin sigaraya başlamasını iki kat arttırdığının ispat edildiğini belirterek, ‘’Satış noktalarında sigara reklâmlarına dair yönetmeliğin hâlâ çıkarılamamış olması bize sigara endüstrisinin baskı yaptığını düşündürtüyor’’ dedi.

Dağlı, Finlandiya’nın sigara ile mücadele alanında bir adım daha attığını, kabul edilen yeni yasaya göre market ve diğer bütün satış noktalarında sigara teşhirinin tamamen yasaklandığını, 18 yaş altındakilerin üzerlerinde sigara bulundurmasının suç kabul edildiğini ve 18 yaşından küçük biri için sigara satın alanların 6 aya kadar hapis cezasına mahkûm edilebildiğini kaydetti. Finlandiya’nın, satış noktalarında sigara teşhirini tamamen yasaklayan yeni yasayı hayata geçirerek, gençleri sigara pazarlama taktiklerine karşı koruyan ülkelerin arasına katıldığını bildiren Dağlı, İrlanda, Kanada ve Norveç gibi bu yasağı uygulayan ülkelerin sayısının gittikçe artığını dile getirdi. Türkiye’nin ise, sigarada satış noktası teşhir ve reklâm yönetmeliklerini hala hayata geçiremediği için sigara mücadelesinde küme düştüğünü kaydeden Dağlı, şunları söyledi: ‘’Satış noktalarında sigara reklâmlarına dair yönetmeliğin hâlâ çıkarılamamış olması bize sigara endüstrisinin baskı yaptığını düşündürtüyor. Finlandiya birçok ülkenin yaptığı gibi, satış noktasında reklam yasağı getirerek kanunu en doğru şekilde uyguluyor. Türkiye ise tavşan gibi hızlı koşup kaplumbağaya yenilmek üzere. Yılda 100 bin kişinin ölümüne yol açan bir endüstrinin bacasına filtre taktığı için ‘çevre ödülü’ verenleri ve yasakları uygulama sorumluluğu olan kurumları halkımız adına göreve çağırıyoruz.’’

13.09.2010


 

Sigara reklâmları da yasaklansın

SİGARA ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK) Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, sigara satış noktalarında yapılan reklamların gençlerin sigaraya başlamasını iki kat arttırdığının ispat edildiğini belirterek, ‘’Satış noktalarında sigara reklâmlarına dair yönetmeliğin hâlâ çıkarılamamış olması bize sigara endüstrisinin baskı yaptığını düşündürtüyor’’ dedi.

Dağlı, Finlandiya’nın sigara ile mücadele alanında bir adım daha attığını, kabul edilen yeni yasaya göre market ve diğer bütün satış noktalarında sigara teşhirinin tamamen yasaklandığını, 18 yaş altındakilerin üzerlerinde sigara bulundurmasının suç kabul edildiğini ve 18 yaşından küçük biri için sigara satın alanların 6 aya kadar hapis cezasına mahkûm edilebildiğini kaydetti. Finlandiya’nın, satış noktalarında sigara teşhirini tamamen yasaklayan yeni yasayı hayata geçirerek, gençleri sigara pazarlama taktiklerine karşı koruyan ülkelerin arasına katıldığını bildiren Dağlı, İrlanda, Kanada ve Norveç gibi bu yasağı uygulayan ülkelerin sayısının gittikçe artığını dile getirdi. Türkiye’nin ise, sigarada satış noktası teşhir ve reklâm yönetmeliklerini hala hayata geçiremediği için sigara mücadelesinde küme düştüğünü kaydeden Dağlı, şunları söyledi: ‘’Satış noktalarında sigara reklâmlarına dair yönetmeliğin hâlâ çıkarılamamış olması bize sigara endüstrisinin baskı yaptığını düşündürtüyor. Finlandiya birçok ülkenin yaptığı gibi, satış noktasında reklam yasağı getirerek kanunu en doğru şekilde uyguluyor. Türkiye ise tavşan gibi hızlı koşup kaplumbağaya yenilmek üzere. Yılda 100 bin kişinin ölümüne yol açan bir endüstrinin bacasına filtre taktığı için ‘çevre ödülü’ verenleri ve yasakları uygulama sorumluluğu olan kurumları halkımız adına göreve çağırıyoruz.’’

Hastaları görünce

sigarayı bıraktı

SÜLEYMAN Demirel Üniversitesi (SDÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Servisi’nde tedavi gören babasının yanında refakatçi olarak kalan 32 yaşındaki Yılmaz Işıldak, serviste sigaradan dolayı tedavi gören hastaların durumlarını görünce 10 yıldır içtiği sigarayı bıraktı. Işıldak, 6 ay önce 54 yaşındaki babası Durmuş Işıldak’ı göğüslerindeki ağrı dolayısıyla SDÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’ne getirdiklerini ve 38 yıldır içtiği sigaradan dolayı ciğerlerinin büyük oranda tahrip olduğunu öğrendiklerini kaydetti. Babasının sağlığını kavuşabilmesi için sigarayı bıraktığını anlatan Işıldak, kendisinin de bu süreçte hastanede babasının yanında refakatçi olarak kalmaya başladığını aktardı. 32 yaşında olduğunu ve 10 yıldır sigara içtiğini kaydeden Işıldak, sigaranın zararlarını hastanede gördüğü hastalardan daha iyi anladığını ve hastanenin sigarayı bırakma polikliniğine başvurarak sigarayı bıraktığını söyledi. SDÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Akkaya da, sigarayı bırakmada en etkili yöntemin gerçeklerle yüzleşmek olduğunu belirtti.

13.09.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.