"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir günde beni terörist ilân ettiler, ama kendimi 11 aydır aklayamadım

Mağdur Kürsüsü
10 Ağustos 2017, Perşembe
*Mesaj sahibinin kimlik bilgileri bizde mahfuzdur.

Öncelikle Allah’ın selâmı siz ve değerli arkadaşlarınızın üzerine olsun. Özellikle malûm memleketimizde 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen hain darbe girişimi olayından sonra gazetenizin takipçilerinden biriyim. O günden sonra doğrudan taraf olmayı korkmadan devam ettirebilmeniz ve ettirmeniz gayet takdire şayandır.

Ben (...) Emniyet Müdürlüğünde Başpolis olarak görev yapmaktaydım. O tarihe kadar yaklaşık 22,5 yıllık çalışmışlığım vardı. O tarihe kadar 5 il dolaştım. Çok çeşitli birimlerde (neresi bize uygun görüldüyse) çalıştım görev yaptım. Evli ve 3 çocuk babasıyım. Eşim yaklaşık 13-14 yıl önce rahatsızlandı ve birçok hastanede yattı ve hastalığını teşhis dahi edememişlerdi. Neyse ki hastalığı “Kas hastalığı ve tıptaki hastalığı Ülseratif kolit olan bağırsak hastalığı olan 2 hastalığını tesbit etmişlerdi” teşhisi konmuştu. Önce yürüme ve merdiven çıkmakta zorlanan eşim gün geçtikçede ilerleyen bir kas hastalığına yakalanmıştı. Allah’ıma çok şükür ki uzun bir süre yatalak olan eşim artık zor da olsa yürüyebiliyor.

Derken farklı farklı illere tayin olduk. Eşime Devlet Hastanesi’nden yıllar sonra % 64 Engelli (Günlük yaşam aktivitelerini tek başına devam ettirebilemez Raporu) aldım. Sanki bu raporu alırken dahi aynı yerde çalıştığım arkadaşlara haksızlık yapıyormuş gibi hissettiğimden raporu dahi yaklaşık 12 yıl sonra aldım. Çünkü engelli yakınlarına devlet memurlarında genelge gereği pozitif ayrımcılık yapıldığından yani sadece gündüz görevi verilmesi ve resmî günlerde çalıştırılamaz olduğundan kendimi yanlış yapmış gibi bir başkasının hakkına giriyor gibi hissediyordum. 

Meslektaşlarımda mecburî olan şark görevine hiç gitmeden mesleğini bitirenler olurken, ben ise şark görevinden muaf tutulma hakkım varken, 2.kez şark görevindeydim. İlk doğu görevimi ise (...)’da 1997-1999 yıllarında yapmıştım. Bu sefer evet sağolsun çalıştığım arkadaşlar da bana iznimi bayram arefesi kullanmak isteğimi olumlu karşılayarak rıza göstermişlerdi. Çocuklarımın yoğun bir ısrarı üzerine ilk defa evet ilk defa aylar öncesinden ailecek sadece (...)’da bir otelde rezervasyon yaptırmıştım. İzne ayrılıp (...) Polisevinde iken hain darbe girişimi olmuş, herkes gibi bizde de bir korku, tedirginlik belirsizlik olmuş, ne olduğunu anlamaya çalışırken, ertesi gün işyerinden arayan arkadaşım “Abi izinler kapatıldı, hemen görev yerine dönmem gerekiyor” demesi üzerine ertesi gün çocuklarımı memleketime (...) bırakıp görev yerine dönmüştüm. Ertesi sabah erkenden saat 06.00 dahi olmadan telefonum çalıyordu. Beni acilen göreve çağırıyorlardı telefonda. Hemen gittiğimde ise görevimden açığa alındığımı Emniyet Müdür Yardımcısı söylüyordu. Nedenini sorduğumda ise “Ankara’dan yazı geldi” bu sebeple silâhımı ve kimliğimi vermem gerektiğini söylüyordu. 

Darbe girişimi olduğunda millet daha ne olduğunu dahi anlamadığı bir zamanda ertesi gün benim ismim neden, nasıl, niye gittiğine bir anlam veremiyordum. Lâkin çocukluk hayalim ve çok sevdiğim mesleğimden bir anda koparmışlardı beni. Aileme dahi nasıl, neyi anlatacağımı bilemiyordum. Eşim ve büyük oğlum şüphelenerek gece çantamda silâhım ve kimliğimin yerinde olmadığını görünce gece yarısına kadar ağlamışlar ben uyurken. Daha sonra bir tek erkek kardeşim anlattım olanları. Aylarca annem ve babama, tanıdıklarıma olanları anlatamadım. Bundan 1 hafta sonra ise sabah erkenden lojmanda iken kapı zili çalınıyor, kapıyı açtığımda gelen polis arkadaşlar mahkeme kararı gereği arama yapacaklarını söyleyince içeri buyur ettim. Çocuklar daha yeni uyanmaya çalışıyordular. İçeri gelen yaklaşık 10-12 arkadaş gerçekten terör örgütü üyesiymiş gibi, evimin altını üstüne getirirken ne yataklar, ne mutfak gereçleri, ne kıyafetler evet aranmayan dökülmeyen hiçbir yer kalmamış ve doğal olarak da hiçbir suç ve suç unsuru da bulamamışlardı. 

Daha sonra ben, eşim ve oğlumun cep telefonları, evdeki çocukların masaüstü bilgisayarının harddiski ve çocukların 3 adet flash bellekleri alınmış ve beraberce önce sağlık raporum alınmış ve devamında 10 gün nezarette sıcakta normal şartlarda yatak olmadığı için yere atılan yatakta nezarette kaldım. Ne havalandırma, ne de klima çalışmıyordu. Evet benimle birlikte bir çok meslektaşım ve şehrin bir çok iş adamları da gözaltında idi. On gün sonra gece yarısı sabaha kadar önce ifade, daha sonra savcılıkta ifade derken ertesi gün yine gece nöbetçi mahkeme sadece benimle birlikte 3 kişiyi şartlı salıverdiler. Zannedersem eşimin engelli raporu bir işime yaramıştı. Sevinsem mi, üzülsem miydi gece yarısı serbest kalmış ve bir yandan da ağlamaya başlamıştım. Sevinç mi, üzüntü mü gözyaşıydı bilmiyorum. 

Aradan 11 ay geçti hâlâ haftada 3 kez karakola imza atmaya gidiyorum. Bir günde beni terörist ilân ettiler, ama ben kendimi 11 aydır aklayamadım. Hani kişi suçu kesinleşinceye kadar masumdu, suçsuzdu ne oldu? İnanın bu kadar zamana kadar üzüldüğümde “bana sen içeride değilsen ya üzülme” diyorlar. Beni kimse anlamıyor kendimden çok benim gibi masum suçsuz insanlar bir gecede terörist damgası vurulmuş ve en önemlisi ailesinden, eşinden, çocuklarından uzak, dahası özgürlükler ellerinden alınmış. İnsanlarımız büyülenmiş gibi bir kısmı ya “mutlaka bir şey vardır” diyerek önyargılı iken, bazıları ise “suçsuzsan mutlaka dönersin” diyerek olayı küçümsüyorlar. Esas ben bunlara çok üzülüyordum. Hani Müslüman yalan söylemez, iftira atmaz, kul hakkı yemez, haram yemez, emanete ihanet etmezdi? Zulme sessiz kalmazdı? Ben anlamıyorum. Müslümanlara ne oldu? Herkese diyorum, suçlunun ceza almasını benden çok kimse isteyemez, ama suçsuz insanları da ayırmalarını ayıklamalarını, insanları daha da mağdur mazlûm etmemelerini istiyorum.

Allah’ım haktan yana, doğrudan yana, mazlûmdan yana, mağdurdan yana, zayıftan yana olanlardan razı olsun. Allah’ım yar ve yardımcınız olsun. İnşallah bu adaletsizliğinde bir an önce son bulması dileğiyle… 

Okunma Sayısı: 9048
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    10.8.2017 17:07:51

    Islam'da YALAN (kizb) ve IFTIRA (asli olmayan uyduruk suc ithami) o kadar kötülenmistir ki SAHABELER bunlardan yilandan akrepten cekindikleri gibi cekinirlermis, yanlarina yaklastirmazmis. Simdi biri diyor ben terörist degilim. Digeri diyor o pensilvanyada bir puta tapan teröristtir sizin haberiniz yok. Gelin bütün Müslümanlar kim yalan söylüyorsa ona LANET OLSUN diye dua edelim. Terörist oldugu halde ben magdurum diyene. Terörist olmayana terörist diyene LANET OLSUN Amin Amin Amin. Teröristin tanimi eski Kemalistlerin Üstadimiz ve Talebelerine iftira attiklari gibi devleti yikmak sacmalamalari degil beynelmilel anlamda TERÖRIST tanimidir.

  • Fatih

    10.8.2017 05:44:31

    Ülke perişan oldu, için için kaynıyor, dışarıdan bakan ve görmek istemeyen için, herşey güllük gülistanlık.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı