"Gerçekten" haber verir 17 Eylül 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ramazan

Fatih’te bir iftar vakti

“Yüce Allah’ın rahmeti, bereketi, inayeti, merhameti ve şefkati üzerimize sağanak sağanak yağsın şu güzel Ramazan ayı ve orucu hürmetine, âmin” diyerek başlamak istedim sözlerime. Bugün Fatih Ramazan Köşkünü ve faaliyetlerini tanıtacağım sizlere.

Fatih’te iftar yapmamın güzel olacağını düşünerek Edirnekapı’dan Fatih’e doğru yürümeye başladım geçenlerde. Fırınlar harıl harıl yanıyor, ustalar da harıl harıl çalışıyorlardı. Bir yandan da insanlar sıcacık pidelerin fırından çıkmasını bekliyorlardı. “Ne kadar güzel bir manzara Allahım” dedim kendi kendime ve yoluma devam ettim. Bir yandan belediye otobüsleriyle, diğer yandan ise özel arabalarıyla iftara yetişmeye çalışanlar... Trafik çok yoğun, insanlar sıkılıyor. Onlara duâ edip devam ediyorum yoluma...

Sonunda Fatih Belediyesi Ramazan Köşküne ulaştım. İçeri girdiğimde herkes yerini almış, ezanı beklemeye başlamışlardı bile. Tabiî o manzarayı görünce, bütün yorgunluğum eriyip gidiyor üzerimden.

İlk olarak yaşlı amcalar ve teyzeler takılıyor objektifime ve yanlarına oturup ellerini öptükten sonra başlıyoruz muhabbete:

“Adınız nedir teyzecim?”

“Emine evlâdım”

“Emine Teyze, tek başına mı geldin iftara?”

Emine Teyze başını öne eğiyor, gözleri dolmaya başlıyor ve dudaklarından şu kelimeler dökülüyor:

“Allah’tan başka kimsemiz yok be evlâdım.”

Ben ise “Teyzeciğim, Allah’ı (cc) bulan neyi kaybetmiş ki” diyorum.

“Bunlar da arkadaşlarım evlâdım, iftara buraya geliyoruz, çünkü burada kendimizi yalnız hissetmiyoruz. Allah razı olsun bu hizmeti yapanlardan” diyor Emine Teyze ve objektifime bir kaç kare daha ekleyip “Âfiyet olsun” diyerek köşkten ayrılıyor, kültür faaliyetlerinin olduğu bölüme geçiyorum. Burada beni ilk olarak muhteşem bir koku karşılıyor. Hemen kapıdan girer girmez, iftar için kocaman bir ocakta döner şeklinde bir et pişiyor. Usta ise başında müşterilere iftarlık kesiyor. Hemen objektife bir kare daha ekliyorum ve tanışıyoruz. Orhan Ustaya “Ustam, bu nedir?” dediğimde, usta “Erzurum’un özel cağ kebabı” diyor.

“Peki Orhan Usta, bu cağ kebabı nasıl hazırlanıyor, siz mi hazırlıyorsunuz?”

“Evet, biz hazırlıyoruz. Bir gün önceden kuzu kesilir, sinirlerinden arındırılır, çeşitli baharatlarla terbiye edilir. Bir gün sonra döner gibi hazırlanıp pişirilmeye hazır olur cağ kebabı.”

“Peki usta, kısaca bize bu cağ kebabının geçmişini anlatır mısınız?”

“Cağ kebabının ilk ismi ahbab kebabıdır. O zamanlar kebab şişi bulamayan köylüler, hırka ördükleri cağları kullanarak kesip yemişler. O günden bugüne cağ kebabı demişler.”

Evet iftar zamanı geldi, top patladı, ezanlar başladı ve Orhan Ustayla birlikte orucumuzu açıp ilk defa cağ kebabı tattık biz de. Gerçekten çok güzel tabiî. Bir usta, kendini bildi bileli bu işi yapınca gerçekten güzel oluyormuş. “Ellerine sağlık” diyorum. Orhan Usta tabiî sizleri bekliyor ocağının başında.

Standları gezmeye başlıyorum... Gözleme yapan teyzeler, ebru yapan ustalar, şarküterciler, taze meyve suyu sıkıp satanlar, mısırcılar, dondurmacılar, cam işçiliğiyle isim yazıp desen çizenler...

Az kalsın unutuyordum, Fatih belediyesi tiyatro ekibi de, Nasreddin Hoca ve karısı, sonrasında ise meddah oyunlarıyla hem büyüklerin, hem de miniklerin ilgisini çekiyorlar. Ayrıca kocaman bir lunapark kurulmuş buraya, gondoluyla, atlıkarıncasıyla, çarpışan arabalarıyla, uçaklarıyla tam bir lunapark. Minikler belediye başkanına çok teşekkür ediyorlar, “bizi düşündüğü için...” diyorlar, ama çoğu da belediye başkanı amcalarının adını bilmiyor...

Son olarak dikkatimi bir stant daha çekiyor, hemen yaklaşıp kendimi tanıttıktan sonra ne yaptıklarını soruyorum. Görevli kardeşimiz anlatmaya başlıyor:

“Biz, yıllarca sömürülen Afrika’ya, tabiî öncelikle Afrika Müslümanlarına eğitim desteği için kitap satışı yapıyoruz. Oradaki kardeşlerimize destek verenlerden Allah razı olsun ve biz Ramazan ayı boyunca İnşallah buradayız. Arkadaşlarımız Sultanahmet, Feshane ve Üsküdar Ramazan faaliyetleri ve fuarlarında. Destek vermek isteyen bütün Yeni Asya gazetesi okurlarınızı bekliyoruz. Hayırlı Ramazanlar.”

Evet sevgili okurlarımız, bugün sizlere “Fatih’te iftar ve Ramazan faaliyetlerini” anlatmaya ve tanıtmaya çalıştık. Bir başka iftar vaktinde, başka bir mekânda olmak ve izlenimlerimizi sizlerle paylaşmak dileğiyle Allah’a emanet olunuz, hayırlı Ramazanlar...

ZEKERİYA ÇELİK

17.09.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Başlıklar

  RAMAZAN TAKVİMİ

  GÜNÜN DUÂSI

  Fatih’te bir iftar vakti

  Sıla-i rahimle hemhâl olmak...

  Kâfir mi, mü'min mi?

  Gerçek iştah

  “Allah’ın emri hususunda en titiziniz Ömer’dir”

  YASEMİN’İN İFTAR TENCERESİ

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır