30 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Bilişim-Teknik

Facebook’u niçin beğenmiyorum!

Aslında bu yazının başlığı “Niye Facebook kullanmıyorum?” şeklinde olacaktı, ama geçen haftalarda benim de bir facebook hesabım olunca, böyle bir başlık atma hakkını kaybettim.

Öncelikle Risâle-i Nur’lardan 24. Söz’ün 5. Dalı’nın 1. meyvesine odaklanıyor zihnim. Kalbimizde kâinatı istila edecek bir muhabbet var. Bu muhabbet halka veya Halık’a yönelik kullanılacak. İnsan, bu sonsuz sevme duygusunu, bir çok yere dağıtıyor ve bunun neticesi olarak bir çok elem çekiyor. Oysa insanın yapması gereken: “Mâdem öyledir, ey nefis, aklın varsa bütün o muhabbetleri topla, hakiki Sahibine ver, şu belâlardan kurtul. Şu nihayetsiz muhabbetler, nihayetsiz bir kemâl ve cemâl Sahibine mahsustur; ne vakit hakiki Sahibine verdin, o vakit bütün eşyayı O’nun nâmiyle ve O’nun aynası olduğu cihetle ızdırapsız sevebilirsin. Demek, şu muhabbet doğrudan doğruya kâinata sarf edilmemek gerektir. Yoksa, muhabbet, en leziz bir nimet iken, en elîm bir nikmet olur.”

İmânî bir dersten teknolojinin kullanımına dair bir pratik çıkartabiliriz. Facebook yapısı itibariyle, bir çok insan ile irtibat kurmayı gerektiriyor. Bu da, eğer mânevî temellerimiz tam oturmamış ise, muhabbetin yanlış kullanılmasını netice verebiliyor. Kesret dairesinde boğulmaya müsait bir zemin hazırlıyor. Bir çok vesile gibi, Türkiye’de 22.9 milyon kullanıcısı (Vikipedi) bulunan bu sistem de, muhabbetin yanlış kullanılmasına vesile olabilir ve nazarımızı dağıtabilir.

2. sebep: Facebook’a önem vermememin diğer bir sebebi de bilgi yönetimi. Facebook da insan arkadaşlarından birçok yayın almakta ve bunları takip etmektedir. Merak etmediği, ihtiyacı olmadığı birçok konu hakkında video izlemekte, yorum yapmaktadır. Oysa insan, ihtiyacı olan bir konuyu ya da videoyu internetten çok rahat bulabilir. Facebook’un bu özelliği insanın bilgiyi yönetememesine vesile olmakta ve zihninin dağılması neticesini vermektedir. Özellikle, içerik yönünden 5 para kıymeti olmayan yayınlar ve mesajlar insanın hem vaktini almakta, hem de zihnini bulandırmaktadır. Şimdiye kadar Facebook’a ihtiyaç duymamamın altında bu sebep yatıyor. Bu meseleye, Asâ-yı Musâ’nın dördüncü penceresinden bakarsak konu daha iyi anlaşılacaktır. Facebook’ta karşılaştığımız ve konuştuğumuz konuların kaçta kaçı kalp dairemize hitap ediyor? Mânevî alanlarımıza hitap eden mesajlar ve yayınlar ne kadardır? Birçok arkadaşımız dünyevî olarak birçok içerik paylaşmakta ve biz de bunların bombardımanı altında kalmaktayız. İmânî sohbetlerde ve konuşmalarda insanların mânevî dünyalarına açılırız ve bunlar ön planda tutarak yaparız sohbetlerimizi. Oysa Facebook da insanların dünyevî yönleri ile de muhatap olmamız kuvvetle muhtemeldir.

3. sebep: Facebook yapısı itibari ile bizim mânevî dinamiklerimize göre ayarlanmış bir sistem değildir. Facebook yapısı itibari ile “arkadaşların önerisi” ile kullanıcı sayısını arttırır. (2008 Ağustos’unda Facebook’un aylık 100 milyon aktif kullanıcısı vardı. İnsanlar birbirini Facebook’a çağırdı ve bu sayı 7 ayda iki katına çıktı. 2009 Nisan’ında ise, bu sosyal ağın ulaştığı insan sayısı 200 milyondu. 2009 Temmuz’unda ise dört aydan kısa bir sürede Facebook kullanıcı sayısı 50 milyon daha artarak 250 milyona ulaşmıştır. (Vikipedi) Bu da birçok insan ile iletişim kurmamıza sebep olur. Sevdiğim ve kalplerimizin aynı titreşimde olduğu birçok arkadaşım, kardeşim var. Bunların sayısı iletişim çağında yüzleri geçmiştir. Bunların hepsinin “şahsî olarak ne yaptığı” ile ilgilenemem. (Facebook’un “şu an ne düşünüyorsun” kısmına yazılacak her şeyi okuyamam. Gereksiz olma ihtimali yüksektir, bunlardan birçoğunun. Bir dakika, en başına dönelim. Gerçekten insan her düşündüğünü yazmalı mıdır? Bu ne kadar doğrudur? Facebook’un bize sunduğu bu uygulamayı ne kadar sorguladık!) Buna ne gücüm yeter, ne de zamanım. Yetse de fânî bir şahıs olarak hiçbir şeye derman olamam. Biz “fikirlerde” buluşmalıyız.” Efkârımız ile meydanlara çıkmalıyız. Bu sebeble, forum, site ve mail gruplarını “sağlıklı iletişim” için daha doğru buluyorum. Bunun gibi “yorumla, beğen, paylaş” gibi birçok özellik, su-i zan yapmamıza sebep olabilir. Gıybet kapılarının aralanmasını doğurabilir. Gerçekten insan her düşünceyi, her önermeyi, her paylaşımı yorumlamalı mıdır? Buna ne gerek vardır… (Yine kullanmakla öğrendiğim gereksiz bir özellik: Bir paylaşıma yorum yaptım diyelim. Başka insanlar yorum yaptıkça sistem beni bilgilendiriyor. “O da, şu da yorum yaptı” şeklinde. Reklam kokan bir uygulama. Hiç tanımadığınız kişilere nazarınızın dağılmasına sebep oluyor.) Yine şu kadar insanın sizi beğenmesi ne kadar önemlidir. İmanlı insan, kendini insanlara beğendirmeye çalışmaz. (Bu arada, küçük bir hatırlatma. Bediüzzaman’ın Facebook sayfası olursa sakın beğenmeyin! Zira Üstadımız “Ben kendimi beğenmiyorum. Beni beğenenleri de beğenmiyorum” diyor!) Bir de bu beğenme sayısı ile başarının ölçülmesi ki, çık işin işinden çıkabilirsen. Dikkatle incelediğimizde, Facebook’ta yer alan birçok uygulamanın “Facebook kullanıcı sayısını artırmaya yönelik” olduğu görülebilir. Bu reklam ve pazarlama altında, bir çok gereksiz uygulama bizi beklemektedir… Facebook’un “veri madenciliği” yöntemi ile ticarî hedeflere yönelik çalıştığını daha iyi anlayabiliriz ama bu başka bir yazı konusu.

4. Sebep: Facebook’un mahremiyeti kaldırdığı, haberleri de son zamanlarda artmıştır. (http://www.sentezhaber.com/facebook-ozel-hayati-ortadan-kaldiriyor.htm) Uzmanlar, facebook ortamında her şeyin paylaşılmasının doğru olmadığını söylemektedirler. İnsanın, anlık olarak durumunu bildirmesi doğru mudur? Mânevî yönden ilerlemiş bir çok zâtın, insanlarla olan diyaloguna bir sınır koyduğunu biliyoruz. Bazen “özel kalmak”, paylaşmamak daha güzel olabilir. Bir de samimane paylaştığımız duyguların gerçek muhatapları var mı? Bediüzzaman Hazretleri’nin bahsettiği gibi “Bu dünyada medar-ı tesellilerim” hitabına liyakati var mı, paylaştığımız kimselerin? Daha da önemlisi, Facebook insanı kesret dairelerine yönlendiriyor. Paylaştığımız birçok şeyi, Rabbimize açtık mı? Derdimizi ona söyledik mi? “İmanı elde eden ruh-u beşer, mânisiz, müdahâlesiz, hâilsiz, mümanaatsız, her hâlinde, her arzusunda, her anda, her yerde o ezel ve ebed ve hazâin-i rahmet mâliki ve defâin-i saadet sahibi olan Cemîl-i Zülcelâl, Kadîr-i Zülkemâlin huzuruna girip hâcâtını arz edebilir. Ve rahmetini bulup kudretine istinad ederek kemâl-i ferah ve sürûru kazanabilir” ifadelerini Facebook sistemi ile âlâkadar görüyorum. Bu teknolojiler insanı “Hakiki sahibinden, Malikinden ayırmamalıdır.” İnsan, duâ ile, niyaz ile her an ona yaklaşmalıdır. Hayatımızdaki değişik haller içerisinde yuvarlanmamız da ona ulaşmak için değil midir?

5. Sebep: İrtibat Nur Talebelerinin bir düsturudur. Müfritane irtibat, Üstadımız Bediüzzaman’ın bir tavsiyesidir. Facebook da görüntüler ön plana çıktığı için “sağlıklı bir diyalog” imkânı zedelenmektedir. Oysa mail gruplarında, daha özel dairelerde, fikrin ön planda olduğu paylaşımlar yapılabilir. Bir ağabeyimiz Facebook’u “sanal flört alanı” şeklinde nitelemişti. Bu cihetiyle de, dikkatli olmamızı ve nefsin desiseleri karşısında daima teyakkuzda bulunmamızı gerektiren bir ortam Facebook. Şöhretperestlik hastalığına yakalanmamaya da dikkat etmek gerekiyor…Tarihlere şaşaalı geçmek ve insanların nazarında iyi görünmek gibi bir çok desiseye karşı dikkatli olmak gerekiyor.

Sonuç itibariyle Facebook’un neresine baksam, duygu ve düşüncelerin mahremiyetine dikkat edilip edilmeden teşhir edilmesini görüyorum. Bu his, ehl-i ahiret için tehlikelidir. İnsanın duygu ve düşüncelerini “ticarî hedeflerde“ kullanmak da “maddeperest” asrın harikası olsa gerek. (Facebook’un reklamlarda rakiplerini solladığı haberi, geçtiğimiz günlerde medyada yer aldı. Bu duruma sebep ‘mahremiyetimize’ dayalı olarak gelişmesinin etkisi büyüktür.)

Bu uygulama, elbette hayır ve kemalât için kullanılabilir. Hizmet için, diyalog için, irtibat için ve daha nice güzel hayırlı işler için kullanılabilir. Yalnız bunun için “mânevî dinamiklerin yerinde olmasını şart” görüyorum. Yoksa kuvvetli sel suları bizi de götürebilir.

FACEBOOK HAKKINDA NE DEDİLER?

nFacebook ve kişisel bloklarla insanların şahsi bilgilerini ve fotoğraflarını ifşa etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çoğu zaman görülme, beğenilme, onaylanma duygusu bu tip sanal ortamlarda yanlış olarak kullanılabiliyor. Yani duygular ve ihtiyaçlar yanlış ortamlarda karşılanmaya çalışılıyor. Gerçek hayatın içinde sağlıklı ve yeterli münasebet kurmakta zorlanan insanlar, sanal ortamda kendilerini hayal ettikleri gibi gösterip onaylanma ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorlar. Dikkat çekmek, fark edilmek, görülmek isteği bu şekilde karşılanmaya çalışılınca Facebook, MSN ve diğer iletişim araçları dikkatli kullanılmadığında incitilmeye ve zararlı sonuçlara da yol açabiliyor. (Psikolog&Psikoterapist Banu Yaşar ile Röportaj, Bizim Aile, Kasım 2010)

Facebook ve Twitter utanmayı unutturdu

nİnsanların hayatlarının bütün detaylarını bütün dünya ile paylaşmalarını sağlayan Facebook ve twitter gibi sosyal paylaşım siteleri utanma duygusunu yok ediyor. Twitter ve Facebook’ta her düşüncemizi açıklamaya öylesine alıştık ki gittikçe duyarsızlaşıyoruz. Ve insanların ne düşündüğünü umursamaz hale geliyoruz. Utanmak istemeyen insanlar daha düşünceli, dikkatli ve saygılı davranırlar. Utanma duygusu olmazsa, davranışlarımızı hiçbir şekilde kısıtlama ihtiyacı duymayız. Nezaket gösterme ve doğru-yanlış ayrımı ortadan kalkarsa duygusuzlaşırız ve diğer insanların hayatını zorlaştırırız. (Amerikalı Psikoloji Profesörü Rowland Miller, Bizim Aile, Kasım 2010)

Beğenmeye dikkat edelim!

nArkadaşınız en sevdiği müzisyenin öldüğünü duyuruyor ve siz onu beğeniyorsunuz. Neyi beğeniyorsunuz? Müzisyeni mi, müzisyenin ölümünü mü, yoksa arkadaşınızın müzisyene övgü düzen cümlelerini mi? Bir şeyi beğenirken dikkatli davranmak, yukarı bakan başparmağı her şeye göstermemek gerekiyor. Sosyal paylaşım sitelerini ruh halinizi açıklamak, içinizi boşaltmak için kullanmamaya özen gösterin. Ruh haliniz sizin özel alanınız, onu koruyun ve ‘kamuoyuyla’ paylaşmayın.

“Facebook'taki arkadaşlığın

hiçbir derinliği yok!”

nÜlkenin en tanınmış iletişim profesörlerinden biri olan Langer, Facebook’un her geçen gün insanların biraz daha uyuşuk hale getirdiğini savundu. Kullanıcı sayısı her geçen gün hızla artan Facebook’un insan hayatı üzerindeki etkileri henüz tam olarak bilinmiyor. Son zamanlarda bu duruma işaret eden uzmanlar, artık hayatımızın önemli bir parçası haline gelen Facebook’un zararlarıyla ilgili açıklamalar yapıyor. Bu açıklamaların son örneği Danimarka’dan geldi. Daha önce Arhus ve Roskilde Üniversitelerinde hocalık yapan ünlü iletişim profesörü Roj Langer, Facebook’un insanları aslında hayatları için hiç bir önemi olmayan gereksiz detaylara saatlerce vakit harcar hale getirdiğini savundu. Birçok kişinin Facebook sebebiyle insan içine çıkıp topluma katılamadığını belirten Langen, Facebook’un insanları uyuşturduğunu ifade etti. Facebook üzerinde kurulan arkadaşlıkların hiç bir derinliği olmadığını savunan Langen, insanların Facebook kullanırken kendilerine kesin sınırlar belirlemesi gerektiğini söyledi. (Sentez Haber)

ZÜBEYİR ERGENEKON

30.11.2010


Feyizli sitelerin kaynağı www.feyyaz.org

FEYYAZ Bilişim ve Yayıncılık Hizmetleri; insanlara iman hakikatlerinin feyzini ve mânevî bereketini ulaştırma gayesiyle 2002 yılında temelleri atılan bir ihya hareketinin adıdır.

“Sorularla İslâmiyet başta olmak üzere, her biri kendi alanında en çok ziyaretçi alan yirmiden fazla internet sitesinin yapımına imza atan Feyyaz Bilişim ve Yayıncılık Hizmetleri’nin web sayfası. Site “internet” ve “medya” diye iki ayrı ana bölümden oluşuyor. İnternet bölümünde firmanın şimdiye kadar yaptıkları tüm internet faaliyetleri yer alırken, medya bölümünde ise şimdiye kadar yaptıkları prodüksiyon çalışmaları hakkında detaylı bilgiler bulunuyor.” Feyyaz kelimesi bol feyiz ve bereket veren anlamlarına gelmektedir. Feyyaz Bilişim ve Yayıncılık Hizmetleri olarak amacımız; iman hakikatlerini ahirzamanın muhtaç gönüllerine ulaştırmaktır. Hedefimiz ise; bu amacımızı bütün dünya dillerinde gerçekleştirmektir. Gayret bizden, muvaffakiyet Allah’tandır...

30.11.2010


Avustralya Nur Vakfı sitesi http://australialightfoundation.com/

Sitede, Avustralya Nur Vakfı ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz. Yapılan sohbetlerle ilgili yer ve zaman bilgileri, yapılan faaliyetle ilgili bilgi ve resimler sitede yer almaktadır.

Ayrıca resimlerle birlikte Risâle-i Nur’un bu kıtada ilk olarak tanınması ve sohbetlere başlanılmasını da okuyabilirsiniz. İletişim kısmından vakfın iletişim bilgilerine ulaşabilir ve vakfa mesaj gönderebilirsiniz. Bu site ile yaptıkları faaliyetleri bizlerle paylaşan ve kıtalar ötesinde Risâle-i Nur hizmetinin olduğunu hatırlatan vakıf yetkililerini tebrik ediyoruz.

30.11.2010


sorularla İslamiyet

Anlık yazışmalarımızda

selâmı kısaltarak kullanmak

Soru: Anlık yazışmalarımızda ve mesajlarımızda “selâmün aleyküm “ yerine “s.a” şeklinde yazmak doğru mudur? Herhangi bir sakıncası var mıdır?

Cevap: s.a. diye selâm vermek de caizdir, aynı şekilde a.s. diye de selâm alınabilir. Buna delil ise, salat-ü selamların kısaltmalarının caiz olmasıyla yapılan kıyasdır. (Geniş bilgi almak için http://tinyurl.com/383xva6 )

30.11.2010


Bilişim Vecize

Her an Rabbimizle iletişimde olabiliriz!

“İMANI elde eden ruh-u beşer, mânisiz, müdahâlesiz, hâilsiz, mümanaatsız, her hâlinde, her arzusunda, her anda, her yerde o ezel ve ebed ve hazâin-i rahmet mâliki ve defâin-i saadet sahibi olan Cemîl-i Zülcelâl, Kadîr-i Zülkemâlin huzuruna girip hâcâtını arz edebilir. Ve rahmetini bulup kudretine istinad ederek kemâl-i ferah ve süruru kazanabilir.” (Mektubat)

30.11.2010


Zararlı siteleri şikâyet edelim!

İNTERNET hayatımızın içine daha fazla girdikçe, internet sitelerinin denetlenmesi de zorlaşmıştır. İnternet içeriğinin denetlenmesi için gereken kanunlar geç olsa da çıkmıştır.

Bu gecikmeyi fırsat bilen zararlı siteler hızla çoğalmışlardır. Kanuni çalışmaların hızla tamamlanması bizler için bir fırsattır. Zararlı siteleri, internet üzerinden ihbar edebiliyoruz. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı İnternet Bilgi İhbar Merkezi şikâyetlerimizi yapabileceğimiz kurumların başında gelmektedir. http://www.ihbarweb.org.tr/ adresini kullanarak kanunda tanımlanan 8 bölüme ayrılmış suçlar için (İntihara yönlendirme, müstehcenlik, fuhuş vd.) kolayca ihbarda bulunabilmekteyiz. Bu alanların her biri için ilgili resme tıklayıp, karşımıza gelen formu doldurduğumuzda şikâyetimizi tamamlanmış olacaktır. İnterneti zararsız bir yer haline getirmek için elimizden geleni yapalım.

www.tib.gov.tr, www.guvenliweb.org.tr, www.guvenlicocuk.org.tr siteleri de bu site ile beraber çalışmaktadır.

30.11.2010


ihbarweb.org.tr hakkında

BİLGİ İhbar Merkezi, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından 4/ 5/2007 Tarihli ve 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanununun 10. Maddesinin 4. Fıkrasının (d) bendi uyarınca kurulmuştur.

ihbarweb.org.tr de ilgili kanunun 8. maddesinde yer alan suçlarla ilgili içeriklerin web üzerinden ihbar edilebilmesi amacıyla 23 Kasım 2007’den beri yayındadır. Güvenli İnternet için logomuzu web siteniz, blogunuz veya herhangi bir İnternet sayfasında paylaşarak İhbar Web’e destek olabilirsiniz.

30.11.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.