Sözler - page 946

Demek, vücuden en ahir, manen de en evveldir. Hâl-
buki, zat-› Ahmediye, (a.s.m.) hem en mükemmel mey-
ve, hem bütün meyvelerin medar-› k›ymeti ve bütün
maksatlar›n medar-› zuhuru oldu¤undan, en evvel tecel-
li-i icada mazhar onun nuru olmak lâz›m gelir.
•
Üçüncü müflkülün
o kadar genifltir ki, bizim gibi
dar zihinli insanlar, istiap ve ihata edemez. Fakat uzak-
tan uza¤a bakabiliriz.
Evet, âlem-i süflînin manevî tezgâhlar› ve küllî kanun-
lar›, avalim-i ulviyededir. Ve mahfler-i masnuat olan kü-
re-i arz›n hadsiz mahlûkat›n›n netaic-i amelleri ve cin ve
insin semerat-› ef’alleri, yine avalim-i ulviyede temessül
eder. Hatta, hasenat Cennetin meyveleri suretine, seyyi-
at ise Cehennemin zakkumlar› flekline girdikleri, pek çok
emarat ve pek çok rivayat›n flahadeti ile ve hikmet-i kâ-
inat›n ve ism-i Hakîm’in iktizas›yla beraber, Kur’ân-› Ha-
kîm’in iflarat› gösteriyor. Evet, zeminin yüzünde kesret,
o kadar intiflar etmifl ve hilkat o kadar teflaub etmifl ki,
bütün kâinatta münteflir umum masnuat›n pek çok fev-
kinde ecnas-› mahlûkat ve esnaf-› masnuat küre-i zemin-
de bulunur, de¤iflir; daima dolup boflal›r. ‹flte flu cüz’iyat
ve kesretin menbalar›, madenleri elbette küllî kanunlar
ve küllî tecelliyat-› esmaiyedir ki, o küllî kanunlar, o küllî
tecelliler ve o muhit esmalar›n mazharlar› da bir derece
basit ve safî ve her biri bir âlemin arfl› ve sakf› ve bir âle-
min merkez-i tasarrufu hükmünde olan semavatt›r ki; o
âlemlerin birisi de Sidretü’l-Münteha’daki Cennetü’l-
Me’vâ’d›r. Yerdeki tesbihat ve tahmidat, o Cennetin
ahir:
son, en sonra.
âlem:
kâinat, evren, dünya; se-
ma, gök katmanlar›ndan.
âlem-i süflî:
afla¤› âlem, dünya.
amel:
fiil, ifl, emek.
arfl:
sema, gök, taht.
avalim-i ulviye:
yüksek dünya-
lar, yüce âlemler.
Cennetü’l-Me’vâ:
Cennetin taba-
kalar›ndan biri.
cüz’iyat:
ufak tefek fleyler.
ecnas-› mahlûkat:
yarat›lanlar›n
çeflitler.
ef’al:
fiiller, ifller, ameller.
emarat:
emareler, alâmetler.
esma:
adlar, isimler.
esnaf-› masnuat:
yarat›lanlar›n
s›n›flar›.
evvel:
önce, bafllang›ç.
fevkinde:
üstünde, üzerinde.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hasenat:
güzellikler, iyilikler, ha-
y›rlar.
hikmet-i kâinat:
kâinat›n yarat›l-
mas›ndaki gaye.
hilkat:
yarat›l›fl.
hükmünde:
yerinde, de¤erinde.
ihata:
kapsama, kuflatma.
iktiza:
lâz›m gelme, gereklilik.
ins:
insan.
intiflar:
yay›lma.
‹sm-i Hakîm:
Hakîm ismi; Cenab-
› Hakk›n hikmetle, faydalar› takip
ederek ifl gören manas›ndaki is-
mi.
istiap:
içine alma, kaplama.
iflarat:
iflaretler, alâmetler.
kâinat:
bütün âlemler, evren.
kesret:
çokluk, bolluk.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
küllî:
kapsaml›, genel.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
küre-i zemin:
yer yuvarla¤›, dün-
ya.
lâz›m:
gerek, gerekli.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar, yarat›k-
lar.
mahfler-i masnuat:
sanat eseri
varl›klar›n topland›¤› yer.
maksat:
kastedilen, istenilen fley.
masnuat:
sanatla yap›lm›fl fleyler.
mazhar:
görünme ve yans›ma
yeri.
medar-› k›ymet:
k›ymetli say›l-
malar›na sebep, vesile.
medar-› zuhur:
ortaya ç›kmalar›-
na, do¤malar›na sebep, vesile.
menba:
kaynak.
merkez-i tasarruf:
komuta ve
yönetim merkezi.
muhit:
kapsaml›, kuflat›c›.
mükemmel:
tam olgun, kâmil
manada.
münteflir:
yay›lan.
müflkül:
güç, zor.
netaic-i amel:
iflin neticeleri,
sonuçlar›.
nur:
ayd›nl›k.
rivayat:
rivayetler, nakiller.
safî:
duru, kat›fl›ks›z.
sakf:
çat›, tavan.
semavat:
semalar, gökler.
semerat-› ef’al:
fiillerin mey-
veleri, ürünleri.
seyyiat:
fenal›klar, günahlar.
Sidretü’l-Münteha:
Miraç es-
nas›nda Peygamberimizin
ulaflt›¤› son nokta.
suret:
flekil, biçim.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
tahmidat:
övgüler, flükret-
meler.
tecelli:
yans›ma, görünme.
tecelli-i icada mazhar:
yarat-
ma fiilinin göründü¤ü yer
.
tecelliyat-› esmaiye:
Allah’›n
isimlerinin tecellileri, görün-
tüleri.
temessül:
bir flekil ve surete
girme, cisimlenme.
tesbihat:
Allah’› öven ve ku-
surdan yüce tutan sözler.
teflaub:
flube flube, dal bu-
dak.
tezgâh:
ifl yeri, dokuma aleti.
ulviye:
yüksek, yüce, sema-
vî.
vücuden:
vücut itibar›yla.
zakkum:
meyvesi ac› olan bir
cins a¤aç.
zat-› Ahmediye:
Hz. Muham-
med Efendimiz.
zemin:
yer, yeryüzü.
zihin:
kavrama gücü, anlay›fl.
946 | SÖZLER
O
TUZ
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
1...,936,937,938,939,940,941,942,943,944,945 947,948,949,950,951,952,953,954,955,956,...1482
Powered by FlippingBook