Sözler - page 314

On Alt›nc› Söz
W
…/
ò s
dG n
¿
É n
ër
Ñ° o
ùn
a @ o
¿
ƒo
µ n
«n
a r
øo
c o
¬ n
d n
?ƒo
?n
j r
¿n
G É k
Ä r
«° n
T n
OG n
Qn
G = Gn
P p
G = o
? o
ôr
en
G BÉ n
ª s
f p
G
1
@n
¿
ƒ o
© n
Lr
ôo
J p
¬ r
« n
d p
Gn
h m
A r
?n
T u
?o
c o
äƒo
µ
n
? n
e /
? p
ó n
« p
H
TM‹NAN
-
I NEFS‹ME
medar olacak, zulmeti da¤›tacak
flu ayetin nurundan dört flua› göstermekle kör nefsime
bir basiret vermek için yaz›lm›flt›r.
B‹R‹NC‹ fiUA
Ey nefs-i nadan! Diyorsun ki: “Ehadiyet-i Zat-› ‹lâhiye
ile külliyet-i ef’ali ve vahdet-i flahsiyesiyle muinsiz umu-
miyet-i rububiyeti ve ferdaniyeti ile fleriksiz flümul-ü ta-
sarrufat› ve mekândan münezzehiyetiyle her yerde haz›r
bulunmas› ve nihayetsiz ulviyetiyle her fleye yak›n olma-
s› ve birli¤i ile her ifli bizzat elinde tutmas›, hakaik-›
Kur’âniyedendir. Kur’ân ise, hakîmdir. Hakîm ise, ak›l
kabul etmeyen fleyleri akla tahmil etmez. Ak›l ise, zahirî
bir münafat› görüyor. Akl› teslime sevk edecek bir izah
isterim.”
E l c ev ap
: Madem öyledir; itminan için istersen, biz
de Kur’ân’›n feyzine istinaden diyoruz: ‹sm-i
Nur
çok
müflkülât›m›z› halletmifl; inflaallah bunu da halleder. Akla
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
basiret:
görüfl, sezifl, gerçekleri
anlama duygusu.
Ehadiyet-i Zat-› ‹lâhiye:
Allah’›n
zat›n›n birli¤i.
ferdaniyet:
teklik, birlik.
feyiz:
ilim, irfan.
hakaik-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n ha-
kikatleri.
hakîm:
hikmet sahibi.
halletmek:
meseleyi çözmek.
inflaallah:
Allah’›n izin ve müsa-
adesi ile.
ism-i Nur:
Allah’›n bütün varl›¤›
ayd›nlatan, bütün nurlar kendi
nurunun zay›f gölgesi olan ve her
çeflit nuru yaratan manas›ndaki
ismi.
istinaden:
dayanarak.
itminan:
tatmin olma, inanma.
itminan-› nefis:
nefsin inanç ba-
k›m›ndan tatmini.
izah:
aç›klama.
kör nefis:
gerçe¤i görmeyen ne-
fis.
Kur’ân’›n feyzi:
Kur’ân’›n verdi¤i
ilim, hikmet ve ilham.
külliyet-i ef’al:
fiillerin umumîli¤i
ve çoklu¤u.
medar:
sebep, vesile.
mekân:
yer.
muinsiz:
yard›mc›s›z.
münafat:
z›tl›k, tezat.
münezzehiyet:
ar›nm›fl ve yüce
olma.
müflkülât:
zorluklar.
nefis:
insan›n, Allah’›n emirlerini
ve ‹lâhî hakikatleri kabul etmek
istemeyen, daima kötülü¤e sevk
eden yönü; kendi.
nefs-i nâdan:
cahil, densiz nefis.
nihayetsiz:
sonsuz.
nur:
›fl›k, ayd›nl›k.
fleriksiz:
ortaks›z.
flua:
bir ›fl›k kayna¤›ndan uzanan
›fl›k demeti.
flümul-ü tasarrufat:
tasarruflar›n
her fleyi kaplamas›.
tahmil etmek:
yüklemek, tafl›-
mak.
teslim:
kabul.
ulviyet:
yücelik.
umumiyet-i rububiyet:
Cenab-›
Hakk›n idare ve terbiye edici-
li¤inin ve hâkimiyetinin her
fleyi kuflatmas›.
vahdet-i flahsiye:
flahs›n bir-
li¤i.
zahiri bir münafat:
görünüfl-
te ayk›r› olmak.
zahiri:
görünen, görünürdeki.
zulmet:
karanl›k.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’›n ad›yla. • Bir fleyin olmas›n› murat etti¤i zaman, Onun ifli
sadece “Ol” demektir; o da oluverir. • fian› ne yücedir Onun ki, her fleyin hüküm ve tasarru-
fu elindedir. Siz de Ona döneceksiniz. (Yasin Suresi: 82-83.)
314 | SÖZLER
O
N
A
LTINCI
S
ÖZ
]
On Alt›nc› Söz
, Barla’da
1926-34 y›llar› aras›nda
Türkçe olarak telif edil-
mifltir.
1...,304,305,306,307,308,309,310,311,312,313 315,316,317,318,319,320,321,322,323,324,...1482
Powered by FlippingBook