"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mânevî mücadele!

Davut YILDIRIM
02 Mayıs 2016, Pazartesi
Manevî mücadele, bilerek veya bilmeden dini ifsâd, bozma hareketlerine karşı; Allah’ın âyetleri, Peygamberimizin (asm) sünnetleri Hak’tan ayrılmadan Kur’ân’ı, asrın reçetesi olma namına tefsir eden Risale-i Nurları kaynak yaparak mücâdele etmektir.

Bakara Sûresi: ‘’Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.1 İnsanlardan, inanmadıkları halde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” diyenler de vardır”.2

“Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir.”  

Herkes kendi âleminde bir kumandan olduğundan, âlem-i asgarında cihad-ı ekber ile mükelleftir. Ve ahlâk-ı Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâm) ile tahallûk ve sünnet-i Nebeviyeyi ihyâ ile muvazzaftır. 3

Dâhilde şiddet olmaz düsturuyla bir kenara bırakarak, tamamen mânevî mücâdeleye yoğunlaşmalıyız.

Bu mücâdele iki şekilde değerlendirilir. Nefsimizle yaptığımız manevî mücadele büyük, din ve vatan için yapacağımız mücadele ise, küçük hükmündedir. Zira birincisini kaybettiğimizde ebedî hayatı kaybetme tehlikesi vardır.

Mânevî mücadelemizde; ikna, delil ve fen hükmediyorsa, ilim ve ispat tarzı en önemli mühimmat olur. Manevî mücadele yöntemi, tek bir kalıp, tek bir tarz değildir. Zamanın lüzumu ve gereği neyse, hüküm ve vasıtalar da ona göre önem arz eder. Mü’minler de ona göre hareket eder.

İslâm’da maddî mücâdelenin tanzim ve tedbiri, devletin eli ile yapılır. Şahıslar ve gruplar, kendi başlarına buyruk hareket edemezler. Ederlerse, bâği olurlar, yani eşkıya sayılırlar.

İslâm’da bu mücâdele maddî ve mânevî olarak vardır. Mânevî mücâdele, bütün Müslümanlar üzerine farzdır. Maddî mücâdele ise devlet ve devletin ordusu üzerine farzdır. Maddî mücâdele, şahısların altından kalkacağı bir yük değildir. Onun için bu yetki, şahıslara değil, devlete verilmiştir. 

“Asıl mesele bu zamanın cihad-ı manevîsidir, manevî tahribatına karşı set çekmektir, bununla dâhilî asayişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir.”4

Bu ifsatla batılla hayat boyu sürecek olan ef’ale; ister cihad diyelim, ister mücâdele, isterse akılda kalıcı olması babında manevî karate; Rızayı İlâhî dâhilinde istikamette kalmak için devam edecektir.

Dipnotlar:

1. Bakara Sûresi, 6-7-8.
2. Haşr Sûresi 7.
3. Divan-ı Harbi Örfi.
4. Emirdağ Lâhikası, s. 455

Okunma Sayısı: 1957
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • recep günay

    2.5.2016 11:17:27

    Yeni Asya bu Herkesin bir reyi,herkesin söz hakkı vardır. Tebrikler Davut kardeşim.

  • Hasan Aksoy

    2.5.2016 01:16:37

    Tebrik ederim Davut Yıldırım kardeşim. Eline sağlık.yazılarınız devamını bekleriz.selamlar. Hasan Aksoy/Antalya

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı