25 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Eleştiriyi saldırı saymak gaflettir

USAK Genel Koordinatörü Sedat Laçiner, eleştirileri saldırı sanan bir kurumun en büyük gafletin içinde olduğunu belirtti. Bir kurumu eleştirmenin, özellikle de çok tehlikeli görevler yapan bir kurumu yapıcı olarak eleştirip hatalarını belirtmenin, o kuruma verilebilecek en büyük hizmet olacağını vurgulayan Laçiner, “Bu sözlerimizi belli bir kurumu kastederek söylemiyoruz, genel kuraldır, herkes kurala bakıp iç ayarını yapmalıdır” dedi.

“Eleştiriyi saldırı saymak gaflettir”

ULUSLARARASI Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Genel Koordinatörü Sedat Laçiner, eleştirileri saldırı sanan bir kurumun en büyük gafletin içinde olduğunu belirtti.

Laçiner, son dönemde artan terör olaylarıyla birlikte gündeme gelen istihbarat eksikliğini USAK’ın internet sitesinde değerlendirdi. Saldırıların öncesinde haber alınamadığı veya gelen istihbaratın çok genel kaçtığı eleştirilerinin yapıldığını hatırlatan Laçiner, buna karşın yetkililerin istihbarat zaafı olmadığını belirttiğini kaydetti. “Kurumlarımız yeterince saydam olmadığından, özellikle güvenlik kurumları Meclis’in dahi gözetim ve denetiminden uzak olduğundan dolayı bu iddiaları test etmemiz kolay değil” diyen Laçiner, sadece mantık kullanılarak ulaşılabilecek bazı sonuçlar olduğuna dikkat çekti. Gediktepe Saldırısı’na katılan PKK’lı sayısının en üst yetkili askeri ağız tarafından “en fazla 100 kişi” olarak telaffuz edildiğini dile getiren Laçiner, geçmişte yaşanan Dağlıca, Aktütün, Sarıyayla Karakolu saldırılarında da tablonun az çok böyle olduğunu ifade etti. Saldırıların en az 100 teröristle gerçekleştirildiğini anlatan Laçiner, istihbarat konusunda ciddi iyileştirmelere ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. Laçiner, eleştirileri saldırı sanan bir kurumun en büyük gafletin içinde olduğunu belirtti. Bir kurumu eleştirmek, özellikle de çok tehlikeli görevler yapan bir kurumu yapıcı olarak eleştirip hatalarını belirtmenin, o kuruma verilebilecek en büyük hizmet olacağını vurgulayan Laçiner, “Bu sözlerimizi belli bir kurumu kastederek söylemiyoruz, genel kuraldır, herkes kurala bakıp iç ayarını yapmalıdır” ifadelerini kullandı.

25.06.2010


 

ÜÇ YIL ÖNCE “GELECEK VİZYONU”MUZU TARTIŞIYORDUK

“Çok değil, bundan üç yıl önce Türkiye gelecek vizyonunu tartışırdı. Asıl soru AB üyeliği bağlamında daha iyi bir gelecek inşası için neler yapılması gerektiğiyle ilgiliydi. Avrupa standartlarına ulaşmaktan, hukukun üstünlüğünün getirdiği hak ve özgürlüklerden bahsediyorduk. Ne oldu da bu vizyonu, heyecanı, daha iyi bir gelecek kurmak için gerekli disiplini tükettik?”

AÇILIM KÖTÜ YÖNETİLDİ VE İÇERİĞİ

TANIMLANAMADI

“Geçen yıl büyük umutlarla ortaya atılan Kürt açılımının neden kamuoyundaki ilk destek düzeyini kaybettiğini, giderek ülkedeki kutuplaşmayı arttırıcı bir nitelik kazandığını da iyice düşünmek zorundayız. Açılımın kötü yönetilmesi, içeriğinin tanımlanmaması, hayal kırıklığına yol açmış olması ve hatta son dönemdeki tutuklamalar üzücüdür, moral bozucudur. Ama bunların hiçbiri şiddete başvurmayı, terör yoluyla toplumu bölmeyi, gencecik masum insanların öldürülmesini meşru kılmaz, haklı çıkarmaz.”

Niye AB heyecanı söndü, açılım durdu?

TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, ‘’Geçen yıl büyük umutlarla ortaya atılan Kürt açılımının neden kamuoyundaki ilk destek düzeyini kaybettiğini, giderek ülkedeki kutuplaşmayı arttırıcı bir nitelik kazandığını da iyice düşünmek zorundayız’’ dedi.

Boyner, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında, geçen yıl bu aylarda sona erdirileceğine dair büyük umutlar beslenen terör eylemlerinin yeniden tırmanmasıyla ulusça zor ve acılı günlerden geçildiğini ifade ederek, terör konusuna tekrar döneceğini ancak daha önce farklı bir noktaya, gelecek vizyonunun yitirilmesinin doğurduğu boşluğa değinmek istediğini dile getirdi. Boyner, şöyle devam etti:

‘’Çok değil, bundan dört yıl, hatta üç yıl önce gerek bu toplantılarda, gerek başka platformlarda Türkiye gelecek vizyonunu tartışırdı. Bu vizyon yalnızca Türkiye’nin bir bölgesel güç olması, etkisini artırması çerçevesine sıkıştırılmazdı. İçeride nasıl bir düzen kurmak istediğimiz sorgulanırdı. Asıl soru AB üyeliği bağlamında daha iyi bir gelecek inşa etmek için neler yapılması gerektiğiyle ilgiliydi. Refah açısından Avrupa standartlarına ulaşmak, hukukun üstünlüğünün getirdiği bireysel hak ve özgürlüklerden yararlanmak, bu özgürlüğün getireceği ferahlıkla yaratıcılığımızı şaha kaldırmaktan bahsediyorduk. Toplumsal barışı ve huzuru sağlayarak tüm bunları gerçekleştirmenin heyecanı ülkemize

hakimdi. Ne oldu da bu vizyonu, heyecanı daha iyi bir gelecek kurmak için gerekli disiplini tükettik? Burada AB’yi bir eşik, bir hedef, bir standartlar kümesi olarak değerlendiriyorum. Hangi yönetim zaafı, hatta körlüğü bizi kazandıklarımızın gerisine düşürdü bunu sorgulamamız gerektiğine inanıyorum. Sorgulayalım ki önümüzdeki fırsatları doğru değerlendirip kaçırmayalım.’’

AÇILIM KÖTÜ YÖNETİLDİ

VE İÇERİĞİ TANIMLANAMADI

Ümit Boyner, Türkiye’nin enerjisini geleceği kurgulamaya, gençlerine umutlu bir gelecek hazırlamaya harcamalıyken, hala geçmişten taşıdığı ve ‘’siyaset kurumunun çözemediği ya da çözmediği’’ sorunlarla uğraşmak zorunda kalmaması gerektiğini görüşünü ifade ederek, şöyle devam etti:

‘’Çeyrek asrı aşan bir zamandan bu yana ülkemizi sarsan bu eylemlerin ve şiddetin bizi bir kez daha pençesine almasına tahammül edemeyiz. Bugünkü tablo karşısında geçmişte çok duyduğumuz ve kamuoyu nezdinde inandırıcılığını çoktan kaybetmiş söylemlerle işin özünü kaçırdığımızı düşünüyoruz. Hukuk ve demokrasi çerçevesinin dışına çıkmanın ülkemize yarardan çok zarar getireceğinden eminiz. Geçen yıl büyük umutlarla ortaya atılan Kürt açılımının neden kamuoyundaki ilk destek düzeyini kaybettiğini, giderek ülkedeki kutuplaşmayı arttırıcı bir nitelik kazandığını da iyice düşünmek zorundayız. Bir yanıyla, açılımın içeriğinin bir türlü tanımlanmaması sürece sekte vurdu. Diğer yandan, geriye dönüp baktığımızda körü körüne desteğin de inadına ret cephesi mantığıyla hareket etmenin de açılıma, dolayısıyla topluma verdiği zararları görüyoruz.’’

“SİLÂHLAR SUSMALI’’

TÜSİAD olarak görevlerinin, sorumluluklarının bu tartışmalarda ön açıcı, çerçeveyi belirleyecek ilkeleri ortaya koymak olduğunu vurgulayan Boyner, şunları kaydetti: ‘’İnancımız odur ki bugünkü gibi zor zamanlarda bizim konuşmamız önem taşır. Konuşmayı sürdürmeliyiz. Konuşmak için gerekli zeminin hep müsait olmasını sağlamalıyız. Herhangi bir şekilde söz söyleme özgürlüğünün kısıtlandığı, insanların düşüncelerini dile getirdikleri için korktukları bir ortamın şekillenmesine göz yummamalıyız. Türkiye’de bugün susması gereken yegane unsur silahlardır. Bunun yolunu bulmak zorundayız.’’

“ŞİDDETİN HAKLI SEBEBİ OLAMAZ’’

BOYNER, bir noktayı tüm açıklığıyla hiçbir yanlış anlaşılmaya yol açmayacak şekilde vurgulamak istediğini belirterek, ‘’Açılımın kötü yönetilmesi, içeriğinin tanımlanmaması, hayal kırıklığı yaratmış olması ve hatta son dönemde tutuklamalar, üzücüdür, moral bozucudur’’ dedi. Ancak bu unsurların hiçbirinin şiddete başvurmayı, terör yoluyla toplumu bölmeyi, gencecik masum insanların öldürülmesini meşru kılmayacağını, haklı çıkarmayacağını ifade eden Boyner, ‘’Şiddet siyasetin inkarıdır. Siyaseti yok eder ve herkesi terörün düşmanlaştırıcı, nefret yayıcı mantığına teslim eder, buna izin veremeyiz. Türk siyasetinin en büyük zaaflarından birisi kritik dönemlerde diyalog kapılarının kapalı tutulmasıdır” diye konuştu.

25.06.2010


 

CHP: OHAL çözüm değil

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi, OHAL’in terör sorunu konusunda çözüm olmadığını belirterek, “Türkiye yıllarca bunu denemiştir. Çözüm olarak bizim gündemimizde OHAL yoktur” diye konuştu.

CHP’li Hamzaçebi: OHAL çözüm değil

CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi, OHAL’in terör sorunu konusunda çözüm olmadığını belirterek, “Türkiye yıllarca bunu denemiştir. Çözüm olarak bizim gündemimizde OHAL yoktur” dedi. Hamzaçebi, basın mensupları ile yaptığı sohbet toplantısında, terör konusuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Hamzaçebi, OHAL’in çözüm olmadığını belirterek, “Türkiye yıllarca bunu denemiştir. OHAL çözüm değildir. Çözüm olarak bizim gündemimizde yoktur” diye konuştu. Hamzaçebi, terör konusunun yeniden Türkiye’nin gündemine bütün ağırlığı ile oturduğuna işaret ederek, terör konusunda ne yapılması gerekiyorsa yapılmasını istedi. Başbakan Erdoğan’ın terör konusunda ülkede mutabakat sağlaması yönünde bir görevi bulunmasına rağmen bu görevi bir kenara bıraktığını öne süren Hamzaçebi, terör konusunda toplumun bütün kesimlerini suçlayan bir tavır içine girdiğini ifade etti. Terör konusunda AKP iktidarının başarısız olduğunu savunan Hamzaçebi, “Terör konusu Mesut abi politikası ile çözülmez” dedi.

Terör konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bir açılım ve açıklamanın olduğuna işaret eden Hamzaçebi, ortada bir dağınıklığın olduğunu, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın ortak mutabakat zeminini mutlaka oluşturması gerektiğini vurguladı. Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın terörle mücadele konusunda sınırların değişebileceği yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Hamzaçebi, terörle mücadele konusunda elde kala kala bu yönetimin kalmış ise hükümetin terörle mücadele alanında çözümünün olmadığını gösterdiğini kaydetti. Hamzaçebi, bunun çözümsüzlük ifadesi olduğunu iddia etti.

25.06.2010


 

Güçlü ekonomi için kaliteli demokrasi

TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, güçlü ekonomi için demokrasinin kalitesinin en üst seviyede olması gerektiğini bildirdi.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan ve Yönetim Kurulu üyelerini kabul etti. Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada, MÜSİAD’ın yıllardır süren ve her zaman Türkiye’nin gündeminde yer alan araştırma raporları bulunduğuna işaret ederek, ‘’Ekonomide ve Demokraside Yükselme Zamanı’’ başlıklı raporla TOBB’un iki yıldır sloganlaştırdığı ‘’Kaliteli Demokrasi, Güçlü Ekonomi’’nin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu söyledi. ‘’Eğer güçlü ekonominizin olmasını istiyorsanız, demokrasinin kalitesi en üst seviyede olması lazım’’ diyen Hisarcıklıoğlu, demokrasinin seviyesinin insan hakları seviyesinde en üst noktaya gelebilmesi için ekonominin güçlü olması gerektiğini vurguladı.

25.06.2010


 

Bakandan tuhaf konuşma

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “Türkiye Cumhuriyeti ile mücadeleye girişti” dediği Youtube sitesine erişimin, Atatürk’e hakaret içeren yayınından dolayı mahkeme kararıyla engellendiğini hatırlatarak “Bunun karşılığında söz konusu sitenin yetkilileri, cezayı durdurmak için bir üst mahkemeye itiraz etme gereğini bile duymadı. Bu kadar hukuk tanımaz bir siteyi hararetle savunanlar var. Bunu kınıyorum’’ dedi.

“YOUTUBE TC'YE SAVAŞ AÇTI” DEDİ

ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, mahkeme kararıyla erişime engellenen paylaşım sitesi Youtube’nin, hukuki yükümlüklerini yerine getirmediğini belirterek, ‘’Bu site, Türkiye Cumhuriyeti ile mücadeleye girişti ama Türkiye bunu kabul etmeyecektir’’ dedi. TBMM Genel Kurulu’ında hükümet adına konuşan Ulaştırma Bakanı Yıldırım, Youtube paylaşım sitesinin Atatürk’e hakaret içeren yayınından dolayı, mahkeme kararıyla erişime engellendiğini hatırlatan Yıldırım, bunun karşılığında söz konusu sitenin yetkililerinin, cezayı durdurmak için bir üst mahkemeye bile itiraz etme gereğini duymadığını vurguladı. Yıldırım, söz konusu paylaşım sitesinin birçok ülkede güvenlik belgesi almasına, vergi dairelerine kayıt yaptırmasına rağmen Türkiye’de bunları yerine getirmemekte ısrar ettiğini anlattı. Türkiye’nin bunu kabul edip boyun eğmeyeceğini belirten Yıldırım, ‘’Bu paylaşım sitesi bir çok ülkede yerli sürüm yapıyor ama Türkiye’de yapmıyor. Yine dünyanın birçok ülkesinde adli makamlarla işbirliği yapıyor ama ülkemizde buna yanaşmıyor. Bir siyasi partinin genel başkanı ile ilgili yayımlanan videonun yayından kaldırılması için arkadaşlarımız girişimde bulundu, telefonlara bile çıkmadılar. Bu kadar hukuk tanımaz siteyi hararetle savunanlar var. Bunu kınıyorum’’ diye konuştu. Söz konusu sitenin, IP giriş numaraları aracılığıyla Google’e girişleri de yavaşlatmaya, bu yolla tepkileri artırıp Türkiye’yi dize getirmeye çalıştığını belirten Yıldırım, ‘’Bu site, Türkiye Cumhuriyeti ile bir mücadeleye girişti. Türkiye asla bu durumu kabul etmeyecektir. Bu paylaşım sitesinin direktiflerine göre tavır almak yerine, bu sitenin hukuk kurallarına saygılı olmasını sağlamalıyız’’ dedi.

25.06.2010


 

AKPM de İsrail’i kınadı

AVRUPA Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) genel kurulu, Gazze’ye insani yardım götüren gemilere saldırı düzenleyen İsrail’i kınadı. AKPM genel kurulu, ‘’acil konular’’ oturumunda, ‘’Orta Doğu’da artan gerilim’’ başlıklı raporu ve buna bağlı karar tasarısını kabul etti.

Önemli oy çoğunluğuyla kabul edilen kararda, İsrail’in saldırısıyla ‘’uluslararası hukuku ihlal ettiği’’ belirtildi. Kararda, İsrail’in uluslararası soruşturma açılması talebini reddetmesi de kınandı ve bu talebin yerine getirilmesi istendi. AKPM kararında, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu kaldırması gereğine de işaret edildi. İsrail’in Doğu Kudüs dahil işgal bölgelerinde yeni yerleşkeler inşa etmesine son vermesi istenen kararda, İsrail’e Gazze’deki kontrol noktalarının sayısını düşürmeye devam etmesi çağrısı yapıldı. İsrail’in son saldırısıyla, ‘’Orta Doğu’da gerilimi artırmasından büyük endişe duyulduğu’’ ifade edilen kararda, kalıcı bir çözüm için İsrail ile Filistinliler arasında doğrudan görüşmelerin mutlaka başlatılması çağrısı yapıldı. AKPM genel kurulundaki tartışmada, Türk heyeti başkanı Erol Cebeci ile birlikte diğer Türk milletvekilleri Ruhi Açıkgöz, Mustafa Ünal, Özlem Türköne, Mehmet Tekellioğlu ve Nursuna Memecan İsrail’i kınayan konuşmalar yaptı. Genel kurulda, Cebeci’nin girişimiyle kabul edilen bir değişiklik önergesinde, İsrail’den gemideki insani yardım gönüllülerinin el koyduğu eşyalarını derhal geri göndermesi istendi. Cebeci, ‘’İsrailliler el koyduğu kredi kartlarını dolandırıcılara verdi, onlarda da bu kartlardan para çekti’’ dedi.

25.06.2010


 

Özel HarekÂta "taze kan"

Terörle mücadelede oldukça başarılı olan ve emniyet teşkilatının ''göz bebeği'' olarak nitelenen Özel Harekat Birimi'ne takviye amacıyla yeni kursiyerler alınacağı bildirildi.

Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanlığı tarafından 81 il emniyet müdürlüğüne gönderilen genelgede, ''39. Dönem Temel Özel Harekat Kursu'' açılmasının planlandığı kaydedildi. Başkan Vekili Cahit Cemil Yurtseven'in imzasıyla yayınlanan duyuru çerçevesinde, özel harekat kursuna katılacak personelin şartları belirlendi. Buna göre, rütbeli personel için komiser sınıfından yaşı 32'den büyük olmayanlar özel harekat kursuna katılabilecek. Polis memurları 28 yaşından büyük olmayacak. Memurlar, özel harekat temel eğitimleri ve görev şartlarının gerektirdiği fiziki ve sağlık şartlarını taşıyacak. Özel harekat kursuna katılmak isteyen personel son üç yıl içerisinde kıdem cezası almamış, son üç yıl içerisinde olumsuz sicili bulunmayanlar arasından seçilecek. Kursa başvuran personel dört aşamalı spor testine tabi tutularak mülakat yapılacak. Kursa başvurular 30 Haziran tarihine kadar yapılabilecek.

c.jpg

25.06.2010


 

Eylem hazırlığında yakalandılar

İSTANBUL Valisi Hüseyin Avni Mutlu, şehirde polis ve askeri personel taşıyan servis araçlarına yönelik bombalı saldırılara ilişkin 19 kişinin adli makamlara sevkedildiğini, Halkalı’daki saldırıyı gerçekleştiren şahsın da yakalanmasına çalışıldığını bildirdi.

Mutlu, İstanbul Valiliği’nde yaptığı basın açıklamasında, 8 Haziran 2010 tarihinde Küçükçekmece İstasyon Caddesi üzerinde bir polis servis aracına yönelik düzenlenen bombalı saldırı sonucu 15 polis memurun yaralandığını, saldırıyı bölücü terör örgütünün üstlendiği belirtti. Mutlu, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün çalışmaları sonucunda 8 Haziran’daki eylemle ilgili olduğu tespit edilen ve yeni bir eylem hazırlığı içinde oldukları değerlendirilen bölücü terör örgütünün yurtdışı unsurlarıyla irtibatlı 3 kişinin, 21 Haziran sabahı gerçekleştirilen operasyonla yakalandığını kaydetti. Devam eden operasyonlarda yakalanan şahıslarla ilgili mahalli alanda faaliyet gösteren 16 şüphelinin daha gözaltına alındığını dile getiren Mutlu, şunları söyledi: ‘’Operasyonun ikinci günü olan 22 Haziran Salı günü, Küçükçekmece Yarımburgaz Mahallesinde askeri servis aracına yönelik parça tesirli basınç etkili bir bombanın uzaktan kumandayla patlatılması sonucu 4 askeri personel ile bir personelin kız çocuğu şehit olmuştur. 14 askeri personel ise yaralanmıştır. Gözaltına alınan 19 şüpheli 24 Haziran günü ikinci eylemin de hazırlık safhasında yer aldıkları yönünde elde edilen maddi delillerle birlikte adli makamlara sevk edilmiştir. Patlamayı uzaktan kumandayla gerçekleştiren şahsa yönelik yakalama çalışmalarına devam edilmektedir. Her iki olayla ilgisi olduğu değerlendirilerek yakalanan 10 şüpheliyle ilgili soruşturma çok yönlü devam edilmektedir.’’ Gözaltına alınan 19 kişi, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğündeki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi.

25.06.2010


 

Apo’nun derin ilişkileri

Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın bir dönem sağ kolu olarak bilinen Avukat Hüseyin Yıldırım, “Öcalan’ın derin devletle bağlantılarının olabileceğini düşünüyorum” dedi. Yıldırım, Uğur Mumcu’nun, bu konuyla ilgili bilgi ve belgelere ulaştığı için öldürüldüğüne inandığını söyledi.

ERGENEKON ÖCALAN’I YÖNETİYOR

Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesi ve asılmamasını değerlendiren Yıldırım, Bahçeli ve Ecevit’in “Öcalan’ın devletin adamı” olduğuna inandırıldıklarını ileri sürerken, Ergenekon-Öcalan bağlantısı ile ilgili de, “Ergenekon’un etkisi İmralı ile sınırlıdır. Ergenekon İmralı’yı yönetiyor, İmralı da diğerlerini etkiliyor” dedi.

Apo’nun derin ilişkileri

Bİr dönem terörist elebaşı Abdullah Öcalan’ın sağ kolu olarak bilinen Avukat Hüseyin Yıldırım, Öcalan’la ilgili büyük bir güvensizlik içerisinde olduğunu dile getirerek, “Öcalan’ın derin devletle bağlantılarının olabileceğini düşünüyorum” dedi.

İsveç’te sığınmacı statüsünde yaşayan Avukat Hüseyin Yıldırım, yıllarca süren suskunluğunu bozdu. Öcalan’la ilgili büyük bir güvensizlik içerisinde olduğunu dile getiren Yıldırım, şunları aktardı: “Öcalan’ın derin devletle bağlantılarının olabileceğini düşünüyorum. Öcalan’ın tutuklanması, salıverilmesi var. Hatta bu konuda Uğur Mumcu buraya geldi, benimle görüşmek istedi rahmetli. Evet, o bu konuyu araştırıyordu. Bana göre de rahmetlinin öldürülmesinin nedeni budur. Bu bağlantı ortaya çıkmasın diye. Dikkat ederseniz, kompüterine filan, her şeyine el koydular. İçini boşalttıktan sonra teslim ettiler. ‘Onun yazdıklarını kitaplaştırdık” dediler. Ama Cumhuriyet’te yazdıklarından başka bir şey yok. Asıl yazdıkları yok, el konuldu, yok edildi. Onun cinayeti, ne dindarlar, ne de İran olayıydı. Öcalan ile ilgili ben büyük bir güvensizlik içerisindeyim. Öcalan’ın derin devletle bağlantılarının olabileceğini de düşünüyorum. Eşi Kesire, Apo’nun gizli ilişkilerini öğrendi. Derin devletle olan ilişkilerini. Ve kopuş buradan geldi. Öcalan’ın Kürt sorunuyla bir ilgisi, amacı, bir duygusu yok.”

Ergenekon’un etkisinin İmralı ile sınırlı olduğunu savunan Yıldırım, “İmralı da diğerlerini etkiliyor, dolayısıyla Ergenekon’a bağlıyorum. Mesela tam açılım konuşulurken Tokat’taki eylem... Ne günahı vardı o askerlerin? Bu, PKK’nın kararı mıdır, müşterek bir karar mıdır, bu konuda bir şey söyleyemem” dedi.

O RAPORDA NE YAZIYORDU?

Avukat Yıldırım, Öcalan yakalanıp Türkiye’ye getirildiğinde, idamı konuşulurken, o zamanki koalisyondaki Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli’nin onun idamından yana olduğunu söyledi. Fakat dönemin MİT Müsteşarı Atasagun’un bir rapor getirip Ecevit’e verdiğini kaydeden Yıldırı, “Oradaki bir sayfayı Ecevit, Bahçeli’ye gösterdi. Mesut Yılmaz da Bahçeli’yi ayrı bir odaya çağırdı. Tekrar toplantı masasına geldiklerinde Bahçeli idam düşüncesinden vazgeçmişti. Ne getirdi MİT? Ben iki ihtimal üzerinde duruyorum; ilki, biz bunu teslim alırken idam etmeyeceğimize dair Amerika’ya söz vermişiz. Ama bu Bahçeli’yi durduramazdı. İkinci ihtimal, eğer raporda ‘bu bizim adamımız’ diyorsa, o zaman Bahçeli durur…”

25.06.2010


 

MGK İstanbul’da toplandı

Mıllı Güvenlik Kurulu (MGK), Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlığında İstanbul’da toplandı.

Harp Akademileri Komutanlığındaki olağan toplantı, saat 13.50’de başladı. Toplantıya İstanbul Valiliğinden Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı görevine atanan Muammer Güler de ilk kez katıldı. Toplantı öncesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kurul üyesi bakanlarla bir araya geldi. Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen toplantıya, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Cemil Çiçek ve Ali Babacan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muammer Güler katıldı.

25.06.2010


 

Lübnan tezkeresi 4. kez uzatıldı

Lübnan’da, Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü bünyesindeki Türk askerinin görev süresinin, 5 Eylül 2010 tarihinden itibaren 1 yıl daha uzatılması için Hükümete izin verilmesini öngören Başbakanlık Tezkeresi TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

BM Güvenlik Konseyinin UNIFIL’in görev süresinin uzatılması yönünde karar alması durumunda; hudut, şümul ve miktarı Hükümetçe belirlenecek Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları, BM Güvenlik Konseyi kararı ve TBMM kararı ile tespit edilen ilkeler kapsamında, 5 Eylül 2010 tarihinden itibaren bir yıl daha UNIFIL harekatına iştirak edecek.

25.06.2010


 

Otobüs devrildi: 3 ölü, 15 yaralı

Kütahya’nin Dumlupınar ilçesinde, öğrencileri taşıyan otobüsün devrilmesi sonucu ilk belirlemelere göre 3 kişi öldü, 15 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, Kütahya ve Afyonkarahisar’daki şehitlikleri ziyaret eden öğrencileri taşıyan Afyonkarahisar’ın Sinanpaşa belediyesine ait otobüs, Dumlupınar-Afyonkarahisar kara yolunun 2. kilometresinde devrildi.

Kazada ilk belirlemelere göre 3 kişi öldü, 15 kişi yaralandı. Yaralıların ambulanslarla çevredeki hastanelere nakledildiği, otobüste şoför, muavin ve öğretmenin yanı sıra öğrencilerin bulunduğu öğrenildi.

25.06.2010


 

Ankara’da, 2 yıl su sıkıntısı olmayacak

Ankara’nin içme suyu ihtiyacını karşılayan 5 barajda doluluk oranının yüzde 100’e yaklaşmasıyla Ankaralıların 2 yıl su sıkıntısı çekmeyeceği bildirildi.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Basın Merkezinden yapılan yazılı açıklamada, Haziran ayının sonlarına yaklaşırken devam eden yağışlarla, barajlardaki su miktarının 506 milyon metreküpe ulaştığı belirtildi. Yıl başından itibaren düşen yağışın, 2007 ve 2008 yıllarındaki yağışların toplamından 1,5 kat daha fazla olduğuna dikkati çekilen açıklamada, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yoğun yağış alan Ankara’da hiç yağmur yağmasa bile 2 yıl su sıkıntısı yaşanmayacağı ifade edildi.

25.06.2010


 

Teknolojiyi sel bastı

TUZLA ve Çavırova ilçeleri arasından geçen Sazlık Deresi’nin taşması sonucu Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Merkez Yerleşkesi’ndeki (GYTE) binalara yaklaşık yarım metre su doldu.

Laboratuvarların büyük çapta hasar gördüğü yerleşkede bulunan bazı binalarda mahsur kalanları uzun süre kurtarılmayı bekledi. GYTE Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Serhat Erat, yaptığı açıklamada, bu ay başında GYTE’de yaşanan su baskınından 3-4 kat daha fazla bir zararın söz konusu olduğunu ve yerleşkede elektriklerin olmadığını söyledi. Erat, binalarda çalışma yaparken mahsur kalan bazı asistanların itfaiye ekiplerince kurtarılmaya başlandığını kaydetti.

LABORATUVARLARDA

MAHSUR KALDILAR

GYTE Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Serhat Erat, ‘Laboratuvarlarda mahsur kalan yaklaşık 10 kişi itfaiye ekipleri tarafından kepçelerle kurtarıldı’’ dedi. Erat, D-100 Karayolu’ndan gelen sel sularının istinat duvarını yıkması ve Sazlık Deresi’nin taşması sonucu yerleşkenin sel sularıyla dolduğunu söyledi.

Yerleşkedeki idari bina dışındaki bütün binalara da sel suları dolduğunu kaydeden Erat, ‘’Laboratuvarlarda mahsur kalan yaklaşık 10 kişi itfaiye ekipleri tarafından kepçelerle kurtarıldı. Bunlar asistan, araştırma görevlisi ve doçentler...Yerleşkedeki tüm araştırma laboratuvarı sular altında kaldı. Sel sularının oluşturduğu göletlerin derinliği yer yer yaklaşık 1.5 metreyi buluyor’’ diye konuştu. Serhat Erat, suların yavaş yavaş çekilmeye başladığını, elektrikler olmadığı için de hasar tesbit çalışmalarına başlayamadıklarını sözlerine ekledi.

KAMYON KASASINA ÇIKIP

CANLARINI KURTARDILAR

GYTE Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Öztürk, GYTE Merkez Yerleşkesi’ndeki laboratuvarlardaki cihazların su baskınına karşı emniyetli yere alınması için akşam saatlerinde enstitüye gittiğini söyledi. Cihazları emniyetli yerlere aldıktan sonra dönüşe geçtiğini ifade eden Öztürk, ‘’Kara yolunun Gebze Yeni Mahalle mevkiine geldiğimde bir anda dere patladı ve selin ortasında kaldık. Otomobilimin içine direksiyonuna kadar su doldu. Sonra aracın üzerine çıktım. Benimle birlikte 4-5 araç daha vardı. Sonra yoldan geçen bir tanıdığımıza ait kamyonun damperine yaklaşık 15 kişiyle birlikte binerek kurtulduk’’ şeklinde konuştu.

25.06.2010


 

MAHSUR KALANLARI İTFAİYE KURTARDI

İSTANBUL’DA önceki gün akşam saatlerinden itibaren etkili olan sağanak yağış dolayısıyla Tuzla’da bir çok ev ve işyerini su bastı.

Tuzla’daki Aydınlı, Şifa, İstasyon ve Mimar Sinan mahallesinde çok sayıda bodrum ve giriş katlarında bulunan ev ve iş yerleri su altında kaldı. Su baskınları sebebiyle evlerinde mahsur kalan bazı vatandaşlar, itfaiye ekipleri tarafından kurtarıldı. Kocaeli’nin Gebze ve Çayırova ilçelerinde su baskını dolayısıyla evlerinde mahsur kalan vatandaşlar da itfaiye ekiplerince kurtarıldı. Gebze’deki Mevlânâ, Gaziler, Beylikbağı, Adem Yavuz, Köşklüçeşme, Mimar Sinan, Güzeller, Şifa ve Arapçeşme mahallelerinde su baskını sonucu evlerinde mahsur kalan vatandaşları itfaiye ekiplerinin kurtardığı bildirildi. Özellikle Şifa Mahallesi’ndeki bir çok ev ile bazı fabrikaların boşaltıldığı ifade edildi.

Suların çekildiği bazı mahallelerde ise motopomplarla suları tahliye çalışmalarına başlandığı, Darıca ve Çayırova’da da itfaiye ekiplerinin çalışmalarına devam ettiği bildirildi. Kocaeli’nin Gebze ilçesi’nde D-100 Karayolu Bayramoğlu mevkiinde otomobillerinde mahsur kalan bazı vatandaşlar, yoldan yoldan geçen kamyonların damperine binerek sele kapılmaktan kurtuldu. Bu arada, E-5 Karayolu Bayramoğlu mevkii İstanbul ve Ankara istikameti yağış dolayısıyla uzun süre kapalı kalırken, yağmur sularının çekilmesiyle yolda kalan araçlar çekici yardımıyla kaldırıldıktan sonra E-5 Karayolu kontrollü olarak trafiğe açıldı.

25.06.2010


 

Yağış ve şiddetli rüzgâr etkili oldu

ANTALYA’NIN Alanya ilçesinde, gece yarısına doğru başlayan sağanak yağış ve şiddetli rüzgâr, etkili oldu. Alanya’da saat 23.00 sıralarında başlayan ve 20 dakika etkili olan sağanak yağış ve şiddetli rüzgâr, esnafa zor anlar yaşattı.

Yağışa hazırlıklıksız yakalanan esnaf ve turistler, büyük şaşkınlık yaşarken, önünde eşya ve mal bulunduran bazı iş yerleri zarar gördü. 20 dakika süreyle çok etkili olan yağış ve rüzgâr dolayısıyla bazı esnaf iş yerini kapatmak zorunda kalırken turistler de zor anlar yaşadı. Turistlerin yoğun olarak bulunduğu ilçe merkezi, kısa sürede boşalırken taksiler ihtiyacı karşılamakta zorlandı. Alanya Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri, 20 dakikası etkili olmak üzere saatte metrekareye 13 kilogram yağış düştüğünü, rüzgârın ise yağışla aynı sürede etkili olduğunu ve saatteki hızının 70 kilometreye kadar çıktığını bildirdiler.

25.06.2010


 

Erciyes Dağı’na Haziran karı yağdı

KAYSERİ’DE dün sabahtan itibaren etkili olan yağmur yağışı gece de şiddetli olarak devam etti.

Sabaha karşı şehir merkezine düşen yağmur yağışı Erciyes Dağı’nın 2 bin 900 metreden sonraki bölümüne kar olarak düştü. Erciyes Dağı zirvesine Haziran ayında kar yağdı. Kayserililer bir haftadır aşırı sıcaklar dolayısıyla bunalmıştı. Birkaç gündür akşam saatlerinde etkili olan yağmur yağışı havayı serinletti. Gece de şiddetli yağmur yağışı meydana geldi. Yağmur yağışı ise Erciyes Dağı’nın zirve kısmına kar olarak düştü. Erciyes Kayak Merkezi’ndeki Beden Terbiyesi’ne ait tesis yetkililerinden alınan bilgiye göre, 2 bin 900 metreden sonra kar kalınlığı 5 santimetreye ulaştı. Haziran ayında yeniden beyaza bürünen Erciyes Dağı’ndaki sıcaklık düşüşü şehir merkezinde de hava sıcaklığının ortalama 6 derece düşmesini sağladı.

25.06.2010


 

Diyanet, hacılara yerli valiz dağıtacak

SON yıllarda neredeyse bütün hac malzemelerinin üretimini ele geçiren Çin’e karşı Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan atak geldi.

Diyanet, hac malzemeleri için yerli üretim şartı getirdi. Sentezhaber’in haberine göre MHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un konuyla ilgili Devlet Bakanı Faruk Çelik’e yönelttiği soruları Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu cevapladı. Türk hacılarına Çin malı valiz ve nevresim verildiği iddialarını yalanlayan Bardakoğlu, hacı malzemelerinin Diyanet Vakfı’nca temin edildiğini ve bunun için ihaleye çıkıldığını hatırlattı. Bardakoğlu, orta boy tekerlikle, seyahat çantasına yerli imalat şartı getirildiğini, 20 Nisan’da yapılan ihalede 6 yerli firmadan en uygun teklifi verenin ihaleyi aldığını söyledi.

25.06.2010


 

Gündüzalp’in hatırası yaşatılacak

ZÜBEYİR Gündüzalp’ın hatırasını yaşatmak gayesiyle özel olarak dizayn edilen Zübeyir Gündüzalp Toplantı Salonu gerçekleştirilen mütevazi bir törenle açıldı.

Gazetemizin Güneşli merkez binasının 5. katında yer alan ve daha önce de toplantı salonu olarak kullanılan mekân yeni baştan düzenlendi. Baştan aşağıya yenilenen ve tefriş edilen salon için barter olarak temin edilen malzeme ve mobilyalar kullanıldı. Toplantı salonuna açılan koridorun duvarına da boydan boya gazetemizin ses getiren manşetlerinden seçilmiş birinci sayfaların dijital baskıları asıldı. Bu anlamlı açılışta kısa bir konuşma yapan gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular, gazetenin kuruluşunu ve gayesini anlattı. Kurdelâ kesiminden sonra salona geçildi. Salon hakkında bilgi veren Yeni Asya Medya Grup Genel Müdürü Recep Taşcı, Bediüzzaman’ın “Kâinata değişmem” dediği talebesi ve Risâle-i Nur hizmetindeki tavizsiz çizgisiyle bir ekol olan Zübeyir Gündüzalp’in hatırasını yaşatmak ve hatırlatmak için bu salonu özel olarak hazırladıklarını söyledi. Bütün kararları istişare ile aldıklarını ifade eden Taşcı bu noktadan toplantı salonlarının da ayrı bir öneme haiz olduğunu kaydetti. Taşçı, gazeteye gelecek ziyaretçilerin, Risale-i Nur Enstitüsü’nün yapacağı toplantıların, gazete ile ilgili toplantıların artık burada yapılabileceğini bildirdi. Daha sonra Mehmet Kutlular, toplantı salonuna ismini veren Zübeyir Gündüzalp’in Risâle-i Nur Külliyatında yer alan sözlerinden derlenen bir bölüm okudu ve açılışı yapılan salonun hayırlı olmasını diledi. Yapılan ikramın ardından açılış programı sona erdi. Açılışa, Yeni Asya Medya Grup çalışanları ve misafirler katıldı. Salon, şirket içi toplantıların yanı sıra, ağırlıklı olarak dışa dönük iş toplantıları için kullanılacak.

Zübeyir Gündüzalp kimdir?

ZÜBEYİR Gündüzalp 1920 senesinde Konya’nın Ermenek kazasında dünyaya gelir. Babasının adı Mehmet, annesinin ise Seyyide’dir. Ezan sesiyle kulağına ismi, Zeyver diye konmuş; ancak daha sonra Üstâdı, bu ismi Zübeyir şeklinde değiştirmiştir. İlkokulu Ermenek’te bitiren Zübeyir Gündüzalp, iki kız-iki erkek olmak üzere kendisiyle beraber dört kardeştir. İlkokuldan sonra, Ermenek postahanesinde birkaç sene memur olarak çalışmıştır. Daha sonra Ermenek’te ortaokul bulunmadığı için Silifke’ye gitmiş, 1939 senesinde ortaokulu mezkûr kazada bitirerek memleketine dönmüştür. Ermenek’te postahane memurluğuna tekrar başlayan Gündüzalp, bir müddet sonra askere gitmiş, akabinde ise Konya Postahanesinde telgraf muhabere memuru olarak çalışmaya devam etmiştir. Risâle-i Nurları, bu memurluk yıllarında tanımıştır.

Bediüzzaman Hazretlerini ilk defa 1946’da Emirdağ’da ziyaret etmiş ve kendisine “Memuriyetten ayrılıp, yanınızda hizmet etmek istiyorum” demiştir. Üstad da ona; “Vazifene devam et, Konya’da daha çok hizmet edersin. İnşâallah, ileride seni yanıma alırım” demiştir. Gündüzalp, 1948 senesinde Afyon’da tevkif edilmiş, burada Üstadıyla birlikte altı ay tutuklu kalmıştır. Yanlışlıkla tahliye edildiği zaman, sırf Üstadından ayrılmamak için, tahliyesinin yanlış olduğunu bildirerek, tekrar tevkif edilmiştir. Bundan sonraki hayatı, Eskişehir’de ve büyük kısmı İstanbul’da iman hizmetleriyle meşguliyetle geçmiştir. Gündüzalp, 2 Nisan 1971’de Süleymaniye Kirazlımescid Sokağındaki ikâmetgâhında vefat etmiş; cenaze namazı Fatih Camii’nde kılınarak, Eyüp Sultan Kabristanına defnedilmiştir.

Gündüzalp’i unutulmazlığa yükselten, hiç şüphesiz en zor şartlarda İslâm’a, iman ve Kur’ân hakikatlerine gönül vermiş olması, bu hakikatlerde billûrlaşıp İslâm’a ayna olması, hayatını fedâ eder tarzda kendini bu kudsî hizmetin karasevdalısı haline getirmesidir. Birgün suçlanıp mahkemeye çıkarıldığında (1948), “Eğer komünistler, mürekkep ve kâğıdı yok etmek imkânını da bulsalar, benim gibi bir çok gençler ve büyükler fedâî olup hakikat hazinesi olan Risâle-i Nur’un neşri için, mümkün olsa derimizi kâğıt, kanımızı mürekkep yaptıracağız” demiştir. Yine, sorgu hakimliğinde, “Sen de Risâle-i Nur’un talebesi imişsin?” denildiğinde, “Bediüzzaman Said Nursî gibi bir dâhînin şakirdi olmak liyâkatini kendimde göremiyorum. Eğer kabul buyurulursa iftiharla, ‘Evet, R. Nur’un şakirdiyim!’ derim” diye cevap verir. Hz. Üstad ona husûsî bir itina gösterirdi. Çünkü o, kendisinden sonra hizmeti herşeyiyle omuzlayacak; dalgalanmalara ve şiddetli fırtınalara rağmen mesleğini devam ettirecek; kudsî hizmeti hiç tâviz vermeksizin sonrakilere devredecekti. Bediüzzaman Said Nursî’nin fedâkâr talebelerinden Zübeyir Gündüzalp, gazete çıkarılması için en fazla emek ve gayret sarf eden insanlardan biriydi. Onun ve yakın birkaç arkadaşının gayretiyle, 24 Ekim 1967’de haftalık İttihad gazetesi çıkarılmaya başlandı. İttihad’ın yayınları adeta bütün Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Ancak 7 Haziran 1971’de, 12 Mart sonrasının sıkıyönetimi tarafından kapatıldı. İttihad’ın en büyük hizmeti ise, günlük bir gazeteye, Yeni Asya’ya zemin hazırlaması oldu. 21 Şubat 1970’de yayın hayatına başlayan Yeni Asya, türlü badireler atlamasına rağmen, tavizsiz istikrar çizgisini hâlâ devam ettirmektedir.

25.06.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.