Sözler - page 749

Aleyhissalâtü Vesselâm›n beflere hediye getirdi¤i nur,
perdeyi kald›rd›. ‹dam, adem, hiçlik, vazifesizlik, abes, fi-
rak, fânîlik yerlerinde, o kavaklar›n her birinin yaprakla-
r› adedince hikmetleri ve manalar› ve—
Risale-i Nur
’da
ispat edildi¤i gibi—üç k›sma ayr›lan neticeleri ve vazife-
leri var diye gösterdi.
Birinci k›s›m
, Sâni-i Zülcelâl’in esmas›na bakar. Mese-
lâ; nas›l ki bir usta, harika bir makineyi yapsa, onu tak-
dir eden herkes o zata “Maflaallah, bârekâllah!” deyip al-
k›fllar. Öyle de, o makine dahi, ondan maksut neticeleri
tam tam›na göstermesiyle, lisan-› hâliyle ustas›n› tebrik
eder, alk›fllar. Her zîhayat ve her fley böyle bir makine-
dir; ustas›n› tebriklerle alk›fllar.
‹kinci k›s›m
hikmetleri ise, zîhayat›n ve zîfluurun nazar-
lar›na bakar, onlara flirin bir mütalâagâh, birer kitab-›
marifet olur; manalar›n› zîfluurun zihinlerinde ve suretle-
rini kuvve-i haf›zalar›nda ve elvah-› misaliyede ve âlem-i
gayb›n defterlerinde daire-i vücutta b›rak›p, sonra âlem-i
flahadeti terk eder, âlem-i gayba çekilir. Demek, sûrî bir
vücudu b›rak›r, manevî ve gaybî ve ilmî çok vücutlar› ka-
zan›r.
Evet, madem Allah var ve ilmi ihata eder; elbette
adem, idam, hiçlik, mahv, fenâ, hakikat noktas›nda ehl-i
iman›n dünyas›nda yoktur. Ve kâfirlerin dünyalar› adem-
le, firakla, hiçlikle, fânîlikle doludur. ‹flte bu hakikati,
umumun lisan›nda gezen bu gelen darb›mesel ders ve-
rip, der: “
Kimin için Allah var, ona her fley var; ve kimin
için yoksa, her fley ona yoktur, hiçtir
SÖZLER | 749
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
idam:
yok olma.
ihata:
kuflatma.
ilmî:
ilimle ilgili.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
kâfir:
Allah’a inanmayan, dinsiz.
k›s›m:
çeflit, nevi.
kitab-› marifet:
Allah’› tan›tan ki-
tap.
kuvve-i haf›za:
haf›za gücü, h›f-
zetme, unutmama kuvveti.
lisan:
dil.
lisan-› hâl:
hâl dili.
mahv:
bitme, yok olma.
maksut:
kastedilen.
mana:
anlam.
manevî:
manaya ait.
Maflaallah:
ne güzel, Allah koru-
sun.
meselâ:
misal olarak, örne¤in.
mütalâagâh:
mütalâa yeri.
nazar:
bak›fl.
netice:
sonuç.
nokta:
yön, cihet.
nur:
ayd›nl›k, ›fl›k.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi ve her fleyi sanatla yaratan
Allah.
suret:
d›fl görünüfl.
sûrî:
görünüflte.
tebrik:
kutlama.
tesbih:
eksiklik ve noksandan
uzak tutma.
umum:
herkes.
vazife:
görev.
vücut:
varl›k.
zat:
azamet ve ululuk sahibi kifli.
zîhayat:
hayat sahibi.
zihin:
bilinç, dima¤.
zîfluur:
fluur sahibi.
abes:
bofl, lüzumsuz ifl.
adem:
yokluk.
âlem-i gayp:
gayp âlemi.
âlem-i flahadet:
gözle gördü-
¤ümüz âlem, kâinat.
bârekâllah:
hay›rl› ve bere-
ketli olsun.
befler:
insanl›k.
daire-i vücut:
varl›k dairesi.
darb›mesel:
ata sözü, vecize.
ehl-i iman:
inananlar.
elvah-› misaliye:
örnek tab-
lolar, misalî manzaralar.
esma:
isimler.
fânî:
geçici.
fenâ:
geçip gitme, son bulma.
firak:
ayr›l›k.
gaybî:
gayba ait.
hakikat:
gerçek.
harika:
ola¤anüstü.
hikmet:
her fleyin belirli ga-
yelere yönelik olarak, manal›,
faydal› ve tam yerli yerinde
olmas›.
1...,739,740,741,742,743,744,745,746,747,748 750,751,752,753,754,755,756,757,758,759,...1482
Powered by FlippingBook