Adrian Bayford ve eşi Gillian, büyük ikramiyeyi kazandıktan sonra hayatlarını değiştirmeyeceklerini açıklamışlar. Ancak iki çocukları bulunan çift, ilk önce sürekli yardım isteyen komşularından bıktıkları için evlerini değiştirmek zorunda kalmışlar. Ardından uzun zamandır işlettikleri müzik marketi kapatmak zorunda kalmışlar. Dükkânın çevresindekiler, loto talihlisinin yoldan geçen dilencilerden bıktığını aktarmışlar. Talihli (?!..) çift ise, “müzik marketimize, müşteriden çok dilenci geldi” demiş.
Bu tip haberlerde büyük ikramiyeyi kazananlardan genelde “talihli/şanslı” kişiler olarak bahsedilir. Zahirde, piyango ve diğer şans oyunları yoluyla büyük miktarda para kazanmak son derece cazip görünür. Emek harcamadan, kısa yoldan kazanılan parayla bütün sıkıntıların biteceği, refaha erileceği, rahat bir hayat sürüleceği düşünülür. Ama aslında pek de öyle değildir.
Haklarında yazılan kitap, makale ve haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla, piyangoda büyük ikramiyeyi kazananların pek çoğu büyük belâ ve felâketlere duçar olmuşlardır.
İflâs edenler, eşinden boşananlar, işinden olanlar, içki ve uyuşturucu batağına saplananlar, bunalıma girenler, intihar edenler... Hâsılı, nimet onlar için bir nikmet olmuş, eski hâllerini mumla arayacak duruma düşmüşlerdir.
Peki neden öyle olmaktadır? Bunun pek çok sebebi vardır. Maddî-manevî, sosyolojik, psikolojik ve dinî açıdan pek çok izah getirilebilir.
Meselâ,
O kadar büyük bir finans gücünü yönetecek bilgi ve beceriye sahip olmamaları;
Uygun zemini bulamadığı için ortaya çıkma imkânı bulamayan insanî zaafların açığa çıkması;
Nefis ve şeytanın telkin ve vesveselerine daha fazla açık hâle gelmeleri; gayr-i meşrû keyif ve eğlencelere yönelmeleri;
Bir takım menfaatperest ve kötü niyetli insanları kendilerine çekmeleri gibi sebepler olabilir.
Hâsılı, emek harcamadan, kısa yoldan büyük miktarda para kazanan bu insanlar hazır olmadıkları, altından kalkamayacakları bir yükün altına girmiş olmaktadır.
Bu handikaplar bir şekilde aşılsa bile bu yolla kazanç sahibi olmanın tehlikeleri ortadan kalkmıyor.
Birincisi bu tür şans oyunlarına katılmak haram; kazanılan para da öyle… Kişi kazansa da kazanmasa da mesuliyeti var, hesabı sorulacak…
İkincisi, piyangoda kazanamayanların (aslında kaybedenlerin) öfke ve kıskançlıklarına hedef olmalarıdır ki bu da son derece tehlikelidir. Çünkü “nazar” gibi fikir ve duygular da enerji taşımaktadır. Kazanamayanlardan çıkan enerjiler âlem-i mânâda mutlaka bir yere yönelecektir. O büyük negatif enerjinin hedefine oturmanın maddî ve manevî bazı bedelleri olsa gerek…
En iyisi piyangoya ve diğer haram kazanç yollarına bulaşmamak, az da olsa helâl ve temiz kazançla yetinmeye çalışmak. Allah’tan helâlinden ve hayırlısından istemek.
Ağız tadıyla, hamd ve şükür içinde bir hayat sürmek.
Allah nefse ve şeytana uydurmasın, helâl kazançtan ayırmasın!..