"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nur takkecisi Kâzım Sert Ağabey

Talip ÇİÇEK
28 Temmuz 2012, Cumartesi
Bizim Risale-i Nur’u tanıdığımızda ağabey konumunda olanlar birbiri ardı sıra bu fani dünyadan ebediyet âlemlerine, âlem-i berzaha göç ediyor. Ve mahall-i maksuda yaklaşıyorlar. Bu göçler kör hissiyâtımızı da etkisi altına alıp nefsimizin hiç kabullenmek istemediği ölüm hakikatını bize ihtar ediyor.
Bunlardan son aldığımız haber, Takkeci Kâzım Ağabeyimizin ahirete göç haberi oldu. Kâzım Sert Ağabeyimizle tanışmamızın üzerinden yaklaşık yarım asır geçmiş. 1963 yıllarında kendisini ilk olarak İstanbul’da Sultanahmet Cezaevinde ziyaret etmiştik.
Risale-i Nur’u yeni tanıdığımız günlerdi. Nurlarla yeni muhatap oluyorduk. Kâzım Ağabeyimizin hemşehrisi olan Hasan Önal bize öğle istirahat zamanlarında küçük risalelerden dersler yapıyordu. Bir hafta sonu İstanbul’a gitmeyi teklif etti. Hem oradaki ağabeyleri, hem de hemşehrisi olan Kâzım Ağabeyimizi cezaevinde ziyaret edeceğimizi söyledi. Kendisi İzmit’te dershanede Kâzım Ağabeyimizle birlikte kalıyormuş.
Cezaevindeki ziyaretimiz yüzyüze görüşerek olmadı. Biz kendisine pusula yazdık. O da cevap olarak not gönderdi. Kâzım Ağabeyimizin ilginç bir cezaevi öyküsü var. Kendisi İstanbul’da “Nur ayini yapıyorlar!” bahanesiyle tevkif edilen Nur Talebelerini ziyarete gidiyor. Polisler kimlik soruyor. Bakıyorlar ki, mevkufların hiçbirisi ile akrabalık bağı yok. Polislerden menfî düşünceye sahip olanlar niçin ziyarete geldiğini sorgulamaya başlıyor. Neticede kendisinin de Risale-i Nur’u okuduğunu düşünerek, komiser “Bunun da üzerini arayın” diyerek üst baş araması yaptırıyor. O dönemlerde Nur Talebelerinin en büyük silâhları kendilerinin de manevî intibahına vesile olan Risale-i Nur’u ceplerinden hiç eksik etmemekti. Hâliyle Kâzım Ağabeyimizin de cebinden bir risale çıkınca hemen sorgusu yapılıp savcılığa sevk ediliyor. Neticede tevkif edilerek, ziyaret etmek istediği Nur Talebelerinin yanına gönderiliyor. Ve cezaevi içindeki lâkabı “kendi gelen” olarak çağırılıyor.
Bir müddet yattıktan sonra tahliye olup tekrar İzmit’e gelip dershanede kalmaya başlıyor. Evlendikten sonra da namaz takkesi satarak maişetini temin ediyordu. İzmit ve ilçelerinde o zamanki Nur Talebelerinden onun imal ettiği takkelerden giymeyen yoktur diyebilirim. Hatta 1980 ihtilâli sonrası Nur takkeleri ismiyle imalât yaptığı için hakkında soruşturma açılmış ve ürettiği namaz takkelerine el konulmuştu. Biz de kendisinden her zaman ihtiyacımız olduğunda takke alırdık. Askere giderken kendisinden beyaz bir takke almıştım. Erzincan’daki Er Eğitim Tugayında askerliğimizi yaparken yapılan umumî aramada bu takkeyi bahane ederek Nurcuların beyaz takke giydiğini, benim de Nur Talebesi olabileceğimi sorguladılar. Ben de Risale-i Nur’u okuduğumu inkâr etmedim. Yanımda da birkaç tane elle yazılmış risale vardı. Beyaz bir takke ile başlayan soruşturma Tugay Mahkemesi, Erzurum Ağır Ceza ve Erzincan Ağır Ceza’da üç yıl devam eden bir sürece dönüştü. Neticede her zamanki gibi binin üzerindeki beraatlardan birisi oldu.
Kâzım Ağabeyimizin benim hatırımda kalan en önemli özelliği, sahabelerin birbirlerinden ayrılırken uyguladığını söylediği Asr Sûresini okuyarak ayrılmaktı. Kocaeli ilçelerini gezerken ticaretin yanısıra Nur Talebelerini ziyaret etmeyi ihmal etmezdi. İzmit’ten Bursa’ya taşındıktan sonra kendisi ile irtibatımız biraz seyrekleşti, ama hizmetimizin şahs-ı manevîsinde her zaman beraberdik. Risâleleri yeni tanıdığımız zamanlarda kendisinden çok istifade ettik. Cami önlerinde takke satarken fırsatını bulduğunda her zaman cebinde bulunan Nur’a ait bir risaleyi çıkarır ve ders halkası teşkil ederdi. Seksen seneyi aşan ömründe hep Nurun hizmetkârı olarak yaşayan Kâzım Ağabeyimiz Ramazanın ilk günlerinde sevdiklerine kavuştu. Bu mübarek günler hürmetine Rabbimizden kendisine rahmet ve mağfiret diler, yakınlarına ve akrabalarına taziyetlerimizi sunarız. Bir Fatihaya vesile olması dileği ile...
Okunma Sayısı: 1492
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı