"Gerçekten" haber verir 16 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Ömür boyu hicret



RESÜL-Ü Ekrem (a.s.m.) ve Müslümanların 622’de Mekke’den Medine’ye göç edişlerine Hicret diyoruz.

Hicret her ne kadar yüzyıllar önce gerçekleştirilmiş bir olay ise de hâlâ yaşanan, birçok gerçeği birden hatırlatan canlı bir hakikat, bir ibret ve hikmet tablosu olarak önümüzde duruyor.

İslâmın hangi hakikatı vardır ki her asra, her kesime hitap etmesin.

Görünüşte bir kaçış gibidir Hicret. Eğer bu bir kaçıssa korku kaçışı değil, Allah’a kaçış, yani Allah’ın emrine uyma için uygun bir zemin arama, dini rahat bir atmosferde yaşama kaçışıdır. Bütün meselesi Allah’ın rızasını kazanma olan ve bu hususta güçlükler çeken Sahabenin yine Allah’ın rızasına kaçışının bir ifadesidir.

Evet, Hicret Allah’ın rızasını elde etmenin bir ifadesi olan dini korkusuz, tehlikesiz bir iklimde güven içinde, serbestçe yaşamak için münbit bir zemin, müsait bir iklim arayışından ibarettir. Bir kısım Müslümanlar Habeşistan’a da bu maksatla hicret etmemişler miydi?

Hicret günahtan kaçıştır. Nitekim Allah Resûlü (a.s.m.) “Muhacir günahları terk edendir” buyurarak bunun her dönemde gerçekleştirilebileceğini göstermiştir.

Hicret hakikat güneşinin, gözlerini alan insanlara farklı bir mevsimde, farklı bir ufuktan doğarak gösterme hadisesidir. Allah için yapılamayacak fedâkârlık olamazdı. Bir kısmı Allah için malını, mülkünü, her şeyini bırakıp yurdunu terk ederken bir kısmı da diğerlerine kucak açacak, her şeylerini paylaşacaklardı. Enfal Sûresinin 74. âyetinde belirtildiği gibi bu gerçek mü'minler günahları bağışlanan ve Cennette tükenmez rızıkları hak kazanan kimselerdi.

Mü’min güzelliklerin, mükemmelliklerin adamıdır. İnsanı insan yapan, üstelik sultan yapan bütün güzel hasletlere sahiptir. Bu manevî zenginlik hem dünya, hem de ahirette mutlu etmeye yeter insanı. Gerçek kurtuluş işte budur.

Ve yine mü’min bencil değil, diğergam insandır. Tattığı bu mutluluğu başkalarının da tatmasını, onların da kurtulmasını ister.

Bir anlamda Hicret insan kurtarmanın farklı bir versiyonu, adam kazanma, İslâma ısındırma hareketinin diğer bir şeklidir. Savaşta elindeki kılıçla düşmanı öldürecekken yüzüne tükürmesi üzerine kesmeyi bırakan Hz. Ali’nin, düşmanı bırakışında da—o kritik anda bile adam kurtarma— gerçeği yatmaz mı?

En şiddetli düşmanını bile yok etme değil, kurtarma anlayışı, şefkat ve merhameti vardır Hicrette. Aradan geçen hadiseler sonucunda peşin hükümlerden sıyrılıp kin, nefret ve düşmanlık duygularından arınan müşrikler zamanla İslâma insaf ve vicdanla bakmaya, bir bir teslim olmaya başlamışlardı. Mü’min gerektiğinde İslâmı tebliğde farklı bir iklim ve atmosfere girecektir.

Evet, Hicret bir türlü değerleri bilinemeyen; sevgi, şefkat, insanlık ve fazilet abidesi olan insanların herbiri birer cevher olan hasletlerinin, o cevherlerin insanlıktan yoksun vahşî, kaba nice insan tarafından fark edilip onlara koşmalarını sağlamak için bir hazırlıktı, farklı adımlar atmaktı; kurtulamayan insanları iman nurlarıyla kurtarma operasyonuydu.

Diğer bir ifadeyle Hicret insanlığa, barışa, huzura koşma, tek kelimeyle dünyanın Cennete döndürülmesi faaliyetidir. Sevgi, saygı, barış, dostluk, yardımlaşmanın hükmettiği bir dünya hiç Cennete dönmez mi?

Kısaca Asr-ı Saadet modelinin vücut bulmasında Hicret, başlangıcı biraz ıztırap, sonu rahmet dolu bir kesit olarak yer alacak, insanlığa ibret ve hikmetler yüklü hatıralar armağan edecekti.

16.07.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.07.2008) - Allah’ın rızasını kazanmak için

  (14.07.2008) - Kur’ân’a perde olmamak

  (13.07.2008) - Ehl-i iman neye muhtaç?

  (12.07.2008) - Nasıl mükemmel olunur?

  (11.07.2008) - Büyüklerin çilelerinin arkasındaki sır

  (10.07.2008) - Allah’ın yükselttiği insan

  (09.07.2008) - Büyük olmanın yolu tevazûdan geçiyor

  (08.07.2008) - Cennetteki muhteşem karşılama merasimi

  (07.07.2008) - Enbüyük hedefimiz Allah’ın rızasıyla yaşamak ve ölmek

  (06.07.2008) - Dünyadaki Cennet bahçesi

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır | Site yöneticisi | Editör