11 Aralık 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Gençlik anlayış bekliyor

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, son bir kaç gündür gündemi meşgul eden, öğrencilerin yumurta atma tartışmalarına değinerek, gençliğin muhalefet demek olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi. ''Bizim tartışan, konuşan, sorgulayan gençlere ihtiyacımız var" diyen Boyner; iş dünyasına, kanaat önderlerine, siyasetçilere, yöneticilere düşenin de anlayış, empati ve diyalog kurma çabası olduğunu belirtti.

TÜSİAD Başkanı Boyner: Gençlik muhalefet

demek

TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısının açılışında konuşan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, kamuoyunda son bir kaç gündür öğrencilerin protesto amacı ile yumurta atma tartışmalarına değinerek, gençliğin muhalefet demek olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi. Boyner, ‘’bizim tartışan, konuşan, sorgulayan gençlere ihtiyacımız var. Ben genç arkadaşlarımıza taleplerini, ifade biçimleri tercihlerinde yanlış tarafa düşmemeleri için eylemlerinde şiddete başvurmamalarını önerebilirim. Ama bizlere, iş dünyasına, kanaat önderlerine, siyasetçilere, yöneticilere düşenin de anlayış, empati ve diyalog kurma çabası olduğuna tüm kalbimle inanıyorum. Susturma, azarlama, biber gazı, dayak, etiketleme ve yasaklama değil’’ dedi. ‘’Yarınlar gençlerin’’ dediklerini işaret eden Boyner, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Hepimizin, ama hepimizin bir defa düşünmesi lazım. Gençlerimiz niçin öfkeli? Gençlere nasıl bir gelecek devrediyoruz? Genç işsizliği ortada. Gençlerin eğitimle ilgili kaygıları yeterince cevaplanamıyor.Onlara özgür düşünmeyi, özgür ifade etmeyi öğreten, bağımsız üniversiteler verebiliyor muyuz?

11.12.2010


 

TÜRKİYE ÇOKTAN AB ÜYESİ OLMUŞTU

Alman gençlik hareketlerinin önde gelen isimlerinden biri olan ve Türkiye’nin AB üyeliğine destek veren makalesiyle gündeme gelen Michael Sendker, Bediüzzaman’ın görüşleri doğrultusunda hareket eden bir Türkiye’nin uzun yıllar öncesinde Avrupa ülkeleri seviyesine gelebileceğini ifade etti. Sorularımızı cevaplayan Sendker şunları söyledi:

DİNSİZ MODERNLEŞMEYE KARŞIYDI

“Diyebilirim ki, eğer Türkiye’de Mustafa Kemal’in görüşleri, yani Kemalizm ideolojisi yerine, Said Nursî’nin görüşleri kabul görseydi, Türkiye şimdiye kadar çoktan Avrupa Birliği düzeyinde bir ülke olabilir, daha kısa zamanda çağ atlayabilirdi. Çağdaşı olan Mustafa Kemal’in aksine, Said Nursî dinî değerlerden arındırılmış bir modernizasyona karşıydı.”

BEDİÜZZAMAN “AVRUPA İKİDİR” DİYOR

Bediüzzaman'ın Avrupa ile ilgili tesbitlerine de dikkat çeken Sendker şöyle konuştu: “Eserlerinin bir yerinde Nursî’nin Avrupa’yı iki kısma ayırdığına şahit oluyoruz. 1930’larda kaleme aldığı bir eserinde Nursî, bir iyi, bir de kötü Avrupa’dan bahsediyor. Kötü Avrupa’nın neticesinde ateizm ve dinsizliğin ortaya çıktığını söyleyebiliriz.”

BEDİÜZZAMAN’IN GÖRÜŞLERİ TÜRKİYE’YE ÇAĞ ATLATIR

Alman gençlik hareketlerinin önde gelen

isimlerinden biri olan ve Türkiye’nin AB üyeliğine destek veren makalesiyle gündeme gelen Michael Sendker, Bediüzzaman’ın görüşleri doğrultusunda hareket eden bir Türkiye’nin uzun yıllar öncesinde Avrupa ülkeleri seviyesine gelebileceğini ifade etti.

ALMANYA’DA yayınlanan Ayasofya adlı dergi için Türkiye’nin AB serüveni ile ilgili bir yazı kaleme alan ve bu yazısında Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşlerinden bahseden Almanya Gençler Birliği Yöneticisi Michael Sendker, Yeni Asya gazetesinin sorularını cevapladı. Sendker, geçen gün “Türkiye’nin AB üyeliği fırsat mı, yoksa büyük tehlike mi?” başlıklı bir yazı kaleme almış ve bu yazı Alman yayın organı Xtranews tarafından da iktibas edilmişti.

Yazısında referans olarak kullandığı Bediüzzaman Said Nursî ile alâkalı sorularımızı cevaplayan Sendker, “Politik olmaktan ziyade, teolojik bir bakış açısıyla yazmış olduğum makalemde Bediüzzaman Said Nursî’den bir alıntı yapma gereği duydum. Zira kendisi modernlik ve gelenekselliği bir arada bulunduran Türkiye ile ilgili önemli ve ileri görüşlü fikirlere sahip bir kişi. Diyebilirim ki, eğer Türkiye’de Mustafa Kemal’in görüşleri, yani Kemalizm ideolojisi yerine, Said Nursî’nin görüşleri kabul görseydi Türkiye şimdiye kadar çoktan Avrupa Birliği düzeyinde bir ülke olabilir, daha kısa zamanda çağ atlayabilirdi” dedi.

Dinsiz modernleşmeye karşıydı

Aynı zamanda Münster Üniversitesinde Katolik Dinî ve Latince öğrenimi gören Michael Sendker, Bediüzzaman ile ilgili görüşlerine şu cümlelerle devam etti: “Said Nursî, benim görüşüme göre, kendi yaşadığı çağın çok önüne geçmiş, ileri görüşlü bir insandı. Özellikle, 1923’ten önceki dönemde, Mustafa Kemal ile karşı karşıya geldiği noktada, İslâm dininin ve geleneklerinin Batılı modern değerler ile bağdaşır olduğunu öne sürüyordu. Çağdaşı olan Mustafa Kemal’in aksine, Said Nursî dinî değerlerden arındırılmış bir modernizasyona ya da diğer değişle Batılılaşmaya kesinlikle karşıydı. Katolik teoloji ve Latince eğitimimi sürdürdüğüm Münster Üniversitesi’nde bir tez üzerinde çalışırken Said Nursî’nin 1908 yılında yapmış olduğu bir konuşmaya rastladım. Şükran Vahide’nin “Modern Türkiye’de İslâm” adlı kitabında rastladığım bu konuşmada Said Nursî, meşrûtiyetin ve İngiliz işgali sonrasında elde edilmiş bağımsızlığın temellerinin din ve ahlâk üzerine inşa edilmesi gerektiğini savunmaktaydı.”

Dinî ve moderniteyi bir arada düşündü

Said Nursî’nin Kur’ân’a bakış açısının oldukça modern ve rasyonel olduğunun altını çizen Sendker, sözlerine şöyle devam etti: “Nursî, din ve modernitenin birbiriyle bağlantılı olması gerektiğini düşünüyordu. Onun din ve modern bilimleri bir arada okutacak bir üniversite fikri bu öngörüsünü karşılamaktaydı. Nursî, böylece geleceğin bilim ve teknolojide olduğunu kabul ediyor, ancak bunları dinden soyutlandırdığınız zaman tehlikeli olacağını ifade ediyordu. Hatta o bazı konuşmalarında, kendi çağdaşı olan bazı âlimlerin adeta bir orta çağ kalıntısı olduğunu söylemekteydi. İşte bundandır ki, Osmanlı Devleti’nin çöküşünü başkalarının aksine İslâm dinine değil, fakirlik, cehalet ve ihtilafa bağlıyordu.”

Nursî, medeniyetleri birleştiriyor

Alman gençlik hareketinin önemli isimlerinden olan Michael Sendker, Bediüzzaman’ın medeniyetler barışına hizmetleri ile ilgili olarak da şunları söyledi: “Bence Said Nursî, muhteşem bir kişiliktir. Bazı yazılarında Hristiyanlara toleranslı yaklaşımları olduğunu görüyoruz. Onun bu görüşleri sayesinde, dinler arası diyalog, özellikle de Hıristiyan ve Müslümanlar arasında ittifak daha yapıcı bir şekilde işletilebilir diye düşünüyorum.”

Bediüzzaman “Avrupa ikidir” diyor

BEDİÜZZAMAN’IN Avrupa ile ilgili tesbitlerine de dikkat çeken Sendker şöyle konuştu: “Eserlerinin bir yerinde Nursî’nin Avrupa’yı iki kısma ayırdığına şahit oluyoruz. 1930’larda kaleme aldığı bu eserinde Nursî, bir iyi, bir de kötü Avrupa’dan bahsediyor. Kötü Avrupa’nın neticesinde ateizm ve dinsizliğin ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bu husus, Hıristiyanların da eleştirdiği bir gerçek. Kötü Avrupa’nın karakteri olan dinsizlik ve sekülarizm, aynı zamanda Papa VI. Paul ve Jesuits, Bonhoeffer v.s. gibi bir çok Avrupalı Hıristiyan tarafından da eleştirilmekte, kınanmaktadır. Şimdiki Avrupa da, bir çok yönden, oldukça modern ve sekülerdir. Şimdilerde Pazar günleri kiliseye gitmek, bilhassa son 20 yıldır iyice demode hale geldi. Benim kanaatimce, bunun önemli bir sebebi “refah ve Aydınlanmadır”. Ancak olumlu mânâdaki “refah ve Aydınlanma”dan bahsetmiyorum, Said Nursî’nin de altını çizdiği “olumsuz” mânâdaki refah ve Aydınlanmadır bu. Şimdi ise ekonomik krizlerin ve istikrarsız finans sistemlerinin çağında dinin tekrar daha popüler hale geldiğine şahit olmaktayız.” UMUT YAVUZ [email protected]

11.12.2010


 

Güçlü medya, güçlü demokrasi

TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, ‘’Bir ülkede sağlıklı işleyen siyaset ve medya ne kadar güçlüyse, demokrasi de o kadar köklü ve güçlüdür’’ dedi.

Pakdil, Bağcılar Belediyesi ile Basın Yayın Birliğinin, Holiday Inn Airport Otel’de düzenlediği ‘’Medyanın Yeni Hali: 5N 2K Babıali’den Bağcılar’a Küreselden Yerele’’ konulu ‘’Uluslararası Medya Sempozyumu’’nda konuştu. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in, rahatsızlığı nedeniyle sempozyuma katılamadığını belirten Pakdil, Şahin’in saygı ve selamlarını iletti. Düşünce ve ifade özgürlüğünün en etkili aracı durumundaki medyanın, demokrasinin vazgeçilmez kurumlarından olduğunu vurgulayan Pakdil, şöyle konuştu: ‘’Demokrasilerde yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü güç olan medya, halk adına denetim ve kontrol görevini de yerine getirme sorumluluğunu taşımaktadır. Medyanın sınırlanma ve baskılara maruz kaldığı, özgürce görevini yapamadığı ülkelerde demokrasi ve insan haklarından söz etmek mümkün değildir. Siyaset kurumu ve medya, demokrasilerin olmazsa olmazlarındandır. Bir ülkede sağlıklı işleyen siyaset ve medya ne kadar güçlüyse, demokrasi de o kadar köklü ve güçlüdür. Siyaset ve medyayı asla birbirinin rakibi gibi değerlendirmemek gerekir. Her iki kurum da halka hizmet etmek, demokrasi ve özgürlükleri zenginleştirmek gibi ortak amaçları paylaşmaktadır. Bu nedenle siyasetle medya arasında karşılıklı saygıya dayalı düzeyli bir iletişimin olması çok önemlidir.’’

ÇAĞRICI: MEDYA DEĞİŞİMİN ÖNCÜSÜ

Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı ise Türkiye’nin değişim sürecini objektif olarak kamuoyuna yansıtan medya kuruluşlarının, ülkenin değişiminin de öncüsü olduğunu belirtti.

BAYRAK: MEDYA KENDİNİ YENİDEN

KURGULAMALI

Basın Yayın Birliği Başkanı Hayati Bayrak da küreselleşme ile oluşan yeni medya algısı ve tarzlarının, değişime direnen, içe kapalı ve baskıcı yönetimlerin ürettikleri şiddeti deşifre eden ve onları suçüstü yakalayabilen bir işleve sahip olduğunu kaydetti. Medyanın profesyonel dünyasının bu değişim karşında kendisini yeniden kurgulamak durumunda olduğunu ifade eden Bayrak, hemen her şeyin küreselleştiği bu çağda, hiçbir kurumun olaya dışarıdan bakma şansı kalmadığını söyledi.

ELİF NUR KURTOĞLU

11.12.2010


 

Din özgürlüğünde kara listedeyiz

Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, uluslararası yayınlanan raporlarda ‘din özgürlüğü’ konusunda Türkiye’nin kara listede olduğunu belirterek, “Kur’ân eğitiminde uygulanan yaş sınırlaması, bir taraftan ‘haydi kızlar okula’ diye kampanyalar yürütülürken, kılık kıyafet ve bir dizi ideolojik dayatmalar sonucunda öğrencilerin elinden eğitim hakları çalınmaktadır” dedi.

Din özgürlüğünde ihlâller sürüyor

DİYANET-SEN Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, din, vicdan ve inanç özgürlüğü kapsamında yaşanan ihlallerin sürdüğüne dikkat çekti.

Bayraktutar, Dünya İnsan Hakları Günü sebebiyle yaptığ açıklamada, uluslar arası yayınlanan raporlarda “din özgürlüğü” konusunda Türkiye’nin kara listede olduğunu söyledi. Bayraktutar, “Demokratikleşmeye yönelik atılan onca adıma karşın halen ülkemizde din ve vicdan özgürlüğü alanında yaşanan ihlaller devam etmektedir” dedi. Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede dine halen önyargılar ile yaklaşıldığını vurgulayan Bayraktutar, insanın en temel hakkı olan inanç özgürlüğünün önyargılara feda edilemeyeceğini belirtti. Din, vicdan ve inanç özgürlüğü kapsamında yaşanan ihlallerin sürdüğüne dikkat çeken Bayraktutar, “Kur’ân eğitiminde uygulanan yaş sınırlaması ve herkesin kendi çocuğuna dinini öğretebileceğine dair var olan evrensel ilke halen ihlal edilmektedir. Bir taraftan ‘Haydi Kızlar Okula’ diye kampanyalar yürütülürken, kılık kıyafet ve bir dizi ideolojik dayatmalar sonucunda öğrencilerin elinden eğitim hakları çalınmaktadır. Namaz vakitlerine çalışma hayatında yer tanınmaması, genel ibadet haklarının yok sayılması da vicdanları sızlatmaktadır. Din ve inanç özgürlüğü ulusal ve uluslararası belge ve düzenlemelerle koruma altına alınmış temel insan haklarından biri olarak kabul edilirken, bu yasaklar niye?” diye sordu. Bayraktutar, Türkiye ve dünyada insan hakları ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için herkesi sorumlu davranmaya davet etti.

Fatih Karagöz

11.12.2010


 

“Demokrasi perdesi altında faşizm”

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, üniversitelerde, baskı ve şiddet uygulamayı özgürlük arayışı gibi gösterenlerin, demokrasi perdesi altında faşizm yaptığını da kaydetti.

AKP Genel Merkezi’ndeki Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Wikileaks belgeleri konusunda muhalefetin tutumunu eleştirerek, şunları söyledi: ‘’Baktılar ki Wikileaks belgeleri, Ergenekonla benzer bir işi yapıyor, aynı vazifeyi görüyor, sorgusuz, sualsiz Wikileaks belgelerine sarıldılar. İftirayı dahi kendileri üretemiyorlar, yabancı diplomatlardan ödünç alıyorlar. Yabancı internet sitelerinin iddialarını alıp bunun borazanlığını yapıyorlar.’’ Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesindeki öğrenci protestosunu da değerlendiren Başbakan Erdoğan, ‘’Fırsat olsa tavsiye ederdim. ‘Bu kadar bol paranız var, şöyle yapın güzel yapın, akşam omlet yeyin’ derdim. Orada kalkıyorsunuz sizin öğretmeniniz durumunda olanlara yumurta atıyorsunuz. Bu nasıl bir özgürlük’’ diye konuştu. Erdoğan, üniversitelerde, baskı ve şiddet uygulamayı özgürlük arayışı gibi gösterenlerin, demokrasi perdesi altında faşizm yaptığını da kaydetti. ‘’Anamuhalefet partisinden destek ve teşvik gören eylemciler, faşizm özentilerini daha fazla sergiler hale geliyorlar’’ diyen Erdoğan, ‘’Önce anamuhalefetin temsilcisi, iktidarı faşistlikle orada damgalarken, biraz sonra ‘sizin bu yaptıklarınız faşizan bir baskıdır’ diye oradaki öğrencilere hitap ediyor. Ne oldu? Arapların bir atasözü var: (Men dakka dukka)’’ dedi.

11.12.2010


 

Dengeyi korumak gerekir

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, ‘’Gençliğin heyecanını anlarım. Ama tabiî ki ölçüyü kaçırmaması çok önemli.

O zaman düzensizlikler, hoş olmayan manzaralar ortaya çıkar. Dengeyi korumak gerekir’’ dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Adana Valiliğini ziyaretinde açıklamalarının ardından gazetecilerinin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Gül, ‘’Siyasilere yönelik öğrenci protestolarını nasıl değerlendirdiğinin’’ sorulması üzerine, gençlik çağının ayrı bir heyecanı olduğunu belirtti. Gül, şunları söyledi: ‘’Hepimiz öğrenci olduğumuz yıllarda bunları yaşadık. Gençliğin heyecanını anlarım. Ama tabii ki ölçüyü kaçırmaması çok önemli. O zaman düzensizlikler, hoş olmayan manzaralar ortaya çıkar. Burada dengeyi korumak gerekir. Bir taraftan gençliğin heyecanını, dinamizmini, tepkisel ruhunu anlayabilmek gerekir. Diğer yandan da bunun negatif hale dönüşmemesi için herkesin dikkatli olması gerekir. Bu son olayları ilmi bakımdan dikkatlice değerlendirmek gerekir. Üniversite gençliğinin bu şekilde gündeme gelmekten hoşnut olmaması gerekir. Üniversiteler her türlü fikirlerin, her türlü düşüncelerin özgürce ifade edildiği, edilmesi gerektiği yerdir. Özgürce her düşüncenin ifade edilebilmesi için de buna mânî olucu eylemlerin yapılmaması gerekir. Ankara Üniversitesi Rektörü güzel söylemiş; ‘üniversiteler özgür düşüncelerin ifade edildiği yerdir, ama herkesin istediği gibi eylem yaptığı, hele başkasını susturucu veya hoş karşılanmayacak tavırların sergilendiği bir yer de olmamalıdır’. O açıdan bu dengeyi herkesin çok iyi muhafaza etmesi gerekir.’’

11.12.2010


 

Yeni anayasa seçimlerin hemen ardından yapılmalı

AVRUPA Parlamentosu (AH) Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten, Türkiye’de yeni anayasanın mümkünse seçimlerden önce yapılmasını beklediklerini belirterek, “En azından seçimlerden hemen sonra gerçekleştirilmeli” dedi.

Kaleme aldığı rapor taslağını AP Dış İlişkiler Komisyonu’na sunan Oomen-Ruijten, soruları cevapladı. 11 Eylül’deki referandumla kabul edilen anayasa değişikliklerinden memnun olduğunu vurgulayan raportör, “Bence bu, Türk anayasasının modern hale getirilmesi için ilk adım olmalı” ifadelerini kullandı. Yeni anayasanın hazırlanması sürecinde sivil toplum ve muhalefetin de rol alması gerektiğinin altını çizen Ria Oomen-Ruijten, gelecek yıl yapılacak genel seçimler öncesinde mümkün olmuyorsa, seçimlerden hemen sonra yeni anayasanın hazırlanması gerektiğini söyledi.

11.12.2010


 

Saldırıya soruşturma

ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ve CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum’a yönelik protesto eylemiyle ilgili soruşturma başlattı.

Alınan bilgiye göre, Başsavcılıkça başlatılan soruşturma kapsamında, yumurtalı protesto eylemini gerçekleştiren üniversite öğrencileri, kamera görüntüleri ve fotoğraflardan tespit edilecek. Ankara Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü ekiplerince gerçekleştirilecek tespit işleminin ardından, öğrencilerin ifadelerine başvurulacak.

11.12.2010


 

Kılıç: Yargının yükü ağır

ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, ‘’Yargımızdaki iş yükü, zaman aşımındaki olumsuz sonuçlar gerçekten üzüntü verici hale gelmiştir.

30 yıla yakın devam eden bir yargılama sonunda davacıya ‘kusura bakmayın zaman aşımına uğradı’ demek, insan onurunu yok etmek anlamına gelen bir sonuçtur” dedi.Anayasa Mahkemesi, Anadolu Üniversitesi ve Türkiye Adalet Akademisinin düzenlediği ‘’AİHM ve Türkiye’’ konulu uluslararası sempozyumun açılış konuşmasını yapan Haşim Kılıç, özgürlüklerin ve hakların sadece anayasalarda yazılmış olmasının fazla bir şey ifade etmediğini belirterek, uygulamada hakların kullanılmasının önemine işaret etti. Yargı sorunlarının çözümü için bir yargı reformu çıkarılamadığını belirten Kılıç, şöyle konuştu: ‘’Yargının sorunlarını hepimiz biliyoruz, bu alanda yaşadığımız olumsuzluklar milletimizi üzmektedir. Yargımızın iş yükü, zaman aşımındaki olumsuz sonuçlar gerçekten üzüntü verici hale gelmiştir. Bir hukuk devleti niteliğini taşıyorsanız, 30 yıla yakın devam eden bir yargılama sonunda dâvâcıya ‘kusura bakmayın zaman aşımına uğradı’ demek insan onurunu yok etmek anlamına gelen bir sonuçtur. Yargı reformunun hem yapısal hem fonksiyonel anlamda yapılmadığı sürece bireysel başvurunun başarıya ulaşma şansını düşük görüyorum.’’

11.12.2010


 

MSB’den YAŞzedelere red

Millî Savunma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, YAŞ kararıyla ordudan ihraç edilen askerlerin dilekçesine ret cevabı verdi. Bakanlık, anayasa değişikliğinden önce ordudan atıldıkları için itirazlarıyla ilgili bir işlem yapılmayacağını savundu. Bu arada, CHP, 1971 ve 1980 darbeleri ile 28 Şubat sürecinde ‘disiplinsizlik’ gerekçesiyle ordudan atılan ve yargı yolu kapatılan binlerce YAŞ mağdurunun haklarının iade edilmesi için kanun teklifi hazırladı.

YAŞ mağdurlarına red

Mİllî Savunma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararıyla ordudan ihraç edilen askerlerin dilekçesine ret cevabı verdi. Bakanlık, anayasa değişikliğinden önce ordudan atıldıkları için itirazlarıyla ilgili bir işlem yapılmayacağını savunurken, hukukçular söz konusu sorunun çözülebilmesi için hükümetin acilen uyum yasalarını çıkarması gerektiğine dikkat çekiyor. Zaman’ın haberine göre, Eski Kıdemli Binbaşı Turgay Göncü ile eski Kıdemli Başçavuş Vahit Kaya, anayasa değişikliğinden sonra özlük haklarını alabilmek için 8 Ekim 2010’da Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) ile Milli Savunma Bakanlığı’na itiraz dilekçesi verdi. Bakanlık 1 Aralık 2010’da ilgililere gönderdiği cevapta, orduyla ilişiğinin anayasa değişikliğinden önce kesildiği için itirazıyla ilgili bir işlem yapılmayacağı notuyla birlikte ret yazısı iletti. Aynı gerekçe Vahit Kaya’ya da gönderildi. Milli Savunma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği Hâkim Albay Ahmet Çetindağ imzasını taşıyan cevapta şu ifadelere yer verildi: “İnceleme neticesinde söz konusu değişiklikle Anayasa’nın 125. maddesine eklenen hükmün değişiklikten önce ilişiği kesilenlere uygulanacağına dair gerek Anayasa’da gerekse diğer yasalarda herhangi bir hüküm bulunmadığı görülmektedir. Bu kapsamda hakkınızda tesis edilen idari işlemin söz konusu anayasa değişikliğinden önce tamamlanmış olması nedeniyle dilekçenize herhangi bir işlem yapılması mümkün görülmemektir.” Bunu emsal göstererek, özlük haklarını alabilmek için itiraz eden bütün YAŞ mağdurlarına da aynı cevabın verileceği ifade ediliyor.

“BİR AN ÖNCE UYUM

YASALARI ÇIKMALI”

YAŞ mağdurlarının avukatı emekli Tetkik Hakim Albay Hasan Tüysüzoğlu, bakanlığın cevabının kendilerini bağlamadığını belirtiyor. “İdarenin tasarrufudur bu. Ne AYİM ne de bizi bağlar. Bizi ilgilendiren AYİM kararıdır” diyen Tüysüzoğlu, bu tartışmalara son vermek için hükümetin bir an önce uyum yasaları çıkarması gerektiğini belirtiyor. Tüysüzoğlu, “YAŞ mağdurlarından endişe ve tedirginliğe son verecek bir yasa yapsınlar. Bu tartışmalara da son verilmiş olur” ifadelerini kullanıyor.

“BELİRSİZLİK ORTADAN

KALDIRILMALI”

Mağdur avukatlarından Mehmet Katar da AYİM’in de buna benzer bir karar vermesinden endişe duyduklarını anlatıyor. YAŞ mağdurlarının bakanlık ve AYİM’e bırakılmadan geliştirilecek bir model üzerinden haklarının verilmesini istiyor: “Aksi halde mağduriyet ikiye katlanacaktır. Bu belirsizliği ortadan kaldırmak için bir an önce uyum yasaları çıkarılmalıdır.”

Bursa ASDER Şube Başkanı emekli Binbaşı Arif Çelenk de yazının, MSB’nin bilgisi dışında hazırlanmış olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. YAŞ mağdurlarının özlük haklarının iade edilmesi konusunda hükümete güvendiklerini belirten Çelenk, “Uyum yasalarının bir an önce çıkarılması gerekiyor. Geliştirilecek modelde YAŞ mağdurları ne AYİM’e ne de ilgili bakanlıklara bırakılsın” diye konuşuyor.

Emekli Askeri Yargıç Faik Tarımcıoğlu, YAŞ mağdurlarına gönderilen cevabi yazının izahının mümkün olmadığını söyledi. Tarımcıoğlu, “Böyle bir gerekçe olmaz. Bu ‘ipe un serme’ cevabıdır, zaman kazanmak için verilmiştir. İdare mutlaka surette çözüm bulmalıdır. Aksi halde kusurlu olur.” diye konuştu.

CHP, YAŞ MAĞDURLARI İÇİN KANUN TEKLİFİ HAZIRLADI

CHP, 1971 ve 1980 darbeleri ile 28 Şubat sürecinde “disiplinsizlik” gerekçesiyle ordudan atılan ve yargı yolu kapatılan binlerce Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) mağdurunun haklarının iade edilmesi için kanun teklifi hazırladı. 12 Eylül’de yapılan halk oylaması sonucu kabul edilen anayasa değişikliği ile YAŞ kararıyla ordudan atılanların yargıya başvurmasının önü açılmıştı. CHP Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın yanı sıra 8 CHP üyesinin imzasını taşıyan teklifte 1971 muhtırasında 600 civarında, 1980 darbe döneminde 573, 28 Şubat 1997 postmodern müdahalesinin ardından re’sen ordudan atılan bin 750 subay ve astsubayın bugünkü emsalleriyle eşdeğer hakların iadesi öngörülüyor. Teklifte, “Bu kanun kapsamına giren subay, astsubay ve askerî memurların emsallerinin statüsüne intibakları yapılır. Emsallerinin hizmet süresi ile unvan, rütbe, derece ve kademesi üzerinden emekliliğini hak etmiş sayılır” hükümleri yer alırken, teklifle, aynı dönemlerde askeri okullarla ilişiği kesilen öğrencilerin tazminatlarının geri verilmesini de amaçlıyor. YAŞ mağdurlarından vefat etmiş olanların maaşlarının ise dul ve yetimlerine ödenmesi isteniyor.

11.12.2010


 

Herkes sakin olmalı

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Çetin Osman Budak, siyasilerin öfke ve suçlama dolu söylemlerden vazgeçmelerini istedi.

ATSO Geleneksel Ödül Töreni, ATSO Konferans Salonu’nda gerçekleşti. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da katıldığı törende konuşan ATSO Başkanı Budak, Ankara ve İstanbul’da öğrenci olayları, futbol maçları öncesi yaşanan kavgalar ile güvenlik güçlerinin sert müdahaleleri konusunda eleştirilerde bulunarak, siyasilerin söylemlerine dikkat etmeleri gerektiğini söyledi. Budak şunları kaydetti: ‘’Son birkaç gündür, Ankara ve İstanbul’da futbol maçlarında, üniversitelerde olaylar görüyoruz. Gençlerimizin bir kısmı öfke dolu ve çabucak şiddete başvuruyorlar. Onlara karşı güvenlik kuvvetleri de şiddete başvuruyor. Başta siyaset adamlarımız olmak üzere herkesin öfke dolu, suçlama dolu, gergin konuşmalardan biraz vazgeçmesi gerekiyor. Eleştiri, hakarete varmamalıdır. Hakaret ve suçlama, kurumları ve ülkeyi yıpratır.’’

11.12.2010


 

Metrolar Ulaştırma Bakanlığı’nda

Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına ait, yapımı süren 3’er raylı ulaşım sistemi ve metro projeleri, Ulaştırma Bakanlığınca devralınacak.

“Şehir İçi Raylı Ulaşım Sistemleri, Metrolar ve Bunlarla İlgili Tesislerin Ulaştırma Bakanlığınca Devralınması ve Tamamlanmasını Müteakip Devri ile İlgili Şartların Belirlenmesine İlişkin Karar”ın yürürlüğe konulmasına yönelik Bakanlar Kurulu kararı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, her bir proje için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, yapımına devam edilmekte olan projeler bakımından yüklenicilerin, 13 Temmuz 2010 tarihinden önce belediyeler ile akdedilmiş bulunan sözleşmeleri ile aynı şartlarda işi yürütmeye yazılı olarak muvafakat etmeleri kaydıyla Bakanlık, söz konusu projenin mevcut sözleşmeleri ile devir alınmasına karar verebilecek.

11.12.2010


 

Çinliler maden kazası için nihayet geliyor

Zonguldak’ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında 17 Mayıstaki patlamanın ardından 2 madencinin cesetlerinin çıkarılması için hasarlı Yeni Karadon Servis Kuyusunun onarım çalışmasına başlayacak ekipten 10 kişi bugün gelecek.

TTK Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, maden ocağının eksi 540 kodunda meydana gelen patlamada madenci Engin Düzcük ve Dursun Kartal’ın cesetlerinin çıkarılması için hasarlı kuyuda onarım yapılmasına yönelik ihaleyi kazanan Çin’den Sino Steel Industr Trade Group Corporation şirketinin 10 kişilik ekibinin vize problemi çözüldü. Vizeleri alınmasına karşın Çin’den gelen uçaklarda yer olmamasından dolayı bir süredir Türkiye’ye gelemediği bildirilen 10 kişilik ekip, yaşanan sıkıntının çözümüyle bugün Türkiye’de olacak. Yer teslimi 26 Kasımda yapılan Çinli firmanın ekibi kuyuda ön çalışma yapmasından sonra diğer görevliler onarıma başlayacak.

11.12.2010


 

1. Ergenekon dâvâsı 24 Ocak’a ertelendi

Bİrİncİ ‘’Ergenekon’’ davasının bir sonraki duruşması 24 Ocak 2011’de yapılacak.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, sanık ve avukatların taleplerine ilişkin alınan kararlar, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu tarafından açıklandı. Buna göre mahkeme heyeti, bu hafta ve geçen haftaki yazılı ve sözlü taleplerin celse arası değerlendirilmesine hükmetti. Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 24 Ocak 2011’e erteledi.

11.12.2010


 

EDP’den “darbeciler yargılansın” talebi

Eşİtlİk ve Demokrasi Partisi (EDP) Ankara İl örgütü, 12 Eylül darbecilerinin yargılanması talebiyle Ankara Adliyesi önünde eylem yaptı.

Ellerinde mumlarla Kızılay’dan Adliye’ye yürüyen partililer, burada ‘’Darbecilerle vicdan ve adalet önünde hesaplaşmak için adalet nöbetindeyiz’’ yazılı pankart açtı ve talepleri doğrultusunda sloganlar attı. Grup adına bildiriyi okuyan EDP Ankara İl Başkanı Raşit Dedebali, 12 Eylül referandumuyla darbecilerin yargılanmasının önündeki engeller kaldırılmasına rağmen parlamentonun, hükümetin ve Cumhuriyet savcılarının bu konuda herhangi bir adım atmadığını söyledi. EDP’nin darbecilere yönelik suç duyurularının takipçisi olacağını belirten Dedebali, Adalet Bakanlığı önüne yürüyerek taleplerini ileteceklerini bildirdi. Grup, açıklamanın ardından dağıldı.

11.12.2010


 

Zeki Gürsul tahliye oldu

KADIKÖY Millî Eğitim eski Müdürü Zeki Gürsul tahliye oldu.

Gürsul, “rüşvet aldığı” iddiasıyla geçen Ekim ayı başından bu yana Üsküdar Toptaşı Cezaevinde tutuklu bulunuyordu.

11.12.2010


 

Ekonomi yüzde 5,5 büyüdü

Türkİye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 5,5 büyüdüğünü açıkladı.

9 aylık dönemde ise büyüme yüzde 8,9 olarak hesaplandı. TÜİK, üretim yöntemiyle hesaplanan gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) 2010 üçüncü çeyrek sonuçlarını açıkladı. Buna göre, üretim yöntemiyle hesaplanan GSYH tahmininde, 2010 yılı üçüncü üç aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre gayri safi yurtiçi hasıla, cari fiyatlarla yüzde 13,6 artarak 298 milyar 89 milyon lira (197 milyar 113 milyon dolar) oldu. Büyüme hızı, 9 aylık dönemde ise sabit fiyatlarla yüzde 8,9 oldu. Bu yıl 9 ayda gayri safi yurtiçi hasıla cari fiyatlarla 808 milyar 192 milyon liraya (531 milyar 979 milyon dolar) çıktı. Öte yandan, takvim etkisinden arındırılmış sabit fiyatlarla GSYH, 2010 yılı üçüncü üç aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,4’lük artış gösterdi. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH değeri de bir önceki döneme göre yüzde 1,1 arttı.

11.12.2010


 

Büyüdük, ancak yeterli değil

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Türkiye ekonomisinin büyümesini yavaşlayarak da olsa sürdürmesinin dikkate değer olduğunu, ancak cari işlemler açığının büyümesine ve sıcak para girişlerinin hızlanmasına rağmen büyüme hızının düşmesinin göz ardı edilmemesi gerektiğini bildirdi.

Aygün, yaptığı yazılı açıklamada, yılın ilk çeyreğinde yüzde 11,8, ikinci çeyreğinde yüzde 10,2 olan Türkiye ekonomisinin büyüme hızının üçüncü çeyrekte yüzde 5,5’e gerilemesinin gözardı edilen bazı makroekonomik sorunların gündeme getirilmesi için bir fırsat oluşturduğunu ifade etti. ATO Başkanı Aygün, gelişmiş ülkelerin krizden çıkmak için patinaj yaptığı bir dönemde Türkiye ekonomisinin büyümesini yavaşlayarak da olsa sürdürmesinin dikkate değer olduğunu, ancak cari işlemler açığının büyümesine ve sıcak para girişlerinin hızlanmasına rağmen büyüme hızının düşmesinin de gözardı edilmemesi gerektiğini belirtti.

11.12.2010


 

İstanbul’da bombalar eşzamanlı patladı

İstanbul’un Beyoğlu, Şişli, Esenyurt ve Başakşehir ilçelerinde, eş zamanlı patlamalar oldu. Alınan bilgiye göre, Beyoğlu Dolapdere Caddesi ile Şişli Kurtuluş Mahallesi Sefa Meydanı Ateşböceği Sokakta aynı anda iki ayrı patlama meydana geldi.

Özel Kurtuluş Rum İlköğretim Okulu ile Rum Kilisesi’nin bulunduğu Ateşböceği Sokağa, çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Bu arada, aynı saatlerde Esenyurt İnönü Mahallesi’ndeki bir mağazanın önü ile Başakşehir Güvercintepe Mahallesi Tuna Caddesi’ndeki 2 katlı dernek binası önünde de patlama oldu. Olay yerlerindeki bazı ev ve iş yerlerinin camları kırıldı. Bomba uzmanı ekiplerin yaptığı inceleme sonucu, eş zamanlı patlamalara ses bombalarının neden olduğu tespit edildi. Öte yandan Diyarbakır’ın Ofis semtinde iki apartman arasındaki boşluğa atılan cismin patlaması sonucu, bazı evlerin camları kırıldı. Olayda ölen ya da yaralanan olmadı.

11.12.2010


 

İstanbul karla uyandı

Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul ve Bolu’ya yılın ilk karı düştü. İstanbul’da etkili olan fırtına ve yağış sebebiyle deniz seferleri yapılamadı, uçaklar başka alanlara yönlendirildi. Soğuk hava ve şiddetli yağış, trafiği de felç etti. Fatih’te bir evin çatısı uçtu. Eyüp’te ise elektrik direği yola devrildi.

SOĞUK HAVA 10 GÜN KALACAK

Bugün ise Bursa, Bolu, Kütahya, Manisa, Ankara, Tokat, Konya, Sivas ve Isparta boyunca yoğun kar yağışı bekleniyor. Soğuk hava Türkiye genelinde 10 gün kalacak. Sonraki günlerde Anadolu genelindeki yağışlar hep kar şeklinde düşecek.

Beklenen kar geldi

Gece ve sabah etkili olan fırtına ve sağnak yağmur hayatı olumsuz etkiledi. İstanbul’daki elverişsiz hava şartları sebebiyle Atatürk Havalimanı’na inemeyen bazı uçaklar, başka alanlara yönlendirilirken, bazı hızlı feribot ve deniz otobüsü seferleri yapılamadı. Soğuk hava ve şiddetli yağış, trafiği de felç etti. Fatih’de bir evin çatısı uçtu. Eyüp’te ise elektrik direği yola devrildi. Karla karışık yağmur ve kar yağışı görüleceğini ifade eden İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım, İstanbul’da hava sıcaklığının önceki güne göre 15 derece birden düşerek mevsim normallerinin altına indiğini ifade etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi’nden (AKOM) yapılan yazılı açıklamada vatandaşların sorunsuz bir kış geçirmeleri için tüm tedbirleri aldığı, son model karla mücadele araçları ve erken uyarı sistemleri kullanacağı belirtilirken, halen olumsuz hava şartları ile mücadele için 772 araç ve iş makinesi ile 3 bin 343 personelin hazır halde bekletildiği bildirildi.

UÇAKLAR BAŞKA

ALANLARA

YÖNLENDİRİLDİ

Şiddetli fırtına bulutları olarak bilinen kümulonimbüs bulutları yüzünden saat 06.00 ile 07.00 arasında Atatürk Havalimanı’na inemeyen TK027 Şanghay, TK095 Cidde, TK99 Medine, TK141 Riyad, TK869 Abu Dabi uçakları Ankara’ya, TK875 Tahran İzmir’e, TK693 Kahire uçağı da Sabiha Gökçen Havalimanı’na yönlendirilerek, iniş yapmaları sağlandı. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) yetkilileri, saat 07.00’den itibaren Atatürk Havalimanı’na inişlerin normale döndüğünü açıkladı. Avrupa’daki kötü hava şartları sebebiyle İstanbul’dan seferler de gecikmeli olarak yapıldı. Elverişsiz hava şartları sebebiyle bazı hızlı feribot ve deniz otobüsü seferleri de yapılamadı. Çanakkale’de etkili olan fırtına, deniz ulaşımını olumsuz etkiledi.

FIRTINADAN AĞAÇLAR YIKILDI

Öte yandan Fatih’te ise yağan yağmurla birlikte çıkan fırtına yüzünden bir binanın çatısı uçtu. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri tehlike yaratan çatıyı kaldırdı. Olayda ölen ve yaralanan olmadı. Bu arada aynı saatlerde Eyüp’te de fırtınaya dayanamayan bir ağaç devrildi. Sokakta park halindeki bir araçta maddi hasar oluştu. Ağaç itfaiye tarafından kesilerek yoldan kaldırıldı.

KAZA SEBEBİYLE E-5 FELÇ OLDU

İstanbul’da sabaha karşı etkili olan yağmur sebebiyle E-5 karayolu Avcılar mevkiinde saat 05.30 sıralarında zincirleme kaza meydana geldi. Tuğla yüklü bir kamyonun sürücüsü önündeki kazayı çok geç fark etti. Kaygan yolda duramayan kamyon önce bariyerlere sonra kaza yapan araçlara çarparak yan yattı. Kamyonun kasasındaki binlerce tuğla araçların üzerine ve yola saçıldı. Hafif yaralanan kazazedeler, yağmur nedeniyle araçlarında mahsur kaldılar. Olay yerine ihbar üzerine itfaiye, trafik polisi ve sağlık ekipleri sevkedildi. Yaralıların tedavileri ayakta yapıldı. Kaza nedeniyle uzun araç kuyruğu oluştu. Kaza yapan araçların kaldırılmasıyla, E-5 karayolu yaklaşık 2 saat sonra tekrar ulaşıma açıldı.

SOĞUK HAVA 10 GÜN KALACAK

Dün sabah saatlerinde Edirne, Kırklareli, Tekirdağ ve Bursa'da kar yağışı başladı, yol kenarları ve evlerin çatıları beyaza büründü. Kar yağışı Tekirdağ’ın Çorlu ve Çerkezköy ilçelerinde etkili olurken, Edirne ve Kırklareli’nde öğle saatlerinde durdu. Bolu kent merkezi ve Düzce’nin yüksek kesimlerinde de kar yağışı görüldü. Bugün Bursa, Bolu, Kütahya, Manisa, Ankara, Tokat, Konya, Sivas ve Isparta boyunca yoğun kar yağışı bekleniyor. İzmir’de ise hafif de olsa kar yağışı beklenirken, sıcaklık 4 dereceye inecek. Soğuk hava Türkiye genelinde 10 gün kalacak. Sonraki günlerde Anadolu genelindeki yağışlar hep kar şeklinde düşecek.

2 KİŞİ BOĞULDU

AydIn’da sele kapılan iki kişi boğularak öldü, yollar ulaşıma kapandı. Köylüler evlerinde, öğrenciler okullarında mahsur kaldı. Aydın ve ilçelerinde önceki geceden beri yağan sağanak önce su baskınlarına neden oldu, ardından da iki kişi sele kapıldı. Koçarlı ilçesi Gülüçlü Köyü’nde sel sularına kapılan iki kişi boğularak öldü. Koçarlı Büyükdere köyünde ise köylüler evlerinde, öğrenciler ise okullarında mahsur kaldı. Mahsur kalanlar kepçelerle kurtarılmaya çalışıldı. Söke ilçesine bağlı Bağarası beldesinde Sarp Deresi ve Sarıçay Nehri taştı, Söke-Bağarası karayolu ulaşıma kapandı. Bağarası’nda yüzlerce ev, iş yeri ve gecekondu sular altında kaldı. Bağarası’nda ilk ve ortaöğretim okulları tatil edildi.

11.12.2010


 

Şekerci Han restore edilemiyor

Bİr zamanlar şair, yazar ve ediplerin kaldığı tarihî Şekerci Han, mal sahibi vakıfla Fatih Belediyesi arasındaki anlaşmazlık sebebiyle yıllardır restore edilmeyi bekliyor.

Zaman Gazetesi’nin haberine göre, İstanbul Fatih’teki Şekerci Han, mal sahibi vakfın belediye ile protokole yanaşmamasından ötürü restore ettirilemiyor. Bugün kapısında ‘Dikkat köpek var!’ yazan tarihî han bir an önce onarılmayı bekliyor. Gerek iç, gerek dış duvarlarının sıvası dökülmüş durumda olan hanın avlusu, çevredeki esnafın deposu olarak kullanılıyor. Bir zamanlar aralarında Bediüzzaman Said Nursî, Mehmed Akif ve Neyzen Tevfik gibi tanınmış şahsiyetlerin kaldığı Şekerci Han’ın odalarının camları ise kırık bir vaziyette. Tarihî mekânın kültür tesisi olması halinde ise çevresi de koruma altına alınacak. Tarihî mekân, son dönemdeki şöhretine Bediüzzaman’ı misafir ettiğinde kavuşur. Bediüzzaman, 1907’de yerleştiği handa kapısına ‘Burada hiçbir sual sorulmaz, her suale cevap verilir’ levhası astırır. Bu levhadan haberdar olan Fatih Sahn-ı Seman Medresesi başta olmak üzere İstanbullu âlimler ve ahali merakla yanına gelir. Bediüzzaman, verdiği harika cevaplar ve ilmî kisveye uymayan yerel kıyafetiyle İstanbul entelektüel kesiminin konuştuğu insan haline gelir.

11.12.2010


 

MAZLUMDER’den temsilciliğimize ziyaret

MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal ve Ankara Şube Başkanı Üstün Bol gazetemizin Ankara Temsilciliği’ne bir ziyarette bulundu.

Temsilcimiz Mehmet Kara ile bir görüşme gerçekleştiren MAZLUMDER heyeti, gazetemizi, 10 Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle, düzenledikleri etkinliğe davet ettiler. Türkiye’de son yıllardaki olumlu gelişmelere rağmen halen insan hakları hususunda büyük eksiklikler olduğunu belirten MAZLUMDER Genel Başkanı Ünsal, buna rağmen Türkiye’nin iyi bir yolda ilerlediğini ve gelecekten umutlu olduklarını dile getirdi. Her dönemde insan hakları adına söylenmesi ve yapılması gereken şeyleri hiç çekinmeden ortaya koyduklarını belirten Ünsal, bundan sonraki süreçte de bu kararlılıklarına devam edeceklerini ifade etti. Türkiye’nin kanayan bir yarası olan başörtüsü zulmünün de konuşulduğu ziyarette, bunun yanısıra Filistin’e verilen desteğin de süreceğinden bahsedildi. Düzenleyecekleri etkinlik hakkında da bilgi veren Ünsal, her sene düzenledikleri İnsan Hakları Gecesine ek olarak ilki geçtiğimiz sene yapılan Filistin Günleri’nin de ikincisinin düzenleneceğini belirtti. Filistin Günleri’nin MAZLUMDER Ankara Şubesi tarafından düzenleneceğini belirten Ankara Şube Başkanı Üstün Bol, Kocatepe Kültür Merkezi’nde 11-12 Aralık tarihlerinde düzenleyecekleri bu etkinlikte Filistin’de yaşanan drama dikkat çekeceklerini ve mazlum Filistin halkı için özgürlük çağrısında bulunacaklarını ifade etti.

11.12.2010


 

Eğitim boşanma oranını düşürdü

Yenİmahalle Kaymakamlığınca yürütülen ‘’Aile içi Eğitim Sevgi, Saygı, Sadakat 3S Projesi’’ kapsamında uzmanlarca verilen eğitim sayesinde yaklaşık 1 yıl içerisinde ilçedeki boşanma oranlarının yüzde 50’den yüzde 32’ye düştüğü tespit edildi.

Bir yıl önce uygulanmaya başlayan proje kapsamında hazılanan ankete katılanların yüzde 70’inde aile içi iletişim eksiği tespit edildi. Proje çerçevesinde 48 doktor, ebe ve hemşire ile 450 rehber ve rehabilitasyon öğretmenine eğitimler verildi. İlçedeki 244 caminin imamı aile içi iletişim konusunda bilgilendirilerek Cuma Namazı hutbelerinde eğitim konuları anlatıldı ve bu şekilde 100 bin kişi bilgilendirildi. Proje kapsamında çeşitli tarihlerde 30 seminer ve toplantı düzenlenerek toplamda 262 bin 918 kişiye eğitim verildi. 2009 yılının ilk altı ayında boşananların sayısının evlenenlerin sayısına bölündüğünde yüzde 50,4 oranın çıktığının tespit edildiği projede, eğitimler sayesinde 2010 yılının ilk altı ayında boşananların evlenenlere oranının yüzde 43,8’e düştüğü görüldü. İlçedeki nüfusun 625 bin 826 olduğu dikkate alındığında bu yılın ilk altı ayında 130 ailenin boşanmadan vazgeçtiği, projenin Türkiye geneline uygulanması halinde ise ilk altı ayda 14.956, 1 yılda ise 29.912 ailenin boşanmasının önlenebileceğinin görüldüğü bildirildi. Yaklaşık 1 yıldır uygulanan proje kapsamında verilen eğitimler sayesinde ilçedeki boşanma oranının ocak-kasım dönemi içerisinde yüzde 32’ye indiğinin gözlendiği belirtildi.

11.12.2010


 

HES’ler tabiî alanları yokediyor

TEMA Vakfı Rize Temsilcisi Nevzat Özer, hidroelektrik santral inşaatlarının, tabiî hayat alanlarında büyük hasarlara sebep olduğunu söyledi.

Nevzat Özer, yaptığı yazılı açıklamada, “Rize’nin İkizdere ilçesinden tünele giren su, gün yüzü görmeden 35 kilometrelik alanı geçerek İyidere ilçesinden denize dökülüyor. Binlerce bitki türüne, yaban hayatına yaşam kaynağı olan İyidere ve ana kolu İkizdere Vadisi, HES firmalarının insafına terk edilmiştir” dedi. “En hassas, kırılgan ekosistem tüneller, taş ve kum ocakları, yol çalışmalarıyla inşaat şantiyesine dönüşmüştür” diyen Özer, “Bu alanlar, ilimizde çok az olan düz, verimli, birinci sınıf alüvyon topraklardır. Bugünün çaylıkları, geleceğin sebze, çiçek yetiştirilen seralarıdır. Doğasını, binlerce bitki türünü, yaban hayatını, vadilerdeki insan yerleşmelerini, kültürünü, geleceğini tehdit eden, suyu sadece enerji olarak gören bu anlayışın geri dönülemez zararlar vermeden terk etmesini bekliyoruz” açıklamasında bulundu.

11.12.2010


 

Kurutulmuş bitki koleksiyonu açıldı

İSTANBUL Orman Bölge Müdürlüğü, Türkiye’de hem sergilenme hem de halkın ziyaretine açık ilk herbariumunu (kurutulmuş bitki koleksiyonu) Adalar’da kurdu.

İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, Kanlıca Orman İşletmesi, Adalar Orman İşletme Şefliği tarafından 2006 yılından bu yana yapılan bilimsel çalışma sonucu kurulan herbarium, Büyükada’daki Adalar Orman İşletme Şefliği İdari Binasında ziyarete açıldı. Kurutulmuş ve işlemden geçirilmiş bitki örnekleri sergileneceği korumalı camekan dolap ve panolara konularak, etiketlendi. 50 familya endemik tür ile 70 familya egzotik tür bitki örneğinden oluşan herbariumda 500 bitki örneği bulunuyor. Hafta sonları da açık olan herbarium 8.30-17.30 saatleri arası ziyaret edilebiliyor.

11.12.2010


 

Fethiye’de 81 ilden insan var

FETHİYE Ticaret ve Sanayi Odası (FTSO), bölge sorunlarının doğru tespit edilmesi amacıyla her yıl düzenli olarak hazırladığı “Sosyo-Ekonomik Raporu”, bu yıl da kitapçık halinde yayınladı. Hazırlanan kitapçıkta etkin yönetim stratejilerinin geliştirilmesine yönelik, Fethiye’nin sosyal ve ekonomik verilerini içeren rakamsal veriler yer alıyor.

Kitapçığın en fazla dikkat çeken bölümünü ise Fethiye’nin toplumsal ve kültürel yapısını ortaya koyan tablo oluşturuyor. Tabloya göre Fethiye’de 81 ilin tamamından insan yaşıyor. Yapılan araştırmaya göre 181 bin 144 nüfuslu Fethiye’de, 37 bin 539 kişi başka illerden gelerek ilçeye yerleşmiş. Fethiye’ye dışarıdan gelip yerleşen illerin ilk sırasında 2 bin 508 kişiyle Denizli yer alıyor. İlçede yaşayan en az nüfusa sahip ili ise 20 kişiyle Hakkâri oluşturuyor.

11.12.2010


 

Lâle dağıtımı başladı

BAHÇELİEVLER Belediyesi, 100 bin lâle soğanı dağıtımına törenle başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesince verilen ve ilk defa İstanbul’da Bahçelievler’den başlatılan lâle dağıtım töreninde konuşan Belediye Başkanı Osman Develioğlu “Şehirleşmenin güzelliğini lâlelerle bezenmiş İstanbul’umuzda, Bahçelievler’imizde halkımızla birlikte yaşıyor ve yaşatıyoruz.

İlk lâle soğanını da Bahçelievler’de halkımıza sunduk ve 100 bin adet lâle soğanını da üç gün boyunca dağıtımını gerçekleştireceğiz” dedi.

11.12.2010


 

Kuşlar için kışlık ev

İSTANBUL Orman Bölge Müdürlüğü tarafından ağaçları hasta eden ve kontrol altına alınmadığı zaman bir ormanı dahi yok edebilme gücüne sahip olan zararlı böceklere karşı 4 bin 650 adet sunî kuş yuvası ağaçlara asıldı.

Zararlı böceklerin yumurta, tırtıl ve erginlerini yiyerek beslenen böcekçil kuşlar, soğuk ve karlı havalarda sunî ahşap yuvalarda korunuyorlar. Elverişsiz iklim şartları sebebiyle besin bulmakta zorlanan kuşların da düşünüldüğü proje de besinsiz kalan kuşlara yem atılacak. İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, ormanlarına bugüne kadar 56 bin 500 adet sunî kuş yuvası astı. Asılan yuvaların sağlamlığını gören kuşlar da bu yuvalara hemen uyum sağladığı ifade edildi.

11.12.2010


 

Mesir Tabiat Parkı çekim merkezi oldu

GEÇEN sene açılışı yapılan Manisa Mesir Tabiat Parkı, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalar neticesinde Türkiye’nin dikkatini çeken bir alan haline geldi.

Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Manisa merkez ilçesi sınırları dahilinde 7,4 hektar alana sahip olan Mesir Tabiat Parkı, Spil Dağı’nın kuzey eteklerinde yer alıyor ve şehir merkezinden karayolu ile 2 kilometre uzaklıkta. En yüksek 240 metre, en düşük 100 metrelik kotlarda olan alan, batıdan doğuya doğru eğimli bir yapıya sahip. Manisa Mesir Tabiat Parkı’nda; mesir yapımında kullanılan anason, çivid, çörek otu, hardal, havlican, kalanga, karabiber, kimyon, kişniş, teke mersini, meyan, günlük, portakal, rezene, zencefil, zerdeçal, yeni bahar, sakız gibi bitkiler de yetiştiriliyor.

11.12.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.