Sözler - page 950

ÜÇÜNCÜ MEYVE:
Saadet-i ebediyenin definesini görüp, anahtar›n› al›p
getirmifl, cin ve inse hediye etmifltir. Evet, miraç vas›ta-
s›yla ve kendi gözüyle Cenneti görmüfl ve Rahman-› Zül-
cemal’in rahmetinin bâkî cilvelerini müflahede etmifl ve
saadet-i ebediyeyi kat’iyen, hakkalyakîn anlam›fl, sa-
adet-i ebediyenin vücudunun müjdesini cin ve inse hedi-
ye etmifltir ki; bîçare cin ve ins, karars›z bir dünyada ve
zelzele-i zeval ve firak içindeki mevcudat›, seyl-i zaman
ve harekât-› zerrat ile adem ve firak-› ebedî denizine dö-
küldü¤ü olan vaziyet-i mevhume-i canh›raflânede olduk-
lar› hengâmda flöyle bir müjde ne kadar k›ymettar oldu-
¤u ve idam-› ebedî ile kendilerini mahkûm zanneden fâ-
nî cin ve insin kula¤›nda öyle bir müjde ne kadar saade-
taver oldu¤u tarif edilmez. Bir adama idam edilece¤i an-
da, onun aff›yla, kurb-u flahanede bir saray verilse, ne
kadar sürura sebeptir. Bütün cin ve ins adedince böyle
sürurlar› topla, sonra bu müjdeye k›ymet ver.
DÖRDÜNCÜ MEYVE:
Rü’yet-i Cemalullah meyvesini kendi ald›¤› gibi, o
meyvenin her mü’mine dahi mümkün oldu¤unu, cin ve
inse hediye getirmifltir ki; o meyve ne derece leziz ve hofl
ve güzel bir meyve oldu¤unu bununla k›yas ebedilirsin.
Yani, her kalp sahibi bir insan, zîcemal, zîkemal, zîihsan
bir zat› sever. Ve o sevmek dahi, cemal ve kemal ve ih-
san›n derecat›na nispeten tezayüt eder, perestifl derece-
sine gelir, can›n› feda eder derecede muhabbet ba¤lar.
adem ve firak-› ebedî:
ebedî, sü-
rekli yokluk ve ayr›l›k.
bâkî:
ebedî, daimî, sonsuz.
cemal:
maddî manevî güzellikle-
rin genel s›fat›.
Cemalullah:
Allah’›n cemali, gü-
zelli¤i.
cilve:
‹lâhî isimlerin tecellisi, pa-
r›lt›lar›.
cin ve ins:
cinler ve insanlar.
define:
hazine.
derecat:
dereceler, basamaklar.
fânî:
ölümlü, geçici.
feda:
gözden ç›karma, u¤runa
verme.
hakkalyakîn:
yaflayarak kesin ve
flüphesiz olarak bilmek, bilginin
en kesin hâli.
hareket-i zerrat:
zerrelerin,
atomlar›n hareketi.
hengâm:
zaman, vakit.
idam:
ölüm cezas›.
idam-› ebedî:
ebedî yokluk, öl-
dürme.
ihsan:
iyilik etme, güzel davran-
ma, ba¤›fllama.
ins:
insan, befler.
kat’iyen:
kat’î olarak, kesinlikle.
kemal:
olgunluk, kusursuz, mü-
kemmellik.
kurb-u flahane:
padiflaha yak›n-
l›k, komfluluk.
k›yas:
karfl›laflt›rma, benzetme
yolu.
k›ymet:
de¤er, bedel.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli.
leziz:
lezzetli, tatl›.
mahkûm:
hükümlü, çaresiz.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her fley.
Miraç:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed’in, Cenab-› Hakk›n hu-
zuruna ruhen, cismen, hâlen ç›k-
mas› mu’cizesi.
muhabbet:
sevgi, dostluk.
müjde:
sevindirici haber, beflaret.
mü’min:
iman eden, inanan.
müflahede etmek:
bir fleyi gözle
görmek.
nispeten:
oranla, k›yasla.
perestifl:
tapar derecesinde sev-
me.
Rahman-› Zülcemal:
merhameti
her fleyi kuflatan yücelik ve bü-
tün güzelliklerin sahibi Allah.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme,
ba¤›fllama, flefkat etme.
rü’yet-i Cemalullah:
Allah’›n ce-
malinin görülmesi, müflahede
edilmesi.
saadet-aver:
saadet verici,
mutluluk veren.
saadet-i ebedîye:
ebedî, son-
suz mutluluk, bahtiyarl›k.
seyl-i zaman:
ak›p giden za-
man, zaman›n ak›fl›.
sürur:
sevinç, mutluluk.
tezayüt:
artma, ço¤alma.
vas›ta:
arac›, arac›l›k.
vaziyet:
durum, durufl.
vaziyet-i mevhume-i canh›-
raflâne:
yürek parçalay›c›
olan hayalî durum.
vücut:
var olufl, varl›k.
zat:
kifli, flah›s.
zelzele-i zeval ve firak:
sona
erme, yok olma ve ayr›l›¤›n
sars›nt›s›.
zîcemal:
güzellik sahibi.
zîihsan:
ihsan sahibi, lütfe-
den.
zîkemal:
kemal sahibi, mü-
kemmellik sahibi.
950 | SÖZLER
O
TUZ
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
1...,940,941,942,943,944,945,946,947,948,949 951,952,953,954,955,956,957,958,959,960,...1482
Powered by FlippingBook