Tarihçe-i Hayat - page 278

sene manevî bir ömrü kazand›racak flu fluhur-i selâsede,
beni bir halvet-i mergubeye ve bir uzlet-i makbuleye koy-
maya çevirdi.
1
m
?Én
M u
?o
c '
¤n
Y $ o
ór
ªn
ë r
dn
G
.
‹flte hâl ve istirahatim böyle.
‹kinci Sualiniz:
Neden vesika almak için müra-
caat etmiyorsun?
Elcevap:
fiu meselede ben kaderin mahkûmuyum,
ehl-i dünyan›n mahkûmu de¤ilim. Kadere müracaat edi-
yorum. Ne vakit izin verirse, r›zk›m› buradan ne vakit ke-
serse, o vakit giderim. fiu manan›n hakikati fludur ki:
Bafla gelen her iflte iki sebep var
:
biri zahirî, di¤eri ha-
kikî. Ehl-i dünya zahirî bir sebep oldu, beni buraya getir-
di. Kader-i ‹lâhî ise, sebeb-i hakikîdir; beni bu inzivaya
mahkûm etti.
Sebeb-i zahirî zulmetti; sebeb-i hakikî ise adalet etti.
Zahirîsi flöyle düflündü
:
“fiu adam, ziyadesiyle ilme ve di-
ne hizmet eder, belki dünyam›za kar›fl›r” ihtimaliyle beni
nefyedip üç cihetle katmerli bir zulüm etti. Kader-i ‹lâhî
ise benim için gördü ki, hakk›yla ve ihlâsla ilme ve dine
hizmet edemiyorum. Beni bu nefye mahkûm etti. Onla-
r›n bu katmerli zulmünü muzaaf bir rahmete çevirdi. Ma-
dem ki nefyimde kader hakîmdir ve o kader âdildir; ona
müracaat ederim. Zahirî sebep ise, zaten bahane nev’in-
den bir fleyleri var. Demek onlara müracaat manas›zd›r.
E¤er onlar›n elinde bir hak veya kuvvetli bir esbap bulun-
sayd›, o vakit onlara karfl› da müracaat olunurdu.
adalet:
her hak sahibine hakk›n›n
tam ve eksiksiz verilmesi, hakka-
niyet, âdillik.
âdil:
adaletli olan, do¤ruluk gös-
teren.
bahane:
yalandan özür, as›l sebe-
bi gizlemek için ileri sürülen uy-
durma sebep.
cihet:
yan, yön, taraf.
ehl-i dünya:
dünyaya ba¤l›, dün-
ya adam›, ahireti düflünmeyen.
el-cevap:
sorulan fleye verilen
karfl›l›k; söz veya yaz› ile cevap.
esbap:
nedenler, sebepler, vas›-
talar.
hakikat:
gerçek, hayalî olmayan,
görülen, mevcut olan, bir fleyin
asl› ve esas›.
hakikî:
gerçek, sahici.
halvet-i mergûbe:
istenilen ve
ra¤bet edilen yaln›zl›k.
hamd:
teflekkür, flükran.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin yap›l-
mas› için çal›flma, o ifl için gayret
gösterme, çabalama.
ihlâs:
bir ifli, bir ameli, baflka bir
karfl›l›k beklemeksizin, s›rf Allah
r›zas› için yapma.
ihtimal:
olabilirlik, bir fleyin ola-
bilmesi mümkün olma, gerçekle-
flebilirlik.
ilim:
okuyarak ö¤renilen bilgi.
inziva:
bir köfleye çekilme, tek
bafl›na yaflama, dünya ifllerinden
vaz geçme, dünyadan el-etek
çekme.
istirahat:
dinlenme, rahatlama.
izin:
izin, müsaade, ruhsat.
kader:
Cenab-› Hakk›n takdir ve
tayin etmesi.
Kader-i ‹lâhî:
‹lâhî kader, Allah’›n
kader kanunu.
katmer:
bir fleyin kat kat olmas›,
çok yaprakl› oluflu.
madem:
çünkü, için, de¤il mi ki,
...den dolay›, böyle ise, hele.
mahkûm:
kendisine hükmolu-
nan, birinin hükmü alt›nda olan.
mana:
anlam; bir kelime, söz, ha-
reket veya iflaretin ifade etti¤i
anlam.
manevî:
madde d›fl› olan, maddî
olmayan, manaya ait.
muzaaf:
kat kat, iki kat, iki misli,
katmerli.
müracaat:
baflvurma, dan›flma;
baflvuru.
1.
Her hâl için Allah’a hamd olsun. (
Feyzü’l-Kadir
, 1:368, hadis no: 662.)
278 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI
nefiy:
sürme, sürgün etme,
cezaland›rarak baflka bir yer-
de ikamet etmeye mecbur
etme; sürgün.
rahmet:
ac›ma, merhamet
etme, esirgeme, ba¤›fllama,
flefkat gösterme.
r›zk:
Allah taraf›ndan her can-
l› için ayr›lm›fl ve takdir edil-
mifl olan nimet, yiyecek içe-
cek ve giyecek ile ilgili fleyler.
sebeb-i hakikî:
gerçek sebep,
do¤ru ve gerçek olan neden,
bir fleyin hakikî sebebi.
sebeb-i zahirî:
görünürdeki
sebep.
sual:
soru.
fluhur-i selâse:
Üç Aylar; Re-
cep, fiaban ve Ramazan.
uzlet-i makbule:
makbul yal-
n›zl›k.
vesika:
bir mal veya yiyece-
¤in halka eflit flekilde da¤›t›l-
mas› için hükümetçe verilen
izin k⤛d›.
zahirî:
görünen, görünürdeki,
görünüflteki.
zaten:
tabiî olarak, esasen,
asl›nda, as›l olarak, kendili¤in-
den.
ziyade:
çok, fazla, art›k.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, cefa,
iflkence.
1...,268,269,270,271,272,273,274,275,276,277 279,280,281,282,283,284,285,286,287,288,...1390
Powered by FlippingBook