16 Eylül 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

TIR harekete hazır

17 Eylül’de yola çıkacak Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın konuşlanacağı yerler belli oldu.

Çeşitli illerin merkezi bölgelerinde faaliyet gösterecek tıra, şimdiden yoğun ilgi var.

Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın bütün hazırlıkları tamamlandı. Hizmet Tır’ının ne olduğunu anlatan afiş ve el ilânları hazırlanarak, tırın uğrayacağı bölgelere dağıtıldı. Tır’ın giydirme işleminin bitmesiyle birlikte, ziyaretçilere dağıtılacak hediye kitaplar da basıldı.

Ayrıca Edirne haricinde, Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın konuşlanacağı meydanlar da büyük ölçüde belirlendi. Buna göre; Edirne’den sonra gidilecek il, Tekirdağ olacak. 18 Eylül Cuma günü Tekirdağ Belediyesi yanındaki Tunalı Park’ta, Hizmet Tır’ı kapılarını ziyaretçilere açacak. Burada faaliyet gösteren Tır, geceyi Çanakkale’de geçirecek. Ardından Balıkesir’e uğrayacak Tır’ın yer alacağı meydan; Atatürk Parkı yanı, Kurtdere Kapalı Spor Salonu karşındaki eski lunapark alanı olacak.

Bursa ise, 20 Eylül Pazartesi günü Şehreküstü meydanında tır’a kucak açacak.

Bediüzzaman’ı ve fikirlerini tanıtmak için yola çıkacak tır, 21 Eylül Salı günü de Kocaeli Cumhuriyet Park’ı meydanında hazır bulunacak.

22 Eylül’de Düzce’ye ulaşacak Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tır’ı burada Cedidiye Camii meydanında meraklılarla bir araya gelecek.

Böylece Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tır’ı 1. bölge gezisini tamamlayarak, ikinci bölgede yeni hizmetler yapmak üzere harekete hazırlanacak.

Salih Sorgut’un şoförlüğünü yapacağı Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın ön plakasının 34 DC 1521 arka plâkası ise; 34 TL 4176 olduğu öğrenildi.

17 Eylül’de Edirne’den hareket edecek Hizmet Tır’ı, konvoy oluşturarak İstanbul’dan yolcu edilecek. Uğurlama konvoyu ile ilgili bilgi almak isteyenler,

Tır koordinatörü Ali Toker’e ulaşabilirler.

(Tel: (0533) 579 01 03)

16.09.2010


 

Okullarda şiddeti önleme genelgesi

İÇİŞLERİ Bakanlığı, okullarda şiddet olaylarının önlenmesi ile öğrencilerin zararlı madde ve diğer alışkanlıklara karşı korunmasına yönelik genelge yayımladı.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay imzasıyla 81 il valiliğine gönderilen ‘’okullarda güvenli eğitim ortamlarının sağlanması’’ konulu genelgede, çocukların çağın gereklerine uygun güvenli eğitim ortamlarında yetiştirilmesinin temel amaç olduğu vurgulandı. Güvenli eğitim ortamlarının oluşturulması, muhtemel şiddet olaylarının önlenmesi için 2007’de İçişleri Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı arasında ‘’Güvenli Okul-Güvenli Eğitim’’ projesinin imzalanan protokolle yürürlüğe girdiği hatırlatılan genelgede, protokol ile okullarda meydana gelmesi muhtemel şiddet olaylarının önlenmesi ile öğrencilerin zararlı madde ve diğer alışkanlıklara karşı korunmasına yönelik koruyucu ve önleyici güvenlik tedbirlerinin en üst seviyeye çıkarıldığı ifade edildi. Protokol kapsamında alınan tedbirlerle 2007-2008, 2008-2009 ve 2009-2010 dönemlerinde okullar ve çevresinde meydana gelen şiddet ve şiddet muhtevalı olayların azalmasında başarı sağlandığı vurgulan ve başarıların kalıcı kılınmasının, okullarda güvenli ve huzurlu ortamın sağlanmasının öncelikli hedef olduğu anlatılan genelgede, önlemlerin 2010-2011 eğitim ve öğretim döneminde de hassasiyetle sürdürüleceği belirtildi.

16.09.2010


 

Dinamitler evlerde hasara yol açıyor

YOZGAT’IN Sorgun ilçesi Karaveli Köyü mevkiinde faaliyet gösteren taş ocağında patlatılan dinamitler, köydeki evlerde hasara sebep oldu.

Karaveli Köyü sakinleri, taş ocağının açılmasıyla oturdukları evlerinde büyük ölçüde hasar meydana geldiğini söyledi. Karaveli Köyü muhtarı Battal Duygulu, ocakta patlatılan dinamitler yüzünden evlerin duvar ve balkonlarında büyük çatlaklar oluştuğunu belirtti. Duygulu, “Evlerimiz büyük ölçüde hasar gördü. Bu konuda Ulaştırma Bakanlığı’na bir yazı gönderdik. Fakat bir sonuç alamadık. Şimdilik taş ocağının işlevine devam edeceğini araştırma yapacaklarını söylediler” dedi. Yaklaşık 6 aydır bu sorunla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Duygulu, “Evlerimizin tamamına yakını zarar gördü. Dinamitin patlamasıyla duvarlarımız çatlıyor. Köyümüzün çeşmeleri, şebeke sularımız her şeyimiz zarar gördü. Evlerimizin çoğu kerpiçten yapıldığı için en ufak sarsıntıda yıkılabilir” diye tepki gösterdi.

16.09.2010


 

YENİ ANAYASA DEVLET DEĞİL, BİREY MERKEZLİ OLMALI

İstanbul Barosu eski Başkanı Yücel Sayman, "12 Eylül Anayasasının getirdiği sistem ve düzen, anayasa değişikliğinden sonra da varlığını sürdürüyor" dedi. Sayman, “12 Eylül Anayasasının getirmiş olduğu bir sistem ve düzen var.

Anayasanın başlangıç bölümünü okuduğumuzda bu açıkça görülüyor” diye konuştu.

TOPLUM RESMî İDEOLOJİ KISKACINDA

“Anayasaya göre devlet, bir organizma. Canlı bir organizmaymışçasına anılan yüce bir devlet var. Arkasından toplum geliyor. Toplumun nasıl şekilleneceğine ilişkin ilkeler de anayasada resmî ideoloji ile belirleniyor. Yine anayasa, bu düzenin korunması ve yürütülmesi için birtakım kurumlar oluşturuyor.”

KISMî DEĞİŞİKLİKLER YETERLİ DEĞİL

“Devletin politikalarını kurumlar belirliyor. Yargının varlık nedeni bu devlet politikalarının hukukî açıdan uygulanabilmesini sağlamak. Bu durum bugün de değişmedi. Farklı zamanlarda yapılan kısmî değişiklikler ve özellikle son değişiklik, bu sisteme darbe vurmayı başardı. Ancak yeterli değil.”

12 Eylül Anayasası değişti, anlayışı baki kaldı

İstanbul Barosu eski Başkanı Yücel Sayman, “12 Eylül Anayasasın getirdiği sistem ve düzen, anayasa değişikliğinden sonra da varlığını sürdürüyor” dedi.

Sayman’a göre, referandumdan çıkan evet, antidemokratik sisteme vurulmuş bir darbe, ama yeterli değil. Şimdi bu anlayışı değiştirecek; bireyi merkeze alan, yüce ve kutsal olmayan devleti, bireyin arkasında konumlandıran bir anayasa hazırlanması gerek. “Anayasa değişti, 12 Eylül anlayışı sürüyor”

“12 Eylül Anayasasının getirmiş olduğu bir sistem ve bir düzen var. Anayasanın başlangıç bölümünü okuduğumuzda, bu açıkça görülüyor” diyen Sayman, bu düzeni ve anayasa değişikliğinin eksik noktalarını bianet’e değerlendirdi:

- Maddî refahından söz edilen, canlı bir organizmaymışçasına anılan yüce bir devlet var. Arkasından toplum geliyor. Toplumun nasıl şekilleneceğine ilişkin ilkeler de anayasada resmî ideoloji ile belirleniyor. Yine anayasa, bu düzenin korunması ve yürütülmesi için birtakım kurumlar oluşturuyor.

- Anayasaya göre devlet, bir organizma. Devletin politikalarını da başta MGK, YÖK, Diyanet İşleri, TDK gibi kurumlar belirliyor. Yargının varlık sebebi de bu devlet politikalarının hukukî açıdan uygulanabilmesini sağlamak. Bu verili durum bugün de değişmedi.

- Anayasaya göre toplum, siyaset alanına ancak siyasî partileri aracılığı ile dâhil olabiliyor. Siyasî partiler ise verili devlet politikası ve onu belirleyen kurumlar çerçevesinde faaliyet gösterebiliyor.

“Değişim yeterli değil”

- Farklı zamanlarda yapılan kısmî değişiklikler ve özellikle bu son değişiklik, bu sisteme darbe vurmayı başardı. Referandum öncesinde siyasî iktidar, “Devlet politikası ve siyasî iktidarın politikası gibi bir ayrımdan söz edilemez. Siyasî iktidar, devlet adına çeşitli kurumların çizdiği politikalara bağlı değildir. Bu antidemokratik bir durumdur” diyordu.

- Bu antidemokratik yaklaşım, referandumdan çıkan “evet”le büyük ölçüde kırıldı. Ancak yapılan değişiklik yeterli değil.

- Anayasanın başlangıç bölümünün ve anlayışının değişmesi, bireyleri merkeze alan, yüce ve kutsal olmayan, yalnızca idarî bir mekanizma olarak biçimlenen, devleti bireyin arkasında konumlandıran bir anayasa hazırlanması gerekir.

- Devlet politikasını siyasî iktidarın belirlemesi önemli bir adım olabilir. Ancak siyasî iktidarı denetleyecek mekanizmaların neler olacağı da tartışılmalıdır. (bianet.org)

16.09.2010


 

Yeni Anayasa derhal hazırlanmalı

Memur Sendikaları Konferadasyonu (Memur-Sen) Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, sendika genel merkezinde dün düzenlenen basın toplantısında 12 Eylül’de yapılan referandumu değerlendirdi.

Bundan sonra yapılacak işin milletin bu tercihini anlamlı hale getirmek olduğunu vurgulayan Gündoğdu, “12 Eylül 2010’da geçmiş dönemlerin kirlerini temizledik. 13 Eylül’den itibaren ise geleceğimizi birlikte şekillendirmenin telâşı içerisinde olmalıyız. Bunun ilk adımı olarak, Anayasa değişiklik paketinin gerektirdiği ikincil mevzuat çalışmalarıyla eş zamanlı olarak yeni Anayasa çalışmalarına başlamalıyız” dedi.

Gündoğdu, milletin oluşturduğu bu tablonun “kendisini özgür, devleti ve erklerini demokratik kılacak yeni ve sivil Anayasa kararı” olarak algılanması gerektiğini de sözlerine ekledi. Bunun yanı sıra Gündoğdu, geçmiş darbelerin ve darbecilerin yasal dayanağı haline getirilen TSK İç Hizmet Kanunu hükmünü yürürlükten kaldırmak suretiyle bu ayıptan kurtulmanın gerektiğine de vurgu yaptı.

Basın toplantısının ardından gazetemizin sorularını da cevaplayan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, şöyle dedi: “Hükümet burada pragmatist bir yaklaşımla davranmıştır. Bu bizce doğru olmayan bir tutumdur. Yani bir kurumun sadece başkanını yahut yapısını değiştirerek düzeltmek mümkün değildir. Burada yapılması gereken bu anayasal kurumların varlığına son vermektir. Bu bakımdan YÖK ve MGK gibi bir takım anayasal kurumların kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Hükümet buraya kendisi gibi düşünen insanları koyarak bu kurumları kendi lehine kullanmak istedi. Bu da doğru bir tutum olmadı.”

Fikret Dağaşan / Ankara

16.09.2010


 

Bediüzzaman Sempozyumu 3-5 Ekim'de İstanbul'da

İstanbul’da 3-5 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan ‘’9. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu’’na, 30 ülkeden 100’ün üzerinde akademisyen katılacak.

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nca bu yıl dokuzuncusu gerçekleştirilen ve ‘’İlim, iman, ahlâk ve insanlığın geleceği’’ konulu sempozyumun açılışı, 3 Ekim Pazar günü Sinan Erdem Spor Kompleksi’nde yapılacak.

4-5 Ekim günlerinde İstanbul Wow Otel’de 09.00-19.30 saatleri arasında panellerin düzenleneceği sempozyuma, Türkiye, Amerika, Almanya, İngiltere, İsrail, Rusya, Hollanda, Kanada, Singapur, Yemen, Bahreyn, Cezayir, Malezya, Irak, Fas, Ürdün, Nijerya, Pakistan, Endonezya, Suudi Arabistan, Mısır, Lübnan, Suriye, Sudan, Hindistan, İran, Nijer, Avustralya, Filipinler ve Botsvana’dan 100’ün üzerinde akademisyenle, 250 kişilik bir gözlemci komitesi katılacak.

İki gün süresince Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak 27 panelin yapılacağı ‘’9. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu’’ ile ilgili, ‘’www.bediuzzamansempozyumu.com’’, ‘’www.barlaplatformu.com’’ ve ‘’sempozyum2010.com’’ internet sitelerinden bilgi alınabilecek.

16.09.2010


 

“Demokrasi büyümenin ana harcı”

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, 15 Eylül Uluslararası Demokrasi Günü vesilesiyle mesaj yayınladı.

Bİrleşmİş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun, ekonomik büyüme ve sosyal adaletin sağlanmasının ana harcını, demokrasinin temel taşlarının oluşturduğunu belirtti. BM Enformasyon Merkezinden yapılan yazılı açıklamada, “15 Eylül Uluslararası Demokrasi Günü” vesilesiyle yayımladığı mesajına yer verilen Ban, demokrasinin yoksulluğun azaltılması ve insanların refah seviyesinin yükseltilmesinde belirleyici rol oynadığını belirtti. Demokrasinin, kalkınma ve sosyal adaletin temel harcı olduğunu ifade eden Ban, bu yıl ki Uluslararası Demokrasi Gününün, BM’nin New York’ta düzenleyeceği ve dünya liderlerinin 2015 yılına kadar ulaşılması amaçlanan hedefler konusunda sağlanan ilerlemeyi değerlendireceği “Bin Yıl Kalkınma Hedefleri Zirvesi”nin hemen öncesine rast geldiğini hatırlattı. Ban, söz konusu toplantının demokrasinin yoksulluğun azaltılması ve insanların refahının arttırılmasında oynadığı belirleyici rolü vurgulamak için önemli bir fırsat teşkil ettiğini ifade etti. Dünya liderlerinin beş yıl önce biraraya geldikleri Dünya Zirvesi’nde, demokrasi, kalkınma ve insan haklarının birbirinden ayrılmaz ve birbiri ile bağlantılı olduğunu ve birbirlerinin gücüne güç kattığını kabul ettiklerini vurgulayan Ban, 2000 tarihli Bin Yıl Bildirisi’nde de bütün dünya hükümetlerinin demokrasinin geliştirilmesi yönünde her türlü çabayı gösterme, hukukun üstünlüğü ilkesini güçlendirme, kalkınma hakkı dahil uluslar arası standartlardaki insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirme konularında karara vardıklarını hatırlattı.

16.09.2010


 

Daha fazla demokrasiye ihtiyacımız var

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve aynı zamanda Berlin Humboldt Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olan Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Türkiye’nin daha fazla demokrasiye ihtiyacı olduğunu belirterek, Türkiye’de anaya değişikliğinin kabul edilmesiyle birlikte yeni bir dönem başladığını söyledi.

Alman Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ve Alman-Türk Vakfı (DTF) tarafından, Katolik Akademi’de düzenlenen “Türkiye Nereye Gidiyor?” konulu panelde konuşan Bağcı, “Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi, Türk demokrasinin modernleştiğini gösteriyor. Artık asker demokraside söz sahibi olamayacak. Elbette asker, ordu bir devletin parçasıdır. Ancak politikaya karışamaz. Nihayet Türkiye, demokratik ülke normlarına doğru yaklaşmakta. Artık ordu değil, millet söz sahibi olacak” dedi. 2023 yılına kadar Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğinin gerçekleşmeyeceğine inandığını ifade eden Bağcı, “AB müzakereleri devam etmeli. Anayasa değişikliği bir başlangıç. Türkiye birtakım şeyleri kendiliğinden yapmıyor. O halde daha fazla açıklık, demokrasi ve sivil demokrasiye ihtiyacımız var. Türkiye AB için önemli bir proje” şeklinde konuştu.

16.09.2010


 

Yalçınkaya hakkında suç duyurusu

ElazIğ Barosu avukatlarından Şuay Alpay, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya hakkında, ‘’görevi kötüye kullanma’’ iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

Alpay, bürosunda yaptığı basın toplantısında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere nöbetçi Elazığ Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusu dilekçesi verdiğini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya’nın 13 Eylül’de basın mensuplarına Anayasa değişiklik paketi için yapılan referandumla ilgili açıklamalarda bulunduğunu hatırlattı.

Söz konusu açıklamada Yalçınkaya’nın ‘’Yargıçlar olarak hukuk devletini ve yargıçların bağımsızlığını Anayasa değişse dahi, yasalar değişse dahi korumak azmindeyiz. Çünkü yargı organı halkın temsilcisidir. Halkımız müsterih olsun. Biz hukuk devletini gerçekleştireceğiz. Bunu engellemek mümkün değildir’’ dediğini söyleyen Alpay, bu açıklamanın referanduma sunulan ve halkın yüzde 58’inin ‘evet’ dediği halk oylamasından sonra yapıldığını kaydetti.

Yapılan açıklamanın sadece referanduma ait bir görüş olmadığını kaydeden Alpay, ‘’Bu halkın oylamasına sunulmuş ve halkın yüzde 58’inin çoğunluğu ile kabul edilmiş Anayasa’yı tanımamak, hükümsüz kılmak, yok saymaktır. Bu halkın oyu ile kabul edilmiş Anayasa’ya açık bir başkaldırıştır’’ dedi. Yalçınkaya’nın yaptığı açıklamanın basit bir değerlendirme ve oylama sonucu ile ilgili bir yorum değil, açık bir siyasî duruş ve muhalefet olduğunu öne süren Alpay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘’Abdurrahman Yalçınkaya’nın ‘Anayasa değişse, yasalar değişse dahi korumak azmindeyiz’ diyerek korumaya azmettiği şey değişiklik yapılan 12 Eylül 1980 askerî darbesi ürünü olan halkın içinde olmadığı askerî ve sivil vesayet yapımı 1982 Anayasası’dır. Buna karşılık ‘Anayasa değişse dahi, yasalar değişse dahi’ diyerek karşı çıktığı, direnmeye karar verdiği, yok saydığı halkın oyu ile kabul edilmiş, halkın yaptığı 2010 Anayasa değişikliğidir.’’

Şuay Alpay, söz konusu gerekçelerden dolayı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya hakkında gerekli incelemenin yapılarak, görevi kötüye kullanma suçundan yargılanmasını talep ettiğini sözlerine ekledi.

16.09.2010


 

12 Eylül gençleri heba etti

Antalya Valisi Ahmet Altıparmak, Türkiye’nin 12 Eylül öncesinde gençlerini heba ettiği için günümüzde lider modeli bulunamadığını söyledi.

Antalya Millî Eğitim Müdürlüğü, Seviye Belirleme Sınavı (SBS) ile Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS)’nda Türkiye derecesi elde eden öğrencileri ödüllendirdi. Antalya Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi Uygulama Oteli’nde düzenlenen ödül töreninde, 131 öğrenciye altın ve kitap hediye edildi. Ödül dağıtımından önce kürsüye gelen Antalya Valisi Ahmet Altıparmak, konuşmasına, “Bugün Antalya’nın gurur günüdür, düğün günüdür, sevinç günüdür” diyerek başladı.

Türkiye’nin 12 Eylül öncesinde binlerce gencini ‘heba ettiğini’ ifade eden Vali Altıparmak, konuşmasında, “Bugün siyasette, eğitimde, sağlıkta lider modeller göremiyorsak bunun sıkıntısı o gün ön planda lider olan gençlerin heba edilmesidir. En öndeki çocuklar yok edildi. Bunların içinde, 12 Eylül’le beraber, canını kurtarıp yurt dışına kaçanlar oldu. En sol örgütlerden ve onlardan benim bir kısım arkadaşlarım da var. O çocuklar şimdi tamamen Türkiye milliyetçisi. Bakın sol, marksist bir düşünce Türkiye milliyetçisi oluyor. Dolayısıyla size düşen ülkenizi sevmek, ülkeniz insanını sevmek.” dedi. Başarılı öğrenciler için hayatın yeniden başladığını kaydeden Altıparmak, geleceğe hazırlanabilmeleri için artık daha çalışkan ve disiplinli olmaları gerektiği tavsiyesinde bulundu. Konuşmasına, Einstein’ın, “Hiçbir sorun, ona neden olan bilinç düzeyiyle çözülmez, yeni bir bilinç düzeyi gerekir” sözünü hatırlatarak devam eden Altıparmak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sizin de yeni bir bilinç düzeyiyle donanımlı olduğunuza inanıyorum. İnanmak istiyorum. Sıkıntılar olduğunu biliyorum. Öğretmen arkadaşlarımın maalesef bir kısmının, en azından arzu edilmeyen bir kısmının, kendi siyasî görüşünü, ideolojisini dikte ettiğini de biliyorum. Ama şunu düşünmelerini tavsiye ediyorum. Karşı taraf da aynı ideolojiyi dikte ediyor. Bu sefer ne oluyor, aynı sıralardaki çocuklar birbirine düşman gibi yetişiyor. Halbuki onlar kardeş, onlar bu ülkenin geleceği. Ortak geleceği inşa edecek mühendis, mimar ve yöneticiler. Maalesef hakkı biraz da karşı tarafın fikrinde aramak gibi bir üslubu kabul etmeyerek, kendi düşündüğümüzü adeta tek doğru gibi dikte etmeye çalışıyoruz, özellikle öğrencilere.”

16.09.2010


 

Paketin muhtevası hayata geçirilsin

Amerİkan Kongresi’ne bağlı olan Helsinki Komisyonu, referandum sonucundan memnuniyet duydukları ve sonucu “Türk insanının değişim isteği” olarak yorumladı.

Helsinki Komisyonu, Türk yetkililerden Pazar günü halk tarafından olur alan Anayasa değişikliği paketinin etkili bir şekilde uygulanması çağrısı yaptı. Komisyonun eşbaşkanlarından olan Demokrat Parti Maryland eyaleti milletvekili Benjamin L. Cardin, kabul edilen yeni değişikliklerle birlikte Türkiye’deki azınlık ve farklı dine bağlı insanların hayatlarında direkt etkiye sahip olacağını umduğunu söyledi. Helsinki Komisyonu olarak bilinen, Kongre’ye bağlı Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Komisyonu’nun diğer eşbaşkanı Demokrat Parti Florida eyaleti milletvekili Alcee L. Hastings ise reformların Türkiye’nin demokrasisini çok daha güçlendireceğini kaydetti. Hastings, reform ile birlikte Türkiye’nin daha şeffaf bir ülke haline geldiğini ve bunun da ülkedeki demokratik yapıyı güçlendireceğini aktardı. Hastings’de Cardin gibi Türk hükümetinden referandum ile kabul edilen 26 maddenin biran önce hayata geçirilmesi talebinde bulundu.

16.09.2010


 

Anayasa değişikliğinin ertelenmesi talihsizlik

Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, ‘’Hükümetin anayasa değişikliğini 2011 yılından sonraya bırakması talihsizliktir’’ dedi.

Saadet Partisi Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında referandum sonuçlarını değerlendiren Kurtulmuş, halk oylamasında milletin, egemenliğini ortaya koyduğunu belirtti. Türk halkının reformdan ve demokrasiden yana olduğunu ‘’Evet’’ oylarıyla ortaya koyduğuna işaret eden Kurtulmuş, bunu bir partinin yenilgisi veya zaferi olarak değerlendirmemek gerektiğini ifade etti. Kurtulmuş, ‘’Hükümetin anayasa değişikliğini 2011 yılından sonraya bırakması talihsizliktir. Millet arasında mutabakat metni olan anayasanın hazırlanması sırasında mutabakatın ve olumlu siyasî iklimin mutlaka sağlanması gerekir’’ diye konuştu.

16.09.2010


 

Boykot tehdidi’ yapanlar tutuklandı

Van’da, 12 Eylül’de halkın sandığa gitmemesi yönünde baskı uyguladığı iddiasıyla gözaltına alınan 24 kişiden 16’sı, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Alınan bilgiye göre, Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince, 12 Eylül’de yapılan halk oylaması öncesinde çeşitli mahalle muhtarlarını ve vatandaşları, referandumda oy kullanmamaları için tehdit ettiği önü sürülen kişilere yönelik düzenlediği operasyonlarda gözaltına alınan 24 kişinin, emniyetteki sorgusu tamamlandı. Sorgularının ardından Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sağlık kontrolünden geçirilen zanlılar, yoğun güvenlik tedbiri altında adliyeye çıkarıldı. Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadelerinin ardından 2 zanlı savcılıktan serbest bırakıldı. 22 zanlı ise tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme heyeti de zanlılardan 16’sının tutuklanmasını, 6’sının da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını kararlaştırdı.

16.09.2010


 

Davutoğlu: Dink kararına itiraz etmeyeceğiz

DIşİşlerİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Hrant Dink kararını Büyük Daire’ye götürmeyi düşünmediklerini ve bu kararın gereği olan unsurları da ele almaya hazır olduklarını söyleyerek, “Herşeyden önce bu alınan kararlar ne olursa olsun, kaybettiğimiz kıymetli bir aydınımızı geri getiren kararlar değil” diye konuştu.

Bakan Davutoğlu, bugün (dün) Hrant Dink’in doğumgünü olduğunu hatırlatarak, “Herşeyden önce gerek Dışişleri Bakanı olarak gerekse hükümet üyeleri olarak, hem de bir Türk aydını olarak Dink’in katledilmesinden büyük üzüntü duyduğumuzu her vesileyle ifade ettik. Keşke o bugün aramızda olsaydı da doğumgününde, 3 gün önce özgürlükleri çok daha genişleten, insan haklarına dayalı bir anayasa reformunun Türk halkının güçlü bir çoğunluğu ile kabul edildiğini görmüş olsaydı” diye konuştu.

16.09.2010


 

O dosyadan haberim yok

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, ‘’tek tip askerlik’’ çalışmalarına ilişkin, ‘’Henüz Bakanlar Kurulunda görüşülebilecek bir tasarı seviyesine gelmedi’’ dedi. Gönül, Genelkurmay Başkanı Org. Koşaner'in Başbakan Erdoğan'a konuyla ilgili olarak bir dosya verdiği haberlerine dair soruları cevaplarken “Başbakan Erdoğan’a konuyla alâkalı olarak verilen dosyayla ilgili ben birşey bilmiyorum. Bunu da sizden duyuyorum. Bu konuda siz nasıl bilgi aldınız, onu da bilmiyorum açıkçası” diye konuştu.

“Başbakana verilen dosyadan haberim yok” MİllÎ Savunma Bakanı Vecdi Gönül, ‘’Tek tip askerlik’’ çalışmalarına ilişkin, ‘’Henüz Bakanlar Kurulu’nda görüşülebilecek bir tasarı seviyesine gelmedi’’ dedi. Gönül, Maldivler Savunma ve Ulusal Güvenlik Bakanı Ameen Faisal ve beraberindeki heyeti kabul etti. Bakan Gönül, görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını da cevapladı. Bir gazetecinin, ‘’Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde tek tip askerlikle ilgili dosya verdiğini’’ ifade ederek, değerlendirmesini sorması üzerine Gönül, şunları söyledi: ‘’Konu nihaî bir kanun tasarısı haline gelmediği için bir şey söylemek yanlış olur. Bakanlar Kurulu’nda müzakere edilecek aşamaya geldiğinde daha çok bilgi verme şansımız olur. Değişecek bilgileri söylemek yanlış olur. Metin nihaî şeklini alsın ondan sonra bilgi verelim. Başbakan Erdoğan’a verilen dosyayla ilgili ben bir şey bilmiyorum. Bunu da sizden duyuyorum. O konuda bir şey söylemem mümkün değil. Genelkurmay’ın bir açıklaması olmadı bildiğim kadarıyla. Bu konuda siz nasıl bilgi aldınız onu da bilmiyorum açıkçası. Benim bilgim, şu anda bakanlık olarak verebileceğim bilgi, henüz Bakanlar Kurulu’nda görüşülebilecek bir tasarı seviyesine gelmedi.’’

16.09.2010


 

İşsizlik yüzde 10,5’e geriledi

İşsızlikteki düşüş Haziran’da da devam etti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Haziran ayında işsizlik oranı yüzde 10.5 oldu.

İşsizlik geçen yılın Haziran ayında yüzde 13, bu yılın Mayıs ayında ise yüzde 11’di.

Haziran döneminde, Türkiye’de istihdam edilenlerin sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 541 bin kişi artarak, 23 milyon 488 bin kişiye yükseldi. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 446 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı ise 1 milyon 95 bin kişi arttı. Kentsel yerlerde işsizlik oranı 2.9 puanlık azalışla yüzde 13.1, kırsal yerlerde ise 1.5 puanlık azalışla yüzde 5.5 oldu. Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 23.7’den yüzde 19.1’e geriledi. Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 518 bin kişi azalarak 2 milyon 751 bin kişiye düştü. İşsiz sayısı bir ayda ise 95 bin kişi azaldı. Mevcut işsizlerin yüzde 14.7’sini (405 bin kişi) bu dönemde işten ayrılanlar oluşturuyor. Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1.2 puanlık artışla yüzde 50 olarak gerçekleşti. Kayıtdışı işsizlik oranı 0.9 puanlık azalışla yüzde 44.8 olarak belirlendi. Haziran’da istihdam edilenlerin yüzde 26.6’sı tarım, yüzde 19.3’ü sanayi, yüzde 6.7’si inşaat, yüzde 47.4’ü ise hizmetler sektöründe yer aldı. Söz konusu dönemde işsizlerin yüzde 30.9’u eş-dost vasıtasıyla iş aradı. İşsizlerin yüzde 88.4’ü (2 milyon 431 bin kişi) daha önce bir işte çalıştı. Daha önce bir işte çalışmış olan işsizlerin yüzde 52.4’ü hizmetler, yüzde 23.1’i sanayi, yüzde 15.8’i inşaat, yüzde 6.1’i tarım sektöründe çalışmış, yüzde 2.6’si ise 8 yıldan önce işinden ayrılmış olduğu belirlendi.

16.09.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.