20 Aralık 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Yurt Haber

 

Barışın anahtarı İslâmî değerler

“Uluslararası Medeniyet ve Değerler Sempozyumu: İstanbul Yaklaşımı”nda konuşan UTESAV Mütevelli Heyeti Başkanı İsrafil Kuralay, “Dünyanın daha yaşanır bir hale gelmesi için İslâm medeniyetinin kuşatıcı değerlerinin çağımızda daha iyi anlatılmasına ihtiyaç vardır. Medeniyet düşüncesinin yeniden gelişmesi için İslâm dünyasındaki kardeşlik geliştirilmelidir” dedi.

İSTANBUL Ticaret Odası (İTO) ve Uluslararası Teknolojik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) iş birliğiyle düzenlenen ”Uluslararası Medeniyet ve Değerler Sempozyumu” önceki gün gerçekleştirildi. İTO’da gerçekleştirilen Sempozyum’da “İstanbul Yaklaşımı” ele alındı. Sempozyumun açılışında konuşan Ünlü düşünür Prof. Dr. Ali Mazrui, Asya’nın, bütün medeniyetlerin beşiği ve çıktığı yer, Avrupa’nın ise kapitalizm ve ulusalcılık gibi laik modellerin beşiği olduğunu söyledi. Türkiye’nin, Asya’nın manevî değerleri ile Avrupa’nın etkilerini bünyesinde bulunduran bir ülke olduğunu vurgulayan Mazrui, doğu ve batı medeniyetleri arasında geçiş noktasında bulunan Türkiye’nin, diğer medeniyetleri de öğrenmeye hazır olduğunu kaydetti. Medeniyetler arasındaki alış verişin çok önemli olduğunu vurgulayan Mazrui, Batı medeniyetinde ilerleme kaydetmek için savaşların meydana geldiğini, hiçbir medeniyette görülmeyen şekilde insanların birbirleriyle savaştığını ve çok fazla kan döküldüğünü anlattı. Mazrui, "Batı medeniyeti ilerleme kaydetmek için diğer insanları katletmiştir. Batı, hem iyi hem de kötü özellikleri içinde barındırır. Avrupa medeniyeti ırkçılık konusunda kötü örnekler vermiş, sömürgecilik ve kölecilik faaliyetleri gerçekleştirmişler ve bunu kilise marifetiyle yapmışlardır. Hristiyanlar, hem ırkçı faaliyetler yürütmüş hem de yardımlaşma özelliklerini dünyaya göstermişlerdir” diye konuştu. Aydınlanmanın, İslâm medeniyetinin çıkış noktası olduğunu, İslâm’ın Arap Yarımadası’na gelmesiyle bölgede aydınlanma yaşandığını anlatan Mazrui, şunları kaydetti: ”Hz. Muhammed’in (asm) hayatı boyunca amaçlarından bir tanesi, bu aydınlanmayı bütün Arap Yarımadası’na yaymaktı. İslâm, hem eşitliği hem de aydınlanmayı ilke olarak benimsemiştir. İslâm medeniyeti, aydınlanmayı ilke olarak benimsemiştir. Allah da aydınlanma için ilk olarak ‘oku’ vahyini göndermiştir. İslâmiyet’te bilginin kullanımı ön plandadır. Kur’ân-ı Kerim, bozulmadan kalan kitaptır. Bilgi, İslâm medeniyetinin temeli olmuştur. Müslümanlar her zaman yeni bilgileri almaya hazırdır, tarihte bunu görüyoruz. Müslüman bilim adamları her zaman okumuş, kalemi, mürekkebi kullanarak yeni bilgiler oluşturmuşlar.” Mazrui, Türkiye’nin doğunun lideri olmaktansa batının takipçisi haline geldiğini öne sürerek, ”Türkiye, hiçbir zaman yalnız olmamıştır ve şimdi de değildir. Türkiye’nin potansiyeli ve yeteneği yeniden faaliyete geçirilmelidir” dedi.

”DÜNYANIN HUZURA

İHTİYACI VAR”

UTESAV Mütevelli Heyeti Başkanı İsrafil Kuralay da dünyanın çatışmaya değil huzura, birbirini yok etmeye değil birlikte var olmaya ve barışa ihtiyacı olduğunu ifade ederek, bu noktada değerler konusunun öneminin daha fazla hissedildiğini anlattı. Dünyanın daha huzurlu ve sulh içinde bir yer olması için evrensel değerlerde birleşilmesinin önemine işaret eden Kuralay, bu değerlerin de İslâm medeniyetinde var olduğunu söyledi. Batı medeniyetinin tek kutuplu ve Avrupa merkezli bir kültürel anlayışla diğer medeniyetlerin var olmasına fırsat vermediğini, çeşitli şekillerde onları yok ettiğini anlatan Kuralay, ”Batı medeniyeti Müslümanlar üzerinde yoğun bir baskı uygulayarak, Müslümanları terörist olarak gösteriyor. İslâm medeniyeti, bir arada yaşamanın en güzel örneklerini göstermiştir. Osmanlı’da herkes istediği gibi yaşama imkânı bulmuştur, bugün de öyledir” diye konuştu. Uluslar arası arenada geçerli olacak değerlere ihtiyaç bulunduğunu belirten Kuralay, şöyle devam etti: “İslâm medeniyetinin ortaya koyduğu değerler gündeme getirilmeli. Ekonomik kriz, kriz olmanın ötesinde küreselleşmenin de sonucu olarak ortaya çıkan ahlâkî bir krizdir. Yeni ve adil bir dünya düzenine ihtiyaç vardır. İslâm coğrafyasında hem medeniyet hem de değerler çerçevesinde kriz yaşanıyor. Bu tabloyu kabul etmek mümkün değil. Bizim adalet anlayışımız bu tablo ile bağdaşmaz, bunun çözümü için neyi kaybettiğimizi bulmalıyız. Dünyanın daha yaşanır bir hale gelmesi için İslâm medeniyetinin kuşatıcı, başka medeniyetleri yok etmeyen değerlerinin çağımızda daha iyi anlatılmasına ihtiyaç vardır. Medeniyet düşüncesinin yeniden gelişmesi için İslâm dünyasındaki kardeşlik geliştirilmelidir.”

“BATI ARTIK UZAKTA

DEĞİL, İÇİMİZDE”

Tertip Heyeti Başkanı Prof. Dr. Recep Şentürk de medeniyetin kültürde eski bir konu olduğunu ve son zamanlarda yeniden güncellik kazandığını belirterek, dünyada medeniyeti müstakil bir bilim konusu haline ilk getirenlerin Müslümanlar olduğuna dikkati çekti. Günümüzde AB sürecinin ister istemez medeniyet konusunu tartışmayı gerektirdiğini, küreselleşmenin de konuyu ciddî olarak tartışmayı zorunlu hale getirdiğini ifade eden Şentürk, iletişim ve ulaşım teknolojisindeki gelişmenin, medeniyetler arası ilişkilerde yapısal bir dönüşüm yaşattığını, tarihte sadece komşu ülkeler iletişim içindeyken, son yıllarda coğrafî mesafenin önemini kaybettiğini anlattı. "Batı medeniyeti artık uzakta değil içimizde, ama bu süreçte medeniyetler arası ilişkileri düzenleyecek, üzerinde konsensüs kurulmuş olan evrensel değerler henüz oluşmadı” diyen Şentürk, bu konuda ciddî bir eksiklik söz konusu olduğunu, bunun medeniyetler arası çatışma gibi konuların ortaya çıkmasına zemin hazırladığını kaydetti. Şentürk, Batı medeniyetinin 19. yüzyıla kadar sadece kendini medeniyet olarak gördüğünü, farklı mezheplerin birbiri ile savaş halinde olduğunu ifade ederek, farklı medeniyetlerin bir arada yaşaması konusunda İslâm dünyasında ciddî bir birikim bulunduğunu anlattı. Şentürk, ”İstanbul’da halife, patrik, Ermeni patriği, hahambaşı birlikte yaşıyordu, halen de öyle. Batıda müsamaha edilmeyen bir dönemde İstanbul’da böylesine çok medeniyetli bir modelin oluşturulması, günümüze ilham sunacak bir yaklaşımı sergilemektedir” diye konuştu.

İSTANBUL YAKLAŞIMI

ULUSLARARASI Medeniyetler ve Değerler Sempozyumu konuya “İstanbul Yaklaşımı’yla yeniden bakmak ve katkı yapmak için düzenlendi. Medeniyete, “İstanbul Yaklaşımı”ndan maksat, İstanbul’un 1453’te feth edilmesi ile birlikte uygulamaya konulan Açık Medeniyet yaklaşımıdır. Bu sayede, dünya Müslümünlarının lideri olan Halife, Ortadoksların ruhanî lideri olan Ortodoks Patriği, Ermenilerin ruhanî lideri olan Ermene Patriği ve Yahudilerin lideri olan Haham Başı asırlarca İstanbul’da birlikte yaşamışlardır. Yine bu sayede, İstanbul dini çoğulculuk ve din hürriyeti açısından, Orta Çağ’da günümüzdeki Londra, New York, San Francisco ve Paris gibi bir çok din mensubunu barındıran kozmopolitik bir kültür merkezi haline gelmiştir. Açık medeniyetin benimsendiği ve Mevlânâ Celâleddin Rumî gibi düşünürlerin dile getirdiği evrensel insanî değerler yatmaktadır.

ÜMİT KIZILTEPE/İSTANBUL

20.12.2010


 

“GEÇMİŞTE BİRLİKTE YAŞANDI, YİNE YAŞANABİLİR”

İSTANBUL Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş ta, medeniyetlerin hikâyesinin aynı zamanda çatışmaların da hikâyesi olduğunu belirterek, medeniyetlerin birbirinden ayrıştığı, birbirlerinin değerlerini anlamaktan, kabul etmekten uzaklaştığı ölçüde çatışmaya başladığını ve medeniyetlerin kendisinden farklı olan medeniyetlere hayat hakkı vermek istemediğini anlattı.

Medeniyetler arasındaki temel anlayış; saygı, hoşgörü, birbirini anlamaya çalışma olması gerekirken, hep kendisinden farklı olanı yok etme üzerine kurulduğunu ifade eden Yalçıntaş, Türk toplumunda da bazen bunun yaşandığını, bireylerin kendisinden farklı düşünen, inanan bireyleri anlamaya çalışmak yerine onları kendilerine benzetmeye çalıştıklarını söyledi. Yalçıntaş, “Medeniyetler Çatışması” tezini ortaya atan Samuel Huntington, Batı ile Doğu, özelde Batı ile İslam medeniyetinin çatışacağını savunduğunu hatırlatarak, “Bu tez, İslamafobia gibi hiç temeli olmayan ve birçok insanın yaşam tarzını ciddî anlamda olumsuz etkileyen akımların çıkmasına yol açtı” dedi. Bu problemin temeline inebilir ve bu gibi toplantılarda çözümler üretebilirse, yarının dünyasının bugünün dünyasından çok daha güzel ve yaşanabilir olacağını belirten Yalçıntaş, “Bu toprakların geçmişi, üzerinde farklı medeniyetlerin, inanışların, kültürlerin yaşayabilmiş olması, günümüzde de farklı medeniyetlerin bir arada, birbirini anlayarak yaşayabilme projesinin de yaşamın gerçeklerine uygun bir proje olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

20.12.2010


 

Evsizlere destek için sokakta sabahladılar

Kış mevsiminin etkisini göstermesiyle sokakta yaşayan vatandaşların da zor günleri başladı. Bu sebeple, Taksim Meydanı’nda toplanan Şefkat-Der üyeleri, evsizlerin hayatına dikkat çekmek ve onların dertlerini gündeme getirmek maksadıyla bir gece dışarıda sabahlama eylemi yaptı.

KIŞ mevsiminin etkisini göstermesiyle sokakta yaşayan vatandaşların da zor günleri başladı. Bu sebeple, Taksim Meydanı’nda toplanan Şefkat-Der üyeleri, evsizlere dikkat çekmek ve onların sorunlarını gündeme getirmek amacıyla eylem yaptı. Soğuk kış gecelerinde evsizlerin düştüğü sıkıntıları empati kurarak kamuoyuna aktarmak isteyen Şefkat-Der üyelerinin eylemine, HAS Parti Genel Başkan yardımcıları Zeki Kılıçarslan ve Mehmet Bekaroğlu da destek verdi. Üzerlerine, sokakta soğuktan ölmüş vatandaşların resimlerini asan Şefkat-Der Başkanı Hayrettin Bulan ve dernek üyeleri, önceden hazırladıkları konuyla ilgili bildirileri vatandaşlara dağıttı. Hayrettin Bulan, eylemin İstanbul’un yanı sıra Ankara, Kocaeli, Konya gibi büyük illerde aynı anda yapıldığını belirterek, “Sokakta yaşayan vatandaşların içinde bulundukları zor durumu daha iyi anlayabilmek ve anlatabilmek için böyle bir eyleme başvurduk. Bu gece, hava aydınlanana kadar Taksim Meydanı ve İstiklâl Caddesi’nde kalıp vatandaşlara evsizlerin sorunlarını anlatacağız” dedi. Devletin, ‘sosyal devlet’ ilkesinden yola çıkarak evsizlere destek olmasını isteyen Bulan, eyleme ilginin az olmasından da yakındı.

20.12.2010


 

Kızılay ‘Sıcak Çorba’ projesine devam ediyor

TÜRK Kızılayı İzmir Şubesi, soğuk kış gecelerinde yoksullara sıcak çorba dağıtıyor.

Bu uygulamayı üç yıldır yaptıklarını belirten Kızılay İzmir Şube Başkanı Prof. Dr. Aslı Özer, “Toplumdaki ihtiyaç sahiplerine yönelik hizmetlerimizi arttırmak için 2007 yılında ‘Sıcak Çorba’ projesini başlattık” dedi. Soğuk kış aylarında dağıtılan bir kap sıcak çorbayla, üşüyen insanların kalplerini de ısıttıklarını söyleyen Prof. Dr. Özer “Konak ilçesi Basmane semtindeki Hatuniye Camii yanında bulunan parkta aralık, ocak ve şubat aylarında, yaklaşık 300 kişiye her akşam bir kap sıcak çorba ve ekmek veriyoruz. Halkımızın bağışları arttıkça helva da ikram ediyoruz. Devletten hiçbir ad altında maddî destek almayan Türk Kızılayı İzmir Şubesi olarak, halkımızın bağışlarıyla yine halkımıza hizmet ediyoruz.” şeklinde konuştu. Özer, çorbada tuzu olmasını isteyenlerin, şubelerini ziyaret edip 200 lira karşılığında bir akşamlık çorba ve ekmek ya da 115 lira karşılığında helva dağıtımını üstlenebileceğini söyledi.

20.12.2010


 

TEM üzerine bırakılan sprey tüpleri TIR yaktı

IĞDIR’DAN Kâğıthane’ye tekstil malzemesi getiren bir TIR’ın dorsesi, yol üzerine bırakılan sprey tüpleri dolayısıyla yandı.

TEM Otoyolu Kavacık Kavşağı’nda dün sabah saat 09.00 sıralarında çıkan yangın itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü. Beytullah Gökçe’nin kullandığı 76 DC 339 plâkalı TIR’a bağlı 76 DC 340 plâkalı dorse, Kavacık Kavşağı’na yaklaşık 1 km kala alev aldı. Sürücü Gökçe aynadan dorsenin yandığını fark edince hemen TIR’ı dorsesinden ayırarak itfaiye ekiplerine haber verdi. Yoldan geçen vatandaşların da müdahale ettiği yangın olay yerine gelen Kavacık ve Ümraniye İtfaiye ekipleri tarafından kısa sürede söndürüldü.

20.12.2010


 

İlköğretim birinci sınıflara boğmaca aşısı

OKULA yeni adım atan ‘’mini mini birler’’ artık boğmacaya karşı da aşılanacak.

İlköğretim birinci sınıflar için oluşturduğu aşı takvimini genişletme kararı alan Sağlık Bakanlığı, halen uygulanan kızamık-kızamıkçık-kabakulak, çocuk felci ve difteri-tetanoz aşılarının yanına boğmaca aşısını da ilâve etti. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Torunoğlu, ilk dozları bebeklik çağında yapılan ilköğretim birinci sınıf öğrencileri için uygulanan aşıların, pekiştirme dozları olduğunu belirterek, kısa bir zaman içinde aselüler boğmaca aşısının da pekiştirme dozu olarak çocukluk aşı takvimindeki yerini alacağını bildirdi.

20.12.2010


 

Uludağ’da mahsur kalan kişiler bulundu

BURSA’DA, tırmandıkları Uludağ’da yönlerini kaybederek mahsur kalan kişilere ulaşıldı.

Alınan bilgiye göre, sabaha karşı jandarmayı arayan ve yönlerini kaybettiklerini belirterek yardım talebinde bulunan 33 kişi, sivil savunma ve jandarma ekipleri tarafından bulundu. Mahsur kaldıkları Maden Bölgesi’nde korktukları için kapısını kırarak girdikleri bir telesiyej binasına sığınan 33 kişinin, ekipler tarafından bulunarak Oteller Bölgesi’ne indirildi.

20.12.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.