Sözler - page 942

Hem flu âlemin Sâni-i Zülcelâl’i, bütün güzel masnu-
at›yla Kendini zîfluur olanlara tan›tt›rmak ve k›ymetli ni-
metlerle Kendini onlara sevdirmesi, bizzarure onun mu-
kabilinde zîfluur olanlara marziyat› ve arzu-yu ‹lâhiyeleri-
ni bir elçi vas›tas›yla bildirmesini istemesine mukabil, en
âlâ ve ekmel bir surette, Kur’ân vas›tas›yla o marziyat ve
arzular› beyan eden ve getiren, yine bilbedahe o zatt›r.
Hem Rabbülâlemîn, meyve-i âlem olan insana âlemi
içine alacak bir vüs’at-i istidat verdi¤inden ve bir ubudi-
yet-i külliyeye müheyya etti¤inden; ve hissiyatça kesrete
ve dünyaya müptelâ oldu¤undan, bir rehber vas›tas›yla
yüzlerini kesretten Vahdete, fânîden bâkîye çevirmek is-
temesine mukabil, en azamî bir derecede, en ebl⤠bir
surette, Kur’ân vas›tas›yla en ahsen bir tarzda rehberlik
eden ve risaletin vazifesini en ekmel bir tarzda ifa eden,
yine bilbedahe o zatt›r.
‹flte, mevcudat›n en eflrefi olan zîhayat ve zîhayat için-
de en eflref olan zîfluur ve zîfluur içinde en eflref olan ha-
kikî insan ve hakikî insan içinde geçmifl vezaifi en azamî
bir derecede, en ekmel bir surette ifa eden zat, elbette o
mirac-› Azîm ile Kab-› Kavseyn’e ç›kacak, saadet-i ebe-
diye kap›s›n› çalacak, hazine-i rahmetini açacak, iman›n
hakaik-› gaybiyesini görecek, yine o olacakt›r.
Sabian
: Bilmüflahede flu masnuatta gayet güzel tahsi-
nat, nihayet derecede süslü tezyinat vard›r. Ve bilbedahe
flöyle tahsinat ve tezyinat, onlar›n Sâniinde, gayet fliddet-
li bir irade-i tahsin ve kast-› tezyin var oldu¤unu gösterir.
ahsen:
en güzel.
âlâ:
yüce.
âlem:
dünya, kâinat.
arzu-yu ‹lâhiye:
Allah’›n istekleri,
arzular›.
azamî:
en fazla, nihayet derece-
de.
bâkî:
ebedî, daimî.
beyan:
anlatma, aç›klama.
bilbedahe:
apaç›k.
bilmüflahede:
görerek.
bizzarure:
kesinlikle, mecburen.
eblâ¤:
en düzgün bir söz.
ekmel:
mükemmel, en uygun;
tam.
elçi:
haberci, peygamber.
eflref:
en flerefli.
fânî:
ölümlü.
gayet:
son derece, çok.
hakaik:
do¤rular, gerçekler.
hakaik-i gaybiye:
gizli olan gay-
ba ait gerçekler.
hakikî:
gerçek.
hazine-i rahmet:
tükenmeyen
rahmet hazinesi.
hissiyat:
hisler, duygular.
ifa:
yerine getirme.
iman:
inanç, inanma.
irade-i tahsin:
güzel yapma, gü-
zellefltirme iste¤i.
Kab-› Kavseyn:
Peygamberimizin
miraçta ulaflt›¤› ve bütün yarat›-
lanlar› arkas›na al›p Cenab-› Hak-
la müflerref oldu¤u makam.
Kab-› Kavseyn:
yay›n iki ucu ara-
s›ndaki mesafe gibi çok yak›n.
kast-› tezyin:
süsleme iste¤i.
kesret:
çokluk, bolluk.
k›ymet:
de¤er, baha.
marziyat:
Allah’›n r›zas›n› kazan-
d›racak hâl ve hareketler; raz›
olunacak fleyler.
masnuat:
sanatla yap›lm›fl fleyler.
mevcudat:
var olan her fley,
kâinat.
meyve-i âlem:
âlemin mey-
vesi.
Mirac-› azîm:
büyük Miraç.
mukabil:
karfl›, karfl›l›k.
müheyya:
haz›rlanm›fl.
müptelâ:
düflkün, ba¤l›.
nihayet:
son.
nimet:
iyilik, lütuf, ihsan.
Rabbülâlemîn:
bütün âlem-
leri idare ve terbiye eden Al-
lah.
rehber:
yol gösteren, k›lavuz.
risalet:
peygamberlik görevi.
saadet-i ebedîye:
sonsuz
mutluluk.
sabian:
yedinci.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak
yapan, yaratan Allah.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz bü-
yüklük sahibi, her fleyi sanat-
la yaratan Allah.
suret:
flekil, biçim.
tahsinat:
güzel bulmalar.
tezyinat:
süsler, süslemeler.
ubudiyet-i külliye:
çok kap-
saml› bir kulluk.
vahdet:
birlik.
vas›ta:
arac›.
vazife:
görev.
vezaif:
vazifeler.
vüs’at-i istidat:
kabiliyet va-
s›tas›.
zat:
kendi, kifli, flah›s; Hz. Mu-
hammed.
zîhayat:
hayat sahibi, canl›.
zîfluur:
fluur sahibi, bilinçli.
942 | SÖZLER
O
TUZ
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
1...,932,933,934,935,936,937,938,939,940,941 943,944,945,946,947,948,949,950,951,952,...1482
Powered by FlippingBook