"Gerçekten" haber verir 30 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Cennete uğurlandılar

İstanbul Güngören’deki bombalı saldırıda vefat eden, aralarında 2’si bebek yaştaki 5 çocuğun bulunduğu terör kurbanları dualarla uğurlandı. Doğum gününe bir gün kala teröre hedef olan 3 yaşındaki Aleyna Çelik, Amasya'nın Göynücek ilçesi Ilısu köyünde gözyaşlarıyla toprağa verilirken, 12 yaşındaki Şeyma Özkan İstanbul'da dedesinin yattığı mezarlıkta defnedildi. Şeyma'nın, olaydan bir saat öncesine kadar anneannesinin evinde birlikte oynadıkları kuzeni, 8 yaşındaki Merve Özkan'ı ailesi “Şeyma cennete gitti, artık orada oynayacak” diyerek tesellî etmeye çalışıyor.

İSTANBUL Güngören’deki terörist saldırı sırasında 4. kattaki evinin balkonunda vefat eden Şeyma Özkan, dedesinin defnedildiği mezarlıkta toprağa verildi. Olayda vefat edenlerin ve ailelerinin dramı, gözleri yaşartmaya devam ediyor. Menderes Caddesi’nde 4. kattaki evinin balkonunda vefat eden 12 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi Şeyma Özkan’ın, olaydan bir saat öncesine kadar anneannesinin evinde kuzeni 8 yaşındaki Merve Özkan ile birlikte oyun oynadıkları öğrenildi. Merve Özkan’ın babası Avni Özkan, olayı öğrendikten sonra yoğun üzüntü yaşayan ilköğretim okulu öğrencisi kızına konuyu anlatmakta güçlük çektiklerini söyledi. Özkan, duydukları büyük üzüntünün yanı sıra bir saat öncesine kadar beraber oyun oynadığı kuzeninin ölümünü anlayamayan ve sürekli ağlayan küçük kızı Merve’ye de ‘’O artık cennete gitti, artık orada oynayacak’’ sözleriyle olayı anlatmaya çalıştıklarını dile getirdi. Bu arada Şeyma Özkan’ın ailesinin, üzerine titredikleri çocuklarını ‘’başına bir şey geleceği’’ endişesiyle yalnız başına bakkala dahi göndermedikleri ifade edildi. Patlama sırasında da dışarıda olmamasına karşın, 4. kattaki evlerinin balkonunda kalbinden yaralanarak vefat eden Şeyma Özkan, dün dedesinin mezarının bulunduğu Bağcılar’daki mezarlıkta defnedildi.

/ İstanbul

30.07.2008


 

KAOS OLUŞTURMAK İSTEYENLER BAŞARAMAZLAR

Güngören katliamı sonrasında halkın ortak hissiyatına tercüman olan açıklamalardan biri, Esnaf ve Sanatkârlar Derneği Başkanı Mahmut Çelikus'tan geldi. “Ülkemizde kaos oluşturmak isteyenler, bin yıldır amaçlarına ulaşamadılar, bundan sonra da asla ulaşamayacaklar” diyen Çelikus, kardeşliğimizi bozmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini vurguladı.

BAĞIMIZ İSLÂM KARDEŞLİĞİ

Terör saldırılarına karşı serinkanlı ve sağduyulu olunması gerektiğinin altını çizen Çelikus, “Bizim milletiz, mensuplarını birbirini bağlayan İslâm kardeşliği gibi muazzam bir bağa sahiptir ve bu bağ hiçbir zaman çözülemeyecektir. Bunu bozmaya yeltenenler boşuna çırpınıyorlar" açıklamasında bulundu.

Kardeşliğimizi bozamazlar

Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (ESDER) Genel Başkanı Mahmut Çelikus, İstanbul Güngören’de önceki gece düzenlenen hain saldırıyı nefretle kınadıklarını belirtti. Çelikus, “Ülkemizde kaos oluşturmak isteyenler, bin yıldır amaçlarına ulaşmadılar, bundan sonra da asla ulaşamayacaklar. Esnaf ve sanatkârlar olarak terörü lânetliyoruz. Kardeşliğimizi bozmaya kimsenin gücü yetmeyecek” dedi. ESDER Genel Başkanı Mahmut Çelikus, İstanbul Güngören’de önceki gece düzenlenen hain saldırıyı şiddetle kınadıklarını söyledi. Canilerin Türkiye’de kaos oluşturmak için masum vatandaşımızı katlettiğine dikkat çeken Çelikus, “Yapılan vahşeti anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor. İlk patlamanın ardından yardıma koşan insanlarımızın üzerine ikinci bomba patlatılıyor. Ancak şuna eminim ki insanlarımızın birbirlerine olan bağlılığını bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir” dedi.

TERÖRE EN İYİ CEVAP, DAHA İYİ KENETLENMEK

Mahmut Çelikus, sözlerine şöyle devam etti: “Edindiğimiz bilgilere göre saldırıyı gerçekleştirenlerin amacı, Türkiye’nin birlik ve beraberliğini bozmaktır. Milletimiz bin yıldır nasıl birbirine sıkı sıkı bağlı kaldıysa bundan sonra da aynı kararlılığı gösterecektir.” Saldırılara karşı serinkanlı olunması gerektiğinin altını çizen Çelikus, teröre en iyi cevabın milletimizin birbirine daha iyi kenetlenerek cevap vermesi olduğunu söyledi. Çelikus, “ESDER olarak birlik ve beraberlik konusunda üzerimize düşen görevi asırlardır yaptığımız gibi bundan sonra da yapacağız. Bu millet birbirini bağlayan İslâm kardeşliği gibi muazzam bir bağa sahiptir ve bu hiçbir zaman çözülemeyecektir. Bunu bozmaya yeltenenler boşuna çırpınıyorlar” açıklamasında bulundu.

Cemil YÜZER / Ankara

30.07.2008


 

Kerkük için BM’ye çağrı

Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Kemal Beyatlı, Türkmenlerin huzur içinde yaşamalarını sağlamak için Birleşmiş Milletler güçlerini âcil olarak Kerkük’te göreve davet ettiklerini bildirdi.

IRAK Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Kemal Beyatlı, Türkmenlerin huzur içinde yaşamalarını sağlamak için Birleşmiş Milletler güçlerini acil olarak Kerkük’te göreve davet ettiklerini bildirdi. Fatih’te bulunan dernek merkezinde basın toplantısı yapan Beyatlı, Kerkük’te dün Irak Türkmen Cephesi Genel Merkezi, Türkmeneli Televizyon binası, Türkmen Şehit ve Tutuklular Derneği binasına silahlı saldırılar düzenlendiğini ve yakıldığını belirtti. Görevlilere kurşun sıkıldığını, sivil araçların yakıldığını ve Türkmen sivillerin evlerinin basıldığını ifade eden Beyatlı, Türkmeneli bölgesinde peşmerge grupları tarafından sık sık kargaşa çıkarılmak istendiğini kaydetti. Beyatlı, Kerkük’te dün yaşanan olayların 22 Temmuzda Irak Parlamentosu tarafından kabul edilen Irak Yerel Seçim Yasası’na Kürt gruplarının karşı çıkmasıyla ilintili olduğunu savundu. Beyatlı, Türkmenlerin her ortamda Kürt partilerinin terör eylemlerine maruz kaldıklarını kaydetti. Olayların faillerinin yakalanmasını ve Kerkük’te kaçırılan Türkmenlerin bulunmasını istediklerini vurgulayan Beyatlı, ‘’Türkmenlerin huzur içinde yaşamalarını sağlamak için Birleşmiş Milletler güçlerini acil olarak Kerkük’te göreve davet ediyoruz’’ dedi.

/ İstanbul

30.07.2008


 

Diyalogla çözülmeli

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, İran’ın nükleer programıyla ilgili başlatılan süreci önemli bir fırsat olarak gördüklerini belirterek, sorunun diyalog yoluyla çözümlenmesi gerektiğine inandıklarını söyledi.

DIŞİŞLERİ Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, İran’ın nükleer programıyla ilgili başlatılan süreci önemli bir fırsat olarak gördüklerini belirterek, sorunun diyalog yoluyla çözümlenmesi gerektiğine inandıklarını söyledi. Babacan, Esenboğa Havaalanı’nda Tahran’a hareket etmeden önce, İran’ın nükleer programına ilişkin Cenevre toplantısının ardından yapılan temaslara yönelik soruyu cevapladı. Cenevre’deki toplantının ardından İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri ve Nükleer Başmüzakereci Said Celili ile yaptığı görüşmeyi hatırlatan Babacan, ayrıca AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana ve öneri paketini hazırlayan altı ülkenin dışişleri bakanlarından bazılarıyla temaslarda bulunduğunu kaydetti.

Babacan, “Bir bakıma Cenevre görüşmesi sonrasında hem İran’ın hem altılar diye tabir ettiğimiz grubun görüşlerini, yaklaşımlarını ilk elden öğrenme imkânım oldu” diye konuştu. Tahran ziyaretinde, bundan sonraki aşamalarla ilgili Türkiye’nin görüşlerini muhataplarıyla paylaşacağını söyleyen Babacan, “Bu sürecin önemli bir süreç olduğunu düşünüyoruz ve bu sorunun diyalog yoluyla çözümlenmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi. Sürecin aksamadan sürmesinin önemli olduğunu ifade eden Babacan, süreci önemli bir fırsat olarak değerlendirdiklerini kaydetti.

Süreçte önemli olanın tarafların birbirlerini net şekilde, iyi anlamalarının sağlanması olduğunu ifade eden Babacan, hem söz konusu altı ülkeyle çok iyi ilişkileri olan bir ülke olarak, hem de İran’ın komşusu bir ülke olarak Türkiye’nin bu diyaloğa katkıda bulunan bir tutuma sahip olduğunu ve bu süreci devam ettireceğini belirtti.

/ Ankara

30.07.2008


 

İlköğretim kayıtlarında son gün

İlköğretim okullarına 1 Haziran 2008 tarihinde başlayan kayıt başvuruları bugün sona eriyor. Sınavsız öğrenci alan liselere kayıt başvuruları ise 1 Ağustos 2008 Cuma günü başlayacak.

İLKÖĞRETİM okullarına kayıt başvurusu internet üzerinden gerçekleştiriliyor. İnternet üzerinden kayıt uygulaması, adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre öğrencilerin, velilerin ikametlerine en yakın okullara yerleştirilmesini esas alıyor. Bu çerçevede veliler, internet aracılığıyla Millî Eğitim Bakanlığının web sitesinden form doldurarak kayıt başvurusu yapabiliyor. Velilerin başvuruları değerlendirildikten sonra öğrenciler ikametgâhlarına en yakın okula yerleştiriliyor. Öğrencilerin hangi okullara yerleştirildiği listelerle ilân ediliyor. Öğrencilerin kesin kayıt işlemleri, ilân edilen bu listelere göre okul müdürlüklerince gerçekleştiriliyor.

Okullar, kayıt sırasında velilerden ‘’bağış’’ adı altında zorla para alamayacak.

ORTAÖĞRETİME KAYITLAR

Ortaöğretimde sınavla öğrenci alan fen ve anadolu liseleri dışındaki liselere kayıt başvuruları 1 Ağustos 2008 tarihinde başlayacak. Ortaöğretimde geçen yıl 16 ilde pilot uygulama olarak başlatılan ‘’ekayıt’’ sistemi bu yıl Türkiye geneline yaygınlaştırıldı. Türkiye’deki sınavla öğrenci alan liseler dışındaki bütün liselere kayıtlar internet üzerinden gerçekleştirilecek.

Liselere internet üzerinden kayıtlarda da ilköğretim okullarındaki yöntem izlenecek. Bu çerçevede il ve ilçelerde kurulan ‘’öğrenci yerleştirme komisyonları’’ her okulun kayıt bölgesini ve kontenjanını belirleyecek. Belirlenen kayıt bölgeleri okul müdürlüklerine bildirilecek. Okul müdürlükleri, kontenjanlarındaki öğrenci sayısı kadar kayıt yapacak. Girilen kontenjanlar millî eğitim müdürlüklerinden izlenecek.

Liselere kayıt başvuruları 29 Ağustosa kadar sürecek.

30.07.2008


 

Tedbir alınırsa, ölüm olmaz

GEMİ İnşa Sanayindeki İş Güvenliği ve Çalışma Şartlarının Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç, hazırladıkları raporda belirtilen önerilerin hayata geçirilmesi durumunda tersanelerdeki ölümlerin ortadan kalkacağını söyledi.

Komisyon üyesi bazı milletvekilleriyle birlikte TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Domaç, 3 ay çalışan komisyonun hazırladığı raporu, geçen hafta Meclis Başkanlığına sunduğunu hatırlattı. Domaç, 3 aylık sürede 14 toplantı yaptıklarını, 55 kişiyi dinlediklerini ve 3’ü Tuzla’da, biri de Yalova’da olmak üzere toplam 4 kez yerinde incelemelerde bulunduklarını ifade ederek, bu dinleme ve inceleme sonucu raporun hazırlandığını anlattı.

Türkiye’de 2002 yılında 37 olan tersane sayısının bu yıl Mart ayı itibariyle 84’e ulaştığını, 2013 yılında bu rakamın 140’a çıkmasının hedeflendiğini belirten Domaç, tersane kurma faaliyetlerinin sadece Tuzla ile sınırlı olmadığını, Trabzon, Samsun, Ordu, Sakarya, Çanakkale, İzmir, Adana gibi illerde de tersane kurma çalışmalarının sürdüğünü bildirdi.

Mehmet Domaç, 2002-2008 yılları arasında gemi inşa sanayinde yüzde 360’lık bir artış sağlandığına dikkati çekerek, Türk tersanelerinin yüzde 52’sinin Tuzla’da bulunduğunu, sektördeki istihdamın yüzde 75’inin burada sağlandığını, ihracatın ise yaklaşık yüzde 80’inin Tuzla tersanelerinden karşılandığını kaydetti. Kamuoyunun gündeminde geniş yer bulan Tuzla’daki ölümlü iş kazalarının, bu yılın ilk 6 ayında gösterdiği artışın endişe verici olarak niteleyen Domaç, bu ölümlerin nedenlerinin ortaya çıkartılması ve ortadan kaldırılmasının, parlamentonun görevi olduğunu dile getirdi.

Tuzla Komisyonu Başkanı Domaç, Komisyonun bu bağlamda Tuzla tersanelerindeki kaza nedenlerini analiz ettiğini ve bu kapsamda önerilerde bulunduğunu anlattı. Domaç, ‘’Açık alanda çalışma, kapalı dar alanda çalışma, yüksekte çalışma, yoğun ve uzun süreli çalışma, kimyasallarla çalışma, yoğun olarak elektrikli iş ekipmanı kullanma, çok sayıda alt işveren, çalışanların sık değişmesi ve yoğun kaynak işleri, ölümlü iş kazalarının ortaya çıkmasına neden oluyor’’ diye konuştu.

Tuzla tersanelerinde son 8 yılda meydana gelen ölümlü iş kazaları incelendiğinde kazaların yüzde 34’ünün yüksekten düşme, yüzde 16.6’sının elektrik çarpması, yüzde 16.5’inin malzeme çarpması veya düşmesi, yüzde 11’er de patlama, sıkışma ve diğer nedenlerden kaynaklandığını ifade eden Domaç, rapordaki yapısal sorunlara ilişkin çözüm önerileri, çalışma koşulları ve organizasyona ilişkin çözüm önerileri, sendikalaşmaya ilişkin çözüm önerileri, barınma ve sosyal tesislere ilişkin çözüm önerileri, eğitime ilişkin çözüm önerileri, itfaiye ve sağlığa ilişkin çözüm önerilerini sıraladı.

‘ÖNLEMLERİN TAMAMI, BİRLİKTE ALINMALI’

‘’Raporda belirttiğimiz önlemler alındığında, Tuzla’da ve gemi inşa sanayinde iş sağlığı ve iş güvenliği koşulları düzelecek, ölümler de ortadan kalkacak. Umut ederiz ki bu önlemler hayata geçer’’ diyen Domaç, bu önlemlerin tümünün alınmasının önemini vurguladı.

Mehmet Domaç, ‘’Bir tanesini alalım, diğerlerini almayalım’’ yaklaşımıyla sorunun çözülmeyeceğini ifade ederek, ‘’Çünkü bu bir organize önlemler sistemidir. ‘Ben eğitim önlemi alayım, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemi almayayım’ gibi yaklaşımlarla sorunu çözemeyiz. Hepsinin birlikte uygulanması lazım. Tabi burada önemli olan durum, Tuzla’daki sorunun ivedi olarak çözülebilmesi için Tuzla’da alan yaratmak gerekiyor. Küçük tersane alanları birleştirilerek, büyük alanlar haline getirilmesinde yarar var. Yeni alan yaratamayacağımıza göre...’’ diye konuştu.

AKP’li Domaç, gazetecilerin sorusu üzerine tersaneler bölgesindeki sorunların farklı bakanlıklar tarafından çözülmeye çalışılmasını da eleştirdi. Farklı bakanlık temsilcilerinden oluşan yuvarlak bir masa kurulmasını öneren Domaç, bu sayede sorunların daha hızlı çözüleceğini bildirdi. ‘’Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeyi düşünüyor musunuz?’’ sorusu üzerine Domaç, komisyonda raporun özetinin ilgili bakanlara gönderilmesini kararlaştırdıklarını söyledi. Domaç, ‘’Başbakanımız bu konuda Tuzla’da çalışan bileşenlerle İstanbul’da bir toplantı yaptı. Biz komisyonda bunu görüşürüz. Arkadaşlar uygun bulursa Başbakan ile de görüşürüz. Önemli olan sorunu çözmek’’ dedi.

/ Ankara

30.07.2008


 

Erdoğan: Caniler elbette bunun hesabını verecek

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Güngören’deki terör eylemini gerçekleştiren canilerin, bunun hesabını verecekleri belirterek, ‘’Burada büyük acımızı milletimizle paylaşırken, yüreğimiz yanmış olması, terörle mücadelede bize asla bir adım dahi geri dönmeye veya bir adım geri adım attırmaya asla neden olmayacaktır’’ dedi.

Erdoğan, AKP TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmasına, ‘Bugün sadece AK Parti Grubumuza değil, bu kürsüden bütün milletime seslenmek istiyorum. Zira bugün yüreğimizdeki acıyı 70 milyon insanımızla yediden yetmişe, bütün milletimizle paylaşarak teselli bulabileceğimizi düşünüyorum’’ diye başladı.

İstanbul Güngören’de alçak bir terör örgütü eliyle 10 dakika arayla patlatılan iki bombanın insanlık düşmanı terörün kalleş yüzünü bir daha gösterdiğini belirten Erdoğan, şöyle dedi: ”Bize bu büyük acıyı yaşatanlar, masumiyetine bu kadar kast eden caniler, elbette bunun hesabını vereceklerdir. Milletimizin, bu konuda müsterih olmasını özellikle diliyorum. Caniler hak ettikleri cezaya er veya geç çarptırılacaktır. Bu konuda güvenlik güçlerimiz yoğun bir şekilde istihbarat örgütlerimizle birlikte çalışmalarını sürdürüyor.” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Teröre vereceğimiz en sağduyulu cevap; nereden gelirse gelsin, ne adına yapılmış olursa olsun, hangi ideolojik mülâhazaya dayandırılırsa dayandırılsın, terör karşısında birlik ve dayanışmamızı güçlendirmek, şiddete asla prim vermeyeceğimizi göstermektir’’ dedi. Başbakan Erdoğan, ‘’Her kim terörle, cinayetle, şiddetle, bombayla, silâhla, kalleşlikle, ihanetle, Türkiye’nin istikrarsızlığa sürükleneceğini, Türkiye’nin yörüngesinden sapacağını düşünüyorsa bilsinler ki hiçbir zaman bunu başaramayacaklardır’’ diye konuştu.

Erdoğan, ‘’Bu ülkeyi durdurmak isteyenler bilsinler ki bu ülke üstüne kirli hesapları olanların açık ve örtülü hiçbir hesabı artık tutmayacaktır. Bu ülkenin 70 milyon insanının kalbindeki umudu söndürmeye güçleri yetmeyecektir. Türkiye’yi çıktığı medeniyet yolculuğundan asla döndüremeyecekler’’ şeklinde konuştu.

30.07.2008


 

İnalcık, Onur Ödülünü bugün Toptan'dan alacak

TBMM Onur Ödülü, bugün Mecliste düzenlenecek törenle Prof. Dr. Halil İnalcık’a verilecek. Uluslararası alanda kazandığı üstün başarılarla Türkiye’nin temsiline ve tanıtımına katkı sağlayanlara verilen ‘’TBMM Onur Ödülü’’, TBMM Başkanı Köksal Toptan tarafından Prof. Dr. İnalcık’a takdim edilecek.

Bu yıl üçüncü kez verilecek olan TBMM Onur Ödülü için 30 Temmuz Çarşamba günü saat 17.00’de Meclis Tören Salonunda tören düzenlenecek. Toptan’ın ödül vereceği törene, TBMM Başkanvekilleri, divan üyeleri, milletvekilleri ile çok sayıda davetli katılacak.

30.07.2008


 

TESK’DEN, GÜNGÖREN ESNAFINA ZİYARET

TÜRKİYE Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Güngören’de patlamaların olduğu Menderes Caddesi’nde esnafı ziyaret etti.

Esnaf örgütü temsilcileriyle Güngören’e gelen Palandöken, esnafa geçmiş olsun dileğinde bulundu. Palandöken, bölücü terörizme karşı alınacak ortak tavrın teröristlerin cesaretini kıracağını, Türkiye’nin bugünleri de aşacağını dile getirerek, vatandaşlara birlik ve beraberlik çağrısı yaptı. Olayda esnafın mal kaybına uğradığına işaret eden Palandöken, bu konuda devlet yetkilileriyle iş birliği içinde, teşkilât olarak mal kayıplarının karşılanması için ellerinden geleni yapacaklarını kaydetti. Palandöken, olayın mağdurlarının yakınlarının iş bulması konusunda da yardımcı olma ve çocuklarına burs sağlama konusunda destek sözü verdi. Öte yandan, Güngören’de patlamanın olduğu Menderes Caddesi ve çevresinde hayatın normale dönmeye başladığı, çevredeki esnafın iş yerlerini açarak çalışmalarını sürdürdüğü, iş yerleri ve konutlarda Türk Bayraklarının asılı olduğu görülüyor. Vatandaşlar kırılan camlarını tamir ettirirken, olayda zarar gören telefon, elektrik altyapısının da ilgili ekipler tarafından onarımlarına başlandığı, olay yerinde azalmakla birlikte güvenlik tedbirlerinin devam ettiği gözlendi.

30.07.2008


 

Dünya’dan kınama mesajları geliyor

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Güngören’de meydana gelen patlamaları şiddetle kınadı.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Gonzalo Gallegos, İstanbul’daki bombalı saldırıları kınadıklarını belirterek, ABD’nin gerekirse yardıma hazır olduğunu söyledi. Avustralya Dışişleri Bakanı Stephen Smith İstanbul’da düzenlenen terör saldırısını “şiddetle” kınadı. Rusya Federasyonu Hükümet Başkanı Vladimir Putin, terör saldırısına ilişkin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a başsağlığı mesajı gönderdi. Putin mesajında, "Bu merhametsiz terör saldırılarını şiddetle kınıyoruz.” dedi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de, terör saldırısı sebebiyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a başsağlığı mesajı gönderdi. Aliyev, Cumnurbaşkanı Gül'e gönderdiği mesajda ‘’Yapılan bu acımasız eylemlere karşı kendi kızgınlığımızı bildirir, insanların hayatı için her zaman bir tehlike olan her türlü terörü şiddetle kınarız’’ ifadesini kullandı. Aliyev, Erdoğan’a gönderdiği mesajda da saldırı sonucu can kayıplarının büyük üzüntüye sebep olduğunu kaydetti.

30.07.2008


 

Acılı baba: Kızımı doğum gününde mezara koyduk

BU arada aynı patlamalarda vefat eden 3 yaşındaki Aleyna Çelik, Amasya’nın Göynücek ilçesinde toprağa verildi.

Acılı baba Günsal Çelik,’’Bebekleri öldüren katiller için ne söyleyebilirim. Onlar bebek katili. Kızımın bugün doğum günüydü, doğum gününü kutlamak yerine, mezara koyduk’’ dedi. Aleyna Çelik’in cenazesi, sabah erken saatlerde Ilısu Köyündeki akrabalarının evine getirildi. Buradan köy camisine götürülen cenaze, kılınan namazın ardından köy mezarlığında toprağa verildi. İstanbul’a 10 yıl önce taşınan anne Melike ve baba Günsal Çelik, cenaze töreninde yakınları tarafından teselli edilmeye çalışıldı. Anne Melike Çelik, ‘’Benim canımı aldılar, Allah da onların canını alsın. Kızımın bugün doğum günüydü. Doğum gününde giymek için gelinlik istemişti. Dolabında asılı kaldı. Doğum günü hediyelerini veremeden kızım öldü. Ağlamıyorum, sevinmesinler. Onların gücü ancak benim kızıma yeter, Türk milletine yetmez’’ dedi. Baba Günsal Çelik de ‘’Bebekleri öldüren katiller için ne söyleyebilirim. Onlar bebek katili. Kızımın bugün doğum günüydü, doğum gününü kutlamak yerine, mezara koyduk’’ diye konuştu. Annesi Melike Çelik ile birlikte anneannesi Perihan Özkul’u ziyarete giden Aleyna, akşam gezmek için annesi, anneannesi ve kuzeni Taha Yıldızlı ile dışarı çıktıklarında patlama meydana gelmişti. Patlamada Taha Yıldız da vefat etmişti.

30.07.2008


 

‘’TERÖRE KARŞI BİRLİK OLMALIYIZ’’

GÜNGÖREN'DEKİ patlamalarda vefat eden Fadime Başkan’ın (51) ağabeyi İbrahim Çalışkan, ‘’Teröre karşı birlik beraberlik içerisinde dimdik ayakta olmalıyız’’ dedi.

Halkapınar Kaymakamı Ömer Hilmi Yamlı, Belediye Başkanı Hüseyin Mülazimoğlu, Ereğli İlçe Emniyet Amiri İsa Bülent Kaya ve Halkapınar İlçe Emniyet Amir Vekili İmdat Cihan, Fadime Başkan’ın Konya’nın Halkapınar ilçesindeki baba ocağını ziyaret etti.

Ölen Fadime Başkan’ın ağabeyi İbrahim Çalışkan, kız kardeşinin patlamanın olduğu yerde ikamet ettiğini, ilk patlamanın ardından dışarı çıkmasıyla ikinci patlamada vefat ettiğini öğrendiklerini söyledi.

Yeğenleri Esra (28) ve Emre’nin (10) ise annelerinden daha uzak olmaları sebebiyle patlamadan şans eseri yara almadan kurtulduğunu ifade eden İbrahim Çalışkan, şunları kaydetti: ‘’İkinci patlamanın olduğu çöp bidonunun hemen önünde bulunan kardeşim oracıkta can vermiş. Ben de kız kardeşim gibi patlamanın olduğu sokakta oturuyordum. Ama annemin duâsını almak için Halkapınar’a gelmiştim. Burada anneme bahçe işlerinde yardım ediyordum. Olay günü biz de İstanbul’da olsaydık belki ben veya çocuklarım da yaralanacak veya ölecektik. Allah geride kalanlarımıza uzun ömürler versin. Bu terör faciası bizim canımızı kanımızı aldı. Teröre karşı birlik beraberlik içerisinde dimdik ayakta olmalıyız.’’ Konuşmakta zorlanan ölen Fadime Başkan’ın annesi Sadiye Çalışkan ise ‘’Bu da mı gelecekti başıma? Ciğerim yanıyor, Fadimem’’ diye ağıtlar yaktı.

30.07.2008


 

Mağdurların yaraları sarılacak

İSTANBUL Valisi Muammer Güler, Güngören’de önceki gün meydana gelen patlamalarda 40’a yakın konutta, 32 iş yerinde, 13 araçta hasarlar tesbit edildiğini, ilgili mevzuat gereğince terör ve terörden doğan zararların karşılanması kapsamında zararların karşılanacağını bildirdi.

Vali Muammer Güler Atatürk Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını cevapladı. Güler, ‘’Bizim teknik değerlendirmelere, alınması gereken ikinci hatta üçüncü teyitlere dayanmadan bir bomba türünü açıklamamız mümkün değil’’ dedi. Bir gazetecinin, bombanın türünün belirlenip belirlenmediği yönündeki sorusuna Güler, ‘’Televizyonlarda farklı bilgiler yer alabilir, ancak bizim teknik değerlendirmelere, alınması gereken ikinci hatta üçüncü teyitlere dayanmadan böyle bir bomba türünü açıklamamız mümkün değil’’ cevabını verdi. Vali Güler, şunları kaydetti: ”İstanbullular bu konuda büyük bir vakar örneği gösterdiler. Şehit aileleri önemli bir duruşu sergilediler. Bunu çok önemsiyorum.’’ Hastanelerdeki yaralıların sayısının da 40’a indiğini belirten Güler, bu yaralılardan 3’ünün hayatî tehlikesinin bulunduğunu bildirdi. Olay yerinde patlamanın gerçekleştiği gecenin sabah saatlerinden itibaren hasar tesbit çalışmalarının da başladığını anlatan Vali Güler, ‘’40’a yakın konutta, 32 iş yerinde, 13 araçta hasarlar tesbit edildi. İlgili mevzuat gereğince terör ve terörden doğan zararların karşılanması kapsamında zararlar karşılanacak. Başbakanımızın bugün verdiği talimatla ödenek bugün valiliğimize intikal etmiştir’’ diye konuştu.

30.07.2008


 

İstanbul'da sağanak serinliği

İstanbul’da sağanak yağış, sabahın erken saatlerinden itibaren özellikle şehrin Avrupa yakasında etkili oldu.

Sabah saat 05.00 sıralarından itibaren etkili olan gök gürültülü sağanak yağış, şehrin Avrupa yakasında Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş, Fatih, Zeytinburnu ve Kâğıthane ilçelerinde trafiği olumsuz etkiledi. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü yetkilileri ise deniz trafiğinde herhangi bir aksama olmadığını bildirdi. Öte yandan Zeytinburnu sahil yolunda yağış yüzünden oluşan su birikintilerinin etkisiyle kontrolden çıkan 34 GMP 97 plakalı otomobil, Yedikule ışıklarda yol kenarındaki direğe çarptı. Otomobilde sıkışan sürücü Lütfi Kandemir ve Burhan Yaşar ile Enver Yıldız, itfaiye ve sağlık ekiplerince çıkarıldı. Kandemir ve Yıldız İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne, durumunun ağır olduğu ifade edilen Yaşar ise Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı.

30.07.2008


 

Küresel ısınma meyveciliği de vuruyor

KONYA Ovası’nda yer altı sularındaki azalmaya bağlı sulardaki tuzlanma, yumuşak çekirdekli elma ve armut gibi meyve ağaçlarını kurutuyor.

Konya Sert Çekirdekli Meyve Üreticileri Birliği Başkan Yardımcısı, Ziraat Mühendisi Abdurrahman Ayan, yaptığı açıklamada, kapalı havza özelliği gösteren karasal iklime sahip yerlerde, tabi olarak tatlı su kaynaklarının yanında tuzlu suyun da bulunduğunu, Konya Ovası’nın da tuzlu suyun bulunduğu yerlerden biri olduğunu anlattı. Ayan, bir yerden tatlı suyun çekilip tüketilmesi durumunda yerini tuzlu suyun doldurduğunu, yer altı sularının son dönemde önemli oranda aşağı çekildiği Konya’da da benzer bir durumun yaşanmaya başladığını anlattı. Bu durumun ilk net etkisini meyvecilikte gösterdiğini vurgulayan Ayan, şunları kaydetti: ‘’Konya Ovası’nda yer altı sularındaki azalmaya bağlı belli yerlerdeki kuyularda yoğun şekilde tuzlanma görülüyor. Kayısı, erik, badem gibi sert çekirdeklileri daha az etkileyen bu tuzlu su, özellikle kentin doğu kısmındaki çoraklaşmaya daha meyilli arazi yapısına sahip tarım alanlarında, yumuşak çekirdekli elma ve armut gibi meyve ağaçlarını kurutuyor. Çiftçiler, kuruyan ve artık verim alamadıkları meyve ağaçlarını söküyor, sebze yetiştirmekten başka alternatifleri kalmıyor.’’ Ayan, tatlı su miktarındaki azalmanın bölgede meyveciliği giderek daha da zora sokacağını tahmin ettiklerini belirterek, ‘’Şuan tüm çiftçilere hep bodur meyveciliği öneriyoruz. Ancak bodur ağaçların kökleri yukarıda olduğu için bol miktarda tatlı suya ihtiyaç duymaktadır. Bir süre sonra, su bulamayacağımız için bodur meyveciliği terk edip eski yüksek gövdeli, az su isteyen klasik meyve ağaçlarına bile dönebiliriz’’ diye konuştu.

30.07.2008


 

Önce Kur'ân, sonra futbol

DENİZLİ'NİN Tavas ilçesinde bu yıl yaz Kur’an kurslarına katılan öğrenciler, aynı zamanda camiler arası halı saha turnuvası yapıyor.

Sabah saatlerinde Kur’an eğitimi ile Ahlak Bilgisi dersleri alan öğrenciler, haftanın belirli günlerinde öğle sonrası tatilde halı sahası maçı yapıyorlar. Tavas merkez, köy ve beldelerde eğitim gören öğrencilerin katıldığı programı cami imam hatipleri organize ediyor. İlçede faaliyet gösteren İmbat Öğrenci Yurdu da halı sahasını yaz kursu öğrencilerine ücretsiz olarak açtı. Kızılca Kasabası’nda imam hatiplik yapan Süleyman Vural, öğrencileri, kiraladıkları otobüsle ilçe merkezine getirerek maç yaptırdıklarını söyledi. Öğrencilerin bu sayede kaynaştığını da belirten Vural, büyük dostlukların temellerinin küçük yaşlarda atıldığını ifade etti. Tavas’ta görev yapan imam hatipler ise öğrencilerle, eğitimin yanında piknik, gezi gibi değişik etkinlikler düzenlediklerini belirterek, yaz kurslarının eğlenceli hale gelmesini hedeflediklerini kaydettiler.

30.07.2008


 

Mi'râc’ın ilk durağı: Kudüs

Hz. Muhammed’in (asm) Mi'rac’a çıktığı, Hz. İsa’nın (as) yaşadığı, Hz. Süleyman’ın (as) kutsal mabedini inşa ettiği Kudüs sokaklarının her adımında dinler tarihinin altın bir sayfasına rastlamak mümkün.

KURULUŞU milattan önce 4000’lere kadar uzanan Kudüs, 3 dinin en kutsal mekânları olan Kubbetüs Sahra ve Mescidi Aksa camileri, Ağlama Duvarı ve Kıyamet Kilisesi ile dünyanın en gözde şehirlerinden biri. MÖ 1000’li yılların başında Hz. Davud’un, İbrani kabilelerinin yaşadıkları bölgenin ortasındaki Kudüs’ü krallığına başşehir yapmasıyla tarih sahnesine çıkan bu şehrin uğruna asırlar boyunca nice savaşlar yapılmış ve şehir birçok kez el değiştirmiş.

Yahudi inancına göre, Hz. İbrahim’in oğlu İshak’ı Allah için kurban etmeye giriştiği (Yahudi inancına göre Hz. İbrahim’in oğlu İshak’tır. İslam inancına göre ise Allah adına kurban edilmek istenen kişi Hz. İsmail’dir) Moraih Tepesi’nde Hz. Süleyman’ın ilk mabedi yapmış olması, şehrin önemini daha da artırmış.

MÖ 6. yüzyılda Babil hakimiyeti sırasında Yahudilerin baş kaldırması esnasında mabet yıkılmış ve ardından da Yahudi toplumunun ileri gelenleri Babil’e sürülmüş. MÖ 538’den itibaren başlayan Pers egemenliği altında yeniden inşa edilen mabet, tüm Yahudileri birleştiren bir kutsal yer olarak varlığını bu güne kadar sürdürmüş. MÖ I. yüzyılda Kral Herod döneminde bugün ancak dış duvarının küçük bir kısmı ayakta kalmış olan mabet, 480 metre uzunluğunda ve 280 metre genişliğinde bir alanda yeniden inşa edilmiş ancak MS 70 yılında Roma hakimiyeti döneminde Romalı General Titus tarafından yerle bir edilmiştir. O günden bu yana mabedin ayakta kalan Batı duvarı önünde ağlayan Yahudiler için burası ‘’yıkım günü’’nü simgeleyen çok özel bir sembol olmuş.

Uzun yıllar devam eden Roma ve Bizans dönemlerinin ardından Hz. Ömer devrinde Müslüman Arapların 638 yılında Kudüs’ü almaları ile birlikte İslam devletinin yönetimi altına giren şehrin adı ‘’Hiyerusalim’’ olarak biliniyordu. Müslümanlar, ‘’Beytülmakdis’’ adı verdikleri şehir için 9. yüzyılın başına kadar Kudüs ismini kullanmadılar. Kudüs ismi ancak 832 yılından sonraki yazmalarda görülmeye başlandı.

Bir dönem Haçlıların hakimiyetinde kalan şehir, daha sonra Memlükler, ardından da Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı hakimiyetine girmiş ve 1917’de İngilizlerce işgal edilene kadar Osmanlı yönetiminde kalmış.

KUDÜS’ÜN MANEVÎ YAPILARINDAN

KUBBETÜS SAHRA

Halife Abdülmelik İbn Mervan tarafından 7. yüzyılda yaptırılan Kubbetüs Sahra, altın kubbesi ile Kudüs’ün en görkemli yapılarından biri. İslâm mimarisinde bilinen ilk kubbeli eser olan Kubbetüs Sahra’nın içinde İslâm inancına göre Hz. Muhammed’in Mi'rac’a yükseldiği kaya bulunuyor. Batılılar tarafından daha çok ‘’Hz. Ömer Camisi’’ olarak bilinen cami, çoğu zaman hemen yanı başında bulunan Aksa Camisi ile karıştırılıyor.

Haçlılar’ın 1099 tarihinde Kudüs’ü Müslümanlardan almasından sonra kiliseye çevrilen Kubbetüs Sahra’nın içine Hristiyan din adamları için bölümler yapılarak, kubbesine haç yerleştirilmiş. 1187’de Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü fethinden sonra ise bu dönemde yapılan değişikliklerin büyük bir kısmı ortadan kaldırılmış.

Yavuz Sultan Selim devrinde Kudüs’ün Osmanlı topraklarına katılmasının ardından Kubbetüs Sahra, Kanuni Sultan Süleyman döneminde köklü bir tamirden geçmiş. Binanın dış cephesi İznik çinileri ile kaplanırken, III. Murat, I. Abdülhamid, II. Mahmud, Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz de kendi dönemlerinde binayı restore ettirmiş. II. Abdülhamid devirlerinde yapılan tamiratta padişahın emriyle binanın zemini İran halıları ile döşenirken, ortasına büyük bir avize asılarak, eskiyen çinileri yenilenmiş.

1927 yılında Filistin’de meydana gelen depremde önemli ölçüde hasar gören Kubbetüs Sahra, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu Müslüman ülkelerin katkıları ile tamir edilmiş. Ürdün Kralı Hüseyin’in vefatından önce caminin kubbesinin bakımı ve tamiri için 8,2 milyon dolar bağışlamasının ardından başlatılan restore çalışmaları hala devam ediyor. Kubbenin tam altında, Hz. Muhammed’in Mirac’a çıkarken üzerinden yükseldiği ‘’Haceri Muallak’’ (Havada asılı bulunan taş) ya da ‘’Muallak’’ adı verilen taş bulunuyor. Restorasyon nedeniyle taşın üzeri ve kubbenin altı tamamen iskelelerle örülmüş durumda. Taşın altında ise mağarayı andıran bir mekanda Hz. Muhammed’in Mirac’da bazı peygamberlere namaz kıldırarak, imamlık yaptığı bildiriliyor. Camiyi ziyarete gelenlerin kimi burada dua ederken, kimi de namaz kılarak Kuran okuyor.

MÜSLÜMANLARIN İLK KIBLESİ MESCİDİ AKSA

Kudüs’te, Mescidi Aksa ve Kubbetüs Sahra’nın da içinde bulunduğu yaklaşık 161 dönümlük alan Haremi Şerif olarak adlandırılıyor. Yahudilerin ‘’Kudüs’ün Kalbinin Kalbi’’ anlamına gelen ‘’Lev libo sel Yeruşalim’’ dedikleri Haremi Şerif’teki kutsal mabetlerden biri de Kubbetüs Sahra’nın hemen karşısında bulunan Aksa Camisi’dir.

Hicret’in 16. ayına kadar Müslümanlar’ın kıblesi olan Mescidi Aksa’nın, Hz. Davud tarafından yapımına başlandığı ve oğlu Hz. Süleyman tarafından tamamlandığı rivayet ediliyor.

İslam’a göre, Hz. Muhammed, Recep ayının 27. gecesi Kabe’de uyuduğu sırada vahiy meleği Hz. Cebrail’in Allah’ın kendisini yüce katına davet ettiğini bildirmesiyle Mekke’deki Mescidi Haram’dan alınarak Mescidi Aksa’ya ‘’Burak’’ adlı binek ile götürülüyor. ‘’İsra’’ (Gece Yürüyüşü) adı verilen bu olay, Kur’ân’daki İsra Suresi’nde şöyle yer alıyor: ‘’Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir bölümünü gösterelim diye, kulunu Mescidi Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya götüren/yolculuk yaptıran Allah’ın şanı yücedir. Gerçekten o, işiten ve görendir.’’

1967 savaşından sonra İsrail’in bölgenin kontrolünü ele geçirmesinin ardından, Mescidi Aksa’ya yönelik Yahudiler tarafından çeşitli saldırılar düzenlendi. 1969 yılındaki ilk saldırıda bir Yahudi tarafın kundaklanan camide, birçok önemli eser ve özellikle Selahaddin Eyyubi’nin buraya getirttiği ahşaptan çivisiz yapılmış olan minber yandı. Bunun üzerine Ürdün AlBalqa Üniversitesi ve Ürdün Krallığı’nın finansmanıyla, minberin aslına uygun olarak yeniden yapılması için çalışma başlatıldı. Yaklaşık 15 yıl süren uluslararası çalışmaların ardından 2002 yılında atılan somut adımlar sonucu minberin yapımı Türkiye’nin son kündekarı olan Mevlüt Çiller ustaya emanet edildi. Daha sonra minberin yapımında kullanılmak üzere, Bolu’da hazırlanan 15 metreküp ceviz ağacı ‘’yurt dışına çıkışı yasak olduğu’’ için Bakanlar Kurulu’nun özel izni ile Ürdün’e gönderildi. Eşi ve iki kalfasıyla birlikte Ürdün’e giden Mevlüt usta, yaklaşık 3 yıl süren çalışmalar sonucu tarihi minberi aslına uygun olarak tamamlayıp, Mescidi Aksa’ya yerleştirdi.

MESCİDİ AKSA’DAKİ ‘’KUDÜS KATLİÂMI’’NIN

İZLERİ

Yıkılan Hz. Süleyman tapınağına ait bir bölümün Mescidi Aksa’nın temelleri altında bulunduğuna inanan bazı Yahudilerin zaman zaman camiye saldırılar düzenlediğini belirten Filistinliler, 8 Ekim 1990 tarihinde gerçekleştirilen saldırıda 30 kişinin öldüğünü, 800 kişinin de yaralandığını hatırlatıyor.

Mescidi Aksa’daki görevliler camiyi ziyaret edenlere, tarihe ‘’Kudüs Katliâmı’’ olarak geçen olayla ilgili bilgiler aktarırken, olaydan sonra cami içinden toplanan bomba ve mermilere ait parçaların muhafaza edildiği bölümü gösteriyor.

Bu arada Filistinliler, ‘’Ağlama Duvarı’’nın hemen yanı başında Hz. Süleyman’ın yaptırdığı tapınağın izlerini bulmak için İsrail tarafından başlatılan kazı çalışmaları ile tüneller açıldığını öne sürerek, Mescidi Aksa’nın bu sayede yıkılmak istenildiğini savunuyor.

HAREMİ ŞERİFİN GİRİŞİNDE FATİHA

OKUTULUYOR

Kanuni Sultan Süleyman döneminde onarılan surların koruma altına aldığı Haremi Şerif’in 11 giriş kapısında sadece 7’sinden Haremi Şerif’e geçiş izni veriliyor. Kapıların tüm girişlerinde İsrail polisi ve Filistinli sivil görevliler bulunuyor.

Müslümanların giriş yaptığı kapılarda sıkı güvenlik tedbirleri alan İsrail polisi, ‘’şüphe duyduğu’’ kişilerden ‘’Fatiha Suresi’’ni okumasını istiyor. Aynı şüpheyi duyan Filistinli görevliler de kimlik kontrolü yaparak, Kur’ân’dan bir ayet okutuyor.

Özellikle cuma günleri Müslüman ülkelerden Haremi Şerif’e gelen binlerce kişi Cuma Namazı’nı burada kılarak, bu kutsal mekanda dualar ediyor. İsrail polisi zaman zaman güvenlik gerekçelerini bahane ederek, Cuma günleri 45 yaşın altındaki kişilerin Haremi Şerif’e girişlerine izin vermiyor.

ZEYTİN DAĞI VE KİDRON VADİSİ

Müslümanların ‘’Beytül Mukaddes’’ olarak adlandırdıkları Kudüs’ün karşısındaki Zeytin Dağı ve hemen yanı başındaki Kidron Vadisi ise her üç dine mensup olanlar için önemli bir yer. Zeytin Dağı’nın hemen yamacında Maria Magdalena adında bir Rus kilisesi altın kaplamalı kubbeleri ile dikkat çekiyor. Yanı başında ise Hz. Meryem’in mezarı var. Vadinin öte yanında da sahabe mezarlarının olduğu bildiriliyor. Zeytin Dağı, şehrin en iyi göründüğü bir tepe olarak da her gün binlerce turisti ağırlıyor. Her dinden, dilden ve renkten insanın birbirine karıştığı Kudüs, sahip olduğu tarihi ve dini özelliği ile tüm insanlık için kutsal kabul edilmesi, kenti gezenler için o topraklardaki egemenlik mücadelesinin anlamını gözler önüne seriyor.

Hamdi ÇELİKBAŞ/AA / İstanbul

30.07.2008


 

“Sigara ve kibrit” can ve mal yakıyor

Yurt genelinde 2003-2007 yılları arasında çıkan 350 bin 70 yangından 102 bin 583’ünün sigara ve kibrit kaynaklı olduğu belirlendi.

Sivil Savunma Genel Müdürlüğünün 2003-2007 yıllarına ait yangın istatistiklerinden derlenen bilgilere göre, orman yangınları hariç, yurt genelinde son beş yılda meydana gelen 350 bin 78 yangında 1 milyar 360 milyon YTL maddî hasar meydana geldi. Son beş yıldaki yangınlarda bin 832 kişi ölürken, 39.879 hayvan da telef oldu.

30.07.2008


 

Aşırı sıcaklar dama çıkartıyor

BÜTÜN yurdu etkisi altına alan kavurucu sıcaklar Mardin’in ova köylerini farklı bir şekilde etkiledi.

Vatandaşlar aşırı sıcaklardan dolayı evlerinin damlarına serdikleri yatma tahtalarında serinlemeye çalışıyor. Köylüler gündüz sıcaktan korunmak için yöresel puşi ve beyaz entari giyerken akşamları da damda kurma tahtlarda serin havanın tadını ayran ve mırra kahvesi ile alıyor.

30.07.2008


 

Berlin’de Ramazan şenlikleri

Almanya’nın başşehri Berlin’de Eylül ayı boyunca ‘’Ramazan Şenlikleri’’ düzenlenecek.

Başbakanlık tarafından düzenlenen, Kültür ve Turizm Bakanlığının desteklediği ‘’Ramazan Şenlikleri’’ çerçevesinde, ‘’Warschower Platz - O2 Arena’’ adı verilen 12 bin metre karelik bir alanda çeşitli gösteri, konser ve toplantılarla Türk kültürü ve san'atı tanıtılacak. Şenliklerin 1 Eylül’de düzenlenecek açılış törenine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bazı bakanların da katılması bekleniyor. Açılış günü programına mehter takımı katılacak, ilâhiler okunacak ve sema gösterileri düzenlenecek, ayrıca Hacıvat-Karagöz oyunu sergilenecek. Şenlik çerçevesinde 2 Eylül’de, Müslüman, Hristiyan ve Yahudi temsilcilerin katılacağı bir konferans, ardından da bir konser düzenlenecek. Benzer bir faaliyet 20 Eylül’de de yapılacak. Konferanslara Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun da katılması bekleniyor. ‘’Ramazan Şenlikleri’’ kapsamında 13 ve 27 Eylül günlerinde de 2 konser verilecek. Oruç tutanlar için şenlik alanına büyük bir iftar çadırı kurulacak.

/ Berlin

30.07.2008


 

2500 yıllık gemi enkazı bulundu

İtalya'nın Sicilya adası yakınlarında, Milattan Önce 500 yılına ait bir antik Yunan gemisinin enkazı su yüzüne çıkarıldı.

İtalyan ANSA ajansının haberine göre Sicilya’nın güneyindeki Gela açıklarındaki enkazın çıkarılması için yapılan çalışmalara 20 kadar gemi katıldı. Enkazın bir vinç yardımıyla sudan çıkarılması gemidekilerce alkışlandı. Haberde 21 metre uzunluğundaki ahşap geminin 1988’de bulunan enkazının, bölgede deniz dibinin killi olması sayesinde bozulmadan kaldığı belirtildi. Kıyıdan 800 metre açıkta batan geminin enkazı tuzdan arındırıldıktan sonra İngiltere’nin Portsmouth şehrindeki arkeologlar tarafından onarılacak. Geminin battığı dönemde Gela, bir antik Yunan kolonisiydi.

/ Sicilya

30.07.2008


 

Aşırı sıvı kaybı kalp krizini tetikleyebilir

Kalp ve damar hastalığı olan kişilerde, sıcak havanın etkisiyle terleme ile birlikte vücudun aşırı sıvı kaybetmesi sonucunda kanın akışkanlığının azalmasının kalp krizine sebep olabildiği belirtildi.

Yazın daha sık tüketilen sodanın içindeki sodyumun, vücutta sıvı tutulmasına sebep olarak tansiyonu arttırdığı için tansiyona bağlı kalp yetmezliğine ve beyin kanamalarına yol açabildiği bildirildi. Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı ve İç Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Deniz Kumbasar, yaptığı açıklamada, yüksek hava sıcaklığının kalp damar sisteminde bazı olumsuzluklara sebep olabileceğini söyledi. Sıcak havanın kalp ve damar hastalıkları üzerinde doğrudan etkisi olmadığını ancak vücudun sıvı kaybetmesine bağlı sorunlara yol açabildiğini belirten Kumbasar, ‘’Vücutta fazla sıvı kaybı olduğunda kanın akışkanlığı azalıyor. Bu azalma da kişide daha önceden kalp ve damar hastalığı olması durumunda, pıhtı oluşmasına ve kalp krizine sebep olabiliyor’’ uyarısında bulundu. Bir kişinin günde ortalama 2-3 litre arasında su tüketmesinin sağlık açısından kaçınılmaz olduğunu ifade eden Kumbasar, kalp yetmezliği olanların soda tüketiminden kaçınmaları gerektiğine dikkati çekerek, sodanın içindeki sodyum oranının zararlı olduğunu söyledi.

30.07.2008


 

ODTÜ, gençlere gökyüzünü yeniden keşfettiriyor

ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi’nde açılan Uzay ve Havacılık Merkezi, meraklılarına bir yandan helikopter ve uçak kullanma keyfini yaşatırken, bir yandan da uzayı inceleme fırsatı sunuyor.

Merkeze gelenler, simülatörlerle helikopter kullanabiliyor, bilgisayar programları aracılığıyla galaksi ve gezegenleri keşfedebiliyor. Merkezi yeni açtıklarını bildiren ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, duyurusunun yapılmamasına rağmen merkeze gösterilen ilginin mutluluk verici olduğunu ifade etti. Akbulut, “Amacımız çocukların ve gençlerin uçak kullanmalarını sağlamak ve uzaya ilgilerini arttırmak” diye konuştu. Merkezde 15 bilgisayarda 100’e yakın uçak ve helikopterin kullanılabildiğini kaydeden Akbulut, ayrıca gerçekte pilot eğitiminde kullanılan ancak gençler için basitleştirilmiş Skorsky tipi bir helikopter simülatörünün de bulunduğunu belirtti. Merkezde gençlerin uzaya olan ilgilerini arttırmak için de faaliyetler bulunduğunu anlatan Akbulut, şöyle devam etti: “Uzay filmlerinin gösteriminin yanı sıra bilgisayarlara yüklü teleskoplarımız var. Bunlarla galaksilere ve gezegenlere yaklaşarak inceleme fırsatı buluyorlar. Programlarımızdaki bilgilerle günün hangi saatinde hangi yıldız ya da hangi galaksi ne şekilde görünüyor gibi bilgilere anlık ulaşılabiliyor.”

/ Ankara

30.07.2008


 

2. Dünya Savaşı’ndan kalma bomba korkuttu

Macaristan’ın başşehri Budapeşte’de 16 bin kişinin, bir inşaat sahasında bulunan İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma büyük bir bomba sebebiyle oturdukları bölgeden tahliye edildiği bildirildi.

Yerel yetkililer, önceki gün Ninth District’te bulunan 2 ton ağırlığındaki bombayı etkisiz hale getirmenin ve bölgeden taşımanın geç saatlere kadar sürebileceğini söylediler. Bombanın, şehirde 1945 yılından bu yana çıkarılan en büyük bombalar arasında yer aldığı belirtildi. İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru ABD ve Rus güçlerinin ağır bombardımanı altında kalan Budapeşte’de binlerce patlamamış bombanın bulunduğu sanılıyor

30.07.2008


 

Denizanası tehlike saçıyor

Avrupa Acil Tıp Birliği Başkan Vekili Uzman Doktor Ülkümen Rodoplu, küresel ısınmayla kıyılarda sayıca artış gösteren denizanalarına dikkat edilmesini önerdi.

Dr. Rodoplu, Ege ve Akdeniz’de her mevsim görülebilen denizanalarının, küresel ısınmayla özellikle son haftalarda kıyılarda sayıca artış gösterdiğini bildirdi. Denizanalarına, çıplak tenle temas edildiğinde, temas edilen bölgede yüksek yanma ve kaşıntıya sebep olduğunu belirten Dr. Rodoplu, bazı kişilerde bu yanma ve kaşıntının çok daha rahatsız edici olabileceğini söyledi. Son günlerde hastane acil servislerine bu tür başvuruların arttığını gördüklerini kaydeden Dr.Rodoplu, ‘’Dalış yapan kişilerde, dalış sonrası denizanasının mayo veya elbiseye bulaşmış olan yakıcı vantuzlarının yanma ve kaşıntıya yol açtığına da şahit oluyoruz’’dedi.

30.07.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır