Mektubat - page 736

İkİNCİ İŞaRet
Şeair-i İslâmiyeyi tağyir eden ehl-i bid’a, evvelâ ulema-
üssûdan fetva istediler. sabıkan beş vecihle hususî oldu-
ğunu gösterdiğimiz fetvayı gösterdiler.
saniyen, ehl-i bid’a, ecnebi inkılâpçılarından böyle
meş’um bir fikir aldılar ki: Avrupa, katolik mezhebini be-
ğenmeyerek, başta ihtilâlciler, inkılâpçılar ve feylesoflar
olarak, katolik mezhebine göre ehl-i bid’a ve mutezile
telâkki edilen protestanlık mezhebini iltizam edip, Fran-
sızların İhtilâl-i kebirinden istifade ederek, katolik mez-
hebini kısmen tahrip edip protestanlığı ilân ettiler.
İşte, körü körüne taklitçiliğe alışan buradaki hamiyet-
füruşlar diyorlar ki: “Madem Hristiyan dininde böyle bir
inkılâp oldu; bidayette inkılâpçılara mürtet denildi, sonra
Hristiyan olarak yine kabul edildi. öyle ise, İslâmiyette
de böyle dinî bir inkılâp olabilir.”
El cevap
: Bu kıyasın, Birinci İşaretteki kıyastan daha
ziyade farkı zahirdir. Çünkü, din-i İsevîde, yalnız esasat-ı
diniye Hazret-i İsa Aleyhisselâmdan alındı. Hayat-ı içti-
maiyeye ve füruat-ı şer’iyeye dair ekser ahkâmlar, Hava-
riyyun ve sair rüesa-i ruhaniye tarafından teşkil edildi.
kısm-ı azamı kütüb-i sabıka-i mukaddeseden alındı. Haz-
ret-i İsa Aleyhisselâm dünyaca hâkim ve sultan olmadı-
ğından ve kavanin-i umumiye-i içtimaiyeye merci olma-
dığından, esasat-ı diniyesi, hariçten bir libas giydirilmiş
gibi, şeriat-ı Hristiyaniye namına örfî kanunlar, medenî
düsturlar alınmış, başka bir suret verilmiş. Bu suret
ahkâm:
hükümler.
bidayet:
başlangıç.
dair:
alâkalı, ilgili.
din-i İsevî:
Hristiyanlık, İsevîlik.
düstur:
kanun, kaide.
ecnebi:
yabancı.
ehl-i bid’a:
doğru yoldan sapıp
hurafelerin peşinden gidenler,
sonradan çıkan zararlı âdet ve
uygulamaları dine mal etmeye
çalışanlar.
ekser:
pek çok.
esasat-ı diniye:
dinin esasları, rü-
künleri.
evvelâ:
ilk önce.
fetva:
dini meselelere tam vâkıf
kimseler tarafından verilen şer’î
hüküm.
feylesof:
filozof.
fikir:
düşünce.
füruat-ı şer’iye:
dinin esas ve
şartlarının dışındaki ikinci dere-
cedeki meseleleri.
hâkim:
iktidar sahibi.
hamiyetfüruş:
hamiyetli olduğu-
nu göstermeye çalışan, fedakârlık
taslayan.
hariç:
dışarısı, dış, dışında.
Havariyyun:
havariler, Hz. İsa’nın
yardımcıları ve sahabeleri olan on
iki kişi.
hayat-i içtimaiye:
sosyal hayat.
hususî:
özel.
ihtilâlci:
haddini aşıp zulmeden;
düzeni bozan.
İhtilâl-i kebir:
büyük Fransız İhti-
lâli.
ilân etmek:
açıklamak, herkese
duyurmak.
iltizam etme:
birinin tarafını tut-
ma.
inkılâp:
büyük değişim, dönü-
şüm.
İslâmiyet:
Müslümanlık.
istifade etme:
faydalanma.
kavanin-i umumiye-i içtimaiye:
genel sosyal kanunlar prensipler.
kısmen:
kısmî olarak.
kısm-ı azam:
büyük kısım.
kıyas:
karşılaştırma.
kütüb-i sabıka-i mukadde-
se:
geçmişteki (Kur’ân’dan
önceki) mukaddes kitaplar.
libas:
elbise, giysi.
medenî:
uygar, modern.
merci:
kaynak.
meş’um:
kötü, uğursuz.
Mutezile:
Allah’ı tenzih et-
mek maksadıyla meseleleri
sırf akılla izaha çalışan ve “Kul
fiilinin yaratıcısıdır” görüşüne
inanan batıl bir itikadî mez-
hep.
mürtet:
dinden çıkan.
nam:
ad.
örfî vakit:
zamanın gerektir-
diği şekilde olan.
rüesa-i ruhaniye:
ruhanî reis-
ler, liderler.
sabıkan:
az önce geçtiği gibi.
sair:
diğer, öteki.
saniyen:
ikinci olarak.
sultan:
padişah, hükümdar.
suret:
biçim, tarz, şekil.
şeair-i İslâmiye:
İslâma sem-
bol olmuş iş ve ibadetler.
şeriat-ı Hristiyaniye:
Hristi-
yanlık şeriatı, Hristiyanlık di-
nin hüküm ve kanunları.
tağyir eden:
değiştiren.
tahrip etme:
harap etme,
yıkma.
telâkki edilen:
kabul edilen,
anlaşılan.
teşkil:
meydana getirilme,
oluşturulma.
ulemaüssû:
ilmi kötüye kul-
lanan âlimler, geçici menfaat-
ler ve baskılar veya baskılar
karşısında hakikatleri gizle-
yen ve gerçekleri çarpıtan
âlimler.
vecih:
yön, taraf.
zahir:
açık.
ziyade:
çok, fazla.
Y
irmi
d
okuzuncu
m
ekTup
| 736 | Mektubat
1...,726,727,728,729,730,731,732,733,734,735 737,738,739,740,741,742,743,744,745,746,...1086
Powered by FlippingBook