Mektubat - page 862

f
iHriSTe
-
i
m
ekTuBaT
| 862 | Mektubat
şeytanlarının ve Müslümanlar içine girmiş mülhitle-
rin ve münafıkların altı desiseleriyle altı cihetten hü-
cumlarını altı hakikatle set ve reddetmekle, o sırr-ı
azîmi tefsir ediyor.
Birinci Desiseleri:
kur’ân hadimlerini hubb-i
câh vasıtasıyla aldatmalarına mukabil gayet mukni
ve kat’î bir cevapla susturur.
İkinci Desiseleri:
korku damarıyla, ehl-i hakkı
haktan çevirmelerine karşı gayet güzel ve kat’î bir
cevapla tardedilir.
Üçüncü Desiseleri:
tama ve hırs cihetiyle, ehl-i
hidayeti hizmet-i kur’âniyeden vazgeçirmelerine
karşı gayet parlak ve kat’î bir cevapla reddedilir.
Dördüncü Desiseleri:
Asabiyet-i milliyeyi tahrik
etmek suretinde, hakikî din kardeşlerinin ve hiz-
met-i kur’âniyede samimî arkadaşlarının içine ya-
banîlik ve ihtilâf atmak ve üstatlarından soğutmala-
rına mukabil, gayet mühim ve kat’î öyle bir cevap-
tır ki, şeytan-ı insîyi tamamıyla susturduğu gibi, sah-
tekâr milliyetçilerin maskelerini yırtarak, öyleler
milletin düşmanları olduklarını ve hakikî milliyetper-
verler kimler olduğunu gösterir.
Beşinci Desiseleri:
İnsanın en zayıf damarı olan
enaniyetini tahrik edip, ehl-i hakkı haksızlığa sevk
etmek ve ehl-i ittihadı ihtilâfa düşürmelerine muka-
bil, kuvvetli ve eneleri susturacak bir cevap verilmiş-
tir.
aksi:
ters, zıt.
asabiyet-i milliye:
ırkçılık dama-
rı.
cihet:
yön, taraf.
desise:
gizli hile, oyun, aldatmaca
hareketler.
ehl-i hak:
hak ehli, iman, İslâmi-
yet ve hak yolunda olan.
ehl-i hidayet:
hidayette ve doğru
yolda olanlar, hidayete erişmiş
kimseler.
ehl-i ittihat:
birlik ehli, birliktelik
sahibi Müslümanlar.
enaniyet:
kendini beğenme,
bencillik, egoistlik.
ene:
ben, benlik, kibir.
gayet:
son derece.
hadim:
hizmet eden.
hak:
doğru, gerçek.
hakikat:
gerçek.
hakikî:
gerçek, doğru.
hizmet-i kur’âniye:
Kur’ân’ın
hizmeti.
hubb-i câh:
makam mevkii
sevgisi.
hırs:
aç gözlülük.
ihtilâf:
anlaşmazlık, uyuş-
mazlık.
kat’î:
kesin.
meyil:
eğiklik, eğim.
milliyetperver:
milliyetçi,
milletini seven.
mukabil:
karşılık.
mukni:
inandıran, kâfi dere-
cede izah ve ispat eden.
mühim:
önemli.
münafık:
kalbinde küfrü giz-
lediği hâlde Müslüman görü-
nen, kâfirliğini gizleyerek
Müslüman gibi davranan.
red:
reddetme, geri verme,
geri çevirme.
sahtekâr:
sahte iş yapan, hi-
lekâr.
samimi:
içten, candan, gönül-
den.
set:
engel.
sevk:
ileri sürme, gönderme.
suret:
biçim, şekil.
sırr-ı azîm:
büyük sır.
şeytan-ı ins:
şeytan gibi olan
insan.
tahrik:
harekete geçirme; ile-
ri sürme, kışkırtma.
tama:
şiddetle isteme.
tart:
kovma, uzaklaştırma.
tefsir:
açıklama, yorum.
üstat:
öğretici, muallim, öğ-
retmen.
vasıta:
aracı.
zayıf:
güçsüz, eksik.
zalim:
zulmeden.
1...,852,853,854,855,856,857,858,859,860,861 863,864,865,866,867,868,869,870,871,872,...1086
Powered by FlippingBook