Sözler - page 948

etmek, kâinata ve beflere öyle bir hazine ve bir nur-u
ezelî ve ebedî bir hediye getirmifltir ki; flu kâinat› periflan
ve fânî ve karma kar›fl›k bir vaziyet-i mevhumeden ç›ka-
r›p, o nur ve o meyve ile, o kâinat› kudsî mektubat-› Sa-
medâniye, güzel âyine-i cemal-i Zat-› Ehadiye vaziyeti
olan hakikatini göstermifl. Kâinat› ve bütün zîfluuru se-
vindirip mesrur etmifl. Hem, o nur ve o meyve ile, befle-
ri müflevvefl, periflan, âciz, fakir, hacat› hadsiz, a’dâs› ni-
hayetsiz ve fânî, bekas›z bir vaziyet-i dalâletkârâneden, o
insan›, o nur, o meyve-i kudsiye ile ahsen-i takvimde bir
mu’cize-i kudret-i Samedâniyesi ve mektubat-› Samedâ-
niyenin bir nüsha-i camias› ve Sultan-› Ezel ve Ebed’in
bir muhatab›, bir abd-i hass›; ve kemalât›n›n istihsanc›s›,
halili; ve cemalinin hayretkâr›, habibi; ve Cennet-i bâki-
yesine namzet bir misafir-i azizi suret-i hakikîsinde gös-
termifl. ‹nsan olan bütün insanlara, nihayetsiz bir sürur,
hadsiz bir flevk vermifltir.
‹K‹NC‹ MEYVE:
Sâni-i Mevcudat ve Sahib-i Kâinat ve Rabbülâlemîn
olan Hâkim-i Ezel ve Ebed’in marziyat-› Rabbaniyesi
olan ‹slâmiyetin, baflta namaz olarak, esasat›n› cin ve in-
se hediye getirmifltir ki, o marziyat› anlamak, o kadar
merakaver ve saadetaverdir ki, tarif edilmez. Çünkü,
herkes, büyükçe bir velî-i nimetini, yahut muhsin bir pa-
diflah›n›n uzaktan arzular›n› anlamaya ne kadar arzukefl
ve anlasa ne kadar memnun olur. Temenni eder ki,
“Keflke bir vas›ta-i muhabere olsa idi, do¤rudan do¤ruya
o zat ile konuflsa idim, benden ne istiyor anlasa idim,
abd-i has:
özel ve ayr›cal›kl› kul;
Hz. Muhammed.
âciz:
zay›f, güçsüz.
a’dâ:
düflman.
ahsen-i takvim:
en güzel flekil,
bir kulun ulaflabilece¤i en güzel
k›vam ve hâl.
arzu:
istek.
arzukefl:
arzulu, istekli.
âyine-i cemal-i Zat-› Ehadiye:
bir
olan Allah’›n mukaddes ve ben-
zersiz güzelli¤inin aynas›.
bekas›z:
sürekli olmayan.
befler:
insan.
cemal:
güzellik.
Cennet-i Bâkiye:
bâkî, sonsuz
Cennet.
cin:
gözle görünmez, lâtif cisim-
lerden ibaret bir yarat›k.
esasat:
esaslar, kökler, temeller.
fakir:
fakir, yoksul.
fânî:
ölümlü, muvakkat, geçici.
habip:
sevilen, seven.
hacat:
hacetler, ihtiyaçlar.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hakikat:
gerçek.
hakikî:
gerçek.
Hâkim-i Ezel ve Ebed:
varl›¤›n›n
bafllang›c› ve sonu olmayan, kud-
ret ve hâkimiyet sahibi, ezel ve
ebed hâkimi Allah.
halil:
samimî dost.
hayretkâr:
hayran kalan, hayran
olan.
ins:
insan.
istihsan:
güzel bulma, be¤enme.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›, evren.
kemalât:
iyilikler, mükemmellik-
ler.
kudsî:
kutsal, kusursuz ve yüce.
marziyat:
raz› olunacak fleyler.
marziyat-› Rabbanîye:
Allah’›n
r›zas›na uygun olan hâl ve hare-
ketler.
mektubat-› Samedâniye:
Al-
lah’›n yaratt›¤› her biri birer mek-
tup gibi manalar ifade eden var-
l›klar; hiçbir fleye ihtiyac› olma-
yan ve bütün varl›klar›n Kendisi-
ne muhtaç oldu¤u Allah’›n yarat-
t›klar›.
merakaver:
merak verici, düflün-
dürücü.
mesrur:
sevinçli.
meyve-i kudsiye:
temiz yarat›-
lan meyve.
misafir-i aziz:
aziz ve de¤erli say-
g›n misafir.
mu’cize-i kudret-i Samedâniye:
her fleyin muhtaç oldu¤u ‹lâhî
güç ve kuvvetin mu’cizeli¤i, hari-
ka oluflu.
muhatap:
kendisine söz söyleni-
len.
muhsin:
ihsan eden, iyilik yapan.
müflevvefl:
belirsiz, karmakar›fl›k.
namzet:
aday.
nihayetsiz:
sonsuz.
nur:
ayd›nl›k.
nur-u ezelî ve ebedî:
ezelî ve
ebedî ayd›nl›k, öncesi olma-
yan ve sonsuza kadar devam
edecek olan nur.
nüsha-i camia:
çok genifl ve
kapsaml› nüsha.
padiflah:
hükümdar, sultan.
periflan:
da¤›n›k, kar›fl›k, dü-
zensiz.
Rabbülâlemîn:
âlemlerin
Rabbi, bütün âlemleri idare
ve terbiye eden Allah.
saadetaver:
mutluluk veren.
Sahib-i Kâinat:
kâinat›n sahi-
bi yaratan› olan Allah.
Sâni-i Mevcudat:
her fleyi sa-
natl› olarak yaratan Allah.
Sultan-› Ezel ve Ebed:
ezel ve
ebed sultan›; varl›¤›n›n bafl-
lang›c› ve sonu olmayan kud-
ret ve hâkimiyet sahibi, sulta-
n› Allah.
suret:
flekil, biçim.
sürur:
sevinç.
flevk:
fliddetli arzu ve istek.
temenni:
dilek, istek, arzu.
vas›ta-i muhabere:
haberlefl-
me arac›.
vaziyet:
durum, durufl.
vaziyet-i dalâletkârâne:
din-
sizce durum, küfür hâli.
vaziyet-i mevhume:
olmad›-
¤› hâlde var say›lan vaziyet,
durum.
velî-i nimet:
iyilik, lütuf sahi-
bi.
Zat:
Allah.
zîfluur:
fluur sahibi, bilinçli.
948 | SÖZLER
O
TUZ
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
1...,938,939,940,941,942,943,944,945,946,947 949,950,951,952,953,954,955,956,957,958,...1482
Powered by FlippingBook