Sözler - page 319

Saniyen
: Mevcudatta meflhut olan, sühulet ve sür’at
ve kesret ve vüs’at içinde nihayet intizam, gayet ittikan
ve hüsnüsanat ve kemal-i hilkat, flu iki k›s›m ayetlerin vü-
cud-u hakikatlerine kat’iyen flahadet eder. Öyle ise, flun-
lar›n hariçte tahakkuklar› medar-› bahis olmas› lüzumsuz-
dur. Belki, yaln›z “S›rr-› hikmeti nedir?” denilebilir. Öyle
ise, biz dahi bir k›yas-› temsilî ile flu hikmete iflaret ede-
riz.
Meselâ, nas›l ki, terzi gibi bir sanatç›, birçok külfetler,
maharetlerle, musanna bir fleyi icat eder ve onu bir mo-
del yapar. Sonra onun emsalini külfetsiz, çabuk yapabi-
lir. Hatta bazen öyle bir derece sühulet peyda eder ki,
güya, emreder yap›l›r; ve öyle kuvvetli bir intizam kesb
eder—saat gibi—güya bir emrin dokunmas›yla ifllenir ve
ifller.
Öyle de, Sâni-i Hakîm ve Nakkafl-› Alîm, flu âlem sa-
ray›n› müfltemilât›yla beraber bedî bir surette yapt›ktan
sonra, cüz’î ve küllî, cüz ve küll her fleye bir model hük-
münde, bir nizam-› kaderî ile, bir miktar-› muayyen ver-
mifltir. ‹flte bak, o Nakkafl-› Ezelî, her bir asr› bir model
yaparak, mu’cizat-› kudreti ile murassa, taze bir âlemi
ona giydiriyor; her bir seneyi bir mikyas ederek, hava-
rik-› rahmetiyle musanna, taze bir kâinat› o kamete gö-
re dikiyor; her bir günü bir sat›r yaparak, dekaik-› hikme-
tiyle müzeyyen müceddet mevcudat› onda yaz›yor.
Hem, o Kadîr-i Mutlak, her bir asr›, her bir seneyi, her
bir günü bir model yapt›¤› gibi, rûy-i zemini, her bir da¤
SÖZLER | 319
O
N
A
LTINCI
S
ÖZ
n›rs›z kudret sahibi olan Allah.
kamet:
boy, beden.
kat’î:
kesin.
kemal-i hilkat:
mükemmel ve
kusursuz yarat›l›fl.
kesret:
çokluk.
k›yas-› temsili:
mant›k ilminde
örnekleme yoluyla k›yaslama,
karfl›laflt›rma metodu.
külfet:
zorluk, zahmet.
külfetsiz:
zorlanmadan, zahmet-
siz.
maharet:
ustal›k, hüner.
medar-› bahsolmak:
üzerinde
konuflulma.
meflhut:
görünen.
mevcudat:
varl›klar.
miktar-› muayyen:
belirlenmifl
miktar.
mikyas:
ölçü.
mu’cizat-› kudret:
Kudretin
mu’cizevî eserleri.
murassa:
k›ymetli fleylerle süslü.
musanna:
sanatl›.
müceddet:
yenilenmifl, yepyeni.
müfltemilât:
kapsam›nda olan
her fley, bütün teferruat.
müzeyyen:
süslü.
Nakkafl-› Alîm:
her fleyi bilen ve
her fleyi nak›fll› yaratan Allah.
Nakkafl-› Ezelî:
evveli olmayan,
her fleyi en güzel flekilde nakfle-
den, iflleyen Allah.
nihayetsiz:
sonsuz.
nizam-› kaderi:
kader ölçüsü.
rûy-i zemin:
yer yüzü.
sanatç›:
sanatkâr, usta.
Sâni-i Hakîm:
her fleyi faydal›,
gayeli ve sanatl› yaratan Allah.
s›rr-› hikmet:
akla uygun ve fay-
daya yönelik olma.
suret:
flekil, biçim.
sühulet:
kolayl›k.
sühulet peyda etme:
ortaya ko-
layl›k ç›kmas›.
sür’at:
h›z.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
vücud-u hakikat:
gerçekli¤in var
oluflu.
vüs’at:
genifllik.
saniyen:
ikinci, ikinci olarak.
kat’iyen:
kesinlikle.
hikmet:
herkesin bilmedi¤i gizli
neden.
peyda etmek:
meydana ç›kmak.
kesb etmek:
ortaya ç›kmak.
âlem:
dünya, kâinat, evren
bedî:
efli ve benzeri olmayan.
cüz ve küll:
parça ve bütün.
cüz’î ve küllî:
küçük ve bü-
yük, az ve çok.
dekaik-› hikmet:
hikmet in-
celikleri.
emsal:
benzer, örnek.
güya:
sanki, âdeta.
hariçte tahakkuk:
madde
âleminde gerçekleflme.
havarik-i rahmet:
Rahmet
harikalar›.
hüsnüsanat:
güzel sanat.
icat etme:
yeni bir fley yap-
ma ve ortaya koyma.
intizam kesb etme:
düzen
alma.
intizam:
düzen.
ittikan:
sa¤laml›k.
Kadir-i Mutlak:
sonsuz ve s›-
1...,309,310,311,312,313,314,315,316,317,318 320,321,322,323,324,325,326,327,328,329,...1482
Powered by FlippingBook