"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ve yine bir 23 Mart geldi

Zehra KOCABAŞ
22 Mart 2015, Pazar
Aylardan Mart… Zaman ilerliyor, takvim yaprakları birer birer savruluyor etrafa. Yine 23 Mart geliyor. Nice 23 Martlar biriktirdim ömür kumbaramda. Üstadım seni ilk tanıdığımda yine bir 23 Mart’tı. Evimize nerden geldiğini bilmediğim, adını yeni duyduğum bir gazete gelmişti. “Adı Yeni Asya.”

Daha önce birçok gazete okumuştum, ama hiçbirisi 23 Martta okuduğum Yeni Asya Gazetesi kadar tesirli ve lezzetli olmamıştı. Bir sayfasını açtım, seni anlatıyordu Üstadım. Genç askerî kıyafetli bir resmin vardı. Seni o kadar güzel anlatmışlardı ki, yazının sonuna gelmeden “Acaba yaşıyor mudur? Babam beni Bediüzzaman’ın yanına götürür mü?” dedim kendi kendime. Yazıya devam ettiğimde yaşamadığını ve 23 Mart’ın vefat yıl dönümün olduğunu öğrendim, üzüldüm. Sonra yazıya döndüm orda şöyle yazıyordu: “Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennetasa bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen Nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır.” Ve bu bana bir ümit oldu. Gazeteyi bir kenara koydum zaman zaman baktım, defalarca okudum. 

O zamanlar liseye yatılı olarak başlayacaktım. Bütün yurtlar dolmuş ve ben ortada kalmıştım. İşte kader-i İlâhî ya! Bir telefon geldi bir baktım, kendimi Risale-i Nur dersanesinde buldum. Her gün bu dersaneye Yeni Asya gazetesi geliyordu. Sakladığım gazetenin adıydı bu. Gazete hep senden ve müellifi olduğun Risale-i Nurlardan bahsediyordu. Okumaya başladım aşkla, şevkle… Ablalarımız bize Zübeyir Ağabey’in “10 sayfa okuyan kendini muhafaza eder, 15 sayfa okuyan şevke gelir, 20 sayfa okuyan hizmet eder.” sözünü sık sık hatırlatıyor okumalarımızı takip ediyorlardı. İçinde bulunduğum nimetin kıymetini, lisenin sonlarına doğru idrak edebildim. Bir baktım ki üniversitedeyim. Üniversiteye geldiğimde değişik insanlara, imanı tutuşmuş arkadaşlara rastladım ve senin dediğin şu sözlerini hatırladım : “Bana, “Sen şuna buna niçin sataştın?” diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!” Ve anladım ki çok okumak gerek. Kaldığım dersanede haftada 4 ders oluyordu. Hafta sonu miniklerle ilgilenme vazifesi bana verilmişti. “Nefsini ıslak etmeyen kendini ıslak edemez” diyen, dili dönmeyen miniklerle ilgilenmek huzur verdi bana. 

Nice 23 Martlar yaşamıştık dersanelerde. Her 23 Mart seni yine yeniden tanıdım. Her 23 Mart’ta “Zaman İslâm fedaisi olmak zamanıdır” sözün kulaklarımda yankılandı. Her 23 Mart “Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez bir nur olduğunu göstereceğim” sözlerini nasıl yaşadığını hatırlattı. Her 23 Mart bana kefeni boynunda olan talebelerini hatırlattı. Nice 23 Martlar geçti ve ben üniversiteyi de bitirdim. Ablalarımın bana giderken söyledikleri söz: “Nur Talebesi gittiği her yeri Medrese-i Nuriye’ye çevirir”. Bu sözü omuzlayarak çıktım yola ve uzak illerde bir muallim oldum. Elimden geleni yaptım, dâvâmı ifade etmeye çalıştım. Ama yaptıklarımla o yerleri bir Medrese-i Nuriyeye çevirebildiğimden emin değildim.

Bir gün bir sınıfa girdim ve “Arkadaşlar Mart da geldi zaman ne çabuk geçiyor ve yine bir 23 Mart geliyor” dedim. Hepsi merakla 23 Mart’ı merak ettiler. Çünkü bildikleri bir gün değildi. İçlerinden biri kalktı ve “Hocam 23 Mart Bediüzzaman Said Nursî’nin vefat yıl dönümü” dedi çok şaşırdım. Ardından Bediüzzaman demiş ki başını hatırlamıyorum ama “En yüksek gür sadâ, İslâmın sadâsı olacaktır!..’’Heyecanla kalktım cümleyi tamamladım ve ardından senden bahsettik Üstadım. Onlar bildiklerini ben bildiklerimi paylaştım ve derse döndük. O gün hastaydım ve sesim kısılmıştı “Hastayım bugün sesim çok çıkmıyor beni üzmeyin” dedim ardından biri kalktı ve dedi ki: “Sizin hastalığınız size dert değil belki bir nevi dermandır”. Çok duygulandım ve Elhamdülillah dedim. Yıllar önce gazetede sonra defalarca Risale-i Nurda okuduğum, ekilen nur tohumları çiçek açıyordu.

Üstadım ve yine bir 23 Mart… Çok okumak çok çalışmak lâzım biliyorum… Üstadım 55 sene sonraki hayattan yine bir 23 Mart’tan Esselâmu aleykum ve rahmetullah…

Okunma Sayısı: 2439
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Murat

    24.3.2015 21:06:21

    Zehracan nice 23 Martları içinde hizmet aşkı ve yüzünde Risale-i Nurların nuru ile geçirmen duasıyla ...

  • Ömer Faruk ÖLMEZ

    23.3.2015 16:51:50

    Maşallah Zehra Kocabaş Hocam. Okunası, gönül telini titreten bir yazı olmuş. Kaleminin her zaman hakkı, hakikati yazması dileğiyle...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı