Kültür-Sanat |
“Ayasofya Müzesi Yıllığı’’ yeniden yayında |
İLK sayısı 1959 yılında, son sayısı da 1992’de çıkan aslında “Ayasoya Camii Yıllığı” olarak adlandırılması gereken ‘’Ayasofya Müzesi Yıllığı’’, 18 yıl aradan sonra 13. sayısıyla yeniden yayın hayatına başladı. Birçok araştırmacı ve uzmanın katkılarıyla hazırlanan 435 sayfadan oluşan yıllıkta, geçmişten başlayan genel bilgilendirme ve derlemeler ile müzenin son dönemde geçirdiği restorasyonlar, devam eden çalışmalar, projeler ve müzenin bilimsel yapısı hakkında bilgiler yer alıyor. Yıllığın ön sözünde yazan Ayasofya Müzesi Başkanı Haluk Dursun, ‘’Ayasofya Müzesi Yıllığı’nın yeni bir anlayışın ürünü olarak ortaya çıktığını, daha önceki sayılarda sadece müze yönetimini yapmış olduğu çalışmalar ön planda tutulurken, 13. sayıda daha akademik ve daha geniş katılımlı bir ‘’Ayasofya Müzesi Yıllığı’’nın hedeflendiğini belirtti. Bu sayıda, doğrudan Ayasofya’yı ilgilendiren araştırmaların seçildiğini, bir dergiden öte Ayasofya araştırmaları şeklinde daha çok akademik niteliğe sahip bir yayının hazırlanmasına çalışıldığını anlatan Dursun, bu yıllığın 13. sayısına 26 bilim adamı ve araştırmacının katkı yaptığını, ortak imzaların da bulunduğu 22 yazının yayımlandığını ifade etti. Yıllıkta yer alan yazıların 4 ayrı ülkeden, İtalya, Yunanistan, Almanya ve Türkiye olmak üzere toplam 26 bilim adamının katkılarıyla hazırlandığını belirten Dursun, ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı çeşitli müze ve ilgili kurumlarda bulunan uzmanların da katkı sağladığını bildirdi. Dursun, uzun yıllardan beri çıkarılamayan müze yıllığının, Ayasofya Müzesi’nin geçirmiş olduğu evreleri, gelişim ve değişimleri ilgili çevrelere uzun bir dönem duyuramadığı için bu yeni sayıda önce geçmişten başlayan genel bilgilendirme ve derlemenin yapıldığını, sonra da müzenin son dönemde geçirdiği restorasyonlar, devam eden çalışmalar, projeler ve müzenin bilimsel yapısı hakkında bilgi verildiğini anlattı. |
20.12.2010 |
Çini ile cam birleşince |
KÜTAHYA’DA çinicilik ve cam işleme sanatıyla uğraşan iki arkadaşın, çiniciliği cam ile birleştirerek cam üzerine çini desenlerini işlemesiyle yeni bir san'at anlayışı doğdu. Çini ustası Kadir Yavaş ve arkadaşı cam işleme sanatçısı Ahmet Altıntaş, güçlerini ve sanat deneyimlerini birleştirerek yeni bir san'at anlayışını ortaya çıkardı. Önce çini altyapısı üzerindeki desenleri camla kaplayıp daha parlak ve canlı renklere sahip, daha dayanıklı bir ürün elde eden iki arkadaş, cami, ev ve köşklerdeki dekorasyonlarda bu cam kaplı karoları kullanmaya başladı. İki arkadaş daha sonra çini desenlerini cama uyguladı. Camda yeni bir boyut kazanan desen ve renklerle ortaya çıkan sonuç, yeni bir san'at anlayışının ilk adımı oldu. Geliştirdikleri ürünü tescil ettiren iki arkadaş, çiniye oranla dış etkenlerden zarar görmeyen, solmayan, yıpranmayan özellikte eserler üretiyor. ORTAYA ÇIKAN ESERE İSİM BULMAYA ÇALIŞIYORLAR
ALTINTAŞ bu yöntemden dekorasyonların yanı sıra hediyelik eşya yapımında da yararlanılabileceğini anlatarak, ortaya çıkan eserle ilgili isim arayışlarının sürdüğünü sözlerine ekledi. Yavaş da Türk çiniciliğine ait desenleri cama uygulayıp derinlik vererek çini ve cam sanatlarına yeni bir boyut kazandırdıklarını ifade ederek, ‘’Çiniyle uğraştığım için füzyon cama ilgi duyuyordum. Arkadaşımla tecrübelerimizi birleştirerek yeni bir sanat anlayışını ortaya çıkardık. Bu eserler cami, otel ve restoran gibi mekânlarda kullanılabiliyor’’ dedi. |
20.12.2010 |
Bir kültürel miras: Dengbejlik |
BİTLİS Valisi Nurettin Yılmaz, “Biz geçmişimizi unutmuyoruz. İnsanlarımızla gurur duyuyoruz. Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkezi ve Acemi yıllardır bir arada, iç içe ve mutluluk içinde yaşıyoruz’’ dedi. Kürtçede söz, ses mânâsına gelen “deng’’ ile söyleyen mânâsındaki “bej’’ kelimesinin birleşiminden oluşan ‘’dengbejlik’’ sanatının tanıtımı kapsamında, Bitlis Kültür Merkezi’nde “Kültürel Miras Dengbejlik’’ paneli düzenlendi. Panelde konuşan Vali Yılmaz, yıllarca ülkede, yörede düşünceleri, duyguları, topluma ışık tutan insanların, ihtiyaçlarını gezdikleri yerlerde birbirlerine aktararak önemli bir geleneğin temsilcilerini Bitlis’te buluşturduklarını söyledi. Bitlis’te bir ilki gerçekleştirdiklerini ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu: “Bu geleneği tüm Türkiye’ye duyurmak için bir araya geldik. Bu programda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bitlis, folklorüyle, kültürüyle, tarihiyle, ‘Anadolu’nun giriş kapısıdır ve Anadolu’nun mührü buradadır’ diyoruz. Bitlis, her zaman Türkiye’de önemli bir yer edinmiş ve kendisini topluma kabul ettirmiş bir şehir. İnsanlarımızın tarihî bilgileri, kültürel yapıları, ve birbiriyle olan ilişkileri geleceğe ümitle bakmamızı sağlayan en önemli unsur. Biz geleneğimizi, geleceğe taşımak istiyoruz. Biz geçmişimizi unutmuyoruz. İnsanlarımızla gurur duyuyoruz. Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkezi ve Acemi yıllardır bir arada, iç içe ve mutluluk içinde yaşıyoruz. Biz bunu geleceğe taşıyacağız.’’ Sayısı gittikçe azalan önemli şahsiyetleri hem literatüre kazandırmak ve hem de tarihteki yerlerini almaları için programı düzenlediklerini anlatan Yılmaz, burada konuşulanların ve hazırlanan bildirilerin kitap haline getirilerek, bütün kütüphanelere gönderileceğini söyledi. |
20.12.2010 |
Medya, toplumun aynası olmalıdır |
EKONOMİK ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) Kocaeli Şubesince düzenlenen Cuma Söyleşilerinin son konuğu, Gazeteciler Cemiyeti Kocaeli Şube Başkanı Halit Yılmaz oldu. ESAM Kocaeli Şube Başkanı Salim Tekoğul ve Yönetim Kurulu Üyelerinin ev sahipliğinde gerçekleşen programda medyanın gücü ve Kocaeli’deki yerel medya konuları ele alındı. Medya alt yapısını farkında olmadan okuduğu lisede aldığını, gazeteci olma hayali küçükken başladığını dile getiren Gazeteciler Cemiyeti Şube Başkanı Halit Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: “Medyanın gücü mü gücün medyası mı tartışmaları yapıladursun, etki gücü açısından medya çok önemlidir. Onun için bu gücü eline geçirmek isteyen erkler hep vardır ve olacaktır da. Etkilediği halk kesimleri penceresinden bakınca da büyük sorumluluk taşıtan da bir meslektir. Dürüst gazetecilik yapmayan bir insanın elinden kolaylıkla bir insan bitirilebilir. Bunun için medyanın yanlış yapma lüksü yoktur. Çünkü yanlış yapılınca düzeltilmesi zordur. Medya, toplumun aynası olmalıdır. Görüneni, yaşananı yansıtması gerekir. Yanlı olmak, objektif habere ideoloji bulaştırmaktır. Okunmak için sansasyon ve abartı malesef etkin bir araç olmuştur.” Program sonunda ESAM Şube Başkan Yardımcısı Abdullah Kaya, Halit Yılmaz’a katılımı dolayısıyla şilt takdim etti. |
20.12.2010 |