Sözler - page 757

Çok fleyler var, vücudu bizce bedihî oldu¤u hâlde, mahi-
yeti bizce meçhul. ‹flte flu cüz-i ihtiyarî öyleler s›ras›na gi-
rebilir. Her fley malûmat›m›za münhas›r de¤ildir. Adem-i
ilmimiz, onun ademine delâlet etmez.
•
Üçüncüsü
: Cüz-i ihtiyarî, kadere münafi de¤il; belki,
kader ihtiyar› teyit eder. Çünkü, kader, ilm-i ‹lâhînin bir
nev’idir. ‹lm-i ‹lâhî, ihtiyar›m›za taallûk etmifl. Öyle ise,
ihtiyar› teyit ediyor, iptal etmiyor.
•
Dördüncüsü
: Kader, ilim nev’indendir. ‹lim, malûma
tâbidir. Yani, nas›l olacak, öyle taallûk ediyor. Yoksa, ma-
lûm, ilme tâbi de¤il. Yani, ilim desatiri, malûmu, haricî
vücut noktas›nda idare etmek için esas de¤il. Çünkü,
malûmun zat› ve vücud-u haricîsi, iradeye bakar ve kud-
rete istinat eder.
Hem, ezel, mazi silsilesinin bir ucu de¤il ki, eflyan›n
vücudunda esas tutulup ona göre bir mecburiyet tasav-
vur edilsin. Belki, ezel, mazi ve hâl ve istikbali birden tu-
tar, yüksekten bakar bir âyine-misaldir. Öyle ise, daire-i
mümkinat içinde uzan›p giden zaman›n mazi taraf›nda
bir uç tahayyül edip, ona “ezel” deyip, o ezel ilmine, efl-
yan›n tertiple girmesini ve kendisini onun haricinde te-
vehhüm etmesi, ona göre muhakeme etmek hakikat de-
¤ildir.
fiu s›rr›n keflfi için flu misale bak: Senin elinde bir
âyine bulunsa, sa¤ taraf›ndaki mesafe mazi, sol taraf›n-
daki mesafe müstakbel farz edilse, o âyine yaln›z muka-
bilini tutar. Sonra, o iki taraf› bir tertip ile tutar; ço¤unu
SÖZLER | 757
Y
‹RM‹
A
LTINCI
S
ÖZ
ilm-i ‹lâhî:
Allah’›n sonsuz ilmi.
irade:
karar verebilme gücü.
istikbal:
gelecek, gelecek zaman.
istinat:
dayanma.
kader:
Cenab-› Hakk›n her fleyi
olmadan önce takdir etmesi,
plânlamas›.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
mahiyet:
bir fleyin asl›, esas›, iç
yüzü.
malûm:
bilinen.
malûmat:
bilgiler.
mazi:
geçmifl zaman.
mecburiyet:
zorunluluk.
meçhul:
bilinmeyen.
misal:
örnek.
muhakeme:
düflünme, ak›l yü-
rütme.
mukabil:
karfl›, karfl›l›k.
münafi:
z›t, ayk›r›.
münhas›r:
s›n›rlanm›fl, s›n›rl›.
müstakbel:
gelecek, gelecek za-
man.
nev’:
çeflit, cins, tür.
silsile:
birbirini takip eden fleyle-
rin meydana getirdi¤i s›ra.
taallûk:
alâkal› olufl, ba¤l›l›k.
tâbi:
ba¤l› bulunmak, ba¤l›l›k.
tahayyül:
hayalinde canland›r-
ma.
tasavvur:
düflünme, tasarlama.
tertip:
düzen, nizam.
tevehhüm:
gerçekte var olmaya-
n› var kabul etme.
teyit:
destekleme, kuvvetlendir-
me.
vücud-u haricî:
d›fl görünüflü.
vücut:
varl›k.
zat:
kifli, flah›s.
adem:
yokluk.
adem-i ilim:
ilmimiz ve bilgi-
miz dahilinde olmayan.
âyine:
ayna.
âyinemisal:
ayna gibi.
bedihî:
aç›k ve ortada olan,
aflikâr.
cüz-i ihtiyarî:
seçim gücü,
irade, diledi¤i gibi hareket
edebilme kabiliyeti.
daire-i mümkinat:
kâinat,
imkân âlemi.
delâlet:
iflaret, delil olma,
gösterme.
desatir:
düsturlar, kaideler.
ezel:
bafllang›c› olmayan geç-
mifl zaman.
farz:
var sayma.
hakikat:
gerçek, do¤ru.
hâl:
flimdiki zaman.
haricî:
d›flar›ya ait, d›flla ilgili.
hariç:
bir fleyin d›fl›, d›flar›s›.
ihtiyar:
tercih, hür irade.
1...,747,748,749,750,751,752,753,754,755,756 758,759,760,761,762,763,764,765,766,767,...1482
Powered by FlippingBook