Sözler - page 756

taksim eder; kendini de kendine temlik eder. Fiilini ken-
dine ve esbaba verir; mes’uliyeti ve kusuru kadere hava-
le eder. O vakit, nihayette Cenab-› Hakka verilecek olan
cüz-i ihtiyarî ve en nihayette medar-› nazar olacak olan
kader bahsi manas›zd›r. Yaln›z, bütün bütün onlar›n hik-
metine z›t ve mes’uliyetten kurtulmak için bir desise-i
nefsiyedir.
‹kinci Mebhas
Ehl-i ilme mahsus,
(HAfi‹YE)
ince bir tetkik-i ilmîdir.
E¤e r de s en
: “Kader ile cüz-i ihtiyarî nas›l tevfik edi-
lebilir?”
E l c ev ap
: Yedi vecihle.
•
Birincisi
: Elbette kâinat›n intizam ve mizan lisan›yla
hikmet ve adaletine flahadet etti¤i bir Âdil-i Hakîm, in-
san için medar-› sevap ve ikap olacak, mahiyeti meçhul
bir cüz-i ihtiyarî vermifltir. O Âdil-i Hakîm’in pek çok hik-
metini bilmedi¤imiz gibi, flu cüz-i ihtiyarînin kaderle na-
s›l tevfik edildi¤ini bilmedi¤imiz, olmamas›na delâlet et-
mez.
•
‹kincisi
: Bizzarure herkes kendisinde bir ihtiyar
hisseder; o ihtiyar›n vücudunu vicdanen bilir. Mevcuda-
t›n mahiyetini bilmek ayr›d›r, vücudunu bilmek ayr›d›r.
adalet:
hakkaniyet ve do¤ruluk.
Âdil-i Hakîm:
hikmet ve adaletle
ifl görüp tasarruf eden, Allah.
bahis:
konu.
bizzarure:
zarurî olarak, mecbu-
ren.
Cenab-› Hak:
fleref ve azamet sa-
hibi yüce Allah.
cüz-i ihtiyarî:
arzu serbestli¤i; di-
ledi¤i gibi hareket edebilme kabi-
liyeti; irade, seçim gücü.
delâlet:
iflaret, delil olma, göster-
me.
desise-i nefsiye:
nefse ait aldat-
maca.
ehemmiyet:
pek önemli olma,
de¤erlilik.
ehl-i ilim:
ilim sahipleri.
esbap:
nedenler, sebepler.
fiil:
davran›fl, hareket.
hafliye:
dipnot.
havale:
bir ifli veya bir fleyi baflka
birine b›rakma, üstüne b›rakma.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal› ve tam
yerli yerinde olmas›; herkesin bil-
medi¤i gizli sebep.
hissetmek:
alg›lamak.
ihtiyar:
seçme, tercih kabiliyeti.
ikap:
cezaland›rma.
intizam:
düzgün olma, düzgün-
lük.
kader:
Cenab-› Hakk›n her fleyi
olmadan önce takdir etmesi,
plânlamas›.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›.
kusur:
eksiklik, noksan, kabahat.
lisan:
dil.
mahiyet:
bir fleyin asl›, esas›, iç
yüzü.
mahsus:
has, ait.
manas›z:
anlams›z.
mebhas:
k›s›m, bölüm.
meçhul:
bilinmeyen.
medar-› nazar:
göz önünde bu-
lundurulmas› gereken.
medar-› sevap:
sevap ve hay›r
sebebi.
mes’uliyet:
sorumluluk.
mesele-i akaid-i kelâmiye:
itika-
da, imana ait meseleler.
mevcudat:
yarat›lm›fl fleyle-
rin tamam›, varl›klar.
mizan:
ölçü.
münazara:
bir konu üzerinde
yap›lan tart›flma.
müflkül:
güç, zor.
nihayet:
en sonunda.
s›rr-› kader:
kaderin s›rr›, ka-
derin hikmeti.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
taksim:
paylaflt›rma.
temlik:
mülk olarak verme.
tetkik-i ilmî:
ilmî derinlik, in-
celik.
tevfik:
ba¤daflt›rma.
ulema-i muhakkikîn:
haki-
kati araflt›ran büyük âlimler.
vakit:
zaman.
vecih:
yön, flekil, cihet.
vicdanen:
vicdan aç›s›ndan,
bak›m›ndan.
vücut:
varl›k.
z›t:
bir fleyin tersi, karfl›t.
756 | SÖZLER
Y
‹RM‹
A
LTINCI
S
ÖZ
HAfi‹YE:
Bu ‹kinci Mebhas, en derin ve en müflkül bir s›rr-› kader mese-
lesidir. Bütün ulema-i muhakkikînce en ehemmiyetli ve münazaral› bir
mesele-i akaid-i kelâmiyedir; Risale-i Nur tam halletmifl.
1...,746,747,748,749,750,751,752,753,754,755 757,758,759,760,761,762,763,764,765,766,...1482
Powered by FlippingBook