Her mahal kendi içinde meşvereti uygulaya gelmişlerdir. İllerin ilçeleri ile birlikte meşveretleri yoktu 1990 yılında. Yeni Asya meşveret sistemi kurulduktan sonra ilçe, il, bölge ve umumî meşveretler düzenli olarak yapılmaya başladı ve komisyonlar teşekkül ettirildi. 

Salih Çökren Hocamızla yakından tanışmamızda bu meşveretlerde ve eğitim komisyonu faaliyetleriyle olmuştur. Kendisi İzmit merkezde aktif olarak öğrenci hizmetleriyle ilgileniyordu o dönemde. Biz de G’ölcükte 25 kadar lise öğrencisiyle ilgileniyorduk. Ve öğrencilerin Risale-i Nur’dan nasıl daha çok istifadelerini sağlayabiliriz araştırması içindeydik. Eğitim komisyonu toplantısında Salih Çörken Hocamızla istişare ettik. Ben kendisine Türkçe ve edebiyat kitaplarında olduğu gibi Risale-i Nurlar’dan konular tesbit edilerek buna benzer bir çalışmayı yapmasını teklif ettim. İl meşveretinde de kabul görünce, birkaç hafta içinde Birinci ve Dördüncü Sözleri örnek çalışma olarak yaptı. Güzel bir çalışma olmuştu. Böyle bir kitap çalışmasını istişare etmek üzere Mehmet Kutlular Ağabeyden randevu aldık. Bizi Fatih’teki evinde kabul etti. Toplantıda Rahmetli Şaban Döğen de vardı. Salih kardeşimizin yaptığı çalışma örnekleri üzerinde üç saat kadar müzakereler yapıldı ve kitapların hazırlanmasına karar verildi. Hazırlık çalışmasının en ağır yükünü Salih kardeşimiz üslendi. Konuların belirlenmesi, metni anlama çalışmaları, bilinmeyen kelimeler sorular, tamamlayıcı ve açıklayıcı bilgiler vs. Birçok Nur Talebesinin evinde bulunan ve uzun yıllar okuma programlarında istifade ettiğimiz “Risale-i Nur’dan Örnek Metinler” kitapları Salih Çörken kardeşimizin emek mahsulüdür. Rabbim hasenatına dahil eylesin.

Benim İstanbul’da Yeni Asya Vakfı’nda İstanbul hizmetleri içinde görevli olduğum dönemde Salih Çökren kardeşimiz Türkiye eğitim komisyonunca Risale-i Nur Enstitüsü adına yapılan Risale-i Nur bilgi yarışmalarında her yıl soru hazırlama komisyonunda aktif olarak görev alıp çalışmalarımıza en az elli soru hazırlayarak destek vermiştir. Risale-i Nur hizmeti denildiğinde şevk ile hizmete koşan bir fıtrata sahipti.

SALİH Kardeşin Risale-i Nurlar’ı yeni tanıdığı yıllardaki bir hatırasını, okumaya şevke vesile olur ümidiyle paylaşmak istiyorum. Düzce’de imam hatipte okurken dershanede kalıyorduk. Risale-i Nur bize öyle şevk vermişti ki dershanede kalan arkadaşlar aramızda kim ne kadar okuyacak diye yarış yapardık. Öyle günler olurdu ki 200 sayfayı okuyorduk genciz vaktimizi gezerek de geçirebilirdik. Bizi saatlerce bıkmadan usanmadan okumaya sevk eden Risale-i Nurlar’daki manevî lezzetten geldiğini düşünüyorum. Nurlar bize ilâç gibi geliyordu. Hiçbir yorgunluk hissetmezdik bunun için Risale-i Nurlar’ı kendimize muhatap kabul ederek okumalıyız ki sırlarını bize açsın onu okumaktan zevk ve şevk alalım. Zübeyir Ağabeyin on sayfa okuyan kendini muhafaza eder, 15 sayfa okuyan şevke gelir, 20 sayfa okuyan hizmet eder düsturunu dikkate alalım. 

İzmit Çamlık Vakfı’nda gündüz yapılan derslerde 6000 sayfalık Külliyatın düzenli okunmak suretiyle bitirilebildiğini, şahs-i günlük okumalarımızda da uymamız gerektiğini, amelin az da olsa daimî yapılanın makbul olduğuna güzel bir misal olarak anlatırdı. Bizim de kendilerini örnek alarak Gölcük’te gündüz derslerine başlamamıza vesile oldular.

Salih Çökren kardeşimiz bandrol yasağından sonraki yeni tanzim Risale-i Nur Külliyatı çalışmalarında da aktif olarak görev alıp tashih işlerini yaptığını, bunun kendisi için Rabbimizin büyük bir ikram-ı İlâhisi olduğunu tahdis-i nimet olarak yad ederdi. Kitapların hangisinin baskıya hazır olduğunun haberini ondan alırdık. Baskı işleri tamamlandıktan sonra sanki Rabbimiz kendisini tezyid-i derecat için yeni bir imtihana tabi tuttuğunu düşünüyorum. 

Çünkü mü’minin çektiği her sıkıntı onun hasenatının ziyadeleşmesine vesile olduğundan Salih kardeşimizin hastalıkla geçen günleri de âli makamlara çıkmasına vesile kılınmıştır inşallah.

Salih kardeşimizden Cennet bahsini dinlemenin de ayrı bir lezzeti vardır. Sanki kendinizi Cennet bahçelerinde gezer gibi hissedersiniz. Ve oraya ulaşmak için iştiyak duyarsınız. Ben bu derslerde Yirmi Dokuzuncu Söz’deki, melâikeyi görmek istersen hazır ol. Hem evham-ı seyyieden temizlen işte Kur’ân âlemi kapıları açıktır. İşte Kur’ân Cenneti kapıları açıktır. Gir bak melaikeyi o Cennet-i Kur’âniye içinde güzel bir surette gör. Her bir ayât-ı Kur’ân bir menzildir ifadelerini hatırlarım. Salih kardeşimiz de bizi Kur’ân’ın hakikî bir tefsiri olan Risale-i Nur’daki Cennet menzillerinde gezdiriyordu. ‘Üstadımız mahşerde ben seni talebeliğe kabul ettim dese yeter’ diyerek Nur Talebelerinin ehl-i Cennet olacaklarına hakkal yakin derecesinde inanıyordu. Rabbimiz kendisini hakikî Nur Talebelerinden eylesin, Cennet menzillerinde gezdirsin, rızasına mazhar kılsın ve rahmetiyle muamele eylesin, yakınlarına sabırlar versin. Amin...