Mektubat - page 609

Beşinci Risale olan Beşinci Mesele
ŞükürRisalesi
(1)
/
? p
ór
ª n
ëp
H o
í`p
q
Ñ° n
ù o
j s
’p
G m
Ar
?n
T r
øp
e r
¿p
Gn
h|}
W
kur’ân-ı Mu’cizülbeyan tekrar ile
(3)
n
øj
p
ôp
c
É°s
ûdG …p
õ r
én
æ°n
Sn
h
(2)
@ n
¿ho
ôo
µ°r
ûn
j n
Ón
an
G @ n
¿ho
ôo
µ
°r
ûn
j n
Ón
an
G
(5)
n
øj
p
ôp
cÉ s
°ûdG n
øp
e r
øo
cn
h r
óo
Ñr
YÉn
a %G p
?n
H
(4)
@ r
ºo
µ`s
fn
ój
p
Rn
’n
r
ºo
Jr
ôn
µ°n
T r
øp
Än
d
gibi ayetlerle gösteriyor ki,
Hâlık-ıRahman’ınibadından
istediğienmühimişşükürdür
. Furkan-ı Hakîm’de gayet
ehemmiyetle şükre davet eder ve şükür etmemekliği,
nimetleri tekzip ve inkâr suretinde gösterip,
(6)
p
¿Én
Hu
òn
µ
o
J Én
ªo
µ
u
`Hn
Q p
An
B ’'
G u
…n
Ép
Ñn
a
fermanıyla, sure-i rah-
man’da şiddetli ve dehşetli bir surette otuz bir defa şu
ayetle tehdit ediyor, şükürsüzlüğün bir tekzip ve inkâr ol-
duğunu gösteriyor.
evet, kur’ân-ı Hakîm, nasıl ki şükrü netice-i hilkat
gösteriyor; öyle de, kur’ân-ı kebir olan şu kâinat dahi
gösteriyor ki, netice-i hilkat-i âlemin en mühimmi şükür-
dür. Çünkü, kâinata dikkat edilse, görünüyor ki, kâinatın
teşkilâtı şükrü intaç edecek bir surette, her bir şey bir de-
rece şükre bakıyor ve ona müteveccih oluyor. güya şu
şecere-i hilkatin en mühim meyvesi şükürdür. Ve şu kâ-
inat fabrikasının çıkardığı mahsulâtın en âlâsı şükürdür.
âlâ:
üstün.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
ehemmiyet:
önem.
ferman:
emir, buyruk.
Furkan-ı Hakîm:
doğru ile yanlışı
birbirinden ayıran hikmetli
Kur’ân.
gayet:
çok, son derece.
Hâlık-ı Rahman:
yarattıklarının
rızkını veren merhametli yaratıcı,
Allah.
ibad:
abdler, kullar, ibadet eden-
ler.
inkâr:
kabul etmeme, inanma-
ma.
intaç:
netice verme, sonuç do-
ğurma.
kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve su-
resinde sayısız hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
kur’ân-ı kebir:
Büyük Kur’ân-ı
Kerîm.
kur’ân-ı Mu’cizülbeyan:
açıkla-
malarıyla akılları benzerini yap-
maktan âciz bırakan Kur’ân-ı Ke-
rîm.
mahsulât:
ürünler.
mühim:
önemli.
mükâfat:
ödül.
müteveccih:
bir tarafa, dönen,
yönelen, yönelik.
netice-i hilkat:
yaratılışın netice-
si.
netice-i hilkat-i âlem:
âlemin,
kâinatın yaratılış neticesi, gayesi.
nimet:
Allah’ın bağışladığı maddî
ve manevî lütuf ve ikramlar, yiye-
cek ve içecek şeyler.
Rab:
yaratan, büyüten, terbiye
eden, besleyen, yetiştiren, verdiği
nimetlerle mahlûkatı ıslah ve ter-
biye eden Allah.
Rahîm:
esirgeyen, koruyan, acı-
yan, merhamet eden Allah.
Rahman:
ister mü’min, ister kâfir;
ister iyi isterse kötü olsun; rah-
meti bütün herkese yayılan ve
bütün yaratılmışların rızıklarını ve
geçim şekillerini içine alan rah-
metin sahibi Allah.
suret:
biçim, tarz, şekil.
şecere-i hilkat:
yaratılış ağacı.
tekzip:
yalanlama, inkâr etme.
tesbih:
Allah’ı bütün kusur ve
noksan sıfatlardan uzak tutma,
şanına lâyık ifadelerle anma.
teşkilât:
kuruluş, yapılış, düzen-
leniş.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla • Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etme-
sin. (‹sra Suresi: 44.)
2.
Hâlâ şükretmezler mi? • Hâlâ şükretmezler mi? (Yâsin Suresi: 35, 77.)
3.
Şükredenleri elbette mükâfatlandıracağız. (Âl-i ‹mran Suresi: 145.)
4.
Şükrederseniz elbette daha çok veririm. (‹brahim Suresi: 7.)
5.
Yalnız Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol. (Zümer Suresi: 66.)
6.
Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edersiniz? (Rahman Suresi: 13, 16, 18, 21, 23, 25,
… , 75, 77.)
Mektubat | 609 |
Y
irmi
S
ekizinci
m
ekTup
1...,599,600,601,602,603,604,605,606,607,608 610,611,612,613,614,615,616,617,618,619,...1086
Powered by FlippingBook