21 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Çevre

Toprağımızı sele veriyoruz

KARADENİZ Teknik Üniversitesi (KTÜ) Öğretim Üyesi ve TEMA Vakfı Trabzon İl Temsilcisi Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz, Türkiye’nin her yıl 500 milyon ton, her saniye 16 ton tarım toprağını erozyonla kaybettiğini söyledi.

Erüz, bu yıl ‘’17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’’ sloganının, ‘’Sağlıklı Topraklar Yaşam Üretir’’ olarak belirlendiğini ifade etti. Toprak oluşumunun çok uzun bir süreci kapsadığını, 2 santimetre yüzey toprağının oluşması için 500 yıldan fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Erüz, şunları söyledi: ‘’Toprağın verimliliği, biyolojik çeşitliliğine bağlıdır. Türkiye her yıl 500 milyon ton, her saniye 16 ton tarım toprağını erozyonla kaybediyor. Ülke olarak verimli topraklarımızı kaybetmemek için toprak biyolojik çeşitliliğini tehditlerden korumalı, erozyon için tedbir almalıyız. Ancak bu ciddî tehdide rağmen, Türkiye halen arazi kullanım planlamasını yapmadı. Bu nedenle tarım arazilerinin üzerine sanayi tesisleri kurulmakta, ormanlar yakılmakta, işgal edilip yapılaşmaya açılmakta veya tarlaya çevrilmekte, sulak alanlar kurutulmakta.’’ Erüz, çölleşmenin mevcut çöllerin doğal yayılması olmadığını belirterek, şöyle devam etti: ‘’Dünya yüzeyinin üçte biri çölleşme tehdidi altında, 250 milyonu aşkın kişi de çölleşmeden doğrudan etkileniyor. Bugün dünya üzerinde Almanya ve Fransa’nın toplam nüfusuna karşılık gelen yaklaşık 135 milyon kişi çölleşme dolayısıyla göç etme tehlikesiyle karşı karşıya. Dünyanın içme suyu arzları 1950’den beri üçte iki azaldı. Her yıl 12 milyon kişi su kıtlığı nedeniyle ya da sağlıksız su içtiği için ölüyor.’’ ‘’Biyolojik çeşitlilik açısından zengin topraklar tarımsal faaliyetler açısından da üretkendirler. Gelişmekte olan ülkelerdekilerin yüzde 75’inin hayatta kalmasının tarımsal biyolojik çeşitliliğe bağlı olduğu düşünülürse toprak biyolojik çeşitliliğindeki herhangi bir kayıp gıda güvenliğine de doğrudan etki edecektir’’ diyen Erüz, toprak biyolojik çeşitliliğinin, toprakları zenginleştiren sürdürülebilir tarımsal faaliyetler ile geliştirilebileceğine dikkati çekerek, bu sebeple biyolojik örtünün korunmasının zorunluluk olduğunu kaydetti.

21.06.2010


Kıyı koruma alanları artacak

ULUSAL deniz ve kıyı koruma alanları sistemini güçlendirmek ve etkin yönetimini kolaylaştırmak amacıyla Türkiye genelinde 6 bölgede başlatılan “Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi” Muğla’nın Fethiye ilçesinde tanıtıldı.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı kapsamında uygulanan projenin hedefleri, amaçları ve uygulama yöntemleri anlatıldı. Toplantıda konuşan Muğla Özel Çevre Koruma Müdür Yardımcısı Bekir Erdoğan, projenin bölge için taşıdığı öneme dikkat çekti. Yerel zeminde bütün kurum, kuruluş, meslek örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin projeye katılımlarını beklediklerini ifade eden Erdoğan, projenin 6 bölgeyi kapsadığını tekrarlayarak büyüklüğüne işaret etti. Oluşturulacak yerel çalışma gruplarıyla, proje kapsamında yapılacak düzenlemelerin halkın beklentileriyle örtüştürülmesinin hedeflendiğini dile getiren Erdoğan şöyle konuştu: “Proje’nin, 2009-2013 yılları arasını kapsayacak biçimde yaklaşık 4,5 yıllık bir takvimi bulunuyor. 2009 yılının Mayıs ayında başlatılan proje hazırlıkları yaklaşık bir yıl sürdü. Projenin sonunda, Türkiye’nin kara sularındaki biyolojik çeşitliliğin korunması için yapılan çalışmalar uygulanmış olacaktır.” Proje Koordinatörü Güner Ergün ise, projenin hayata geçirilmesi ile Deniz ve Kıyı Koruma Alanları sistemi yüzde 44 arttırılacağına dikkat çekerek, “Bir yandan doğal çevre korunur ve geliştirilirken, diğer taraftan da söz konusu bölgelerin, o bölgelerde yaşayan vatandaşlar için ekonomik olarak nasıl daha verimli hale getirilebileceği üzerinde durulacak. Bölgelerin çevresel dokusu korunarak, uygun gelir getirici faaliyetlerin belirlenmesi, geliştirilmesi ve desteklenmesi sağlanacak” dedi.

21.06.2010


Köylüler hidroelektrik santraline tepki gösterdi

ANTALYA’NIN Korkuteli ilçesine bağlı Sülekler Köyünde vatandaşlar, köylerine inşa edilmesi planlanan hidroelektrik santraline tepki göstererek eylem yaptı.

Sülekler Köyüne 2,5 kilometre uzaklıktaki Azap mevkisine Değirmen Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılması planlanan hidroelektrik santraline köylüler tepki gösterdi. Azap mevkiinde toplanan köylüler ve köylülere destek veren Türkiye Tabiatı Koruma Antalya İl Başkanı Hediye Gündüz, Korkuteli Sulama Birlik Başkanı Kemal Öztepe, Sülekler Köy Muhtarı Kerim Doğan, Sülekler Sulama Kooperatifi Başkanı Durmuş Ünver, çevre köy muhtarları Antalya, Isparta ve Burdur Dereleri Gönlüce Aksın platformu üyeleri, meyveciliğin ve sulu tarımın tehdit edildiğini öne sürerek eylem düzenlediler. Yaklaşık 500 kişilik grup, çeşitli pankartlar açtı ve sloganlar attı.

21.06.2010


Nevşehir’de esnaf ve çevre sempozyumu

ÇEVRE ve Orman Bakanlığı Atık Yönetimi Dairesi Başkanı Ahmet Mahir Erdem, Türkiye’deki belediyelerin her yıl yaklaşık 29 milyon ton atığı toplayıp, bertaraf etmek durumunda olduğunu belirterek, bu atıkların yüzde 30’unun da geri kazanılabilir nitelikte olduğunu söyledi.

Çevre ve Orman Bakanlığı ile Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (ESDER) tarafından düzenlenen Esnaf ve Çevre Sempozyumu, Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde Diva İbis Oteli’nde yapıldı. Çevrenin kirletilmesinin engellenmesi, atıkların yeniden değerlendirilmesi gibi konuların ele alındığı sempozyumda konuşan Çevre ve Orman Bakanlığı Atık Yönetimi Dairesi Başkanı Erdem, Türkiye’deki atık miktarları ve atık yönetimi konusundaki bakanlığın uygulamaları hakkında bilgiler verdi. Atıkların yüzde 55’inin de işlenebilir nitelikte organik atık olduğunu söyleyen Erdem, “Bu atıklar da toprak iyileştirici madde olarak kullanılabilir malzeme durumunda. Ülkemizde şu anda 45 tane düzenli depolama tesisi faaliyet göstermekte ve atıkların yaklaşık yüzde 50’si bu tesislerde bertaraf edilmekte” diye konuştu. Sağlık merkezlerinden kaynaklanan tıbbî atıklar konusuna da değinen Erdem, “Bu atıklar son derece titiz yönetilmesi gereken atıklar. 1,12 milyon ton atığın yönetilmesi gerekiyor. Sağlık merkezlerinden kaynaklanan tıbbî atıklar ciddî bir şekilde kontrol edilip bertaraf edilmeli. Çünkü bu kontrol edilemezse geri dönüşümü mümkün olmayan salgın hastalıklara neden olabilmekte” diye konuştu.

21.06.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.